Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Recep Eşref Çınar'ın Tur Günlüğü

Scudo
Soğuk ve karlı bir günden sonra güzel havayı bularak düştüm yollara. Parkur uzun ve zorluydu. Özellikle karlı kısımları tırmanırken biraz zorluk çıkardı. Yol bisikletiyle resmen tırmanma becerilerimi geliştirdim ama inerken biraz zorlandım. Denge kurmak çok zordu. Frenler zaten ne tutuyor ne tutmuyordu. Herşeye rağmen kazasız belasız bir turu geride bıraktım. Tek başıma doğanın tadını çıkarttım desem yeridir. Bisiklet sürmek isteyenler için hava koşullarının pek önemi olmuyor. Yeterki siz isteyin gerisi kendiliğinden geliyor.


11.jpg12.jpg13.jpg14.jpg15.jpg16.jpg17.jpg18.jpg19.jpg20.jpg21.jpg22.jpg23.jpg24.jpg25.jpg26.jpg27.jpg
28.jpg
 
Okurken üşüdüm :D
 
Ramazan öncesi uzun ve bol yokuşlu bir tur için İsmail ile birlikte yine düştük yollara. Hava çok güzeldi. Bu seferki rotamız daha önce hiç gitmediğimiz Geyve'nin dağ köyleriydi. Bu turumuzda yokuşa, tarihe, doğaya doyduk. Gerçekten enfes bir turdu. İnşallah Ramazandan sonra bu turumuzun tekrarını yaparız.

11.jpg12.jpg13.jpg14.jpg15.jpg16.jpg17.jpg18.jpg19.jpg20.jpg21.jpg22.jpg23.jpg24.jpg25.jpg26.jpg27.jpg28.jpg29.jpg30.jpg31.jpg
 
Sezonun açılmasıyla birlikte bende kendimi yollara vurmaya başladım. Kısa ama bol yeşillikler içerisinde doğal göllerinde bulunduğu parkurlar üçgeninde pedal çevirdim. Yeşili ve suyu çok seven birisi olarak, böyle parkurlarda adeta hayat buluyorum. Sonuç ne olursa olsun, sizlerde kendinizi doğanın içerisine bırakın. NOT: Fotoğraflarda görünen bacalar 3 yıldır kapalı olan doğalgaz hidro elektirik santraline aittir.

m1.jpgm2.jpgm3.jpgm4.jpgm5.jpgm6.jpgm7.jpgm8.jpgm9.jpgm10.jpgm11.jpgm12.jpgm13.jpgm14.jpg
 
Gölcük Tabiat Parkı,Aladağlar Yaylası,Seben Gölü Turumuz (1.GÜN)

26-29 Temmuz 2021 tarihleri arasında Mehmet KOLCU, Recep Eşref ÇINAR ve Adem ACAR ile birlikte gerçekleştirdiğimiz 4 günlük kamplı bisiklet turumuz.

(1.Gün)

Bir gün önceden araca 3'lü bisiklet taşıma aparatını monte ederek bisikletlerimizi bağladık. Normal şartlarda bisiklet taşıma aparatınız 3'lü olsa dahi 3 bisiklet taşımak oldukça risklidir. Biz bu durumu minimuma indirmek için bisikletlerin tüm tekerlerini söktük ve büyük bir bezle sararak aracın arka bagajına yerleştirdik. Böylece taşıma aparatına çok az yük binmesini sağlayarak rahat bir araç sürüşü gerçekleştirmiş olduk.

Daha sonra 4 günlük market alışverişimizi tamamlayarak yolculuğa hazır hale geldik. Tarih 26 Temmuz 2021'i ve saat 07.00'i gösterdiğinde Bolu İl sınırları içerisinde Sakarya'ya 140 km mesafede yer alan Gölcük Tabiat Parkına doğru araçla hareket ettik. Yolculuğumuz yaklaşık olarak 2 saat sürdü.

Tabiat parkına 09.00 gibi giriş gerçekleştirdik. Giriş araç ücreti olarak 24 TL. ödedik. İçeride yer alan otopark alanına aracı park ederek gölün çevresinde yürüyerek tam tur attık. Hafta içi ve saatin erken olması sebebiyle tabiat parkında kimsecikler yoktu. Bu durumdan faydalanarak rahat rahat dolaştık ve anı doyasıya yaşadık.

1.jpg2.jpg3.jpg4.jpg

Gerçekten doğa, huzur ve sessizlik eşliğinde muhteşem görüntüler vardı. İnsan ömründe böyle güzellikleri mutlaka gidip görmeli. Yaklaşık 1 saatlik gezintinin ardından aracımıza binerek buradan ayrıldık ve yine Bolu sınırları içerisinde yer alan Aladağlar Yaylasına doğru yola koyulduk.

Yarım saatlik araç sürüşünün ardından 1500 mt yükseklikte yer alan yaylaya vardık. Şimdiki amacımız ise aracımızı güvenli bir yere bırakarak ilk gün belirlemiş olduğumuz bisiklet rotasını tamamlamak.

Böyle durumlarda en güvenli yerler genelde köy meydanları, kahveleri ve bakkallarının olduğu alanlardır. Maalesef her ikisi de burada yoktu. Bizde daha güvenli olacağını düşündüğümüz yaylanın en büyük camisine (Kızık Yayla Cami) gittik

5.jpg6.jpg7.jpg8.jpg

Aracımızı buraya bırakarak bisikletlerimizi indirdik ve sürüşe hazır hale getirdik. Bir yandan da caminin hocasına ulaşarak cami avlusu içerisinde çadır kurmak için müsaade istedik. Sağ olsun Zekeriya hoca bizi hiç kırmadı ve cami avlusu içerisinde çadır kurmamıza müsaade etti. Müsaadenin ardından bisikletlerimize binerek bölgede yer alan tabiat parklarını ve Seben Gölü'nün etrafını turlamaya başladık.

Turumuza ilk olarak yaylaya 4 km mesafe de yer alan Orman İşletme Eğitim ve Dinlenme Tesislerinden başladık. Tesise kadar olan yolun bu kısmı soğuk asfalttan oluşuyordu. Tesisten içeriye bisikletlerimizle giriş yaparak gezmeye başladık. Tesis bünyesinde 10'dan fazla bungalow ev ve bu evlerde konaklayan insanlar vardı. Ayrıca tesis alanı içerisinde adeta görsel şölen sunan birde muhteşem gölet vardı.

9.jpg10.jpg11.jpg

Bu alanda dolaşıp fotoğraf çekilerek insanlarla sohbetler ettik. Daha sonra tesisin hemen yanındaki yol ayrımından Beşpınarlar Tabiat Parkına doğru orman yoluna giriş yaptık. Bu orman yolu bize öyle muhteşem görseller sundu ki bunu size fotoğraflarla anlatmama imkan yok. Gerçekten orada olup anı yaşamadın gerekiyor. Bizler gerçekten bu orman bitki örtüsünün güzelliği karşısında adeta kendimizden geçerek mest olduk. Böyle bir güzellik olamaz. İnşallah bu güzellikler korunur.

Yolumuza devam ederek 300 dönüm büyüklüğünde yer alan Beşpınarlar Tabiat Parkı girişine vardık. Unutmadan söyleyeyim orman yolunun tamamı 7 km.lik toprak yoldan oluşuyor. Farklı yaylalara da bu yoldan giderek yolunuzu uzatabilirsiniz.

Tabiat parkına geldik ama içeriye giremedik. Görevli bize pandemiden, aile olmadığımızdan ve bir eğitim topluluğu olmadığımızdan dolayı müsaade etmedi. Kendisinden bura hakkına bilgiler istedik. Görevlide bize burası ile ilgili detay isterseniz (link) web sitesini ziyaret edebilirsiniz dedi. Bizde tamam diyerek buradan ayrıldık ve yolumuza devam ettik.

12.jpg13.jpg14.jpg15.jpg

Şimdiki rotamız Seben Gölünün etrafında turlamak. Yayla yolundan ana yola bağlanarak muhteşem uçsuz bucaksız çam ormanlarının eşliğinde neredeyse sıfır trafikle pedal çeviriyoruz. Yol durumu tamamen kuru ve sıcak asfalt yoldan oluşuyor.

Bu yollarda huzur ve sessizlik var. İnsanların sayıları bir elin 5 parmaklarını geçmiyor. İki ayaklı ayıların olmadığı heryer adeta cennetten bir bahçe gibi. Nihayetinde Seben Gölüne varıyoruz. En son buraya Eylül 2019'da Emre Uslu ile birlikte bisiklet sürerek gelmiştik.

Seben Gölünün etrafı 21 km.den oluşuyor. Gerçekten oldukça büyük bir göl. 2019 da gölün su seviyesi çok yüksekti. Bu yıl baraj kapaklarının açık olması sebebiyle göl adeta çöle dönüşmüş yarısı yok olmuş durumdaydı. Bu durum bizi gerçekten çok üzdü. Belki yaylalara su gitmesi içinde kapakları açmış olabilirler. Çünkü yaylalarda ciddi anlamda hayvancılık yapılıyor.

16.jpg17.jpg18.jpg19.jpg20.jpg21.jpg

Her ne kadar görsel olarak tam istediğimiz gibi olmasa da gölün etrafı muhteşem güzelliklerle kaplıydı. Heryer çam ağaçları ve orman bitki örtüsünden oluşuyordu. Bu bölgede oldukça fazla yayla var. Hepsi birbiriyle bağlantılı. Buralarda bisiklet sürmek gerçekten çok keyifli. Bazı noktalara doğa yürüyüşü, bisiklet rotaları, harita ve tabelalar koymuşlar. Bolu bu konuda gerçekten il genelinde çok güzel işlere imza atmış. Darısı bizim ilin başına inşallah.

Gölün çevresinde yolun kenarında sadece 1 tane kaynak suyu var. Yaylaların iç kısımlarına girmediğimiz için başka su kaynağı varmı diye bakmadık. Vardır diye tahmin ediyoruz. Bütün tur boyunca hiç su sıkıntısı çekmedik. Telefon ve internet her yerde çekiyordu.

22.jpg23.jpg24.jpg25.jpg26.jpg27.jpg28.jpg29.jpg30.jpg

Gölün etrafını turladıktan sonra farklı yoldan geri dönüşe geçiyoruz. Geri dönüş yolu öyle mükemmel ki insan hiç bitmesin istiyor. Gözlerimizin megapikselleri bozuldu. Bu bölgelerde genelde rüzgar kuzeyden esiyor. Rüzgarın şiddeti mevsimine havasına göre değişiklik gösterebiliyor. Bu gün için 14 km. hızla esiyordu. Parkura baktığımız zaman 1350-1500 mt.lerde geziyoruz. İnsan bu sıcaklarda daha ne isteyebilir ki.

Geri dönüş yolunda kara bulutlar üzerimize doğru hızla geliyordu. Böyle mevsimlerde yaz yağmurları olur. Meteoroloji 1 saatlik yağmur geçişi gösteriyordu. O yağmurda kısacası bizim üzerimizden değil resmen içimizden geçti. Büyük suyun küçük suya sucuk dediği gibi sırılsıklam olduk. Saklanacak yer bulamadık. Çünkü derin bir vadi ve orman bitki örtüsü içerisinden ilerliyorduk.

Yağmur öyle hızlandı ki, yer yer doluya döndü. Üzerimizdeki yağmurluklar bile fayda etmedi. Kendimize sığınacak yer aradık. 1-2 km. sürüşün ardından kayalıkların altına sığınmaya çalıştık. Ne kadar sığınırsak sığınalım ıslanmaktan kurtulmadık. Rakım olarak yükseklerdeyiz ve birde tamamen ıslanınca üşümeye başladık.

Olduğumuz yerde açma germe yaparak ısınmaya çalıştık. Yaklaşık 20 dakikalık yağmurun ardından nihayet yağış durdu. Hiç vakit kaybetmeden yaylaya aracımızın yanına gittik. Üstümüzü kurulayarak yedek kıyafetlerimizi giydik. Havada bu arada güneş açtı. Daha da hiç yağmur yağmadı.

31.jpg32.jpg33.jpg34.jpg

Çadır kuracağız ama yerler çok ıslandı. Ne yapalım ne edelim derken hocayla tekrardan konuşarak caminin hemen yanında yer alan kuran kursunda kalmak için müsaade istedik. Sağ olsun bizi hiç kırmadı istediğiniz yerde kalabilirsiniz dedi. Hatta hoca ve cami cemaati bizim yanımıza gelerek bir isteğiniz var mı? sıcak yemek var buyurun evimize gelin diye davette bulundular.

Buradan kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten bizlere çok hakları geçti. Çok şükür su, tuvalet, korunma ve barınma gibi bir sıkıntımız kalmadı. Kendimizi evimizde hissettik. Burada huzur dolu iki gün geçirdik.

Tulumlarımızı ve çantalarımızı içeriye koyduk. Yemeklerimizi de caminin şadırvanında yaptık. Eşyalarımızı yıkayarak kurumaya bıraktık. Gece dışarıda kahvelerimizi yudumlarken dolunay ve yıldızların doyumsuz geçişini izledik. Daha sonra içeriye geçerek huzur dolu bir uykuyla günümüzü tamamladık.

35.jpg

Daha fazla görsel için: (link)
 
@recep24ank maşallah hocam. Bisikletin,kampın ve doğanın hakkını veriyorsunuz. Facebook falan kullanmıyorum fakat buradaki kareler doğal güzellikleri anlatmaya yetti. Su debileri azaldı ,bir çok göl ve barajda su seviyeleri düştü. İklim bu şekilde değişime uğrarsa ,ilerleyen zamanlarda bu güzel kareleri yakalamakta zorlanabiliriz. Fırsat varken zaman ayırıp görmek lazım. Paylaşım için sağolun. Elinize,kolunuza,ayağınıza sağlık. :harika:
 
👍 @recep24ank Üstadım enfes bir tur olmuş ayaklarınıza sağlık,fotoğrafların bazılarını ben açamadım burada belki benim alette sıkıntı vardır,faceden baktım muhteşem bir doğa,Gölcük tabiat parkında mtb ile tur yapmak yapılacaklar listeme eklendi :harika:
 
2.GÜN

27 Temmuz 2021'in güzel bir sabahına uyanarak hemen toparlandık ve kahvaltı hazırlıklarına başladık. Her ihtimale karşı tulumlarımızı ve eşyalarımızı da toparlayarak aracımıza yükledik. Kahvaltının ardından ikinci günün rotasına doğru hareket ettik.

Bu günkü rotamız Aladağlar Göleti, Sarıalan Yaylası e Göleti, Kartalkaya Kayak Merkezi ve Saraycık Göletiydi.

Parkur düne göre daha uzun ve daha zordu. Yol durumu soğuk ve sıcak asfalttan, yaylaların iç kısımları ise toprak yollardan oluşuyordu. Unutmadan söyleyeyim. Öğlen yemekleri için yanımızda küçük bir çanta veya heybe taşıyarak ekmek arası yaptığımız gıdaları taşıyorduk. Böylece her ihtimale karşı hazırlıklı oluyorduk. Tavsiye ederim

Nihayetinde yola koyulduk. Yaklaşık olarak 7 km. kadar pedal çevirdikten sonra Aladağlar Göletine varıyoruz. Burası gerçekten tam bir doğa harikası yer. Gölün tam karşısında ise Göksu Tabiat Parkı yer alıyor. Buraya giriş ve kamp ücretli. Fiyatlar oldukça uygun. Eğer çadırla konaklama konusunda sıkıntı yaşarsanız buraya gidebilirsiniz.

1.jpgp3.jpg4.jpg5.jpg2.jpg6.jpg

Gölün manzarası karşısında durup fotoğraf çekiliyoruz. Gölün etrafı tam 8 km. yapıyor. Yalnız etrafında tam tur atamıyorsunuz. Nedeni tabiat parkının tek girişinin olması ve etrafının telle çevrili olmasından kaynaklanıyor.

Biz tabiat parkına girmeden yola devam ediyoruz. Yolculuğumuz boyunca 8 km.lik ormanla kamplı bitki örtüsünün içerisinden gidiyoruz. Burası oldukça sakin bir yer olduğundan ortalama 20 dakikada bir araç geçiyor. Yanımıza düdük alıp arada sırada ses çıkartarak yolumuza devam ediyoruz. Burası malumuz üzere yaban hayatının tam kalbi. Her türlü hayvan bu ormanlarda yaşıyor. Bu yüzden bizde tedbiri elden bırakmak istemedik.

7.jpg8.jpg

km.lik orman yolu ile ilgili şunu söyleyebilirim. Yol boyunca dere yatağı boyunca sürekli olarak hafif hafif tırmanıyorsunuz. Ormanla derenin bütünleşmesi enfes manzaralar sunuyor. Bizde bu güzelliklerden faydalanarak sürekli dere yataklarına ve ormana giriyoruz. Bir yaylanın kenarında yer alan yeşillikteki tahtadan yapılmış tattaravallilerde çocuklar gibi eğleniyoruz. Derenin şırıl şırıl akan tertemiz sularında serinliyoruz.

Yol boyunca her yerde kaynak suyu var. Öyle bir yol ki hiç bitsin istemiyorsunuz. 1 saatlik yolculuğun ardından Sarıalan Yaylaları bölgesine varıyoruz. Bu alanın hemen girişinde 1.5 km. uzunluğunda doğa harikası bir baraj gölü yer alıyor. Manzarası öyle enfes ki hemen kendimizi gölün kenarına atıyoruz. Böyle el değmemiş yerlere bayılıyorum.

9.jpg10.jpg11.jpg

Yolculuk boyunca bitkinin ve çiçeklerin her tonuna rastlıyoruz. Hatta küçük Osmanlı çileklerinden ise bol miktarda vardı. Canınız çekmesin diye paylaşmıyorum. Bu güzel alanda fotoğraflar çekildikten sonra nihayetinde devasa büyüklükteki yaylaya varıyoruz. Bu zamana kadar gördüğüm en büyük yayla burası. Yaylanın etrafı tam 13 km. civarında. Gerçekten devasa büyüklükte. Burada büyük ve küçükbaş hayvancılık yaygın bir şekilde yapılıyor.

12.jpg13.jpg14.jpg15.jpg16.jpg17.jpg

u yaylanın en büyük özelliklerinden biriside Kartalkaya Kayak Pistinin yolunun buradan geçmesi. Yolda bisiklet sürerken duranlar sohbet edenler oldu, hatta içlerinde bisikletçiler bile vardı. Bize size helal olsun diyenlerden tutunda bunlarda motormu var diyenlere kadar her türlü iltifatı aldık.

Bu alanda yer alan bütün yaylaları turladık. Köroğlu Pansiyon yazan bir tesiste çay molası verdik. Bir demlik çay söyledik. Yanımızda getirdiğimiz ekmek arası ve bisküvi gibi yemekleri de çıkartarak çayla birlikte yedik. Bu bizim öğlen yemeğimiz oldu. Bilgi olarak 1 demlik çayın fiyatı 50 TL. bir demlikten 10 orta boy bardak çay çıkıyor. Yani bardağı 5 TL.ye denk geliyor.

Burada 1 saatlik molanın ardından Kartalkaya Kayak Pistine çıkmaya karar veriyoruz. Bulunduğumuz yayladan kayak pisti 10 km. mesafede ve 2000 rakımlarda yer alıyor. Yayla ise 1550 mt.lerde. Bu 10 km.lik yolun tamamı sıcak asfalttan oluşuyor. Pansiyon sahibi bize yolu 4 km. kısaltarak orman içi yoldan kayak pistine çıkabilirsiniz dedi.

18.jpg19.jpg20.jpg

Bizde bu orman yolunu tercih ederek 5 km kadar ıssız bir şekilde bol bol düdük öttürerek ilerleyerek asfalt yola bağlanıyoruz. Yalnız bu orman yolu gerçekten çok ıssız. Diğer bir husus ise kayak merkezine giden yolun ortalama eğimi %8'di. Kısacası bol bol tırmanıyorsunuz.

Yolculuk boyunca neredeyse hiç araç geçmedi. Bunun nedeni doğal olarak yaz sezonunda olmamızdı. Böyle ormanla kaplı yollarda bisiklet sürmek gerçekten harika oluyor. 1 saatlik bir sürüşün ardından kayak merkezine varıyoruz. Rakım olarak 2000'lerin üzerindeyiz. Üstelik daha da çıkış var ama biz devam etmiyoruz.

Zirvede yer alan tesislerin tamamı kapalı olduğundan her tarafı yeşillikler sarmıştı. Adeta burada hayat durmuştu. Kış sezonu gelince buraları büyük ihtimalle karınca gibi olur. Zirvede biraz vakit geçirdikten sonra geri dönüşe geçiyoruz.

Yollar ve manzaralar muhteşem ama bir o kadarda çok virajlı, böyle inişlerde çok dikkatli olmak gerekiyor. Bizde temkini elden bırakmadan her 3 km.de bir durarak birbirimizi bekledik. Nihayetinde yaylaya vardık.

21.jpg22.jpg23.jpg24.jpg25.jpg

Şimdiki rotamız ise Saraycık Yaylası ve Göleti, yayladan gölet 3 km. mesafede yer alıyor. Soğumadan hemen hareket ederek yaylaya varıyoruz. Manzaralar ise yine enfes. Yanımızda getirdiğimiz meyveleri burada tüketiyoruz. Gölün etrafında tam tur atıyoruz. Gerçekten buralarda yaşayanlar çok şanslı. İnsan buralarda bu güzelliklerin içerisinde ölmez.

Bu güzel yaylada da vakit geçirdikten sonra artık dönüş yoluna koyuluyoruz. Yazımın başında yaylaya kadar bol bol çıktığımızdan bahsetmiştim. Şimdi ise bu çıkışların karşılığını alma vakti. 2 saatte çıktığımız yerleri 30 dakikada iniyoruz. Böyle bir keyif olamaz. 20 km. boyunca neredeyse hiç pedal çevirmeden iniyoruz. İnanın tekrar gidip buradan inesim geldi.

26.jpg27.jpg28.jpg

Kazasız belasız bir şekilde inişimizi tamamlayarak kaldığımız yere varıyoruz. Varır varmaz buz gibi suların altına girerek bir güzel yıkanıyoruz. Tur sonrası gerçekten duş almak çok önemli, rahatladığınızı, özgürleştiğinizi ve temizlendiğinizi hissediyorsunuz

29.jpg

Temizliğin ardından yemek hazırlıklarına başlıyoruz. Yemeğin ardından çaylarımızı demliyoruz ve doyumsuz sohbetler ediyoruz. Gece olunca yine Samanyolu Galaksisini ve yıldızları seyrederek uykuya dalıyoruz. Böylece ikici günümüzü de tamamlamış oluyoruz.

30.jpg

Daha Fazla Görsel İçin: (link)
 
Sezonun açılmasıyla birlikte bende kendimi yollara vurmaya başladım. Kısa ama bol yeşillikler içerisinde doğal göllerinde bulunduğu parkurlar üçgeninde pedal çevirdim. Yeşili ve suyu çok seven birisi olarak, böyle parkurlarda adeta hayat buluyorum. Sonuç ne olursa olsun, sizlerde kendinizi doğanın içerisine bırakın. NOT: Fotoğraflarda görünen bacalar 3 yıldır kapalı olan doğalgaz hidro elektirik santraline aittir.

267748 dosyayı görüntüle267749 dosyayı görüntüle267750 dosyayı görüntüle267751 dosyayı görüntüle267752 dosyayı görüntüle267753 dosyayı görüntüle267754 dosyayı görüntüle267755 dosyayı görüntüle267756 dosyayı görüntüle267757 dosyayı görüntüle267758 dosyayı görüntüle267759 dosyayı görüntüle267760 dosyayı görüntüle267761 dosyayı görüntüle
Benim güzergahım buralar:) yağmur dinsin tekrar taşkısığı taraflarına pedallayacağım.tebrik ederim.
 
3.GÜN

28 Temmuz 2021'in yine güzel bir sabahına uyandık. Bugün diğer günlerden farklı olarak bisikletle değil araç ile gezeceğiz. Bunun nedeni bu bölgelerde bisiklete uygun rotalar bulamadık. Bulamadık derken yanlış anlaşılma olmasın.

Aracın olduğu yerden başlayarak tekrar aracın olduğu yere rota belirlemek çok zor oluyor. Araca bağlı oluyorsunuz. Araç sorun olmaz ise başladığınız yerden bitiş noktasına kadar sürekli ilerleyebiliyorsunuz. Bu yüzden üçüncü günü araçla gerçekleştiriyoruz.

Bu günün rotası Solaklar Köyü Kaya Evleri ve Kanyonu, Muslar Mağaraları Kaya Evleri, Mudurnu ve Sünnet Gölü Tabiat Parkıydı.

Uyanır uyanmaz bu güzel yayladan ayrılmak için toplanıyoruz. Eşyalarımızı ve bisikletlerimizi araca yerleştiriyoruz. Güzel bir kahvaltının ardından etrafı kolaçan edip temizliyoruz. Yola çıkmadan önce Zekeriya hocanın kapısını çalarak helallik isteyip buradan ayrılıyoruz.

İlk durağımız Solaklar Köyündeki Solaklar Kaya Evleri ve Kanyonuydu. Burası Aladağlar Yaylasına 28 km. Seben'e ise 4 km. mesafede yer alıyor. Ulaşımı tamamen asfalt yoldan oluşuyor. Kaya evlerinin hemen yanı başına belediye tarafından işletilen muhteşem bir tesis yapmışlar. Bu tesiste her türlü imkan mevcut. Fiyatlarda çok uygun. Ayrıca dere yatağının kenarında kamelyalar yapılmış, mescit, wc gibi her türlü detay düşünülmüş

1.jpg2.jpg

Kaya evlerinin hemen yanı başına kadar araç ile gidebiliyorsunuz. Çok büyük bir otopark alanı mevcut. (ücretsiz) Araçtan iner inmez kaya evlerine doğru 100 mt. yürüyoruz. Dere yatağının üzerindeki köprüden karşıya geçiyoruz. Şu anda yaz sezonu olması sebebiyle su seviye oldukça düşmüş ama yağışlı zamanlarda çok olacağını düşünüyorum.

Köprüyü geçer geçmez sol tarafta restore edilmiş su değirmeni yer alıyor. Sağ tarafta ise kaya evleri. Kaya evlerinin girişine insanların rahatça girebilmesi için uzun bir demir merdiven yapmışlar. Bu merdivenlerden iç kısımlarda da mevcut. Zaten bu merdivenler olmazsa giriş imkansız. Kaya evleri 4 kattan oluşuyor.

3.jpg4.jpg5.jpg
Frig döneminden kalma bu yapıları ilkel yöntemlerle düşman saldırılarına karşı koymak adına yapmışlar. Giriş kitabesinde de bu bilgilere yer veriliyor. Uzunca bir merdivenin ardından ilk kata çıkıyoruz. İlk kat 3 odadan oluşuyor. Diğer büyük kısmı 1944 depreminde yıkılmış. İkinci kata yine demir merdivenden çıkılıyor. Merdivenler öyle dik ki yükseklik korkusu olanlar çıkmasın derim.

Katlar arasında düşmanlar yukarılara çıkmasın diye yuvarlak ve çok dar tüneller kazılmış. Tünellerin uzunluğu 4-5 mt.leri buluyor. Ayrıca çok darlar. Kilolu olanların buraları çıkması imkansız.

6.jpg7.jpg

Biz 4 kattan oluşan bu kaya evlerinin 4 katına da çıktık. Her kat farklı yöne baktığı için manzarası da farklı oluyor. Bulunduğu konum itibariyle yüksekte yer aldığından bütün vadiye de hakim. Hem gözlem hem de savunma için mükemmel dizayn edilmişler. Burası sadece bu kaya evlerinden oluşmuyor.

Tesiste çalışan görevli ile sohbet ettiğimizde burasının bir kanyon olduğunu ve 20 km. uzunluğa sahip olduğunu söyledi. Ayrıca kanyon boyunca bir çok irili ufaklı kaya evlerinin de olduğundan bahsetti.

Bizde bu kanyonu merak ederek tesisin üst kısmında yer alan yoldan dere yatağı boyunca patikaları takip ederek 2 km kadar yürüdük. Yürürken adeta büyülendik. Bunun en büyük nedeni bu kanyonun peri bacalarından oluşmasıydı.

Meğersem burası saklı kalmış, gün yüzüne çıkmamış saklı bir cennetmiş. Biz buralara resmen bayıldık. Bu kanyonu yürümek için 2 gün ayırmak gerekiyor. Bizimde böyle vaktimiz olmadığı için bunu yapamadık ama ileriki zamanlarda böyle bir plan yaparsak eğer mutlaka bu kanyonda yürümek isterim.

Biraz yürüyüşün ardından geri dönerek belediyenin tesisine gidiyoruz. Tesiste çay ve su molasının ardından görevlilerden burada yer alan konaklama ve fiyatlar hakkında bilgi alıyoruz. Bu bilgilerin fotoğraflarını albümde görebilirsiniz.

Çay molasının ardından şimdiki rotamız 6.5 km. mesafede Muslar Köyünün girişinde yer alan Muslar Mağaralarıydı. Navigasyon sizi köyün girişinde yer alan çeşmenin yanına kadar götürüyor. Bizde navigasyona uyarak bu çeşmenin yanında indik ve aracımızı ağacın gölgesine bıraktık.

8.jpg9.jpg10.jpg

Burada yer alan çeşmeden sularımızı doldurduk. Yanımıza sırt çantası alarak içerisine birazda gıda takviyesi koyarak yola koyulduk. Yaklaşık 100 mt. yürüdükten sonra birde ne görelim. Muslar Mağaraları tabelası var, daha yol 2 km kadar devam ediyormuş. Yalnız bu 2 km.lik yol tamamen toprak yoldan oluşuyor. Bu yol için aracınızın altı yüksek ise rahat gidersiniz.

Biz neyse yürüyelim dedik. 20 dakikalık yürüyüşün ardından yol bitiyor. Dere yatağından karşıya geçerek kanyonun içerisine giriyoruz. Buralarda herhangi bir yön tabelası yok. İleride çok küçük bir tahta köprü var, bu köprüye varmadan 100 mt. geriden sol taraftan yukarıya doğru hafif sağa paralel tırmanıyoruz.

Tırmanış için kaymayan ayakkabı tercih etmenizi öneririm. Çünkü tırmanış ve bölgenin tamamı çabuk parçalanan toprak yapısına sahip. Biz normal ayakkabıyla çıktık. Çıkarken bir sorun olmadı ama inerken birkaç yerde kaydık.

Nihayetinde uzunca bir tırmanışın ardından zirveye ulaşıyoruz. Gördüğümüz manzaralar karşısında adeta büyüleniyoruz. Bu insanlar zamanında buralarda nasıl yaşamışlar, nasıl hayatta kalmışlar akıl alır gibi değil. Bu gölge çok büyük bir vadinin içerisinde yer alıyor. Her yer peri bacalarından ve oyulmuş kaya mağaralarından oluşuyor.

11.jpg12.jpg13.jpg
Bu bölgeye neden böyle yerleştiklerini zirveye çıkınca anlıyorsunuz. Öyle hakim bir noktaya kale gibi yerleşke kurmuşlar ki 50 km. uzak mesafeleri çok rahat bir şekilde görebiliyorsunuz. Düşman saldırılarına karşı mükemmel bir konumda.

Beni bu mağaralardan ziyade asıl etkileyen, bu zirvenin tam karşısında dağların eteklerindeki labirent şehirdi. Dağın altını km uzunluğunda oymuşlar ve adeta bir şehir labirenti oluşturmuşlar. Oralara çıkmak isterdim ama buna zaman yetmezdi. Halen bu bölgenin etkisindeyim. Nasıl bir uygarlıkmış, buralarda nasıl yaşamışlar insanın aklı almıyor.
Burada uzunca bir vakit geçirdikten sonra inişe geçerek aracımızın yanına gidiyoruz. O kadar tırmandık, yürüdük, doğal olarak acıktık. Hemen çeşmenin yanındaki ağacın gölgesinde yemeklerimizi yaparak öğlen yemeğini yedik. Yemeğin ardından şimdiki rotamız ise buraya 70 km mesafede yer alan Mudurnu İlçesi.

14.jpg15.jpg16.jpg17.jpg
Mudurnu tarihi ve dokusuyla görülmesi gereken ender güzelliklerdeki yerlerden bir tanesi. Göynük neyse Mudurnu'da odur. Aralarındaki tek fark Göynük'ün daha gelişmiş olmasıdır. Mudurnu'ya giriş yaparak tarihi sokaklarında, caddelerinde, saat kulesinde geziyoruz.

18.jpg19.jpg20.jpg21.jpg

Gezintinin ardından bir sonraki durağımız olan Sünnet Gölüne gidiyoruz. Sünnet Gölüne varır varmaz hemen gölün etrafında doğa yürüyüşüne çıkıyoruz. Gölün etrafı 6 km uzunluğunda ve herkesin rahatlıkla yapabileceği bir parkura sahip. Özellikle gölün karşısında yer alan tepenin zirvesine çıktığınızda gördüğünüz manzara karşısında adeta mest oluyorsunuz.

Gölün çevresinin 850 m'si kuru asfalt, gerisi tamamen ormanla kaplı toprak yoldan oluşuyor. Özellikle gölün tam karşısındaki orman içinde yürüyüş harika oluyor. Burada doğa, huzur ve sessizliği içinize kadar hissediyorsunuz. Böyle doğal olan bozulmamış yerlere bayılıyorum.

22.jpg23.jpg24.jpg
Gölün etrafında 1 saatlik yürüyüşün ardından kamp alanına geçerek çadırlarımızı kuruyoruz. Unutmadan söyleyeyim. Burası tabiat parkı, çadır kurmak ücretli, çadır başı 50 TL. Ayrıca burada kafeterya ve konaklamak için otelde bulunuyor. Tuvaletler konusunda çok hijyen aramıyorsanız idare edebilirsiniz. Burası yeni el değiştirmiş. Belki yakın zamanda var olan eksiklikleri giderirler diye düşünüyorum.
26.jpg27.jpg
Kamp alanına yerleştikten sonra çadırlarımızı kuruyoruz ve yemek hazırlıklarına başlıyoruz. Yemeğin ardından çayımızı demleyerek yine muhteşem yıldızları seyrederek uykuya dalıyoruz ve üçüncü günümüzü de böylece tamamlıyoruz.
28.jpg29.jpg

Daha fazla görsel için: (link)
 
(4.Gün) SON

29 Temmuz 2021'in süper bir sabahına uyandık. Her zaman olduğu gibi toparlanma ve kahvaltının ardından yollara düştük. Bugünkü planımız araç ile Çubuk Gölüne gitmek, burada bisikletlere binerek Davlumbaz Yaylasına tırmanmak ve Göynük'ü gezerek turumuzu tamamlamaktı.

İlk olarak Sünnet Gölüne 25 km mesafede yer bir başka doğa harikası olan Çubuk Gölüne gidiyoruz. Burada araçtan bisikletlerimizi indiriyoruz. Aracımızı da burada yer alan kafenin önüne bırakıyoruz.

15.jpg4.jpg

ularımızı doldurup sırt çantamızı da ayarladıktan sonra Davlumbaz Yayasına doğru taşlı toprak yoldan 7.5 km. boyunca %6 ortalama eğimle tırmanışa geçiyoruz. Yol durumu için bırakın bisikleti araçla gitmek için bile sıkıntılı hale gelmiş. Yağmurlardan dolayı yollarda toprak kaymaları olmuş. Bu yüzden toprak yola irili ufaklı taş parçaları serpiştirmişler.

Bisikletleriz resmen çıkarken pati çekiyordu. Zorlanmadık dersek yalan olur. Bu yolun en güzel yanı Çubuk Gölünü yükseklerden görmesi ve doğrudan yayla ile bağlantısının olmasıydı. Yolculuğumuz boyunca hiç araç geçmedi.

6.jpg7.jpg8.jpg


7.5 km.lik tırmanış boyunca ıssız ormandan ve vadiden geçtik. Giderken yine sık sık düdük öttürdük. İnerken bunu yapmadık çünkü hep yokuş indik. Her ne olursa olsun tedbiri elden bırakmamak lazım. Ayrıca 7.5 tırmanma boyunca hiç içme suyu bulunmuyor. Zirveye çıkınca hemen sağ tarafta 1 kaynak suyu var.

Çıkışımız 1 saati buluyor. Çıkar çıkmaz sularımızı dolduruyoruz ve Davlumbaz Yaylasına doğru devam ediyoruz. Burada bir hususa dikkat etmeniz gerekiyor. Çeşmeyi 200 mt. geçince yol sol tarafa doğru yokuşa vuruyor. Eğer buradan giderseniz dolana dolana alt yayla üzerinden Davlumbaz Yaylasına bağlanıyorsunuz.

Biz daha önceden sola doğru bu yokuştan değil de direk gidiyorduk. Bu direk giden yol resmen yok olmuş. Yol olduğu bile belli değil. Yol izlerinden de anlaşılmıyor. Yol bulmanız için en iyi yöntem elektrik direklerini takip etmek. Biz öyle yaptık ve uzunca bir çıkışın ardından nihayetinde Davlumbaz Yaylasına vardık.

14.jpg13.jpg12.jpg9.jpg
ayla demek hayat demek. Burada esinti, burada yeşillik, burada huzur, burada doğa var. Mis mis. Adeta bir oyana bir buyana pedal çevirerek yaylaların tadını çıkartıyoruz. Davlumbaz Yaylasın en büyük özelliğinden birisi de Sülüklü Göl'ü tepeden görmesidir.

Buralara kadar sırf bu görüntüyü görmek için tırmandık. Tırmandığımıza da değdi. Bizi öyle bir manzara karşıladı ki, gözlerimiz kamaşmadı dersek yalan olur. 1 saat kadar bu ihtişam karşısında oturduk ve manzaranın tadını çıkarttık.

Biraz dinlenme ve molanın ardından geldiğimiz yoldan inişe geçtik. İnerken bisikletlerimizin lastiklerinin havalarını yarıya kadar indirdik. Böylece inerken taş kesmelerine karşı tedbir almış olduk. Çok şükür bir kaza bela olmadan inişimizi de gerçekleştirmiş olduk.
10.jpg11.jpg
İner inmez birde gölün etrafında tam tur attık. Tam tur atarken buranın simgesi haline gelmiş yel değirmenlerini de ziyaret ettik. Hem bu değirmenler hemde değirmenlerden manzaralar mükemmel görünüyor.

Çubuk Gölünün çevresinde bir tane tesis yer alıyor. Bizde bu tesise giderek çay molası veriyoruz. Yanımızdaki gıdaları da burada çıkartarak yiyoruz. Yemeğin ardından bisikletlerimizi de sökerek araca yerleştirdik.
1.jpg1.1.jpg2.1.jpg2.2.jpg2.jpg3.3.jpg3.1.jpg3.2.jpg5.jpg
Daha sonra tesisin lavabosuna girerek bir güzel yıkandık ve temizlendik. Temizlendikten sonra temiz kıyafetler giydik ve Göynük'e doğru yola koyulduk. Göynük'e vardıktan sonra tarihi sokaklarında, caddelerinde, saat kulesinde ve türbelerinde gezintiye çıktık.

16.jpg17.jpg18.jpg19.1.jpg19.jpg20.jpg21.jpg22.jpg23.jpg24.jpg

Gezintinin ardından aracımıza binerek Adapazarı'na evlerimize Perşembe akşamı 19.30'da geldik. Çok şükür kazasız belasız bir tur oldu. Hiçbir aksilik yaşamadık. Önemli olanda buydu. Genel olarak 440 km. araç sürüşü, 150 km. bisiklet sürüşü gerçekleştirdik. Maliyet olarak herşey dahil 4 günlük kişi başı 250 TL. para harcadık. Günlüğü 60 TL.ye denk geliyor. Bu maliyeti istesek 45-50 TL. civarlarına kadar düşürebilirdik ama keyifli olsun diye fazla tasarruf yoluna gitmedik.

Kısaca özetleyecek olursak eğer bu 4 günlük turumuzda 4 tabiat parkı, 7 göl, 2 kanyon, 2 Kaya evleri ve mağaraları, 3 tarihi yerleşke, 1 kayak merkezi ve 18 yayla gördük. Gerçekten unutulmaz bir turdu. Bu turda emeği geçenlere sonsuz teşekkürler. Bir dahaki turlarda görüşmek dileğiyle. (SON)

25.jpg

Daha fazla görsel için: (link)
 

Dosyalar

  • 1.jpg
    1.jpg
    200,4 KB · Okunma: 1
  • 1.1.jpg
    1.1.jpg
    138,5 KB · Okunma: 1
  • 10.jpg
    10.jpg
    128,9 KB · Okunma: 1
  • 11.jpg
    11.jpg
    141,6 KB · Okunma: 1
  • 3.jpg
    3.jpg
    158,5 KB · Okunma: 1
Adeta her fotoğraf karesi birbirinden güzel.
Bu güzel geziyi paylaştığınız için teşekkürler.
Devamındaki turlar için kolaylıklar dilerim.
 
Güzel bir günü değerlendirmek üzere Arifiye ilçemiz sınırları içeriinde yer alan İl Ormanı Tabiat Parkına çok güzel bir tur gerçekleştirdik. Yollar ve manzaralar enfesti. Sadece burası için değil keşke her yerde bütün yollar bu güzelliklerde olsa. Biz çok keyif alarak turlarık. Umarım sizde keyif alırısnız.



h1.jpgh2.jpgh3.jpgh4.jpgh5.jpgh6.jpgh7.jpgh8.jpgh9.jpgh10.jpgh11.jpgh12.jpg
 
Muhtesem güzel rüya gibi yollar. Cami yerine kilise fotoğrafı koyup, millete İsviçre de tur yapiyorum diyebilirsin.😄👍
 
Güzel bir günü değerlendirmek üzere Arifiye ilçemiz sınırları içeriinde yer alan İl Ormanı Tabiat Parkına çok güzel bir tur gerçekleştirdik. Yollar ve manzaralar enfesti. Sadece burası için değil keşke her yerde bütün yollar bu güzelliklerde olsa. Biz çok keyif alarak turlarık. Umarım sizde keyif alırısnız.



278700 dosyayı görüntüle278701 dosyayı görüntüle278702 dosyayı görüntüle278703 dosyayı görüntüle278704 dosyayı görüntüle278705 dosyayı görüntüle278706 dosyayı görüntüle278707 dosyayı görüntüle278708 dosyayı görüntüle278709 dosyayı görüntüle278710 dosyayı görüntüle278711 dosyayı görüntüle
Hakikaten şu ana yoldaki mavi yolu görünce (sanki gitmişim gibi) Finlandiya'mı la ora diyesim geldi,çok güzel yollar ayağınıza sağlık:harika:
 
Havaları güzel bulduk mu düşüyoruz yollara. Bu seferki rotamız ise Yuvacık Barajı. Rota olarak Maşukiye, Aslanbey üzerinden arka yollardan Yuvacık Barajına pedal çevirdik. Yollar ve manzaralar enfesti. Barajın su seviyesi bize az geldi. Barajın etrafındaki yolları yenilemişler. Yeni yol olunca sürmekte keyifli oluyor. Bizlerde bu yollarda bu manzaralarda doyasıya pedal çevirdik. Güzel bir gündü.

y1.jpgy2.jpgy3.jpgy4.jpgy5.jpgy6.jpgy7.jpgy8.jpgy9.jpgy10.jpgy12.jpgy11.jpg
 
Geri