Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Paris Olimpiyatında finiş çizgisini neden yine göremedik?

Bu işlerde herkes profesyonel olmak zorunda.. Her konuya yazdığım gibi bu konuya da " liyakatsizlik " olarak bakılmalı.. Yıllardan beri, ülkenin en başından en altına kadar , işten anlamayan , entellektüel birikimi vasat düzeyde, hatiplik dersi veren müesseselerden mezun diploması dışında akademik bir kariyeri olmayan insanları, ehli olmadıkları konulara bulaştırırsanız bu sonuçlara şaşırmamanız gerekir.. Burak Abay Bursa dan çıkma ve büyük oranda Sakarya takımında yetişmiş birisi... Olimpiyatlara giderken, adamın formasını sora tekstil yapmıyor ve kipeodan kendisine forma için uğraşıyor, jant setleri İstanbul'da kalıyor ve elçilik üzerinden güç bela özel uçakla getirtiyorlar.. Torkudan çıkma mekanikçi ve antrenörüyle birlikte gidecekleri olimpiyatlara , farklı yerlerde, birbirinden 20-25 km mesafe uzakta kaldıkları otellerden organize olmaya çalışıyorlar.. adam di2 ayarı yapamıyor, tubless lastik takamıyor, pasaportu yok ama olimpiyat kadrosunda gri pasaportla Türkiye milli takımını temsil eden mekanik.. Antrenörle saat 1 de , yarış kadrolarının 60 km lik Zone 2 sürüşüne katılmak üzere eyfelde buluşuluyor, Douglas tan sürülün 4 te başlanacağını öğreniyorlar... Yarış esnasında 4 değil, 3 değil, 2 değil, 1 tane beslenme noktası seçiliyor ve o da 130+ km lerde, Burağın istediği ve denediği karbonhidrat yerine farklı ama daha yüksek karbonhidrat değeri taşıyan jel veriliyor.. Yarışın son anlarına doğru midesi bozuluyor ve yarışı bırakıyor.. Yarış destek aracı 30 kadar ve bizim Burak için araç numarası 28.. Neredeyse konvoyun en arkasında .. Oldu da lastiği patlasa diyelim, teknik bir sorun yaşasa , zaten o an yarış bitmiş olacaktı.. Neticede bireysel başarıları kendisine mal etmeye çalışan, işi gücü sırf showdan ibaret, icraat noktasında sıfır bir kafa yapısı ile ancak bu kadar olur... Pro takımlarda (prodan kastım bütçesel değil, mantalite anlamında) adamların yastıklarını, bavullarını, bisikletlerin , hatta yoksa ya da otelde bozulur diye klima bile getiren, kişiye özel forma, ayakkabı, beslenme, gözlük, lastik , terlik takibini yapan ekip ile son hafta olimpiyata gideceği haberini alan ekip arasında zaten bu fersah fersah uzaklık çok normal...Hatta duyduğum kadarıyla serdar anıl depeciler ile burakçılar olarak teknik heyetin de ayrıldığı söz konusu.. ve eminim serdar anıl gitseydi , 50 kişilik kafilesi , çaycısı , oreletçisi, baistrocusu hepsi hazır edilirdi...

Çok güzel bir uzak doğu sözü var, bu kıssa nın hissesi mahiyetinde olacağını düşünüyorum.."Eğer düşmanını tanıyorsan kazanma şansın %50 ancak kendini de tanıyorsan, kazanma şansın %100 e çok yakındır..." Bizim sporcularımız olimpiyatlara hazırlanırken, federasyonun da hazırlanması gerekir.. Burak oldu da podyum görseydi, bu Buraktan çok federasyon ve başta reisin hizmetleri ve referanslarıyla olacağı kesindi..
 
Scudo
Richard Carapaz, 2019 senesinde Giro d'İtalia'yı kazandı. Memleketi Ekvator'da büyük bir sevinç yaşandı. Ekvator Devlet Başkanı, Carapaz'ın momentumunu da kullanarak bisikleti ve bisiklet sporunu teşvik için bisiklet üzerindeki vergileri kaldırdı.
Şimdi düşünün, bir sporcumuzun öyle ya da böyle üç büyük turdan birini kazandığını düşünelim. Oldu ya bu başarı, halkta bir bisiklet sempatisi oluşturdu. Soru şu: Bizim hükümet bisiklet sporundaki vergileri ne yapardı? Herhalde bu sorunun cevabı, hükümetin bisiklete ve bisiklet sporuna bakış açısını yansıtır.
Halk da o sempatinin oluşması imkansız abi altına gelecek yorumları tahmin edeyim :) -Bir derdimiz bu vardı - Ne oldu yani başımız göğe mi erdi -Kaç yaşın da adam kız gibi tayt giymiş (keza taytı kız giymiş olsa günah edep Allah kitap muhabbetleri) -Memlekette o kadar sıkıntı dert var çocuk gibi bisiklet sürene mi para vereceklermiş diye uzar gider vatandaş bir halt değil ki devlet olsun zerre ümidim kalmadı benim bu ülkenin insanın dan hadi dedim 2 3 nesil sonra düzelir hiç fark yok çünkü ana baba zihniyeti ney ki çocuğuna onu verecek..
 
Halk da o sempatinin oluşması imkansız abi altına gelecek yorumları tahmin edeyim :) -Bir derdimiz bu vardı - Ne oldu yani başımız göğe mi erdi -Kaç yaşın da adam kız gibi tayt giymiş (keza taytı kız giymiş olsa günah edep Allah kitap muhabbetleri) -Memlekette o kadar sıkıntı dert var çocuk gibi bisiklet sürene mi para vereceklermiş diye uzar gider vatandaş bir halt değil ki devlet olsun zerre ümidim kalmadı benim bu ülkenin insanın dan hadi dedim 2 3 nesil sonra düzelir hiç fark yok çünkü ana baba zihniyeti ney ki çocuğuna onu verecek..
Umut bu topraklardan daha gitmedi.Elf gözlerim uzakları görebiliyor.Ne kadar uzak,orası muamma.
 
Hatırlayanlar olacaktır. 80'li yılların sonlarına doğru, TRT'de Beyaz Gölge isminde bir dizi yayınlanmıştı. ABD'de tamamen zencilerden oluşan bir kolej takımını çalıştıran beyaz bir koçu anlatıyordu dizi.

Beyaz Gölge, ülkede büyük bir heyecan yaratmış ve basketbol, gençler arasında bir anda popüler bir spor haline gelmişti. Sonraki dönemde Efes Pilsen gibi takımların uluslararası turnuvalardaki başarıları da ülkede basketbola yapılan yatırım için büyük bir itici güç olmuştu.

Devlet kanalı TRT'nin elinde muazzam bir kaynak var. Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid vb. tarihi çarpıtarak anlatan abuk subuk dizilere milyonlarca lira dökeceklerine, o kaynağı Beyaz Gölge gibi gençleri farklı spor dallarına özendirecek yapımlara aktarsalar, birkaç yıl içinde çok daha fazla genç amatör spor branşlarına yönelir ve spor bakanlığıyla ortak geliştirilecek projelerle birçok başarılı genç sporcu yetiştirebiliriz.
Fularsız entellektüel podcastindeki basketbol ve Nba bölümlerini dinlemenizi öneririm
Refahın, adaletin olmadığı yerde gelişim olmaz, bireysel başarılar da liyakatsizliğin gölgesinde kalır. Bütün bunlar bir paket, birinin olmadığı yerde hiç bir şey olmaz.
 
Sadece bisiklet degil butun spor dallarinda oyleyiz. Baskasininkini gormeden kendimizinkini piyade tufegi zannediyoruz :)
 
  • Beğen
Tepkiler: mcanerg
Geri