@dost acı söyler
@dost acı söyler
Abi, gel bize öğret yahu. Bizi falan geçtim, Bisiklet Federasyonuyla iletişime geçirelim seni. Yeni jenerasyona öncü ol.
Gelmiş gene bisikletforum'daki "ekipmanın önemi yok, çok para harcama kuzum çok." tayfası. Bu sitede de hep böyle bir durum var, SPD pedal kötülenir, performanslı sürüş yaparken selam vermeyen insan kötülenir, bisiklete 5000 Türk Lirası üstü para harcayan insan kötülenir. Kimse inkâr etmesin; bu kedinin uzanamadığı ciğere mundar deme durumudur. Bisiklet de pahalı bir spor falan değil arkadaşlar, bizim fakirlikten tekerimizden çıkan hava bile kokuyor artık. (link) Buyurun sizlere yeni haber. Dolar 4, Euro 5, her şeye sürekli zam, yurt dışı alış verişlerine türlü türlü kısıtlama ve yeni yeni zamlar. Üretmiyoruz da, tüm bisiklet ürünlerinde dışarıya bağlıyız. İnsanların 10 birim olan parasının karşılığı bizde 40-50 birim, artık siz hesap edin. Milletin harcamalarına da bu kadar çok bilmiş bir şekilde yorum yapmayın. Yol bisikletçisinin eğer performans endişesi varsa mümkünse en az Tiagra grupsete sahip olması, 52-36'lı bir aynakola sahip olması ve 11-28 ya da 11-30'lu rublesi olması gerekir. Bu benim naçizane görüşüm. Yol bisikleti alıp, duruşunuzla kendinizi o kadar yormaya niyetleniyorsanız bu söylediklerimin altındaki ne ekipmanla ne de beklentiyle girmeyin bu spora arkadaşlar. İsteyen gene girsin girmesine de; sonra pişman olup bu "Yol bisikleti kötü ya, şehir/tur bisikleti eyi eyi." diye gezinmeye başlıyorsunuz. O can sıkıyor işte.
Neyse, bisiklet konusunda da inanılmaz doğru olan bir laf var o da şu ki "Ne kadar ekmek, o kadar köfte." Yani burada anlanılması gereken yegâne şey şu; eğer yol bisikletine sahipseniz ve performans açısından onu kırbaçlayabilmek istiyorsanız o da sizin cüzdanınızı kırbaçlayacak. Jant isteyecek, giyim isteyecek, eğer şu ülkede biraz yaygın olsaydı türlü türlü spor esnasında tüketilecek jelini ve özel sıvılarını da isterdi. Bu bahsettiklerimizin hepsi de sarf malzemesi, sonsuza kadar kullanma düşüncesiyle de alamayacaksınız. Yol bisikletiyle, üst düzey antrenman yapan herkese bakın. Ortak bir noktaları var; 30-35 yaş ve üstündeler ve hepsi beyaz yakalılar; yani orta sınıf ve belki daha üstü. Bu daha pahalı donanımlara sahip olan insanlara karşı olan iç pazarlıklı bir haset de oradan geliyor zaten; sınıfların birbirine olan düşmanlığından. Sizden daha fazla harcama yapabiliyor diye birini rekabetçi bir hırsla kıskanmak sağlıklıdır; kendinizce hiç çaktırmadan içten içe onlara çamur atarak aslında gizli nefretinizi kusmak ise değildir. Zaten bu nefrete sahip olmanız da çok komik; tüm Türkiye olarak bizleri fakirleştirenler birbirimiz değiliz. Kim olduğu konusunda yorum belirtmiyorum zirâ siyasi bir yaklaşıma gerek yok.
Konu sahibine ise; BikeFit'i yaptırdığını düşündüğün yerle tekrar iletişime geç ve bir "Ne ayak?" de. Bu işlemden sonra sana acı verecek seviyede bir diz ağrısı hissetmemen lazım. Performansın verdiğin sürüş geçmişine bakılırsa oldukça aşağıda kalıyor. Bunun fiziksel, mekanik bir sebebi olabilir ya da anatomik olarak bu performansının daha üstüne çıkman belki de gerçekten mümkün olmayabilir. Kendini en iyi tanıyan sensin. Bisiklette para konusunda dikkat edeceğin tek nokta ise şudur; "Lan bu parayı veriyorum ama acaba 1 yıl sonra vazgeçer miyim?" ki aslında bu herhangi bir alışverişi yaparken düşünmen gereken yegâne şeydir. Alışveriş yaparken aslında bir bakıma da yatırım yaparsın aslında ve yatırımının bir heves mi yoksa kalıcı bir tutku mu olduğunu sen anlayabilirsin. Eğer tüketim toplumuysak -ki, bence kesinlikle öyleyiz.- dikkat etmemiz gereken tek nokta budur. Bisikletin bu konudaki zorlayıcı noktası ise; görsel ve estetik olarak oldukça hoş olması ve insanı aşırı heveslendirmesidir.
Fazla uzun yazdım, belki bazı yerleri alakasız oldu. Ama şu tepkiyi de bir dile getirmek istiyordum artık, rahatladım.