@Mustafa ZeybekRusya dünya ekonomisine kapalıyken herşeyi kendi üretiyordu. Dışarıdan bakınca o lada nivalar filan primitif görünürdü bize ama adamların kendi şartlarında güzel iş gören, amaca uygun araclardi.
Özellikle Rusya, birçok batı ülkesine benzer sekilde 2. Dünya Savaşı'ndan sonra büyük atılım yaptı, buyuk ölçüde kaçan Yahudileri, savaş bitince de sığınan Alman bilim adamı ve mühendisleri kabul ederek. Demografik olarak, 100 yıl önce Rusya bizim halimizden farklı değildi, hani Anadolu comari diyoruz ya, onların nüfusunun da yüzde 90'i "comar" di.
Ancak, küçük bir kesim, iyi bir eğitim, devlet ve planlama sayesinde kısa sürede halkı eğiterek bir süper güç haline getirdi.
Bugün Avrupa'ya gidin, Hollanda üretimi traktörle Alman üretimi farklıdır. Adam traktörü kendi ülkesinin şartlarına göre tasarlar, üretim fazlasını da rüşvetle, reklamla, kandırarak bizim gibi ülkelere satar.
Bugün mesela İmes e gidin, dünyanın en iyi bisikletini üretecek malzeme, ekipman var. Olmayan ne? Üretmeye yönelik kafa yapısı, özgüven, başarma hırsı ve vizyon. ARGE ye filan girmiyorum bile, ama inanın ki 5000 TL'lik maşayi yapmak pek o kadar iş değil. 30 sene önce torna bulmak bile olayken hidrolik kepçe yapan ilkokul mezunu adamlar vardı.
Burada 5 tane torna tesviyeci, 2 tane metalürji, 2 tane makina mühendisi olsun, kolayca tüm aktarma sistemini yaparsınız. 5 tane adam gibi reklamcı, 5 tane uluslararası ticareti bilen (Sirkeci esnafı değil) adam 5 tane de aslan parçası fotoğrafçı, sosyal medyaci ile dünya markası olursunuz.
Kiminiz gülecek, o kadar kolaysa sen yap diyecek. Ok, siz uretin mali, lojistik kısmını ayarlayın, ben sosyal medyada, ABD de İngiltere de konusturayim mali, sipariş almaya başlayalım.
Sorun şu ki, yapı olarak kolektif çalışabilen ve bol bol ufurmek dışında özgüveni yüksek insanlar değiliz, arabanın arkasına kimin olduğunu bilmedigin padişahın tugrasini yapıştırmak özgüven değil.
Alüminyum alaşımları ticari sır değil, sertleştirme işlemini çoluk çocuk biliyor, 20 sene önce en dandik sanayide dişli yapan adamlar vardı nuhnebiden kalma makineyle. Ama vizyon ve özgüvenin yoksa burda 3 liraya shimano grupsetini üretirsin fason, sonra çocuğun gidip sadece kutulanip tekrar ithal edilen bir rubleye 100 dolar sayar. Buna da "marka değeri" der geçersin, fiyatı görünce adam ARGE yapmış, eh dolarda olmuş 4.tl diye avunursun.
Hele bir üret. İlk birkaç sene shimano kadar iyi olmasın, ihraç da etme, her karne zamanı 10 milyon bisiklet satılıyor zaten, bir şekilde büyüyecek sermaye birikimi yaparsın. ABD 300 milyon, adam iç pazarda satılacak ürün yapınca zaten dünya çapında marka olabiliyor, ama tuketime bu kadar aç 80+ milyonluk pazarda az buz şey değil. Nüfusu Esenler kadar olan ülkeler dünya markası çıkarabiliyor kafayı kullanarak.
Türkiye'de hobisi olan, evinin garaji olan insan arttıkça üretim işi gelişir. Her büyük iş vizyonla başlar.
Bizim vizyonumuz dolar kuru, bisiklet kataloğu takip edecek düzeyde kalırsa, yarın tourney'li ümit bisiklet bile bugünün alivio lu Merida binicisine ultra lüks olur.
Surc-i lisan ettiysek affola, umarım derdimi kırmadan, uzmeden doğru anlatabilmisimdir.
Nexus 6 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi