Vee... işte o soru! İnsanoğlunun kafasını yoran soru. Neden varız? Neden yaşıyoruz? Amacımız ne? Öncelikle bu soruların cevabı birçoğunuzun hoşuna gitmemekle birlikte uzun bir yazı olacak gibi. Neyse dönem dönem ilerleyelim ve sorunun çözüm yollarını bulalım.
Eski çağlarda(teknoloji ve bilimin olmadığı*) bu soruyu kendime sormuş olsaydık kafayı yeme ihtimalimiz oldukça olasıydı. Çünkü elimizde herhangi bir bilgi, teknoloji yoktu ve sadece kendi bildiklerimizin, hayal gücümüzün ötesine geçemeyecektik... Ardından uykusuz günler falan filan... Zaten tüm dinlerin, tanrıların çıkış noktası değil midir bu soru?
Unutmayın insanoğlu bilinmezlikten korkar. Tıpkı karanlık bir sokağa girmekten, elini sonunda ne olduğunu bilmediği bir deliğe koymaktan korktuğu gibi korkar hemde. Bu dünyaya neden geldiğini, amacını, varoluşunu sorgulamaktan kendini alıkoyamayan insanoğlu gün geçtikçe daha da huysuzlaşıyordu. Bilmemek onları çıldırtıyordu. Bir cevap lazımdı onlara.Ve işte bu noktada, insanların yardımına mitoloji koştu, insanları karanlıktan kurtardı. Eski çağlarda insanların karanlığa tuttuğu ışık mitolojiydi. Bu çağ hakkında yazılacak daha bir çok yazı olmasına rağmen burada bırakalım...
Gelelim günümüze, bilim ve teknoloji çağına. Artık imkanımız oldukça genişledi. İster inanın ister inanmayın ama bu soruların sorulduğu zaman geride kaldı. Eğer ki bu soruyu sormak, cevap aramak sizi rahatsız ediyorsa, uykunuzu kaçırıyorsa, üzgünüm ama siz iyi bir araştırmacı değilsiniz ve bilim ile tanışmamışsınız demektir. Bilim bize bu sorularının cevabını vermektedir. Özellikle evrimsel biyoloji okuyorsanız bu soruyu sormanıza gerek bile kalmayacaktır. Demem o ki arkadaşlar bu soru sizi rahatsız ediyorsa eğer bilime yönelin. Gerçeklere yönelin! Gerçek bilgiye yönelin ve bu bilgileri öğrenmenin verdiği muhteşem duyguyu tadın!
İnsanoğlu da her canlı gibi türünü, neslini devam ettirmek için üredi. Hayatta kaldı.
Unutmayın, güçlü olan hayatta kalır. Biz bir çitaya göre oldukça yavaştık, bir balığa göre suda oldukça zayıf ve yetersizdik... Ama aklımızı kullandık. Bizden güçlü veya hızlı olan canlıyı yakalamak için tuzaklar kurduk. Kafamızı kullandık!
Yani var olmamızın herhangi bir özel nedeni yok. Diğer canlıların varolması ile bizim ki arasında fark yok. Kendimizi üstün görmeyi bırakmalıyız. Bizim diğer canlılardan bir üstünlüğümüz yok. İnsanoğlu kendini üstün görmeyi bırakmalı. Artık doğaya saygı duymalıyız. Doğayla bütünleşmeliyiz. Onu kucaklamalı, zarar vermemeliyiz. Doğayı yenemeyiz, doğa her zaman bir yolunu bulur. Bizler için şu an başka yaşanabilecek bir yer yok. Gidebileceğim tek yer Dünya! Ona zarar vermeyi bırakmalıyız.
Biz üstün değiliz, hatta şuan en alçak canlılarız.
Bizler bu Dünya'da ki zehirli halkalarız!
Bizler bu Dünya'ya gelmiş aşağılık bir ırkız!
Bizler bu Dünya'yı sömüren, tüketen birer canavarız!
Bizler bu Dünya'da kendi ırkını acımasızca öldürenleriz!
Ve elbette bizimde sonumuz gelecek. Doğa her zaman olduğu gibi yine bir yolunu bulacak ve kendini katleden insan ırkının sonunu getirecek!
Yazacak, konuşacak çok şey var. Bizler bu dünyanın başka canlıların da evi olduğunu hatırlamalıyız.
Yaşama amacımız evimizi, yani Dünya'mızı güzelleştirmek, yaşatmak, kucaklamak olmalıydı.
Ama biz yaşama amacımızın çok dışına çıktık. Öldürdük, yaktık, ezdik, ayırdık...
Bizler sahildeki herhangi bir kum tanesinden değerli değiliz. Yok olduğumuz zaten sadece sahilden bir kum tanesi eksilecek. Yaşam bizsiz devam edecek. Ve çok daha güzel olacak.
Sizi çok beğendiğim iki video ile baş başa bırakayım.
Bilimle, sağlıkla, doğayla kalın.