Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Katlanır bisiklet tavsiyeleri

tesekur ederim.
tek kriterim. corolla sedan arabanin bagajina sığması. yoksa metro veya otobüs ile taşımayı düşünmüyorum. sadece yurt dışı sitelerde tern byb p8 uzun boylular için daha kullanışlı falan diye okumuştum. gidon sele borusu daha ayarlanabilir şeklinde. bisikletten pek anlamam belki yanlış anlamisimdir boyum 1.83 kilo 90. yoksa Ankaradayım ankara da zaten tern satan yok dahon daha çok servis ağı var gibi . dahon kullanıcısı olarak sizin fikrinizi de tabi ki almak isterim
 
Scudo
tesekur ederim.
tek kriterim. corolla sedan arabanin bagajina sığması. yoksa metro veya otobüs ile taşımayı düşünmüyorum. sadece yurt dışı sitelerde tern byb p8 uzun boylular için daha kullanışlı falan diye okumuştum. gidon sele borusu daha ayarlanabilir şeklinde. bisikletten pek anlamam belki yanlış anlamisimdir boyum 1.83 kilo 90. yoksa Ankaradayım ankara da zaten tern satan yok dahon daha çok servis ağı var gibi . dahon kullanıcısı olarak sizin fikrinizi de tabi ki almak isterim
Anka bike, Erdoğanlar, Ilgaz bu üçü tern bayiliği yapıyor hocam baktınız mı. Sahsi görüşüm tern dahondan daha sağlam bir marka. Son yıllarda dahonlarin kalitesi çok düştü. Kullanıcıları bile bu konuda yazıp çizmişti burda. Amaç bagajda rahatça taşımaksa byb p8,ama yukarıda ki arkadaşın dediği gibi byb p8 ağır bir model. Verge d9 en hafifi. Ve bisiklette hafiflik önemli.
 
  • Beğen
Tepkiler: eyupguder
tesekur ederim.
tek kriterim. corolla sedan arabanin bagajina sığması. yoksa metro veya otobüs ile taşımayı düşünmüyorum. sadece yurt dışı sitelerde tern byb p8 uzun boylular için daha kullanışlı falan diye okumuştum. gidon sele borusu daha ayarlanabilir şeklinde. bisikletten pek anlamam belki yanlış anlamisimdir boyum 1.83 kilo 90. yoksa Ankaradayım ankara da zaten tern satan yok dahon daha çok servis ağı var gibi . dahon kullanıcısı olarak sizin fikrinizi de tabi ki almak isterim

Bu 3'ü arasında en performanslı model Verge D9 olur çünkü hem tekerleri standart bir 20 inchlik katlanıra göre büyük hem de hidrolik disk fren vs var. Verge D9 alınacaksa boyutlarına bir bakmak lazım bagaja sığar mı sığmaz mı diye. Taşınabilirliği bir tık düşük diğerlerine göre.

Bence standart boyutlardaki Tern Link D8'i değerlendirebilirsiniz özellikle bagaj ve çamurluk önemliyse sizin için. Ya da tamamen alüminyum kadroya (maşa dahil) sahip biraz daha hız odaklı Mu d9'u alabilirsiniz. Ortalama 100km kadar Mu D9 kullandım 1. Viteste geri pedal yapınca vitesin 2'ye çıkması dışında bir sorun yok (Vites ayarımla ilgili olabilir bu sorun.)

Bisiklet hafif ve akıcı, sürüşü stabil geldi bana. Ama ilk katlanıra binişimde tekerler küçük olduğu için gidon çok hassas gelmişti, en ufak döndürmede çok dönüyormuşum gibi geliyordu. Zamanla alışılıyor buna.
Aynakolu büyük olduğu çoğu katlanır bisikletteki gibi bunda da yokuş çıkmak zorlayıcı.

MU D9'un donanımı yanlışım yoksa Link D8'e göre daha üstün. Ama MU D9'da bagaj ve çamurluk yok.

Burada sanırım işin içine gidon ve kadro katlama mekanizmalarının farklılığı ve kadro tasarım farklılıkları vs giriyor. İki marka da sağlam bence hangisini seçerseniz seçin memnun kalırsınız. Dediğim gibi alternatif olarak Link D8'e de göz atabilirsiniz.
 
  • Beğen
Tepkiler: eyupguder
Merhaba,
Altus RD-M310 arka aktarıcıma uyumlu megarange 8li ruble bakıyorum.
Aktarıcı sanırım minimum 11dişli maksimum 34dişli ile çalışıyor.
Alışveriş sitelerinde iki ürün bulabildim.
Shimano MF-TZ31 ve Shimano Acera CS-HG41
Ürünlerin hemen hemen fiyatları aynı ancak hangisi katlanır veya yol bisikletine uygundur bilmiyorum.
Bisikletim carraro flexi108 e uygun olan hangisidir? Ya da sizin önerebileceğiniz başka ruble var mı?
 
Merhaba,
Altus RD-M310 arka aktarıcıma uyumlu megarange 8li ruble bakıyorum.
Aktarıcı sanırım minimum 11dişli maksimum 34dişli ile çalışıyor.
Alışveriş sitelerinde iki ürün bulabildim.
Shimano MF-TZ31 ve Shimano Acera CS-HG41
Ürünlerin hemen hemen fiyatları aynı ancak hangisi katlanır veya yol bisikletine uygundur bilmiyorum.
Bisikletim carraro flexi108 e uygun olan hangisidir? Ya da sizin önerebileceğiniz başka ruble var mı?

MF-TZ31 8'li değil, 7'li ve vidalı. TZ500 ve TZ510 Megarange rubeleler de öyle. Hiçbirini kaset göbekli bir bisiklette kullanamazsınız.
CS-HG31-8, CS-HG41-8, CS-HG51-8, CS-HG200-8 size uygun olan rubleler. 31'ler Altus, 41'ler Acera, 51'ler Alivio, 200'ler yeni Altus diye de geçiyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: VolkaNN
Üstadım çok teşekkür ederim.
Peki HG31 mi HG41 mi tercih etmeli? Fiyat farkı sadece 20TL.
 
Üstadım çok teşekkür ederim.
Peki HG31 mi HG41 mi tercih etmeli? Fiyat farkı sadece 20TL.

HG51 > HG41 HG200 > HG31
Aralarında çok fazla fark yok, küçücük ağırlık ya da kaplama (dolayısıyla renk) farkları var. Sonu 1 olmayan eski modeller ise bunlardan ağır. Mesela HG50, HG51'den ağır. HG50 dışında o eski ağır modellerden pek bulunmuyor zaten.
20 lira fark için ben HG41 alırdım. Biraz da boyalı gibi durduğu için siyah HG31 ve HG200'leri sevmememin de etkisi var tabii.
 
  • Beğen
Tepkiler: VolkaNN
@VolkaNN hg50 de düşünülebilir.
hg41'in Diş sayıları: 11-13-15-17-20-23-26-34T
hg50'nin Diş sayıları: 11-13-15-18-21-24-28-34t
buna göre yokuş tırmanma söz konusu olduğunda hg50 daha verimli olur.

(link)
 
HG51 > HG41 HG200 > HG31
Aralarında çok fazla fark yok, küçücük ağırlık ya da kaplama (dolayısıyla renk) farkları var. Sonu 1 olmayan eski modeller ise bunlardan ağır. Mesela HG50, HG51'den ağır. HG50 dışında o eski ağır modellerden pek bulunmuyor zaten.
20 lira fark için ben HG41 alırdım. Biraz da boyalı gibi durduğu için siyah HG31 ve HG200'leri sevmememin de etkisi var tabii.

Zamanında HG53, 73 ve 93'ün farklarını araştırırken, yabancı bir forumda o kaplamanın paslanmaya ve yağ/çamur tutmaya karşı da fark yarattığını okumuştum. Dediğiniz gibi, onlar da ağırlık farketmiyor diyordu. HG53te hiç kaplama yok, 73'de sanırım sadece dışta var, 93'te her yerde var gibi bir kaplama artışı vardı sayı yükseldikçe.
 
Merhabalar,
Bu, forumdaki ilk mesajım. Bu başlık altına yazma sebebim ise umarım devam eden satırlardan anlaşılacaktır. İlk mesajımda müstakil başlık açmak belki uygun olmayabilir diye düşündüm. Yine de bir yanlışlık yapmakta isem peşinen affola.
Bisikletle 4-5 yaşlarında başlayıp 17-18 yaşlarında sona eren ilişkimin üzerinden geçen otuz küsur yılın ardından içimde bisiklete dair yeniden bir takım kıpırtılar oluşmaya başladığını fark edince, bir süredir takip edip hatırı sayılır ölçüde faydalandığım bu güzel foruma üye olmak istedim. Yukarıda belirttiğim gibi geçmişte (çocukluk ve gençlik dönemimde) 13-14 yıllık bir bisiklet deneyimim olmuştu ancak forumu, forum haricinde de pek çok siteyi, bisiklete dair yazılı çizili bulabildiğim bir takım kaynakları okuyup ilgimi çeken bir takım videoları izleyince aslında bisikletle ilgili (asgari düzeyde de olsa) hiçbir teknik bilgiye sahip olmadığımı, terminolojiyle uzaktan yakından ilgim olmadığını, daha doğru bir tabirle "hiçbir şey bilmediğimi" fark ettim. Hoş, o ana kadar biliyordum diye bir şey de yoktu zaten. Bu bakımdan kısa bir süre önce başlayan okumalarım, incelemelerim, burada pek çok değerli insanın yazıp çizdiği şeyler ve aktardıkları deneyimleri benim için çok öğretici oldu. Kısacası bisiklete dair temel bilgileri 50 yaşından sonra öğrenmeye başladım diyebilirim.
İlk bisikletim ilkokul öncesi kullandığım bir üç tekerlekli çocuk bisikletiydi. İlkokul 3. ve 5. sınıflar arasında adını, modelini bilmediğim ancak mavi renkte olduğunu anımsadığım (pinokyo değil daha küçük boyutluydu), başlangıçta iki yanda denge tekercikleri olan (sonradan söküldü tabi) ikinci bisikletim ve rahmetli babamın "önüne değil ileriye bak" seslenişleri arasında iki teker üzerinde yaşanan mutluluk... Üçüncü ve son bisikletim ise, üniversite okumaya gidecek olması sebebiyle dayımdan bana kalan, çok açık sütlü kahve veya koyu krem diye nitelendirebileceğim renge sahip (mutlaka bir adı vardır bu rengin) Bisan marka vitessiz bir şehir bisikletiydi (bu modeli tarif edemiyorum ancak bilen bilir eminim). Koyu kahverengi bir selesi, sele arkasında sallanan ve içinde sanırım sadece çok fonksiyonlu anahtar olan aynı renkli kutucuk, ön (veya arka da olabilir, unuttum) tekere temas edince ön farı yakan dinamosu... Anımsadıkça mutlu oluyorum... Ortaokul 1. sınıftaydım, yıl 1983... Dolayısıyla asıl ve daha düzenli bisiklete binmeye bu Bisan ile başladım diyebilirim. 1983'de henüz kalıbım yetmediği için önceleri gidon ve sele arasında uzanan (bazı Bisanlarda çiftli boru var fakat benimkinde tek idi) kadroya oturarak sürüyordum, biraz alışınca seleye çıkmaya başladım ve lise son sınıfa kadar çok yoğun olmamakla birlikte keyifle kullandım.
1990'da üniversite eğitimim için İstanbul'un yolunu tutunca, dayımdan devraldığım bisikletimi kuzenime devrederek bisiklet maceramı sonlandırmış oldum. Sonrasındaki süreçte hayat yolculuğu öylesine farklı bir düzlemde ilerledi ki, bisiklet aklıma bile gelmedi, hayret ki hayret. 1990'ların sonuna doğru o dönem için uydudan bedelsiz olarak seyredilebilen Eurosport kanalında yayınlanan TdF çok ilgimi çekmişti, o gün bugündür fırsat bulduğumda izlerim, belki bu bisikletle kopmayan tek bağ sayılabilir benim için.
Şu anda ufaktan emeklilik plânları yapmaya başlayan 26 yıllık bir akademisyen olarak en başta ifade ettiğim gibi içimde o pedalı tekrar çevirme hususunda tarif edemeyeceğim ölçüde bir heyecan var ve artık bu kez neye ihtiyacım olduğunu da net olarak biliyorum (forum okumalarımın bunda büyük katkısı oldu). Farklı bir durum söz konusu olmazsa, fiziksel sağlığım elverirse katlanabilir bir bisiklet ilk tercihim olacaktır. Sebepleri:
1) Her şeyden önce görsel olarak tamamen zevkime hitap ediyor
2) Araba bagajına koyarak veya diğer toplu taşıma araçları ile farklı yerlere götürerek kullanabilme olanağının bulunması
3) Evimin bir apartman dairesi olması, bunun dışında depo ve benzeri bir yerimizin olmaması, üstelik hırsızlık gibi risklerin her an oluşabilmesi sebebiyle kullanım sonrası evde muhafaza edilebilecek olması
4) Şu anki bisiklet anlayışımın hız ve skor odaklı değil (bunu negatif bir manayla söylemiyorum, tarzım olmadığını belirtmek için söylüyorum), tamamen yayıla yayıla gezmek, keyifli sürüşler yapmak odaklı olması
Esasen bunlardan hangisi daha ağır basıyor derseniz 1 numaralı sebep tek başına bile yeterlidir diyebilirim.
Kadro, sele, gidon, aynakol, ruble, dişli oranları gibi pek çok tabir ve konu hakkında temel bilgiler oluşturmaya başladım ve mesela önde 52'lik bir aynakolla birlikte arkada 11-36'lık bir rublenin tam da aradığım bir set olduğunu söyleyebilirim. Daha birkaç hafta öncesinde kadar bunları birisi telaffuz etse nedir bu diye bakar kalırdım.
Uzunca oldu farkındayım ancak bu ilk mesajla kendimi biraz daha net ifade edebildiğimi düşünüyorum. Bu başlığa yazdım çünkü katlanır bisikletlerle ilgili en yeni tarihli ve sanırım son dönemdeki en hareketli başlık buydu. Buraya daha sonra da mesajlar yazmayı diliyorum. Çünkü çok da uzak sayılmayacak bir süre sonra bu hayalimi gerçekleştirmek istiyorum. O gün geldiğinde kafamdaki resim mutlaka biraz daha netleşmiş olacak, bilgilerim de öyle. Ancak yine sorup öğreneceğim çok şey olacak, o da burada olacak diye umut ediyorum.
Forumu, özellikle de katlanırlarla ilgili başlıkları takip etmeye devam edeceğim. Emeği geçenlere teşekkürler, herkese selâmlar ve sevgiler...
 
  • Beğen
Tepkiler: Mazm ve Atasoy
Hocam merhaba. Yazınızı baştan aşağı okudum. Bence katlanır bisiklet tercihi yapacak iseniz ;piyasada bulunan 52-36 oranlarını kullanmış birisi olarak uzak durun derim. Önceliğiniz bence 3 yaprakli aynakol modelleri olmalı. Yokuşlarda zorlanmamak ve diz sağlığınız koruması açısından 3`lu aynakol tercihi etmelisiniz bana göre
 
  • Beğen
Tepkiler: tasdelen ve AykutA
Dahon Vitesse D8 kullanıcısıyım, tavsiye ederim.
Bir süre kullanıp, şehir bisikletine geçmeye karar verdiğinizde elden çıkartması kolay olur :)

Keyifli sürüşler.
 
  • Beğen
Tepkiler: AykutA
Dahon Vybe 7 kullanıyorum. İş görüyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: AykutA
Merhaba arkadaşlar normalde yol bisikleti kullanıcısıyım fakat şehir içinde sürerken pek rahat edemiyorum sosyal sürüşlerde bunun için katlanır bisiklet boyunda tern verge d9 tarzında bir bisiklet arıyorum bu bisikletlerin katlanmayan versiyonları mevcut mudur acaba Türkiye de?
 
@Sahincansahin Sanırım sen minivelo diye geçen bisikletleri arıyorsun. Seneler önce carraro minivelo çıkarmıştı.
 
Tern özellikle asya pazarında çeşitli modeller üretiyor 20 jantlı, mesela surge adında farklı varyasyonları olan bir modeli var, ben çok beğendim ama tabii ki güzel bir şey olduğu için Türkiye'de satışı yok :)

Mesela Japonya'da 10 farklı model var

(link)
Merhabalar,
Bu, forumdaki ilk mesajım. Bu başlık altına yazma sebebim ise umarım devam eden satırlardan anlaşılacaktır. İlk mesajımda müstakil başlık açmak belki uygun olmayabilir diye düşündüm. Yine de bir yanlışlık yapmakta isem peşinen affola.
Bisikletle 4-5 yaşlarında başlayıp 17-18 yaşlarında sona eren ilişkimin üzerinden geçen otuz küsur yılın ardından içimde bisiklete dair yeniden bir takım kıpırtılar oluşmaya başladığını fark edince, bir süredir takip edip hatırı sayılır ölçüde faydalandığım bu güzel foruma üye olmak istedim. Yukarıda belirttiğim gibi geçmişte (çocukluk ve gençlik dönemimde) 13-14 yıllık bir bisiklet deneyimim olmuştu ancak forumu, forum haricinde de pek çok siteyi, bisiklete dair yazılı çizili bulabildiğim bir takım kaynakları okuyup ilgimi çeken bir takım videoları izleyince aslında bisikletle ilgili (asgari düzeyde de olsa) hiçbir teknik bilgiye sahip olmadığımı, terminolojiyle uzaktan yakından ilgim olmadığını, daha doğru bir tabirle "hiçbir şey bilmediğimi" fark ettim. Hoş, o ana kadar biliyordum diye bir şey de yoktu zaten. Bu bakımdan kısa bir süre önce başlayan okumalarım, incelemelerim, burada pek çok değerli insanın yazıp çizdiği şeyler ve aktardıkları deneyimleri benim için çok öğretici oldu. Kısacası bisiklete dair temel bilgileri 50 yaşından sonra öğrenmeye başladım diyebilirim.
İlk bisikletim ilkokul öncesi kullandığım bir üç tekerlekli çocuk bisikletiydi. İlkokul 3. ve 5. sınıflar arasında adını, modelini bilmediğim ancak mavi renkte olduğunu anımsadığım (pinokyo değil daha küçük boyutluydu), başlangıçta iki yanda denge tekercikleri olan (sonradan söküldü tabi) ikinci bisikletim ve rahmetli babamın "önüne değil ileriye bak" seslenişleri arasında iki teker üzerinde yaşanan mutluluk... Üçüncü ve son bisikletim ise, üniversite okumaya gidecek olması sebebiyle dayımdan bana kalan, çok açık sütlü kahve veya koyu krem diye nitelendirebileceğim renge sahip (mutlaka bir adı vardır bu rengin) Bisan marka vitessiz bir şehir bisikletiydi (bu modeli tarif edemiyorum ancak bilen bilir eminim). Koyu kahverengi bir selesi, sele arkasında sallanan ve içinde sanırım sadece çok fonksiyonlu anahtar olan aynı renkli kutucuk, ön (veya arka da olabilir, unuttum) tekere temas edince ön farı yakan dinamosu... Anımsadıkça mutlu oluyorum... Ortaokul 1. sınıftaydım, yıl 1983... Dolayısıyla asıl ve daha düzenli bisiklete binmeye bu Bisan ile başladım diyebilirim. 1983'de henüz kalıbım yetmediği için önceleri gidon ve sele arasında uzanan (bazı Bisanlarda çiftli boru var fakat benimkinde tek idi) kadroya oturarak sürüyordum, biraz alışınca seleye çıkmaya başladım ve lise son sınıfa kadar çok yoğun olmamakla birlikte keyifle kullandım.
1990'da üniversite eğitimim için İstanbul'un yolunu tutunca, dayımdan devraldığım bisikletimi kuzenime devrederek bisiklet maceramı sonlandırmış oldum. Sonrasındaki süreçte hayat yolculuğu öylesine farklı bir düzlemde ilerledi ki, bisiklet aklıma bile gelmedi, hayret ki hayret. 1990'ların sonuna doğru o dönem için uydudan bedelsiz olarak seyredilebilen Eurosport kanalında yayınlanan TdF çok ilgimi çekmişti, o gün bugündür fırsat bulduğumda izlerim, belki bu bisikletle kopmayan tek bağ sayılabilir benim için.
Şu anda ufaktan emeklilik plânları yapmaya başlayan 26 yıllık bir akademisyen olarak en başta ifade ettiğim gibi içimde o pedalı tekrar çevirme hususunda tarif edemeyeceğim ölçüde bir heyecan var ve artık bu kez neye ihtiyacım olduğunu da net olarak biliyorum (forum okumalarımın bunda büyük katkısı oldu). Farklı bir durum söz konusu olmazsa, fiziksel sağlığım elverirse katlanabilir bir bisiklet ilk tercihim olacaktır. Sebepleri:
1) Her şeyden önce görsel olarak tamamen zevkime hitap ediyor
2) Araba bagajına koyarak veya diğer toplu taşıma araçları ile farklı yerlere götürerek kullanabilme olanağının bulunması
3) Evimin bir apartman dairesi olması, bunun dışında depo ve benzeri bir yerimizin olmaması, üstelik hırsızlık gibi risklerin her an oluşabilmesi sebebiyle kullanım sonrası evde muhafaza edilebilecek olması
4) Şu anki bisiklet anlayışımın hız ve skor odaklı değil (bunu negatif bir manayla söylemiyorum, tarzım olmadığını belirtmek için söylüyorum), tamamen yayıla yayıla gezmek, keyifli sürüşler yapmak odaklı olması
Esasen bunlardan hangisi daha ağır basıyor derseniz 1 numaralı sebep tek başına bile yeterlidir diyebilirim.
Kadro, sele, gidon, aynakol, ruble, dişli oranları gibi pek çok tabir ve konu hakkında temel bilgiler oluşturmaya başladım ve mesela önde 52'lik bir aynakolla birlikte arkada 11-36'lık bir rublenin tam da aradığım bir set olduğunu söyleyebilirim. Daha birkaç hafta öncesinde kadar bunları birisi telaffuz etse nedir bu diye bakar kalırdım.
Uzunca oldu farkındayım ancak bu ilk mesajla kendimi biraz daha net ifade edebildiğimi düşünüyorum. Bu başlığa yazdım çünkü katlanır bisikletlerle ilgili en yeni tarihli ve sanırım son dönemdeki en hareketli başlık buydu. Buraya daha sonra da mesajlar yazmayı diliyorum. Çünkü çok da uzak sayılmayacak bir süre sonra bu hayalimi gerçekleştirmek istiyorum. O gün geldiğinde kafamdaki resim mutlaka biraz daha netleşmiş olacak, bilgilerim de öyle. Ancak yine sorup öğreneceğim çok şey olacak, o da burada olacak diye umut ediyorum.
Forumu, özellikle de katlanırlarla ilgili başlıkları takip etmeye devam edeceğim. Emeği geçenlere teşekkürler, herkese selâmlar ve sevgiler...

Hocam karar verebildiniz mi?

Arada kaldıysanız diye forumda bir katlanır bisiklet yükseltmesiyle ilgili bir başlık var.
Ben de dahil olmak üzere bisikletlerin ihtiyaca göre nelerini nasıl yükselttiğimizi naöizane paylaştık. Başlığa bi bakarsanız, belki tercihiniz ve sonrası için yardımcı olabilir. Başlık burada:

Katlanır bisiklet modifiyesinde uç noktalar...
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: AykutA
Sevgili Mazm,
Forumda yeni olduğum için sanırım, sizin mesajı buraya alıntılayamadım. Alıntılamışım gibi kabul ediniz.

Eskiden, daha genç yaşlarda iken almak istediğim bir şey olduğunda mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırmak gibi bir özelliğim ağır basıyordu. Fakat elbette bunların bir kısmı mali olanaklar sebebiyle gerçekleşmezken gerçekleşen bir kısmında ise aceleci davranmanın negatif etkilerini yaşadığım da oluyordu. Dolayısıyla epey bir süredir konu her ne olursa olsun adımlarımı emin atmak gibi bir alışkanlık edindim ve bundan çok verim aldım. Bu başlıktaki ilk mesajımın üzerinden geçen zaman zarfında bisiklete karşı heyecanımın azalmadığını, daha da arttığını söyleyebilirim. Bu zaman zarfında bulabildiğim her fırsatta bu forum da dahil olmak üzere bisiklete dair okumalar yapmaya, bloglar ve özellikle de vloglar takip etmeye özen gösterip teorik bilgimi biraz daha ilerletmeye gayret ettim. Hattâ teknik, teorik bilgilerin yanında bisikletin bireysel ve toplumsal yaşamdaki yeri, bisiklet kültürü ile ilgili de enteresan şeyler gördüm. Bisiklete dair bulup okuyabildiğim/izleyebildiğim her şey bisiklete olan heyecan dozumu daha da arttırdı diyebilirim.
Bu arada evde sıkça bu konulardan bahsetmem sebebiyle kendisi de benim gibi çocukluk dönemlerinde bir ara bisiklet kullanmış olan eşim de bir bisiklet sahibi olup beraberce keyif sürüşleri yapmaya ikna olmuş gibi gözüküyor. Yani artık yapacağımız plânlama bir kişilik değil iki kişilik olacak. 2023'de bu konuyu ele alacağız ancak ilk mesajımda da yazdığım gibi koşullar farklı cereyan etmezse bir buçuk yıl sonrası için emeklilik düşünüyorum. O zaman içimize sinecek bir bütçe oluşturup ailecek adım atabiliriz ve şimdikinden çok daha rahat vakitler de ayırabiliriz büyük ihtimalle. Yalnız eşimin trekking modellerine daha alıcı gözle baktığını fark ettim. Açıkçası katlanır al(a)mazsam benim için de ikinci seçenek trekking olurdu (yahut arka bagaj ve çamurluk monte edilmiş, tekerlekleri bir miktar inceltilmiş dağ bisikleti). Çünkü katlanırın pratikliği dışında katlanırda aradığım diğer bazı özelliklerin çoğu trekkinglerde var gibi.
Bahsettiğiniz başlıktaki bazı mesajları merakla okumuştum ancak sizin tavsiyeniz üzerine ilk fırsatta daha dikkatli ve daha detaylı bakacağım. Bu bakımdan çok teşekkür ediyorum...
 
  • Beğen
Tepkiler: oscak41
Sevgili Mazm,
Forumda yeni olduğum için sanırım, sizin mesajı buraya alıntılayamadım. Alıntılamışım gibi kabul ediniz.

Eskiden, daha genç yaşlarda iken almak istediğim bir şey olduğunda mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırmak gibi bir özelliğim ağır basıyordu. Fakat elbette bunların bir kısmı mali olanaklar sebebiyle gerçekleşmezken gerçekleşen bir kısmında ise aceleci davranmanın negatif etkilerini yaşadığım da oluyordu. Dolayısıyla epey bir süredir konu her ne olursa olsun adımlarımı emin atmak gibi bir alışkanlık edindim ve bundan çok verim aldım. Bu başlıktaki ilk mesajımın üzerinden geçen zaman zarfında bisiklete karşı heyecanımın azalmadığını, daha da arttığını söyleyebilirim. Bu zaman zarfında bulabildiğim her fırsatta bu forum da dahil olmak üzere bisiklete dair okumalar yapmaya, bloglar ve özellikle de vloglar takip etmeye özen gösterip teorik bilgimi biraz daha ilerletmeye gayret ettim. Hattâ teknik, teorik bilgilerin yanında bisikletin bireysel ve toplumsal yaşamdaki yeri, bisiklet kültürü ile ilgili de enteresan şeyler gördüm. Bisiklete dair bulup okuyabildiğim/izleyebildiğim her şey bisiklete olan heyecan dozumu daha da arttırdı diyebilirim.
Bu arada evde sıkça bu konulardan bahsetmem sebebiyle kendisi de benim gibi çocukluk dönemlerinde bir ara bisiklet kullanmış olan eşim de bir bisiklet sahibi olup beraberce keyif sürüşleri yapmaya ikna olmuş gibi gözüküyor. Yani artık yapacağımız plânlama bir kişilik değil iki kişilik olacak. 2023'de bu konuyu ele alacağız ancak ilk mesajımda da yazdığım gibi koşullar farklı cereyan etmezse bir buçuk yıl sonrası için emeklilik düşünüyorum. O zaman içimize sinecek bir bütçe oluşturup ailecek adım atabiliriz ve şimdikinden çok daha rahat vakitler de ayırabiliriz büyük ihtimalle. Yalnız eşimin trekking modellerine daha alıcı gözle baktığını fark ettim. Açıkçası katlanır al(a)mazsam benim için de ikinci seçenek trekking olurdu (yahut arka bagaj ve çamurluk monte edilmiş, tekerlekleri bir miktar inceltilmiş dağ bisikleti). Çünkü katlanırın pratikliği dışında katlanırda aradığım diğer bazı özelliklerin çoğu trekkinglerde var gibi.
Bahsettiğiniz başlıktaki bazı mesajları merakla okumuştum ancak sizin tavsiyeniz üzerine ilk fırsatta daha dikkatli ve daha detaylı bakacağım. Bu bakımdan çok teşekkür ediyorum...

Ne güzel hocam, imrendim size. Umarım umduğunuzdan daha güzeline ulaşırsınız.
Saygılar.
 
  • Beğen
Tepkiler: AykutA
Merhaba salcano 400 ü tavsiye eder misiniz? 178 boy 73kg biriyim. Haftada 5-6 saat anca kullanırım. Sıfır buldum 7k tl ne dersiniz?

.salcano.com/detay/katlanir-bisiklet-slcn400-slcn400-24-hd/196
 
Sevgili Mazm,
Forumda yeni olduğum için sanırım, sizin mesajı buraya alıntılayamadım. Alıntılamışım gibi kabul ediniz.

Eskiden, daha genç yaşlarda iken almak istediğim bir şey olduğunda mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırmak gibi bir özelliğim ağır basıyordu. Fakat elbette bunların bir kısmı mali olanaklar sebebiyle gerçekleşmezken gerçekleşen bir kısmında ise aceleci davranmanın negatif etkilerini yaşadığım da oluyordu. Dolayısıyla epey bir süredir konu her ne olursa olsun adımlarımı emin atmak gibi bir alışkanlık edindim ve bundan çok verim aldım. Bu başlıktaki ilk mesajımın üzerinden geçen zaman zarfında bisiklete karşı heyecanımın azalmadığını, daha da arttığını söyleyebilirim. Bu zaman zarfında bulabildiğim her fırsatta bu forum da dahil olmak üzere bisiklete dair okumalar yapmaya, bloglar ve özellikle de vloglar takip etmeye özen gösterip teorik bilgimi biraz daha ilerletmeye gayret ettim. Hattâ teknik, teorik bilgilerin yanında bisikletin bireysel ve toplumsal yaşamdaki yeri, bisiklet kültürü ile ilgili de enteresan şeyler gördüm. Bisiklete dair bulup okuyabildiğim/izleyebildiğim her şey bisiklete olan heyecan dozumu daha da arttırdı diyebilirim.
Bu arada evde sıkça bu konulardan bahsetmem sebebiyle kendisi de benim gibi çocukluk dönemlerinde bir ara bisiklet kullanmış olan eşim de bir bisiklet sahibi olup beraberce keyif sürüşleri yapmaya ikna olmuş gibi gözüküyor. Yani artık yapacağımız plânlama bir kişilik değil iki kişilik olacak. 2023'de bu konuyu ele alacağız ancak ilk mesajımda da yazdığım gibi koşullar farklı cereyan etmezse bir buçuk yıl sonrası için emeklilik düşünüyorum. O zaman içimize sinecek bir bütçe oluşturup ailecek adım atabiliriz ve şimdikinden çok daha rahat vakitler de ayırabiliriz büyük ihtimalle. Yalnız eşimin trekking modellerine daha alıcı gözle baktığını fark ettim. Açıkçası katlanır al(a)mazsam benim için de ikinci seçenek trekking olurdu (yahut arka bagaj ve çamurluk monte edilmiş, tekerlekleri bir miktar inceltilmiş dağ bisikleti). Çünkü katlanırın pratikliği dışında katlanırda aradığım diğer bazı özelliklerin çoğu trekkinglerde var gibi.
Bahsettiğiniz başlıktaki bazı mesajları merakla okumuştum ancak sizin tavsiyeniz üzerine ilk fırsatta daha dikkatli ve daha detaylı bakacağım. Bu bakımdan çok teşekkür ediyorum...
Merhaba, ben de 20 yasimdan sonra bisikleti biraktim 18 sene sonra katlanir bisiklet aldim.
Size tavsiyem: aradan gecen zamanda cok sey degisiyor. Ben hic bir yokusta tikandigimi, dizimin belimin agridigini hatirlamazdim. Ancak simdi oyle degil. Temmuzdan bu yana bisiklete binme suremi arttirdim. Simdi cocuklari okula biraktiktan sonra bagajdan bisikleti cikariyorum 9 km sabah 9 km aksam, oglen arasi da 12 km biniyorum. Ne sinir kaldi ne stres.
Bunun yaninda bisiklet kiyafetlerini de alin. Kask ve aydinlatma ihmal etmeyin.
Bisikleti yanlis alsaniz da olur yenisini alirsiniz ama sagliginiza bir sey olursa duzelmesi zor oluyor. Saygilar.
 
Geri