Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Niçin yaşıyoruz? Var mı bir amacımız, olmalı mı?

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Offf sıkılmadınız mı hala bu muhabbetlerden yaw yiter. :D hangi site olursa olsun kesin bu konuları tartışan bir grup oluyor. ve öyle yerlerden konu buralara geliyor ki. neyse. inanan inanır inanmayan isterse gider kan içer banane ... ve bence size de ne olsun artık. :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Kerem Özbayrak
Scudo
Donem donem cok sey gecti aklim dan, yaz yaz bitmez ama sonuc ta en son noktada oğlumu ve geleceğini düşünüyorum bu arada da kendi hayatimizi tadlandirmayi. Onu rahat ettirmeyi ona bisiler birakabilmeyi.

Not basliği okuyup yorumunuzu yazın yorumları okumayın kavga kaos olmasın :D
 
  • Beğen
Tepkiler: Yusuf !!WOW!!
@cihangir
aslında sıkıldık... zaten konunun girişinde de klişe ve sıkıcı bir konu olduğunu yazmıştım.

ama işte dediğim gibi amaaan boşver düşünme desek de, bir gün öyle bir an geliyor ki, ne yapıyorum lan ben, niye yaşıyorum? diyiveriyoruz. ben diyorum en azından.
yani ne kadar sıkılsak da gene de kafamızı arada bir karıştıran bir konu bu.
 
çok ağır bi soru altında ezildim şimdi,
ne için yaşadın kudret ?
aynada kendime sordum

yaşamak için yaşadım,
aza karar çoğa zarar dedim
eşyalarım o kadar azki
giyim eşyalarım
kapımda otomobilimde olmadı
ama bisikletlerim oldu

bu iki teker bana sevmeyi öğretti
kimi kendimi
narsizce değil
aşırılığı sevmedim
çılgınca tüketmeyide

bir insan yaşamdan ne isterki
bir dam altı
hamdolsun var
rahmetli anamdan yadigar
toprağı bol olsun

param var emekli maaşım
3 aylık
idare ediyoruz işte
evin gideri çok az

aşım var
yemek yaparım
aç kalmam
şükrediyorum halime

kendi yağımla hep kavruldum 2006 'dan beri
annem vefat etti 2006'da
2 sene baktım ona
evde ,bağırsak kanseri idi
2004 'de yakalandı amansız hastalığa

1968'de babamı kaybetmiş idim
annem yazlığa gider 6 ay gelmezdi
evin idaresi bana kalırdı
çalışır idim
gene kendi yemeğimi yapar idim

evlenmedim
çocuklarım yok
ama bi şey var ,
yalnızlığı sevdim
özgürlüğü

bazen
bunalır gibi olurum
tek yaşamanın getirdiği
kuruntular
ama onları çok kolay kırarım içimde

şu sonsuz evrende ben neyimki,
bi karınca bile değil
onca sıkıntılara kapılmanın anlamı nedirki

en doğrusu yaşamı korkmadan göğüslemek
 
Bir amacınız yok arkadaşlar :) Doğadaki tüm canlıların en temel içgüdüsü olan üreme ve neslini devam ettirme içgüdüsü sebebiyle dünyaya geldiniz. Eğer şansınız yaver giderse, genetik kodunuzu bir sonraki nesle aktararak vazifenizi tamamlayacaksınız ve bedeniniz çürüyerek besin zincirinin bir halkası haline gelecek.
 
Evet karşıya bir geçsem dedim bugün, avrupa yakasına. Öbür taraf nasıl acaba. Trafik çok beterdi.
 
  • Beğen
Tepkiler: kudretozbay
iyilik kötülük ile yoğrulduk ,iyide davrandık kötüde,ve burası bence mektep,geçmişte yaptığımız hataları ölünce filim şeridi gibi göreceğiz,ruha inanıyorum ölümsüzlüğe, bedenim yok olacak ama ruhum asla,
 
Hayattaki amacınızı sorguluyorsanız hayatınızda birşeyler eksik demektir. Hayattan keyif almıyorsunuz demektir. Bu gece yatarken düşün ne eksik benim hayatımda diye... Aşk mı? Para mı? Akademik kariyer mi? İnanç mı? Bunları sor kendine ve bir cevap bul. Ve yarın sabah yüzünü yıkadıktan sonra aynaya bir bak. Peki kendini seviyor musun?

Bende eskiden buna benzer bir bunalım yaşamıştım ve hayatımdaki eksiğin kendimi sevmemek olduğunu gördüm. Artık kendime dikkat ediyorum, sağlığıma, görünüşüme özen gösteriyorum. Kendime saygı duyuyorum.

Bu söylediklerimi bir düşün. Bu işin merkezi sensin. Kendine saygı duyuyor musun? Kendini seviyor musun? Bu sorulara cevap bul...
 
@uguryilmaz144

uyku vaktimi kaçırdım,ama konu o kadar derinki,
kendini seviyormusun diye ayrı bir topik açmak lazım,çok önemli bu
çoğu kişi kendimi tabi seviyorum diyecektir,
ama gerçekmi? doğrumu ? diye düşünmekten kendimi alamıyorum
sokaklar dolusu insanların alık alık baktığı ,sinirli baktığı ülkemde ,kaç kişi bu soruya doğru cevap verecek ,kendini aldatmadan.
 
Sonuna kadar katılıyorum Kudret abicim. Burada kendini sevmekten kastım bencil olmak, ya da egomuzun tavan yapması değil. Ama kendimize ne kadar değer veriyoruz bunu sormak lazım. İnsanların mutsuzluklarının altındaki en temel neden kendilerini sevmemeleri. İnsan kendisine olan saygısını yitirdiğinde herşeyini yitirmiş demektir...
 
  • Beğen
Tepkiler: Eroseros ve iogee
@cumali55 Merhaba, mezun ve işsiz olduğunuzu tahmin ettim nedense. Şahsen ben öyleyim ve aynı bunalımdan ben de geçiyorum bu aralar. :)

Edit: Yanlış kişiyi etiketlemişim :)
 
Bu konunun sonu kilitlenme arşivlenme (çöp kutusu) olacak gibi geliyor bana.
 
Öncelikle iç güdüsel olarak hayatta kalmaya programlandığım için yaşıyorum. Bunu otomatik yaparken de geçirdiğim her saniyeyi(saniye abartı oldu) kendimi mutlu edecek bir şeyler yaparak geçirmeye çalışıyorum. Her insanın yaşama sebebi kendi içinde saklıdır. Sebepler asla genellenemez, tek tip kurallara indirgenemez. Benim için artık 1.5 yaşında olan oğlumu benden daha iyi biri yapmak için yaşamak gibi yeni bir yaşama sebebim var.
 
@ozgurgokalp

En son siyaset ile ilgili bir konuda aynen bu şekilde bir mesaj attığımda 3 gün engel yemiştim şimdi görüyorumki yöneticilerde bu aralar bir gevşeklik var sizin mesajınız bana o günleri anımsattı sadece.
 
  • Beğen
Tepkiler: THE DAME
@cumali55 Son 16-17 yıldır sorduğum soruyu sormuşsunuz. Bu soru, insanın bunalımlı bir dönemine rast geleceği gibi, tam tersi dolu dolu yaşadığı, 'bir şeyleri tam da çözüyor gibi' olduğu durumlarda da ortaya çıkmakta. Yaşamın anlamlılığı üzerine birçok iknâ edici yanıt olabileceği gibi, intihar fikrine götürebilecek kadar, tersi de mümkün. İnsan, bir taraftan kuşlarla, aşklarla, malla mülkle sanki hiç 'göçmeyecekmiş' gibi yaşarken, bir yandan da çevresindeki insanların yitimlerine şâhit olmakta. Peki bu halde, yaşamın anlamı ne ola ki!? Yâni bugün varsak, yarın da olamayacaksak, neden varız?
Daha nice soruları 16-17 yıldır sorarım kendime. Peki cevap bulabildim mi? Bunun hiçbir önemi yok. Başlı başına sorunun kendisi kıymetli. Bu soru, insanın kendisini 'daha insan' kılmasına vesile olabilecek bir soru. "E o zaman neden dünyâ bu kokuşmuş halde" diye sorarsanız, her insan bu soruyu sorar, sonra unutur gider, bunun üzerine düşünülmez, odaklanılmaz, sonra da "klişe" der bir köşeye atalır; kişi ister taşa-toprağa ateşböceğine, ister bir yaratıcı güce inansın, veyâ hiçbir şeye inanmasın, unutulur da gider soru. İnsan zihni sakattır, çıkarımları sağlam değildir.
Örneğin, herhangi bir dine inanan kişi, "O'na kulluk edelim diye yaratıldım." der ve bu kişi için artık o soru târihe gömülmüştür. Kendisine sorarsınız "bu dünyâ neden var, benim amacım nedir?" diye, size tek bir cevap verecektir: "O' na kulluk edelim diye..." Cevap mâdem bu kadar açıktır, neden hâlâ bu cevâbı veren ülkelerin gidişatları pek karanlıktır? Çünkü dediğim gibi, soru 'öylesine' sorulmuş, bir dine inanan nazarından bakarsak, cevap da öylece kendisine sunulmuştur. Oysa üzerinde düşünülmemiş, eylemlerle de ince ince işlenmemiş her şey uzaktır insana. İşte: "Kulluk etmek için..." Kul nedir, yaradan nedir, kulluk nedir gibi sualler sorulmaz. Eğer sorulsaydı, hayat, insan için zorunlu bir ödev hâline gelir, her kişi üzerinde büyük bir baskı hisseder, titizce yaşardı. Dünyâ nüfusunun çok çok büyük çoğunluğu bir inanca sâhipken, böyle incelikli bir yaşantıdan söz edemiyoruz. İnsan için mümkün olmayan bir durum çünkü. Eğer üstesinden gelinebilseydi, "kıyâmet günü" inanışının yerine yeryüzünün ilerideki bir dönemde cennet olacağı inancının var olması gerekirdi. Demek ki, bir dine inanan için, insan, hiçbir zaman verilen o görevi yerine getiremeyecek, bu dünyâyı eninde sonunda yıkıma götürecek, Yaradan' ın sözü üzere, öte dünyâ hayâtı başlayacaktır.

Herhangi bir dine veya inanca mensup olmayan kişi için "nereden geldik nereye gidiyoruz" cümlesi daha fazla soru işâreti içeriyor gibi. Düşünsenize bir yaratıcı güce inanmıyorsunuz, bu halde O' na geri de dönemezsiniz. Peki beden denilen posa çürüyüp gittiğinde ne olacağız, öte dünyâ da yok. Eyvah! diyen var mı aramızda :) Bir bakıma, inancın çıkış noktalarından birisi de budur: İnsanın âciz bir durumda olması. Öyle güçsüzüz ki, ince bir meltem sarsan tüm bedenimizi. Sığınacak bir liman, sırtımızı yaslayacağımız bir gövde ararız. Eh, din, imdâdımıza yetişiverir. Bununla birlikte, herhangi bir şeye inanmayan kişiye geri döneyim. Aslında bu kişi, biraz daha özgürdür. Nasılsa beden çürüyünce hiçlik denizine karışacak, zihin denilen yok olacağına göre, bu durumun bilincinde de olamayacaktır. Bildiğimiz, sıfırlanmıştır, yoktur. Hattâ sıfır bile değildir artık. Özgürlüğü de tam da buradan gelir. Canı çok sıkıldığında dünyâ hayâtından çıkıp da çekip gidecektir, bir sorumluluğu yoktur. Oh, bu ne rahatlıktır böyle, bak işte tüm acılar bitti :) Eğer kişi piskopat ise, bu özgürlüğün ucunu şuraya kadar götürecektir: "Ulan nasılsa ölünce her şey bitecek, keyfimin istediği her şeyi yapmakta da özgürüm. Dünyâya bir kere gelmişim, ne yâni bir daha mı geleceğim?" :) Ama bana kalırsa, bu soruları soran kişi bu derece bencil, gaddar olamaz, olmamalı.

Neyse çok uzattım, daha da uzatırım da keseyim bir noktada. Yukarıda bir arkadaşımız insanın içgüdülerinden bahsetmiş, hayatta kalma, üreme, neslini devâm ettirme gibi... Bunlar doğru elbette. Bahsettiğim, "ben neyim, yol' um, amacım nedir..." gibi sorduğumuz soruların kıymeti de buradan geliyor işte. Kişi, içgüdülerinden ne derece kurtulur ise, o oranda gerçek anlamda özgürleşir, kendi varlığını bilinçli kılar. Bu durumda bir yaratıcıya kulluk derecesi ile bağlı olan kişi ödevini yerine getiriyor olduğu gibi, hiçbir şeye inanmayan kişi de aynı şekilde yaşamı farklı açılarla gözlemleme yeteneğine sâhip olmakla bir tevâzu durumuyla ego'larından, bencilliğinden sıyrılır (ve aslında bu kişinin de inanmadığı yaratıcı tarafından mükâfatlandırılacağını -nâcizâne- düşünüyorum).

Kısacası (kısası mı kaldı ha :) ) sorduğumuz soru zihnen gelişmemize olanak sağlamaya hizmet etmeli. Yoksa otur boş boş düşün, olacak şey değil ve bu aslında düşünmek bile değil. Düşünce, sistemli yapılan bir eylemdir, bir sistem gerektirir ve kapılarını bir sonuca aralar. Bizimkisi ise çoğunlukla hayâller kurmaktır. Tıpkı, sevdiğimiz kişiye "dün tüm gece seni düşündüm." demek gibi. Gerçek düşünme, yeni değilse de, bir yol açmalı.

Hızlıca, çalakalem yazdım, yazdıklarımda anlam bütünlüğü oldu mu bilemiyorum, okuyanlara teşekkür ederim, bu konularda 'genel'de olmasa da yazışabiliriz.

@cumali55 Şunu da eklemek isterim: Yaşamımız çoğunlukla alışkanlık üzerine kurulmuştur. Her şeyi bir alışkanlıkla yaparız. Evliliklerimizden çocuk yapmamıza, sorularımızdan yanıtlarımıza kadar. İşte, sorduğunuz sorunun kıymeti buradan geliyor: Kişiye bir bilinç kazandırmak. Yaşıyor olduğunun bilincini. Ama tabii, yukarıda yazdığım gibi, düşünme, sistemli bir şekilde olacaksa, hayâl kurmaktan öteye geçecekse.
 
Oncelikle kimse beni yanlis anlamasin. Kendimi ovmuyorum. Sevmemde. Illaki benimde bazi insanlara yada aileme yanlislarim,kusurlarim,yapmamam gereken seyler olmustur.Ben muslaman bir insan olarak,dunyada suna inaniyorum.iyi insanlar ve kotu insanlar olarak iki ayri grup var ve tek amac kimin tarafinda olmak istedigin ve olabildigindir...Ben elimden geldigince iyi olan taraftayim. Insanlara ve ya hayvanlara maddi manevi elimden geldigince yardimci olabilmek benim gayem..Bazen bunu birine para vererek yaparsiniz. Bazen bir kediyi sevip ona salam alip vererek. Bunlar kucuk seyler aslinda.illaki herkez bir seyler yapiyordur. Yada Allah tarafindan karsiniza birileri yollaniyordur..Kimi zaman insanlara iyilik yaptiktan sonra,kotu sozler duyarsiniz. Niye dersiniz ben oysaki iyilik yapmistim. Dusunursun dersinki bundan sonra banane kim ne hali varsa gorsun. Bende kotu olacam dersin ama olamazsin...Konuyu toparlayamadim ama kendimede bir oz elestiri yapmam gerekirse. Herzaman derim keske cok param olsa da daha cok insana daha fazla yardim etsem. Aslinda zeki bir insanim. Zekami kullanip universite okuyuo daha cok para kazanabilecek bir ise ulasabilirdim ama cok tembel oldugum icin yapmadim. Cuzi rakamlarla calisarak kapitalist duzenin bir kolesi olmayi sectim. Aslinda cok zenginliktede hic gozum olmadi kendim icin yani.arabam olsun su olsun bu olsun hic dusunmedim.elimdekiler bana genelde yetmistir...Neyse konuyla epey alakasiz yazdim ama. Insanin hayattaki iki amaci vardir ya iyi insan olarak kendin icin ve cevrendeki insanlar icin hayati guzellestirmeye calisirsin. Ya da kotu bir insan olur,ailene ve cevrendeki insanlara hayati zehir eden bir basbelasi olursun. Bunu insan kendisimi secer dogustanmi gelir. Bilemiyorum
 
  • Beğen
Tepkiler: Yusuf !!WOW!!
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri