Kaldırımlarımızın tasarım, yeterlilik, fonksiyon ve işçilik olarak uygunsuz olduğunu da ekleyeyim. Ayrıca bazı noktalarda (ki çoğu yer aslında) bisiklet yolu olmadığı için mecburen kaldırımdan gitmek gerekebiliyor, yola insen daha büyük dert, eziyorlar (doğru demiyorum ama gerçekler böyle).Bisiklet sürücüsünün kaldırımda ne işi var? Kaldırımda sürmeye hakkın yok. O sarı şerit dediğin rahatsız olduğun yer görme engelli vatandaşların rahat bir şekilde yolunu bulması için yapılmıştır. Senin orada ne işin var?
Engelliler için kolaylık sağlamaktan o kadar uzak ki çoğu semtin yol ve kaldırımları aklım almıyor. 0,5-1,5 M$ arası fiyatlara daire satılan İstanbul'un (sözde) elit denilen semtlerinde de durum hiç farklı değil. Bağdat caddesi ana cadde evet geniş kaldırım , düzenli ama bir ara sokaklara girmeye görün, olay direkt kopuyor.
Bu noktada insanların da tepkisizlikleri , isteksizlikleri vb. nedenler devreye giriyor bence. Yani belediyelerin görevlerinden birisi de çevre düzenleme ve uyumluluk kontrolü ve. müdahalesi olmalı. Adam ev alıyor belki 10 M TL veriyor (daha fazla olması çok mümkün) ama sokakta araç park edecek yer yok, kaldırım yok, binanın otoparkı yok, semtte park yok vs. bunları dert etmiyor, normal karşılıyor.
Kaldırımlar bazı yerlerde araç park etmesin diye 30-40 cm yüksek yapılıyor ama çocuk arabası, engelli arabası vb. nasıl çıkacak düşünen olmamış, bu mudur teknik , bu mudur mühendislik? Ataşehir dolaylarından örnek vereyim ama çoğu yerde durum benzerdir, kaldırımlar alçak yapıldığı için de araç parkı olarak kullanılıyor, insanlar yoldan yürümek zorunda.
Nereye al atsan elinde kalıyor, sabah sabah yazarak kendimi de-moralize ettim gene. Umarım her şey çok güzel olacak (yaşanmışlıklar ve deneyim ise içten içi bu temenniye bile şüphe ile yaklaşmamı tetikliyor ama olsun).