Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Bisiklet parçalarının türkçe karşılıkları

Henüz "Ruble" ye giren olmamış (olduysa da ben görmemişimdir). Buna da Rus para birimi diyemeyeceğimize göre "çarkı felek" desek olur mu acaba? :)
Benim Yabaiy zeka ancak bunu yabaiy :)
Neyse kızmayın, iftarda aşırı yemek sonrası kan şekeri-tansiyon eşliğinde oldu..
İyi akşamlar
 
Scudo
Ah o canım roue libre ne hallere geldi :D Filibir en sevdiğim
 
"Kadro" da hep saçma geldi bana. Okulun öğretmen kadrosu olur, futbol takımının kadrosu olur... Bisiklet iskeletine neden "kadro" diye isim verilmiş anlamadım gitti. Otomobille içli dışlı olanlar "şase" diyor, o da çok güzel :ssrtcbya:

@lrfan Freewheel'den fılibır'a uzanan o yolculuk... Muhteşem gerçekten :komik:
 
Sayin Karaormanlar abimiz, nami diger Ihtiyar, yani Bulent abi buralarda olsa listelerdi hangibisim nerden gelmis diye.
Rublemi degistirirken filibiri kaybettim, ararken yorulunca bir kuruhasan yedim. Eve donerken bir de şamyel delinmesin mi? Way anam way.
 
"Kadro" da hep saçma geldi bana. Okulun öğretmen kadrosu olur, futbol takımının kadrosu olur... Bisiklet iskeletine neden "kadro" diye isim verilmiş anlamadım gitti. Otomobille içli dışlı olanlar "şase" diyor, o da çok güzel :ssrtcbya:

@lrfan Freewheel'den fılibır'a uzanan o yolculuk... Muhteşem gerçekten :komik:
Kadro yerine "iskelet" terimi daha mantıklı geldi bana.
Rublemi degistirirken filibiri kaybettim
Bunu okuyunca rahmetli geldi aklıma
1681761639268.png
 
"Kadro" da hep saçma geldi bana. Okulun öğretmen kadrosu olur, futbol takımının kadrosu olur... Bisiklet iskeletine neden "kadro" diye isim verilmiş anlamadım gitti. Otomobille içli dışlı olanlar "şase" diyor, o da çok güzel :ssrtcbya:

@lrfan Freewheel'den fılibır'a uzanan o yolculuk... Muhteşem gerçekten :komik:
Kadro işi Almanca’dan muhtemelen. Seksenlere kadar “Kader” deniyordu, sonradan Rahmen oldu. Kader sonrasında takım kadrosu anlamında kullanılmaya başladı. Nadiren Fransızca yerine Almanca’dan alınmış terimler de geliyor
 
  • Beğen
Tepkiler: suyunsesi
"Kadro" da hep saçma geldi bana. Okulun öğretmen kadrosu olur, futbol takımının kadrosu olur... Bisiklet iskeletine neden "kadro" diye isim verilmiş anlamadım gitti. Otomobille içli dışlı olanlar "şase" diyor, o da çok güzel :ssrtcbya:

@lrfan Freewheel'den fılibır'a uzanan o yolculuk... Muhteşem gerçekten :komik:
Kadro terimi belirttiğiniz takım anlamında değil burada. Geldiği dil fransızca "cadre" kelimesi, anlamı ise "çerçeve". Bana kalırsa yerinde bir kullanımı var.
Kadronun temel üçgeninin borularını üst, alt ve arka olarak isimlendirirsek "seleye bağlı boruya mı "sele borusu" diyeceğiz, yoksa seleye bağlı borunun girdiği kadro borusuna mı" karmaşası ortadan kalkıyor. Zaten sele borusunun "sele direği" olarak kabul görmesi de çok düşük bir ihtimal. Bu doğrultuda,

Toptube : Üst boru
Downtube : Alt boru
Seattube : Arka boru
Sele : Oturak
Seatpost : Oturak borusu
Chainstay : Zincir borusu (Bazı yerlerde "çeki borusu" olarak gördüm, ama bu borular kadroyu çekmiyor, itiyor. O sebeple "çeki" uygun değil).
Seatstay : "Arka sütun(lar)" denebilir aslında. Çünkü binalardaki sütunların görevini görüyor bunlar.
Dropbar : Koç dümen (kıvrık/sarkık/bükük ile olmuyor, çünkü bunlara sahip tek dümen dropbar değil)
Bullhorn : Boğa dümen (fikri Spartiat verdi)
Gravel : Toprak-yol ikitekeri
Rigid : Esnemez, veya katı. Esnemez daha iyi sanırım.
Tubular : Silindir lastik (Silindir de türkçe değil, türkçesi "üstüvane" imiş. Ama o kadar da abartmaya gerek yok sanırım)

Öncelikle ben de bir kaç öneride bulunmak istiyorum.

Tubular lastik: boru lastik denebilir ya da dolu lastik de kullanılabilir.
Rijit: yapısal anlamda kullanıldığı için "sağlam" ifadesi daha bir anlamını karşılıyor bence.
Gravel: toprak ve çakıl yol. (gravel e "toprak ve çakıl yol" diyen birisinin stabil asfalt yerine de "çakıl üzerine zift dökülmüş yol" ifadesini kullanması beklenir.

Bullhorn ve dropbar için önerilen dümen smzcüğü bence anlamından uzaklaşan bir kullanım olmuş. Dümen daha çok deniz araçlarında kullanılan bir terim. Aslında anlamı da yön veren ve çoğumuzun bildiği gibi denizin içinde bulunan parçayı kontrol ettiğimiz direksiyon ya da kumanda aracı değil denizin içinde bulunan ve pozisyonu değiştiğinde deniz araçlarına yön veren parçayı da içeren sisteme bürünen verilen addır. Hava araçlarında ise lövye denen kumanda kolu olur. Arabalarda da "direksiyon".

Uzun lafın kısası,

bullhorn: Boynuzlu Gidon, Gidon kelimesini kullanmayalım dersek "boynuzlu yönelteç"

Dropbar: düşük borulu Gidon ya da "düşük botulu yönelteç"

Sele: eyer daha doğru bir türkçeleştirme olarak geliyor bana.

Sele borusu: eyer borusu (eyerin (selenin) üzerine takıldığı boru

Türkçeleştirme önerilerim şimdilik böyle.

Ancak bu konudaki fikrim, diller yalnızca kelimelerden oluşmuyor. Dilin belirli bir kısmını terimler oluşturuyor. Terimlerin de belirli bir kısmını global ya da uluslararası diyebileceğimiz kelimeler oluşturuyor. Terminoloji konusu başlı başına bir dünya. Aynı kulvarda i farklı marka bile kendi terminolojisini kullanabiliyor. Örneğin, iki farklı araba markası, a firması şanzıman dişlisi derken b firması vites dişlisi diyebiliyor.

Günlük kullanımda kullanılan kelimeler ile terim olarak kullandığımız kelimeler farklı olabilir. Bu bağlamda, sele, sele borusu, tubular lastik, kadro, dropbar, Gidon, pedal gibi sözcükler bir terminoloji oluşturuyor. Bunları türkçeleştireyim derken anlam ve hedef kullananların ortak dilinden uzaklaşılmamasına dikkat etmek gerekir. Misal, Gidon yerine dümen ya da yönelteç demek. Bazı kelimelerin özellikle terim haline geçmiş kelimelerin olduğu gibi bırakılmasına yanayım.

Selamlar 🖐🏻
 
Son düzenleme:
...Bunları türkçeleştireyim derken anlam ve hedef kullananların ortak dilinden uzaklaşılmamasına dikkat etmek gerekir. Misal, Gidon yerine dümen ya da yönelteç demek. Bazı kelimelerin özellikle terim haline geçmiş kelimelerin olduğu gibi bırakılmasına yanayım...
Zaten, Türkçeleştirmek = "Ortak kabul görmüş dilden uzaklaşmak" oluyor direkt. Amaç da bu değil mi zaten, yabancı kelimelerin türkçe dengini bulup kullanmak. "Ne yardan, ne serden" mümkün değil maalesef. Terimleşmeye gelirsek, hepsi terimleşmiş. Yani, "Söylediğimizde anlaşılmak için ekstra açıklama yapmak gerekmemeli" fikri ile, 1-2 kelime hariç hepsinin yabancı dilden gelme halini kullanmak zorunda kalırız. Sele'yi bile bırakamayız, "eyer" dediğimizde "o atta olmuyo muydu yahu?" demeyen çıkmaz çünkü.

Ben kendi fikrimi dikte peşinde değilim. Sadece yazında çelişkili gördüğüm kısmı belirttim.
 
Zaten, Türkçeleştirmek = "Ortak kabul görmüş dilden uzaklaşmak" oluyor direkt. Amaç da bu değil mi zaten, yabancı kelimelerin türkçe dengini bulup kullanmak. "Ne yardan, ne serden" mümkün değil maalesef. Terimleşmeye gelirsek, hepsi terimleşmiş. Yani, "Söylediğimizde anlaşılmak için ekstra açıklama yapmak gerekmemeli" fikri ile, 1-2 kelime hariç hepsinin yabancı dilden gelme halini kullanmak zorunda kalırız. Sele'yi bile bırakamayız, "eyer" dediğimizde "o atta olmuyo muydu yahu?" demeyen çıkmaz çünkü.

Ben kendi fikrimi dikte peşinde değilim. Sadece yazında çelişkili gördüğüm kısmı belirttim.


Ben de aynısını dedim aslında tam açıklayamamışım :)

Sele: eyer derken, ille türkçeleştirmek gerekirse oturak yerine eyer olmalı demek istedim.

Ama sonradan fikrimi söyledim olduğu gibi kalmalı diye 🙂🖐🏻
 
  • Beğen
Tepkiler: Can Çelik
Zaten, Türkçeleştirmek = "Ortak kabul görmüş dilden uzaklaşmak" oluyor direkt. Amaç da bu değil mi zaten, yabancı kelimelerin türkçe dengini bulup kullanmak. "Ne yardan, ne serden" mümkün değil maalesef. Terimleşmeye gelirsek, hepsi terimleşmiş. Yani, "Söylediğimizde anlaşılmak için ekstra açıklama yapmak gerekmemeli" fikri ile, 1-2 kelime hariç hepsinin yabancı dilden gelme halini kullanmak zorunda kalırız. Sele'yi bile bırakamayız, "eyer" dediğimizde "o atta olmuyo muydu yahu?" demeyen çıkmaz çünkü.

Ben kendi fikrimi dikte peşinde değilim. Sadece yazında çelişkili gördüğüm kısmı belirttim.
Türkçe karşılıklar seçilirken ülkenin genel psikolojisi de gözetilmeli bence. "Eyer olmasaydı hiç de rahat bir sürüş yapamazdım" cümlesini yazılı değil de sözlü olarak ifade ettiğimizi düşünelim. Karşıdaki kişi "ne olmasaydı" diye karşılık verebilir "eğer" şeklinde anlama olasılığı var gibi.
Memlekette joystik için mojistik diyen de var, Alüminyum için Ellimünyoum diyen de var, neticede bir yerde anlaşıyor insanlar :)
Bir de yabancı bir dilden kendi dilimize eklemlenen kelimeler ve sözcükler bence anormal değildir. Türkçe dediğimiz ve bugün kullandığımız dil içerisinde çok fazla Farsça , fransızca, arapça vb. kökenli kelimeler var. Gönül istiyor ki her şey nizami ve düzgün olsun , bu nedenle bu başlık altındaki gibi beyinler düşünerek bir şeyler üretmeye de çalışılıyor ama maalesef toplumun çoğunluğu için durum 300 kelime ile geçen bir ömür oluyor.

Selamlar
 
"Kadro" için "çerçeve" iyidir. Bütün dünya kendi dilinde çerçeve diyor zaten.
Halk arasında "sele" diyen pek yok. Sele denildiğinde genelde bagajdan bahsedildiği sanılıyor. Çoğunluk sırasına göre "koltuk", "oturak" ve "eyer" diye kullananlar duydum. Bana "oturak" yakın geliyor.
"Derailleur" için hiçbir şey yazmayacağım, kavga çıkıyor.
"Ruble" için "arka dişli", krank yaprakları için "ön dişli" dert anlatırken zorlamıyor, doğru tanım olmadığını bilsem de kullanıyorum.
Bence en büyük sorun çerçevenin bölümlerinde. Genelde tarif etmek zorunda kalıyorum. İsimlendirme için buradaki öneriler iyi.
 
"Bırakın dağınık kalsın" diyecek duruma geliyoruz gibi yavaştan :)
 
Kendi dilimize sahip çıkma dürtüsü gayet normal. Son mesajların hepsinde de haklılık payları görüyorum. Artık olabildiği kadar, insanlarda yer ettiği kadar diyorum. Sanki bazı şeyler zamanla artık...
Örneğin selfie yerine özçekim oturuyor yavaştan. Kullanan, kullanmayan fark etmeksizin, herkes anlıyor artık. Eminim zamanında Tayyare denilen cisme, sonradan uçak denildiğinde, ya da computer yerine bilgisayar denildiğinde de bizim gibi kafa karışıklıkları yaşanmıştır. Zamanla bir şeyler ya oturacak, ya da değişecek. Ben kendimce bu durumu çok kasmayacağım ama çocuklarım adlarını sorduklarında ya da ben sözederken önceliği Türkçeden yana kullanabilir, özen gösterebilir, dikkat edebilirim. Sonuçta çocuklarım Türkçesinden ilk kez duyduğunda, bu parçaların adlarını ve neye yaradıklarını daha hızlı kavrayabilir. Mesela çocuklarımıza üçgeni, dörtgeni anlatırken triangle ya da square diye öğretmeye çalışmak mı, yoksa dörtgen, üçgen diyerek öğretmeye çalışmak mı daha hızlı sonuç verirdi diye düşünüyorum. Sonuçta şunun şurasında yüz yıl öncesinde üçgene müselles, dikdörtgen yerine de mustatîl diyorlardı. Şu çok daha fena olan alıntıyı iliştireyim 😁:
"Bir müselles-i mütesâviyü’ssâkeynin kaaide-i zaviyeleri müsavidir.
Çevirisi: Bir ikizkenar üçgenin taban açıları eşittir."

Atatürk geometri kitabı yazdığında, bir anlamda matematik terimleri sözlüğü ortaya çıkarmış.
Saygıyla anıyorum.
 
Gözüme batan bir kelime var, akord. Bu kullanım yanlış. Köken olarak chordage'dan geliyor, yani bir ipi halatı germek. Bunun türkçe'deki karşılığı akort. Bi de Chord var, türkçesi "akor", farklı seslerin aynı anda tınlaması anlamında. Demem o ki, mantıken olması gereken, akort. Akord yanlış. Türkçeleştirilmiş bi kelime olarak d ile bitmesi bakımından da yanlış.

Kaldı ki, Türkçe'si varken akort da yanlış. "Çemberi düzlemek" veya "çemberi düzeltmek" denebilir. Dishing için ise "çemberi hizalamak" veya "çemberi kaydırmak" olabilir.
 
Gözüme batan bir kelime var, akord. Bu kullanım yanlış. Köken olarak chordage'dan geliyor, yani bir ipi halatı germek. Bunun türkçe'deki karşılığı akort. Bi de Chord var, türkçesi "akor", farklı seslerin aynı anda tınlaması anlamında. Demem o ki, mantıken olması gereken, akort. Akord yanlış. Türkçeleştirilmiş bi kelime olarak d ile bitmesi bakımından da yanlış.

Bu bölüme katılmakla beraber "Çemberi düzlemek" veya "çemberi düzeltmek" deyimine katılmıyorum. Çünkü yapılan işde sadece çemberin düz olmasını sağlamak değil aynı zamanda tellerin sürüş profiline uygun tansiyonda olmasını ve mümkün mertebe tel hızalarının aynı tansiyonda olması amaçlanır. Birden çok aksamı kapsaması bakımından "Jantı düzlemek" veya "Jantı düzeltmek" bana daha mantıklı geliyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: MakRo
Doğru. Sadece çemberden bahsedince eksik kalıyor. Ama fransızca'dan geçme jant yerine "teker" i kullanmak daha uygun olur. "Teker düzeltmek" olabilir.
 
  • Beğen
Tepkiler: PuncherZ
Teker kelimesi bana hep lastiği ile göbeği ile tüm bir parçayı anımsatıyor, genelde de öyle kullanıyorum. Bisikleti arabaya yerleştirirken jantları sökeyim demiyorum da tekerleri sökeyim diyorum mesela. Ama tekerde bir yamukluk varsa jantta yamukluk var diye kullanıyorum. Doğrusu bu diye söylemiyorum da kullanışlı geliyor bana :) Janta lastiği takınca o tekerlek oluyor gibi :koptum:
 
"Parça" veya "bileşen" gibi kelimelerimiz tr bisiklet camiasında kimin neyine yetmedi de, "component"ten devşirme "komponent" diye bişey peydah oldu son yıllarda çok merak ediyorum.
 
Geri