Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Yol bisikletiyle Triathlon bisikleti arasındaki farklar

A

Anonim

Silinmiş hesap
Birçok insan triathlon bisikletinin yalnızca triathlon için kullanıldığını düşünür. Aşağıda da göreceğimiz üzere triathlon için tasarlanmış bisikletler konfor ve verimlilik isteyenler için gerek uzun yolda, gerek solo binişlerde ideal özelliklere sahiptir.

Standart yol bisikleti ve Triathlon Bisikleti
Basitçe açıklamak gerekirse, bir triathlon bisikleti dirsekleri dinlendirmek için özel tasarlanmış aerobarları ile birlikte aorodinamik pozisyonda maksimum konforlu ve verimli biniş için dizayn edilmiştir. Triathlon geometrisine sahip bir bisiklet yol bisikletine oranla iniş sonrası koşuya geçiş yapmayı kolaylaştırır.

Aerobar:
Aerobar kullanmanın iki temel yararı vardır:

1. Aerodinamik yapısıyla daha verimli bir sürüş sağlamak
2- Bisikletten inip koşuya geçiş yaparken kolaylık sağlamak

Aerobar gidonu binicinin daha aşağı bir pozisyonda oturmasını sağlayarak üst vücut bölümünün olduğundan daha dar –daha aerodinamik- bir şekil almasına olanak verir. Önden bakıldığında binicinin vücudu –yol bisikletinde görünene nazaran- daha dardır. Binicinin üst vücudu aerobar kullanırken –dirsekleri de dinlendirirken- iskelet tarafından desteklenir, standart yol bisikleti gidonunu kullanırken daha aşağıda bulunan gidonu kullanan sürücü, güç almak ve sürüş pozisyonunu korumak için üst vücut kaslarına güvenmek zorundadır. Bir tezgâha dirseklerinizi dayayarak ondan güç aldığınızı, bir de vücudunuzun üst bölümünü –sanki şınav çekiyormuş gibi- bir pozisyonda dayadığınızı ve aradaki farkı bir düşünün.

Yol Bisikletine Aerobar Monte Etme Durumunda
Yol bisikletine aerobar monte etmekle sürücünün pozisyonunda iki tür değişiklik olur: Binicinin gövdesi elleri ve dirsekleriyle beraber daha çok ileri doğru gerilir, uyluk açısı darlaşır. Uyluk (kalça) ile gövde arasında pedal en yukardayken daha az bir boşluk kalır. Bu iki değişiklik yol bisikletinde aerobar kullanmanın pek konforlu olmadığı anlamına geliyor. Gövde ile uyluğun yakın teması sebebiyle pedal devrinin en üst noktasında (saat 10’a 2 pozisyonu) binici kendini krampa yakalanmış gibi hissedecektir. Aynı zamanda seleden gidona kadar (aerobarla birlikte) mesafe uzayacağı için sürücü kendini çok gergin hissedecektir.

Bu sıkışmışlık hissinden de daha fazlasıdır. Uyluktan gövdeye kadar olan bu sıkışık açı, diyaframa etki eder ve nefes almayı güçleştirir. İlaveten bacak arkasındaki ve diz arkasındaki kirişleri de zorlar. Bu durum çoğunlukla iki bisikletin ilişkilendirilmesinden ileri gelir. Fakat aradaki fark düşündüğümüzden daha fazladır.Triathlon bisikleti bu tür problemleri çözmek için tasarlanmıştır. Kadronun sele altında kalan kısmı bir triatlon bisikletinde standart olarak 76-78 derecedir. Tipik bir yol bisikletinde ise bu açı 73-74 derecedir. Bu daha dik oturma açısı, uyluk ve gövdenin arasındaki mesafeyi açmaya hizmet eder, bacakları rahatlatır, kas gerilimini önler, alt vücut bölümüne kan akışını kolaylaştırır.

Yol kadrosu ile triatlon bisikleti kadrosu arasındaki farklar
Triathlon bisikletinde yol bisikletine oranla sele ile gidonun arasında daha fazla mesafe olması gerektiği gibi bir yanlış kanı vardır. Halbuki gerçekte orta mil (battom bracket) görece arkadadır. Bu, sürücünün ayaklarını daha arkaya yerleştirmesini sağlar, gövde-uyluk açısının genişlemesine olanak tanır. Bazı küçük kadrolu triathlon bisikletlerine atfedilen başka bir özellik ise 26” jantlar veya 650c tekerleğe sahip olmaları gerektiğidir. Bazı insanlar yanlış olarak bu jantların daha aerodinamik olduğu gibi bir düşünceye kapılırlar. Ama bu jantlar 700c lastiklerden daha aerodinamik değildir.

Bazı küçük kadrolu triathlon bisiklerinde -sele borusunun 78 derece olmasından da hareketle-26” veya 350c tekerlekler kullanılır. Arka lastik ile sele borusu arasındaki mesafe 700c tekerlek için yeterli değildir. 52-53 kadro boyundan büyük olan bütün triathlon bisikletlerinde 700c tekerlekler kullanılıyor. Triathlon bisikletlerinin öncüllerinde de benzer uygulamalar göze çarpmakta.

Bir triathlon bisikleti aerobar kullanımını kolaylaştırmak için daha kısa bir üst boru tasarımına sahiptir. Gidon boğazı aynı zamanda aerobar yüksekliğini dengelemek için daha alçak tasarlanır, dolayısıyla sürücü daha alçak bir sürüş pozisyonunu korur. Bazı bisikletlerin gidon boğazı çok alçaktır, bazıları ise nispeten yüksek. Ölçülerinize en uygun bisikleti seçerken gidon boğazı ölçüsünü de göz önüne almak yerinde olacaktır.

Yol bisikletine aerobar monte eden sürücüler genellikle gidon ile sele arasında haddinden fazla mesafe oluşmasına yol açarlar. Bu sürücünün selenin yalnız 1/3’ünü kullanmak zorunda kalması anlamına gelir. Aerodinamik bir pozisyon sağlamak yol bisikletinde de, triathlonda da pelvisi ileri doğru uzatıp selenin burnunu kullanmayı gerektirir, ama triathlon bisikleti daha kısa bir gidon boynuyla donatılmıştır; dolayısıyla aerodinamik pozisyonu sağlamak ve dengede tutmak kolaylaşır.Bir yol bisikletinde gidon boynu ile sele borusunun bulunduğu alan neredeyse birbirine paraleldir. Bu yüzden aerobar takılması pozisyon alınmasını güçleştirir. Triathlon bisikletinin kadro yapısı aerobarda –dirsek pedine yer açtığı için- buna daha uygundur.

Triatlon ve yol bisikleti arasındaki bu teknik farklılıklar, aerobarlarla birlikte triatlon bisikletini daha verimli ve konforlu yapar. Bacak arkasındaki kaslar yol bisikleti kullanan bir sürücüye kıyasla daha az krampa maruz kalma riski taşır ve kan dolaşımı sağlanmış olur. Bisikletten koşuya geçiş, özellikle de ilk 3 kilometrede daha kolay olacaktır. Triathlon yapmak istediğinizde bu kadro seçimi sizin için belirleyici olacaktır. Özellikle başlangıç aşamasındaki triatletlerde bu tür geometriye sahip bisiklet seçimi çok avantajlıdır. Yol bisikletine takılmış aerobar ile 1.10 saatte 40 km. yol alan bir yarışçının, aynı mesafeyi triathlon bisikletiyle 1.06 saatte alması nadir rastlanan bir durum değildir.

Triathlon bisikletinin ikincil avantajı bisikletten koşu ve hızlı koşuya geçişin süresini kısaltması ve kolaylaştırmasıdır. Ian Garside ve Dominic Doran, haziran 2000’de “ Journal of Sports Sciences “ dergisinde ilginç bir bilimsel çalışma yayımladılar. Çalışma “Garside Çalışması” olarak biliniyor ve Dan Empfield’in Fit Institute of Slowtwitch (F.I.S.T.) isimle triathlon bisikleti uygulama okulunda kullanılıyor. Garside Çalışması’nda atletler biomekanik teste tâbi tutuldu; bir başka deyişle bisikletteki aerodinamizm sonuçlarda etkili tek faktör değildi. Şöyle ki, bir triathlon bisikletinde aerodinamik faktörlerin yanında biomekanik avantajlar da ek bir fayda sağlıyordu.

Testte önce sporcular sabit trainer üzerinde yol bisikletiyle 40 km. time trial’a (zaman karşı) tâbi tutuldular, bunu hemen ardından koşu bandında yapılan 10 km.’lik koşu izledi. Sonra aynı test triathlon bisikletiyle uygulandı. Test sonrası kazanılan zaman incelemelerinde alınan sonuç muazzamdı: Triathlon bisikletine binenler 10 km.’lik koşuda en az 5 dakika kazanmışlardı. Sonuç olarak triathlon bisikleti kullanıldığında çok daha verimli sonuçlar alınması kaçınılmazdı.

Triathlon bisikletleri kullanıcıya konforlu ve aerodinamik sürüş avantajları kazandırırken bu bisikletin limitlerini bilmek ve kadro geometrisini aşina olmak da gereklidir. Şöyle ki triathlon bisikleti virajsız düz yolda ve tek başına antrenmanda maksimum verimlidir. Triathlon bisikletleri yakın temas gerektiren grup sürüşleri için, keskin virajlar için ve kriteryum yarışları için uygun bir bisiklet türü değildir! Yokuş antrenmanında ise farklı bir teknik gerektirir.

Eğer yol bisikleti ile triatlon bisikleti almak arasında kararsız kaldıysanız aşağıdaki bilgileri gözden geçirin:
-Eğer bisiklet almak istemenizin birincil sebebi çok sporlu (duatlon & triatlon) yarışlara katılmak veya tek başına antrenman sürüşleri yapmak ise: Triathlon bisikleti alın.
-Eğer grup antrenmanlarına ve grup yarışlarına katılmak istiyorsanız: Yol bisikleti alın.

Grupla beraber antrenman yaptığınızda triathlon bisikleti size eziyet çektirebilir.Tercihlerinize en uygun bisikleti almanız paranızı doğru yerde kullanmanız anlamına gelir. Genellikle önce yol bisikleti alınır, sonra triathlon keşfedilir ve cazip gelmeye başlar. Pek çok, çok sporlu yarışlara katılan atletler de triathlon bisikletinin yanı sıra yol bisikleti de bulundururlar; dolayısıyla bu şekilde daha kolayca grup antrenmanlarına katılabilirler.

Triathlon bisikletiyle grup antrenmanına katılan bir sporcunun dışlanması rastlanmayan bir durum değildir.Gerçekte grup içinde binmek bisikletten çok sürücünün yeteneği ile ilişkilidir. Ancak henüz yeni olan bisikletçiler için bu durum sıkıntılı olabilir. Her ne kadar genelleme yapsak da istisnalar her zaman mevcuttur. Size hangi bisikletin en uygun olduğu, biniş stiliniz, vücut ölçüleriniz gibi daha birçok faktörü barındırır.
 
Scudo
Bu resimde triathlon bisikleti yok. Bu resimdede maalesef yok ve diğerleri gibi bu son koyduğum 2 worlcup yarışındada time trial " nam-ı diğer triathlon bisikleti yok. Peki neden? Çünki itu nun düzenlediği tüm sprint,olimpik ve long distance mesafelerindeki triathlonlarda DRAFTİNG serbest. Böyle olunca bisikletlerdeki aero barların belli bir uzunluğu geçmesi güvenlik sorunu oluşturuyor. Peki mevcut triathlon bisikletlerindeki aero barlar kısaltılarak kullanılamazmı?? Elbetteki kullanılır. Ama Yarışmacıların hiç birisi böyle bir uygulamayı tercih etmiyor.

Siz hiç büyük turlarda zamana karşı yarışlar dışında tt bisikleti kullanan gördünüzmü?? HAYIR göremezsiniz. Olimpik triathlon yapan sporcular Normal geometrideki yol bisikletlerine ön tekerlek göbeğini geçmeyecek şekilde kısa bir aero bar takarlar ve jantlarıda kalın v profil jantlarla değiştirirler. Sele pozisyonlarınıda kendilerine göre ayarlarlar. Bahsettiğiniz TT bisikletleri sadece İRONMAN yarışlarında kullanılır.İRONMAN yarışlarındada DRAFTİNG serbest değildir. Peki bu adamlar normal yarış bisikletleriyle yarışıp bisiklet üstüne 29 dakika 10.000 koşuyorlar. TT bisikleti kullansalardı en az 5 dakika kazanıyorlarmış.

Yani 10.000i 24 dakika koşucaklar. Dünya 10.000 metre rekoru 26 dakika 47 saniye. Bu dediğiniz nasıl mümkün olabilir. BU KOSKOCAMAN BİR YALAN. Ayrıca TT bisikletlerindeki ön-arka jant göbeği arası yol bisikletlerine göre daha fazladır. Buda virajlarda dezavantaj sağlar. Mevcut yarışlarda genel yapıları itibarı ile bisiklet parkuru bol ve keskin virajlardan oluşur. Maalesef yazdıklarınızın doğruluk payı şuanki TRİATHLON yarışları için yok.
 
Cevabın için teşekkürler. Evet, zaten triathlon yarışlarında bizim bahsettiğimiz triathlon bisikleti Türkiye de dahil genellikle kullanılmıyor. Günü değerlendirdiğimizde teori ile pratik her zaman birbiriyle uyumlu değil. Triathlon nispeten yeni bir spor olmakla beraber buna uygun üretilen bisikletlerin teknolojisi de yeni. Dolayısıyla çok amaçlı kullanılabilen yol bisikletleri tercih sırasında üste çıkıyor. Bisikletin kullanım alanı olarak özelleşmesi ve teknolojik gelişimi olarak aradaki farklar baz alındığında yazımız değerlendirilebilir.
 
Zuhal verdiğin kıymetli bilgiler için çok teşekkürler. Sayın Oksal, bir de şu açıdan bakmayı deneseniz. Şu an piyasayı sarmış bulunan lcd televizyonlar 1970 lerde bulunmuştu. (bilimsel bir araştırma sonucu olarak). Bisikletle ilgili yapılan bu araştımanın (yukarıda geçen) da sonunçlarının kabul edilmesi ve yaygın olarak kullanılmaya başlanması için belli bir sürenin geçmesi gerekir sanıyorum. Bilimsel bir araştırmayı "koskoca bir yalan" olarak değerlendirmek için karşı bir araştırma sunmuş olmanızı beklerdim. Size de katkınız için teşekkür ediyorum. Bu tarzda süren, bu tip bisikletlere sahip olan arkadaşların yorumları ile konu daha faydalı bir hale gelecektir. Selamlar.
 
Zuhâl,
Triathlon bisikleti genellikle mi kullanılmıyor? Ben hiç triathlon yarışına gitmediğim için bilmiyorum Duyumlarıma göre normal yol bisikletleri ile yarışılıyormuş.

Soner Sarıhan,
Bilimsel araştırmayı zaten söylediğim örnekle çürüttüm. Normal bisikletten sonra 29 koşan adam tt ile 24 mü koşucak?

Not: bunu burda falan söylüyorsunuz da. Sakın triathletlerin ve koşucuların arasında söylemeyin Gülmekten ölürler... söylediğim gibi ben hiç triathlon yarışına gitmedim. Burada yazdıklarımı varsayımla yazıyorum.
 
Selam arkadaşlar, bu araştırmaları ve analizleri yukardaki yazılara biraz daha açıklık getirsin diye hazırladım. Gerçi Yol, TT/Tri ve Pist kadroları arasındaki geometrileri açıklayan bir yazı hazırlamayı zaten düşünüyordum, vesile oldu. İlk Triathlon bisikleti diye adlandırılan bisiklet " Quintana Roo Kilo" Dan Empfield tarafından geliştirildi, 80"lik marjinal seat tube açısı ile ilklerdendi. Günümüzde Time Trial ve Triathlon yarışlarında aynı kadrolar kullanılıyor. Şöyle bir istisna varki drafting ( deryar, deryara yatmak) )serbest olduğu yarışlarda TT kadro kullanmak çok avantajlı değil, çünkü aero gövde tasarımları gereği biraz daha ağırlar ve grubun içinde kullandıklarından bu kadrolar çok kıvrak yada atik değildirler. Normalden biraz daha dik açılı yol kadrolarını uygun sele ayarı ve drop bar/ arm rest'le kullanmak daha avantajlı olabiliyor.

Yol ve TT kadroları temel geometride bibirlerine oldukça benzerler, en önemli fark seat tube açısı Time Trail/Tri. kadrolarda daha diktir. Bunun dışında kafa açısı, tekerlek arası, fork rake (furj açıklığı), aynakol göbeğinin yerden yüksekliği hemen hemen aynıdır. Yol ve TT kadrolarda ön arka aynı olarak 700C tekerlek kullanılır (XS kadrolarda 650C olur). TT kadrolarının Yol'a nazaran daha dik açılı( seat angle) olması ve kullanılan aerobar konfigürasyonu sporcunun ağırlık merkezini öne kaydırdığı gibi, seat angle' ın dik oluşu pelvis merkezinin öne kaymasına sebep olur. Bu da sporcunun daha aero pozisyona geçmesine (torso yere paralel) yaradığı gibi pedal çevirirken açılan kapanan bacağın gövde(torso) ile ilişkisinide rahatlatır.

Yani daha verimli pedal gücü açığa çıkar (söylenen bu yada bunun gibi bir şey). Ee peki Yol kadrolarının geometrisi dahamı az verimlidir, hayır, YOL'un yeri ayrı. Time Trail parkurları düz veya çok az eğimli ( yer yer), birkaç virajı geçmeyen yokuş aşağı inişlerin olmadığı parkurlardır, sporcular zamana karşı tek tek çıkarlar ve drafting (deryar) yasaktır, tek amaçları maximum güçle düz bir çizginin üstünde havayı yarıp gidebilmektir. Bu yüzden kadrolar aerodynamic çizgilerde tasarlanır ve rüzgar tünellerinde geliştirilir, yol kadrolarına göre biraz daha ağırdırlar ve hantal sayılırlar( çevik değildirler) fakat zamana karşı en yüksek pedal gücünü sağlarlar. Bunda ayrıca kullanılan komponentlerinde etkisi vardır ( aero bars, 11-56 gear ratio'lar etc.).

Yol biskletleri TT' lere göre daha hafiflerdir, geometrileri 5-6 saat sürecek,inişli, tırmanışlı, dağ -tepe, düz yol viraj ve en önemlisi 50'li 100'lü grup içinde kullanılacak daha kıvrak olabilen, hızlı inişlerde güvenli, uzun yolda seat angle'ları nedeniyle rahat, yol tutuşları çok amaçlı olan kadrolardır. Eğer sponsörsüz, amatör bisikletçilikten bahsediyorsak, bana göre Yol kadroları pist hariç, Time Trail, Triathlon, uzun yol ve criterium yarışlarının hepsine uyum gösterebilecek bir tasarımdır. Uygun komponentleri kullanarak ve sürüş pozisyonlarını geliştirerek sporcu kendini bu yarışlara adapte edebilir.

Pist kadroları: aralarında en dik açılara sahip olanıdır, fork rake ve wheel base diğerlerinden 2cm. kısadır, seat angle 75" nin altına inmez, en önemlisi aynakol göbeği yerden 1,5-2cm. arası daha yukarıdadırki bisiklet eğimli pistte daha çok yatabilsin. Eğer bir pist bisikletine bindiyseniz, kadro bir anda size çok dik gelecektir, gövdeyi öne atar, neredeyse furj'u göremezsiniz. Fork rake(maşa açısı) in kısalığı yüksek süratlerde hızlı ve çevik kontrol sağlar, wheel base (tekerlekler arası) daha dar oluşu hızlanmayı çabuklaştırır. Kısacası pist kadroları kısa sürelerde max.hız, pedal gücü ve kıvrak kontrol için tasarlanmışlardır. ( ayrıca arka göbek yol ve TT göbeklerinden 10mm. kısadır).

Yukarıdaki yazıma ilave olarak aşağıdaki notları göz önüne alınız:
1) Çizimler ölçeksizdir, şematik hazırlanmışlardır.

2) Hazırlanan çizimlerde aşağıdaki marka ve yapımcıların geometrileri kros referans olarak alınmış, açılar ve ölçülerin ortak noktalarda optimum değerleri kabul edilmiştir: Colnago, Trek, Tommasini, Cervelo, Steelman, Gios ve Yamaguchi.

3) Yukarıda gösterilen geometriler yapımcıdan yapımcıya değişir, yol kadrolarında ençok değişen ölçülerden biri "top tube" uzunluğudur buna en iyi örneklerden biri Eddy Merckx kadrolarıdır, eğer uzun torsolu iseniz bu sizin için daha iyi bir geometri olabilir. Triathlon bisikletlerinde spesifikleşmiş kadro yapımcılarından ( örn. Quintana Roo vb.) bazıları daha dik "seat angle" tercih edebilir ( 78"-80") fakat hiçbiri tek ve en iyi çözüm değildir, en iyi geometri sporcunun kategorisi, tekniği ve fiziksel özellikleri ile buluşandır. İşte bu nedenlerden dolayı hala "custom fit" kadrolar sporculara yada meraklılarına özel yapılmaya devam ediyor.
 
Bu konuya bende katkida bulunmak isterim. ITU yarislari veya draft serbest tum yarislarda Ozkal'inda yazdigi gibi triathlon bisikleti ve dik geometri kullanilmasinin hicbir onemi yok cunku draftten dolayi aerodinamik ozellikler on plana cikmiyor.Ayrica grup icinde frenlerden uzak olunmasi dolayisiyla birde emniyet sorunu oluyor. Ancak draft serbest olmayan yani yarismacilarin en fazla birbirine 3 bisiklet boyu yakin olabilecekleri musabakalarda (ki buda sadece Ironman mesafesi olan yarislar degil)trithlon bisikletleri on plana cikar.ABD'de benimde zaman zaman yaristigim yuzlerce Olimpik veya daha kisa mesafeli Sprint tabir edilen draft serbest olmayan yarislar var.Tum bu yarislarda onemli olan en iyi aero pozisyon ve kadronun aero ozellikleri.

Buna arka tekerlegi disk yapmaktan tutunda,aero helmet kullanmaya kadar hersey gecerli.Iste burada triathlon bisikletleri biniciyi en aero duruma sokabilmesi ve kadrolarinin aero ozellikleri sayesinde on plana cikiyor.Dunya capindaki ITU yariscilarida bu tur draft legal olmayan yarislarda triathlon bisikletini tercih ediyorlar. Bisikletten inip kosmaya gelince ne kadar hizli kosabilecegine binis pozisyonunun katkisi tartisilir.Fakat draft legal yarislarda grubun icinde calismadan oturup 10K yi 30 dakikada kosmakla, zamana karsi tek basina pedal basip 10K'yi 30 dakikada kosmak arasinda cok fark var.Dolayisiyla draft legal olmayan yarislarda oturma pozisyonu eger azda olsa kosmaya bir katki sagliyorsa buda trithlon bisikleti acisindan baska bir positif sayilir.

Ben her iki bisikletide kullanan birisi olarak ayni parkur ve mesafede tek basima(draft icinde degil)triathlon bisikleti ile en az saatte 1-2 mil daha hizliyim.Hangisinden inince daha iyi kostuguma gelince bunu kiyaslayacak kadar iyi bir kosucu degilim.

Unutmadan ilave edeyim: Konu basligindaki yazinin alindigi BikesportMichigan adli sitenin sahibi olan ve bu yaziyi yazan Tom Demerly adli benimde sahsen tanidigim ABD'deki en iyi triathlon bike fitter lardan biridir. Fakat genede yazdiklari kendi yorumudur yani teorik olarak yuzde yuz ispatlanmis gercekler degildir. Onemli olan uretecegin gucu kaybetmeden girebilecegin en ideal aero pozisyondur ki bunu elde etmek icin profesyoneller buradaki ruzgar tunellerinde binlerce dolar paralar harciyorlar.
 
Bahsetiğiniz Bike sport Michigan benimde şahsen ziyaret ettiğim ve Tom Demerly ise yazılarından tanığım birisi. Sürüş pozisyonu ile ilgili söylediklerinize ise tamamen katılıyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: Afe4
Zuhal, bu kısımda çeviri hatasından kaynaklanan yanlış anlaşılma var. Bu yüzden Oksal'ın itirazı da şiddetli olmuş. Verdiğin kaynakta şu şekilde geçiyor;

The average time it took subjects to complete the 40km/10km "brick" was about 1:50 at 73 degrees of seat angle, and it was a full 5+ minutes faster at 81 degrees.

"brick" diye bahsettiği olay peşpeşe yapılmış bisiklet ve koşu antrenmanı. Yani 40km bisiklet ve peşinden 10km koşu sonunda tutulan sürelerde TT pozisyonu 5 dakikayı aşan avantajlar yakalamış. TT pozisyonu ile ilgili bir olay anlatırsam avantajını matematiksel olarak daha kolay görürüz. "Dünya 1 Saat Rekoru" olarak anılan bir deneme vardır. Kimi dönemlerde iyi bisikletçiler bunu dener ve rekoru ele geçirmeye çalışırlar. Bu rekor çeşitli kereler kırıldıktan sonra 1972'de Eddy Merckx 49.431km ile kırar. Bu rekor, telli jantlar ve yuvarlak borulu kadro kırılan son rekordur.

Sonra teknolojik gelişmelerle bu rekor hızla ilerler. Yassı kadrolar, disk jantlar ve aero bar. 1994'de Moser, Obree, Migulel Indurain sonra Tony Rominger rekoru tekrar tekrar kırar. Bu teknolojik serinin sonuncusu Chris Boardmandir (1996'da 56.375km). O tarihten sonra UCI rekorun tanımını değiştirir. Ve bisikletteki teknolojik değişimin öncesine denk gelen rekoru kabul edip gerisini siler. 2000 yılında Boardman rekorun sahibi olarak klasik bir pist bisikleti ile tekrar denedi. 49.441km yaparak Eddy'nin rekorunu ancak 10m ile kırabildi. Rekor şu anda Sosenka'da 49.700km.

Kısacası 56km'ye kadar çıkan 1 saat rekoru aslında teknolojik olarak (TT pozisyonu ve diğer teknolojik avantajlar sayesinde) geliştirilmiş. Ben Boardman'in 2000 yılında kırdığı rekoru TV den izlemiştim. Unutmadan, rekor pistte ve pist bisikleti ile (fixed gear) deneniyor. Posizyon ve bisiklet dizaynı sınırlaması olmaksızın bir saat rekoru ise Sam Wittingam'a aitmiş 86.752km. . İşte bisikleti: Konunun dışına çıktık ama, rüzgarın bizi nasıl frenlediğinin resmidir.
 
Burada Oksal arkadaşımız maalesef haklı , kimse kusura bakmasın ilk arkadaşın yazdığı yazı biraz eksik hatta Triathlon için yanlış kalmış A.B.D triathlon lisansımı tarayıcı ile tarayıp burayada ekleyip size bu konu hakkında gerçek , doğru bilgiler vermeye çalışırım. Herkese Selamlar. Nejat KURAYNİ.
 
aerobarlar grup içinde kullanılmaya müsait değildir, o yüzdendir ki TT bisikletler sadece TT yarışında kullanılır, eğer bir grupla erobar kullanmaya kalkarsanız sonucunu görürsünüz: )) ama yerdeyken başınızı kaldırıp görürsünüz sanırım triatlona girmeyelim şimdilik
 
  • Beğen
Tepkiler: sonEr´´
Nejat Bey,
ABD triathlon lisansi ile bu bilginin dogrulugunun ne alakasi var anlayamadim.Ben senelerden beri ABD'de yarisiyorum ve eger onceki yazdiklarimi okursaniz Oksal arkadasimizin yazdiklarinin draft legal olmayan yarislar icin dogru olmadigini anlarsaniz.
 
Bu forumda okuduklarıma inanamıyorum, meğerse Türkiyede bisiklet sporu nerelerdeymiş de benim haberim yokmuş.
 
@Doubleplay

doğru olmayan nedir?
 
Yazdigin: "Bahsettiğiniz TT bisikletleri sadece İRONMAN yarışlarında kullanılır." Bu dogru degil cunku dunyada draft legal olmayan binlerce daha kisa mesafe yarisi var (sprint,olimpik,yari-iron) ve hepsindede profesyonellerde dahil bu tur bisikletler kullaniliyor.(eger imkanin varsa mecbur degilsin). Senin bahsettigin ve fotolarini post ettigin ITU yarislarindaki atletler bile draft legal olmayan yarislara girdiklerinde Triathlon bisikleti kullaniyorlar. ITU yarislarinda onemli olan iyi kosucu olmak cunku zaten bisiklette grubun icerisindeki draftten yararlaniyorsun aero ozelliklere ve dik oturma acisina fazla ihtiyacin yok. Triathlon sadece ITU yarislarindan ibaret degil hatta ITU yarislari dunyadaki toplam yarislarin icinde sadece cok kucuk bir oran.
 
  • Beğen
Tepkiler: granocyte
Elbette dünyada draft ın serbest olmadığı çok yarış var. Hatta amerikada yapılan yarışların çoğunda draft yasak.

Ben genel olarak bi örnek verdim. Ülkelere göre burda ki yarışlarda kullanılıyor. Buralarda kullanılmıyor demedim.

İTU da yok İRONMAN de var.

Sadece iron man de kullanılıyor dedimde sonuçta bisiklet yarışlarında zamana karşı etaplarda TT bisikletleri ile koşuluyor.

Okadar ayrıntıya girmeye gerek yok.
 
  • Beğen
Tepkiler: granocyte
@ahmet69

Grup yarışlarında tabiiki aero bar kullanıma uygun değildir, fakat aero dynamic yapılı TT kadroların drop-bar'larla yarışlarda kullanıldığını çok gördük.

"Eğer bir grupla aero bar kullanmaya kalkarsanız görürsünüz" demişsiniz ama bu birazda grubuna bağlı. Dörtlü 100km. takım takip yarışlarında sporcular ne kullanıyorlardı peki? Full eoro bar TT bisikletleri kullanılmıyormuydu bu yarışmalarda. (Not: takım takip saate karşı yarışmaları Tour de France'da yerini tekli saate karşıya bıraktı). Ben kendi tecrübelerimden biliyorum, 8-10 kişilik grubumuzda üç arkadaş her zaman TT kadro aerobar bisikletleriyle Napa Valley- California yollarında 150-200 km. lik turlara katılıyorlardı, birde tüm gruba draft (deryar) veriyorlardı.Ben hiç düşen olduğunu hatırlamıyorum. İstanbulun bu yollarında, salaş kalabalık bir grupla TT kullanalım demiyorum ama trafiğe temiz yolda, tecrübeli ve disiplinli bir grupla bal gibide olur, neden olmasın, onunda zevki ayrı".
 
Mustafa abi ama triathlonda herkes bireysel yarışıyor. Yani her an herşey olabilir. Genelde bir düzen içerisinde olmuyorlar. Yani ciddi bir tehlike mevcut. Ben yüzmeye başlarken başka sporcunun wetsüitinin ipini çekipte adamın içine su dolmasına neden olan sporcular biliyorum ki bu olay worldcup larda meydana geliyor. Gerisini siz düşünün artık :)
 
Yanlış anlama, dediğine katılabilirim, düzen olmaması tehlike yaratabilir. Zaten pro yada amatör Triathlon yarışmaları için yorum yapamam, tecrübe sahibi değilim. Fakat dediğim gibi drop bar/TT kadroların Criterium ve yol yarışlarında kullanıldığını gördüm, idealdir demiyorum. Kadro geometrilerinde yazdığım gibi bence günümüz TT kadroları aero profilleri nedeniyle zaten biraz daha ağır (1300gr. civarı). Örneğin Cervelo' larda kullanılan TT kadro geometrisi ve sele borusunun iki pivotlu oluşları, bu kadroları geniş amaçlı kullanım için tasarladıklarını gösteriyor. Yukardaki yazımdada rekreasyonal perfonmans amaçlı kullanımdan örnek vermeye çalışmıştım.
 
oksal iyi demiş 10 cm bar kimsenin işini görmez drafting serbestken neden kendimi kasayım yaw yamuk yumuk eğilerek

fakat standart uzunlukla kullanılsa müthiş fark eder eskiden iyi saate karsı yarıs koşardım ama benimki uzundu :D (aerodinamik bar)
 
  • Beğen
Tepkiler: ahmet ozgen
Geri