Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

İnsan kılığındaki yaratıklar

@Bahadır EKİCİ
Ben olsam nişanlımı arkada bırakmazdım ya da daha yavas giderdim dikkat edin hocam kendinize
 
Scudo
Bu dünyada, Hukuk icat olduğu andan itibaren geriye gitti.
Bugün hukuk var diyebileceğimiz kaç tane ülke var dünyada
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır EKİCİ
@Çetin ŞAHİNÖZ

İskandinav ülkeleri, İsviçre, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada...

Mesele hukuğu her kesimin tanıması. Tanınmayan hukuk adam gibi uygulanamıyor da doğal olarak.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır EKİCİ
Sevgili dostum, suç oranı düşüklüğü belli olan İskandinav, İsviçre tamam belki ama
Avusturalya yeni Zelanda ve kanadayı listeden çıkarmalısın, bu ülkelerde olup bitenler hiçbir şekilde dünyaya yansımıyor.
özellikle kanada ve avusturalya çok farklı konumda, orada arkadaşlarım var. Olup bitenleri medya dahil kimse takmıyor,
insanlar birbirlerinden kopuk.

Ama konuya dönecek olursak, tam sayısına emin değilim ama 192 ülkenin bulunduğu gezegende hukuk var diye sayabileceğimiz 10 tane ülke
olması ve bu ülkelerin de dünya nüfusunun çok az bir yüzdesine sahip olması bence maalesef hukuk vardır demeye yeterli değil.

Peki hukuk yoksa ne var diyeceksiniz GÜÇ var ve o da hukuku yönetiyor.
GÜÇ tanımı da bazen ekonomi bazen teknoloji bazen toplumsal irade vs. vs olarak değişir.
Aslında hep böyleydi siz yazınca düşündüm de dünyada hukukun üstün olduğu bir dönem yaşanmadı hiç.
kısa zaman dönemlerinde bazı toplumlarda yükselir gibi oldu ama asla dünyaya hukuk hakim olmadı ve olamayacak.

bisiklet forumda nerelere geldik ama tabii yazdıklarım şahsi yorumumdur, aksini düşünen arkadaşlarımızın haklı olması beni çok mutlu eder.
 
Son derece haklı duygularda olduğunuzu öncelikle belirtmek istiyorum. Mevzu insanın sevdikleri olunca canında öte oluyor, haklısınız.

Lakin bana göre bu mesele sadece bisikletlileri ilgilendiren bir mesele değil. Bu bizim insanlığımızın halini, ne kadar düştüğünü gösteren bir emare... Toplumda artık tahammül diye bir şey kalmıyor. Saygı, sevgi, hoşgörü kavramlarını ise çoktan unutulmuş durumda. Onur, şeref, haysiyetin adı var kendisi yok. Varsa yoksa bireysellik, bencillik... Anadolu artık "insan" yetiştiremiyor, toplum üreticiliğini yitirmiş. İnsanlar yalnızlaşmış. Ve kutuplaşmış. Uç noktalar belirginleşmiş, ortalar kaybolmuş. Kısacası insan olmayı beceremiyor haldeyiz. Ahval böyleyken açıkçası ben bu tür olaylara artık şaşırmıyorum. Kafanızı nereye çevirseniz bunlardan görebiliyorsunuz çünkü...

Bisiklet değil mesele, insanlık.
 
150 liralık Co2 tüplü bir silah bu konuda çok iyi iş görür bence.Hem insan cinsi hem de hayvan cinsi köpekleri uzak tutmak için daha iyi bir fikir aklıma gelmiyor.Yanında birde biber gazı bulundurursanız, kask da var,, tam teçhizat savaşa gidiyoz.

bence uzun tura çıkan herkeste bu iki malzeme bulunmalı .Nolur nolmaz.
 
Bu konuda uzman degilim ancak şu yazılanları psikolojik olarak incelediğimizde, bu hareketleri yapanlardan hiçbir farkımız olmadığı ortaya çıkıyor. Bisiklet süren kitle olarak kendimizi hep daha kültürlü görmüş ve diğer insanlardan farklı olduğumuzu savunmuşuzdur. Bence yek farkımız, bu tarz şiddet duygularını diğerlerine göre daha fazla bastırmamızdır.
Bu topraklarda yetişen herkes savaşın çocuklarıdır. Hepimizin içine şiddet tohumları doğmadan nesiller önce atılmıştır. Üzerine düşük refah ve eğitim seviyesi eklenince bu yaşadıklarımız kaçınılmazdır.
Çözüm?
Bence şu aşamada yok!

Atalarımız bu durumlar için ne güzel söylemiş: "Ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin."

Yolunuz açık, keyfiniz yerinde olsun...
 
@Hüseyin Kara Yazdıklarınıza katılmakla beraber, bu duyguları bastırıyor olmamız veya bastırabiliyor olmamız da bir meziyettir. Ancak kaçırdığımız önemli bir nokta var; bu bastırmanın altında umursamama durumundan ziyade, tozu halının altına süpürme durumu var ve bir yerden muhakkak patlak verecek.
 
Beni kötülerin zulmü değil; iyilerin sessizliği korkutuyor.
Martin Luther King
Yani bu konuda size kalkan ele el kaldırmak söz konusu zulüm kavramının bir parçası olmanıza sebep olur mu belki bu tartılmalı...
Velev ki çocuk doğar, babası tarafından küçük yaşlarda aşağılanmaya, şiddet görmeye başlar... Ki babanın da doğduğu hayat budur. Çocuk büyümeye çalışır, çocuğun iç dünyası anlam veremediği karanlık gölgelerin parmaklarıyla yoğurulan bir hamur olmuştur. Şekillenmeye devam eder, aşşağılanma devam eder, şiddet devam eder, güvensizlik çocuğun geçmişinin ve geleceğinin efendisi olmuştur. Kuytu yalnızlıklarında ağlar kendine de bunu kendinden bile saklar... Şiddetin miktarı büyükse vücutta izleri kalır, zamanla çıkar belki o izler vücuttan, kırıklar iyileşir... Ruh orda işte tam orda yüzünü kendine dönmüş acılarını kendine saklamış ve delice bir korkuyla kendine sarılmıştır. Günler geçer, geceler geçer... Çocuk büyümeye devam eder... Biraz şanslıysa öfkesini dillendirebileceği bir mecra bulur, kitap yazar, okur, koşar, yüzer... Derin bir uçurumun kenarında dünyayla hesaplaşır, haykırarak... Çığlık çığlığa. Ama şanslı değilse, acıları anlam vermeye çalıştığı hayata sırt çevirmiş ve bunu deliliğe boyamışsa, gaddarlaşır çocuk... Belki etraftaki hayvanlara zulmeder, belki okul hayatının parçası olan insanlara... aklında sırtına basılmış o ütünün sesi vardır belki, belkide sırtında geçmeyecek izi... Daha da büyür çocuk. Evlenmeyi bile başarır. Akşam evine döndüğünde sofrada tuzluk eksik kaldığı için kadını kemerle döver... Kafasını duvara vurur. Oğlu yada kızı yandaki karanlık odada uyuyormuşculuk yaparken bu şiddetin suskusu olur... Duvardaki o ses geleceğine uzanan karanlık bir yol olacaktır. Adam öfkesini kustuktan sonra dışarı çıkar... Kontrolsüzlüğünün altında ince ince soluyan sevgi kavramını o kadar siyaha boyamıştır ki bambaşka yüzlerle arar aynalarda. Freud'un dediği gibi çocukluğunun çocuğudur... Ebeveyni yoktur acılarının. Ama acı sahibi bile unutmuştur evveliyatını... Normali budur onun için. Öğretilen şiddet budur... Dışarı çıkar adam. Arkadaşlarıyla buluşur. Bir araçla gezmeye başlarlar. 2 bisikletli görürler. Biskletlilerden biri bayandır. Yaklaşır ve camı açar...

Bu hayal ürünü bir hikayedir arkadaşlar. amaç birilerini aklamak değil, yaptığı hatayı haklı çıkarmak da değil.

Böyle durumlarda en azından size saygısızlık eden yada sizi rahatsız eden araçların plakalarını alarak suç duyurusunda bulunun. Hukusal yaptırımı var mı bilmem, ancak yaptığı şeyin bir karşılığı olabileceği hissi uyandırır. Dövedebilirsiniz. Ama şahsi görüşüm şiddetle ilerlediğiniz yolun kendisidir bu insanlar. Bir sonraki eylemlerini daha öfkeli gerçekleştirmelerine sebep olur. Böyle bir sebep ile ifade vermek üzere karakoldan çağırılmış bir insanın, aracından böyle bir şey yapılmasına izin vermiş sürücünün, yolcunun herkimse artık, bir sonraki yolculuğunda daha rahat olabileceğini kim iddia edebilir.

Sevgiler
 
@Strelok
Kesinlikle katılıyorum! Bu şiddet duygularını bastırabilmek bile çok önemli bir meziyettir. Umarım böyle davranmaya devam edip, sağduyulu olan yine bizler olabiliriz.
 
  • Beğen
Tepkiler: Strelok
Bitmez hangi birine cvp vericende dövücen akşam motosikletin biri kaldırımdan git diye bağırıyodu umursamadan basıp gittim bazı şeyleri umursamamak gerekiyo bazı şeyleri ama. Allah sabır versin bizlere
 
Hastaneye ruhsatsız silahla girip havaya ateş eden ve tabancasından çıkan mermi duvardan sekip hastanenin yazıcısına saplanan bir "meşhur futbolcu", bugün itibarı ile "ceza almadan" beraat etmiştir. Eğer 5 sene boyunca herhangi başka bir suç işlemezse bu vaka sabıka olarak siciline işlenmeyecektir bile. Artık buna adamına göre hukuk mu dersiniz, guguk mu dersiniz, tercihi size bırakıyorum.
 
Paran varsa, ensen kalınsa ve arkanda dayilarin varsaa bu ülkede kanun o kişilere işlemez; ama garibandırsın, ekmek parasi derdinde çalışıp didinensindir, fakir fukarasindir haahh işte o zaman bu ulkenin kanunlari sana ağırlaştırılmış şekilde işler!

Bunu yalnızca ben soylemiyorum, insanimiz böyle diyor.
Ülkemiz adaletine güven anketinde, adalete guvenmeyen oranı yaklaşık %80'leri buluyor ancak %20'lik kısım adalete güvendigini söylüyor ki bu çook çook vahim bir bilanço!
 
Bu memlekete az biledir.. Bu arada hala umudu olanları görmek oldukça şaşırtıcı..
 
  • Beğen
Tepkiler: efaruk ve Hidiman
Bizim gibiler için bağlayıcılığı olan din,ahlak,ar,namus,mahalle baskisi ,ceza kanunu,medeni kanun, vergi kanunu,...gibi kavram ve uygulamalar bazıları için hiçbirşeydir. Ve sadece bizi bağlar .. elimizi ağzımızı...
 
Sorun insan kıligindaki yaratiklar değil.
Bunlar her dönem vardı zaten.
Esas sorun 10 ayri suçtan sabikali bir şerefsizi "iyi hali" nedeniyle cezaevinden salan ve iki anadal yapan İTÜ mezunu mühendis, lisansli yuzucu, pırıl pıril bir gencin ölumune sebep olan adalet sisteminde.
 
Sorun insan kıligindaki yaratiklar değil.
Bunlar her dönem vardı zaten.
Esas sorun 10 ayri suçtan sabikali bir şerefsizi "iyi hali" nedeniyle cezaevinden salan ve iki anadal yapan İTÜ mezunu mühendis, lisansli yuzucu, pırıl pıril bir gencin ölumune sebep olan adalet sisteminde.
Evet bunu da biliyorum. Hatta "hapishaneden izinli çıkmak" diye bir şeyin olduğunu ilk kez bu olaydan sonra öğrendim. Böyle bir şey varsa bile bu adamın yanına bir polis ya da gardiyan refakatçi verilmesi gerekmiyor mu diye de oturup düşündüm. Ben bunu hukuk okumamış sıradan bir vatandaş olarak düşünebiliyorum ama onca kitabı yalayıp yutmuş hukukçular düşünememiş. Pes.

Yalnız o beklenmedik tepki show haberden gelmiş, o da ilginç:

 
Harbi ya, biz askerde bile hafta sonu iznine çıkarken bi ton evrak imzalarken ve çoğu kez izin alamazken bu herif nasıl elini kolunu sallaya sallaya çıktı da bi de cinayet işledi?
 
Bu konuda kendimce çözümler geliştirdim.
Akşam yemeğinden sonra ne çok şehir içi ne şehir dışı olan yola çıkıyorum 1 saatte 17 km kadar yol yapıyorum.
Yaya trafiği olmayan yerlerde geziyorum böylece kız kesmeye çıkmış şahine doluşmuş hıyarlarla pek karşılaşmıyorum.
Metro hattı üzerinde sürüyorum böylece minibüslerle hiç karşılaşmıyorum.
İşe gidiş çıkış saatinden uzak duruyorum servisçilerle muhattap olmuyorum.
3 şeritli yolda sürüyorum genelde sağ şerit boş oluyor.
Kask aynası aldım sürekli arkayı kontrol altında tutuyorum.
15 senedir aktif araç kullanıyorum son 5 senedir şirket aracıyla günde 200 km civarı yol yapıyorum.
Araçları ve tipleri iyi analiz ettiğimi düşünüyorum önlemimi peşinen alıyorum gerekirse duruyorum kimseyle uğraşmıyorum.
Kırmızı ışıkta mutlaka duruyorum büyük çoğunlukla yanımda bekleyen araba benim hareket etmemi bekliyor.
Kırmızıda durmadan birkaç geçiş yaptım hepsinde arkamdan hareket edenler sıkıştırdı.
İlaveten şişko olmam dolasıyla forma vs giymiyorum bi eşofman bi tşört ile çıkıyorum.
Formalı olanları daha çok sıkıştırdıklarını düşünüyorum ama nedenini çözemiyorum.
Araç kullanırken bisikletliyle yaklaşıyorsam hep ufak bi dit yapmışımdır hem selam hem uyarı mahiyetinde bunu yapanlara kızmıyorum ama uzun uzun çalanların niyeti belli. Arabayla giderken şerit değiştirmeye çalışan kavşağa girmeye çalışan bisikletçilere siper olmaya çalışırım hep selam verirler. bana bunu yapana daha denk gelmedim.
Ben şöförlerden beklemiyorum kendimi korumaya çalışıyorum.
 
Bu konuda kendimce çözümler geliştirdim.
Akşam yemeğinden sonra ne çok şehir içi ne şehir dışı olan yola çıkıyorum 1 saatte 17 km kadar yol yapıyorum.
Yaya trafiği olmayan yerlerde geziyorum böylece kız kesmeye çıkmış şahine doluşmuş hıyarlarla pek karşılaşmıyorum.
Metro hattı üzerinde sürüyorum böylece minibüslerle hiç karşılaşmıyorum.
İşe gidiş çıkış saatinden uzak duruyorum servisçilerle muhattap olmuyorum.
3 şeritli yolda sürüyorum genelde sağ şerit boş oluyor.
Kask aynası aldım sürekli arkayı kontrol altında tutuyorum.
15 senedir aktif araç kullanıyorum son 5 senedir şirket aracıyla günde 200 km civarı yol yapıyorum.
Araçları ve tipleri iyi analiz ettiğimi düşünüyorum önlemimi peşinen alıyorum gerekirse duruyorum kimseyle uğraşmıyorum.
Kırmızı ışıkta mutlaka duruyorum büyük çoğunlukla yanımda bekleyen araba benim hareket etmemi bekliyor.
Kırmızıda durmadan birkaç geçiş yaptım hepsinde arkamdan hareket edenler sıkıştırdı.
İlaveten şişko olmam dolasıyla forma vs giymiyorum bi eşofman bi tşört ile çıkıyorum.
Formalı olanları daha çok sıkıştırdıklarını düşünüyorum ama nedenini çözemiyorum.
Araç kullanırken bisikletliyle yaklaşıyorsam hep ufak bi dit yapmışımdır hem selam hem uyarı mahiyetinde bunu yapanlara kızmıyorum ama uzun uzun çalanların niyeti belli. Arabayla giderken şerit değiştirmeye çalışan kavşağa girmeye çalışan bisikletçilere siper olmaya çalışırım hep selam verirler. bana bunu yapana daha denk gelmedim.
Ben şöförlerden beklemiyorum kendimi korumaya çalışıyorum.
Sakınılan göze çöp batar. Öküzün biri illa ki bir gün gelip sizi bulacaktır. Şehirde yaşıyorsak, yolları kullanıyorsak bu kaçınılmaz.
 
Geri