Diğer objeleri bir kenara bırakırsak benim için yarış bisikleti idi. Mahallemizde Timuçin abi vardı. Onun bir yarış bisikleti vardı metalik gri, parlak renk. Yeni almıştı o yıllarda, sanırım 1995/1996 yıllarıdır. Timuçin abi benim için zenginin de ötesindeydi o dönem
Bisikletine dokunmamıza bile izin vermezdi. Kaçak olarak dokunmaya çalışırdım. Hemen babamdan bana da bisiklet almasını istemiştim tabii
O yaz alamamıştık, sonraki yaz babam yeşil bir bmx almıştı bana ama orijinal miydi çakma mıydı bilmiyorum. Çok sevinmiştim bisikleti ilk gördüğümde ama Timuçin abinin bisikleti kadar heyecanlandırmamıştı beni. Yıllarca bindim o bisiklete, boyum uzadığında yeni bisiklet alma zamanı gelmişti.
Sonrasında sarı bir bisan bisikletim olmuştu 18 vites. Onunla da çok eğlenceli zamanlar geçirmiştim ama yarış bisikleti aklımdaydı hala. Ara ara Timuçin abiyi görürdüm bisikleti hala dururdu ve onunla gezerdi nispet yapar gibi...
Üniversiteye başladığımda ise şehir değişikliği sonrasında bisikleti tamamen hayatımdan çıkarmıştım. Hatta sarı bisan bisikletimi de babamın tanıdığı bir inşaat ustası abimize vermiştik, işe gidip gelsin diye. Aradan 13 sene geçmesine rağmen sarı bisan bisikletimi gördüm. Abi hala kullanmaya devam ediyordu. O andan sonra yeni bir bisiklet alma zamanının geldiğini anladım. Çünkü abi bisikleti geri vermezdi
Aklıma direkt olarak Timuçin abinin yarış bisikleti geldi ve piyasa araştırması sonrasında Peugeot R16 aldım. İlk biniş anımdaki heyecanımı anlatmam mümkün değil. Sanki Timuçin abinin bisikletini gördüğüm ana gitmiştim resmen. Bisikleti aldığım günden beri de havada yağmur ve rüzgar olmadığı anda 15 dakika da binebilecek olsam üzerindeyim
Konudan biraz uzaklaştım sanırım ama aklıma gelmişken sizlerle de paylaşayım istedim
Yani kısacası benim için o yaşlarda yarış bisikleti zenginlik belirtisiymiş 😅