Çok terleyen biri olmadığım için taytsız da binebiliyorum. Ama taytla binmek kesinlikle çok rahat, mukayese edilemez. Bu yüzden spor amaçlı sürüşlerimi taytla yaparım.
Tayt altına çamaşır veya tayt üzerine şort ben tavsiye etmem. Taytın avantajlarını götürüyor o kombinasyon. Başta bilmiyorduk, erkek adam sadece tayt olur mu diyorduk, ama sonra biraz tecrübelenip yol yordam öğrenince anladık. Özellikle çok terleyen biriyseniz o tayt kısa sürede ter olup pis kokuyor, rahatsız oluyorsunuz. Ben fazla terlemediğim halde rahatsız hissediyorum.
Kıyafetinizle garipseneceğiniz yerleri falan geziyorsanız tayt üzeri şort mantıklı olabilir tabi, ilk tanıştığım biriyle açtığım muhabbet tayt üzerine olsun istemem açıkçası. Başka şeyler konuşmak isterim. Bir de şehir içi geziyorsanız ve bisikletin üzerinden inip topluma karışacaksanız sürekli taytla dolaşmak çok uygun kaçmayabilir bana göre. Havuza, denize mayoyla girip dışarıda da öyle dolaşmak gibi olur o biraz. Sahil kenarında bile biraz kalburüstü restoranlarda mayo ile oturmak hoş karşılanmaz, bir değişip en azından şort tişört giy istenir. Tayt da öyle bence. Ama tabi bu benim algım.
İnsan biraz bulunduğu topluma uygun giyinmeli bana göre, ama aykırı olanlar da sırf aykırı oldukları için garipsenmemeli. Geçen bir konuda vardı, adam slip mayoyla bisiklete biniyor, aşırı tepki gösterenler vardı. Oysa travmatik bir şey değil ki, akşam haberlerdeki plaj görüntülerinde bile var. Triatlon yarışları öyle yapılıyor zaten. Çok da sıkıntı değil bence, sen kendin yapmasan da en fazla gülümsersin başını çevirince unutup gidersin. Sokakta bağırarak şarkı söylemek gibi. Kendim yapmam, ama yapana da nefretle bakmam. Aşırı abartmadıkça, insanları rahatsız etmek amaçlı yapılmadıkça tabi. Tam bir kural olmasa da herkesin az çok anlayacağı bir eşik olur, dengesini sağlamak kişiye kalır. ne bileyim geç vakitte nara atmak, çocukların yanında küfürlü sloganlar falan abartmak oluyor biraz, ama o eşik de kişisel biraz. Bazen o bile hoş görülebilir. Bazen de değil küfür, azıcık argo konuşan biri bile saygımı kaybeder.
Bir de her şey herkeste aynı şekilde yakışık durmaz. Mesela ben bir durumda küfretsem dışlanırım, nefret edilirim, dayak yerim, başka biri yapsa gülünebilir. Neyzen Tevfik yada Cem Yılmaz’ın esprilerine yıllar sonra bile gülmüyor muyuz. Burada da biraz içinde bulunduğu toplumla dengeyi kurabilmek, ortamı dinleyebilmek, kişinin kredibilitesi, sosyal zekası önemli. Bazen en delilerimiz en zekiler olabilir.
Yani diyeceğim o ki çok kategorik bakılmamalı, topluma zenginlik ve hoşgörü katabilir bu gibi aykırılıklar. Biz bu coğrafyada kendi hayatımızı ve yaşam tarzımızı başkalarına zorlamakta epey ısrarcıyız. Refleks olmuş. Sadece bizim topluma has olduğunu da sanmıyorum.
Yurtdışında bir seyahatte iyi bir restorana gitme durumu oldu, şortla girmeye çok çekinmiştim, en azından bir pantolon bulmaya çalışmıştım, içeride herkes kravatlı tuvaletli falan. Oranın yerlisi arkadaşlar zorla soktular “merak etme burası Türkiye veya Avrupa gibi değil, bunlar rahat adamlar, kimse kimsenin ne giydiğine bakmaz” diye. Hakikaten beyaz papyonlu garson gayet güzel servis yaptı, kimse de bakmadı (ama bence baksalar haklılardı). Belki de ayıplamışlardır içlerinden ama en azından hissettirmedi kimse. Belki de biz abartıyoruz bazı şeyleri.