Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Recep Eşref Çınar'ın Tur Günlüğü

Başlığı görür görmez şahane fotoğrafları görmek için giriyorum .
Pedalınıza sağlık gene çok güzel bi tur olmuş :harika: @recep24ank
 
Scudo
3.GÜN - Valla Kanyonu ve Ulukaya Kamplı Bisiklet Turumuz 23 Temmuz 2020

Her zaman olduğu gibi erkenden saat 06.00 gibi uyandık. Uyanır uyanmaz çadırlarımızı toplayarak kahvaltımızı yaptık ve yola koyulduk. Şimdi ki rotamız ise Dünyanın en derin ikinci kanyonu olma özelliği taşıyan "Valla Kanyonu"

1.jpg
2.jpg

Valla Kanyonu iki kısımdan oluşuyor. Birincisi kanyonun iç kısımlarından oluşuyor ve teçhizatsız ve rehberiz gitmek imkansız. Televizyonlarda da çok duymuşunuzdur bir çok ölümlü kaza bu kanyonda yaşanmıştır. Büyüleyici güzelliğinin yanı sıra böyle tehlikeli yönleri maalesef var.

İkinci kısmı ise seyir terasından oluşuyor. Bu kısmın tehlikesi yok denecek kadar az ve güvenli yürüyüş parkurundan oluşuyor. Genelde tüm ziyaretçiler bu seyir terasına gidiyorlar. Bizde tabi ki teçhizat olmadığı için seyir terasını seçtik.

Son kamp noktamız olan Ilıca Köyünden Valla Kanyonu 16 km. Ulaşımı ise 3 km asfalt ve 13 km toprak yoldan oluşuyor. Toprak yoldan geçen araçlar etrafı tozu dumana katıyor. Bizde bu tozlardan nasibimizi alıyoruz. Şansımıza pandemi dönemi ve erken saatlerde yola koyulduğumuzdan dolayı 10 tane araç ancak geçti ve rahat bir yolculuk yaptık.

16 km. boyunca sadece küçük bir köyden geçtik. Yolun tamamı orman bitki örtüsüyle kaplı. Parkur boyunca hiç su sıkıntısı yok. Yaban hayatı buralarda var mı diye soracak olursanız eğer, tabi ki buralarda yaban hayatının kralı var. Tedbir olarak yanımıza düdük aldık. Düdük deyip geçmeyin. Belirli periyotlarla düdüğü çalarak sürekli olarak ses çıkartarak varlığımızı çevredeki hayvanlara hissettirmeye çalıştık. Çok şükür bir aksilik de yaşamadık.

3.jpg
4.jpg

Bu parkurun ilk 3 km.sini %7 eğimle çıktık. Daha sonra 1 km. kadar iniş yaptık. Ardından 8 km. boyunca ara ara inişler hariç olmak üzere sürekli tatlı tatlı çıkışlar gerçekleştirdik. Çıkışlardan sonra çok sert 4 km. iniş gerçekleştirdik. Yol toprak ve virajlı olduğundan eşyalarımız sağa sola sallandı, bazı eşyalarımız lastiklerden çıktı.

Böyle inişlerden sonra bisikletinizi mutlaka kontrol etmeniz gerekiyor. Bizde öyle yaptık. Çok şükür bir kaza bela yaşamadan bu tarz inişleri gerçekleştirdik. İnişin ardından 2 km. daha çıkış gerçekleştirerek Valla Kanyonu'nun başlangıcına geldik.

5.jpg

Burada 1150 mt. yürüyüş tabelası yer alıyor. Bu noktadan sonra yürüyerek seyir terasına doğru iniş gerçekleştiriyoruz. Tamamen orman kaplı bitki örtüsü ve sessizlik içerisinde ilerliyorsunuz. Tahtalardan koruma bantları oluşturmuşlar. Buda güvenli yürüyüş anlamına geliyor. 100 mt. kadar yürüdükten sonra parkur üzerinde kaynak suyu var. Bunun dışında seyir terasının bulunduğu noktada hiçbir şey yok.

6.jpg

Kanyonun zirve noktasına geldiğimizde ahşaptan yapılmış yukarıya doğru tırmanan bir merdiven bizi karşılıyor. Buralarda yürümek güvenli ama parkurun dışına çıktığınızda ölme ihtimaliniz çok yüksek.

Biz kendimizi hiç riske atmadan adabına uygun bir şekilde seyir terasını güzelce gezip fotoğraflar çekildik. Seyir terası 3 kattan oluşuyor. İlk girişinde 2 tane de oturma bankı yer alıyor. Seyir terası güvenli ancak biraz sallanıyor. Korkulacak bir durum yok çünkü sağlam kayalara monte edilmişler.

Biz gittiğimizde kimsecikler yoktu daha sonradan gelenler oldu. Yükseklik korkusu olanlar kuleye çıkmadılar.

Kulenin hemen orta kısmında kayaya asılmış Anıl BAKAR, anı tabelası bizi karşılıyor. Anıl'ın kaybolması ile ilgili haber videosu bu linkte mevcut (link)

7.jpg
8.jpg
9.jpg

Anıl BAKAR, Sakarya'da yaşayan, bisikletçi, doğa yürüyüşçüsü ve çok sevdiğimiz dağcı bir arkadaşımızdı. Birlikte bir çok defa tur ve kamp yaptık. Bisikleti de aktif olarak kullanıyordu. Ölüm haberini duyunca çok üzüldüm. ALLAH rahmet eylesin. Ailesine ve sevenlerine sabırlar ihsan eylesin inşallah. Daha ne söylenebilir ki. Bu ve buna benzer olaylar inşallah bir daha yaşanmaz.

10.jpg

Burada biraz vakit geçirdikten sonra kanyonun başlangıç noktasına geri dönüyoruz. Burada bir yerleşim yeri var. Otopark ciddi anlamda bir sorun çünkü alan dar. Bizde bisiklet olduğu için istediğimiz yere kitledik. Yoğun dönemlerde araçla gelenler araçlarını yukarılara bırakıyorlarmış. Ayrıca başlangıç noktasında sıcak-soğuk içecekler ve gözleme gibi yeme içme imkanları da mevcut. Biz iki çay içtik onu da kanyonu ziyarete gelenler ısmarladılar.

Biraz moladan sonra şimdiki istikametimiz ise yine dağ yollarından bir başka kanyona yani Ulukaya Kanyonu ve Şelalesine gitmek. Biraz yol tarifi aldıktan sonra yola koyulduk. En önemli konuyu unutmuşum. Ilıca-Horma Kanyonu-Valla Kanyonu ve diğer dağ yollarında Turkcell dışında hiçbir hat çekmiyor. Valla'da internet E çekiyor.

Valla'dan sonra Urva, Hocalar, Dizdarlı yolunu takip ederek 58 km daha Ulukaya'ya kadar pedal çevirdik. Öyle bildiğiniz pedal çevirmekten bahsetmiyorum. 30 kilo bisikletlerle turumuzun en uzun, en zor parkuru ve günüydü. Öyle yollardan öyle yokuşlardan çıktık ki, tarumar olduk desek yeridir.

11.jpg

Kuru tırtıklı asfalt yol mu, ziftli yol mu, sonu gelmeyen 5-6 km aralıklarla %10 eğimlere sahip yokuşlar mı, ne derseniz deyin işte biz o yollardan geçtik. Birde üstüne ilk gün 1700 mt. ikinci gün 1800 mt. tırmandık. Eminim ki bu yolları kullanan başka akli dengesi yerinde olan bisikletçi olmamıştır. Sadece bu saydıklarımla bitse yine iyi. Valla'dan sonra 60 km. boyunca yiyecek hiçbir şey yok. Allah'tan yola tedbirli çıktıkta bu sıkıntıları yaşamadık.

Bol bol çıkışlardan sonra Hocalar Köyüne geldik. Burası oldukça büyük ama dağınık bir yerleşim yeri. Burada bakkal veya kahve vardır diye ümit ettik ama maalesef yokmuş. Köyün merkezine geldik. Merkezde kaynak suyundan tutunda misafirler için içerisinde tüm imkanların olduğu güzel bir köy çardağı da yapmışlar. Keşke bu uygulama tüm köylerde olsa. Yolda kalanlara, misafirlere kalkan olurdu.

12.jpg

Öğlen yemeğini burada yemek istedik. Oradaki evlerin bir tanesinden bir abimiz çıktı, kendisine selam verdik. Burada bakkal kahvehane var mı, bir şeyler alıp yiyeceğiz dedik. Oda burası köy yeri maalesef yok dedi. Daha sonra bir gelin bakalım dedi. Bende gidip tekrar selam verdim. Dedim biz bisikletçiyiz, geziyoruz, karnımız acıktı, bu yüzden bir şeyler alıp burada yemek istedik dedik.

Oda sağ olsun bize geçin terasa size yemek getireyim dedi ve bir tepsi yemek hazırlayıp bize getirdi. Sizlere afiyet karnımızı burada doyurduk. ALLAH kabul etsin. Kendilerine buradan çok teşekkür ediyorum. Köyden ayrılırken birde yol tarifi aldık.

13.jpg

Yolların bir çoğunda özellikle toprak olan kısımlarında hiç tabelalar yok. İnternetin çektiği kadar navigasyondan yararlanarak yolumuzu bulmaya çalıştık. Öyle böyle derken Bartın ana yoluna bağlandık. Bu bildiğiniz ana yol değil, dağ yollarından Bartın'a kadar giden başka bir yol. Tıpkı Kocaali'ye Karasu üzerinden ve Hendek üzerinden gitmek gibi bir şey.

Bu yolun durumu da zift asfalttan oluşuyor. Lastiğe yapışan bu siyah zift hızımızı çok etkiliyor. Birde kuzeyden esen rüzgarı da hesaba kattık mı yol bitmek bilmiyor. 30 km. boyunca hiçbir yerleşim yeri yok. Birkaç noktada su kaynağı ve cami yer alıyor.

14.jpg

Öyle böyle derken %8 çıkış tabelası görüyoruz. Bu bildiğiniz tabelalardan değil. Üzerinde km. yazmıyor. Yokuşu çıkınca ölçtük 4 km. miş. Yalnız %8 yazan bu tabela kesinlikle sahtekar. %8 ile uzaktan yakından alakası yok. Kesinlikle %18 di. Bir harfini yazmayı unutmuşlar. Böyle yokuş mu olur yahu. Araç olsa alev alırdı. Bizim gibi 1.5 beygir gücüyle çalışan faniler ne yapsın değil mi.

Neyse ki motoru yakmadan yokuşu çıktık. Artık önümüzde 13 km. %10 ortalama eğime sahip müthiş bir iniş var. Bu yokuştan adeta özgürlüğe uçar gibi bir iniş gerçekleştirdik. Saatlerce çıktığımız yokuşları bir çırpıda burada tükettik. Çıkış hariç bu yokuştan tekrar aşağıya inmek isterdim.

İnişten sonra Ulukaya Kanyonuna doğru sağa dönüş yaptık ve 8 km. daha ilerleyerek nihayet kanyonun girişine vardık. Yollar mükemmeldi. Bir çok noktada kendimizi ağaç tünellerinden geçer gibi hissettik.

15.jpg
16.jpg

Saat geç olduğundan kanyona giriş yapmadık. Köyün girişinde yer alan ve eski okul olarak bilinen Ulukaya Tanıtım Merkezinin bahçesinde çadır kurduk. Genelde çadır kurmak isteyenleri buraya yönlendiriyorlarmış. Güvenli ve huzur dolu bir ortam. Köy halkı piknik ve çocuklar için oyun parkuru olarak bu alanı kullanıyor. Masa-çeşme-wc ve gece ışıklandırması da var.

Etrafı çok temiz ve ateş yakılmamış. İnsan daha ne isteyebilir ki. Bizde önce yemeğimizi yedik, daha sonra çadırlarımızı kurarak geceyi burada geçirdik. Böylece 3'ncü günümüzü de kazasız belasız bir şekilde burada tamamlamış olduk. Günün değerlendirmesine bakarsak eğer 75 km. yol kat edip 2200 mt. tırmanmışız ve hiç para harcamamışız. Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği

17.jpg

 
4.GÜN - SON - Ulukaya Kanyonu-Amasra ve Bartın Kamplı Turumuz 24 Temmuz 2020

Son günün sabahına yine erken kalktık. Kahvaltı hazırlık derken saat 08.00 oldu. İlk olarak hemen kanyonu gezmeye başladık. Saat erken olduğu için güvenlik yoktu. Böylece rahat rahat gezip ücrette ödemedik.

1.jpg
2.jpg

Kanyonun girişi çok ihtişamlı, arnavut kaldırımdan bir yol sizi karşılıyor. Giriş tabelalarında 3 km. yürüyüş parkuru olduğundan bahsediyor. Gidiş-dönüş 6 km. yapıyor. Zorluk derecesi ise kolay. Bu parkur üzerinde 2 şelale, 1 de mağara yer alıyor. Mağara hizmete kapalı.

Yaklaşık olarak 500 mt. yürüdükten sonra Ulukaya Şelalesine varıyoruz. Bu şelale oldukça güzel, bir mağaranın içerisinden akıyor. Mağara hizmete açık olsaydı içerisine girip bakmak isterdim. Şelalenin 70 mt. aşağısında bir yeşilliklerin içerisinden su akıyor. Mevsim şartlarından dolayı şu anda burada su çok az ve şelale var mı yok mu anlaşılmıyor.

3.jpg
4.jpg

Şelaleden ileriye yürüdükçe kanyonun suyu akmıyor. Sadece su mağaranın girişinden akıyor. Kısacası kanyonun suyu kurumuş. Biz birkaç kare fotoğraf aldıktan sonra daha ilerlere doğru yürümeye başladık. Malum parkur 3 km. Unutmadan Şelaleden sonra yürüyüş yapmak yasak tabelası var. Buraya kadar gelip de yürümemek olur mu? olmaz tabi ki.

Vadi boyunca 1.5 km yürüdük. Ne gördük 1 şelale dışında kocaman bir sıfır, yani hiçbir şey. 1.5 km daha yürüseydik eminin bir sıfır daha görecektik. Yollar, tanıtım, reklamlar bir harika ama kanyonda görüntü var ses yok. Eve gelince acaba bu kadar tanıtım merkezi yapmışlar biz mi yanlış yere geldik diye araştırma yaptım. Kısacası sonuç hiç değişmedi. Biz doğru gitmişiz ama kanyon beklentilerimizi karşılamadı.

5.jpg

Birde buraya 5 üzerinden 4.5 puan vermişler. Ya rüya görüyorlardı yada sarhoşlardı. kesinlikle bu puanı hak eden bir kanyon değil. Buraya yağmur sezonun bol olduğu zamanda giderseniz en azından gittiğinize değer. Çünkü suyun çok olduğu dönemlerde görülmeye değer görüntüler ortaya çıkıyor.

Kanyonda daha fazla ilerlemeden çıkış yaptık ve rotamızı Bartın üzerinden Amasra'ya çevirdik. Yolun ilk 10 km.si çok güzel ama gerisi yine kuru tırtıklı asfalt. Biz Sakarya yollarından şikayetçiyiz ama diğer illerin yollarını bizden de beter. Meğersem biz cennette yaşıyormuşuz.

6.jpg
7.jpg
8.jpg
9.jpg

Bartın'a kadar çoğunlukla iniş yapıyoruz. Nihayet azda olsa iniş yapıyoruz. Tabi yolun kalitesi ve birde rüzgarı hesaba katarsak eğer yine hızlı gidemiyoruz. Karabük-Zonguldak-Kastamonu-Bartın, bu illerde sanki bermuda şeytan üçgeni var. Ne taraf dönseniz rüzgar tam kafadan esiyor. Biz bu işten hiçbir şey anlamadık. Günün sonunda yine 1800 mt. tırmanmışız. Rotaya bakınca indik görünüyor ama icraata bakınca çok çıkmışız görünüyor.

Öyle böyle derken Bartın'a kadar varıyoruz. 65 km. boyunca sadece 1-2 noktada su var. Bu yüzden yanınızda su bulundurmayı unutmayınız. Yol güzergahı üzerinde birde büyük bir baraj yer alıyor. Görseli çok güzel.

10.jpg
11.jpg

Bartın'a varır varmaz yemek yiyoruz. Yemeğin ardından önce Amasra'ya gidiyoruz. Burası hem tarih hem de doğal güzellik olarak tam bir cennet. İnternette kısaca bir araştırma yaptığınızda Amasra'nın nasıl bir yer olduğunu hemen anlayacaksınız.

Yaklaşık 4 sene önce Adapazarı'ndan Amasra'ya kadar 3 günde kamplı bisiklet turu yapmıştım. O zamanda çok sevmiştim, şimdi de çok sevdim. 4 yıl aradan sonra çok bir değişiklik olmamış. Böyle korunan yerleri seviyorum. Amasra'yı tam anlamıyla gezmek isterseniz 1 gününüze mal olur. Bir çok noktası da yokuşlardan oluşuyor.

12.jpg
13.jpg
14.jpg

Hafta içi ve pandemi olmasına rağmen her zaman olduğu gibi yine kalabalıktı. Plajlar, çarşı içi ve kale içi cıvıl cıvıldı. Kesinlikle bu güzellikleri yerinde görmeniz gerekiyor. Temiz havası ve serinletici rüzgarı ile sizi başka dünyalara götürüyor.

Burada 2 saat kadar gezdikten sonra Bartın'a dönüş yapıyoruz. Yolların kalitesi yine malum tırtıklı zift asfalttan oluşuyor. Acilen bu yollara bir çözüm getirmeleri gerekiyor. Yoksa bu yollar insanın haşatı çıkartıyor.

Daha sonra birazda Bartın merkezi gezelim istedik. Aşağıdan girdik yukarıdan çıktık. Kapalı caddelerde yürüdük, görülmesi gereken yerleri gördük. Yalnız inanılmaz bir trafik var. Bunların dışında bütün gezdiğimiz yerlerde hiç bisiklet yolu görmedim. Çok üzüldüm.

15.jpg16.jpg
17.jpg
18.jpg
19.jpg

Saat artık 20.00 oldu ve geri dönüş vakti geldi. 21.00'a metrodan bilet aldık ve otobüsle dönüş yaptık. Bilet fiyatı aynıydı kişi başı 80 TL. Neden sürerek dönmediniz diye düşünürseniz eğer. Yukarıda da bahsettim gibi 4 yıl önce bu parkuru zaten yapmıştık. Tekrar aynı yerleri yapmak hiç mantıklı gelmedi.

Üstelik dönüşümüz 3 gün sürecekti ve günde ortalama kişi başı 25-30 TL. para harcayacaktık. Buda 3 günde 80-90 TL. ye denk geliyor. Yani otobüsle aynı fiyata. Bu hesaptan sonra otobüse binerek Adapazarı'na gece 02.00 gibi dönüş yaptık. Bisikletlerimizi topladık ve evlerimize kazasız belasız bir şekilde ulaştık. Önemli olanda buydu zaten.

20.jpg
21.jpg
22.jpg

Bütün turu özetlersek eğer 3 gece 4 gün sürdü. Toplamda 300 km. yol kat etmişiz. 4 günde 7500 mt. tırmanış gerçekleştirmişiz ve bunu 30 kilo yükle yapmışız. Günde kişi başı 20 TL. yemek ücreti ödemişiz. Otobüs ücretleri 80+80=160 TL. tuttu. Müze ve ören yerlerine toplam 50 TL verdik. 2 defa lokantada yemek yedik oda toplam 100 TL tuttu. Genel hesap olarak 4 günde toplam 400 TL. harcamışız. Günlük 100 TL bölü 2 kişi başı 50 TL harcamışız. Otobüs olmasaydı eğer yemekler, müzeler, mağaralar dahil günlük kişi başı 32.5 TL. harcamış olacaktık.

Bir günü 24 saat üzerinden ve 3 öğün yemek üzerinden düşündüğünüzde herşey dahil günlük kişi başı 50 TL. harcamak resmen bedava bir yolculuk yapmak anlamına geliyor. Sizlere de tavsiyem hemen kendinize bir bisiklet edinin ve yollara düşün.

23.jpg

Tur boyunda hiçbir kaza veya patlak yaşamadık. Konaklamalara hiç ücret ödemedik. Dolu dolu 4 il sınırı içerisinde dolaştık durduk. Muhteşem yerler ve manzaralar gördük. Şimdi ki hedefimiz ise Ülkemizin bilinen ve bilinmeyen diğer yerlerini keşfetmek.

Darısı sizlerin başına diyerekten turumuzu burada tamamlıyoruz. Bir daha ki turlarda görüşmek dileğiyle Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği


 
Dikmen Yaylası ve Tepesi Turumuz - 09 Ağustos 2020

09 Ağustos 2020'nin güzel bir sabahında İsmail KARSLI ile birlikte Sakarya'mızın ve Doğu Marmaranın en yüksek zirvesi olan Dikmen Yaylası ve Tepesine (Rakım: 1712 mt) yine unutulmaz bir tur daha gerçekleştirdik.

1.jpg
2.jpg

Sabah 06.30 gibi yola koyula koyularak, Hendek yolu üzerinden Çakallık, Sümbüllü, Aksu ve Dikmen istikameti takip ederek yaylaya ulaştık.

Yolun 60 km. si mükemmel asfalttı. Yaylaya giden yolun son 4 km. si tozlu toprak yoldu. Araçla gidecekler için yol problem değil. Normalde burayı yürüyerek gidecektik ama baktık ki yol öyle gidilmeyecek gibi değildi. Bizde sürerek gittik.

3.jpg
4.jpg
5.jpg

Bir çok yerde tekerimiz tozlu yoldan dolayı pati çekse de hiç inmeden yaylaya kadar çıktık. Yalnız şunu belirtmek isterim. Yolun son 6 km. si öyle bildiğiniz km.lerden değil. Çok sert çıkışlardan oluşuyor. Resmen duman attırıyor.

Yol boyunca 3 bakkal ve her yerde kaynak suyu var. Yaylaya çıkmadan önceki son yerleşim yerinden alışveriş yapabilirsiniz. Bakkalda muz gibi her şey var.

Çakallıktan sonra çok sert yokuşlar başlıyor. Tahminimce 10-15 km. civarında. Ondan sonra in-çıklı yokuşlar geliyor. Yol genel olarak dinlenmeye fırsat veriyor. Yol seyir zevki mükemmel. Trafik çok sayılmaz.

6.jpg
7.jpg
8.jpg

Öyle böyle derken bir bakmışız yaylaya varmışız. Ne kadar zamanda geldik diye km. saatine bakınca çok şaşırdık. 3.5 saatte gelmişiz. Üstelik basmadık bile. Yolun kalitesinden kaynaklı sanırım çok hızlı çıkmışız.

Yaylanın meydanında mescit, hemen alt kısmında masalar ve kaynak suyu var. Burada biraz abur cubur takviyesi yaptık. Biraz dinlendikten sonra zirveye çıktık.

Zirveye çıkışımız sürerek değil de ellerimizde bisikletlerle oldu, araçla da ancak yarısına kadar gidebiliyorsunuz. Zirveye çıkabilmek için 4*4 ve uslatık şart.

9.jpg
10.jpg
11.jpg

Zirve çok güzel ama zirvenin alt kısımları çok daha güzel. Bir manzaralar var ki mest oluyorsunuz.

Burada hem mola hemde manzaranın tadını doyasıya çıkarttık. Daha sonra indiğimiz yerden geri dönmek istemedik. Hemen kendimizi bir patika yol bulduk ve ellerimizde bisikletlerimizle birlikte bu yoldan yaylaya indik.

Patika yol dediğime bakmayın. Doğa yürüyüşçülerin en çok kullandığı yol burası ve manzaraları çok güzel.

12.jpg

Yaylanın meydanına gelip sularımızı doldurduk ve dönüş yoluna geçtik. İnerken bir çok defa durduk. Malum yol durumdan dolayı. Böyle rotalara giderken frenleriniz mutlaka sağlam olsun.

Nihayetinde kaymak asfalt yola indik. Öyle bir iniş gerçekleştirdik ki yok böyle bir iniş. Trafiğin hiç olmamasından dolayı doyasıya bir iniş gerçekleştirdik. Yarım saatte resmen aşağıya indik.

Yol üzerinde bir tesise girerek öğlen yemeğimizi yedik. Bu vakte kadar hiç bir şey yememiştik. Yemekten sonra 1 saatte dinlendik ve geldiğimiz yoldan tekrar geri döndük. Çok şükür herhangi bir kaza bela olmadan dolu dolu bir gün geçirdik.

13.jpg

Toplamda 140 km. civarında yol yaptık. 3500-4000 civarında evilation yükseklik değeri gerçekleştirdik. Buda çok ciddi bir oran. Toplam 6.30 saatte tüm turu tamamlamışız. Ben kendimden bile bu kadar performans beklemiyordum.

Herşeye rağmen çok güzel bir turdu. Kasım ayında yayla hariç bu yolu tekrar yapmak dileğiyle... Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği

14.jpg



 
Bilecik, Osmaneli Turumuz - 23 Ağustos 2020

23 Ağustos 2020”nin güzel bir Pazar gününde İsmail KARSLI ile birlikte Adapazarı’ndan, Bilecik İli, Osmaneli İlçesine 160 km. lik unutulmaz bir tur daha gerçekleştirdik.

1.jpg
2.jpg

Sabahın erken saatlerinde (07.10’da) yola koyulduk. Hava mükemmel yollar ise oldukça sakindi. İlk molamızı 55 km. sonra Mekece’de bir çay bahçesinde verdik. Molanın ardından 15 km. daha pedal çevirerek Osmaneli’ye vardık.

Kilometre saatimiz 2.15 dakika 30 ortalama ile geldiğimizi gösteriyordu. Birazcık hızlı gitmişiz sanırım. Yollar ve hava serin olunca yollarda çabuk bitiyor. Şimdi diyeceksiniz ki çok hızlı gidiyorsunuz. Aslında siz gelmediğiniz için biz hızlı gidiyoruz. Tur normal turdu.

Parkurun yükseklik değeri gidiş 800 dönüş 800 olmak üzere 1600’dü. Yol boyunca birçok yerleşim yerinden geçtiğimiz için genel ihtiyaç ve su sıkıntısı yoktu.

3.jpg

İlçeye Sakarya Nehri kenarındaki bisiklet ve yürüyüş yolundan giriş yaparak gezmeye başladık

4.jpg
5.jpg

Her yer tarih kokuyor. Adeta iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Hangi sokağa caddeye girseniz kendinizden geçiyorsunuz. Oldukça sessiz ve temiz bir ilçe. Herkes kendi halinde. Hiç gürültü yok desem yeridir.

Biraz sokaklarda gezdikten sonra ilçenin zirvesinde yer alan seyir terasına doğru tırmanışa geçiyoruz. Terasa giderken tüm ihtişamı ve görkemiyle bizi karşılayıp bu günlere kadar iyi veya kötü şekilde ayakta kalmayı başaran bir kilise kalıntısı bizi karşılıyor. Bu kilise öyle ihtişamlı ve görkemli ki etkilenmemek elde değil.

İki ayaklı ayıların verdiği zararları düşünmezsek eğer kesinlikle görülmesi gereken yerlerden birisi. Şehrin her yerinden çok net bir şekilde görülüyor.

6.jpg7.jpg8.jpg9.jpg10.jpg
11.jpg

Bu güzel mekanda uzunca vakit geçirdikten sonra terasa doğru tırmanışa geçiyoruz.

1 km. tırmanışın ortalama eğimi 9.5’di. En dik yeri ise %29 eğime sahipti. Bazı güzellikleri görmek için cefa çekmek gerekiyor. Zirveye vardığımızda muhteşem bir manzara ve tesis bizi karşılıyor. Bu noktadan ilçe merkezi ayaklarınızın altında. Doyasıya serin serin manzaraya doyuyorsunuz.

Tesis oldukça temiz ve güzel. Burada biraz soluklanıyoruz. Molanın ardından yine ilçe merkezine inerek gezimize devam ediyoruz. Tarihi evleri, konakları ve camileri ile burası tam bir cennet. Bizim için Taraklı ne ise burası da aynı.

12.jpg13.jpg14.jpg15.jpg

Saat 12 oldu. Karnımız acıktı, bir merkez lokantasında yemek yiyoruz. Fiyatları çok ucuz. Yemekten önce buranın adeti sanırım bir kasede zeytin ikramı yapıyorlar. Bölgeye bakıldığında zeytin yetiştiriciliği de yapıldığı net bir şekilde görülüyor.

Lezzeti de mükemmeldi.
Daha sonra dönüş yoluna geçerek Pamukova’ya kadar pedal çeviriyoruz. Pamukova’da Adapazarı’ndan gelen arkadaşlarımızla buluşuyoruz.

Buluşmanın ardından ilçede keşif turuna çıkıyoruz.

16.jpg17.jpg

Keşif turundan sonra Pamukova Gölpark’a uğrayarak çay molası veriyoruz. Molanın ardından toplu halde dönüşe geçerek turumuzu kazasız belasız bir şekilde bitiriyoruz. Turun özetine bakarsak eğer 150-160 km. yol yaparak ortalama 15 TL. para harcamışız.

Herşeyden önce sağlık olsun diyerek bir turumuzu daha geri bıraktık. Darısı diğer turlara inşallah. Unutmadan fotoğraf makinamın pilini evde unuttuğum için bütün fotoğrafları telefon ile çekmek zorunda kaldım.

18.jpg
 
En son paylaşımımı 15 Eylül 2020'de yapmışım. Bu tarihten sonra hiç paylaşım yapmamışım. Aslında bunun bir nedeni var. Son paylaşımdan da anlaşılacağı üzere sadece 2 beğeni olmuş. Amacım rant veya beğeni toplamak değil. Kimseden de beni beğenmelerini beklemiyorum. Tek mesele içimdeki paylaşım ruhunun ölmesidir. Gerçekten de emeğe saygı yok. İnsanları moral motive edecek, teşvik edecek en ufak bir emare bile göremiyorum. Hal böyle olunca da bende birşeyler paylaşmıyorum.
 
@recep24ank

Elimden geldiğince, bildirime veya ana başlığa düştüğü zaman takip ediyorum, fotoğraflara uzun uzun bakıyorum. Kendi tasarılarıma pay çıkarıyorum, rota oluşturuyorum. Eminim benim gibi yapan daha da sessiz kullanıcılar vardır. Siz de yaptığınız paylaşımlar haricinde sessiz kullanıcılardan sayılırsınız. Bir tür gizli anlaşma gibi sessiz kullanıcılar arasındaki. O yüzden çok takılmayın. Bakıp bakıp gidecekken yorum yazma gereği duydum. Gerçekten aldırmayın. Mesela son paylaşımınızı görmemişim, gözden kaçmış.

Bir yandan gündem karışık, ülke çalkalanıyor her anlamda, pandemisidir, döviz kurudur, kısıtlamalardır, insanlar pek meyletmeyebilir. Anlayışla karşılamak lazım, fazla takılmadan yine paylaşmaya devam edin Recep Bey. Turlarını paylaşan bisikletçi fazla kalmadı. Size gözümüz gibi bakıyoruz. Bunu mutlaka biliniz.

Bunları dedikten sonra müsaadenizle kahvemi alıp son turunuza dalacağım.

Sevgilerle.
 
30 Ağustos 2020'nin güzel bir sabahında saat 07.00 gibi tek başıma yola koyuldum. Normalde yol bisikleti ile gidecektim ama belki rotayı değiştirip Sülüklü Göl yaparım diye mtb bisikletimi aldım.

43 km kadar pedal çevirdikten sonra Acella Yaylası yol ayrımına geldim. Sülüklü Göl mü yoksa yaylamı derken rotayı yaylaya çevirdim. İlk 2 saat çok güzeldi, hava serin ve sürüşte rahattı. Güneş yüzünü göstermeye başlayınca bende ısınmaya başladım.

1.jpg

Bir yandan yokuş çıkıyorum bir yandan da güneş beni terletiyordu. Bu gün hiçbir turda bu günkü kadar su tüketmedim. Emin değilim ama 6-7 litre su içmişimdir. Yaylada bile hava esmiyordu. Kısacası bu günkü hava bunaltıcıydı.

2.jpg
3.jpg

Yol boyunca hiç su sıkıntısı yok. Yaylanın ilk çıkış başlangıcında bir bakkal var onun dışında yaylada bile hiç birşey yok. Bu yüzden hazırlıklı gitmelisiniz. Az demeden uz demeden 20 km boyunca sürekli yokuş çıktım. Bazı yerleri iyi bazı yerleri ise duman attırıyordu.

4.jpg
5.jpg

Hele ki sonlara doğru %20 nin üzerinde uzun çıkışlar var. Yolun kalitesine değinecek olursam %85'i iyi, %15 lik kısmı gidilmeyecek gibi değil. Yol bisikletine önem verenler belki sıkıntı yaşayabilirler. Ben yolla gitseydim bu yollardan çıkardım çünkü çok daha kötü yollar gördüm.

3.5 saat pedalın sonunda yaylaya varmışım. Sürenin bu kadar uzun olması hem mtb bisiklet olması, hem de ol bol fotoğraf çekmemdi. Zaten amacım hızlı gitmek değil keyif almaktı.

Nihayetinde yaylaya vardım. Yanıma 2 muz iki de çikolata almıştım. Çıkarken 3 ünü yedim 1 tane çikolata kaldı. Dönüşte yemek yerim diye düşünmüştüm ama bu yokuşlar beni çok acıktırdı.

6.jpg
7.jpg

Son çikolatayı yemeden önce 3 kişi gölette balık tutuyordu. Kolay gelsin dedim. Burada bakkal var mı diye sordum. Onlarda maalesef yok dediler. Ne yapacaksın dediler. Bende yiyecek ne varsa alacağım dedim.

8.jpg

Sonra minibüse gidip bana bir bisküvi verdi. İstersen 1.5 saat önce mangal yapmıştık biraz artan ızgaralar var, yersen vereyim dedi. Bende çok iyi olur dedim. Bütün yiyecekleri aldım, üstüne 1 bütün ekmek buz gibide su, kısacası benden iyisi yoktu. Hemen caminin yanındaki çeşmenin yanına giderek hem dinlendim hem de karnımı doyurdum.

Buradan kendilerine çok teşekkür ediyorum. Onların bu ikramları sayesinde kendime geldim. Yoksa bir çikolata ile çok zorlanacaktım.

9.jpg
10.jpg

Enerjim iyi ve yedekte de yemek varken, yaylanın çevresinde bir güzel tur attım. Hızımı alamadım. Geldiğim yerden dönmek istemedim. Rotayı uzatarak Yanık Yaylası, Karagöl Yaylası, Belengerme Yaylası ve Taraklı Tuzla Kanyonu üzerinden geze geze tur yapmaya başladım.

11.jpg
12.jpg
13.jpg

Acelle Yaylası hareketli Yanık Yaylasında ise neredeyse hiç kimse yoktu. Karagöl Yaylasın kendisindedeğil de göletinde insanlar çoktu. Fazla oyalanmadan Belengerme Yaylası, Tuzla Kanyonu üzerinden inişe geçtim. Bu kısma kadar yani Acelle Yaylasından Tuzla'ya kadar 20 km ye yakın bozuk toprak yolda bisiklet sürdüm. Bol bol yokuş çıkıp indim.

14.jpg
15.jpg

Issız ormanlarda tek başıma pedal çevirdim. Bazen yalnızlık da insana huzur veriyor. Tabi ki bu kişiden kişiye değişir. Uzunca bir inişin ardından Soğuksu'ya vararak soluklandım ve 1 saat dinlendim. Resmen enerjim bitti, bu sıcak havada mineral ve çok tuz kaybettim. Bir tesiste bu kayıplarımı tamamladım ve yola devam ettim. 15 km süper inişin ardından Geyve'ye vardım.

16.jpg

Geyve boğazını bilmeyeniniz yoktur. Rüzgar her zaman kafadan eser. Malum çile ve eziyetlerde bizim işimiz. Yokuş aşağıya hız 15-20 gitmiyor bisiklet. Dedim 1 saat daha dinleneyim öyle devam edeyim. Saatler ilerledikçe rüzgarın hızı da düşmeye başladı.

Bu da benim çok işime geldi. Tempoyu biraz arttırarak bir an önce turu bitirmek istedim. Çok yoruldum ama kazasız belasız bu turu da bitirmiş oldum. Önemli olanda bu zaten.

17.jpg

Genel olarak 161 km pedal çevirmişim. Yükseklik değeri olarak 3000 evilation yapmışım. Birde bunu yayla gibi bozuk yollarda mtb gerçekleştirmişim. Düzgün yollarda yol bisikleti ile bu kadar yorulmazdım.

Yalnız mtb nin yeri her zaman ayrıdır. Bakmayın benim bu kadar mızmızlandığıma, güzel yerler görmek istiyorsanız mtb şart. Benim amacımda güzel yerler görmekti zaten. 4 yayla görmüşüm. Biraz daha zorlasam 7 yayla 5 göl parkurunu bir solukta bitirecekmişim.

Çok keyif aldığım bir turu daha böylece geride bırakmış oldum. Darısı diğer turlara inşallah. Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği

18.jpg




 
Emeginize sağlik. Gerek fotograflar, gerek anlatiminiz nefis. Asfalt bittikten sonra macera başlar. Benimde en cok sevdigim şey ıssiz yerlerde tek başima pedal çevirmek. Özgurlüğu damardan şıringayla almak gibi birşey. 😁🚴‍♂️
 
@recep24ank görsel şölenin için sağolasın, varolasın.
@Atasoy abi selam olsun tüm maceracılara. :harika:
Recep kardeşim, forumda beğeni için sürüş yapıyorsan, hiç yapma daha iyi. En büyük derdin beğeni almamak olsun. Allah başka dert vermesin 😁 Binmeye devam 💪💪
Gelde bu yorumu beğenme. Aynen abi, Allah kaldıramayacağımız hastalıklar ve belalar vermesin.
 
Recep abi yine yollara vurmuşun kendini. Kazasız belasız patlaksız yolculuklar .
 
16 Eylül 2020 günü Sakarya'dan Kocaeli Harikalar Sahiline 60+60=120 km.lik tek başıma bol oksijenli ve bol manzaları bir tur gerçekleştirdim. İmkanı olanlar mutlaka bu güzel sahile giderek eşsiz manzaranın tadını çıkartsınlar. Uzun uzun anlatacak bir durum olmadığından sizi bu güzelliklerle baş başa bırakıyorum.

01.jpg02.jpg03.jpg04.jpg05.jpg06.jpg07.jpg08.jpg09.jpg010.jpg011.jpg012.jpg013.jpg014.jpg015.jpg016.jpg
 
Recep Bey, şu forumda en güzel yerleri gezip fotoğrafları paylaşan nadir kişilerden birisiniz. inanıyorum ki bir çok üye sizin paylaşımlarınızı okuyor ve takip ediyordur. başkalarına göre değil siz kendinize göre hareket edin. bilgisayar başından kalkamayan ve hiç bir yerleri gezemeyen insanlara müthiş yerlerin fotoğraflarını ve açıklamaların okumak mutluluk veriyordur.
 
Recep bey turlarınız çok keyifli gerçekten, şahsım adına ben de keyifle takip ediyorum. Hayranlıkla bakıyorum fotoğraflara, Sakarya tarafında bu kadar güzel yayların olduğunu bilmiyordum, sayenizde hemen dibimizdeki güzellikleri de görmüş oluyoruz.
 
26 Eylül 2020'nin güzel bir gününde 1 tarihi cami ve 3 ayrı baraj gölü olmak üzere bol manzaları bir tur daha gerçekleştirdim. Hani bazı turlar vardır ya hiç bitmesin istersiniz, işte o turlardan bir tanesi de buydu. Fotoğraflardan da zaten ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sizlere de tavsiyem kendinizi doğa bırakın, sizde göreceksiniz ki doğa sizi içine çekecektir.

1.jpg2.jpg3.jpg4.jpg5.jpg6.jpg7.jpg8.jpg9.jpg10.jpg11.jpg12.jpg13.jpg14.jpg15.jpg
 
28 Eylül 2020 tarihinde havayı güzel bularak yollara düştüm. Nereye gitsem diye düşünürken internette dolaşırken yeni bir baraj yapıldığını gördüm. Haberlerde baraj ile ilgili hiçbir görsele rastlamadım. Ben yinede hem spor olsun hemde keşif olsun niyetine yollara koyuldum. Yaklaşık 25 km. pedal çevirdikten sonra umut yerini sevince bırakmıştı. Çünkü baraj su doluydu ve manzarası da mükemmeldi. Su olan yerde sessizlik ve huzur oluyor. Hayat doğada güzel. Sizlerde bir güzellik yapın ve kendinizi doğaya bırakın.

1.jpg2.jpg3.jpg4.jpg5.jpg6.jpg7.jpg8.jpg9.jpg11.jpg12.jpg
 
04 Ekim 2020'nin güzel bir gününde İsmail ile birlikte uzun ve bol yokuşlu, yükseklik değeri 3000 olan zor bir parkuru daha kazasız belasız bir şekilde tamamladık.

Adapazarı'ndan yola koyulduk. İstikamet olarak Mekece, Kemaliye, Çilekli, Kartepe, Sapanca şeklinde 150 km.lik bir rotaydı. Yollar mükemmel, manzaralar ise harikaydı.

1.jpg2.jpg3.jpg4.jpg5.jpg6.jpg7.jpg8.jpg9.jpg10.jpg11.jpg12.jpg13.jpg14.jpg15.jpg16.jpg17.jpg18.jpg19.jpg20.jpg21.jpg22.jpg23.jpg24.jpg25.jpg26.jpg
 
Geri