MehmetAliB.
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 20 Ekim 2013
- Mesaj
- 2.110
- Tepki
- 4.649
- Şehir
- Antalya
Geçen hafta Bike Fit yaptırdım, tam bir hayal kırıklığına uğradım. Nedenini nasılını anlatmaya çalışayım, siz karar verin.
Bisikletçi vasıtasıyla Trek Retül'ün Antalya'ya geleceğini öğrendim. İndirim de varmış. Hazır ayağıma kadar gelmişken yaptırayım mı acaba diye düşünmeye başladım. Transcontinental yarışına katılacağım. Binlerce kilometre on binlerce irtifa kat edeceğim. Kimi zaman uykusuz, kimi zaman aç, çoğunlukla yorgun bisiklet süreceğim. Daha önce hiç bilmediğim yerlerde dağ başlarında köy yollarında gezerken sürekli bisikletin üstünde yaşayacağım. Bisikletin tamamen bana uygun olması gerekiyor. Bisikletim kadro boyu olarak bana uygun, çoğu ayarını kendim biliyorum ama vücuda tam olsun diye, üstüne aerobar takacağım için aerobarı tam pozisyonunda yerleştireyim diye, bike fit yaptırmaya karar verdim
Trek Türkiye vasıtasıyla fit yapacak Birol Özçivit'in numarasını aradım ve görüştüm. Ona Transcontinental'e katılacağımı ve aerobar takacağımı anlatıp fit yaptırmak stediğimi söyledim. Bisikleti sordu, ben de Cannondale Süpersixevo yol bisikleti dedim. ''Aerobar takılıp takılamayacağını bilemiyorum, bisikletin açılarını görmem lazım'' dedi. Ben de şu an satılan güncel Süpersix modeli, kadro boyu, uzunluklar, hatta bazı açılarını biliyorum, olmadı bakıp netleştirip söyleyebilirim dedim ama ''Yok benim görmem lazım, hem vücut ölçülerinizi de görmeliyim'' dedi. Bu yarışa katılanların tamamı her tür bisiklete aerobar takıyor ve bike fit yaptırıyorlarmış ama.
- Neyse yılların fit uzmanı, vardır bi bildiği deyip randevu aldım. Böyle tatlı sevinçle beklemeye başladım tarihi
Antalya'daki bisikletçiden randevu aldım. İşte çalışma saatlerimi arkadaşla değiştirip verilen randevu tarihine kendimi ayarladım. Randevudan bir gün önce ben uyurken hop bi telefon: ''Alo Mehmet abi, bugün gelebilir misin, randevunu bir gün önceye aldık'' Yahu dedim ben işimi ona göre ayarlamıştım. ''Bugün gelebilirsen iyi olur, zaten fit 45 dakka bişey sürüyor'' dedi arkadaş. Daha önceden Aktifpedal bike fitin 1.5- 2 saat gibi sürdüğünü biliyorum. Bu yüzden şaşırdım biraz.
- Neyse bu işin uzmanı ben değilim, 45 dakka ya da her neyse gidip yaptırayım dedim. Çalışma saatlerimi yeniden ayarlayıp kalkıp hazırlanıp çıktım yola.
Bisikletimi temizleyememiştim, yolda sürerken lastik patlattım, neyseki inşaatçının biri beni yolda görüp ta bisikletçiye kadar bırakıverdi sağolsun. bisikletçide selamlaşıp derdimi anlattım tekrar. Transcontinentale katılacağımı, aerobarla beraber fit yaptımak istediğimi söyledim.
Hiç böyle ''ne kadar sürüyorsun, nasıl bir beklentin var vs'' ön görüşme yapılmadı. Ön görüşmemenin yapılmaması bana ilginç geldi. Arkadaş konuşmayı pek sevmiyor heralde yani ne bileyim. Halbuki Çağrı Terzioğlu önce bi kahve söylüyor, sonra başlıyor muhabbete. Ne kadar sürüyorsun, hiç belli yerlerde ağrı oluyor mu falan. Bisiklet treynıra kondu, aerobar takıldı. Bu kadar.
- Neyse vardır bi bildiği, Heralde bisiklet üstünde ısınırken falan mülakat yapacağız dedim kendi kendime.
Efendim bike fit yaptırırken vücut muayenesi yapılıyor. Böyle ayakların pedal basış şekli, esneklik ölçümüne dair çeşitli çömelme, tek ayak hareketi, esneme hareketleri falan gibi. Trek Retülcü arkadaş bana hepi topu iki tane hareket yaptırdı. ''Kolları havaya kaldıralım, şimdi de öne doğru eğilelim'' İki tane. Bitti.
- Neyse, bizim köyde eskiden derlerdi adam atı soluyuşundan tanıyor diye. Vardır bildiği dedim, ses etmedim
Hemen direk atladım bisikletin üstüne. Üstüme belirli noktalara bilgisayarın hareketleri algılaması için sensörler takıldı. Bike fit sürüşü esnasında biraz ısınma yapman gerekiyor. Böyle nabız kemerini falan da götürdüm. Gerek yokmuş nabız ölçere. Sürerken patlak lastik ön tarafta dengesizlik yapmaya başladı. Dedim şu patlak lastiği tamir mi etsek, ön taraf sallanıyor. Arkadaş ne derse beğenirsiniz: ''O işlere ben bakamıyorum'' Sürekli önündeki bilgisayara bakıp fincanda bişeyler içerken çubuk kraker yeme başarısı gösteren bu arkadaşın neden patlak lastikle bana bike fit yaptığını anlamadım ama sürmeye devam ettim. O esnada henüz ısınmaya başlamadım bile. Kolumdaki omzumdaki sensörler patır patır düşmeye başladı. Sürerken aşağı düşmesin diye yerine takmaya çalışıyorum, olmadı birini arka cebime koydum. Yahu ön teker zaten patlak, ön tekerin yerle temas edeceği yere bir tane sunta gibi bişey koymuşlar, onun da üstüne yüksekliği dengelemek için mermer gibi bişey koymuşlar, ön teker ben sürdükçe, sürmeye çalıştıkça, yalpalayıp duruyor...
- Neyse ısınmam bittikten sonra kendim tamir edeyim bari dedim. Daha 5 dakika olmamışken ''Tamam abi inebilirsin'' sözüyle indim aşağı lastiği tamir etmeye başladım.
Dükkan sahibine seslendim ama müşterisiyle ilgileniyordu. benim yama da yağmurda ıslanınca bozulmuş, tutmadı. Aerobar takıldı bu arada. Sele 2 cm ileri alındı. Lastik tamiri beklenmeden tekrar atladım bisiklete. Sensörlerin biri cebimde, biri pat pat pat diye bisiklete vuruyor bu arada ve patlak lastik o mermerimsi yükseltide sallanırken iki dakika sonra bike fit bitti.
Fotoğrafta duvara doğru bisiklet süren kişi benim, tam anlaşılıyor mu bilmiyorum; patlak lastiği, yerdeki profesyonel çözümü ve dizimdeki sallanan sensörü görebilirsiniz.
Evet bitti. Evet ısınma bile yapmadığım, iki hareketle muayenenin yapıldığı, toplasan 10-15 dakika bisiklet sürmediğim bike fit buymuş... Konuşmayı pek sevmeyen arkadaşa bir iki soru soracağım ama daha birincide yarım ağızla bişeyler söyleyince aklımdaki sorular bir bir uçup gitti. Zaten benimle konuşurken dükkana gelen alımlı bir bayana dükkan sahibiyle beraber Trek Projeckt One satmaya başlayınca sinirlerim atmaya başladı.
Dışarı temiz havaya çıktım. Bir sigara yaktım. Yağmur artmaya başlamış. Anlaşılan eve ıslanarak gideceğim. Ücreti ödedim, yüzlerine bile bakmadan bisikleti toplayıp çıktım gittim.
...
Bütün bunları aslında yazmayacaktım. Sinirlerim bir kaç gün sonra geçti. Aslında ekleyeceğim başka şeyler de var. Örneğin sele yüksekliğim yanlış ayarlanmış. Olması gerekenden 2 cm daha alçakta. Sürerken kaldır beni diye yalvarıyor. Fitçi arkadaş arka jantı treynırdan söküp bisiklete takarken freni bacağını ayarlamamış. Yağmurda fren bacağı arka janta sürtüp durmuş. Ses yapıyordu, ses artınca indim baktım, fren yağmurda karbon janta sürtüp durmuş. Bütün bunları yazmak yine de aklımda yoktu. Yoktu ama.
Amma velakin bu bike fit yapılmış! bisikleti geçen gün sürerken bir şey fark ettim. Aerobarın biri bi yerde diğeri başka yere monte edilmiş. Yani biri gidon boğazıyla sıfır takılmış, diğeri bir santim uzağına.
- Neyse dedim, arkadaş espiri yapmak istemiş heralde...
Dalga mı geçiyorsun birader
Trek Retül Bike Fit denen şeyi kimseye tavsiye etmiyorum. Paranla rezil oluyorsun. Ne sinirlerin bozulsun ne de bisikletinin ayarları.
Bisikletçi vasıtasıyla Trek Retül'ün Antalya'ya geleceğini öğrendim. İndirim de varmış. Hazır ayağıma kadar gelmişken yaptırayım mı acaba diye düşünmeye başladım. Transcontinental yarışına katılacağım. Binlerce kilometre on binlerce irtifa kat edeceğim. Kimi zaman uykusuz, kimi zaman aç, çoğunlukla yorgun bisiklet süreceğim. Daha önce hiç bilmediğim yerlerde dağ başlarında köy yollarında gezerken sürekli bisikletin üstünde yaşayacağım. Bisikletin tamamen bana uygun olması gerekiyor. Bisikletim kadro boyu olarak bana uygun, çoğu ayarını kendim biliyorum ama vücuda tam olsun diye, üstüne aerobar takacağım için aerobarı tam pozisyonunda yerleştireyim diye, bike fit yaptırmaya karar verdim
Trek Türkiye vasıtasıyla fit yapacak Birol Özçivit'in numarasını aradım ve görüştüm. Ona Transcontinental'e katılacağımı ve aerobar takacağımı anlatıp fit yaptırmak stediğimi söyledim. Bisikleti sordu, ben de Cannondale Süpersixevo yol bisikleti dedim. ''Aerobar takılıp takılamayacağını bilemiyorum, bisikletin açılarını görmem lazım'' dedi. Ben de şu an satılan güncel Süpersix modeli, kadro boyu, uzunluklar, hatta bazı açılarını biliyorum, olmadı bakıp netleştirip söyleyebilirim dedim ama ''Yok benim görmem lazım, hem vücut ölçülerinizi de görmeliyim'' dedi. Bu yarışa katılanların tamamı her tür bisiklete aerobar takıyor ve bike fit yaptırıyorlarmış ama.
- Neyse yılların fit uzmanı, vardır bi bildiği deyip randevu aldım. Böyle tatlı sevinçle beklemeye başladım tarihi
Antalya'daki bisikletçiden randevu aldım. İşte çalışma saatlerimi arkadaşla değiştirip verilen randevu tarihine kendimi ayarladım. Randevudan bir gün önce ben uyurken hop bi telefon: ''Alo Mehmet abi, bugün gelebilir misin, randevunu bir gün önceye aldık'' Yahu dedim ben işimi ona göre ayarlamıştım. ''Bugün gelebilirsen iyi olur, zaten fit 45 dakka bişey sürüyor'' dedi arkadaş. Daha önceden Aktifpedal bike fitin 1.5- 2 saat gibi sürdüğünü biliyorum. Bu yüzden şaşırdım biraz.
- Neyse bu işin uzmanı ben değilim, 45 dakka ya da her neyse gidip yaptırayım dedim. Çalışma saatlerimi yeniden ayarlayıp kalkıp hazırlanıp çıktım yola.
Bisikletimi temizleyememiştim, yolda sürerken lastik patlattım, neyseki inşaatçının biri beni yolda görüp ta bisikletçiye kadar bırakıverdi sağolsun. bisikletçide selamlaşıp derdimi anlattım tekrar. Transcontinentale katılacağımı, aerobarla beraber fit yaptımak istediğimi söyledim.
Hiç böyle ''ne kadar sürüyorsun, nasıl bir beklentin var vs'' ön görüşme yapılmadı. Ön görüşmemenin yapılmaması bana ilginç geldi. Arkadaş konuşmayı pek sevmiyor heralde yani ne bileyim. Halbuki Çağrı Terzioğlu önce bi kahve söylüyor, sonra başlıyor muhabbete. Ne kadar sürüyorsun, hiç belli yerlerde ağrı oluyor mu falan. Bisiklet treynıra kondu, aerobar takıldı. Bu kadar.
- Neyse vardır bi bildiği, Heralde bisiklet üstünde ısınırken falan mülakat yapacağız dedim kendi kendime.
Efendim bike fit yaptırırken vücut muayenesi yapılıyor. Böyle ayakların pedal basış şekli, esneklik ölçümüne dair çeşitli çömelme, tek ayak hareketi, esneme hareketleri falan gibi. Trek Retülcü arkadaş bana hepi topu iki tane hareket yaptırdı. ''Kolları havaya kaldıralım, şimdi de öne doğru eğilelim'' İki tane. Bitti.
- Neyse, bizim köyde eskiden derlerdi adam atı soluyuşundan tanıyor diye. Vardır bildiği dedim, ses etmedim
Hemen direk atladım bisikletin üstüne. Üstüme belirli noktalara bilgisayarın hareketleri algılaması için sensörler takıldı. Bike fit sürüşü esnasında biraz ısınma yapman gerekiyor. Böyle nabız kemerini falan da götürdüm. Gerek yokmuş nabız ölçere. Sürerken patlak lastik ön tarafta dengesizlik yapmaya başladı. Dedim şu patlak lastiği tamir mi etsek, ön taraf sallanıyor. Arkadaş ne derse beğenirsiniz: ''O işlere ben bakamıyorum'' Sürekli önündeki bilgisayara bakıp fincanda bişeyler içerken çubuk kraker yeme başarısı gösteren bu arkadaşın neden patlak lastikle bana bike fit yaptığını anlamadım ama sürmeye devam ettim. O esnada henüz ısınmaya başlamadım bile. Kolumdaki omzumdaki sensörler patır patır düşmeye başladı. Sürerken aşağı düşmesin diye yerine takmaya çalışıyorum, olmadı birini arka cebime koydum. Yahu ön teker zaten patlak, ön tekerin yerle temas edeceği yere bir tane sunta gibi bişey koymuşlar, onun da üstüne yüksekliği dengelemek için mermer gibi bişey koymuşlar, ön teker ben sürdükçe, sürmeye çalıştıkça, yalpalayıp duruyor...
- Neyse ısınmam bittikten sonra kendim tamir edeyim bari dedim. Daha 5 dakika olmamışken ''Tamam abi inebilirsin'' sözüyle indim aşağı lastiği tamir etmeye başladım.
Dükkan sahibine seslendim ama müşterisiyle ilgileniyordu. benim yama da yağmurda ıslanınca bozulmuş, tutmadı. Aerobar takıldı bu arada. Sele 2 cm ileri alındı. Lastik tamiri beklenmeden tekrar atladım bisiklete. Sensörlerin biri cebimde, biri pat pat pat diye bisiklete vuruyor bu arada ve patlak lastik o mermerimsi yükseltide sallanırken iki dakika sonra bike fit bitti.
Fotoğrafta duvara doğru bisiklet süren kişi benim, tam anlaşılıyor mu bilmiyorum; patlak lastiği, yerdeki profesyonel çözümü ve dizimdeki sallanan sensörü görebilirsiniz.
Evet bitti. Evet ısınma bile yapmadığım, iki hareketle muayenenin yapıldığı, toplasan 10-15 dakika bisiklet sürmediğim bike fit buymuş... Konuşmayı pek sevmeyen arkadaşa bir iki soru soracağım ama daha birincide yarım ağızla bişeyler söyleyince aklımdaki sorular bir bir uçup gitti. Zaten benimle konuşurken dükkana gelen alımlı bir bayana dükkan sahibiyle beraber Trek Projeckt One satmaya başlayınca sinirlerim atmaya başladı.
Dışarı temiz havaya çıktım. Bir sigara yaktım. Yağmur artmaya başlamış. Anlaşılan eve ıslanarak gideceğim. Ücreti ödedim, yüzlerine bile bakmadan bisikleti toplayıp çıktım gittim.
...
Bütün bunları aslında yazmayacaktım. Sinirlerim bir kaç gün sonra geçti. Aslında ekleyeceğim başka şeyler de var. Örneğin sele yüksekliğim yanlış ayarlanmış. Olması gerekenden 2 cm daha alçakta. Sürerken kaldır beni diye yalvarıyor. Fitçi arkadaş arka jantı treynırdan söküp bisiklete takarken freni bacağını ayarlamamış. Yağmurda fren bacağı arka janta sürtüp durmuş. Ses yapıyordu, ses artınca indim baktım, fren yağmurda karbon janta sürtüp durmuş. Bütün bunları yazmak yine de aklımda yoktu. Yoktu ama.
Amma velakin bu bike fit yapılmış! bisikleti geçen gün sürerken bir şey fark ettim. Aerobarın biri bi yerde diğeri başka yere monte edilmiş. Yani biri gidon boğazıyla sıfır takılmış, diğeri bir santim uzağına.
- Neyse dedim, arkadaş espiri yapmak istemiş heralde...
Dalga mı geçiyorsun birader
Trek Retül Bike Fit denen şeyi kimseye tavsiye etmiyorum. Paranla rezil oluyorsun. Ne sinirlerin bozulsun ne de bisikletinin ayarları.