Soruyu bir taşıt olarak bisikletin değil, Türkiyede bisiklet kültürünün geleceğine dair projeksiyon olarak okuduğumuzu varsayarsak, bu doğrultuda elde edilmiş verilere ve hazırlanmış belgelere bakmakta fayda var. Daha önce de okunmasını önerdiğim "İstanbul'da Güvenli Bisiklet Yolları Uygulama Kılavuzu" raporuna dönüp "2023" taraması yaptım. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bisiklete dair hâlihazırdaki verileri ve 2023'ü hedefleyen planları hakkında birkaç satır bulmak mümkün oldu. Bu raporun 2014 tarihli olduğunu dikkate alalım, o günden bugüne neler değiştiğini de sorgulamak lazım.
(link)
2014 itibarıyla,
* İBB bünyesinde bisiklet konusunda çalışan birden fazla birim bulunmakta. 7 (evet, yedi) birimin ismi geçiyor. Tahmin edeceğiniz üzere, bu dağınıklık uygulamada ve yetkilendirmede sorunlar doğurmakta, çözümleri güçleştirmekte.
* "İstanbul Genelinde Bisiklet Yolları ve Yaya Yollarının Etüd, Planlama, Projelendirilmesi Çalışması” adlı bir belge var, 2006 yılında hazırlanmış ama 2014 itibarıyla henüz güncellenmemişti. Eğer 2016 itibarıyla da bu hâlini muhafaza ediyorsa, 2023'e kadar belediyenin bu konudaki ciddiyetinden pek de ümitli olamayız demektir.
* "Mevcutta Anadolu ve Avrupa Yakasının her ikisinde de hafta içi ve hafta sonu faaliyette olan 10’ar adet aparatlı İETT otobüsü bulunmaktadır." İstanbul gibi bir metropol için bu sayı trajikomiktir. Mersin'de bile en az bu kadarı olduğundan eminim. Lakin bisiklet aparatları seyahat sırasında bilhassa virajlarda sorun çıkarıyor diye duydum, Mersin BB bu yüzden pek istekli görünmüyor galiba bu aparatları kullanmaya.
* "İlçe belediyeleri, İstanbul’da mevcut bisiklet yollarının yaygın olduğu belediyeler olan Kadıköy, Zeytinburnu, Bakırköy ve Adalar Belediyeleri’dir."
* "İstanbul’da mevcut otomobil sahipliliği 140/1000 kişi, 2023 öngörüleri 275/1000 kişidir. Bu da mevcut karayolu ağının 2 katı yol anlamına gelmektedir."
* "2023 yılına gelindiğinde nüfusu 17 milyona yaklaşması beklenen İstanbul’da 2023 yılına kadar istihdamda %51, öğrenci sayısında %34’lük bir artış gözlenecektir. Aynı dönemde hareketlilik 1,08’den 1,89’a çıkacaktır."
* "İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde “Bisikletli ve Yaya Ulaşım Sistemi” oluşturulmuştur. Bu sistem içerisinde İstanbul geneli toplam mevcut bisiklet yolları 83,3 km, uygulama projeleri tamamlanan bisiklet yolları 82,3 km, 2023 hedefi ise 1050 km olarak planlanmıştır."
* "İstanbul Kentsel Ulaşım Ana Planı Raporu verilerine göre; yolculukların %50,7’si motorlu araçlarla; %49,3’ü de yaya olarak yapılmıştır. Yaya Yolculuklarının %88’i ilçe içerisinde tamamlanmaktadır."
Kısaca genel durum bu. 2014'te 83,3 km bisiklet yolu mevcuttu. 2023 hedefi 1050 km. Yüzlerce kilometrekarelik bir alana yayılmış 20 milyonluk bir metropolde ulaşımda bisiklet kullanımının hangi düzeyde olması gerektiği sorusunu bir yana bıraksak bile, mevcut duruma bakarak en azından şu hedefe ulaşmada ne kadar ümitvar olabiliriz sizce? Hayal kurmak güzel, iddialı olmak da bazen iyidir ama eleştirel gerçekçilik hiç kaybedilmemesi gereken bir tutumdur. Bisikletin kendisi gelecekte neye dönüşür, hangi yeniliklerle hayatımızı zenginleştirir, bu başka bir konu. Bu ülkenin bisikletliler için asıl meselesi kültüreldir. Bisiklet kültürünü sorgulayıp tartışmadıkça, bisikleti ulaşım, spor, eğlence ve gezi aracı olarak zihinlere nakşetmedikçe, hayaller ve hayatlar arasındaki uçurumun daha da açılacağını öngörmek yanlış olmasa gerek. Meselenin odağında insan var, teknoloji, altyapı, yönetim vs. hep bu odağın etrafındaki konular. Bunun böyle olduğunu, şuncağız forumda bile görmemek mümkün mü? Bisiklet kültürüne bir bütün olarak bakamayan insanların, bisikleti ve tekil kullanım alanlarını fetişleştiren iletişiminden kaynaklanan sorunlarla cebelleşmiyor muyuz her gün? Bisiklet kültürünü teknolojiden ibaret sanmak da yanlış, trafikten, spordan, eğlenceden ibaret sanmak da. Sağlık, beslenme, antrenman, performans, teknolojik yenilikler, ürün kalitesi, sektörel sorunlar, tüketim piyasası, giyim kuşam aksesuar, bütün bunlar kendi başına bisiklet kültürünü anlatmaya yetmeyecek konular. Ancak, hepsine bir bütün olarak bakabildiğimizde mevcut durumumuzu sağlıklı değerlendirebilecek ve geleceğe dair gerçekçi öngörülerde bulunabileceğiz. Gayrısı geyik, polemik, ağız dalaşı, ego tatmini, bla bla bla.