Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Erdoğanlar Bisiklet

Bisiklet, aksesuar, bakım hizmeti aldığım bir yer.
Keşke h.sonları grup sürüş düzenleyecek bir elemanları olsa.
 
Scudo
Ramazan bayramı öncesi mağazaya uğradım. Bisikletin gidon boğazı değişecekti ve ayakkabı da almam gerekiyordu. Oldukça ilgiliydiler. Online olarak da bir çok kez alışveriş yaptım. Gayet başarılıydı. Sadece sanki bu aralar fiyatları biraz yüksek kalmaya başladı gibi. 5-10 lira mesele değil ama daha fazla fark var başka satıcılar ile aralarına.
 
  • Beğen
Tepkiler: ufuq81
(link) 🔥 🔥 🔥
 
Merhabalar Umur Bey,
Başka ortamlar veya platformlarda söylediğim gibi, Türkçede Arapça, Farsça kelimeler bulunmaz. Ne bulunur? Arapça, Farsça kökenli Türkçeleşmiş kelimeler bulunur. Gelişmiş/oturmuş bütün lisanlarda ("dillerde" de diyebilirdim) başka dillerden (lisan kelimesini tekrarlamamak için bu sefer "dil" diyorum çünkü dikkatli yazarlar ardı ardına sözcük [kelime demedim bu sefer] tekrarı yapmazlar) alınmış çok miktarda kelime bulunur. Mesela İngilizce binlerce Fransızca kökenli kelimeye ev sahipliği yapar ve bir İngiliz vatandaşına bu kelimeleri neden sözlüğünüzden atmıyorsunuz derseniz, muhtemelen sizi anlamayacaktır. Dil konusunda hassas olan biyoteknoloji profesörü kız kardeşim öğrencilerine "nümayiş" kelimesinin anlamını sormuş bir defasında. Koca sınıftan tek bir cevap gelmemiş. Anılan yazıda geçen "sitayiş" kelimesini bu forumda, ne anlama geldiğini bilmeyi bir tarafa bırakın, daha önce duymuş olanların sayısı üçü beşi geçmez sanırım. Bu sözcükleri kullanmasak bile anlamlarını bilmemiz gerekir çünkü yakın tarihimizin ve Atatürk'ün kelime dağarcığının parçası bunlar. Dahası, Türk edebiyat klasiklerinin de yapı taşları.

Söz konusu yazıdan "sitayişle" bahsetmemin bir başka sebebi sentaks, gramer ve üslup bakımından kulağa çok düzgün gelmesidir. Ortalık (sosyal medya, siyaset hayatımız, vs) kıçı başı olmayan cümlelerden geçilmiyor zira ("çünkü" yü tekrarlamamak için).

Öncelikle size kısmen katılıyorum ve kısmende tavırlı bir tutum sergilemek durumunda hissediyorum kendimi. Ancak konu şu ki beyefendinin yazmış oldugu metin kesinlikle çok düzgün ancak Türkçe'de zaten karşılığı olan kelimeler var iken latin fars ve Arap eklemeleri yapmak dilinin nekadar yozlaşmış olduğunu gösteriyor. Evet kesinlikle güncel genç nesil dilinden daha iyi ve daha temiz. Ancak aynakol demek yerine neden metinde crankset recall kullanalım değilmi. Ayrica fransizca ve ingilizce ayni dil ailesine ait olsa bile farklı kollarda ingilizce ve almanca ya da felemenkce diyebilirsiniz.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bir vatandaş
Öncelikle size kısmen katılıyorum ve kısmende tavırlı bir tutum sergilemek durumunda hissediyorum kendimi. Ancak konu şu ki beyefendinin yazmış oldugu metin kesinlikle çok düzgün ancak Türkçe'de zaten karşılığı olan kelimeler var iken latin fars ve Arap eklemeleri yapmak dilinin nekadar yozlaşmış olduğunu gösteriyor. Evet kesinlikle güncel genç nesil dilinden daha iyi ve daha temiz. Ancak aynakol demek yerine neden metinde crankset recall kullanalım değilmi. Ayrica fransizca ve ingilizce ayni dil ailesine ait olsa bile farklı kollarda ingilizce ve almanca ya da felemenkce diyebilirsiniz.
"Yozlaşma" çok ağır bir niteleme. Üstelik doğru da değil. Altını çizerek söylediğim gibi, Türkçe (veya başka herhangi bir lisan) bir kelimeyi benimsemişse, o kelime artık o dile aittir. Dil benimsemediği kelimeyi kendisi şutlar. Anılan yazıda geçen "sitayiş," "mütalaa" gibi sözcükleri bugün sıklıkla kullanmasak bile onları tanıma, bilme gibi bir sorumluluğumuz var. Şunu unutmayın, dilde ırkçılık olmaz. Eğer sadeleştireceğiz diye dili soyup soğana çevirirseniz, Atatürk'ün, belki de bugünleri görerek söylediği şu sözü anlayamazsınız: "Efendiler, bu vesile ile muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki: Sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i aslîyi, çok iyi tahlil etmek dikkatinden, bir an feragat etmesin!"
 
Son düzenleme:
"Yozlaşma" çok ağır bir niteleme. Üstelik doğru da değil. Altını çizerek söylediğim gibi, Türkçe (veya başka herhangi bir lisan) bir kelimeyi benimsemişse, o kelime artık o dile aittir. Dil benimsemediği kelimeyi kendisi şutlar. Anılan yazıda geçen "sitayiş," "mütalaa" gibi sözcükleri bugün sıklıkla kullanmasak bile onları tanıma, bilme gibi bir sorumluluğumuz var. Şunu unutmayın, dilde ırkçılık olmaz. Eğer sadeleştireceğiz diye dili soyup soğana çevirirseniz, Atatürk'ün, belki de bugünleri görerek söylediği şu sözü anlayamazsınız: "Efendiler, bu vesile ile muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki: Sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i aslîyi, çok iyi tahlil etmek dikkatinden, bir an feragat etmesin!"
Ben size tam olarak katılmıyorum.
Atatürk kendi konuşmalarında mecburdu o kadar yad sözcükler kullanmaya. Çünkü bu sözcükler içinde konuşmayı öğrendi, o şekilde büyüdü. Çevresinde kimse günümüz Türkçesinde konuşmuyordu ki? Geçmişimizden gelen öz Türkçe sözcükler unutulmaya yüz tutmuştu. Ama Atatürk bu zenginliği yeniden hatırlatmak ve kullanmak için çalışmadı mı? Ben Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'nu Türkçe'yi korumak, öz Türkçe sözcükleri yeniden gün yüzüne çıkarmak ve yeni katılan sözcüklerin Türkçelerini türetmek ve geliştirmek için kurduğunu biliyorum. Bu konuda yanlış mıyım acaba?

Basitçe şöyle düşünüyorum "üçgen, dörtgen" gibi sözcükleri de Atatürk'e borçluyuz öyle değil mi? Türk Dil Kurumu bize "bilgisayar, özçekim, uçak" gibi sözcükleri de kazandırmadı mı? Uçak yerine tayyare demekte ısrar edip devam mı etseydik? Biz çocuklarımıza bildiğimiz kadar öz Türkçelerini vermezsek, pek öyle ki onlar da yad sözcükleri dillerine yapıştıracaklar. Bu arada yad = yabancı.

Ben kişisel olarak kendi çocuklarımdan çok rahat bir şekilde gözlemliyorum ki, çocuklarım kökü de öz Türkçe olan sözcükleri, kökü yabancı olan sonradan Türkçe eklerle Türkçeleşmiş sözcüklere göre daha hızlı kavradılar ve öğrendiler. Çok basit bir örnek olsun, yeni yeni konuşmayı öğrenen küçük bir çocuğa Uçak sözcüğünü mü Tayyare sözcüğünü mü daha hızlı kavratabilirsiniz? Ya da musalla, ya da çargenbe? Çocuk sizce çargenbeyi mi daha hızlı kavrar, dörtgeni mi? Ya da musallayı mı üçgeni mi daha hızlı öğrenir. Yani sözcüklerin kökü de Türkçe olunca çocuklar çok daha hızlı öğreniyor.
Bu örnekleri yalnızca Arapça ya da Farsça olarak düşünmeyin. Günümüzde teknoloji yüzünden bir çok İngilizce Fransızca sözcükler de büyük bir hızla dilimize yapışıyor. Plaza dili mi dersin, ağ (internet) dili mi dersin? Güzelim Türkçemizi içerden parçalıyor ve bozmuyor mu.
Bunlar basit örnekler biliyorum ama bence o kadar da gevşek olmamalı. Yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıkları varsa, bence Türkçesini kullanmaya özen göstermek daha doğru.

Yine de yanlış anlaşılmasın, geçmişimizin bir dönemini edebiyatımızın çok büyük ve önemli bir kısmını oluşturan bu sözcükleri hayatımızdan tamamen silip atalım demiyorum. Öğretilsin isterim.
 
Selamlar,
Çok farklı yerlerde değiliz aslında. Ben, "Uçak da bizim tayyare de" diyorum. Ya da, "cevap da bizim, yanıt da." Dil Devrimi'nin sayısız yararları olmuştur. Benim söylediğim, "Eski kelimeleri yenilerine tercih edelim" gibi bir şey değil. "Hababam Sınıfı" filminin ilgili sahnesine atıf yapan arkadaş öyle bir izlenim bırakmış olabilir yazdıklarım hakkında. Söylemeye çalıştığım, kökeni yabancı olan sözcüklere sırtımızı dönmeyelim, o kelimeleri de bilelim, tanıyalım. "Yenisi varken eskisine ne gerek var" da demeyelim. Zira bir dilde ne kadar eşanlamlı kelime varsa o dilde o kadar ifade kabiliyeti ve üslup zenginliği bulunur. İngilizcede bir milyonun üzerinde kelime var. Lakin, "Hadi eski ve yabancı kökenli kelimeleri atalım, sadece yenilerini kullanalım demek hiçbir İngiliz vatandaşının aklına gelmez. Büyük Oxford sözlüğünde Almanca kökeni "torschlusspanik" diye bir sözcük var. "Hayat akıp gidiyor, önüme çıkan fırsatları değerlendiremiyorum" duygusunu anlatan bir kelime. İngilizler sözlüklerinde böyle bir kelime bulunmasından sadece gurur duyarlar. Bir de, çok alakası yok ama, 19. yüzyılda bir İngiliz bir başka İngilize "Boş konuşuyorsun" demek istediğinde ağzından hangi kelimeler çıkardı dersiniz? Ben söyleyeyim. "You are talking bosh." Yani bildiğiniz Türkçe "boş." Artık pek kullanmıyorlar ama kelimeyi tanıyorlar. Diyeceğim, bütün lisanlar birbirinden kelime alır, birbirine kelime verir.
Hamiş: Kabul edin "musalla" ve "çargenbe" çok uç örnekler. Anlamlarını bilmenin zararı yok ama Türkçe onları çoktan dışladı. (Yine de "musalla" "musalla taşı" sayesinde tutunuyor.)
Hamiş 2 "Naming rights" diye bir kavram var, bilirsiniz. Internet'i bulan adını da koyma hakkına sahiptir. Teknoloji ister istemez yeni kavramların ve sözcüklerin doğmasına vesile oluyor. Teknolojiyi geiştirenler de bu kavram ve kelimeleri ihraç ediyorlar. Bu doğal bir süreç. Bundan korkmamak lazım. Dil kendi başının çaresine bakar. İstediği kelimeyi alır, istemediğini bırakır veya kendine uyarlar. Tabii, bu kavram ve kelimelere Türkçe karşılıklar bulmamıza aklı başında hiç kimse karşı çıkmaz yeter ki yanlış çevirilere kapı açılmasın (bilgisayar terminolojisinde "browse" için "ara" yerine "göz at" gibi).
 
Son düzenleme:
Eğer sadeleştireceğiz diye dili soyup soğana çevirirseniz, Atatürk'ün, belki de bugünleri görerek söylediği şu sözü anlayamazsınız:

Atatürk'ün 3 Ekim 1934 tarihinde yaptığı öztürkçe konuşmayı şuraya bırakıp kaçıyorum :)

"altes ruvayâl,

bu gece, yüce konuklarımıza, türkiye’ye uğur getirdiklerini söylerken duygum, tükel özgü bir kıvançtır.

burada kaldığınız uzca, sizi sarmaktan hiç durmıyacak ılık sevgi içinde, bu yurtta, yurdunuz için beslenmiş duyguların bir yankusunu bulacaksınız.

isveç - türk uluslarının kazanmış oldukları utkuların silinmez damgalarını tarih taşımaktadır. süerdemliği, onu, bu iki ulus, ünlü sanlı özlerinin derinliğinde sonsuz tutmaktadır.

ancak, daha başka bir alanda da onlar erdemlerini, o denlü yaltırıklı yöntemle göstermişlerdir. bu yolda kazandıkları utkular, gerçekten daha az özençe değer değildir.

avrupa’nın iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak baysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar. onlar, bugün en güzel utkuyu kazanmıya anıklanıyorlar; baysal utkusu.

altes ruvayâl,

yetmiş beşinci doğum yılında oğuz babanız, bütün acunda saygılı bir sevginin söyüncü ile çevrelendi. genlik, baysal içinde erk sürmenin gücü işte bundadır.

ünlü babanız, yüksek kralınız beşinci güstav’ın gönenci için en ısı dileklerimi sunarken, altes ruvayâl sizin, altes ruvayâl prenses luiz'in, sevimli kızınız altes prenses ingrid’in esenliğine; tüzün isveç ulusunun gönencine, genliğine içiyorum."
 
Anılan yazıda geçen "sitayiş," "mütalaa" gibi sözcükleri bugün sıklıkla kullanmasak bile onları tanıma, bilme gibi bir sorumluluğumuz var.
Böyle bir sorumluluğumuz, tabii ki yok.
 
Ramazan bayramı öncesi mağazaya uğradım. Bisikletin gidon boğazı değişecekti ve ayakkabı da almam gerekiyordu. Oldukça ilgiliydiler. Online olarak da bir çok kez alışveriş yaptım. Gayet başarılıydı. Sadece sanki bu aralar fiyatları biraz yüksek kalmaya başladı gibi. 5-10 lira mesele değil ama daha fazla fark var başka satıcılar ile aralarına.
Fiyat konusunda başarısız buluyorum. Mesela x ayakkabısı bir şehirde 5600 tl satılırken Erdoğanlarda 8100 tl. Arada 2500 tl fark var.
 
Fiyat konusunda başarısız buluyorum. Mesela x ayakkabısı bir şehirde 5600 tl satılırken Erdoğanlarda 8100 tl. Arada 2500 tl fark var.
Ayakkabıyı bilmem ama geçen sene yurtdışına göre (en azından yaşadığım yerdeki mağazalara) bir çok parça daha ucuza satıyordu. Balata, rotor, zincir, ruble aynakol dişlileri vs sipariş vermiştim ben. Gerçi şuan döviz kuru çok yüksek dolayısıyla fiyatta uçmuştur.

Ayakkabı konusunda ucuz dediğiniz yerde elinde serisi var mı? Bazen tek numara kalınca sarılsın diye daha ucuza veriyorlar.
 
  • Beğen
Tepkiler: MeTaLioNs
Ayakkabıyı bilmem ama geçen sene yurtdışına göre (en azından yaşadığım yerdeki mağazalara) bir çok parça daha ucuza satıyordu. Balata, rotor, zincir, ruble aynakol dişlileri vs sipariş vermiştim ben. Gerçi şuan döviz kuru çok yüksek dolayısıyla fiyatta uçmuştur.

Ayakkabı konusunda ucuz dediğiniz yerde elinde serisi var mı? Bazen tek numara kalınca sarılsın diye daha ucuza veriyorlar.
Serisi var. Ben yurtiçine odaklı bir kıyaslama yapmıştım. Yurtdışını bilemem belki şuan yurtdışı ortalaması Erdoğanlar bisikletten pahalıdır da..
 
Bisiklet alacam fiyat bandi 25 bin ne onerirsiniz şehir içi ulaşım için
 
Geri