İlk ağızdan duymasam buraya yazmazdım, bodrumda yaşayan akrabamız az önce aktardı,
Malesef ama malesef, köylülerin büyük bir çoğunluğu avuçlarını ovuşturuyor dedi, biz de buraları satarız artık mantığı ile. Yorum yapmadan şuracığa bırakıyorum...
Ben kafesteki kuşunu, kucaginda cocugunu almış ağlayarak gelen, kendisine karayolu ile ulaşılamadığı için denizden kurtaran teknelerden inen insanlar gordum. Evinden, köyünden, tarlasindan ayrı düşen bir ayağı cukurda yaşama sebebini yitirmiş yaşlılar gördüm. Çalıştıkları işyerlerini bırakıp ailesini kurtarmaya, evini köyünü korumaya giden insanlar gördüm. Sırtında cantalar, ellerinde kurekler testereler orman ekiplerine erzak tasiyan, yangın yolunda kuru alanlari temizleyip boşluk yaratmaya calisan, alevler ile yuzyuze mudahaleye katilan gonulluler gordum. 20'ser metre arayla dizilip henuz yanmamıs ormanlıkları ceviren, jandarma ile destek grubu oluşturup kalan yeşili korumaya çalısan insanlar gordum...
Hepsini Bodrum'da gordum.
Arılarini koydugu camlıklar yanan, seralari, sebze meyve yetistirdigi bahceleri tarlalari, kucuk-buyuk baş hayvanlari, zeytinlikleri, meyve bahceleri yok olan insanlar ve köylüler bunlar. İşleri ve geçim kaynakları yanan...
Evleri yananlar, eşyaları, anıları, bir daha yerine koyamayacakları fotograflari (sehit evlatları, düğünleri, vefat etmiş büyükleri, cocuklarının dogumu) hayatları kül oldu...
Hepsi TOKI ev versin, ata topraklarımızı turizme satariz, zaten yandı ucuzda olsa yine iyi fiyat eder diyor zaten diye dusunuyor gecici konuslandiklari otellerde bir lokma ekmege muhtac, yangın bitince köye dönebilir, kurtarilan ne bulabiriz diye beklerken.
''Köy hayatıda hayat mı zaten? Şehre yerleşiriz aldığımız parayla, millet bahcesinde cay içeriz, trafik, gurultu ve hava kirliliği, betonlaşma, daha ne isteriz'' diyerek ellerini ovusturuyorlar mutlaka.
Zaten Turkiye'de herkese iş ve gelir kapısı bulmak, yeniden hayat kurmak o kadar kolay ki!
Gercekten inandiniz mi buna?
Gundogmus belediye başkanının sözleri kadar sacma bir durum bu;
Evi eski olan vatandaşlar, 'keşke bizim de evimiz yansaydı' diyecekler
Bir veya birkaç kendini bilmez böyle bir cümle kurmuş olabilir belki. Ama bunu tum Bodrum köylülerine veya Turkiye'nin turistik bölgelerinde yangın afetinden etkilenmiş insanlara etiketlemek inanılmaz bir şey...
Size şunu da belirteyim. Bodrum artık Bodrumlu degil! Tıpkı İstanbul gibi. Turkiye'nin heryerinden insanlar geldi yerleşti, iş kurdu, beldenin saflıgından ve açgozlu, gozunu para hırsı burumus, vizyonsuz, ne oldum delisi mulk sahiplerinden faydalandı 80'lerde. Sonra şiddetli göç, betonlaşma ve bu hıza uyamayan altyapisiz şehirleşme takip etti bunu. Ardından vurguncusu, mafyası aklınıza ne gelirse... Yazın gurultu kirliliği, ambulans sesleri eksilmez, trafikte adım atılmaz, tatile ciktim diye iyice saygisiz olan sehirlilerden sinir harbi bitmez tukenmez hale geldi. Silah sesleride eksik olmuyor artık.; cocuklarimiz icin o kadar guvende hissediyoruz ki! En sevdigim cumle ise ''biz olmasak sizde olmazsiniz''. Siz yokken biz daha mutluyduk ve huzurluyduk donup baktıgımda gecmişe.
Bodrumlu'yu dogustan zengin, rahat, rant zengini sanıyorsunuz ya evine ekmek gotururken bir sonraki ay nasil gecinecegini dusunuyor gercek Bodrumluların %80'i. Köylüleride dahil.
Gecmisten gelen bazı Bodrum'luların hatasinin acisini çekiyor cogu.
Kısacasi adi çıkmış Bodrum'un ve yanlış biliyor herkes gercek Bodrum ve Bodrum'luyu.
Tıpkı ulkenin çoğu yerinde etiketleyiverdigimiz gibi etiketliyoruz herkesi kolayca...
Evet şu an ellerimizi ovusturuyoruz yanan yerlerden nasil para kazanip daha güzel yasayacagiz bu afetten sonra diye. Bravo!