Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Genç yaşta aramızdan ayrılan Bahadır Gürel'in anısına...

Scudo
Bende merak ettigim bir konu var yarisci olmanin diger sporlardaki gibi yaşı var mıdır?
 
Bisiklet kültürümüz o kadar yetersiz ki, çoğu kişi basit spor ilkelerini bile bilmeden sadece pahalı markalar,ekipmanlar,grupsetler ile uğraşmaktan sağlığını ve gelişimini gözardı ediyor.Pek çoğumuz bir koç yada antrenörden,bilimsel metod temelinde bir program yapmadan asılıyor pedala...
Ömür boyu bu sporu yapmak istiyorsak doğru bilgileri alarak bütüncül bir yaklaşımla,kendimize uyan bir program yapmalıyız.
Orta yaş grubuna ait olup gençlik yıllarımızdaki bilgi eksikliklerinin bedelini ödemeyen pek azdır.
Bu yazı da diğer paylaşımlarınız gibi ufuk açıcı olmuş.Teşekkürler...
 
@Auron Sanchez Tabii ki var ama burada hedef önemli. Türkiye'de ve dünyada önemli bir yere gelmek için küçük yaşlarda başlamanın çok faydaları olduğunu görüyoruz (1). Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Sporun içinde yer almak, sağlığı korumanın yanı sıra sürekli gelişmek, bu gelişmeye bağlı olarak yaş gruplarında dereceler almak da aynı derecede önemli. Bu açıdan bakınca hangi yaşta başladığımızın hiçbir önemi yok. Ben 43 yaşında başladım. Hayli büyük bir rakam ama 4-5 yıldır bisiklet süren ve 40'ına yeni basmış ve bana "daha gelişebilir miyim?" diye soran arkadaşlar oluyor. Açıkçası genetiğimizin bize sağladığı sınırlara gelene kadar bir hayli yol var. Burada kastım aerobik kapasite (yani oksijen tüketim gücümüz) ve genetik kas yatkınlığımız. Bu sınırlara ulaşmak için de en az 10 yıl düzenli spor yapmak gerekiyor. Ayrıca kimin iyi bir yarışçı olacağını tahmin etmenin hiçbir yolu yok. Klasik bir laftır: Dünyanın en iyi yokuşçusu şu an koca göbeğini daha da büyütecek cipsler ve birasıyla birlikte televizyonun karşısında futbol maçı izliyor olabilir. Ne kendisi ne de dünyanın geri kalanı bunun farkında bile değildir.

(1): Kendi kızımdan örnek vereceğim. 9 yaşında voleybola minikler kategorisinde başladı, 12-13 yaşlarında küçük kızlar kategorisinde Türkiye voleybol liginde maçlara katılmaya başladı. Şu an yıldız kızlar kategorisinde. Arkadaşlarından gördük ki voleybola başlamadan daha önce yani 5-8 yaş döneminde cimnastik antrenmanı yapsaymış çok daha iyi olurmuş.
 
Spor doktoru olan dayım hep söyler "Spor sağlığa zararlıdır" diye. Her ne kadar spor iyidir diye geçiştirilse de çok ciddi bir konu. Amatör olarak yapanlar için dikkat edilmesi gerekenler yaş-sigara-kilo-eklem sorunları. İleri yaşlarda sağlıklı olayım diye birden spora başlarsanız ve aşırı yüklenirseniz kalpten gidebilirsiniz. Sporcu olupta kontrollerinizi sağlam bir şekilde yaptırmazsanız da kalp büyümesi, ani kalp kası yırtılması, aort yırtılması gibi sorunlar ve ileride aktif sporu bırakınca yağ birikimi ile kriz geçirme riski artıyor.
Bir de stress hormonlarının kalp krizi geçirtme ve damar yırtılmalarına sebep olması durumu var ki nereden bakarsanız ciddiyetle ele alınması gereki bir konu. Eklem rahatsızlıklarına değinmedim bile.
 
@Bahadır Gürel nereye baksam Joe Friel çıkıyor o sebeple faydalanmaya başladım 1 sene öncesinden itibaren. Ortalama hızımı, ortalama 130 lu bpm lerde 30 civarına kadar çıkardım. Recovery ve bilinçli antrenman bir bisikletçinin tüm antrenman programının anahtar noktası, teşekkürler paylaşım için.
 
@SOZUAK

Bilinçli spor yapmak gerekir, ancak hareketsiz yaşam yerine bilinçli spor yapanların sağlıksız olduğunu iddia etmek tamamen hatalıdır. Size daha önce paylaştığım bir konuyu okumanızı, gerekirse oradan ilerlemeyi tavsiye ederim.

Telomerler ve VO2max ilişkisi
 
Başta da dediğim gibi dayım spor hekimidir ve şu anda ilgili bir fakültenin dekanı. 10 prof çıkartacak kadar uluslarası bilimsel makaleye imza atmış yıllarca Amerika'da büyük bir üniversitede bulunmuş bir insandır. Doping konusunda çalışmaları vardır. Yıllarca enerji içeceklerinin ruhsat alamamasında imza atmayan kilit isim olmuştur. Vekaleten bir başkası onun yerine bakarken onaydan geçmiştir vs vs. O nedenle onun dedikleri benim için referanstır. 19 Mayıs spor tesislerindeki medikal birimi kuran kişidir. Elbette yazılarınızı okuyorum ama bilinçli yapsalar bile sporu bırakınca yani profesyonel sporu, bir sürü sağlık problemleri ile karşılaşıyor o sporcular. Şimdikilerin çoğu da dopingli zaten farkındaysanız men ediliyorlar uluslararsı müsabakalardan da yüz karası hepsi çünkü devletin verdiği ödüle erişmek için herşeyi mübah sayıyorlar. Konuyu dağıtmayayım. Genel anlamda amatör ruhla yapılan spor iyidir yani ben pro oldum diye herşeye yüklenmeden ama kontrolsüz de gitmeden.
Kalp sağlığı konusunda ilaçlı tomografi yada mr dışında yapılan eforlu (stress) ekg ve usg de dahil hiçbirşey kalp sağlığınızın iyi olduğu garantisini veremez. Ne kadar bilinçli olsanızda kontrollere gitseniz de çıkmayan birşeyler olabilir. Yoksa spor yapmayın aman demedim.

@Bahadır Gürel

Böyle bir iddiada bulunmadım. Bilinçli spor yapmak derken kim ne kadar bilinçli bunun ölçütü var mı? Olasılıkları bilmeden tedbir alamazsınız o nedenle katkıda bulunmak istedim. Kaç kişi bunları biliyor, kaç kişi farkında, kaç kişi genetik olarak kalp hastalıklarına yatkın yada yapısal damar bozukluğu var başka bir taraflarında. Tüm hayatımız pamuk ipliği şeklinde herşey küçücük bir pıhtının gittiği yere bakar, bir yerinize alacağınız bir darbe ile oluşabilecek bir pıhtı kalbin koroner damarlarına gider kalp krizi geçirtir, beyne gider felç geçirtir, normalde kan pıhtıyı kendi çözer ama böyle ölen sakat kalanlar oldu. Bu işleri hafife almayın. Bu verdiğiniz grafikler için gereken sayısal bilgileri hangi bilinçli sporcu elde edebilir.
Kaç sporcu özellikle gözönünde olan futbolda mesela sahada kalp krizi geçirip öldü hem ulusal büyük takımların oyuncuları ki milyon dolarlık adamlar her türlü tıbbi testlerden geçiriyorlar.
 
@SOZUAK Anlıyorum dediklerinizi, ancak sorunun parçası değil de çözümün parçası olmak daha faydalıdır. Her şeyi eleştiren ama katkı yapmaya gelince bir şey üretemeyen insanları bulmak zor değil.
 
Evet ben yazdıklarınıza ek olarak bunlar da göz ardı edilmemeli mahiyetinde yazdım yoksa yazdıklarınız işe yarar değil demedim bu şekilde anlaşıldıysa yada öyle ifade etmiş isem peşinen özür dilerim.

Şimdi genelde insanlar emekli olur olunca da sabahları görürsünüz yol kenarında eşofmanları ile koşu yapan emeklileri, Yıllarca masabaşı çalışmış, sigara çay dememiş içmiş. Emekli olunca spora kendini vermiş. İşte ondan sonra emekliliğin tadını çıkartamadan kalp krizi nedeni ile vefat etmiş. Bunlar gençlere de olabilir.

Benim babam 95 yılında 49 yaşında iken kalp krizinden vefat etti. Babamın babası 30 lu yaşlarda kalp krizi geçirmiş. Bu nedenle bende de genetik yatkınlık olabileceğini öğrendim doktor arkadaşlardan. Gerek eşimin hemşire olması gerekse tıp sektöründe çalışmam nedeni ile ve doktor çevremin sayesinde sayısız kontrollere girdim hala da giriyorum hatta bu cumartesi kontrollerim var bir şikayetim olmamasına rağmen. Sigara hiç kullanmadım ama yine de endişeliyim birşeyler olabilir diye. Bazen bu tip endişeler hayat kurtarıcı olabiliyor. Geçenlerde kalp krizi geçiren bir tanıdığın eşi hastaneyi gittiği (varlıklı bir ailedir) halde ilaç verilip evine yollanmış kalp krizi geçirdiği tespit edildiği halde. İlaç durumu anjiyoya kadar idare eder diye düşünmüşler, evde kafayı masaya koy bir daha kalkama. Yıllarca beyin ameliyatlarına girdim. Hergün tonlarca vaka. Şikayetlerini dinleye dinleye kendime beyin tümörü yada hastalığı beğenir oldum zira tanı kriterlerini bilince sizde de varmış gibi düşünmeye başlıyorsunuz. Yaşlılık işte evhamlı oluyor. Garantici bir kişiliğiniz de varsa kötüye göre hazırlanıp zarar görme olasılığınızı azaltmaya çalışıyorsunuz. Uyarılarda bulunmam, en kötü senaryoya göre yorumlar yapmam hep bu yüzdendir.
 
Sayın @SOZUAK Ben de bir tıp öğrencisi olarak birkaç düzeltme yapmak istiyorum.

Dayınızın söylemiş olduğu cümleye katılıyorum. Bilinçsizce yapılan spor yarardan çok zarar getirebilir. Ama bu bilincsizlik için ciddi anlamda kendini bilmemek gerekir. Örneğin hiç antremansiz birinin sigarasını içip halı sahada depar atmaya çalışması bilinçsizce yapılmıştır, bir sakatlıkla sonuçlanabilir ya da yine antremansiz birinin bisikletle çıkıp enerji içecekleri bar gibi takviyelerle kendini zorlaması sağlıklı olmaz. Ama toplumun geneline baktığımız zaman amatörce sporla uğraşan çoğu kimse bu şekilde spor yapmıyor. Günlük kosusunu, bisiklet turunu yapmak, spor salonunda kendini bilerek çalışmak sayısız yarar sağlar.

En basitinden bunu kanıtlamak için şunu söyleyebilirim. Bugün sedanter (durağan, hareketsiz) yaşam stili teknolojinin bir getirisi olarak artıyor. Ve buna doğru orantılı olarak başta metabolik hastalıklar (şeker, tansiyon, obezite) olmak üzere birçok hastalık da artıyor. Ve inanır mısınız başlangıç aşamasında ki bir yüksek tansiyon hastası hiç ilaçsız sadece doğru yapılan bir egzersizle tansiyonunu kontrol altına alabiliyor. Bugünkü önerilere de bakacak olursak haftanın 5 6 günü 30 dkdan az olmayan ve dayanıklılık temelli (koşu,bisiklet gibi) egzersizlerin bize çok ciddi yarar sağladigi kanıtlanmış bir gerçek.

Umarim bu dediğimi yanlış anlamazsınız ama sanırım bulunduğunuz çevreden gördükleriniz dolayısıyla bazı durumlardan korkmussunuz. Bu gayet doğal. İnsan hastanede vakit geçirince sanki herkes hastaymış, her an hasta olacakmissiniz gibi gelir. Ama durum gerçekte o kadar kötü değil. Sizin söylediğiniz durumlar yani tetkiklerle anlaşilmayıp ortaya çıkacak bir hastalık çok çok nadirdir. Bunları düşünerek bir sonuca varırsak yanlış yapmış oluruz.

Birkac son düzeltme :Sağlıklı bir kişi kendini ne kadar zorlarsa zorlasin düşüp aniden ölmez. O zaman zaman medyaya yansıyan futbolcu ölümlerinin zemininde (benim duyduklarimin) hipertrofik kardiyomyopati hastalığı vardır. Ha bu biliniyor da oynuyorlar mi yoksa gözden mi kaçmış da böyle bir durum gelişmiş orasını bilemiyorum.
Ve yine sağlıklı bir kişi elini kolunu bir yere çarpıp pıhtı ve buna bağlı komplikasyonlara maruz kalmaz.

Sonuçta itibariyle en baştaki mesaja da katıldığımı belirtmek isterim. Vücut için dinlenme çok önemlidir. Peki nasıl dinlenelim? İlla grafik çıkarmamız mi gerekiyor? Amatörler için cevap vereyim, hayır. Bazen vücudumuzu dinlemek en basit çözümdür. Bir gün canınız sebepsiz yere çıkmak istemiyorsa tura çıkmayın. Veya her ne kadar iyi olsanız da sürüş esnasında çabuk yorulduğunuzu farkediyorsaniz turu kısa kesip geri dönün. Kondüsyonunuz en iyi durumdayken bile haftanın 7 günü çıkmayın bir gün ara verin. Ya da canınız sebepsiz yere etli bir yemek istiyorsa onu yiyin, durup dururken canınız şöyle tuzlu bir ayran çektiyse için. Bu söylediğim biraz abartılı gibi dursa da aslında temelde fizyolojik mekanizmalara bağlı vücudun verdiği sinyaller. Ha tabi biz sinyalleri abur cubur yemek, sağlıksız aktiviteler içinde kullanıyoruz ama orası ayrı bir konu :) Ne demek istediğimi anlatabilmisimdir umarım.

Teşekkürler...
 
29 mayıs pazar günü idman yerine 65 km sonra ulaştım,ademle üsküdarda buluştuk .ve göçbeyli tabelasına geldik çıkış bura olacak idi,ve 14 km durmadan basacak idik....dönüş aynı olacak idi sonuç-tabelaya varış-şile
11.52 çıkış -varış 12.33 14 km tempo ,41 dakika -benim

11.52 göçbeyli, 12.29 bıçkıdere-ademin dönüş çeşmeden-göçbeyli tabela çıkış-12.57- varış 13.41, 44 dakika tempo-benim 13 km non stop
ademin 12.57 bıçkıdere ,13.35 göçbeyli şeklinde gerçekleşti,
arada su takviye aldık tempo yaparken su içmedik.
bıçkıdereyi bilen bilir dönüşte üst üste eğimler adamı kahreder,,
küsüratlar ile 28 km non stop yapıldı ısı makuldü,rüzgar çok fazla sert değil idi,,
adem gidişte 4 dakika dönüşte 6 dakika takmış oldu,
neylemi beslendim,sabah ıspanaklı omlet,4 yumurta ertesi akşamdan karbonhidrat protein ,hafta içi kuyruk yağlı omlet ve kuzu eti,
herhangi bir diz ağrısı yaşamadım ne de bel ağrısı ,toplam km 130 km oldu,ertesi gün gene bisiklete bindim,bunun nedeni hafta içi 4 gün sele yaparım
 
@SOZUAK "Bilinçli" olmasından kasıt burada yatıyor işte, stres hormonları; kortizol, adrenalin gibi, nabız artırıcı ve tansiyon yükseltici etkilere sahiptir. Fakat bisiklette olduğu gibi tüm spor dallarında, yeni başlanmışsa en az 6 ay vücudun adepte olabileceği yüklerde sürmek gereklidir. 20 li yaşlarında başlayanlar belki biraz daha şanslı olabilir, çünkü eklem bölgeleri daha gelişmekte ve ani yüklenmelerde sakatlansa dahi çok sıkıntı çıkarmamaktadır. İleri yaşlarda spora başlayan sedanter bir bireyin aklında bulunması gereken en önemli şey, düşük yoğunluğu sevmesidir, düşük yoğunlukla kalbin vücudun adepte olmasına izin vermelidir yine en az 6 ay boyunca, bu süre içerisinde adraneline yenilip ani olarak özellikle ısınmadan yükleme yapması vücut daha hazır olmadığı için aşırı yüke sebep olur bir de temel yoksa yani vücutta kas hafızası vs yoksa sakatlık çok olasıdır.

İnsanlar, geç yaşta spora başladıklarında kalp damar sistemlerini kesinlikle kontrolden geçirmelidirler, bunun en büyük sebebi, eski yaşam tarzından dolayı tıkanmaya yakın bir damar varsa onu kontrollü biçimde azaltacak besin takviyesi, ve düşük yoğunluklu haftada en az 5 gün 30 dk-1saat antrenman yapmalıdır, bisikletle değil sadece yürüyüş ve yüzme de olabilir tabiki hangi spor ile ilgileniyorsa. Gerekiyorsa spora başlamadan önce, tıkanmaya yakın damar için ameliyat dahi düşünmelidir (beşiktaş 15-20 yaş aralığında bulunan sporcularının genetik etkenlerden dolayı damarları tıkalı olanlara ameliyat önermekte ve gerçekleştirmektedir.) İleri yaşlarda spor temeli olmayan sedenter bir birey, yüklenmenin düzenli spora başladıktan en az 6 ay 1 sene sonra söz konusu olacağını unutmamalı, yüklenmeden kastım yokuş çıkmak dahi bu şekilde gerekirse elinize alıp çıkacaksınız. Çünkü damar çeperi ve kalp hareketsiz yaşamdan dolayı zayıflamış, LDL (kötü huylu) kolestrol ya da lipoprotein(a) damarları tıkamış olabilir. İleri yaşın genç yaşlara göre avantajı, kalpte köprü damarların gelişmiş olmasıdır, bu kalbin bir damarı tıkansa dahi çalışmaya devam edebileceğini belirtir.

Türkiye de bisiklet kültürünü geçtim, spor bilinci dahi yoktur, bu doktor, avukat vs ayırmaz, insanlar sağlık-spor konularından bir haberdir, o doktor kendisi spor yapsa size öyle saçma sapan şeyler ifade etmez. Spor yapmayan bilhassa yediğine içtiğine dikkat etmeyen her insanda cahilliğin verdiği cesaret ile birlikte spora ve sporcuya karşı egodan dolayı nefret bilinci bizim ülkemizde çok üst seviyededir, bu ego durumlarından etkilenen bilhassa doktorlar spor yapmaya teşvik edecekleri insanları tam tersine hayattan soğuturcasına saçma salak şeylerle kandırmaktadır, işine de gelmez anlatacağı varsa bile.

Doktorlara çok inanmayın biliyorsunuz tıp doktorluğun da alanları mevcut, spor-kalp birimleri arasında uzmanlaşmış kişilere danışın gidip bir aile hekimine danışırsanız, size saçmalar adam tıp eğitimi unutmuş yüksek ihtimal yeni yapılan çalışmalardan bir haberdir, bu öyle bir şey ki, bir fizik sorusunu gidip coğrafyacıya sormak gibi birşey olabilir, gerçekten çok ezbere konuşuyorlar. Canan Karatay diyor mesela, bahsi geçmişti, günde 20 dk 120 nabzı geçmesin yürüyün sadece diyor, daha fazlasını yaparsanız göçersiniz diyor sebebi ise özellikle ileri yaşlı sedenter bireylerde kalp-damar sağlığının buna izin vermemesini söylüyor haklıda, sonra soru yöneltiliyor, bir müsli ile her gün 100 km yapan adam ne olacak peki diyor biri, o adam aşmış temeli kurmuş, ama böylesi kaç tane, o yapabiliyor diye sizde hemen o seviyede yapabileceğiniz anlamına hiç gelmiyor diyor. Sporcu kalbi aslında güzel bir şey sporda ki performansın açısından fakat kalp kasları esnekliğini kaybetmişse sıkıntı olabiliyor. Biraz genlerle ilgili bir durum, belli genler mevcut, krize yol açacak pıhtı üretiminden sorumlu kontrol bunlarda gerekiyor. Umarım bu yazıyı okuyan herkes her geçen gün artan sağlıkla ve artan verimle pedallamaya spor yapmaya devam eder.
 
@emrah9700

Sonuç almak hiç kolay değil, özellikle power metre yoksa anlatılacak her şeyin içinde bir hikaye yer alıyor.

Ancak kabaca da olsa bir kıyaslama yapabilirim sanıyorum. Kasım-Haziran arasında 7 ay spor salonuna gittim. Soru şöyle: Kasım 2015 öncesine göre şu an neredeyim ve spor salonundaki çalışmaların bir katkısı oldu mu?

Kıyaslama derken düz yoldaki hızları karşılaştırmak çok da doğru olmaz. Çünkü grup sürüşleri var, rüzgarın etkisi var vb. Ama yokuşları referans alırsam önemli bir gösterge olabilir dedim.

Böylece bu yıl ve geçen yıl çıktığım yokuşları bulmaya çalıştım. Tabii bu yeterli bir kriter değil çünkü bu yokuşlarda geçen yıl Strava'da da Personal Record yapmış olmam gerekiyordu. Filtreye takılan yokuş sayısı birden azaldı ama listeyi oluşturdum. İşte aşağıdaki karşılaştırma bu yokuşlarda geçen yıl yaptığım en iyi dereceler (aynı zamanda 2016'ya kadar rekor değerlerim) ve bu yıl yaptığım değerler.

Not: Benim birlikte bisiklet sürdüğüm genç arkadaşlarım bu değerlerin çok üzerinde güç üretiyorlar. Bu nedenle rakamları sadece kendi içinde karşılaştırın derim. Başkalarıyla karşılaştırmak gelişmenin önündeki en büyük engeldir.

upload_2016-6-13_17-1-32.png


Yorum yapmam gerekirse geçen yıla göre önemli ölçüde gücüm arttı. Bu arada kilom aynı, bisiklet tamamen aynı -tek parçası değişmedi. Bugün Kartepe'ye de çıksam geçen yıldan çok daha iyi bir derece yapabilirim. Özetle spor salonunda dikkatli yapılan bir çalışma çok kabaca 1 km'lik %5-6'lık yokuşta 20-25 watt kazandırmış gibi görünüyor.
 
@Bahadır Gürel Evet bahadır bey sonuçlar ve gelişim çok güzel, ben bu yıl aynı motiveyi bulamayışım sebebiyle kıştan daha az antrenmanla çıkmama bağlıyorum henüz geçen yılki en iyi değerlerime ulaşabilmiş değilim, araya şimdi birde ramazan girdiki bu saatten sonra biraz zor gibi, artık bu seneyi tecrübe yılı sayıp, seneye kıştan daha iyi çıkmak için bir powermeter desteği ve bisikletimde bir kaç hafifletme yapmayı planlıyorum..
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel
Geçen yıllara göre kıyaslarsam bu yıl ne fazla yol almışım ne fazla irtifa almışım ne de fazla bisiklet sürmüşüm. Yani her konuda gerideyim ama spor salonu gerçekten fark etti.

upload_2016-6-14_14-45-19.png
 
Geri