hashus1099
Deprem Dede
- Kayıt
- 13 Haziran 2011
- Mesaj
- 815
- Tepki
- 1.396
- Şehir
- istanbul/beşiktaş
- İsim
- hashus1099
- Bisiklet
- Canyon
merhaba. ölmeden tamamladık işi.
(link)
(link)
cuma akşam üzeri istanbul'dan çıktık yola, darbeydi şuydu buydu derken eskişehir'den arkadaşları alıp kayseri'ye geçerken polatlı'da yolların kapatıldığını, ankara'nın da karışık olduğunu düşünerek haymana yolu üzerinden köy yollarıyla aksaray'a bağlanmayı düşündük. bu sebeple çok zaman kaybederek 10:30 civarında talas'a varabildik. normalde merkezden başlamayı istiyordum tura, hem çok zaman kaybetmiş olmamız, hem de akşamki düğüne yetişme zorunluluğu yüzünden talas'tan başladım. aradaki 6 km'lik kısım zaten çok da önemli değil, şehir içi olduğu için.
önceki gece 0 uyku uyumuş olmamız, zaman sıkıntısı nedeniyle düzgün kahvaltı yapamamış olmakla birleşince bayağı yoruldum.
bu arada sırt çantasında ne olur ne olmaz diyerekten 1.5 lt su, 1 powerade, yiyecek bir şeyler, kilit, ilk yardım seti vs derken bir dünya yük almıştım korkudan. karşıdan rüzgar, asfaltın zaman zamanki durumu vs bayağı zorladı.
6 saate varmadan bitirdim, son tırmanışta 3 kez bir süre yürümüş olmama rağmen. ama 1 kez uzun mola, 2 de ufak mola verdim. gerçi olumsuzluklar çok daha fazla olduğu için 5 saat civarında yarışı bitirmek zor olmayacak diye düşünüyorum.
haber veremedim arkadaşlara da, kusura bakmayın.
yolda atıştırdığımız poğaça, çorba, çikolata vs ile hayata tutunarak develi'ye varmayı planladım açıkçası. yanımda 3'er protein barı ve enerji jeli vardı, biraz da onlara güvendim.
yola çıktık. talas civarında güzel bir caddede, tatlı bir eğim inilip çıkılıyor.
tavlasun civarında yokuşlar inilip çıkılıyor art arda.
şu sırtları aşınca malatya yoluna bağlanacağız.
ali dağının arasında erciyes'i de yakaladık bu arada. rakım olarak zirvede, ali dağından daha yüksekte olacağız, eteklerinden başlayıp şimdilik bu kadar yükseldik.
malatya yoluna çıkıyoruz. 1500'lere kadar hafif çıkışlı, düzlüklü bir parkur. yol şimdilik kaymak gibi, ama ileride bozulacak.
yol çalışması başlıyor, mecburen bu taraftan gidiyorum ben, hızı biraz düşürüyor tabi.
daha sonra bazı kazı çalışmaları vs nedeniyle kullanılan tarafa geçmek durumunda kalıyorum, rezil bir yol açıkçası. bitüm kusmuş yol, lastiğin dönme direncini artırıyor, sanki yerde yapışkan tarafı bize bakar halde bant varmış gibi, lastiğin yapıştığını hissediyorum.
ileride akmescit köyü sapağı var, buradan ayrılacağız. yol 200 metre kadar taşlı, inip yürüdüm burada. sağa dönen minibüs geçerken bana selam verdi. biraz ileride duruyorlardı, gittim yanlarına, cyclist dergisinden tur için çekim yapmaya gelmişler, 10-15 dk muhabbet ettik, bana da ufak bir mola oldu.
yolun durumu bu, tomarza, hatta develi'ye kadar büyük oranda böyle yol. hala daha erciyes'e doğru gitmiyoruz.
Bu şekilde develi'ye varıyorum. yolda bol miktarda traktör, biçerdöver var. sen selam vermezsen kimse bakmıyor, ama selam verince de hepsi karşılık veriyor mutlulukla. böyle böyle bisikletliye aşina oluyorlar.
bu şekilde develi'nin çıkış noktasında tüv istasyonu civarına geliyorum. erciyes yokuşunun başında bir benzinlikteyim, develi'ye girip güç kaybetmek, efor sarfetmek istemediğimden lokanta sordum, orada yokmuş.
kapı önündeki dayılar 5 km yukarıda emmioğlu var cıvıklı ye dedi, benim 1 km sürecek halim yok. ilk düzgün yemeğimi burada yiyeceğim, 93. kilometre.
neyse dedim, bir jel, bir bar patlattım. kek mek bir şeyler yiyip bol sıvı-kola vs içtim, biraz soluklandım. sonra emmioğlu'na bastım son gücümle.
bu sırada emmiyle aramızda geçen muhabbet:
- kaç kilo aha bu bisiklet?
+ 7.5 dayı.
- çokmuş.
+ ???^%^'%+&'%&
- bende bir bisan vardı 4 kiloydu.
+ helal olsun dayı.
istasyondan erciyes'e bakış.
devamlı yokuşlar başlıyor.
yolun durumu tırmanışın %80'inde şöyle:
bitüm kusmuş. çorak volkanik arazide zaten rüzgar yememek mümkün değil. çıkışa başlarken dalgalanan bayrak arkamdan esecek rüzgarı gösteriyordu, yola çıkınca sol önden yemeye başladım.
çıkışın ardı kesilmiyor.
nihayet son kilometrelerde düzgün yola geliyoruz.
tekir yaylası'nda, yani yarışın bittiği yerde kamp atan çok sayıda insan vardı.
bunlar da zirve keyfi olsun.
düğün zaten hemen inişte, yamaçta olduğu için dönüş zor olmadı. hatta diğer arkadaşlardan önce gidip, 45 dakika gelmelerini bekledim üzerimi giyinmek için.
izlenimlerim:
- tavlasun sapağına kadar yol güzel.
- tavlasun'da yol idare eder düzeyde, 1 kısa tırmanış, ardından 1 biraz daha uzun tırmanışın ardından malatya yoluna çıkılıyor. orada da bir süre tırmanış olacak, en son 1500'lere çıkılıyor. malatya yoluna gelene kadar önemli bir kopma olacaktır.
- sonra develi'ye kadar iniş faslı var. yol kaymak gibi değil.
- arazi açık olduğu için rüzgara son derece açık. o yüzden münferit sürüşlerdense toplu sürüşü korumak gerek.
- yolda köpek ya da vahşi hayvana hiç rastlamadım.
- sıcaklık 40 dereceyi gördü, buna rağmen istanbul'daki 30 dereceli turlardaki kadar bile bunalmadım.
- develi'ye kadar kendini bitiren son yokuşu çıkamaz.
- develi'ye kadar büyük oranda düz yol var.
- tırmanışa başladıktan sonra rüzgar üşütmeye başlıyor. göğsüme mikro fiber havlu koydum. yetmedi uzun kollu forma çıkardım çantadan. o da yetmeyince çantayı önüme taktım. normal dururken kısa kolluyla üşünmüyor ama sürerken rügar ve ter sıkıntı.
aklıma şimdilik başka bir şey gelmiyor. sorusu olana yardımcı olabilirim.
bir de strava'ya da bazı fotoğraflar attım, koordinatlı olarak haritaya yerleştiriyor program. fotoğraf neredeymiş oradan bakabilirsiniz.
(link)
(link)
cuma akşam üzeri istanbul'dan çıktık yola, darbeydi şuydu buydu derken eskişehir'den arkadaşları alıp kayseri'ye geçerken polatlı'da yolların kapatıldığını, ankara'nın da karışık olduğunu düşünerek haymana yolu üzerinden köy yollarıyla aksaray'a bağlanmayı düşündük. bu sebeple çok zaman kaybederek 10:30 civarında talas'a varabildik. normalde merkezden başlamayı istiyordum tura, hem çok zaman kaybetmiş olmamız, hem de akşamki düğüne yetişme zorunluluğu yüzünden talas'tan başladım. aradaki 6 km'lik kısım zaten çok da önemli değil, şehir içi olduğu için.
önceki gece 0 uyku uyumuş olmamız, zaman sıkıntısı nedeniyle düzgün kahvaltı yapamamış olmakla birleşince bayağı yoruldum.
bu arada sırt çantasında ne olur ne olmaz diyerekten 1.5 lt su, 1 powerade, yiyecek bir şeyler, kilit, ilk yardım seti vs derken bir dünya yük almıştım korkudan. karşıdan rüzgar, asfaltın zaman zamanki durumu vs bayağı zorladı.
6 saate varmadan bitirdim, son tırmanışta 3 kez bir süre yürümüş olmama rağmen. ama 1 kez uzun mola, 2 de ufak mola verdim. gerçi olumsuzluklar çok daha fazla olduğu için 5 saat civarında yarışı bitirmek zor olmayacak diye düşünüyorum.
haber veremedim arkadaşlara da, kusura bakmayın.
yolda atıştırdığımız poğaça, çorba, çikolata vs ile hayata tutunarak develi'ye varmayı planladım açıkçası. yanımda 3'er protein barı ve enerji jeli vardı, biraz da onlara güvendim.
yola çıktık. talas civarında güzel bir caddede, tatlı bir eğim inilip çıkılıyor.
tavlasun civarında yokuşlar inilip çıkılıyor art arda.
şu sırtları aşınca malatya yoluna bağlanacağız.
ali dağının arasında erciyes'i de yakaladık bu arada. rakım olarak zirvede, ali dağından daha yüksekte olacağız, eteklerinden başlayıp şimdilik bu kadar yükseldik.
malatya yoluna çıkıyoruz. 1500'lere kadar hafif çıkışlı, düzlüklü bir parkur. yol şimdilik kaymak gibi, ama ileride bozulacak.
yol çalışması başlıyor, mecburen bu taraftan gidiyorum ben, hızı biraz düşürüyor tabi.
daha sonra bazı kazı çalışmaları vs nedeniyle kullanılan tarafa geçmek durumunda kalıyorum, rezil bir yol açıkçası. bitüm kusmuş yol, lastiğin dönme direncini artırıyor, sanki yerde yapışkan tarafı bize bakar halde bant varmış gibi, lastiğin yapıştığını hissediyorum.
ileride akmescit köyü sapağı var, buradan ayrılacağız. yol 200 metre kadar taşlı, inip yürüdüm burada. sağa dönen minibüs geçerken bana selam verdi. biraz ileride duruyorlardı, gittim yanlarına, cyclist dergisinden tur için çekim yapmaya gelmişler, 10-15 dk muhabbet ettik, bana da ufak bir mola oldu.
yolun durumu bu, tomarza, hatta develi'ye kadar büyük oranda böyle yol. hala daha erciyes'e doğru gitmiyoruz.
Bu şekilde develi'ye varıyorum. yolda bol miktarda traktör, biçerdöver var. sen selam vermezsen kimse bakmıyor, ama selam verince de hepsi karşılık veriyor mutlulukla. böyle böyle bisikletliye aşina oluyorlar.
bu şekilde develi'nin çıkış noktasında tüv istasyonu civarına geliyorum. erciyes yokuşunun başında bir benzinlikteyim, develi'ye girip güç kaybetmek, efor sarfetmek istemediğimden lokanta sordum, orada yokmuş.
kapı önündeki dayılar 5 km yukarıda emmioğlu var cıvıklı ye dedi, benim 1 km sürecek halim yok. ilk düzgün yemeğimi burada yiyeceğim, 93. kilometre.
neyse dedim, bir jel, bir bar patlattım. kek mek bir şeyler yiyip bol sıvı-kola vs içtim, biraz soluklandım. sonra emmioğlu'na bastım son gücümle.
bu sırada emmiyle aramızda geçen muhabbet:
- kaç kilo aha bu bisiklet?
+ 7.5 dayı.
- çokmuş.
+ ???^%^'%+&'%&
- bende bir bisan vardı 4 kiloydu.
+ helal olsun dayı.
istasyondan erciyes'e bakış.
devamlı yokuşlar başlıyor.
yolun durumu tırmanışın %80'inde şöyle:
bitüm kusmuş. çorak volkanik arazide zaten rüzgar yememek mümkün değil. çıkışa başlarken dalgalanan bayrak arkamdan esecek rüzgarı gösteriyordu, yola çıkınca sol önden yemeye başladım.
çıkışın ardı kesilmiyor.
nihayet son kilometrelerde düzgün yola geliyoruz.
tekir yaylası'nda, yani yarışın bittiği yerde kamp atan çok sayıda insan vardı.
bunlar da zirve keyfi olsun.
düğün zaten hemen inişte, yamaçta olduğu için dönüş zor olmadı. hatta diğer arkadaşlardan önce gidip, 45 dakika gelmelerini bekledim üzerimi giyinmek için.
izlenimlerim:
- tavlasun sapağına kadar yol güzel.
- tavlasun'da yol idare eder düzeyde, 1 kısa tırmanış, ardından 1 biraz daha uzun tırmanışın ardından malatya yoluna çıkılıyor. orada da bir süre tırmanış olacak, en son 1500'lere çıkılıyor. malatya yoluna gelene kadar önemli bir kopma olacaktır.
- sonra develi'ye kadar iniş faslı var. yol kaymak gibi değil.
- arazi açık olduğu için rüzgara son derece açık. o yüzden münferit sürüşlerdense toplu sürüşü korumak gerek.
- yolda köpek ya da vahşi hayvana hiç rastlamadım.
- sıcaklık 40 dereceyi gördü, buna rağmen istanbul'daki 30 dereceli turlardaki kadar bile bunalmadım.
- develi'ye kadar kendini bitiren son yokuşu çıkamaz.
- develi'ye kadar büyük oranda düz yol var.
- tırmanışa başladıktan sonra rüzgar üşütmeye başlıyor. göğsüme mikro fiber havlu koydum. yetmedi uzun kollu forma çıkardım çantadan. o da yetmeyince çantayı önüme taktım. normal dururken kısa kolluyla üşünmüyor ama sürerken rügar ve ter sıkıntı.
aklıma şimdilik başka bir şey gelmiyor. sorusu olana yardımcı olabilirim.
bir de strava'ya da bazı fotoğraflar attım, koordinatlı olarak haritaya yerleştiriyor program. fotoğraf neredeymiş oradan bakabilirsiniz.