Safranbolu-Mencilis Mağarası-Cam Teras, Tokatlı Kanyonu-Ilıca Şelalesi-Horma Kanyonu-Valla Kanyonu-Ulukaya Kanyonu-Ulukaya Şelalesi-Amasra ve Bartın Kamplı Turumuz 21-24 Temmuz 2020
________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
1.GÜN - Safranbolu-Mencilis Mağarası-Cam Teras ve Tokatlı Kanyonu
20 Temmuz 2020 gecesi saat 04.30 gibi Adapazarın'dan otobüsle Safranbolu'ya gittik. Bilet fiyatları 2+1 otobüsle kişi başı 80 TL. idi. Biletlerimizi almadan önce Kamil Koç firması ile görüşerek bisikletlerimizin olduğunu söyledik. Onlarda sağ olsunlar bir zorluk çıkartmadılar. Bisikletlerimizi sökerek bagaja koyduk ve rahat bir olculuk yaptık. Ekstra bir ücret ödemedik.
Sabah 08.30 gibi Safranbolu'ya vardık. İner inmez bisikletlerimizi topladık ve bir pastaneye giderek güzelce karnımızı doyurduk. Daha önceden gideceğimiz yerleri araştırdığımız için nereye gideceğiz ne yapacağız diye bir uğraş içerisine girmedik. Sizlerde bir yerlere gidecekseniz mutlaka bir ön araştırma yapınız.
lk olarak tarihi taş değirmene gittik. Giriş ücretliydi ama biz erken saatlerde gittiğimiz için bir ücret ödemedik. Her yerde güvenlik kamerası vardı bu yüzden bisikletlerimizi otopark alanına kitledik ve asansörle aşağıya indik. İnişten sonra rahat rahat bu olağan üstü mekanı gezdik. Gerçekten büyülenmemek elde değildi. Suyun aktığı yöne doğru ufak bir yürüyüş yaparak ihtişamlı tarihi taş köprüyü de görme imkanımız oldu. Bu alanda yaklaşık olarak 15 dakika kadar zaman geçirdik ve gezmeye devam ettik
Taş değirmenin çıkışından hemen sağ taraftaki yolu takip ederek eski Safranbolu'ya doğru pedal çevirmeye başladık. Gördüğümüz ihtişam ve manzaralar karşısında adeta mest olduk. Böyle bir güzellik olabilir mi? her yer tarih kokuyor. Çok güzel korumuşlar. Kesinlikle ölmeden önce görülmesi gereken yerlerin en başında Safranbolu geliyor. Buraları 1 günde yürüyerek gezmek çok zor.
Bizlerde bisiklet olduğu için çok şanslıydık. Araç trafiği yoğun olduğundan bir çok alanda 09.00-21.00 saatleri arasında yollar araç trafiğine kapatılıyordu. Buda ziyaretçileri rahat rahat dolaşmasını sağlıyordu. Gerçekten güzel bir uygulama. Bizlerde bu uygulamadan faydalanarak bisikletlerimizi ellerimize aldık ve doya doya tarihin içerisine daldık.
Pandemiden ve hafta içi olmasından dolayı çok kalabalık bir ortam yoktu. Bir tercih yapacaksanız eğer sizlerde bu hususlara dikkat edin. Safranbolu genelde bol yokuşlu vadi içerisinde kalan bir yer olduğundan bisikletle bol bol iniş çıkış yapmanız gerekiyor.
Biraz gezintiden sonra nerede bir tabela görsek hemen yönümüzü oraya çeviriyorduk. Gözümüze Çikolata Müzesi diye bir levha takıldı. Merak ettik ve hemen bu güzel müzeye gittik. Giriş kişi başı 10 TL. ücretli ama bu ücret karşılığında size birde çikolata ikram ediyorlar. Çikolatanın tadı ise muazzam. Çok uzun zamandır böyle çikolata yememiştik. Müze kart burada geçmiyor. Engellilere ise ücretsiz.
İçeriye girer girmez bir rehber size eşlik ederek buranın nasıl yapıldığını, neler olduğunu size anlatıyor. Fotoğraflarda ne kadar görünür bilemem ama çıplak gözle gerçekten mükemmel görünüyorlar. Buradaki herşey tonlarca çikolatalardan yapılmış. İlin bir çok mimari yapısı çikolata olarak burada yapılmış. Gözlerimiz kamaşmadı dersek yalan olur. Hele tam orta kısmında çikolata olan havuz ise bizi bizden aldı. İçerisine girip çikolata havuzunda yüzmek istedik.
Bu güzel müzeyi gezdikten sonra şehitliğe ve diğer parklara gittik. Zafranbolu yazan uçak ise çok ilginçti. Burası Safranbolu'yu tepeden gören en hakim tepelerden birisi. Bu alanda gezerken birde yolunu kaybetmiş kaplumbağa gördük. Aldık elimize biraz sevdik ve ağaçlık alana doğaya bıraktık.
Daha sonra her noktadan görülebilen ve zamanında kale olarak kullanılan tarihi müzeye gittik. Buraya da giriş ücretli. Sanırım 6 TL. idi. Müze kart burada geçmiyor. Engellilere ise ücretsizdi.
Müze 3 kattan oluşuyor. Her katı ayrı güzel. Müzenin çevresinde minyatür saat kuleleri ve birde büyük orijinal saat kulesi bulunuyor. Hepsi birbirinden harikaydı. Bu alanın zamanında kale olarak kullanıldığını düşünürsek eğer konum itibariyle de her yere hakimdi. 360 panoramik olarak tüm ilçeyi tepeden seyredebilirsiniz. Kesinlikle gidip görülmesi gezilmesi gereken bir yer.
Bu güzel mekandan da ayrılarak bu zamana kadar gördüğüm ve en mükemmeli olan Mencilis Mağarasına doğru yola koyulduk. hani bazı turlarımızda deriz ya bu yokuşları buraya kim koydu. İşte bu mağaranın yolu da bu ifadeyi çok iyi tamamlıyor. Yol kalitesi çok iyi ve mağaranın girişine kadar gidiyor.
Bulak (Mencilis) Mağaras Hakkındaı: Safranbolu merkezine yaklaşık 9 km mesafede Bulak köyü sınırları içerisinde yer alır. Uzunluğu 6 km'ye varan mağaranın yalnızca ilk 400 metresi ziyarete açık olup ülkemizin 4. büyük mağarası niteliği taşıyan bünyesindeki dikitler, sarkıtlar, travertenler, göletler ve yer altı su kaynağı ile bir tabiat harikasıdır. Ziyaretçiler, girişin ardından dar bir bölümden geçerek ulaştıkları ana galeriye girdiklerinde mağaraya özgü muhteşem görüntü ile karşı karşıya kalırlar. Mağaranın içerisinde ilerledikçe de bu güzel görüntü etkisini arttırarak devam eder (Karabük, Valiliği, 2013: 23). Mağaranın ilerleyen bölümlerinde mağara içerisinde yer alan su kaynağı, yer yer 10-15 m'lik yükseklikten düşerek şelale oluşturduktan sonra sifon yaparak yer altında kaybolmaktadır. Daha sonra bu su, birinci giriş ağzının bulunduğu noktada tekrar yüzeye çıkarak, Mencilis kaynağı çıkış ağzını oluşturmaktadır.
Bu yolculuk boyunca 620 mt. tırmanma 260 mt. iniş ve ortalama %4 eğim ile çıkış gerçekleştiriyorsunuz. Yol boyunca bir çok tarihi evde yolculuğunuzu süslüyor. Sıcak havalarda bu yokuşları çıkmak zor olsa da ormanla kaplı bu yeşil vadi bütün yorgunluğunuzu alıyor. Kondisyonunuz iyi değil ise birde yüklerle buralara çıkmayın çok yorulursunuz.
Mağaraya giriş ücretli. Tam 7.5 TL. öğrenci 5 TL. Müze kart geçmiyor. Engelliler için %50 indirimli. Mağaraya girerken bir rehber size eşlik ediyor. Rehberlik için ekstra bir ücret ödemiyorsunuz. Her 15-20 dakikada bir bu rehberlik hizmeti tekrarlanıyor. Yeme içme imkanları burada mevcut. Fiyatları ise makul.
İçeride flaşsız fotoğraf çekiliyor. Flaşlı fotoğraf içerideki likitlere zarar veriyor ve siyahlaşmasına sebep veriyor. Rehber bu konuda bir çok defa uyarı yapıyor. Sizlerde bu kurallara uyun lütfen.
İçerisi öyle mükemmel öyle mükemmel ki nasıl anlatsam bilemiyorum. ölmeden görülmesi gereken ilk 3 yer arasına burasını koyabilirsiniz. Mükemmel ötesi bir yer. İhtişam ve görkemden dolayı mest olduk, ayıldık bayıldık. Yok böyle bir güzellik.
Bu güzel mekandan ayrılmak istemedik ama yapacak bir şey yok diyerek bu noktadan başka bir doğa harikasına doğru pedal çeviriyoruz. Şimdi ki rotamız ise Tokatlı Kanyonu ve Cam Teras.
Biraz yol aldıktan sonra bir çeşmenin başında yemek molası veriyoruz. Marketten aldığımız gıdaları tüpümüzde pişirerek öğlen yemeğini yiyoruz. Bu yemeğin maliyeti bize kişi başı 7.5 TL. ye geliyor. Bir mekanda yeseydik eğer kişi başı 20-30 TL. tutacaktı.
Bu noktaya ulaşmak için yine bol bol yokuş çıkıyoruz. Mağaradan Cam Teras'a 9 km. kadar pedal çeviriyoruz. 510 mt. tırmanma 290 iniş ve ortalama %2.5 eğimle çıkış yapıyoruz. Nihayetinde Cam Teras'a varıyoruz. Giriş ücretli, tam hatırlamıyorum ama tam 7.5 TL. öğrenci 5 TL. Müze kart geçmiyor. Engellilere ücretsiz.
Cam Teras Tokatlı Kanyonun en hakim yerinde yer alıyor. Binlerce insan buraya akın ediyor. İnsanlara görülmeye değer bir görsel şölen sunuyor. Burada da yeme içme imkanları mevcut. Cam Teras'ın hemen 500 mt. aşağısında ise Tokatlı Kanyonu girişi yer alıyor. Burası da ücretli. Sanırım 4 TL. idi.
Uzunca bir merdivenden kanyona iniş yapıyorsunuz. Manzaralar ise müthiş. Vadiden cam teras görünüyor. Aşağıdan birde dere geçiyor. Bir çok noktada irili ufaklı şelaleler yer alıyor. Burada da yeme içme imkanları mevcut. Dileyenleri ücret mukabilinde vadi boyunca at ile gezdiriyorlar.
Bu güzel kanyonu da gezdikten sonra yola devam ediyoruz. Şimdi ki rotamız ise Horma Kanyonu yolu üzerinde yer alan ve 1043 mt. yükseklikte bulunan Beştepeler Mesire alanına gidere geceyi burada geçirmek.
Cam Terastan mesire alanına kadar bitmek bilmeyen yokuşlardan yüklerimizle birlikte tırmanıyoruz. Bir dünya gezdik ve halen tırmanıyoruz. Nihayetinde yorucuda olsa mesire alanına varıyoruz. Burası da ücretli yalnız biz akşam 20.00 gibi buraya vardığımız için girişte kimse yoktu.
Cam Terastan mesire alanı 8 km. civarında, 500 mt. tırmanma 80 mt. iniş ortalama %5 eğimle çıkış yapıyoruz
Bizde mesire alanının ıssız yerlerine giderek çadırlarımızı kurup, yemeğimizi yiyip yatıyoruz. Buraya geldiğimizde bir çok aile burada piknik yapıyordu. uyarı tabelalarında bu alanda alkol kullanmak yasak yazıyordu. Ayrıca içeride birde tesis yer alıyor. Bu yüzden temiz kullanılmış. Yola 50 mt. yakın bir mesafede olması ilk başta bizi şaşırttı ama zaman ilerledikçe araç trafiğinin çok azaldığını gördük. 5 dakika da 1 tane araç geçiyordu dersek yeridir. Bu yüzden gece güzel uyku geçirdik. Hiçbir hayvan görmedik. Ayrıca etrafı tellerle çevriliydi.
Günün sonunda 43 km. yol yapmışız ve yüklerimizle birlikte 1700 mt. tırmanma gerçekleştirmişiz. Gerçekten çok yorucu bir gündü. Tam anlamıyla dolu dolu bir gün geçirdik. Çok şükür bir kaza belada yaşamadık. İlk günümüzü de böylece bitirmiş olduk.
Daha fazla fotoğraf için: (link)
Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği