Merhaba arkadaşlar genel bisiklet bakımı, temizliği ve kontrolü hakkında bir konu açmak istedim. Daha önce tecrübeli arkadaşların konuları vardı fakat fotoğrafları silinmişti. Biraz daha güncel bir konu olsun, kendim evde nasıl yüzeysel olarak bakım yapıyorum göstermek istedim. Mutlaka tecrübeli arkadaşlarımızın kendilerine özgü yöntemleri vardır, ben kendi yöntemimi aktarıyorum 
Görüldüğü üzere elimizde pis ve bakımsız bir dağ bisikletimiz var:
Arkadaşım Kaya bisikleti ile pek ilgilenmiyor. Bisikletsiz kaldığım geçen hafta ondan ödünç aldım bu bisikleti. Temiz ve bakımlı şekilde teslim ederek teşekkür edeceğim kendisine.
Hadi bakalım
Hazırlığımız tamam.
Önce genel bir temizlik ile başlamak istedim; hafif ıslak bir bezle birçok yeri sildim. Toprak ve çamur kalıntılarından arındırdım bisikleti yüzeysel olarak.
Maşa dağ bisikleti için çok önemli. Ben de maşanın basit temizliğini bitirdikten sonra bacaklarını özenle temizliyorum. O-ring denilen halka kısımların temizliği en can alıcı nokta.
Temizlendikten sonra bu bölüme çok çok az makine yağı damlatıyorum.
Sonra gidondan bastırarak maşanın esnemesini sağlıyorum. Görüldüğü üzere pislikler çıkmaya devam ediyor.
Temiz hale gelene dek, maşayı sonuna kadar esnetip esnetip çıkan pislikleri bezle siliyorum. Gidondan kilitleme kolunu da kontrol etmeyi ihmal etmiyorum, tel gergin, kilitleme çalışıyor.
Şimdi diğer önemli noktaları kontrol ederek devam ediyorum. Furç kontrolü yapıyorum, frene basılı tutarak bisikleti hafifçe öne arkaya hareket ettiriyorum. Biraz boşluk var. Önce alttaki şaft borusunu tutan iki vidayı gevşetiyorum. Ardından görünen ana vidayı çok fazla sıkmadan, boşluk kalmayacak ama gidonun rahat dönmesini sağlayacak kadar uygun ayarlıyorum. Bisikletin önünü elimle kaldırarak, gidonun rahat dönmesine de bakıyorum. O ilk olarak gevşettiğimiz aşağıdaki iki vidayı sıkmayı unutmuyoruz. İşlem tamam.
Kadro kulağı bakım zamanında en fazla gözden kaçırılan yer oluyor. Malesef birçok bisiklet tamircisi bile bu hatayı yapıyor. Kulak vidasındaki gevşeme, vites sorunlarına ve hatta kulağın yamulmasına veya kırılmasına yol açabiliyor. Gevşeyen vidayı insanca sıkıyoruz, abanmadan Hassas oluyor bu vidalar.
Jant mandallarına da bakalım. Çok çok fazla sıkı olmamalı fakat gevşek hiç olmamalı. Önce mandalın sıkılığını ayarlıyorum, ideal sıkılığı sağladım. Şimdi tekrar açıyorum mandalı; yukarıdan gidona tam ortadan dengeli şekilde bastırarak, jantın maşaya doğru konumda oturmasını sağlıyorum. Tek elle bastırırken diğer elimle de mandalı sıkıyorum.
Arka tarafa da aynı uygulama tabi Burada amaç, fren ayarı için tekerlerin en uygun konumda olması. Lastiklerin havasına, jant tellerinin gerginliğine, jantların akort durumunu da inceliyorum. İyi durumdalar. Lastikleri pis bıraktım, açıkçası boşuna uğraşmak istemedim. Hala kış aylarındayız, yine çamur olabilir diyerek kaytarıyorum müsadenizle Zaten önemli olan bisikletin düzgün çalışması.
Aynakolun vidalarını ve orta göbeği kontrol ediyorum elle. Hafifçe kol kısmını fotoğraftaki gibi pedala basar konumda tutarak, sağa sola doğru boşluk var mı diye inceliyorum. Güzel haber, boşluk yok.
Bir de pedallara bakalım. Sağa sola oynatmaya çalışarak pedal göbeğindeki durumu inceliyorum, ayrıca dönüşüne de bakıyorum. Pedalların aynakola monte edilen yerlerinin gevşek olmaması lazım,
hem aynakolun pedal yuvasının ömrü için hem de bizim ömrümüz için Sıkıyoruz. Burası da tamam.
Şimdi sele ve sele borusu kontrolü. Birçok bisikletin çıtırtı kaynağı burasıdır. Seleye önden ve arkadan yükleniyorum, çıtırtı var mı diye dinliyorum. Ses yok. Fakat olsaydı seleyi sele borusundan ayırıp her bir kısmı bezle silecektim.
Fotoğraftaki görünen vidayı da kontrol ediyorum.
Sele borusunu söküyorum, hem sele borusunu hem de kadronun yuvasını bezle temizliyorum. Çok çok az olacak şekilde gresleyebiliriz. Sele kelepçesini aynı jant mandalları gibi sıkıyoruz.
Vitesler iyi durumda değil. Sadece ayarlar kötü değil, kablolar da kötü durumda. Önce Würth marka balata spreyi ile kiri pası atıyorum. WD40 da kullanabilirsiniz, gazyağı da, mazot da. Size kalmış. Benim kolayıma geldiği için balata spreyi kullandım. Yoksa balata spreyleri zamanla zincirin parlaklığını yok ediyorlar, kaplamaya zarar veriyorlar uzun vadede. Rublenin, aynakolun ve zincirin pisliği çabuk atıldı sprey sayesinde. Rubleyi boşuna sökmedim bu nedenle Balata spreyini sıkarken her yere pisliğin sıçramaması için kirli bir kumaş parçasını kullandım.
Biraz bekleyip ikinci kez balata spreyi uyguluyorum. Tabi daha sonra rublenin, aynakolun dişlilerinin, arka vitesin makaralarının aralarını ve orta göbek bölümünü iyice temizliyorum, kuruluyorum.
Zinciri attırarak aynakolu daha kolay temizlediğimi görebilirsiniz. İsterseniz komple söküp daha rahat temizleyebilirsiniz.
Zincir için ayrı bir çalışma daha yapıyorum. Zaten paslanmaya başlamış zincirimiz. Kolay sökmeye yarayan "missing link" diye bir parça var ve bu işimi kolaylaştırıyor.
Zincirin üzerinden, çıplak halde iken bir kere daha balata spreyi ile geçiyorum. Eski diş fırçaları ile daha detaylı bir temizlik de yapılabilirdi. Ben pek gerek görmedim. Spreyden sonra birkaç defa zinciri yıkıyorum. Bu aşamada sıvı sabun, bulaşık deterjanı ve hatta şampuan bile kullanabilirsiniz. Deterjanla birkaç defa yıkadıktan sonra bir bezle iyice kuruluyorum. Şimdi zincir beni ve Chain L marka yağı bekleyedursun, ben de vites kablolarını greslemeye başlayayım.
İlk işim vites kablolarını serbest bırakmak. Zinciri attırabiliriz elimizle. Ön vitese bu şekilde baskı uyguluyorum tek elimle, diğer elimle de gevşeyen kabloyu yerinden çıkarıyorum. Arka vites kablosu için de aynı taktiği uyguluyorum.
Serbest hale gelen telleri ve kabloları bezle temizlemeyi atlamıyorum, tellerin çıkış yerlerinde biriken pislikler var.
Ardından gres yağıyla buluşturuyorum telleri. Kabloları, greslenen tellerin üzerinde boydan boya gezdiriyorum. Amacım tellerin ve kabloların iyice greslenerek maksimum rahat etmesi.
Zincir de kurumuş iyice, Chain L damlatıyorum, her bir hareketli noktaya bir damla.
Farklı markalar da tercih edebilirsiniz. Ben memnun olduğum için bunu uyguladım.
Zincir yağla beslenirken, yağ iyice zincirin içine ulaşırken ara veriyorum
Müzik listesindeki parçalara küçük bir ayar verdikten, kahvemi içtikten sonra, yaklaşık 20 dakika geçmiş.
Zinciri monte ediyorum, vites ayarlarını da özenle yapıyorum. Neredeyse her şeyi baştan ayarlıyorum, vitesler gerçekten çok kötüydü. Gres yağının temas ettiği kadro maşa gibi yerleri, balata spreyi ile çıkanların leke yaptığı jant yüzeyini hafif ıslak bezle siliyorum.
Şimdi frenlere geldik, bu bisikletin en sıkıntılı bölümüne. Sürtme ve frenleme kuvveti sorunlarımız var. Yine balata spreyi kullanıyorum. Rotorlara kaliperlere sıkıyorum.
Bekleyip, ikinci defa da aynı işlemi yapıyorum. Ardından da kuru ve temiz bir bezle siliyorum frenleri.
Kaliperleri görüldüğü gibi söküyor ve balataların pimlerini yamultuyorum.
Bu işlem sırasında kesinlikle fren koluna dokunmuyorum! Yoksa frenlerin hava yapmasına, ayarının iyice bozulmasına neden olunabilir. Pimi sökünce balatalara (fren pedleri) yukarıdan bastırarak çıkmalarını sağlıyorum.
Bu durumda kaliperlerin içine, pistonlara bakıyorum. Biraz içeri itmek gerekiyor. Tornavida ya da alyan olabilir, sert bir cisim ile pistonları itiyorum.
Aynı kuru bezle siliyorum güzelce kaliperi. Pistonlar için; gerek gören arkadaşlar, çok dikkatli olmak kaydıyla, azıcık WD40 kullanabilirler. Tabi sonra iyice silmek ve kurulamak gerekecektir.
Bakalım balatalar ne durumda? Fena değil gibi Belki hafifçe yüzeyi zımparalanabilirdi ama ihtiyaç duymadım. Temizliğin ardından balataları yeniden monte edeceğim.
Önce şu balataları balataları tutan metal parçayı esnetiyorum dışa doğru, balataları taktığımda azıcık daha rotorlara mesafe bıraksın istiyorum.
Balata pimini, yerinden çıkmaması için yeniden eski heline getiriyorum, yamultuyorum.
Kaliperleri kadroya ve rotorun üzerine oturttuktan sonra frene birkaç defa basıp çekiyorum. Herşey yolunda. Ön frende de aynı işlemi uyguluyorum tabi.
Bisiklet kullanılabilir halde artık
Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Umarım beğenmişsinizdir.
Görüldüğü üzere elimizde pis ve bakımsız bir dağ bisikletimiz var:
Arkadaşım Kaya bisikleti ile pek ilgilenmiyor. Bisikletsiz kaldığım geçen hafta ondan ödünç aldım bu bisikleti. Temiz ve bakımlı şekilde teslim ederek teşekkür edeceğim kendisine.
Hadi bakalım
Hazırlığımız tamam.
Önce genel bir temizlik ile başlamak istedim; hafif ıslak bir bezle birçok yeri sildim. Toprak ve çamur kalıntılarından arındırdım bisikleti yüzeysel olarak.
Maşa dağ bisikleti için çok önemli. Ben de maşanın basit temizliğini bitirdikten sonra bacaklarını özenle temizliyorum. O-ring denilen halka kısımların temizliği en can alıcı nokta.
Temizlendikten sonra bu bölüme çok çok az makine yağı damlatıyorum.
Sonra gidondan bastırarak maşanın esnemesini sağlıyorum. Görüldüğü üzere pislikler çıkmaya devam ediyor.
Temiz hale gelene dek, maşayı sonuna kadar esnetip esnetip çıkan pislikleri bezle siliyorum. Gidondan kilitleme kolunu da kontrol etmeyi ihmal etmiyorum, tel gergin, kilitleme çalışıyor.
Şimdi diğer önemli noktaları kontrol ederek devam ediyorum. Furç kontrolü yapıyorum, frene basılı tutarak bisikleti hafifçe öne arkaya hareket ettiriyorum. Biraz boşluk var. Önce alttaki şaft borusunu tutan iki vidayı gevşetiyorum. Ardından görünen ana vidayı çok fazla sıkmadan, boşluk kalmayacak ama gidonun rahat dönmesini sağlayacak kadar uygun ayarlıyorum. Bisikletin önünü elimle kaldırarak, gidonun rahat dönmesine de bakıyorum. O ilk olarak gevşettiğimiz aşağıdaki iki vidayı sıkmayı unutmuyoruz. İşlem tamam.
Kadro kulağı bakım zamanında en fazla gözden kaçırılan yer oluyor. Malesef birçok bisiklet tamircisi bile bu hatayı yapıyor. Kulak vidasındaki gevşeme, vites sorunlarına ve hatta kulağın yamulmasına veya kırılmasına yol açabiliyor. Gevşeyen vidayı insanca sıkıyoruz, abanmadan
Hassas oluyor bu vidalar.Jant mandallarına da bakalım. Çok çok fazla sıkı olmamalı fakat gevşek hiç olmamalı. Önce mandalın sıkılığını ayarlıyorum, ideal sıkılığı sağladım. Şimdi tekrar açıyorum mandalı; yukarıdan gidona tam ortadan dengeli şekilde bastırarak, jantın maşaya doğru konumda oturmasını sağlıyorum. Tek elle bastırırken diğer elimle de mandalı sıkıyorum.
Arka tarafa da aynı uygulama tabi
Burada amaç, fren ayarı için tekerlerin en uygun konumda olması. Lastiklerin havasına, jant tellerinin gerginliğine, jantların akort durumunu da inceliyorum. İyi durumdalar. Lastikleri pis bıraktım, açıkçası boşuna uğraşmak istemedim. Hala kış aylarındayız, yine çamur olabilir diyerek kaytarıyorum müsadenizle Zaten önemli olan bisikletin düzgün çalışması.Aynakolun vidalarını ve orta göbeği kontrol ediyorum elle. Hafifçe kol kısmını fotoğraftaki gibi pedala basar konumda tutarak, sağa sola doğru boşluk var mı diye inceliyorum. Güzel haber, boşluk yok.
Bir de pedallara bakalım. Sağa sola oynatmaya çalışarak pedal göbeğindeki durumu inceliyorum, ayrıca dönüşüne de bakıyorum. Pedalların aynakola monte edilen yerlerinin gevşek olmaması lazım,
hem aynakolun pedal yuvasının ömrü için hem de bizim ömrümüz için
Sıkıyoruz. Burası da tamam.Şimdi sele ve sele borusu kontrolü. Birçok bisikletin çıtırtı kaynağı burasıdır. Seleye önden ve arkadan yükleniyorum, çıtırtı var mı diye dinliyorum. Ses yok. Fakat olsaydı seleyi sele borusundan ayırıp her bir kısmı bezle silecektim.
Fotoğraftaki görünen vidayı da kontrol ediyorum.
Sele borusunu söküyorum, hem sele borusunu hem de kadronun yuvasını bezle temizliyorum. Çok çok az olacak şekilde gresleyebiliriz. Sele kelepçesini aynı jant mandalları gibi sıkıyoruz.
Vitesler iyi durumda değil. Sadece ayarlar kötü değil, kablolar da kötü durumda. Önce Würth marka balata spreyi ile kiri pası atıyorum. WD40 da kullanabilirsiniz, gazyağı da, mazot da. Size kalmış. Benim kolayıma geldiği için balata spreyi kullandım. Yoksa balata spreyleri zamanla zincirin parlaklığını yok ediyorlar, kaplamaya zarar veriyorlar uzun vadede. Rublenin, aynakolun ve zincirin pisliği çabuk atıldı sprey sayesinde. Rubleyi boşuna sökmedim bu nedenle
Balata spreyini sıkarken her yere pisliğin sıçramaması için kirli bir kumaş parçasını kullandım.Biraz bekleyip ikinci kez balata spreyi uyguluyorum. Tabi daha sonra rublenin, aynakolun dişlilerinin, arka vitesin makaralarının aralarını ve orta göbek bölümünü iyice temizliyorum, kuruluyorum.
Zinciri attırarak aynakolu daha kolay temizlediğimi görebilirsiniz. İsterseniz komple söküp daha rahat temizleyebilirsiniz.
Zincir için ayrı bir çalışma daha yapıyorum. Zaten paslanmaya başlamış zincirimiz. Kolay sökmeye yarayan "missing link" diye bir parça var ve bu işimi kolaylaştırıyor.
Zincirin üzerinden, çıplak halde iken bir kere daha balata spreyi ile geçiyorum. Eski diş fırçaları ile daha detaylı bir temizlik de yapılabilirdi. Ben pek gerek görmedim. Spreyden sonra birkaç defa zinciri yıkıyorum. Bu aşamada sıvı sabun, bulaşık deterjanı ve hatta şampuan bile kullanabilirsiniz. Deterjanla birkaç defa yıkadıktan sonra bir bezle iyice kuruluyorum. Şimdi zincir beni ve Chain L marka yağı bekleyedursun, ben de vites kablolarını greslemeye başlayayım.
İlk işim vites kablolarını serbest bırakmak. Zinciri attırabiliriz elimizle. Ön vitese bu şekilde baskı uyguluyorum tek elimle, diğer elimle de gevşeyen kabloyu yerinden çıkarıyorum. Arka vites kablosu için de aynı taktiği uyguluyorum.
Serbest hale gelen telleri ve kabloları bezle temizlemeyi atlamıyorum, tellerin çıkış yerlerinde biriken pislikler var.
Ardından gres yağıyla buluşturuyorum telleri. Kabloları, greslenen tellerin üzerinde boydan boya gezdiriyorum. Amacım tellerin ve kabloların iyice greslenerek maksimum rahat etmesi.
Zincir de kurumuş iyice, Chain L damlatıyorum, her bir hareketli noktaya bir damla.
Farklı markalar da tercih edebilirsiniz. Ben memnun olduğum için bunu uyguladım.
Zincir yağla beslenirken, yağ iyice zincirin içine ulaşırken ara veriyorum
Müzik listesindeki parçalara küçük bir ayar verdikten, kahvemi içtikten sonra, yaklaşık 20 dakika geçmiş.
Zinciri monte ediyorum, vites ayarlarını da özenle yapıyorum. Neredeyse her şeyi baştan ayarlıyorum, vitesler gerçekten çok kötüydü. Gres yağının temas ettiği kadro maşa gibi yerleri, balata spreyi ile çıkanların leke yaptığı jant yüzeyini hafif ıslak bezle siliyorum.
Şimdi frenlere geldik, bu bisikletin en sıkıntılı bölümüne. Sürtme ve frenleme kuvveti sorunlarımız var. Yine balata spreyi kullanıyorum. Rotorlara kaliperlere sıkıyorum.
Bekleyip, ikinci defa da aynı işlemi yapıyorum. Ardından da kuru ve temiz bir bezle siliyorum frenleri.
Kaliperleri görüldüğü gibi söküyor ve balataların pimlerini yamultuyorum.
Bu işlem sırasında kesinlikle fren koluna dokunmuyorum! Yoksa frenlerin hava yapmasına, ayarının iyice bozulmasına neden olunabilir. Pimi sökünce balatalara (fren pedleri) yukarıdan bastırarak çıkmalarını sağlıyorum.
Bu durumda kaliperlerin içine, pistonlara bakıyorum. Biraz içeri itmek gerekiyor. Tornavida ya da alyan olabilir, sert bir cisim ile pistonları itiyorum.
Aynı kuru bezle siliyorum güzelce kaliperi. Pistonlar için; gerek gören arkadaşlar, çok dikkatli olmak kaydıyla, azıcık WD40 kullanabilirler. Tabi sonra iyice silmek ve kurulamak gerekecektir.
Bakalım balatalar ne durumda? Fena değil gibi
Belki hafifçe yüzeyi zımparalanabilirdi ama ihtiyaç duymadım. Temizliğin ardından balataları yeniden monte edeceğim.Önce şu balataları balataları tutan metal parçayı esnetiyorum dışa doğru, balataları taktığımda azıcık daha rotorlara mesafe bıraksın istiyorum.
Balata pimini, yerinden çıkmaması için yeniden eski heline getiriyorum, yamultuyorum.
Kaliperleri kadroya ve rotorun üzerine oturttuktan sonra frene birkaç defa basıp çekiyorum. Herşey yolunda. Ön frende de aynı işlemi uyguluyorum tabi.
Bisiklet kullanılabilir halde artık
Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Umarım beğenmişsinizdir.
