Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Manavgat Yanıyor

Göz korkutma çalışmaları... Eğer birilerine dava açmak istiyorlarsa," halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan , EX Mayor 06 Boş Damacanaya açsınlar. Adam tam bir kışkırtma makinesi..

Su mesajda bariz nefret soylemi var.

Manavgat Yanıyor

Sikayet ettim bir kac gun once ama yonetimden tepki yok. Bari burasi biraz duzgun kalsin istiyoruz ama o da olmuyor.

Edit: Ironi olabilecegini anlayamamisim emekli albayligim tutunca. Alinganligima verin, kusuruma bakmayin.
 
Son düzenleme:
Scudo
(link)

İçinde yaşamasak müthiş komik bir ülke. Kundakçı sanıyorlar kız kaçırma çıkıyor. Vatandaş kimlik kontrolü yapıyor jandarma derin uykuda
 
Sıkıntı yok. Allah büyüktür. Derdi veren, çaresini de verir. Yaralar tamir olunur. Şükrederiz. Hamd ederiz. Bize ihtiyaç olursa biz de el atarız. Tarafımız belli olsun.

(Hani bu ormanları yakan pkk'lıların gizli desteğiyle iktidar olduğunuzda, siyasi duruşumuzdan ötürü bizi yargılayacaksınız ya, o bakımdan. Beni kaçırmayın bak, burada olacağım.)
Sizden çok iyi bir komedyen olurmuş aslında 🤣
 
İlk ağızdan duymasam buraya yazmazdım, bodrumda yaşayan akrabamız az önce aktardı,
Malesef ama malesef, köylülerin büyük bir çoğunluğu avuçlarını ovuşturuyor dedi, biz de buraları satarız artık mantığı ile. Yorum yapmadan şuracığa bırakıyorum...
 
Siyasete yillardir soguk bakarim
. . Sosyal medyadaki paylasimlar fanatizmin hangi boyutlara vardiginin acik kanitidir. Sonucta siyasiler bzim gibi insanlar ve zaaflari , tutkulari var. Ozellikle " muhafazakar " düsturu ile 20 senedir ulkeyi yoneten insanlarin ( Tabani degil , ust yönetimi kast ediyorum ) esasen muhafazakarliga çok uzak icraatlarini gordukce şaşırıyorum.
Lütfen sevmek ile fanatizmi karıştırmayın dostlar.
Screenshot_20210805-154043.jpg
Screenshot_20210805-113501-1.jpg

Gordugum en aci paylasim bu idi :(
Screenshot_20210805-153911.jpg

 
Son düzenleme:
haberlerde 12 yaşında bir çocuğun yaktığı iddia ediliyor.
Bumudur yani bu kadar orman 12 yaşında bi çocuk yüzünden mi yandı anlayamıyorum
 
  • Beğen
Tepkiler: Ali Eren
İlk ağızdan duymasam buraya yazmazdım, bodrumda yaşayan akrabamız az önce aktardı,
Malesef ama malesef, köylülerin büyük bir çoğunluğu avuçlarını ovuşturuyor dedi, biz de buraları satarız artık mantığı ile. Yorum yapmadan şuracığa bırakıyorum...

Ben kafesteki kuşunu, kucaginda cocugunu almış ağlayarak gelen, kendisine karayolu ile ulaşılamadığı için denizden kurtaran teknelerden inen insanlar gordum. Evinden, köyünden, tarlasindan ayrı düşen bir ayağı cukurda yaşama sebebini yitirmiş yaşlılar gördüm. Çalıştıkları işyerlerini bırakıp ailesini kurtarmaya, evini köyünü korumaya giden insanlar gördüm. Sırtında cantalar, ellerinde kurekler testereler orman ekiplerine erzak tasiyan, yangın yolunda kuru alanlari temizleyip boşluk yaratmaya calisan, alevler ile yuzyuze mudahaleye katilan gonulluler gordum. 20'ser metre arayla dizilip henuz yanmamıs ormanlıkları ceviren, jandarma ile destek grubu oluşturup kalan yeşili korumaya çalısan insanlar gordum...
Hepsini Bodrum'da gordum.
Arılarini koydugu camlıklar yanan, seralari, sebze meyve yetistirdigi bahceleri tarlalari, kucuk-buyuk baş hayvanlari, zeytinlikleri, meyve bahceleri yok olan insanlar ve köylüler bunlar. İşleri ve geçim kaynakları yanan...
Evleri yananlar, eşyaları, anıları, bir daha yerine koyamayacakları fotograflari (sehit evlatları, düğünleri, vefat etmiş büyükleri, cocuklarının dogumu) hayatları kül oldu...
Hepsi TOKI ev versin, ata topraklarımızı turizme satariz, zaten yandı ucuzda olsa yine iyi fiyat eder diyor zaten diye dusunuyor gecici konuslandiklari otellerde bir lokma ekmege muhtac, yangın bitince köye dönebilir, kurtarilan ne bulabiriz diye beklerken.
''Köy hayatıda hayat mı zaten? Şehre yerleşiriz aldığımız parayla, millet bahcesinde cay içeriz, trafik, gurultu ve hava kirliliği, betonlaşma, daha ne isteriz'' diyerek ellerini ovusturuyorlar mutlaka.
Zaten Turkiye'de herkese iş ve gelir kapısı bulmak, yeniden hayat kurmak o kadar kolay ki!

Gercekten inandiniz mi buna?

Gundogmus belediye başkanının sözleri kadar sacma bir durum bu;
Evi eski olan vatandaşlar, 'keşke bizim de evimiz yansaydı' diyecekler

Bir veya birkaç kendini bilmez böyle bir cümle kurmuş olabilir belki. Ama bunu tum Bodrum köylülerine veya Turkiye'nin turistik bölgelerinde yangın afetinden etkilenmiş insanlara etiketlemek inanılmaz bir şey...

Size şunu da belirteyim. Bodrum artık Bodrumlu degil! Tıpkı İstanbul gibi. Turkiye'nin heryerinden insanlar geldi yerleşti, iş kurdu, beldenin saflıgından ve açgozlu, gozunu para hırsı burumus, vizyonsuz, ne oldum delisi mulk sahiplerinden faydalandı 80'lerde. Sonra şiddetli göç, betonlaşma ve bu hıza uyamayan altyapisiz şehirleşme takip etti bunu. Ardından vurguncusu, mafyası aklınıza ne gelirse... Yazın gurultu kirliliği, ambulans sesleri eksilmez, trafikte adım atılmaz, tatile ciktim diye iyice saygisiz olan sehirlilerden sinir harbi bitmez tukenmez hale geldi. Silah sesleride eksik olmuyor artık.; cocuklarimiz icin o kadar guvende hissediyoruz ki! En sevdigim cumle ise ''biz olmasak sizde olmazsiniz''. Siz yokken biz daha mutluyduk ve huzurluyduk donup baktıgımda gecmişe.

Bodrumlu'yu dogustan zengin, rahat, rant zengini sanıyorsunuz ya evine ekmek gotururken bir sonraki ay nasil gecinecegini dusunuyor gercek Bodrumluların %80'i. Köylüleride dahil.

Gecmisten gelen bazı Bodrum'luların hatasinin acisini çekiyor cogu.
Kısacasi adi çıkmış Bodrum'un ve yanlış biliyor herkes gercek Bodrum ve Bodrum'luyu.
Tıpkı ulkenin çoğu yerinde etiketleyiverdigimiz gibi etiketliyoruz herkesi kolayca...

Evet şu an ellerimizi ovusturuyoruz yanan yerlerden nasil para kazanip daha güzel yasayacagiz bu afetten sonra diye. Bravo!
 
Son düzenleme:
Ben kafesteki kuşunu, kucaginda cocugunu almış ağlayarak gelen, kendisine karayolu ile ulaşılamadığı için denizden kurtaran teknelerden inen insanlar gordum. Evinden, köyünden, tarlasindan ayrı düşen bir ayağı cukurda yaşama sebebini yitirmiş yaşlılar gördüm. Çalıştıkları işyerlerini bırakıp ailesini kurtarmaya, evini köyünü korumaya giden insanlar gördüm. Sırtında cantalar, ellerinde kurekler testereler orman ekiplerine erzak tasiyan, yangın yolunda kuru alanlari temizleyip boşluk yaratmaya calisan, alevler ile yuzyuze mudahaleye katilan gonulluler gordum. 20'ser metre arayla dizilip henuz yanmamıs ormanlıkları ceviren, jandarma ile destek grubu oluşturup kalan yeşili korumaya çalısan insanlar gordum...
Hepsini Bodrum'da gordum.
Arılarini koydugu camlıklar yanan, seralari, sebze meyve yetistirdigi bahceleri tarlalari, kucuk-buyuk baş hayvanlari, zeytinlikleri, meyve bahceleri yok olan insanlar ve köylüler bunlar. İşleri ve geçim kaynakları yanan...
Evleri yananlar, eşyaları, anıları, bir daha yerine koyamayacakları fotograflari (sehit evlatları, düğünleri, vefat etmiş büyükleri, cocuklarının dogumu) hayatları kül oldu...
Hepsi TOKI ev versin, ata topraklarımızı turizme satariz, zaten yandı ucuzda olsa yine iyi fiyat eder diyor zaten diye dusunuyor gecici konuslandiklari otellerde bir lokma ekmege muhtac, yangın bitince köye dönebilir, kurtarilan ne bulabiriz diye beklerken.
''Köy hayatıda hayat mı zaten? Şehre yerleşiriz aldığımız parayla, millet bahcesinde cay içeriz, trafik, gurultu ve hava kirliliği, betonlaşma, daha ne isteriz'' diyerek ellerini ovusturuyorlar mutlaka.
Zaten Turkiye'de herkese iş ve gelir kapısı bulmak, yeniden hayat kurmak o kadar kolay ki!

Gercekten inandiniz mi buna?

Gundogmus belediye başkanının sözleri kadar sacma bir durum bu;
Evi eski olan vatandaşlar, 'keşke bizim de evimiz yansaydı' diyecekler

Bir veya birkaç kendini bilmez böyle bir cümle kurmuş olabilir belki. Ama bunu tum Bodrum köylülerine veya Turkiye'nin turistik bölgelerinde yangın afetinden etkilenmiş insanlara etiketlemek inanılmaz bir şey...

Size şunu da belirteyim. Bodrum artık Bodrumlu degil! Tıpkı İstanbul gibi. Turkiye'nin heryerinden insanlar geldi yerleşti, iş kurdu, beldenin saflıgından ve açgozlu, gozunu para hırsı burumus, vizyonsuz, ne oldum delisi mulk sahiplerinden faydalandı 80'lerde. Sonra şiddetli göç, betonlaşma ve bu hıza uyamayan altyapisiz şehirleşme takip etti bunu. Ardından vurguncusu, mafyası aklınıza ne gelirse... Yazın gurultu kirliliği, ambulans sesleri eksilmez, trafikte adım atılmaz, tatile ciktim diye iyice saygisiz olan sehirlilerden sinir harbi bitmez tukenmez hale geldi. Silah sesleride eksik olmuyor artık.; cocuklarimiz icin o kadar guvende hissediyoruz ki! En sevdigim cumle ise ''biz olmasak sizde olmazsiniz''. Siz yokken biz daha mutluyduk ve huzurluyduk donup baktıgımda gecmişe.

Bodrumlu'yu dogustan zengin, rahat, rant zengini sanıyorsunuz ya evine ekmek gotururken bir sonraki ay nasil gecinecegini dusunuyor gercek Bodrumluların %80'i. Köylüleride dahil.

Gecmisten gelen bazı Bodrum'luların hatasinin acisini çekiyor cogu.
Kısacasi adi çıkmış Bodrum'un ve yanlış biliyor herkes gercek Bodrum ve Bodrum'luyu.
Tıpkı ulkenin çoğu yerinde etiketleyiverdigimiz gibi etiketliyoruz herkesi kolayca...

Evet şu an ellerimizi ovusturuyoruz yanan yerlerden nasil para kazanip daha güzel yasayacagiz bu afetten sonra diye. Bravo!
Benim kimseyi etiketlemek gibi bir gayem yok, farkında iseniz bana bilgiyi aktaran kişinin bulunduğu sınırlı bir alanda bulunan sınırlı sayıda insanlar arasında olan bir durumu üzüntü duyarak aktardım. Keşke evim yanaydı derler diyen kereste, toki evlerini pazarlayan diğer kereste, bunlar zaten yurdun kara yüzleri. Evet orada yaşayan insanların geçim kaynakları tükendi kalıcı ya da geçici olarak, evet 20 gün sonra kimse onları konuşmayacak, evet onlar otelden ya yanmış olan yerlere geldiklerinde ne yapacağız diyecekler ya da şehirde kendilerine gösterilen yerde yaşamaya çalışmaya çalışırken Ne bileyim ben şehir hayatını bana tarlamı verin hayvanlarımı verin diyecekler. Çok uzun sürecek bir travmanın başlangıcı bu sadece. Ama sizin de tavrınızı anlamak mümkün değil. Aşırı reaksiyon barındıran yazınızda sürekli suçlar halde tavır yakınmak, bilemedim. Sosyal medyada günlerdir insanlar birbirinin kuyruğuna basma derdinde, hıyarın biri iyilik yapacağım derken yardım verdiği kişinin videosunu çekip like toplama derdinde, diğeri çıkıp bilip bilmeden yapılanları (kendisi çok anlarmış gibi) eleştirme derdinde, bilip de yardıma gidenler trollerin (ak kara her türlü trol) gazabına uğrarlar. Yok efendim instagramda neyi paylaşıp paylaşmayacağına karışanlar,

Bu kadar zor değil, yaşanan bir felaket var, esas zehir sosyal medyadır. Her eline kamera alan kendini haberci sanıyor.

Genel bir bodrum sorununu dile getirmişsiniz ayrıca ama burada konu bu değil. Bunlar belki başka bir başlık altında konuşulabilir konular.
 
@Burak Uğurlu baskasindan duyup aktardiginiz bu mesajı farklı yorumlayanlar cikacagi icin bende gorduklerim ve bizzat icinde oldugum bu bolgenin gercegini yazmak istedim. Sizin kotu niyetiniz oldugunu dusunmuyorum. Ancak size aktarilan ve buraya not düşülen ''köylülerin büyük bir çoğunluğu avuçlarını ovuşturuyor dedi, biz de buraları satarız artık mantığı ile '' sozunden sonra açıklama yazmak zorunda hissettim.
Ayrıca Bodrum olarak dile getirdigim diger yapilaşma, göç, altyapi, ekonomi, rant sorunlari pek çok yer için geçerli bunuda belirtmeye calistim.
Yangın basliginin altinda işin bu kısmını taşımak yersiz gorunsede, paylaşimlardaki kutuplaşmalar, etiketleyip karalamaya çalışanlar, sosyal medyada ''çamur at izi kalsin kimse cevap yazmazsa amacına ulaştı sayarız'' tavirlari o kadar cogalinca deginmeden edemiyor insan.
Sizin farklı paylaşımlarinizida biliyorum. Art niyetiniz olmadigini dusunuyorum zaten. Ben yorumu daha cok paylşiminizdaki içerigi gorup inanacak ve manuple edip abartacak kişiler olursa durumu için yazdim.
Karşılıklı yanlış anlaşıldı isek kusura bakmayın. O kadar cok gundem ve bilgi kirliliği oluyor ki insan artık tepkisini belirtmeden duramıyor, içi sıkılıyor...
 
Reis-i Cumhur Erdogan Cuma namazını muteakip açıklamalarda bulundu

(link)

''Yangın mahaline görevli olmayanlar bundan böyle alınmayacak.''
Bu yangınlarin yerleşim yerlerine girmemesinde ve yayılmaması için cevre önleminde gonullulerin buyuk emegi var. Calışan itfaiyecilere su, erzak, malzeme temininde gönüllülerin buyuk emegi var. Sondurme ve sogutma calismalarinda gönüllülerin buyuk emeği var.
Ama bunu olumsuz olarak gören Cumhurbaskanı bir daha böyle bir afet olursa elinizi suremezsiniz dedi sanırım.

''Toplam hava filomuz 16 uçak ve 56 helikopterden oluşuyor. 7 adet jandarma helikopteri ve farklı ülkelerden gelen 23 hava aracı söz konusu.''
İlk 4 gun bu sayida hava mudahalesi gormekte epey zorlandık.

''Yıl bitmeden 252 milyon ağaç dikilecektir. Ülkemizi asla çöle teslim etmeyeceğiz.''
Sonuna kadar destekliyoruz!

''Türkiye'yi fakir fukara göstermek için helpturkey diye bir kampanya başlattılar.''
Afette yardım istemek fakirlik degildir ve kaldi ki Azerbeycan ve Ukrayna'nin yardımından kendisi bahsediyor. Ama bir konuda haklı Cumhurbaskanımız. Zenginlik paçalarımızdan akıyor.

''Türkiye'de 4 milyon ağırlıklı olarak Arap ve Kürt mülteci varsa onlar bizim korumamız altında. Göçmenleri koruması altına alan Türkiye heralde zayıf bir ülke değil. Güçlü olduğu için koruma altına alıyor.''
Ulkesinden korunma ihtiyaci ile gelen multeciler, iş kuruyor, açıktan maaş alıyor, bayram tatiline guvenli olmayan ulkesine gidip geliyor, ucretsiz telefon hakkı, saglik hizmeti hakkı, hatta universite egitimi hakkı var. Darisi Turk vatandaşlarının başına.

''Finansmanı iyi yönettiği için alıyor, bundan sonra da finansı iyi yönetmek suretiyle bu tür adımları atacağız.''
Sahi döviz kurları neden yukseldi? Benzin neredeyse 8 TL /litreye neden dayandı? Ah! İyi finans yönetimi nedeniyle, dogru...
 
''Yıl bitmeden 252 milyon ağaç dikilecektir. Ülkemizi asla çöle teslim etmeyeceğiz.'
Çok büyük yanlış. Uzman kişilerin özelikle son günlerde yaptıkları açıklamalara bakacak olursak orman yangınları sonradı hemen ağaç ekimi yapmak çok yanlış bir uygulama, hele ki eski ve mevcut bitki örtüsünün dışında ekimler yapılırsa daha da vahim. Bazı orman yangınları ormanların kendilerini güncellemeleri için bir fırsat vermekte. Bilinçli olmadan yapılmamalı bu işler.
 
Çok büyük yanlış. Uzman kişilerin özelikle son günlerde yaptıkları açıklamalara bakacak olursak orman yangınları sonradı hemen ağaç ekimi yapmak çok yanlış bir uygulama, hele ki eski ve mevcut bitki örtüsünün dışında ekimler yapılırsa daha da vahim. Bazı orman yangınları ormanların kendilerini güncellemeleri için bir fırsat vermekte. Bilinçli olmadan yapılmamalı bu işler.
Türkiye de ne bilinçli olarak yapılıyor ki. 1628255579637.png
 
Çok büyük yanlış. Uzman kişilerin özelikle son günlerde yaptıkları açıklamalara bakacak olursak orman yangınları sonradı hemen ağaç ekimi yapmak çok yanlış bir uygulama, hele ki eski ve mevcut bitki örtüsünün dışında ekimler yapılırsa daha da vahim. Bazı orman yangınları ormanların kendilerini güncellemeleri için bir fırsat vermekte. Bilinçli olmadan yapılmamalı bu işler.
Ben agac dikilmesi kısmını destekliyorum zaten. Orman arazisi vasfı korunarak ve usulune uygun olarak agaclandırılmasını.
Yoksa yeni yanmış ormanda önce arazi temizliği desteği verilip, arazinin çimlenme yeteneği gözlemlenmeli.
Yöreye farklı bölgelerden aynı tür dahi olsa fidan getirilmemesi, farklı türler ile zorunlu kalmadıkca agaclandırma yapılmaması öneriliyor.
Şahsım öyle istedi oldu yanlış bir durum. Her konuda!


TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk, BBC Türkçe'ye ağaçlandırma çalışmalarında izledikleri yolları sırasıyla şöyle anlattı:
  • Yanan bölgede etüd çalışmaları yapılır. Bu çalışmalarda yanan alanların hangi kısımlarında yeni bir orman oluşturacak yeterli yoğunlukta çimlenme yeteğine sahip tohum stoğu olup olmadığına dair tespitler yapılır. Yeterli tohum stoğu olan alanlar ağaçlandırma çalışmaları dışında tutulur ve doğal olarak sahanın mevcut çimlenen tohumlardan orman oluşturması beklenir.
  • Eğer yangın sonrasında yanan alanda yeterli tohum stoğu yoksa, bu alanlar ağaçlandırma çalışmaları başlatılır. Buna göre ihtiyaç duyulan fidan ve bu fidanı üretmek için gerekli tohum miktarı belirlenir.
  • Ağaçlandırma için elinizde yangın sahasına uyumlu, yereldeki doğal kızılçam ormanı kaynaklarından üretilmiş fidan olup olmadığı belirlenir. Manavgat yangını gibi büyük yangınlar beklenilmeyen, istisnai durumlar olduğu için genellikle elde yeterli miktarda dikime hazır fidan bulunmayabilir.
  • Eğer yeterince fidan stoğu yoksa, yapılacak olan bu fidanların yetiştirilmesi için gerekli tohumların temin edilmesidir. Bu tohumlar Kızılçam tohumlarının olgunlaşma zamanı Nisan-Mayıs ayları olduğu ve yangın yaz aylarında çıktığı için ancak gelecek yılın Nisan-Mayıs aylarında üretilebilir. Bu tohumlardan üretilen fidanlar tohum üretimini takip eden Şubat-Mart aylarında ekilerek en az 8 ay fidanlıkta dikime hazır hale gelmeleri beklenir.
  • Bu sürede ilk olarak yangından zarar görmüş ağaçların kesimi ve sahadan çıkarılması işlemleri yapılır. Arazi hazırlığı, fidan dikimine uygun olan zamandan önce bitirilir. Bu aşamada doğal türlerin bulunduğu alanlar olduğu gibi muhafaza edilir.
  • Hazırlıkların tamamlanmasıyla birlikte Akdeniz Bölgesi'nde en uygun dikim zamanı Aralık-Şubat ayları arasındaki dönemdir. Bu dönemde dikime hazırlanan arazide fidan dikimleri gerçekleştirilir.
  • Dikim sonrasında yağışların bitmesiyle fidana baskı uygulayan, onu gölgeleyen otları uzaklaştırmak ve toprak suyunun buharlaşma ile kayıplarını azaltmak üzere 3 yıl boyunca ot alma ve çapalama uygulamaları yapılır. Dikimi takip eden 3 yıl boyunca bu çalışmalar tekrarlanır ve sahanın yeterli sayıda (en az dikilen fidanların yüzde 80'inin yaşadığı) başarı seviyesine ulaştırılır.
  • Tüm bu çalışmalar Orman Genel Müdürlüğü işbirliği ile gerçekleştirilir.
 
Reis-i Cumhur Erdogan Cuma namazını muteakip açıklamalarda bulundu

(link)

''Yangın mahaline görevli olmayanlar bundan böyle alınmayacak.''
Bu yangınlarin yerleşim yerlerine girmemesinde ve yayılmaması için cevre önleminde gonullulerin buyuk emegi var. Calışan itfaiyecilere su, erzak, malzeme temininde gönüllülerin buyuk emegi var. Sondurme ve sogutma calismalarinda gönüllülerin buyuk emeği var.
Ama bunu olumsuz olarak gören Cumhurbaskanı bir daha böyle bir afet olursa elinizi suremezsiniz dedi sanırım.

Bölgeye gönüllü vs insanlar gelince bu vatandaşlar videolar çekip sosyal medyadan ve youtube'dan paylaşıyolar. İşlerine gelmeyen asıl kısım burası bence. Keza 1 mayısın hemen öncesinde egm tarafından yayınlanan genelgede de bu durum görülüyodu. Halkın haber alma özgürlüğünü ne kadar kısıtlarlarsa kendilerini o kadar başarılı sayıyolar. Halk haberdar olursa takke düşüyo kel görünüyo.
 
Oh ne güzel işine geldi mi elimin altında zor tutuyorum dediği para militer güçler olsun. Esnaflar müdahale etsin Ali İsmail Korkmazlar öldürülüversin. İşine gelmedi mi ormanlara gönüllüler müdahale etmesin.Elbette etmesin senin devlet olarak işin ne zaten?
 
Oh ne güzel işine geldi mi elimin altında zor tutuyorum dediği para militer güçler olsun. Esnaflar müdahale etsin Ali İsmail Korkmazlar öldürülüversin. İşine gelmedi mi ormanlara gönüllüler müdahale etmesin.Elbette etmesin senin devlet olarak işin ne zaten?
Hükümet olarak demek istedim ellaam?
 
Hükümet olarak demek istedim ellaam?
Hayır.
Bilinçli olarak devlet dedim. Bazı hükümetler öyle otokratikleşirler ki erkler, organlar, denetleme mekanizmaları vb ama her şey partileşir. Bir çeşit parti devletine dönüşür.Artık orada grift bir mekanizma oluşur. Ona istediğini diyebilirsin.
 
Geri