mariokaldato
En yeniden bir önce kayit olan adam
- Kayıt
- 1 Ağustos 2015
- Mesaj
- 10.985
- Tepki
- 33.508
- Şehir
- Bursa
- İsim
- Raşit Cumhur Çakın
- Başlangıç
- 1980—81
- Bisiklet
- Merida
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
Kayapa göleti kamplı turumuz(Full gerilim, bol mersedesli)
Selamlar ;
Oglumla bir fırsat bulup kamplı tur yapalim dedik. Haritadan bakınınca Kayapa Göleti gözüme sempatik göründü nedense .
4 günde toplam 4-5 saat arasi bir uyku uyuduğumuda özellikle belirtmeliyim.
Paldır küldür esyalarımı bisiklete yükleyip gece vardiyasina, sabah çıkışta da oglani almaya gittim.
Birlikte Kayapa'ya giden sapağa kadar keyifli sekilde sürdük. Sapağa girince cok sert bir rampa karşıladı bizi. Kahvalti da etmemisiz, iste "Kayapa'ya varınca köy kavesinde falan kahvalti ederik kafasindayiz" Hehe...
Dagın ortasinda, muhtesem doğa manzarasi esliginde, Kayapa ' ya kadar pedalladik.
Turlarda olmazsa olmazım kesinlikle " köy kaveleridir. Insanlar meraklıdır; Kendinizi kisa bir an pop star gibi hissedersiniz , ama geçicidir de bu his
Sonrasında seri sekilde sorular gelmeye başlar , bu sefer siz " gelmeyey miydim köy kavesine , açıvereydim bacaklarımı , bağdaş kurup ,çimenlerde mi yiyeydim peynir ekmegim, benim yüzümdennnnnnnnn " tarzı "Babam ve bacanagım Seyfi ' , pardon efsane film " Babam ve oğlum bak git " filmindeki sahneleri yaşarsınız ehehe . 😃😂😁
Yol kenarinda gördümüz bir harabe arazide ;harika ,siyah incirler vardi. Onlardan da biraz topladik enerji depolamak adına.
Neyse işte, toplamda gün başına 1 -1,5 saat uyumuş bir baba olarak köy kavesinde, yari uyku sersemi bicimde ,keyifle çayımı icip ufaktan kavalti etmeye basladim oglumla .
Menu de oyle iddalı degil yani , instagramdaki sonradan görme-full estetikli hatunlarin paylastigi sofralar gibi hayal etmeyin diye söyledim. Biraz zeytin, peynir, incir , karpuz, simit , köfteci Yusuf'tan beleş alinmis aci sosu, avakado , ejder tohumu esliginde kuzu yataginda marinelenmiş sucuklu tost falan, yedik bir seyler Allah ne verdiyse keh keh 😂😂
Orada biraz daha takıldıktan sonra camiye geçip , öğlen namazimizi kıldık.
Sonra hafiften toparlanip , yiyecek-içecek almak üzere Bim bakındık fakat bayağı uzaktaydi,ve oralar aşırı dik rampali yerler. Benim gözüm kesmedi. Mecbur A 101 e girip biseyler aldik.
Domates,biber, margarin, onlu yumurta, 4 tane 2 litrelik su , iki kutu ton balıgı, çekirdek , çıbık kraker vs bseyler aldık.
Geldik zurnanin 'zırt " dediği delige ; Oglumun bisikletinde bagaj demiri falan yok, e benim aldigim çantalar 15×2 litrelik ön çantalar. Yani yer yok çantalarda. Iste burada maryonun kücük önlemler paketi devreye girdi keh keh .
Uygun fiyata, Sümerbank'ın ordu icin urettigi orjinal askeri çanta almıstim. Cantanin en guzel ozelligi hacmi buyuk, ( 50 litre ) ve üstü full ceplerle dolu idi. Toplamda tam 7 tane çeşitli ebatlarda büzgülü cepleri vardı.
Malzemeleri ona doldurdum . Cantayi sirtima aldim.
Başladık göle doğru pedallamaya. Cok uzun bir zaman gecmeden , kolayca bulduk Kayapa Göleti'ni.
Çok şükür.
Manzara nefisti, içimize çektik temiz doga havasini. Ama her zaman ki gibi insanlar her yeri çöple doldurmuştu. (@$&*♡% £% £% lanet olası efbiay )
Kendimize uygun bir kamp alanı ararken, birden çakmagimin gazının bittigini fark ettim.😢😢😢😲😲😲
Yolda gördügüm genclere durumu anlatip çakmak istedim.
Sagolsunlar verdiler.
Daha ilerlerde bir akarsu bulduk. Orasi daha sakindi . Biraz yogun bitki ortulerinden yardirarak gecerek, kendimize uygun bir kamp alani bulduk.
Dedigim gibi yoğunluktan hem bir suru seyi almayi unuttum , hem de bazı kamp malzemelerim eksikti. Mesela yemek pisirme setim yoktu. Oglan tava falan getirdi neyse ki. Çadir vardi ,uyku tulumu bir tane vardı ama matlarimiz yoktu.
Sadece tek bir adet ince yoga mati vardi yanimizda. Bende buna bir cozum olsun diye A101 den biraz karton alip onlarida yuklemistim iste bisikletime.
Çadırımızı kurup , ufaktan yemek hazırliklarina başladik. Çalı cırpi toplayip eskiden muhtelemen dere olan bir yerde ateşi yaktik. Cunku aşiri ruzgar vardi. Mecbur o kuytuya girdim.
Domates, biber, ton baligi ve yumurtadan oluşan bir menemen ( melemen miydi yada ? ) yapip, afiyetle yedik.
Hacı belki kampta olmanın verdigi keyif, belki mutluluk hormonlarina bagli olarak acaip lezzetli olmustu mele-menemen .
Közlenmis bir tad vardi la resmen sebzelerde ehehe E tabi o kadar duman kalkıyor. Illa olur oyle bir tütsüleme tadi .
Bölüm 2 (Göldeki gizemler , canavarlar vs Mario )
Sonrası o akarsuda abdest alip, ikindiye durduk. Namazdan sonra bir gezelim gölün etrafında keşif yapalım dedik. Atladik bisikletlere orman yollarindan geziniyoruz falan. Gorseniz tam gravel etabıydi açık konuşayim keh keh .( Simdi biri çıkıp '_iyi de o bisikletler girevel deyil, geometrisi bla bla bla demesin , Allahima termosu ağzının ortasina yapistiririm)
Insanlar balık tutuyorlardı, bazıları mangal piknik kafasında takıliyordu.
Orada olta sallayan biriyle muhabbete girdim. Maksadım istihbarat toplamaktı oglana çaktırmadan.
Sordum işte buralarda kamp atılir mı, yaban hayatı nasıldır, herhangi bir risk var mi ? hesabi.
Herif "sülalesi rahatlar crew" çıktı. Valla dedi "aga burası yerleşime yakin yer. Burda bsey olmaz. "( Yerleşime yakin dedigi Kayapa bölgeside yüksek rakımlı , bol bayırlı , nispeten seyrek yerlesimli bir yer yani oyle niyork tayms meydanı gibi gelişmiş değil açik konuşayım.
Ben ikna olmadım nedense , tuhaf bir huzursuzluk vardı içimde.
Kendi kendime " Len maryo 4 gundur uykusuz geziyorsun, kafan olmuş maymun gibi. Tribe giriyorsun !!!" Desemde iste babalik duygusu olsa gerek ,yine arastirma yapmaya muhtac oldugumu hissediyordum.
Göl kıyısında gezerken kurumuş olan bölgelerde bir sürü değişik hayvan ayak izine rastladim.
Beni bir Yusuf Yusuf durumu sardı da caktirmiyorum tabi ehehe.
O kadar yoğun bir hayvan izi vardı ki ; ;kesinlikle gelenler her neyse ,sürüler halinde gelmislerdi buraya. E abi ormanin ortası bura su var, yiyecek var . Tabi gelecekler.
(Ona küçük suprizler yapın durumu kisaca ahahha )
Hemen nasıl bir yol izlemem gerektigini düşünmeye başladım. Yanimda önlem amaçlı kamp biçagı, biber gazi ve kuru sıkı vardı. Yine de gafil enselenmemek adına ekstra önlemler almayi kafaya koydum.
(Icimdeki Gemlik saykosuna cevapsiz çagri attim bi nevi )
Önce kamp biçagıyla dikenli çalilik yerlerden uzun ve sık çalılar kesip, çadirin etrafina bunlari koydum. 4 tarafından dikenli çalilarla kaplamiştim cadırı.
Aydinlatma olarak bisikletin ön ve arka lambaları vardi onlarida kullanırım dedim.
Oglana da caktirmamaya calisiyorum tabi urkmesin diye. Neyse biz oturduk agac altina cekirdek falan citliyor , muhabet ediyoruz.
Akşam okununca namaza durduk. Yatsiya kadar ortalikta insanlar falan da geziniyordu. Karşi tarafta birileri ateş falan yakmislardi. Sorun yok gibi duruyordu.
Bende oglanla birlikte etraftan odun , çalı çırpı falan toplayip ates yakmaya karar verdim.
Ateşi yakarken bir anda karşıdan cigliga benzer sesler gelmeye başladı. Başta biz cocuk sesi gbi bsey sandik. Saniyeler sonra bu sesler ulumaya döndü. Hemen ardına bu ulumalar kalabaliklasmaya basladi. Zaten ormanin ortasi , ay isigi sagimizdan yukselmis. Acaip gergin bir ortam oldu. Karşı taraftan gelen koro halinde uluma seslerine bizim taraftanda gelen ulumalar eklendi.
Bu ulumaların, çığlıkların çevirisi nedir diye sorarsanız eğer :" _ Hey hey dostum lanet olası poponu tekmelememizi istemiyorsan hemen burdan kaybol ! "
Ogluma dedim bunlar çakal sürüsü ya korkma, artislik yapiyorlar iste falan. Mecburen kuru sıkıyi çıkardim. Ogluma da cesaret gelsin diye al dedim karsi vadiye dogru bi el ateş et
Nitekim tetige basinca ormanda acaip bir yankilama sesi çıkardı kuru sıkı. Sesler kesilmisti neyseki cok sükür .
Ateşle karşılık vermenizin çevirisi ise :"_ Lanet olası federaller! Hey dostum niyork Polis departmanı olarak olaya biz el koyuyoruz.Hemen kaybol burdan. "
Hemen ardına ateşi harladik. Bir yandan gece boyu yansin diye daha kalin odunlar bulmaya çalışıyoruz. Ateşin içine de yesil yapraklar atiyoruz. Taze agac dallari da yakiyoruz. Bildigim kadari ile bu taze yaprak yakma işi hem yiyeceklerin, sizin kokunuzu falan yok ediyormus. Vahsi hayvanlar kokunuzu alamıyor ayni zamanda kalan yiyeceklerin kokusuda yok oluyormuş.
Yiyecekleride komple benim askeri çantaya doldurup , uzakta bir agaca astık.
Sonra zaten uykusuzluktan bayiliyoruz madem yatalim dedik. Ben yine oglumun ici rahatlasin diye nobetleşe yatalim dedim. Saatleri iki saat sonrasina kurduk. Oglan yatti. Altimda karton var , yumuşaklik falan yalan oldu, yastikta yok iste bir kac kiyafeti dürüp yastik gibi yaptik
Gece uykusuz olmama ragmen bir turlu uyku tutmadi. Ara ara gidip atese odun falan ekledim.
Artik ormanin ortasinda dimdizlaktık , ustelik göl ve bir nehrin kiyisindayiz tam bir amatorluk bu
Bende ufaktan uzandım çadırda , ama uyku gelmiyor , çünkü uyursam kontrolüde kaybedecegim. Takiliyorum öyle. E zaten karton ustunde yatiyorum , yastık neyimde yok ehehe.
Hafif dalar gibi oldum. Bir anda çok yakınımdan grup halinde çığlıklar, ulumalar gelmeye başladı. Amerika kitasina ilk defa çıkan kaşifin yerlileri hintli sanmasi gibi bende kendimce o hayvanlari kurt diye düşündüm bir anda . Beyin iste kuruyor. Ama gelen sesler gerçek bilader
Oglani dürttüm hafiften. Ben dışarı çıkıyorum, bir el ateş edeyim falan dedim.Neyseki uykusu agir pek ayilamadi duruma
Çadırı açıp , seslerin geldiği yöne ateş açtım. Ortalikta cikan gürültü dahada gerdi beni.
Birde baktim ateş sönmüş, karşı taraftaki insanlar gitmiş. Hey yavrum hey tek basimizayiz kisaca keh keh
Hava da serinledi iyice , cadirin yagmur gecirmeyen dış tentesinide taktım mecbur. Ama oda disariyla irtibati tamamen kesiyor bilader. Armut gibi ortadasin , her yaratik senin cadirini görebiliyor ama sen hic bir sey göremiyorsun. Oh beybi. Bu çok ironik bir sey hehe .
Sonra yine girdim çadıra. Yine uzandım. Bu sefer icim gecmis hafiften uyumuşum.
Bir anda pat küt diye sesler geldi, çadır bana çarpip çarpip duruyor uyku sersemi. Algilamaya çalışıyorum ama ciddi söylüyorum tirstim. Aniden ormanin ortasında, çadırina sanki bir arena bogası olanca gücüyle kafa atiyor gibi düşün . Ne hissederdin?
Dur söyleme " Josef josef " aynen oyle valla.
O panikle çadira yumruk falan attim. Tabi bilincsizce bu.
Hafif daha ayilinca anladim ki ,ani bir rüzgar cikmis cadiri salliyor megersem . Nasil rahatladim anlatamam.
(Bu arada oglan hala uyuyor tabi ehehe.)
Yine disari çıkıp bir kac el ates ettim. Girdim çadira yattim. "Eeee bilmem neyini bilmem napam " ofkesine kapildim bir an. Nolcaksa olsun L'n dedim. De işte oglum var yanimda rahat olamıyorum.
Sonra yine hafiften dalmışım , bu sefer seri sekilde ormanin derinliklerinden yuksek volumlu silah sesleri ard arda gelmeye basladi. Ben yine sicradim yerimden. Meseleyi algilamaya calisiyorum.
Bir yerde duymustum. Koyluler tarlalarini domuzlar basmasin diye belli araliklarla ates ederlermis.
Iyide bilader oradan kaçan direk bana gelecek ben nasıl rahat edeyim ki ?
Hadi yine çık dışarı, bir kaç el de sen sık durumu yaptim. Tekrar çadıra döndüm.
Tekrar geldim, uzandım. Saat 3.30 civarlari olmuştu sanirim...
Hafiften kestireyim dedim. Sonra dalmışım. Gözümü bir açtım sabah olmuş ... Oh beee cok şükür dedim Allah'ıma hamd ettim.
Çadır zaten fırın gibi olmuş. Oglani kaldirdim. Dişari cikip çalı cırpi topladik ateş yaktik.
Kalan malzemeler ziyan olmasin diye hepsinden karisik bir melemen yaptim . Tekrar enfes olmuştu. O kabus dolu geceyi atlatmiş olmanin verdigi sevincle bir guzel gömdük melemenimizi.
Sonra çadirimizi, eşyalarimizi toplayıp tekrar yola koyulduk. Kayapa sanayi cikisinda , minibüsden bozma bir aracta kofte ekmek yapan bir yerden gecerken baktim semaverde çay var. Eee maryo durur mu firladim daldim dukkana. Selamun aleyküm, aleyküm selam. Abi çay var mi ? "_olmaz miii demesi beni bitirdi. Oturduk duble iki cay soyledik, bir güzel gömdük. Semaver cayi gerçekten baska oluyor. Bi tane daha soyledim . Icimde rahmetli Harun Kolçak'in " Sensiz olmamm huooooo sensiz olmammmm "sarkisi
Çaliyordu. Benden armagan olsun buda tüm Maryo fanlarina ehhehe
Okuduğunuz icin Teşekkürler canlar .kalp kalp 💚💚💚😂😂😂😂
Selamlar ;
Oglumla bir fırsat bulup kamplı tur yapalim dedik. Haritadan bakınınca Kayapa Göleti gözüme sempatik göründü nedense .
4 günde toplam 4-5 saat arasi bir uyku uyuduğumuda özellikle belirtmeliyim.
Paldır küldür esyalarımı bisiklete yükleyip gece vardiyasina, sabah çıkışta da oglani almaya gittim.
Birlikte Kayapa'ya giden sapağa kadar keyifli sekilde sürdük. Sapağa girince cok sert bir rampa karşıladı bizi. Kahvalti da etmemisiz, iste "Kayapa'ya varınca köy kavesinde falan kahvalti ederik kafasindayiz" Hehe...
Dagın ortasinda, muhtesem doğa manzarasi esliginde, Kayapa ' ya kadar pedalladik.
Turlarda olmazsa olmazım kesinlikle " köy kaveleridir. Insanlar meraklıdır; Kendinizi kisa bir an pop star gibi hissedersiniz , ama geçicidir de bu his
Sonrasında seri sekilde sorular gelmeye başlar , bu sefer siz " gelmeyey miydim köy kavesine , açıvereydim bacaklarımı , bağdaş kurup ,çimenlerde mi yiyeydim peynir ekmegim, benim yüzümdennnnnnnnn " tarzı "Babam ve bacanagım Seyfi ' , pardon efsane film " Babam ve oğlum bak git " filmindeki sahneleri yaşarsınız ehehe . 😃😂😁
Yol kenarinda gördümüz bir harabe arazide ;harika ,siyah incirler vardi. Onlardan da biraz topladik enerji depolamak adına.
Neyse işte, toplamda gün başına 1 -1,5 saat uyumuş bir baba olarak köy kavesinde, yari uyku sersemi bicimde ,keyifle çayımı icip ufaktan kavalti etmeye basladim oglumla .
Menu de oyle iddalı degil yani , instagramdaki sonradan görme-full estetikli hatunlarin paylastigi sofralar gibi hayal etmeyin diye söyledim. Biraz zeytin, peynir, incir , karpuz, simit , köfteci Yusuf'tan beleş alinmis aci sosu, avakado , ejder tohumu esliginde kuzu yataginda marinelenmiş sucuklu tost falan, yedik bir seyler Allah ne verdiyse keh keh 😂😂
Orada biraz daha takıldıktan sonra camiye geçip , öğlen namazimizi kıldık.
Sonra hafiften toparlanip , yiyecek-içecek almak üzere Bim bakındık fakat bayağı uzaktaydi,ve oralar aşırı dik rampali yerler. Benim gözüm kesmedi. Mecbur A 101 e girip biseyler aldik.
Domates,biber, margarin, onlu yumurta, 4 tane 2 litrelik su , iki kutu ton balıgı, çekirdek , çıbık kraker vs bseyler aldık.
Geldik zurnanin 'zırt " dediği delige ; Oglumun bisikletinde bagaj demiri falan yok, e benim aldigim çantalar 15×2 litrelik ön çantalar. Yani yer yok çantalarda. Iste burada maryonun kücük önlemler paketi devreye girdi keh keh .
Uygun fiyata, Sümerbank'ın ordu icin urettigi orjinal askeri çanta almıstim. Cantanin en guzel ozelligi hacmi buyuk, ( 50 litre ) ve üstü full ceplerle dolu idi. Toplamda tam 7 tane çeşitli ebatlarda büzgülü cepleri vardı.
Malzemeleri ona doldurdum . Cantayi sirtima aldim.
Başladık göle doğru pedallamaya. Cok uzun bir zaman gecmeden , kolayca bulduk Kayapa Göleti'ni.
Çok şükür.
Manzara nefisti, içimize çektik temiz doga havasini. Ama her zaman ki gibi insanlar her yeri çöple doldurmuştu. (@$&*♡% £% £% lanet olası efbiay )
Kendimize uygun bir kamp alanı ararken, birden çakmagimin gazının bittigini fark ettim.😢😢😢😲😲😲
Yolda gördügüm genclere durumu anlatip çakmak istedim.
Sagolsunlar verdiler.
Daha ilerlerde bir akarsu bulduk. Orasi daha sakindi . Biraz yogun bitki ortulerinden yardirarak gecerek, kendimize uygun bir kamp alani bulduk.
Dedigim gibi yoğunluktan hem bir suru seyi almayi unuttum , hem de bazı kamp malzemelerim eksikti. Mesela yemek pisirme setim yoktu. Oglan tava falan getirdi neyse ki. Çadir vardi ,uyku tulumu bir tane vardı ama matlarimiz yoktu.
Sadece tek bir adet ince yoga mati vardi yanimizda. Bende buna bir cozum olsun diye A101 den biraz karton alip onlarida yuklemistim iste bisikletime.
Çadırımızı kurup , ufaktan yemek hazırliklarina başladik. Çalı cırpi toplayip eskiden muhtelemen dere olan bir yerde ateşi yaktik. Cunku aşiri ruzgar vardi. Mecbur o kuytuya girdim.
Domates, biber, ton baligi ve yumurtadan oluşan bir menemen ( melemen miydi yada ? ) yapip, afiyetle yedik.
Hacı belki kampta olmanın verdigi keyif, belki mutluluk hormonlarina bagli olarak acaip lezzetli olmustu mele-menemen .
Közlenmis bir tad vardi la resmen sebzelerde ehehe E tabi o kadar duman kalkıyor. Illa olur oyle bir tütsüleme tadi .
Bölüm 2 (Göldeki gizemler , canavarlar vs Mario )
Sonrası o akarsuda abdest alip, ikindiye durduk. Namazdan sonra bir gezelim gölün etrafında keşif yapalım dedik. Atladik bisikletlere orman yollarindan geziniyoruz falan. Gorseniz tam gravel etabıydi açık konuşayim keh keh .( Simdi biri çıkıp '_iyi de o bisikletler girevel deyil, geometrisi bla bla bla demesin , Allahima termosu ağzının ortasina yapistiririm)
Insanlar balık tutuyorlardı, bazıları mangal piknik kafasında takıliyordu.
Orada olta sallayan biriyle muhabbete girdim. Maksadım istihbarat toplamaktı oglana çaktırmadan.
Sordum işte buralarda kamp atılir mı, yaban hayatı nasıldır, herhangi bir risk var mi ? hesabi.
Herif "sülalesi rahatlar crew" çıktı. Valla dedi "aga burası yerleşime yakin yer. Burda bsey olmaz. "( Yerleşime yakin dedigi Kayapa bölgeside yüksek rakımlı , bol bayırlı , nispeten seyrek yerlesimli bir yer yani oyle niyork tayms meydanı gibi gelişmiş değil açik konuşayım.
Ben ikna olmadım nedense , tuhaf bir huzursuzluk vardı içimde.
Kendi kendime " Len maryo 4 gundur uykusuz geziyorsun, kafan olmuş maymun gibi. Tribe giriyorsun !!!" Desemde iste babalik duygusu olsa gerek ,yine arastirma yapmaya muhtac oldugumu hissediyordum.
Göl kıyısında gezerken kurumuş olan bölgelerde bir sürü değişik hayvan ayak izine rastladim.
Beni bir Yusuf Yusuf durumu sardı da caktirmiyorum tabi ehehe.
O kadar yoğun bir hayvan izi vardı ki ; ;kesinlikle gelenler her neyse ,sürüler halinde gelmislerdi buraya. E abi ormanin ortası bura su var, yiyecek var . Tabi gelecekler.
(Ona küçük suprizler yapın durumu kisaca ahahha )
Hemen nasıl bir yol izlemem gerektigini düşünmeye başladım. Yanimda önlem amaçlı kamp biçagı, biber gazi ve kuru sıkı vardı. Yine de gafil enselenmemek adına ekstra önlemler almayi kafaya koydum.
(Icimdeki Gemlik saykosuna cevapsiz çagri attim bi nevi )
Önce kamp biçagıyla dikenli çalilik yerlerden uzun ve sık çalılar kesip, çadirin etrafina bunlari koydum. 4 tarafından dikenli çalilarla kaplamiştim cadırı.
Aydinlatma olarak bisikletin ön ve arka lambaları vardi onlarida kullanırım dedim.
Oglana da caktirmamaya calisiyorum tabi urkmesin diye. Neyse biz oturduk agac altina cekirdek falan citliyor , muhabet ediyoruz.
Akşam okununca namaza durduk. Yatsiya kadar ortalikta insanlar falan da geziniyordu. Karşi tarafta birileri ateş falan yakmislardi. Sorun yok gibi duruyordu.
Bende oglanla birlikte etraftan odun , çalı çırpı falan toplayip ates yakmaya karar verdim.
Ateşi yakarken bir anda karşıdan cigliga benzer sesler gelmeye başladı. Başta biz cocuk sesi gbi bsey sandik. Saniyeler sonra bu sesler ulumaya döndü. Hemen ardına bu ulumalar kalabaliklasmaya basladi. Zaten ormanin ortasi , ay isigi sagimizdan yukselmis. Acaip gergin bir ortam oldu. Karşı taraftan gelen koro halinde uluma seslerine bizim taraftanda gelen ulumalar eklendi.
Bu ulumaların, çığlıkların çevirisi nedir diye sorarsanız eğer :" _ Hey hey dostum lanet olası poponu tekmelememizi istemiyorsan hemen burdan kaybol ! "
Ogluma dedim bunlar çakal sürüsü ya korkma, artislik yapiyorlar iste falan. Mecburen kuru sıkıyi çıkardim. Ogluma da cesaret gelsin diye al dedim karsi vadiye dogru bi el ateş et
Nitekim tetige basinca ormanda acaip bir yankilama sesi çıkardı kuru sıkı. Sesler kesilmisti neyseki cok sükür .
Ateşle karşılık vermenizin çevirisi ise :"_ Lanet olası federaller! Hey dostum niyork Polis departmanı olarak olaya biz el koyuyoruz.Hemen kaybol burdan. "
Hemen ardına ateşi harladik. Bir yandan gece boyu yansin diye daha kalin odunlar bulmaya çalışıyoruz. Ateşin içine de yesil yapraklar atiyoruz. Taze agac dallari da yakiyoruz. Bildigim kadari ile bu taze yaprak yakma işi hem yiyeceklerin, sizin kokunuzu falan yok ediyormus. Vahsi hayvanlar kokunuzu alamıyor ayni zamanda kalan yiyeceklerin kokusuda yok oluyormuş.
Yiyecekleride komple benim askeri çantaya doldurup , uzakta bir agaca astık.
Sonra zaten uykusuzluktan bayiliyoruz madem yatalim dedik. Ben yine oglumun ici rahatlasin diye nobetleşe yatalim dedim. Saatleri iki saat sonrasina kurduk. Oglan yatti. Altimda karton var , yumuşaklik falan yalan oldu, yastikta yok iste bir kac kiyafeti dürüp yastik gibi yaptik
Gece uykusuz olmama ragmen bir turlu uyku tutmadi. Ara ara gidip atese odun falan ekledim.
Artik ormanin ortasinda dimdizlaktık , ustelik göl ve bir nehrin kiyisindayiz tam bir amatorluk bu
Bende ufaktan uzandım çadırda , ama uyku gelmiyor , çünkü uyursam kontrolüde kaybedecegim. Takiliyorum öyle. E zaten karton ustunde yatiyorum , yastık neyimde yok ehehe.
Hafif dalar gibi oldum. Bir anda çok yakınımdan grup halinde çığlıklar, ulumalar gelmeye başladı. Amerika kitasina ilk defa çıkan kaşifin yerlileri hintli sanmasi gibi bende kendimce o hayvanlari kurt diye düşündüm bir anda . Beyin iste kuruyor. Ama gelen sesler gerçek bilader
Oglani dürttüm hafiften. Ben dışarı çıkıyorum, bir el ateş edeyim falan dedim.Neyseki uykusu agir pek ayilamadi duruma
Çadırı açıp , seslerin geldiği yöne ateş açtım. Ortalikta cikan gürültü dahada gerdi beni.
Birde baktim ateş sönmüş, karşı taraftaki insanlar gitmiş. Hey yavrum hey tek basimizayiz kisaca keh keh
Hava da serinledi iyice , cadirin yagmur gecirmeyen dış tentesinide taktım mecbur. Ama oda disariyla irtibati tamamen kesiyor bilader. Armut gibi ortadasin , her yaratik senin cadirini görebiliyor ama sen hic bir sey göremiyorsun. Oh beybi. Bu çok ironik bir sey hehe .
Sonra yine girdim çadıra. Yine uzandım. Bu sefer icim gecmis hafiften uyumuşum.
Bir anda pat küt diye sesler geldi, çadır bana çarpip çarpip duruyor uyku sersemi. Algilamaya çalışıyorum ama ciddi söylüyorum tirstim. Aniden ormanin ortasında, çadırina sanki bir arena bogası olanca gücüyle kafa atiyor gibi düşün . Ne hissederdin?
Dur söyleme " Josef josef " aynen oyle valla.
O panikle çadira yumruk falan attim. Tabi bilincsizce bu.
Hafif daha ayilinca anladim ki ,ani bir rüzgar cikmis cadiri salliyor megersem . Nasil rahatladim anlatamam.
(Bu arada oglan hala uyuyor tabi ehehe.)
Yine disari çıkıp bir kac el ates ettim. Girdim çadira yattim. "Eeee bilmem neyini bilmem napam " ofkesine kapildim bir an. Nolcaksa olsun L'n dedim. De işte oglum var yanimda rahat olamıyorum.
Sonra yine hafiften dalmışım , bu sefer seri sekilde ormanin derinliklerinden yuksek volumlu silah sesleri ard arda gelmeye basladi. Ben yine sicradim yerimden. Meseleyi algilamaya calisiyorum.
Bir yerde duymustum. Koyluler tarlalarini domuzlar basmasin diye belli araliklarla ates ederlermis.
Iyide bilader oradan kaçan direk bana gelecek ben nasıl rahat edeyim ki ?
Hadi yine çık dışarı, bir kaç el de sen sık durumu yaptim. Tekrar çadıra döndüm.
Tekrar geldim, uzandım. Saat 3.30 civarlari olmuştu sanirim...
Hafiften kestireyim dedim. Sonra dalmışım. Gözümü bir açtım sabah olmuş ... Oh beee cok şükür dedim Allah'ıma hamd ettim.
Çadır zaten fırın gibi olmuş. Oglani kaldirdim. Dişari cikip çalı cırpi topladik ateş yaktik.
Kalan malzemeler ziyan olmasin diye hepsinden karisik bir melemen yaptim . Tekrar enfes olmuştu. O kabus dolu geceyi atlatmiş olmanin verdigi sevincle bir guzel gömdük melemenimizi.
Sonra çadirimizi, eşyalarimizi toplayıp tekrar yola koyulduk. Kayapa sanayi cikisinda , minibüsden bozma bir aracta kofte ekmek yapan bir yerden gecerken baktim semaverde çay var. Eee maryo durur mu firladim daldim dukkana. Selamun aleyküm, aleyküm selam. Abi çay var mi ? "_olmaz miii demesi beni bitirdi. Oturduk duble iki cay soyledik, bir güzel gömdük. Semaver cayi gerçekten baska oluyor. Bi tane daha soyledim . Icimde rahmetli Harun Kolçak'in " Sensiz olmamm huooooo sensiz olmammmm "sarkisi
Çaliyordu. Benden armagan olsun buda tüm Maryo fanlarina ehhehe
Okuduğunuz icin Teşekkürler canlar .kalp kalp 💚💚💚😂😂😂😂
Son düzenleme: