Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Bu ülke için hala ümit besleyen var mı acaba?

@a.f.k.

YUKARIDAKI YORUMLARIM ICIN BANA IRKCI DIYEN HUMANIST LIBOSLAR BURADA MI?
 
  • Beğen
Tepkiler: M.Oonnaayy
Scudo
Birileri gelmiş yöneticileri göreve çağırıyor konuyu neden kitlemediniz diye.Yahu görmüyor musun millet dolmuş konuşmaya kendini ifade etmeye hasret kalmış.Gündelik hayatta konuşmaya kalksa bağımlı yargıdan tutun KHK'lara oradan OHAL'e kadar ifade özgürlüğünün önünde o kadar çok engel var ki konuşmaya korkuyor,konuşsa susturulmaya çalışılıyor.Binlerce bisiklet konusu arasında arada da bu konuda olduğu gibi patlıyor.Binde bir yahu az biraz toleranslı olsanız ne olur?Hemen yok müdahele edin yok konuyu kilitleyin kusura bakmayın ama tam bir faşistsiniz.
2)Ayrıca şu siyaset yapmayın yavşaklığını anlayamadım gitti.Yahu dolar fırlamış bisiklet fiyatları uçmuş, bisiklet parçalarına dünyanın vergisi gelmiş,bisiklet rotalarımız göller ormanlar imara açılmış,bisiklet yolları yerine otomobilin ustun olduğu kanunlar yollar şehirler yapılmış fakat tüm bunları bize yapan siyaset kurumuna laf söylediğimizde bize siyaset yapmayın vs. diye çemkirin.Kusura bakmayın ama sizinki yavşaklık değil de nedir?
 
@xyz


şimdi de yalanlamasını öğreniyoruz. gerçi bugüne kadar teogundan üniversite sınavına ve bilumum sınavlarına kadar organize yapılan işler bunlar...yalanlarınızda boğulun.
(link)
 
21370997_859763190841203_2532126867754295777_n.jpg

Bisiklet, bisiklet... Biraz da hayatın diğer öğeleri hakkında konuşalım. Görgü kuralları, bireylerinin birbirine saygı duyduğu, uyum içinde yaşadığı, uygar bir ülkenin ilk gereklerindendir bana göre. Yeni nesilde yukarıda önerilen davranışları görmek resmen hayal. Bu bilinçle yetişmiş olanlar var tabi, ama gün geçtikçe oranları azalıyor. Nitelikli, düşünceli, çocuklarının geleceğini düşünen insanlar 1-2 çocuk yaparken veya evlenmezken, daha kendi karnını doyuramayan, donanımsız, adap görmemişler 5-6 çocuk yapıyor. Haliyle toplum olarak kalitesizliğe doğru gidiyoruz.
 
Bir ülkenin gelişmişliği nufusu ile anlaşılabilir.genc nufus çoğunluktaysa o ülke gelişmemiştir.bu sistem her şekilde örneklendrilebilir.almanyada,italyada nufus çoğunlukla yaşlıdır.
 
Bir ülkenin gelişmişliği nufusu ile anlaşılabilir.genc nufus çoğunluktaysa o ülke gelişmemiştir.bu sistem her şekilde örneklendrilebilir.almanyada,italyada nufus çoğunlukla yaşlıdır.

Yanlış bir düşünce... Ülkelerin gelişmişliği niceliksel değil nitelikseldir..
315288 dosyayı görüntüle

Bisiklet, bisiklet... Biraz da hayatın diğer öğeleri hakkında konuşalım. Görgü kuralları, bireylerinin birbirine saygı duyduğu, uyum içinde yaşadığı, uygar bir ülkenin ilk gereklerindendir bana göre. Yeni nesilde yukarıda önerilen davranışları görmek resmen hayal. Bu bilinçle yetişmiş olanlar var tabi, ama gün geçtikçe oranları azalıyor. Nitelikli, düşünceli, çocuklarının geleceğini düşünen insanlar 1-2 çocuk yaparken veya evlenmezken, daha kendi karnını doyuramayan, donanımsız, adap görmemişler 5-6 çocuk yapıyor. Haliyle toplum olarak kalitesizliğe doğru gidiyoruz.

Bir de buna ANTK-41 i de ekledik miydi, güzel olur , hoş olur .. nihayetinde, savaşçı bir ülke ya da askeri yaşam tarzıyla yoğrulmuş bir maziye sahip bir ülkeyiz ..
 
Yanlış bir düşünce... Ülkelerin gelişmişliği niceliksel değil nitelikseldir..
Düşünce değil, nüfus bilimi yani demografi bunu ortaya koyuyor. Dünya ülkeleri analiz edilip bu sonuca ulaşılıyor. Nüfus piramitleri vardır, meşhur. Bu grafiklere göre ülkelerin genel özellikleri ortaya konabilir. Gelişmiş ülkelerde eğitim seviyesi yüksektir ve yetişen nesil bilinçlidir. Bilinçli ve çalışan kadın erkek neticesinde üreme azalır. Üremenin azalması sonucunda genç nüfus azalır. Gelişmiş ülkelerdeki refah seviyesinin yüksek olması sonucu insanların yaşam süresi daha uzun ve hastalıklara karşı tedavi yöntemleri daha kuvvetlidir. Buna bağlı olarak da geri kalmış ülkelere kıyasla yaşlı nüfus daha yoğundur gelişmiş ülkelerde.

Nicelik bildiğiniz gibi miktarla alakalı. Nitelik de tabii önemlidir ama nitelikli nüfus oranı yüksek olan kazanıyor yani nicelik de göz ardı edilemez. Nitelikli nüfusun yoğun olmasının sonucu da yukarıda bahsettiğim gibi genç nüfusun azalıp yaşlı nüfusun artması oluyor. Yani gelişmişliğin sebebi değil sonucu olarak karşımıza çıkıyor yaşlı nüfusun fazlalığı.
 
Yukarıdaki görgü kurallarının yanına eklemek istiyorum. Bu gönderide idealimdeki yemek adabından bahsedeceğim.

- Toplu yemeklerde, ağıza lokma atıldıktan sonra, yutana kadar ağız bir daha açılmaz, konuşulmaz. Ekmek, ağza yemek ile beraber girer. Ağızda yemek varken ekmek için ağız açılmaz. Ağzının içindeki gıdayı karşındaki insana göstermek hem nimete hem de karşındakine saygısızlıktır.
- Yemeğe kıtlıktan çıkmış gibi saldırılmaz. Lokmalar arasında durulur, masadaki sohbete ortak olunur. Ağzına yeni lokma atmış birine bişey sorulmaz, bu onu ağzındakini yutmadan konuşmaya zorlamak anlamına gelir. Karşılık vereceği bir şey söylenecekse ağzı boşken söylenir.
- Sohbet demişken, yemek yemek hayattan zevk alınan anlardandır. Bu sebeple, zorunda olmadıkça tatsız, can sıkıcı konular konuşulmaz. Tartışılmaz.
- Sadece "sıvı içeren gıdalar" kaşıkla yenir. Pilav, bezelye, kuru fasulye gibi taneli gıdalar kaşıkla yenmez.
- Çatala, kaşığa, ağzın zor alacağı miktarda yemek konmaz. Masadakilere ağzının sınırlarını zorlayan insan görüntüsü sergilemek saygısızlıktır.
- Tabağın/kasenin dibindeki son çorbayı alırken kaşık çan çun diye vurulup gereksiz ses çıkarmaktan imtina etmek gerekir.
- Ortak kullanılan baharatlar, yağdanlıklar, masanın ortasına bırakılır ki herkes rahatça ulaşabilsin.
- Şahsi çatal/kaşık/bıçak, ortak tabağa daldırılmaz.
- Yemek bittikten sonra hemen sigara yakılmaz. Herkesin yemeğini bitirmesi beklenir, dumandan rahatsız olan var mı diye sorulur. Bir kişi bile rahatsız olduğunu belirtirse içilmez.
- (Bence) Formal yemek bile olsa, ekmekle tabak sıyırmak ayıp değildir. Fakat ekmek ağıza el ile atılmamalıdır. Ekmek çatala saplanarak tabak sıyrılmalı ve ağza atılmalıdır.
- Çay/kahve höpürdetilmez. Konuşmalar dışında, "mümkün oldukça az ses çıkarma" zihniyeti hakim olmalıdır.
- Yiyeceğinden/içeceğinden fazla yiyecek/içecek almak israf demektir ve nimete saygısızlıktır.
- Masadaki tabak çanağın mutfağa kaldırılmasına ortak olmak düşünceli bir davranıştır, yapılsa fena olmaz.
 
Düşünce değil, nüfus bilimi yani demografi bunu ortaya koyuyor. Dünya ülkeleri analiz edilip bu sonuca ulaşılıyor. Nüfus piramitleri vardır, meşhur. Bu grafiklere göre ülkelerin genel özellikleri ortaya konabilir. Gelişmiş ülkelerde eğitim seviyesi yüksektir ve yetişen nesil bilinçlidir. Bilinçli ve çalışan kadın erkek neticesinde üreme azalır. Üremenin azalması sonucunda genç nüfus azalır. Gelişmiş ülkelerdeki refah seviyesinin yüksek olması sonucu insanların yaşam süresi daha uzun ve hastalıklara karşı tedavi yöntemleri daha kuvvetlidir. Buna bağlı olarak da geri kalmış ülkelere kıyasla yaşlı nüfus daha yoğundur gelişmiş ülkelerde.

Nicelik bildiğiniz gibi miktarla alakalı. Nitelik de tabii önemlidir ama nitelikli nüfus oranı yüksek olan kazanıyor yani nicelik de göz ardı edilemez. Nitelikli nüfusun yoğun olmasının sonucu da yukarıda bahsettiğim gibi genç nüfusun azalıp yaşlı nüfusun artması oluyor. Yani gelişmişliğin sebebi değil sonucu olarak karşımıza çıkıyor yaşlı nüfusun fazlalığı.

Söylediklerinize katılıyorum, Üniversiteye giriş sınavları için , Coğrafya konuları içinde yer alan Türkiye'nin Demografik Yapısı ilgili konuları ve soruları, hatırlıyorum..

Ülkelerin nüfus yapısı tek başına doğru bir ölçü olamaz, benim de söylemek istediğim bu.. nüfus içindeki yaşlılık fazlalığı, o ülkenin gelişmiş olduğu anlamına gelmiyor.. Örneğin , dışa genç nüfusunu göç olarak veren ülkeler var.. Bunun savaş, hastalık, gibi sebepleri olurken; ekonomik anlamda daha iyi iş olanakları ya da tarımsal ,mevsimsel göç olarak da mümkün oluyor... Burada çok daha fazla değişkene bakılmalı, aslında demem o... Bunu tıpkı bisiklet sürerken, kendimize ait veri analizini okurken faydalandığımız sensörlere bakmamızla benzetebiliriz.. Hız sensörü, kalp ritmi sensörü, güç ölçer vs ne kadar çok olursa, performansımıza yönelik daha doğru tahminler yapabilecek sek; nüfus konusunda da tek başına genç/yaşlı nüfus oranlaması , o ülkenin gelişmişliği ile ilgili doğru bir data olamıyor .. Mesela en düşük genç nüfusa ait ülkeler diye yazdığımda; Ukrayna,Katar,Monako gibi ülkeler çıkıyor.. Yani, genç nüfusu yaşlı nüfusundan az demek..Ve bu tek başına o ülkelerin gelişmiş olduğunu söylemekte yetersiz kalıyor Ya da İsrail i örnek verelim.. Bu ülkede yaşayanların en az 2-3 katı nüfus da diğer ülkelerde yaşıyor... Doğal olarak o ülke ya da ülkelerin gelişmişlikleri nüfus içi oranlara bakılarak doğru bir bakış elde etmede yetersiz...
 
memlekette sosyal çürümüşlük hat safhada...
 
  • Beğen
Tepkiler: Alazarhus
Söylediklerinize katılıyorum, Üniversiteye giriş sınavları için , Coğrafya konuları içinde yer alan Türkiye'nin Demografik Yapısı ilgili konuları ve soruları, hatırlıyorum..

Ülkelerin nüfus yapısı tek başına doğru bir ölçü olamaz, benim de söylemek istediğim bu.. nüfus içindeki yaşlılık fazlalığı, o ülkenin gelişmiş olduğu anlamına gelmiyor.. Örneğin , dışa genç nüfusunu göç olarak veren ülkeler var.. Bunun savaş, hastalık, gibi sebepleri olurken; ekonomik anlamda daha iyi iş olanakları ya da tarımsal ,mevsimsel göç olarak da mümkün oluyor... Burada çok daha fazla değişkene bakılmalı, aslında demem o... Bunu tıpkı bisiklet sürerken, kendimize ait veri analizini okurken faydalandığımız sensörlere bakmamızla benzetebiliriz.. Hız sensörü, kalp ritmi sensörü, güç ölçer vs ne kadar çok olursa, performansımıza yönelik daha doğru tahminler yapabilecek sek; nüfus konusunda da tek başına genç/yaşlı nüfus oranlaması , o ülkenin gelişmişliği ile ilgili doğru bir data olamıyor .. Mesela en düşük genç nüfusa ait ülkeler diye yazdığımda; Ukrayna,Katar,Monako gibi ülkeler çıkıyor.. Yani, genç nüfusu yaşlı nüfusundan az demek..Ve bu tek başına o ülkelerin gelişmiş olduğunu söylemekte yetersiz kalıyor Ya da İsrail i örnek verelim.. Bu ülkede yaşayanların en az 2-3 katı nüfus da diğer ülkelerde yaşıyor... Doğal olarak o ülke ya da ülkelerin gelişmişlikleri nüfus içi oranlara bakılarak doğru bir bakış elde etmede yetersiz...
Haklısınız söylediklerinizde. Tek bir ölçüte göre belirlenemez ama genel yapı hakkında fikir verebilir nüfus. İstisnalar tabii ki olacaktır.
 
  • Beğen
Tepkiler: SerdarCYCoo2Bursa
Haklısınız söylediklerinizde. Tek bir ölçüte göre belirlenemez ama genel yapı hakkında fikir verebilir nüfus. İstisnalar tabii ki olacaktır.

İstisnalar kesinlikle oluyor her orantıda ancak , sayıca fazlalaştıkça işler kontrol edilemez bir hale dönüşüyor.. Pek çok ülke için hem fikir olduğumuz bu ölçü, doğru bir yorum yapmamıza izin verse de, örneğin Türkiye gibi; ekonomide, tarımda, politikada ya da gelişmişlikte, bir istikrarı olmayan pek çok ülke var.. Konu Türkiye olunca, başlığa ithafen, bunun altını çizmekte fayda var..
 
  • Beğen
Tepkiler: M.İhsan
Kötü örnekler haber olur, kötü insanların sesi fazla çıkar ama iyi insanlar daha çok dünyada. Medya bu konuda 1 numaralı suçlu. Kadına Şiddet haberini acıklı acıklı verip mağdurun haberinden kazanç sağlayan da aynı kanal, 'Kötü Kadın' karakterli veya dayaklı-silahlı dizi verip aynı şiddeti besleyen de aynı kanal. Televizyonu ne kadar az izlerse halkımız rotasını daha kolay düzeltebilecek gibi geliyor bana. Ülkenin olumlu örneklere ve rol modellere ihtiyacı var gençleri için. Bir de sürekli kendini hor görmemeye ve başka ülkelerle kıyaslamamaya. Yoksa kendi kendini kıyasıya eleştire eleştire herkes kaçıp gidecek.
 
  • Beğen
Tepkiler: SerdarCYCoo2Bursa
Ben yıllar önce bu ülke için umut beslemeyi bıraktım. Artık kendi hayat kaliteme bakıyorum...
 
Ülkemiz cografik olarak dünyanın en güzel ülkesi, orası kesin. Burası bir bisiklet forumu zaten, politikaya girmeden olaya parça bazında bakarsanız en büyük sorun €150 limiti. Bisiklet son zamanlarda çok tekele geldi. Eskiden vardı her kişinin elinde güzel bi bisiklet, şimdi bi elektrikli BH deseniz 300k.
 
315288 dosyayı görüntüle

Bisiklet, bisiklet... Biraz da hayatın diğer öğeleri hakkında konuşalım. Görgü kuralları, bireylerinin birbirine saygı duyduğu, uyum içinde yaşadığı, uygar bir ülkenin ilk gereklerindendir bana göre. Yeni nesilde yukarıda önerilen davranışları görmek resmen hayal. Bu bilinçle yetişmiş olanlar var tabi, ama gün geçtikçe oranları azalıyor. Nitelikli, düşünceli, çocuklarının geleceğini düşünen insanlar 1-2 çocuk yaparken veya evlenmezken, daha kendi karnını doyuramayan, donanımsız, adap görmemişler 5-6 çocuk yapıyor. Haliyle toplum olarak kalitesizliğe doğru gidiyoruz.
Bu zannediyorum bi saatli maarif takviminden alıntı, içerik güzel ama o üstteki cümle nedir yav, tam facia :) Dil bilgisiyle ilgili sıkıntıları görmezsek, cümlede anlatılmak istenen "geçmişte neler neler vardı" fikrini daha ileri götürerek bu vesileyle aklıma gelmiş olan bir kitabı paylaşmak ve tavsiye etmek isterim tüm forum ahalisine;

1709540042260.png

Önemli bir eserdir. Kültürel açıdan paramparça edilmiş, medeniyetten tecrit edilmiş, eğitim seviyesi uygar milletlerin çok aşağısında kalmış bir milleti yine o milletin genetiğinde aslında var olan bilgilerle, ki bunu; "muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" sözüyle de alenen ortaya koymuştur, medeni dünyanın gerekliliklerini harmanlayarak yeni kurduğu Türk cumhuriyetini tüm unsurlarıyla birlikte ayağa kaldırmak için tam bir lider olarak uygulayarak gösterdiği, ve hatta ömrü vefa etmeyeceği için gösterebilme imkanı bulunmayacağını bildiği ve paylaşmak istediği her şeyi, bakın her şeyi diyorum, yazdığı bir eserdir. Daha doğrusu aldığı notlardır, manevi kızı Afet İnan tarafından bir kitap haline getirilmiştir. Bir dönem okullarda ders olarak okutulan bilgilerin de temelini oluşturur.
 
Kendi yaşam kronolojimde:
1979 kemer sıkıyorduk
Kuyruklar, sokak catismaları, kaos ve terorizm... ''Devletin temeline dinamit koyanlar'' soylemi
1980 darbe oldu
1983 özal geldi daha çok kemer sıktık, yolsuzluk ve rusveti dogal kabul etmeyi öğrendik, yeni zengin turleri ve cehalet primiyle tanıştık
Sonrasında YÖK ile oynandı, liberal ve irtica savaşları basladi, egitim kalitesi surekli geriledi.
KDV ve ek vergi, özel vergi, gecici ama aslında kalıcı vergi turleri hayatımıza girdi.
Fonlar ve bu fonlarin kaybolan paraları...
Zamlar, devaluasyon...
Hamili kart yakınımdır kadrolasma sureci...
Secim kampanyası manyaklıgı ve reklam savaslari icadi!
1989 Bulgar göçmen krizi, mülteci savaslari...
Ozel kanallar ile yozlasmaya canak tutan, yanlişi dogru algılatan subliminal yapımlar ile her seyi halka kanıksatma projesi.
2000'ler!
Asiri sagi ilimlı gostererek iktidar yapmak, demokrasi ve adaleti baltalayan rejim çalışmaları.
Sag gorunumlu yonetimin gayri muslim kapitalizme hizmet eden muhtesem kayırma ve proje cabaları.
Madenler, cevresel felaketler, yolsuzluklar, cehaletin buyumesi, multeci sorunlari, yabancı sermayenin imtiyazlarinin yukselisi, emlak krizleri...

Yıl 2024
Yine kuyruklar, yine kemer sıkma söylemleri, yine zamlar, yine devaluasyon, yine secim savaslari, göçmen sorunları, ybancı imtiyazlari, cevresel felaketleri dogal gosterme cabasi, cehaletin yukselisine prim vermeler...

1980'de aynıydı, konunun acildigi 2017'de aynıydı, 2024'te aynı olacak.

Umut? İçine ettiğimiz dunyayı, yasamaya calistigimiz ulkeleri ve yonetimleri duzeltmeye cabalamak yerine gozumuz uzayda!
Umut Mars'taki kolonide...
Umut yıldızlararası kolonileşme hedeflerinde...
Umut bazilarinca ölümden sonraki dunyada vaat edilen ödüllerde...
Biz bu dunyadan umudumuzu kesmişiz zaten :koptum: Önce yasadigimiz güne odaklanmazsak umut aramaya gerek yok.
Umut etmek degil harekete gecmek care! Ama yılanin basini buyumeden ezdikleri için kimse harekete gecmeye cesaret edemiyor.
 
Geri