Scudo Sports

Başıboş köpeklerle mücadele ve kurumların sorumluluğu

Sorun sadece hayvanseverlikle ilintili de değil daha derinde sıkıntılar var bence. Sahipli köpeğin bağlanmamasından bahsetmiş yukarıda bir arkadaş. Geçen yıl ida (Balıkesir) koşusuydu sanırım, dağda yarış koşuyoruz. Bir ara sürüye denk geldim önden sürünün köpekleri geliyor, ısırdı ısıracak o derece yaklaştılar, sıkıştırıyorlar. Zaten yokuş çıkıyorum nefes nefeseyim durup bununla uğraştım. Çobana bağırıyorum seslensene hayvanına çağırsana diye, adam umur olmuyor. Eminim haz alıyorlar bu tip durumlardan. Benzer vakalarla yaşadığım bölgede de kaç kere karşılaştım. Hele bir tanesinde çoban silah taşısanıza yanınızda diye akıl (!) verdi bize. Köpek sahiplerinin de hayvanseverlerin de toplumun da ciddi desteğe ve eğitime ihtiyacı var.
 
Scudo
Sokakta köpek besleyenler, aslında o köpekleri zerre sevmiyor. İnsan, sevdiğini sokakta bırakır mı?
Ne yapsınlar, her hayvan sever evine 10 tane köpek mi alsın?
 
  • Beğen
Tepkiler: Umur Bora
Durduk yere kovalayan, olur olmadık yüksek sesle havlayan, yakalarsa ısıran bi hayvan türü başıboş bırakılmaz, bu kadar fazla sayıda hele hiç olmaz. Mama dilenciliği yapıp banka hesaplarını dolduranlar var. Hatta bi tane baro bile var ya, sosyal medya hesabında mama satışı linki vermiş. Alayı çakal, alayı paragöz.
 
Ne yapsınlar, her hayvan sever evine 10 tane köpek mi alsın?
Tabi ki de alamaz, bu mümkün ve mantıklı değil.
Fakat milyon tane hayvanı barınaklarda yaşatmakta mümkün değil, böyle bir bütçe hiç bir devlette yoktur. O yüzden tek çözüm uyutmak.
 
az önce sürüş den geldim tırmanış yaparken köşede yatıyormuş hiç görmedim bir anda fırladı yola çıktım ben de araç giriyordu arkadan.Çok sıkıntı oluyorlar çözüm bulunmalı :(
 
İnstagram da. Dolaşırken. İzmir’in meşhur sayfalarından birinde gördüm bu haberi. Hemen yorumlara baktım. Zeka seviyeleri yerlerde çoğunun. Bu haberi yaptı diye admin e laf ediyorlar. Yok hedef gösteriyor. Yok hayvan düşmanı diye . İttapar çoğu ama beyinsiz .

Bizi ülkede bu kadar asalak varken ülke her açıdan dibin dinini görür .
Ülkeyi hindistana çevirdiler , kuduz vakaları almış başını gitmiş , ısırılma ,kovalama ile trafikte tehlike yaratma , ölüm haberleri zaten çoğaldı , ne ararsan var. Mart ayında İşviçreye gitme imkanım oldu , özellikle şehirde köpek aradım baktım var mı diye ? Bilen bilir tam bir bisiklet ülkesi , inanın görmedim. Tek çözümü toplatılıp sahiplenilmeyen ne kadar köpek varsa uyutulmalı..
 
az önce sürüş den geldim tırmanış yaparken köşede yatıyormuş hiç görmedim bir anda fırladı yola çıktım ben de araç giriyordu arkadan.Çok sıkıntı oluyorlar çözüm bulunmalı :(

Tam da bu yüzden gördüğüm değil görmediğim köpekten korkuyorum bisiklet sürerken. Uzaktan görürsem bisikletten inebiliyor; elime bir taş, sopa alabiliyorum. Ama ne zaman ki birkaç metre arkamda o 'tıkıtıkı' koşma sesini duyuyorum tedbir için geç oluyor artık. Neredeyse hep yol kenarında olduklarından biz de yolun içine yöneliyoruz hâliyle.
 
Sorun sadece hayvanseverlikle ilintili de değil daha derinde sıkıntılar var bence. Sahipli köpeğin bağlanmamasından bahsetmiş yukarıda bir arkadaş. Geçen yıl ida (Balıkesir) koşusuydu sanırım, dağda yarış koşuyoruz. Bir ara sürüye denk geldim önden sürünün köpekleri geliyor, ısırdı ısıracak o derece yaklaştılar, sıkıştırıyorlar. Zaten yokuş çıkıyorum nefes nefeseyim durup bununla uğraştım. Çobana bağırıyorum seslensene hayvanına çağırsana diye, adam umur olmuyor. Eminim haz alıyorlar bu tip durumlardan. Benzer vakalarla yaşadığım bölgede de kaç kere karşılaştım. Hele bir tanesinde çoban silah taşısanıza yanınızda diye akıl (!) verdi bize. Köpek sahiplerinin de hayvanseverlerin de toplumun da ciddi desteğe ve eğitime ihtiyacı var.
Aynisi basima geldi, kopek suruyor korumak icin bana saldirdi saldiracak, Cobana sesleniyorum umurunda bile degil. Az kalsin kavga edecektik cobanla. Bunlara cok agir cezalar gelmesi lazim, baska turlu adam olmazlar.
Tabi ki de alamaz, bu mümkün ve mantıklı değil.
Fakat milyon tane hayvanı barınaklarda yaşatmakta mümkün değil, böyle bir bütçe hiç bir devlette yoktur. O yüzden tek çözüm uyutmak.
O sahis forumun yarisi tarafindan engellenmis biri. Tek yaptigi millete satasmak.



Dun basima gelen olay. Bir degisiklik yapip Ahmetli yolundan gideyim dedim, demez olaydim. Zeytinkoy'un icinden gecerken bir ev sahibi kopegini sokaga salmis.
Yaklasincaya kadar hicbir tepki gostermeyen kopek bir anda bana saldirmaya basladi (Kopekten korkan biri degilim ama bana havlamalarina sinirlenirim)
Bu kopek digerlerinden farkliydi, korkutmak icin havlayan kopek bellidir. Bu kopek isirmak icin saldiriyordu. Araya bisikleti koydum on tekerlegi isirdi 😡 Sahibi geldi ama o bile durduramiyordu kopegi.


Avrupada oldugu gibi sahipsiz kopekler toplatilmali, belli surede sahiplenilmeyenler uyutulmali. Kopek seven gidip bunlari alsin evinde beslesin.
Yol kenarinda besleme yapan, kopegini sokaga salan insanlara ciddi cezalar gelsin.
 
Son düzenleme:
Bursalılar bilir, Hamitler kent mezarlığının arkasında depo kılıklı bir yerde yaşayan husky kırması bir köpek var. On yıldır tüm bisikletçilerin başına bela olmuştur. Kovalamadan bırakmaz, yakalarsa diş geçirmeye bayılırdı. Bazen motorculara ve otomobillere bile saldırdığı oluyordu. Neyse ki artık iyice ihtiyarladı, şişti göbek yaptı, kimseyi kovalamaya takati kalmadı. Artık sadece karşıdan izliyor.

Bu hayvan taktik geliştirmişti. Uzaktan bisikletçi gördüğü zaman ya kenarda park etmiş bir aracın, ya da uygun bulduğu başka bir siperin arkasına saklanıp pusuya yatıyordu. Tam bisikletçi yanından geçerken atılıp hem gafil avlıyor, hem hızlanmasına imkan kalmadan taciz ediyor, resmen insanla dalga geçiyordu.

Birincide pusuya düştükten sonra, ben de artık onu uzaktan izlemeye başladım. Nerelere saklandığını görür oldum. Ne de olsa hayvan aklı bir yere kadar, dikkatli bakınca ya kuyruğu, ya kulağı görünüyordu illa ki :) Bir keresinde yanına iyice yaklaşıp bisikletten inip, ben onu beklemeye başladım. Bakmak için kafayı çıkardığında bağırarak ben kovaladım. Başta korkmuştu ama çabuk toparlamış ve karşı saldırıya geçmişti. Yine ben zararlı çıkmıştım. Sonrasında yıllarca, yol kenarından sopa tedarik edip öyle geçtim o bölgeden. Sopadan korkuyordu, görünce saldırmaktan vazgeçiyordu.

Yazmaya başlamışken, köpeklere karşı kullandığım doğal önlemlerimi paylaşayım:
Bağırmak: Özgüvenli biçimde şiddetle bağırmak ve onlardan baskın gelmek, birçok köpeği caydırır. Gırtlağa zararlı ve inatçı/azimli bazı heyvanlarda işe yaramıyor.
Sopa: Zopayı görmesi bile çoğunu yola getirir. Bağırmaktan daha etkili ancak taşıması kolay olmayabiliyor. Sürdürülebilir değil.

Yeni keşfettiğim ve çok çok etkili bir yöntem: Köpeksever taklidi :ssrtcbya:
Başıboş ve saldırgan köpeklerin belki de tamamı, mamacılar tarafından beslenen ve o bölgeyi sahiplenmiş hayvanlar. Her geçene saldırırlar, kendilerini besleyenler hariç. Peki onlar köpeklere nasıl yaklaşıyor? "Gel bakalım kuçu kuçu, hadi koşun bakayım mama geldi, ehi ehi" vs vs
İşin anahtar kısmı ses tonu. Kullanığın lisan ve kelimeler bile önemli değil. Sevgi dolu bir ses tonuyla isterseniz küfür edin. Gerçi "GEL, MAMA" gibi kelimeler ekstra etkili oluyor tabi. Dişlerini çıkarmış, hırlayan ve üzerinize yürüyen hayvanlar öyle bir değişiyor ki, inanamazsınız. Dil dışarı çıkıyor, kuyruk sallanmaya başlıyor. Kimisi senden mama bekliyor, kimisi sen sürerken yanında bir süre yürümeye devam ediyor. Tehlike falan kalmıyor.

Aklınızda olsun, çok işe yarıyor. :harika:
 
Bursalılar bilir, Hamitler kent mezarlığının arkasında depo kılıklı bir yerde yaşayan husky kırması bir köpek var. On yıldır tüm bisikletçilerin başına bela olmuştur. Kovalamadan bırakmaz, yakalarsa diş geçirmeye bayılırdı. Bazen motorculara ve otomobillere bile saldırdığı oluyordu. Neyse ki artık iyice ihtiyarladı, şişti göbek yaptı, kimseyi kovalamaya takati kalmadı. Artık sadece karşıdan izliyor.

Bu hayvan taktik geliştirmişti. Uzaktan bisikletçi gördüğü zaman ya kenarda park etmiş bir aracın, ya da uygun bulduğu başka bir siperin arkasına saklanıp pusuya yatıyordu. Tam bisikletçi yanından geçerken atılıp hem gafil avlıyor, hem hızlanmasına imkan kalmadan taciz ediyor, resmen insanla dalga geçiyordu.

Birincide pusuya düştükten sonra, ben de artık onu uzaktan izlemeye başladım. Nerelere saklandığını görür oldum. Ne de olsa hayvan aklı bir yere kadar, dikkatli bakınca ya kuyruğu, ya kulağı görünüyordu illa ki :) Bir keresinde yanına iyice yaklaşıp bisikletten inip, ben onu beklemeye başladım. Bakmak için kafayı çıkardığında bağırarak ben kovaladım. Başta korkmuştu ama çabuk toparlamış ve karşı saldırıya geçmişti. Yine ben zararlı çıkmıştım. Sonrasında yıllarca, yol kenarından sopa tedarik edip öyle geçtim o bölgeden. Sopadan korkuyordu, görünce saldırmaktan vazgeçiyordu.

Yazmaya başlamışken, köpeklere karşı kullandığım doğal önlemlerimi paylaşayım:
Bağırmak: Özgüvenli biçimde şiddetle bağırmak ve onlardan baskın gelmek, birçok köpeği caydırır. Gırtlağa zararlı ve inatçı/azimli bazı heyvanlarda işe yaramıyor.
Sopa: Zopayı görmesi bile çoğunu yola getirir. Bağırmaktan daha etkili ancak taşıması kolay olmayabiliyor. Sürdürülebilir değil.

Yeni keşfettiğim ve çok çok etkili bir yöntem: Köpeksever taklidi :ssrtcbya:
Başıboş ve saldırgan köpeklerin belki de tamamı, mamacılar tarafından beslenen ve o bölgeyi sahiplenmiş hayvanlar. Her geçene saldırırlar, kendilerini besleyenler hariç. Peki onlar köpeklere nasıl yaklaşıyor? "Gel bakalım kuçu kuçu, hadi koşun bakayım mama geldi, ehi ehi" vs vs
İşin anahtar kısmı ses tonu. Kullanığın lisan ve kelimeler bile önemli değil. Sevgi dolu bir ses tonuyla isterseniz küfür edin. Gerçi "GEL, MAMA" gibi kelimeler ekstra etkili oluyor tabi. Dişlerini çıkarmış, hırlayan ve üzerinize yürüyen hayvanlar öyle bir değişiyor ki, inanamazsınız. Dil dışarı çıkıyor, kuyruk sallanmaya başlıyor. Kimisi senden mama bekliyor, kimisi sen sürerken yanında bir süre yürümeye devam ediyor. Tehlike falan kalmıyor.

Aklınızda olsun, çok işe yarıyor. :harika:

son dediğinizi ben şöyle uyguluyorum.

köpek uzaktan hırlarsa veya gözlerini pörtletip öfkeli bakarsa..:

merhabaa.. naabeeer?

diye son derece sevecen ses tonuyla, eski bir arkadaşla karşılaşmış gibi selam veriyorum köpeğe.

sonuç: kuyruk sallama, ağzı açıp dili dışarı çıkarıp esneme benzeri hışıltılı ses çıkarma, gözleri kırpıştırma vb.:)
 
  • Beğen
Tepkiler: Özcan
son dediğinizi ben şöyle uyguluyorum.

köpek uzaktan hırlarsa veya gözlerini pörtletip öfkeli bakarsa..:

merhabaa.. naabeeer?

diye son derece sevecen ses tonuyla, eski bir arkadaşla karşılaşmış gibi selam veriyorum köpeğe.

sonuç: kuyruk sallama, ağzı açıp dili dışarı çıkarıp esneme benzeri hışıltılı ses çıkarma, gözleri kırpıştırma vb.:)
sonra ufaktan pedal çevirmeye başlayınca tekrar kovalamaca :D
 
sonra ufaktan pedal çevirmeye başlayınca tekrar kovalamaca :D

kasktan hoşlanmıyorlar. Merhaba derken kaskı çıkarmak faydalı olur.

özellikle kulağında aşı etiketi olmayanlar daha saldırgan, dönen tekerlekli aletlerden hoşlanmıyorlar. Yürüyerek yanlarından geçince genelde sorun olmuyor. Tabii %100 çözüm değil.
Ayrıca sokak köpeği yakınında onu besleyen biri varsa, normalde saldırmazken, onu besleyene karşı şov amaçlı (badigard) size saldırabilir.:)

en güzeli hepsinin aşılanması, kısırlaştırılması ve mümkünse toplanıp götürülmesi.

bahsettiğim çözümler merhabaa vb günü kurtarmaya yarar, garantisi yok.:)
 
kasktan hoşlanmıyorlar. Merhaba derken kaskı çıkarmak faydalı olur.

özellikle kulağında aşı etiketi olmayanlar daha saldırgan, dönen tekerlekli aletlerden hoşlanmıyorlar. Yürüyerek yanlarından geçince genelde sorun olmuyor. Tabii %100 çözüm değil.
Ayrıca sokak köpeği yakınında onu besleyen biri varsa, normalde saldırmazken, onu besleyene karşı şov amaçlı (badigard) size saldırabilir.:)

en güzeli hepsinin aşılanması, kısırlaştırılması ve mümkünse toplanıp götürülmesi.

bahsettiğim çözümler merhabaa vb günü kurtarmaya yarar, garantisi yok.:)
toplanıp götürülmesin den yanayım :D
 
Bursa Demirtaş/Kumsaz arası seyahatimde Yalova Yolu üzerinde bir işyerinin bahçesindeki azmanın ani hırlama-havlamasından dolayı panikle yarım metre kadar yolun soluna kaydım. Neyse ki araç gelmiyormuş. Hayvanın demir parmaklıklardan dışarı çıkabilmek için deli gibi koşturması, yırtınması da epey ürperticiydi. Kafamı o tarafa çevirmeden, hızımı değiştirmeden devam ettim. Beni yakalayıp parçalamadığına göre dışarı çıkamamış olmalı.

Togg kavşağını geçtikten sonra bankette yatmakta olan uyuşuk bir arkadaşımız aramızda 20m. kadar mesafe kaldığında yerinden kalkıp havlamaya başladı. Yolun 10m. sağ tarafındaki arkadaşları da onun ses vermesiyle birlikte korodaki görevlerine başladılar. Bisikletten inip, sevecen bie sesle "Nabıyon bakim oğlum, bana mı havlıyosun sen?" deyince kuyruk sallamaya, yavaş adımlarla yanımda yürümeye başladı ama koronun geri kalanı ben onları yaya olarak 30m. geçinceye kadar susmak bilmedi. Onlar susmayınca geldiğim hizada bulunan bahçe tarafından yeni havlamalar başladı. Onlar da susuncaya kadar yürüyerek devam ettim.

5km. sonra Kumsaz girişinde görevini zamanında yerine getiremeyen bir basiretsiz 50m arkamdan havlamaya başladı. "Kusura bakma, sen memnun ol diye geri dönemem." diyerek devam ettim. Kumsaz içinde kafa-vücut yapısıyla pitbull'a benzeyen, kısa boylu bir köpek yaşlıca bir hanım olan sahibesinin yanından ayrılıp havlayarak bana doğru gelmeye başladı. Bisikletten inip bisikleti kalkan olarak kullandım. Bisikletin etrafından dolaşıp bana ulaşmak için çabalıyordu. Bisiklet aramızda kalacak şekilde bir kaç tur öylece döndük. Sahibesi "El-kol hareketi yapanlara sinirleniyor" dedi. Benimle konuşunca köpeği de saldırmayı bıraktı. Köpeklerin bisikletlilere ayrıca bir ilgisinin olduğunu kendisine ilettim. İyi akşamlar dileyerek 500m. metre mesafedeki evime doğru yol aldım. Eve 50m. kala yolda yatmakta olan 2 arkadaşımızın hiç umurlarında olmadım. Yanlarından geçip evime ulaştım.

Ertesi gün balıktan dönüyordum. Her zaman alışveriş yaptığım bakkalın önünden geçerken yıllardır orada bulunan köpeklerden bir tanesi dik dik bana bakmaktaydı. Sevecen sözler işe yaramadı. Yanına geldiğimde havlamaya başladı, diğerleri de durmadı tabi. bisikletten indim. inerken bacağıma takılıp yere düşen kovayı yerden aldım. Onlar havlamaya devam ederken yürümeye başladım. Sustuklarında tekrar bisiklete bindim. Bana dik dik bakan arkadaş da kaldığı yerden devam etti görevine. Yavaş yavaş sürmeye devam ettim. Havlamaları duyan 2 arkadaş daha önümdeki ilk sokaktan yola çıkarak olaya dahil oldular ve haliyle yine bisikletten indim ama artık bıkkınlık geldiğinden köpekler arkamdan geliyorlar mı diye bakmadan, söylene söylene havlamalar bitene kadar yürüdüm.

Bunun da ertesi günü yine balıktan dönerken bu sefer farklı bir yol tercih ettim. Sahilden sazlıkların arasındaki yola girmeden önce 20 kadar koyunu otlatan dayıya kendisinde ya da yolda köpek olup olmadığını sordum, olmadığını söyledi. Gerçekten de yokmuş, anayola kadar rahat rahat gittim. Anayoldan sonraki ilk yol ayrımının ortasını tutmuş olan arkadaşla biraz bakıştık. Islığa tepki vermedi ama bakışını da benden çevirmedi. Yarım pedal yöntemiyle yanından geçtim. Tam pedal çevirdiğimizde köpeklerin bizim koştuğumuzu sandıklarına dair bir düşüncem var, bilmiyorum doğru mudur? Yürüyüşten daha hızlı gittiğimizi ve pedal çevirirken koşar gibi dizlerimizi yukarı çektiğimizi düşünürsek belki mantıklı gelebilir. Neyse yol ayrımındaki köpeği geçtik, 50m ilerideki de ben ona daha yaklaşmadan sağa dönüp uzaklaştı ve evime ulaştım.

Ertesi gün bakkalın önündeki köpeklerin önünden yine geçtim. Kafalarını kaldırıp bakmadılar bile.
Bursa'ya bisikletle dönerken bir şeyler yaşarsam yine yazarım.

Sahiplisi, sahipsizi hepsi ayrı bir dert. Sahipsiz köpek kalmamalı, akıl ve ahlak sahibi olmayanlar da köpek sahibi olamamalı.

Bunun yanında Ultrasonik köpek kovucu almakta kararlıyım ve etkili olan marka/model tavsiyelerinize açığım. Bisikletten inmeden yoluma devam edebilmek istiyorum.
 
Yukarıda söylendiği gibi sahipli ya da sahipsiz sorun var. Sahipli olsalar bile şunları anlayamıyorum. Bir sabah Kadıköy Suadiye Mahallesinde balıktan dönüyordum. Elimde olta kova yağmurluk bir vatandaşın köpeği beni nedense sevmedi. Neredeyse ısıracak, tasması salinmis, sahibini bir süre sallamadi. Ben ha ısırdı ha ısıracak bekliyorum artık. Sonunda zarar görmedim ama bu yaşadığım normal mi? Ya kacsaydim ve bir arabanın altında kalsaydım.

Bir başka gün bisikletten döndüm son sprintimi atıp eve varmışım. Sitenin içinde bir banka oturup nefesleniyorum. Ablanın biri elinde tasmalı fakat tutmakta çok zorlandığı kocaman köpeğiyle yanınıza otursak korkar mısınız dedi. Arkadaşım sen hayvanı tutamiyorsun ki. Yanıma otursan isirmasa bile hayvan üstüme çıkacak kesin. Ne diyim gelin siz oturun ben kalkarım dedim.

Son örnek asansörden. Asansordeyim kapı açıldı. Yine başka bir abla iki köpeğiyle binmek istedi. Rahatsız olup olmayacagimi sordu. Siz binin ben ineyim deyince kabul etmedi. Bu abla son derece kibar biri. Ama onun yanlışı da asansöre evcil hayvan ile binmek yasak olmasına rağmen sürekli biniyor olması
 
Sahiplisi, sahipsizi hepsi ayrı bir dert. Sahipsiz köpek kalmamalı, akıl ve ahlak sahibi olmayanlar da köpek sahibi olamamalı.
Altına imzamı atarım. Köpek sahiplenmiş olanların insanların üzerine salma ya da saldıran köpeği umursamama durumu cidden çok tehlikeli. Sahipsizlerin ise gruplaşıp kalabalık halde bulunmaları da daha büyük tehlike. Çocuğu, yaşlıyı şöyle koy; yetişkin ve güçlü birini bile rahatlıkla devirebilir hale geliyorlar kalabalıklaşınca.
 
Geri