"Kadro" da hep saçma geldi bana. Okulun öğretmen kadrosu olur, futbol takımının kadrosu olur... Bisiklet iskeletine neden "kadro" diye isim verilmiş anlamadım gitti. Otomobille içli dışlı olanlar "şase" diyor, o da çok güzel
@lrfan Freewheel'den fılibır'a uzanan o yolculuk... Muhteşem gerçekten
Kadro terimi belirttiğiniz takım anlamında değil burada. Geldiği dil fransızca "cadre" kelimesi, anlamı ise "çerçeve". Bana kalırsa yerinde bir kullanımı var.
Kadronun temel üçgeninin borularını üst, alt ve arka olarak isimlendirirsek "seleye bağlı boruya mı "sele borusu" diyeceğiz, yoksa seleye bağlı borunun girdiği kadro borusuna mı" karmaşası ortadan kalkıyor. Zaten sele borusunun "sele direği" olarak kabul görmesi de çok düşük bir ihtimal. Bu doğrultuda,
Toptube : Üst boru
Downtube : Alt boru
Seattube : Arka boru
Sele : Oturak
Seatpost : Oturak borusu
Chainstay : Zincir borusu (Bazı yerlerde "çeki borusu" olarak gördüm, ama bu borular kadroyu çekmiyor, itiyor. O sebeple "çeki" uygun değil).
Seatstay : "Arka sütun(lar)" denebilir aslında. Çünkü binalardaki sütunların görevini görüyor bunlar.
Dropbar : Koç dümen (kıvrık/sarkık/bükük ile olmuyor, çünkü bunlara sahip tek dümen dropbar değil)
Bullhorn : Boğa dümen (fikri Spartiat verdi)
Gravel : Toprak-yol ikitekeri
Rigid : Esnemez, veya katı. Esnemez daha iyi sanırım.
Tubular : Silindir lastik (Silindir de türkçe değil, türkçesi "üstüvane" imiş. Ama o kadar da abartmaya gerek yok sanırım)
Öncelikle ben de bir kaç öneride bulunmak istiyorum.
Tubular lastik: boru lastik denebilir ya da dolu lastik de kullanılabilir.
Rijit: yapısal anlamda kullanıldığı için "sağlam" ifadesi daha bir anlamını karşılıyor bence.
Gravel: toprak ve çakıl yol. (gravel e "toprak ve çakıl yol" diyen birisinin stabil asfalt yerine de "çakıl üzerine zift dökülmüş yol" ifadesini kullanması beklenir.
Bullhorn ve dropbar için önerilen dümen smzcüğü bence anlamından uzaklaşan bir kullanım olmuş. Dümen daha çok deniz araçlarında kullanılan bir terim. Aslında anlamı da yön veren ve çoğumuzun bildiği gibi denizin içinde bulunan parçayı kontrol ettiğimiz direksiyon ya da kumanda aracı değil denizin içinde bulunan ve pozisyonu değiştiğinde deniz araçlarına yön veren parçayı da içeren sisteme bürünen verilen addır. Hava araçlarında ise lövye denen kumanda kolu olur. Arabalarda da "direksiyon".
Uzun lafın kısası,
bullhorn: Boynuzlu Gidon, Gidon kelimesini kullanmayalım dersek "boynuzlu yönelteç"
Dropbar: düşük borulu Gidon ya da "düşük botulu yönelteç"
Sele: eyer daha doğru bir türkçeleştirme olarak geliyor bana.
Sele borusu: eyer borusu (eyerin (selenin) üzerine takıldığı boru
Türkçeleştirme önerilerim şimdilik böyle.
Ancak bu konudaki fikrim, diller yalnızca kelimelerden oluşmuyor. Dilin belirli bir kısmını terimler oluşturuyor. Terimlerin de belirli bir kısmını global ya da uluslararası diyebileceğimiz kelimeler oluşturuyor. Terminoloji konusu başlı başına bir dünya. Aynı kulvarda i farklı marka bile kendi terminolojisini kullanabiliyor. Örneğin, iki farklı araba markası, a firması şanzıman dişlisi derken b firması vites dişlisi diyebiliyor.
Günlük kullanımda kullanılan kelimeler ile terim olarak kullandığımız kelimeler farklı olabilir. Bu bağlamda, sele, sele borusu, tubular lastik, kadro, dropbar, Gidon, pedal gibi sözcükler bir terminoloji oluşturuyor. Bunları türkçeleştireyim derken anlam ve hedef kullananların ortak dilinden uzaklaşılmamasına dikkat etmek gerekir. Misal, Gidon yerine dümen ya da yönelteç demek. Bazı kelimelerin özellikle terim haline geçmiş kelimelerin olduğu gibi bırakılmasına yanayım.
Selamlar 🖐🏻