Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Niçin yaşıyoruz? Var mı bir amacımız, olmalı mı?

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Cogu insanin salt amaci vaad edilen cennete gitmek.. Buna kendini patlatip 100 kisinin olumune sebep olan canli bomba dahil.. Suan cennette olacagini farz ediyordu garibim zavalli katil.. Oysa ki molekullerine dagilip, geri donusume dahil oldu..

Karnini doyurmak, uremek bunlar bizi yoneltiyor.. ama amactan ote kodlarimiza islenmis guduler bunlar.. insanin bir amaci olmali mi, ona da emin degilim. Bu hayati olabildigince iyi bir sekilde, digerlerine kotuluk yapmadan deneyimlemek yapabilecegimiz en guzel sey.
 
Scudo
Cesareti olanlar bu soruyu ara sıra çevrelerine sorarlar. Sormak cesaret ister çünkü çevredeki insanların da temel sorunu bu olduğu halde, bu sorun yokmuş gibi yaşamayı tercih ediyorlardır. Üstelik bu soruları sorana da toy, mutsuz vb. yakıştırmaları yapmak da kolay bir kültür alışkanlığıdır.

Size net olarak açıklayayım: İnsan, insan olalı beri, her alanda taş taş üstüne koyup ilerleme kaydetmiş olmasına rağmen, insan olma noktasında bir adım öteye gidememiştir. Binlerce yıldır hayatın anlamı, yaşamın gayesi, insanlarla ilişkileri gibi konularda aynı hataları tekrarlıyorlar. Bunu anlamak için yazılı tarihimize bakıp, geçmişte de insanların kendi özü ve ilişkileri konusunda neler düşündüklerini kolaylıkla görebilirsiniz. Doğan Cüceloğlu güzel bir şey demiş kitabında; bir kuş yavrusu büyüdüğünde bir kuş olmak için yaşar, ancak bir insan yavrusu büyüdüğünde herşey olur da insan olmayı beceremez.

Peki insan olma gayesinde neden yüzlerce yıldır bir arpa boyu yol alamıyoruz?

Cevabı basit aslında: Çünkü bunu çözmek yerine bundan kaçıyoruz. Kaçmamızın temel nedeni korkularımız. Irvin Yalom Varoluşçu Psikoterapi'de diyor ki; her insanın dört açmazı vardır: ölümün farkındalığı, hayatın anlamı sorunu, yalnızlık/yalıtım ve özgürlük korkusu. Yaşamımızdaki tüm sorunlar ve korkuların arkasında bu dört temel açmaz yatıyor, sadece farkında değiliz.

Bunlar o kadar temel konular ki birkaç cümleyle anlatmam zor. Ancak bireyin bunu kendi başına çözmesi de mümkün değil. Bunları çözmek ortak akıl gerektirir. Aklın doğayı anlamada yetersiz kaldığı geçmiş yıllarda, bu dört açmazın cevabını inanç sistemleri cevapladığı için, çözüldüğü zannedildi. Ancak görüleceği üzere, insanoğlunun merak ve şüphe yapısı bu soruların basitçe çözülemeyeceğini algıladıkça, her daim gündeme geldi.

Biz bu konuları, yani insan olma konularını değil de, hayatın her alanını konuşup tartıştıkça insan olma konusunda bir arpa boyu yol alamıyoruz.
 
sadece LİVE YOUR LİFE, HAYATINI YAŞA.. kimsenin özgürlüklerini kısmadan, kötü alışkanlıklar olmadan; bisiklet sür, hayatını yaşa.
 
  • Beğen
Tepkiler: dodobir
@m.klcts
Inanc?
Bu sorularin inanc dahilindeki cevaplarina hakimseniz bu cevaplari ogrenebilir miyiz?

@cumali55
Genlerimiz cumali. Tüm canlıların genlerinde hayatını ve soyunu devam ettirme programı bulunmaktadır ve bu programa göre davranırlar.

Bildiğim bir şey var, o da homo sapiens denen yaşam formunun, 4,5 milyar yaşındaki bu gezegendeki en sinsi, en cani, en acımasız, en vahşi katil olduğudur.
Neyse ki şimdiye kadar dünyada yaşayan canlı türlerinin %99'unun soyu tükendi, bizim de soyumuzun bir gün tükenecek olması, bir nebze içimi ferahlatıyor.
Ve o zaman gezegen yine rahat nefes almaya başlayacak.
Neyse ki biz onu yok edemeden, o bizi yok edecek.
 
Tekrar belirteyim: Bu ve bunun gibi temel konuları konuşmadığımız, yol almadığımız için dünya üzerinde her türden insan kaynaklı kötülüğe şahit oluyoruz. Çünkü neden yaşıyoruz, hayatın anlamı nedir gibi sorular aslında insan olmak için temel ihtiyaçları sorgulama sorularıdır. İnsan olmak maalesef sanıldığı gibi dünyada yaygın bir durum değildir. Bir toplulukta olgun insanlara rastlayabilirsiniz ancak o topluluğun kültürüne baktığınızda olgun insanlarının birikimlerinden eser yoktur.

Bilmiyorum siz de hiç farketmediniz mi; klasik edebiyat kitaplarını okurken, bundan 150-200 yıl önceki insanların gayelerinin, ilişkilerinin bugün de aynı olduğunu görünce şaşırmıyor musunuz? Her doğan bebek atalarının hatalarını yapmaya, hata yaparak öğrenmeye ve daha da kötüsü hatasını bile farketmeden yaşayıp ölmeye mahkum mudur?

İnsanın iki yanı var: Birisi varlığını korumak için temel korunma mekanizmaları, diğeri de soyunu sürdürmek için sosyal ortamda yaşamasını sağlayan ahlak ilkeleri yeteneği. Hem temel içgüdüleri hem de ahlak ilkeleri doğuştan gelir, sonradan öğrenilmez, evrenseldir, zamandan bağımsızdır. Temel içgüdülerle ahlak ilkeleri birbiriyle çatışır. İşte bu yüzden insan hep çelişkili varlıktır. Olgun insan bunları dengeleyen insandır. Müşteri ilişkileri, satış ve pazarlama MBA eğitimlerinde cesaret ve duyarlılık diye bir konudan söz edilir. Bu ikisinin dengede olması gerekir derler. Yani cesur yanınız terazide daha baskınsa bulunduğunuz yerde doğru olduğuna inandığınız herşeyi yaparsınız ama çevreniz de sizden uzaklaşır, tam tersine duyarlılık yanınız ağır basıyorsa herkes sizin yanınızdadır ancak siz birey olarak yaşamıyor olabilirsiniz. Cesaret temel içgüdüleri, duyarlılık ahlaksal ilkeleri temsil eder.

İnsanın olgun insan olması üç aşamalı: Bebek olarak dünyaya geldiğinde bağımlı bireydir; bu bağımlı dönem "sağlıklı" bireyde ergenliğe kadar devam eder. Ergenlik döneminde birey tam bağımsızlık dönemine geçer; "sağlıklı" birey bağımsızlık dönemini yetişkinliğe kadar devam ettirir. Yetişkinliğe adım atan "sağlıklı" birey karşılıklı bağımlı olmayı öğrenir (yani temel içgüdülerini ahlaksal ilkeleriyle dengeleyerek yaşamayı alışkanlık yapar). Buna olgun insan denir. Ancak geri kalmış toplumlarda insanın temel soruları sormasına izin verilmediği, bunlara tabu gibi bakıldığından maalesef çocuklar bağımlı birey dönemini çok uzun yıllar yaşarlar. Bağımlılık dönemi fiziksel olarak değil, sorumluluk olarak bağımlılıktır. Yani kendi yaşama sorumluluğunun büyük kısmı başka insanlardadır.

Çok ilginçtir; toplumlar da tarih boyunca bu süreçten geçer. Tarihin karanlık dönemlerine gidildikçe bağımlı topluluklar vardır, birey yoktur o topluluklarda herkes bir bütünün parçasıdır. Toplumdaki her insan çevresine baktığı zaman onları kendisinin bir uzantısı gibi görür, kendisinin farklı olduğunun farkında değildir. Çağ ilerledikçe topluluklar da gelişim gösterir; bağımlı topluluklardan bağımsız topluluklara geçiş vardır; toplumun her ferdi kendisinin ayrı bir birey olduğunun farkındadır. Ancak bu da yeterli değil, çünkü bağımsız topluluklarda ahlak ilkeleri eksiktir. Karşılıklı bağımlı yani olgun topluluklara daha çok yol var.
 
@Angel

%10 sarjla yasiyoruz hayati.

Konu ilgimi cekti acikcasi. Ben kardeslerimin daha iyi bir egitimi icin yasiyorum desem yalan olmaz. Kendimin artik meslegim elinde. Cogu kisinin amaci evladina iyi bir gelecek ev arsa vs sunmak oluyor. Ben evladima ve kardeslerime daha iyi egitim imkani sunarsam onlarin cok, cok daha iyi bir hayata sahip olacagini ve ulke icin daha faydali olacagini dusunuyorum. Ve kalan yasamimin amaci bu. Buna gore sekillendiriyorum hayati.
 
Herkesin inancı kendinedir. Müslüman olan hayatını inancına göre şekillendirir, ateist de aynı şekilde. Fakat dikkatimi çekiyor ateist arkadaşların yazdığı yazılar, dünyayı ben keşfettim havasında sanki. Müslümanlara tepeden bakmalar, cahil imaları yapmalar falan, bunlar hiç hoş değil. Bir insanın bir şeye inanması için ille de ispat etmesi, kanıtlaması, nobel bilim ödülü alması gerekmez, kalbinde hissetse yeter.
 
@devilmycarlos Duygusal zekanın belli başlı özellikleri:

a-Kendini tanıma -ne kadar tanıyabilir?? nefis terbiyesi olmadan…

b-Duygularını kontrol edebilme. -bir fırın ekmek yemesi lazım ki, yine olmaz…

c-Başkalarının duygularını paylaşma-empati -bencilliğin öne çıktığı günümüzde ne kadar başarılı olunabilir?

d-Kişiler arası çatışmaları çözer. -sadece yüzeysel olur, kökten çözüme ulaşılması mümkün değil.
 
@Berke Mesela Berke bütün carrarolar kötüdür desem yine gerçek diyebilir misin ? Bir an dur ve eline bak bütün parmaklarının boyutunun farklı olduğunu göreceksin. O yüzden böyle genellemeler hatalıdır.
 
@Atilla Gobel
Hayır diyemem yukarıda da tüm Müslümanlar cahildir diye bir kelime de kullanmadım zaten abi. :)
 
@cumali55 tarafından açılan bu konu bence gayet mühim ve keyifli. Neredeyse her an her yerde konuşulmaya değer bir konu ve forumumuzda da konuşulması, yukarıda birbirinden değerli görüşlerin sunulması çok hoşuma gitti. Bu 'değer' kısmı ortaya başlı başına felsefî veyâ bilimsel bir görüş ortaya atılmasından ziyâde, kişilerin yaşamlarından örneklerin de sunulmasından ve özgünlükten kaynaklanıyor. Örneğin @Kudret Kurtcebe ağabeyimizin yaşamını aktararak deneyimlerini bizimle içtenlikle paylaşması ve bir sonuca varması, adlarını anamayacağım kadar çok arkadaşımızın aileleri, kardeşleri için yaşadıklarını söylemeleri gibi.. Kısacası, birçok arkadaşımız kendi yaşamını olanca içtenlikle ortaya dökmüş, paylaşmış, konu sâyesinde birçoğumuz şapkamızı önümüze koyup düşünmüşüz. Bu beni çok mutlu etti. Aradan çıkan kimi seslerse rahatsız edecek perdeden değil. Ayrıca, cevaplardan anlaşılan bir konu da şu ki, kimse doğal olarak bisiklet için yaşamıyor, kimsenin nihaî amacı daha iyi bir bisiklet satın almak değil. Burası elbette bisiklet ile paylaşım yaptığımız bir alan, bununla birlikte etli-kemikli, duyguları, aklı olan bizler olmadan ne anlamı kalır ki buranın. Ya da bırakalım bisikletler kendi kendilerine konuşsunlar, belki Bianchi Mosso' ya şöyle der bir gün: "Dün bizimki çok şükür pedli tayt almış da kemikleri batmıyor orama-burama." :) İşin şakası bir yana, farklı düşüncelere saygıyla hareket edildiği ve bu güzel, faydalı mı faydalı forumun nihâyetinde bisiklet ile ilgili bilgilerin, deneyimlerin aktarıldığı bir alan olduğunu da unutmadan hareket edildiği zaman hiçbir üyenin kaydının veyâ konunun (bâzı arkadaşlarımızın dediği üzere) "despotça" sonlandırılacağını düşünmüyorum.
 
@uguryilmaz144

@Berke

Yukarida ama tüm müslümanlara der gibi bir yorum var ve sende bunu onaylamissin.;)
 
@Murat Cömez bir parça haklısınız belki ama;bu forumda bir ortak yönü olan(bisiklet),kafadengi kişilerin dertleşme,paylaşma,bilgi alma yeri de olabilir.akrabanla siyaset yapmayacaksın kuralı burda pek geçerli olmamalı.burda azda olsa siyaset bile yapılmalı,ama kırıcı olmadan aşağılamadan,herkes fikirlerini herkonuda söyleyebilmeli.ama ana doğrultu olan,bisiklet ana amacımız olmalı.benim fikrim.ortak yön,hobi,amaçları olan kişiler daha iyi anlaşabilir zaten.selamlar,saygılar..
 
Vee... işte o soru! İnsanoğlunun kafasını yoran soru. Neden varız? Neden yaşıyoruz? Amacımız ne? Öncelikle bu soruların cevabı birçoğunuzun hoşuna gitmemekle birlikte uzun bir yazı olacak gibi. Neyse dönem dönem ilerleyelim ve sorunun çözüm yollarını bulalım.
Eski çağlarda(teknoloji ve bilimin olmadığı*) bu soruyu kendime sormuş olsaydık kafayı yeme ihtimalimiz oldukça olasıydı. Çünkü elimizde herhangi bir bilgi, teknoloji yoktu ve sadece kendi bildiklerimizin, hayal gücümüzün ötesine geçemeyecektik... Ardından uykusuz günler falan filan... Zaten tüm dinlerin, tanrıların çıkış noktası değil midir bu soru?
Unutmayın insanoğlu bilinmezlikten korkar. Tıpkı karanlık bir sokağa girmekten, elini sonunda ne olduğunu bilmediği bir deliğe koymaktan korktuğu gibi korkar hemde. Bu dünyaya neden geldiğini, amacını, varoluşunu sorgulamaktan kendini alıkoyamayan insanoğlu gün geçtikçe daha da huysuzlaşıyordu. Bilmemek onları çıldırtıyordu. Bir cevap lazımdı onlara.Ve işte bu noktada, insanların yardımına mitoloji koştu, insanları karanlıktan kurtardı. Eski çağlarda insanların karanlığa tuttuğu ışık mitolojiydi. Bu çağ hakkında yazılacak daha bir çok yazı olmasına rağmen burada bırakalım... :)

Gelelim günümüze, bilim ve teknoloji çağına. Artık imkanımız oldukça genişledi. İster inanın ister inanmayın ama bu soruların sorulduğu zaman geride kaldı. Eğer ki bu soruyu sormak, cevap aramak sizi rahatsız ediyorsa, uykunuzu kaçırıyorsa, üzgünüm ama siz iyi bir araştırmacı değilsiniz ve bilim ile tanışmamışsınız demektir. Bilim bize bu sorularının cevabını vermektedir. Özellikle evrimsel biyoloji okuyorsanız bu soruyu sormanıza gerek bile kalmayacaktır. Demem o ki arkadaşlar bu soru sizi rahatsız ediyorsa eğer bilime yönelin. Gerçeklere yönelin! Gerçek bilgiye yönelin ve bu bilgileri öğrenmenin verdiği muhteşem duyguyu tadın!

İnsanoğlu da her canlı gibi türünü, neslini devam ettirmek için üredi. Hayatta kaldı.
Unutmayın, güçlü olan hayatta kalır. Biz bir çitaya göre oldukça yavaştık, bir balığa göre suda oldukça zayıf ve yetersizdik... Ama aklımızı kullandık. Bizden güçlü veya hızlı olan canlıyı yakalamak için tuzaklar kurduk. Kafamızı kullandık!

Yani var olmamızın herhangi bir özel nedeni yok. Diğer canlıların varolması ile bizim ki arasında fark yok. Kendimizi üstün görmeyi bırakmalıyız. Bizim diğer canlılardan bir üstünlüğümüz yok. İnsanoğlu kendini üstün görmeyi bırakmalı. Artık doğaya saygı duymalıyız. Doğayla bütünleşmeliyiz. Onu kucaklamalı, zarar vermemeliyiz. Doğayı yenemeyiz, doğa her zaman bir yolunu bulur. Bizler için şu an başka yaşanabilecek bir yer yok. Gidebileceğim tek yer Dünya! Ona zarar vermeyi bırakmalıyız.
Biz üstün değiliz, hatta şuan en alçak canlılarız.
Bizler bu Dünya'da ki zehirli halkalarız!
Bizler bu Dünya'ya gelmiş aşağılık bir ırkız!
Bizler bu Dünya'yı sömüren, tüketen birer canavarız!
Bizler bu Dünya'da kendi ırkını acımasızca öldürenleriz!
Ve elbette bizimde sonumuz gelecek. Doğa her zaman olduğu gibi yine bir yolunu bulacak ve kendini katleden insan ırkının sonunu getirecek!


Yazacak, konuşacak çok şey var. Bizler bu dünyanın başka canlıların da evi olduğunu hatırlamalıyız.
Ego - Eco.jpg


Yaşama amacımız evimizi, yani Dünya'mızı güzelleştirmek, yaşatmak, kucaklamak olmalıydı.
Ama biz yaşama amacımızın çok dışına çıktık. Öldürdük, yaktık, ezdik, ayırdık...

Bizler sahildeki herhangi bir kum tanesinden değerli değiliz. Yok olduğumuz zaten sadece sahilden bir kum tanesi eksilecek. Yaşam bizsiz devam edecek. Ve çok daha güzel olacak.
Sizi çok beğendiğim iki video ile baş başa bırakayım.




Bilimle, sağlıkla, doğayla kalın.
 
@Berke Yok demedin, bende sana öyle bir şey isnat etmedim. Ancak "bunlar gerçekler" derken bir kesimin haklı olduğu imasında bulunmak genellemeye katılmak oluyor bir yerde.
 
  • Beğen
Tepkiler: Berke
@Berke

Ne demek bunlar gerçekler? Dünya üzerindeki bütün müslümanların IQ seviyesini ölçüp, sosyal yaşamlarını inceleyen bir araştırma mı yaptın? Nereden biliyorsun? @Berke


@Berke

Şonra da böyle R yapıyorsun. Anlaşılan sen fazla düşünmeden yorum kasmak için yazıyorsun. Kendi seviyeni ortaya çıkarmış oldun...
 
  • Beğen
Tepkiler: M.A.Y. ve THE DAME
@Atilla Gobel
Peki abi dediğin gibi olsun konuyu amacının dışına çıkarmasak daha iyi.

@uguryilmaz144
Haha, R yaptığım falan yok ve forumdaki insanların seviyesini sorgulamak sana düşmüyor. :)
Öncelikle Ateist falan değilim ve hiçbir dini kötüleme gibi bir amacım da yok. Fakat geçmişten beri çok bilgili ve aydın Müslüman bilim insanları olsa da çoğunluk olarak Müslüman toplum geri kalmış bir toplumdur benim düşüncem bu iyi günler.
Konuyu daha fazla dağıtmak istemem. ;)
 
  • Beğen
Tepkiler: Gjankrow
@soner kalaycıoğlu
Ben olmasin demiyorum zaten, sadece bisiklet konusundan cok baska konular acilmaya basladi sadece bunu söylemek istiyorum. Yoksa tabiki herzaman bisiklet hakkinda konusulmaz, birazda sohbet muhabbet gerekiyor.

Mesela saglik konusu, sagligin herhangi bir forumda ne isi olabilirki? Saglik icin senelerce okumus doktorlar var oraya gidilir ve tadavi olunur.

Inan gecenlerde isal ve kusma konusu bile acildi, adamin arkasindan ve agzindan cikan beni ve diger üyeleri ne ilgilendirir, sadece migde bulandirmaktan baska bir sey degil.
Oldu olacak osuruk konusuda acilsinda olsun bitsin.:koptum:

Yada en popüller acilan konulardan birtanesi, bütcem sukadar veya su 3-4 bisikletden hangisini tavsiye edersiniz. Sorulan bisikletler hakkindada forumda binlerce konu var biraz arastirmak yerine neden isin kolayina kacarak binlerce konusu olan konulari tekrar acarlar. Ha birde cevap gelmeyince sinirlenerek "hicmi yardim edecek kimse yok" diye sorular geliyor.
Millet artik bu konudan biktigi icin yorum yapmiyor ama bunun kimse anlamiyor.
 
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri