karaduman61
spor&sohbet&seyahat
- Kayıt
- 24 Mayıs 2015
- Mesaj
- 127
- Tepki
- 629
- Yaş
- 45
- Şehir
- Ordu
- İsim
- emin
- Başlangıç
- 2012—13
- Bisiklet
- Scott
- Bisiklet türü
- Dağ bisikleti
Merhaba değerli dostlar,
Şehirle arası tur yapmaya başlamadan önce bu forumda Hasan Söylemezin bir TL ye Türkiye Turu yazısını okumuştum. Onun yaptığı tur bana ilham kaynağı olmuştu. Çeşitli turlar yapmadan önce o yöreyi gezen varsa onun yazılarını okuyarak bilgi alıyorum ki daha keyifli bir tur olsun. Bu turu yaptıktan sonra bu rotayı sizle paylaşmak istedim. Umarım farklı rota arayanlara bir yol veya keyifli bir yazı olur. Ne demişler “Bilgi paylaştıkça çoğalır.”
Önceden belli istikametleri geçerek sürekli bisiklet sürme planım vardı. Ama zamanla bu fikrimi değiştirdim. Vaktimin az olması sebebiyle artık aklımda olan, kayda değer gördüğüm yerlerde rota çizerek bisiklet sürmeye çalışıyorum. Amacım trafikten uzak doğayla baş başa bir tur yapmak . Trabzon’dan başlayıp Çaykarada Dünya nın en tehlikeli yolu seçilen Derebaşı virajlarını tırmanarak, Bayburt üzerinden Erzurum’a gitmeyi istiyorum. Çadır atarak değil de gittiğim yerlerdeki öğretmen evlerinde konaklamayı planlıyorum. Hem çadır atmada tecrübem yok, hem de zamanım.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Karadeniz Bölgesini bilmeyen, bisikletle tur yapmak isteyenlerin aklında hep bir Karadeniz i sahilden geçme hayali vardır. Trabzonlu olmam sebebiyle ve bölgede bisiklet sürdüğüm den sizlerle bildiklerimi paylaşayım . Hopa dan başlayıp Samsun’a kadar olan yolda ne yazık ki Ordu Perşembe dışında doğal bir yapı kalmamış. Geçeceğiniz yol denize döşenmiş kayaların ve yolun hemen yanına duvar gibi dizilmiş evlerin arasında uzayıp gidiyor. Karadeniz sahil yolunun trafiği yoğun. Bölgede bisiklet kültürü henüz tam gelişmemiş. Tünellerin içi sıkıntılı olabiliyor. Eğer vaktiniz az Karadeniz turu da yapmak istiyorsanız rotanızı Samsun dan başlayarak batıya doğru çizmekte fayda var. Trafikten uzak, doğayla baş başa bol iniş ve çıkışın olduğu enfes bir yol. Hele de sonbaharda bu yoldan geçecekseniz büyüleneceğinizin garantisini verebilirim. (Yalnız eğim fazla bunu belirteyim.) Doğu Karadeniz de Turu sahilden değil de daha çok iç taraflara yapmak daha fazla haz verecektir. Lafı fazla uzatmadan gelelim turumuza.
I.GÜN
Özlemle beklediğim tatil geldi derken planladığım rotanın startını Trabzon Vakfıkebir Mısırlı Köyünden veriyorum. Aileyle vedalaştıktan sonra pedal basmaya başlıyorum. Vira bismillah.
Belli bir süre gittikten sonra karşı şeritten giden amcaya yetişiyorum anlaşmaya çalışıyorum ama dilinden anlamıyorum. Vücut diliyle anlaşıyoruz. Anladığım kadarıyla Karadeniz i sahilden geçip Avrupa ya gitmeye çalışıyor. Yanıma gelip bisikletimi inceliyor. Bir onun bisiklete bakıyorum bir benimkine bisikletinin eskiliği karşısında ve yaptığı işten dolayı inanın bindiğim bisikletten utanıyorum. Bir kez daha anlıyorum ki her işin başı istemek ve inanmak. El sıkışıp taktir ediyorum oradan ayrılıyorum.
Bu gece Trabzondayım. Günün özeti 43 km 440 metre yükselme.
Tur rotası.
2.GÜN
Bu günkü hedefim Çaykara da bulunan Uzun Gölü gezip Çaykara öğretmen evine dönmek. Uzungöl de konaklamak isterdim ama konaklama inanın çok pahalı. Çaykara zaten Uzungöl’e 20 km ve öğretmen evi var.
Sabah beni kapalı gri tonlarında klasik bir Karadeniz havası karşılıyor. Hafiften bir çise yağıyor. Sahil yolundan sabahın altısında pedal basmaya başlıyorum.
Trabzon / Sürmene
Sabah olmasına rağmen trafik kendini hissettiriyor. Sahil ilçelerini birer birer geçiyorum artık Of’ tan içeriye doğru ilerlemenin vakti geldi.
Sisli dağlar beni kendine çekiyor.Çaykara yolu.
Çaykara ya kadar eğim yok diyebilirim. Çaykara Uzungöl arası 20 km ve yaklaşık 1000 m yükselmesi var. Uzun göle çıkışta trafik yoğunlaşıyor. Sonunda Uzungöldeyim. Etraf panayır alanı gibi. Arap turist kaynıyor. Fazla tatmin olmadım desem yeridir. Hemen görüntülerimi alıp Çaykara’ya dönüşe geçiyorum.
Trabzon / Uzungöl
İki günlük turdan fazla bir zevk almadım. Yarın Turumun ana rotasını oluşturan Çaykara Karaçam üzerinden Derebaşı virajlarına pedal basacağım . Dere şırıltısında heyecanla uykuya dalıyorum.
Günün özeti 110 km 2692m yükselme
3.GÜN
Çaykaradan çıkıp 8 km gittikten sonra Karaçam istikametine dönüş yapıyorum.
100m İlerde Karaçam yol ayrımı var.
207189 dosyayı görüntüle
Artık trafik bir anda kesiliyor. Vadi boyu fazla bir eğim olmadan güzel güneşli bir havada yol alıyorum. Ağzım açık gözüm hep etrafta dur fotoğraf çek, video kaydet, dronu kaldır, tripotu kur tekrar dur çek derken ilerleyemiyorum. Ne muazzam bir manzara. İnsanı adeta büyülüyor. Dağın tepesinde ormanın içinde yapılan evi görüp hayret ediyorum. “Arkadaş oraya o evi nasıl yaptın ?” Yol kenarında iki amcayla karşılaşıyorum. Dur şunlara sorayım diyorum ve bir daha duruyorum. Tam ayrılacağım. Amcam “Yeğenim dikkat et ayı çıkabilir karşına” demesin mi? Tamam bölgede ayı var ama çıkmaz daaa gün ortasında. Çıkarsa da artık bakacaz.
Karaçam’a kadar bu şekilde geliyorum. Karaçam’da kahvede bir çay molasında sağ olsun ağabeyler beni ağırlıyor. Çay ikram ediyorlar. Hoş beş sohbet derken bana müsaade. Sağ olun var olun.
Daha yolum var öğle oldu. Virajları göremedik. Karaçam Bayburt arası fazla bir yerleşim yok. Yani bir 60 km daha gideceğim. Belli bir eğimde fazla zorlanmadan tırmanmaya devam. Karaçamın içi Ayrıntıya dikkat.
Yolları bir bir geride bırakırken yükselmenin eşiz hazzına varıyorum. Zikzaklar çizerek navigasyonu takip ederek geçide gelmeye çalışıyorum ama yolun solu resmen uçurum. İn yok cin yok.
Buraya kadar gelmişken yolun tarihi hakkında size kısa bir bilgi vereyim. Kullanıcılarına dünya genelindeki tehlikeli ve zorlu yolların tanıtımını yapan (link) adlı site tarafından dünyanın en tehlikeli yolu olarak belirlenen Derebaşı Virajları, Trabzon ile Bayburt illerini en kısa mesafe olan 3 bin 500 metre yükseklikteki Soğanlı Dağı üzerinden birbirine bağlıyor.
Ruslar bölgeyi işgal ettikleri zaman Erzurum ile Trabzon arasında ulaşımı sağlamak için 1916 yılında yöre halkını çalıştırarak bu yolu yaptırmış. Trabzon ile Bayburt u birbirine bağlayan virajlar tehlikeli olduğu için burada çok kazalar yaşanmış. Şöyle de söylenirmiş eskiden “burada kimse ecelinden ölmez” . Hatta bu sene bir gazeteci burada çekim yaparken kardan yuvarlanıp dereye yuvarlanıyor hayatını kaybediyor. Onu arayan iki askerde suda boğularak şehit oluyor. İçinizi fazla karartmıyayım çünkü virajlardan geçerken bu eğimi hissetmiyorsunuz.
Hep aklımda kurduğum hayalimde dronla görüntü almak var. Virajlara yaklaşıyorum ki dağın yarısı sis altında. Oldu mu şimdi? Karadeniz de böyledir havanın ne zaman değişeceği belli olmaz. Yapacak bir şey yok sisin olduğu yere kadar tırmanıp çekimimi yapıyorum. Buna da şükür.
Etraf ıssız derken ismini cismini bildiğim corsa micra tipi en az yirmi senelik yabancı plaka arabalar da ağır ağır yanımdan geçiyor. Biz sıfıra yakın araçlarla uzun yolculukta tırsarken adamlar eski püskü araçlarla Dünya turu atıyor. Helal olsun sizlere ne diyeyim. Bu araç en iyisi idi. Arkadaş Kanadalı.
Selamlamalar derken on iki virajı birer birer çıkıyorum. İnanın Ordu Boztepe ye tırmanmak daha yorucu. Virajların çok olması eğimi azaltmış. Yalnız araçla bazı virajları tek hamlede almak imkansız. Teker tekr virajları bitiriyorum ve Karadeniz i Bayburt a bağlayan Soğanlı geçidine geliyorum.
Çevremde bulunan ineklerin Mölemesine bende karşılık veriyorum. Bu duygu demek işin doğasında var.
Soğanlı geçidini geçip Bayburt tarafına inişe başlayacağım ki bir rüzgar çıkıyor akla zarar. Bayır aşağı pedal basıyorum hızım 8 km. Arkadaş bu nedir? Burası yazın böyleyse kışın nasıldır? Kışın yolun kapalı olmamasına şaşmamalı. Baybur ta doğru salınırken iklim ve bitki örtüsü hemen değişiyor. Artık Karadeniz de olmadığımı anlıyorum.
Bu yola bayıldım.. Burayı sonbaharda geçmek isterdim.
Etrafı seyrederek kavak ağaçların arasından Bayburt öğretmen evine varıyorum. Şaşırtıcı sekilde şunu söyleyebilirim Çaykara dan Soğanlı geçidine kadar eğim hep aynı ve sabit. İnanın rampa çıkarken yorulmadım diyebilirim. Karadeniz de bisiklet sürenler rampaların ne kadar acımasız olduklarını iyi bilirler. Yolu çizen mühendis işini iyi yapmış.
Günün özeti 85km 4172m.
4.GÜN
Bayburt öğretmen evi temiz yeni ve ucuz bir konaklama imkanı sağlıyor. Böyle bir yeri bulmuşken bir gün daha kalmaya karar veriyorum. Bu gün Bayburt u gezip yarın yola çıkarım deyip şehir turuma başlıyorum. Sırasıyla Bayburt Kalesi, kalenin hemen karşısındaki tepede bulunan şehitlik, Aydın Tepe’de bulunan yer altı şehri (bana daha çok yer altı tüneli gibi geldi) gezdikten sonra şehir turu atıp istirahata çekiliyorum.
Bayburt Kalesi.
Aydın Tepe Yeraltı Şehri
Doğuya yaklaştığım belli olmaya başladı. Kargalar çoğaldı.
Bayburt tarafından Soğanlı Geçidi. Bulutlar Karadeniz den kopup gelmeye çalışıyor.
Yarın meşhur Karadeniz i doğuya bağlayan Kop geçidi var. Günün özeti 41km 649m
5.GÜN
Sabah kahvaltısından sonra Erzuruma doğru pedal basmaya başlıyorum. Yol oldukça sakin ve geniş park şeridi var. Ohh daha ne olsun Kopa kadar bu şekilde devam. Burada bisiklet sürülür iyi bir parkur. Bayburt Kop yolu.
Yavaşça Kopun rampalarını tırmanıyorum.
Derken Geçidin tam zirvesinde bulunan şehitlikteyim. 2409 m Burada biraz durup ecdadı anmak lazım. Birazda görüntü alırım. Tamam istediğim görüntüleri de aldıktan sonra artık inişe geçebiliriz.
Kemaliye ye kadar inişimi sürdürüyorum. Tam doğuya doğru dönerek Erzurum ‘a devam.
Akşamüzeri Üniversite içinde bulunan Uygulama oteline yerleşiyorum. Yorulmuşum sabah saat dokuza telefonu kurdum. Biraz uyuyup dinleneyim Bu günün en zevkli bölümü şüphesiz Bayburt Kop tırmanışıydı. Günün Özeti 124 km 1516m
6.GÜN
Nassıl bir havası varsa sabah beşte ayaktayım dostlar. Yorgunluktan eser yok Asıl aklımda olan Erzurum dan Kars istikametine gitmek ama vakit daraldı. Evde de beni bekleyen bir eş bir çocuk bir bebek var. Oğlumda beni sayıklıyormuş. Buraya da bisikletle bir daha ne zaman gelirim bilinmez. O zaman plan değişir. İki gün Erzurum turu yaptıktan sonra dönerim. Pazar olması sebebiyle üniversite içinde kimse yok sakince etrafı seyrederek üniversitenin içini geziyorum. Üniversite içinde bulunan Erzurum evi.Buradan şehir merkezine devam ediyorum.
Atatürk Üniversitesi kapısı.
Erzurumun simgesi Çifte Minareli Medrese.
Medresenin hemen arkasında bulunan Üç Kümbetler.
Merkezde bulunan Selçuklulardan kalma yapıları gezdikten sonra Erzurum kalesinin karşısında bulunan Çifte Minareli Medreseye giriyorum. Burada görüntü alırken iki asker arkadaş Ali ve Uğurla tanışıyorum. Onlarda bisiklet sürüyorlarmış . Ortak muhabbet bisiklet olunca sohbet uzuyor. Birlikte cağ kebabı yiyoruz. Sonra kadayıf dolması derken telefonları alıp ayrılıyoruz. Şimdi vakit var şu Şehri tepeden gören tabyalara bir gideyim bakalım.
Tabyalar.
Tabyaların olduğu yerden Palandöken Dağı ve Ejder zirve 3200m.
Günün özeti. 32km 411metre
7.GÜN
Erzurum’la vedalaşma zamanım geldi ama Kongre binasına gitmedim. Akşama daha var o zaman Kongre binasına gidiyorum. Tabyaların orda yaşadığım duygunun aynısını burada da yaşıyorum.
Erzuruma gelmişken cağ kebabı yemeden olmaz. Kongre binasının yakınlarında bulunan cağ kebap restoranında karnımı doyuruyorum.
Öğle vakti akşama daha var Bir nalbul bulup plastik kelepçe almam lazım. Bir nalbura selam verip giriyorum. Bir iki sorudan sonra aslı İranlı olan amca bana “Vallahi benim aklımda bu var. Bir bisiklet alcağim onunla Mardin’den başlayarak Türkiye turu yapacağim.Senide Trabzonda bulacağim. nasıl bir bisiklet alayım?” . Ona önce bir sene şehirde sür alış deyince “Ne bir senesi bir hafta sonra yola çıkacağim” dedi. Kimbilir ? B.elkide..
Palan döken Merkeze 5 km. Gitmesem keşke der miyim? Derim. O zaman yönü Palandöken’e çeviriyorum. Palandöken’i hep Şehrin biraz dışında hayal ederdim oysa şehir dağın eteklerine kurulmuş. Yolculukta hep strava açık olur. Program beni motive ediyor. Aynı zaman da bilgilerini banka gibi saklıyorsun. Yavaşça tırmanışa geçiyorum, bir segment yakaladım hadi bakalım aban, Merak ediyorum acaba kaçıncı olacağım? Rampa bayağı var hadi hadi derken Palandöken’in önündeyim. Dokuz kişinin içinden beşinciyim. Böyle bir şehirde bisiklete bu kadar az ilginin olması üzücü doğrusu. Nefes nefese kaldım tabi rakım tahmini 2200m.
Acaba yol daha devam ediyor mu? Navigasyona baktım ediyor. Biraz daha çıkayım bakayım yukarda zirvede bir cafe varmış. Ne diyeyim burasının eğimi gerçekten ezici beni zorluyor. Bazı rampaları zikzaklar çizerek geçiyorum. Çık çık derken Son noktada 2600 metrede bulunan cafenin önündeyim.
Bir kahveyi hak ettim.
Palandökenden şehir manzarası. Burası asfaltın son noktası.
Dağın Zirvesinin adı Ejder 3200 metre oraya da yol var mıdır? Evet var ama dağın arkasındanmış ve arazi aracı çıkıyormuş. Buradan asfalt olsaydı 3000 i görmek isterdim doğrusu. Ejder bana uzaktan göz kırpıyor.
Şaşkınım. Niye mi? O kadar rampa çıktım ve çıktığım en dik rampalardan biri idi inanın hiç terlemedim desen yeridir. Sahilde bu performansla sürsem ter topuğumdan çıkardı. Havasına bayıldım doğrusu, çok kuru. Zirvede finali de yaptım dönme vakti geldi. Otogara yavaşça pedallıyorum. Bisikletin ön tekeri söküp hazırlıkları yapıp otobüse veriyorum. Bisikletle olan seyahatim burada bitiyor .
Günün özeti. 35km 894 m
Toplamda yedi günde 470km gitmiş 10804 metre yükselmişim.
Kısaca bu rotada yol almak isteyen arkadaşlara tavsiyem mevsim koşullarını göz önünde bulundurun. Sonbaharda ve ilkbaharda bile hava sertleşebilir. Karadeniz tarafında yol almadan önce hava durumunu kontrol edin. Hava güneşli ve parçalı bulutlu demeden yola çıkmayın çünkü sisten ve çişeden etrafı göremezsiniz. Tadı çıkmaz. Karaçam yolunda temkinli olunmakta fayda var çünkü bu düzergahta Bayburt a kadar yol tenhalaşıyor. Söylenene göre ayı çıkabilir. Fazla gece kalmayın. Yolun her noktasında telefon çekti onda bir sıkıntı yaşamadım. Erzurum da araçlar kırmızı ışığa fazla dikkat etmiyor. Birde görünür olmak için gündüzde olsa arka çakarınızı ana yollarda yakın. Ayna kullanın.
Benden bu kadar dostlar. Alt tarafta turun kısa videosunu izleyebilirsiniz. Sağlık ve huzur dolu kazasız bol pedallı günler diliyorum. Rüzgar hep arkanızdan essin. Kalın sağlıcakla.
instagram spor_sohbet_seyehat
Şehirle arası tur yapmaya başlamadan önce bu forumda Hasan Söylemezin bir TL ye Türkiye Turu yazısını okumuştum. Onun yaptığı tur bana ilham kaynağı olmuştu. Çeşitli turlar yapmadan önce o yöreyi gezen varsa onun yazılarını okuyarak bilgi alıyorum ki daha keyifli bir tur olsun. Bu turu yaptıktan sonra bu rotayı sizle paylaşmak istedim. Umarım farklı rota arayanlara bir yol veya keyifli bir yazı olur. Ne demişler “Bilgi paylaştıkça çoğalır.”
Önceden belli istikametleri geçerek sürekli bisiklet sürme planım vardı. Ama zamanla bu fikrimi değiştirdim. Vaktimin az olması sebebiyle artık aklımda olan, kayda değer gördüğüm yerlerde rota çizerek bisiklet sürmeye çalışıyorum. Amacım trafikten uzak doğayla baş başa bir tur yapmak . Trabzon’dan başlayıp Çaykarada Dünya nın en tehlikeli yolu seçilen Derebaşı virajlarını tırmanarak, Bayburt üzerinden Erzurum’a gitmeyi istiyorum. Çadır atarak değil de gittiğim yerlerdeki öğretmen evlerinde konaklamayı planlıyorum. Hem çadır atmada tecrübem yok, hem de zamanım.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Karadeniz Bölgesini bilmeyen, bisikletle tur yapmak isteyenlerin aklında hep bir Karadeniz i sahilden geçme hayali vardır. Trabzonlu olmam sebebiyle ve bölgede bisiklet sürdüğüm den sizlerle bildiklerimi paylaşayım . Hopa dan başlayıp Samsun’a kadar olan yolda ne yazık ki Ordu Perşembe dışında doğal bir yapı kalmamış. Geçeceğiniz yol denize döşenmiş kayaların ve yolun hemen yanına duvar gibi dizilmiş evlerin arasında uzayıp gidiyor. Karadeniz sahil yolunun trafiği yoğun. Bölgede bisiklet kültürü henüz tam gelişmemiş. Tünellerin içi sıkıntılı olabiliyor. Eğer vaktiniz az Karadeniz turu da yapmak istiyorsanız rotanızı Samsun dan başlayarak batıya doğru çizmekte fayda var. Trafikten uzak, doğayla baş başa bol iniş ve çıkışın olduğu enfes bir yol. Hele de sonbaharda bu yoldan geçecekseniz büyüleneceğinizin garantisini verebilirim. (Yalnız eğim fazla bunu belirteyim.) Doğu Karadeniz de Turu sahilden değil de daha çok iç taraflara yapmak daha fazla haz verecektir. Lafı fazla uzatmadan gelelim turumuza.
I.GÜN
Özlemle beklediğim tatil geldi derken planladığım rotanın startını Trabzon Vakfıkebir Mısırlı Köyünden veriyorum. Aileyle vedalaştıktan sonra pedal basmaya başlıyorum. Vira bismillah.
Belli bir süre gittikten sonra karşı şeritten giden amcaya yetişiyorum anlaşmaya çalışıyorum ama dilinden anlamıyorum. Vücut diliyle anlaşıyoruz. Anladığım kadarıyla Karadeniz i sahilden geçip Avrupa ya gitmeye çalışıyor. Yanıma gelip bisikletimi inceliyor. Bir onun bisiklete bakıyorum bir benimkine bisikletinin eskiliği karşısında ve yaptığı işten dolayı inanın bindiğim bisikletten utanıyorum. Bir kez daha anlıyorum ki her işin başı istemek ve inanmak. El sıkışıp taktir ediyorum oradan ayrılıyorum.
Bu gece Trabzondayım. Günün özeti 43 km 440 metre yükselme.
Tur rotası.
2.GÜN
Bu günkü hedefim Çaykara da bulunan Uzun Gölü gezip Çaykara öğretmen evine dönmek. Uzungöl de konaklamak isterdim ama konaklama inanın çok pahalı. Çaykara zaten Uzungöl’e 20 km ve öğretmen evi var.
Sabah beni kapalı gri tonlarında klasik bir Karadeniz havası karşılıyor. Hafiften bir çise yağıyor. Sahil yolundan sabahın altısında pedal basmaya başlıyorum.
Trabzon / Sürmene
Sabah olmasına rağmen trafik kendini hissettiriyor. Sahil ilçelerini birer birer geçiyorum artık Of’ tan içeriye doğru ilerlemenin vakti geldi.
Sisli dağlar beni kendine çekiyor.Çaykara yolu.
Çaykara ya kadar eğim yok diyebilirim. Çaykara Uzungöl arası 20 km ve yaklaşık 1000 m yükselmesi var. Uzun göle çıkışta trafik yoğunlaşıyor. Sonunda Uzungöldeyim. Etraf panayır alanı gibi. Arap turist kaynıyor. Fazla tatmin olmadım desem yeridir. Hemen görüntülerimi alıp Çaykara’ya dönüşe geçiyorum.
Trabzon / Uzungöl
İki günlük turdan fazla bir zevk almadım. Yarın Turumun ana rotasını oluşturan Çaykara Karaçam üzerinden Derebaşı virajlarına pedal basacağım . Dere şırıltısında heyecanla uykuya dalıyorum.
Günün özeti 110 km 2692m yükselme
3.GÜN
Çaykaradan çıkıp 8 km gittikten sonra Karaçam istikametine dönüş yapıyorum.
100m İlerde Karaçam yol ayrımı var.
207189 dosyayı görüntüle
Artık trafik bir anda kesiliyor. Vadi boyu fazla bir eğim olmadan güzel güneşli bir havada yol alıyorum. Ağzım açık gözüm hep etrafta dur fotoğraf çek, video kaydet, dronu kaldır, tripotu kur tekrar dur çek derken ilerleyemiyorum. Ne muazzam bir manzara. İnsanı adeta büyülüyor. Dağın tepesinde ormanın içinde yapılan evi görüp hayret ediyorum. “Arkadaş oraya o evi nasıl yaptın ?” Yol kenarında iki amcayla karşılaşıyorum. Dur şunlara sorayım diyorum ve bir daha duruyorum. Tam ayrılacağım. Amcam “Yeğenim dikkat et ayı çıkabilir karşına” demesin mi? Tamam bölgede ayı var ama çıkmaz daaa gün ortasında. Çıkarsa da artık bakacaz.
Karaçam’a kadar bu şekilde geliyorum. Karaçam’da kahvede bir çay molasında sağ olsun ağabeyler beni ağırlıyor. Çay ikram ediyorlar. Hoş beş sohbet derken bana müsaade. Sağ olun var olun.
Daha yolum var öğle oldu. Virajları göremedik. Karaçam Bayburt arası fazla bir yerleşim yok. Yani bir 60 km daha gideceğim. Belli bir eğimde fazla zorlanmadan tırmanmaya devam. Karaçamın içi Ayrıntıya dikkat.
Yolları bir bir geride bırakırken yükselmenin eşiz hazzına varıyorum. Zikzaklar çizerek navigasyonu takip ederek geçide gelmeye çalışıyorum ama yolun solu resmen uçurum. İn yok cin yok.
Buraya kadar gelmişken yolun tarihi hakkında size kısa bir bilgi vereyim. Kullanıcılarına dünya genelindeki tehlikeli ve zorlu yolların tanıtımını yapan (link) adlı site tarafından dünyanın en tehlikeli yolu olarak belirlenen Derebaşı Virajları, Trabzon ile Bayburt illerini en kısa mesafe olan 3 bin 500 metre yükseklikteki Soğanlı Dağı üzerinden birbirine bağlıyor.
Ruslar bölgeyi işgal ettikleri zaman Erzurum ile Trabzon arasında ulaşımı sağlamak için 1916 yılında yöre halkını çalıştırarak bu yolu yaptırmış. Trabzon ile Bayburt u birbirine bağlayan virajlar tehlikeli olduğu için burada çok kazalar yaşanmış. Şöyle de söylenirmiş eskiden “burada kimse ecelinden ölmez” . Hatta bu sene bir gazeteci burada çekim yaparken kardan yuvarlanıp dereye yuvarlanıyor hayatını kaybediyor. Onu arayan iki askerde suda boğularak şehit oluyor. İçinizi fazla karartmıyayım çünkü virajlardan geçerken bu eğimi hissetmiyorsunuz.
Hep aklımda kurduğum hayalimde dronla görüntü almak var. Virajlara yaklaşıyorum ki dağın yarısı sis altında. Oldu mu şimdi? Karadeniz de böyledir havanın ne zaman değişeceği belli olmaz. Yapacak bir şey yok sisin olduğu yere kadar tırmanıp çekimimi yapıyorum. Buna da şükür.
Etraf ıssız derken ismini cismini bildiğim corsa micra tipi en az yirmi senelik yabancı plaka arabalar da ağır ağır yanımdan geçiyor. Biz sıfıra yakın araçlarla uzun yolculukta tırsarken adamlar eski püskü araçlarla Dünya turu atıyor. Helal olsun sizlere ne diyeyim. Bu araç en iyisi idi. Arkadaş Kanadalı.
Selamlamalar derken on iki virajı birer birer çıkıyorum. İnanın Ordu Boztepe ye tırmanmak daha yorucu. Virajların çok olması eğimi azaltmış. Yalnız araçla bazı virajları tek hamlede almak imkansız. Teker tekr virajları bitiriyorum ve Karadeniz i Bayburt a bağlayan Soğanlı geçidine geliyorum.
Çevremde bulunan ineklerin Mölemesine bende karşılık veriyorum. Bu duygu demek işin doğasında var.
Soğanlı geçidini geçip Bayburt tarafına inişe başlayacağım ki bir rüzgar çıkıyor akla zarar. Bayır aşağı pedal basıyorum hızım 8 km. Arkadaş bu nedir? Burası yazın böyleyse kışın nasıldır? Kışın yolun kapalı olmamasına şaşmamalı. Baybur ta doğru salınırken iklim ve bitki örtüsü hemen değişiyor. Artık Karadeniz de olmadığımı anlıyorum.
Bu yola bayıldım.. Burayı sonbaharda geçmek isterdim.
Etrafı seyrederek kavak ağaçların arasından Bayburt öğretmen evine varıyorum. Şaşırtıcı sekilde şunu söyleyebilirim Çaykara dan Soğanlı geçidine kadar eğim hep aynı ve sabit. İnanın rampa çıkarken yorulmadım diyebilirim. Karadeniz de bisiklet sürenler rampaların ne kadar acımasız olduklarını iyi bilirler. Yolu çizen mühendis işini iyi yapmış.
Günün özeti 85km 4172m.
4.GÜN
Bayburt öğretmen evi temiz yeni ve ucuz bir konaklama imkanı sağlıyor. Böyle bir yeri bulmuşken bir gün daha kalmaya karar veriyorum. Bu gün Bayburt u gezip yarın yola çıkarım deyip şehir turuma başlıyorum. Sırasıyla Bayburt Kalesi, kalenin hemen karşısındaki tepede bulunan şehitlik, Aydın Tepe’de bulunan yer altı şehri (bana daha çok yer altı tüneli gibi geldi) gezdikten sonra şehir turu atıp istirahata çekiliyorum.
Bayburt Kalesi.
Aydın Tepe Yeraltı Şehri
Doğuya yaklaştığım belli olmaya başladı. Kargalar çoğaldı.
Bayburt tarafından Soğanlı Geçidi. Bulutlar Karadeniz den kopup gelmeye çalışıyor.
Yarın meşhur Karadeniz i doğuya bağlayan Kop geçidi var. Günün özeti 41km 649m
5.GÜN
Sabah kahvaltısından sonra Erzuruma doğru pedal basmaya başlıyorum. Yol oldukça sakin ve geniş park şeridi var. Ohh daha ne olsun Kopa kadar bu şekilde devam. Burada bisiklet sürülür iyi bir parkur. Bayburt Kop yolu.
Yavaşça Kopun rampalarını tırmanıyorum.
Derken Geçidin tam zirvesinde bulunan şehitlikteyim. 2409 m Burada biraz durup ecdadı anmak lazım. Birazda görüntü alırım. Tamam istediğim görüntüleri de aldıktan sonra artık inişe geçebiliriz.
Kemaliye ye kadar inişimi sürdürüyorum. Tam doğuya doğru dönerek Erzurum ‘a devam.
Akşamüzeri Üniversite içinde bulunan Uygulama oteline yerleşiyorum. Yorulmuşum sabah saat dokuza telefonu kurdum. Biraz uyuyup dinleneyim Bu günün en zevkli bölümü şüphesiz Bayburt Kop tırmanışıydı. Günün Özeti 124 km 1516m
6.GÜN
Nassıl bir havası varsa sabah beşte ayaktayım dostlar. Yorgunluktan eser yok Asıl aklımda olan Erzurum dan Kars istikametine gitmek ama vakit daraldı. Evde de beni bekleyen bir eş bir çocuk bir bebek var. Oğlumda beni sayıklıyormuş. Buraya da bisikletle bir daha ne zaman gelirim bilinmez. O zaman plan değişir. İki gün Erzurum turu yaptıktan sonra dönerim. Pazar olması sebebiyle üniversite içinde kimse yok sakince etrafı seyrederek üniversitenin içini geziyorum. Üniversite içinde bulunan Erzurum evi.Buradan şehir merkezine devam ediyorum.
Atatürk Üniversitesi kapısı.
Erzurumun simgesi Çifte Minareli Medrese.
Medresenin hemen arkasında bulunan Üç Kümbetler.
Merkezde bulunan Selçuklulardan kalma yapıları gezdikten sonra Erzurum kalesinin karşısında bulunan Çifte Minareli Medreseye giriyorum. Burada görüntü alırken iki asker arkadaş Ali ve Uğurla tanışıyorum. Onlarda bisiklet sürüyorlarmış . Ortak muhabbet bisiklet olunca sohbet uzuyor. Birlikte cağ kebabı yiyoruz. Sonra kadayıf dolması derken telefonları alıp ayrılıyoruz. Şimdi vakit var şu Şehri tepeden gören tabyalara bir gideyim bakalım.
Aziziye Tabyası'nın savunulmasında çalışarak adını tarihe yazdıran Türk kadını. Aziziye savunmasına 20 yaşlarında gençken, küçük yaştaki oğlunu ve 3 aylık kızını evde bırakarak katılmıştır. Nene Hatun. Onun mezarına gidip tabyaların geziyorum. Tepe ovaya hakim bir yerde bulunuyor. Tabyaların dış kısımları restore edilmiş yalnız açıklayıcı bir metin bulmak inanın zor. Böyle bir yer de tarih daha iyi canlandırılıp anlatılabilir. Hiç olmazsa birkaç top tabyaya aslına uygun konur. Askeri koğuşlar aslına uygun yapılır. Mum heykel konur simülasyon yapılır ki gelen insan tanısın bilsin, sadece foto çekip gitmesin. Bir tarih bilinci oluşsun. Bu konuda çok yol almamız lazım.
Nene Hatun Heykeli
Tabyalar.
Tabyaların olduğu yerden Palandöken Dağı ve Ejder zirve 3200m.
Günün özeti. 32km 411metre
Erzurum’la vedalaşma zamanım geldi ama Kongre binasına gitmedim. Akşama daha var o zaman Kongre binasına gidiyorum. Tabyaların orda yaşadığım duygunun aynısını burada da yaşıyorum.
Erzuruma gelmişken cağ kebabı yemeden olmaz. Kongre binasının yakınlarında bulunan cağ kebap restoranında karnımı doyuruyorum.
Öğle vakti akşama daha var Bir nalbul bulup plastik kelepçe almam lazım. Bir nalbura selam verip giriyorum. Bir iki sorudan sonra aslı İranlı olan amca bana “Vallahi benim aklımda bu var. Bir bisiklet alcağim onunla Mardin’den başlayarak Türkiye turu yapacağim.Senide Trabzonda bulacağim. nasıl bir bisiklet alayım?” . Ona önce bir sene şehirde sür alış deyince “Ne bir senesi bir hafta sonra yola çıkacağim” dedi. Kimbilir ? B.elkide..
Palan döken Merkeze 5 km. Gitmesem keşke der miyim? Derim. O zaman yönü Palandöken’e çeviriyorum. Palandöken’i hep Şehrin biraz dışında hayal ederdim oysa şehir dağın eteklerine kurulmuş. Yolculukta hep strava açık olur. Program beni motive ediyor. Aynı zaman da bilgilerini banka gibi saklıyorsun. Yavaşça tırmanışa geçiyorum, bir segment yakaladım hadi bakalım aban, Merak ediyorum acaba kaçıncı olacağım? Rampa bayağı var hadi hadi derken Palandöken’in önündeyim. Dokuz kişinin içinden beşinciyim. Böyle bir şehirde bisiklete bu kadar az ilginin olması üzücü doğrusu. Nefes nefese kaldım tabi rakım tahmini 2200m.
Acaba yol daha devam ediyor mu? Navigasyona baktım ediyor. Biraz daha çıkayım bakayım yukarda zirvede bir cafe varmış. Ne diyeyim burasının eğimi gerçekten ezici beni zorluyor. Bazı rampaları zikzaklar çizerek geçiyorum. Çık çık derken Son noktada 2600 metrede bulunan cafenin önündeyim.
Bir kahveyi hak ettim.
Palandökenden şehir manzarası. Burası asfaltın son noktası.
Dağın Zirvesinin adı Ejder 3200 metre oraya da yol var mıdır? Evet var ama dağın arkasındanmış ve arazi aracı çıkıyormuş. Buradan asfalt olsaydı 3000 i görmek isterdim doğrusu. Ejder bana uzaktan göz kırpıyor.
Şaşkınım. Niye mi? O kadar rampa çıktım ve çıktığım en dik rampalardan biri idi inanın hiç terlemedim desen yeridir. Sahilde bu performansla sürsem ter topuğumdan çıkardı. Havasına bayıldım doğrusu, çok kuru. Zirvede finali de yaptım dönme vakti geldi. Otogara yavaşça pedallıyorum. Bisikletin ön tekeri söküp hazırlıkları yapıp otobüse veriyorum. Bisikletle olan seyahatim burada bitiyor .
Günün özeti. 35km 894 m
Toplamda yedi günde 470km gitmiş 10804 metre yükselmişim.
Kısaca bu rotada yol almak isteyen arkadaşlara tavsiyem mevsim koşullarını göz önünde bulundurun. Sonbaharda ve ilkbaharda bile hava sertleşebilir. Karadeniz tarafında yol almadan önce hava durumunu kontrol edin. Hava güneşli ve parçalı bulutlu demeden yola çıkmayın çünkü sisten ve çişeden etrafı göremezsiniz. Tadı çıkmaz. Karaçam yolunda temkinli olunmakta fayda var çünkü bu düzergahta Bayburt a kadar yol tenhalaşıyor. Söylenene göre ayı çıkabilir. Fazla gece kalmayın. Yolun her noktasında telefon çekti onda bir sıkıntı yaşamadım. Erzurum da araçlar kırmızı ışığa fazla dikkat etmiyor. Birde görünür olmak için gündüzde olsa arka çakarınızı ana yollarda yakın. Ayna kullanın.
Benden bu kadar dostlar. Alt tarafta turun kısa videosunu izleyebilirsiniz. Sağlık ve huzur dolu kazasız bol pedallı günler diliyorum. Rüzgar hep arkanızdan essin. Kalın sağlıcakla.
instagram spor_sohbet_seyehat