Forumdan birçoğunuzun da şahit olduğu malum sancılı Fuji Touring hikayemiz nihayet bitti. Endişeler, hayal kırıklıkları yerini iki gazoz bir dondurma serinliğine bıraktı.
Sözü uzatmadan önce birkaç fotoğraf daha sonra birkaç cümleyle bisiklet hakkında düşündüklerimiz. (fotoğraf ekleme konusunda başarısız olmuşuz. kusura bakmayın)
Yeni bisikletim Fuji Touring'e aylar sonra kavuştuk. İlk birkaç günün ardından bu bisiklete dair fikirlerimi söylemek ve burdan yayınlamak istiyorum çünkü bu bisiklet konusunda çok kısıtlı bilgiye ulaşım imkanı var.
Bisikleti bir hafta önce ankara'da aldım. elimdeki bisikletle izmir'e gitmiş ve tura başlayacakken gelen telefon üzerine apar topar ankara'ya döndüm. bisikleti ilk gördüğümde hafifliği dışında çok dikkatimi çeken birşey oldu diyemem. eski bisikletimin 15-16 kg civarında olduğu düşünülürse 12,5 kg benim için oldukça hafifti. işin doğrusu bu hafiflik diğer yandan beni düşündürdü diyebilirim çünkü bu kadar hafif tur bisikleti rüzgar ve zorlu hava şartlarında nasıl tepki verebilirdi merak etmiştim.
kelebek gidon kullanıyordum öncesinde. dropbarı gördükten sonra bunun daha iyi seçim olduğunu düşünüyorum. sürüş eğimini hissetmek ve hakimiyet oldukça üst düzeyde.
Bisikleti teslim aldıktan sonra heybe, çadır, mat ve uyku tulumunu yükleyerek ankara balgattan batıkente doğru yola çıktım. 200 metre kadar gitmeden gördüm ki bu yükle birlikte bisikletin orjinal kalli pedalleri bana oldukça sorun çıkaracak. Geri dönüp bunları mağazadaki arkadaşın tavsiyesi kırmızı pedallerle değiştirdim. Tekrar yola çıktım.
Batıkente kadar olan yaklaşık 10 km'lik yolda gördüm ki üzerindeki yüke rağmen özellikle hızlandığımızda titreşim hemen hiç yoktu. kötü bir arabayla hız yaptığımızda hissettiğimiz şey savrulan sarsılan bir güvensizliktir. aynı şekilde eski bisikletimle de yüklü haliyle bunu hissederdim. bunu görmek bir turcu için büyük bir keyifti doğrusu. Kadronun sağlamlığı çok bariz biçimde kendini hissettiriyordu. Touring dağılmayan sarsılmayan bir sürüşe sahip. bir tur bisikletinden beklenen de bu olsa gerek.
Benim de birkaç kez dizim sürüş sırasında vites çubuklarına dokundu. fakat şikayet edilecek bir konu olduğunu düşünmüyorum. hatta bu farklı deneyim hoşuma gitti diyebilirim. zaman geçtikçe de alışıyorum.
Ankara bilindiği gibi yokuşları -inişleri oldukça bol bir şehir. arkamdaki yüke rağmen bisikletin işimi ne kadar kolaylaştırdığını görmek gerçekten sevindiriciydi.
Eve ulaşınca yükü atıp çıplak bisikletle göksu parkına gittim. yüklü frenle tedbirli davranan ben bu sefer bisikletin bu haliyle akışının nasıl olacağını merak ediyordum. işin gerçeği bu kadarını beklemiyordum. O hep övülen "akış" konusunda ne denmişse tamamen doğruymuş. farkında olmadan hızlandıkça daha hızlanmaya çalıştığımı görünce ben bir saykılkros mu aldım yoksa diye geçirdim içimden. Hayır tabi! ama bu limitler benim için oldukça fevkaladeydi.
Bisikletin rengi haki yeşil. doğrusu siyah olsun isterdim. fakat nefti derinlik de oldukça güzel.
Touring'i kullandığım beş- altı gün boyunca en şikayetçi olduğum konu sele oldu. bu seleyle başa çıkılacak gibi değil. insanı canından hayadan huyadan eder. ilk birkaç gün pedsiz kullandım ve bu okuduğunuz kötü deneyimi yaşadım. neyse ki yanımda pedli tayt vardı bu oldukça fark yarattı. aklımızda olsun.
Son olarak gerçekten önemsediğim bir konu değil ancak söylemeliyim ki bisikleti kullanırken etraftan oldukça dikkat çektiğini görebiliyor insan.
Bu bisiklet hakkındaki incelemeler zaten çok değil ancak olanların da yeterli olduğunu söyleyemeyeceğim. özellikle bisikletin detayları hakkında bilgi veren kapsamlı inceleme oldukça yerinde olurdu. mesela vites çubukları üzerindeki kelimelerin ne anlama geldiği, bunların kullanımının nasıl olması gerektiği, gibi konularda bilgi sahibi olanlar belki aydınlatabilirler.
Yazılanlara bakarak bisikleti övmek için bahane aradığım söylenebilir: ) elbette böyle birşey yok. bunun sebebi büyük ihtimalle daha iyi ve üstün bisiklet tecrübemin olmayışı.
selamlar sevgiler.