Pinokyo, dayımdan bana kalmıştı.
Çok severek binerdim. Şehirden ayrılıp köy yollarında dolaşırdık. Toprak yolda sürmeyi çok seviyordum. Dinamo ve far da aldırmıştım. Geçe gezmenin zevki bambaşkaydı. Bu arada far da çok hoştu. İki ampülü vardı. Farın üstündeki anahtarından uzun ve kısayı tercih edebiliyordum.
Bisikletçilerden değişik renklerde pinokyo yapıştırmaları , seleye bağladığımız minik çanta, üzerinde bir sürü irili ufaklı delik olan bisiklet anahtarı, kaynak diye adlandırdığımız yamalar...