Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Süt içmek

Hayvanlar canlıdır eti yenmemeli diyen arkadaşlar bitkiler de canlı bilin istedim
 
Scudo
Yeryüzünde belirli yaşam formlarının sürekliliği için doğanın döngüsü bu yönde, elbet insanoğlu et yemeden de yaşamını idame ettirebilir ama bazı besinleride etten direkt olarak alabiliriz. Şimdi hayvan eti yenmesin yamyamlık denmiş ama ona bakarsanız hayvanlarda birbirlerini yiyerek besin zincirini tamamlıyor, bu doğanın kaidesi kanunu arkadaşlar. Şimdi bir kurta bir aslana su içen ceylanı yeme diyemezsin, o yüzden doğanın düzeni ve insanın yaradılışı gereği insanoğlu et yer, yemeyenede saygımız sonsuz yapacak birşey yok, midesi almayan vejeteryan arkadaşlarımız var. Atalarımız ne demiş 'et giren yere dert girmez':koptum::koptum:
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
@Türko bir yaratıcı olduğunu düşünen kişilerin, veganlığı "onlar insan için yaratıldı" diyerek savuşturması kadar doğal bir şey yok tabi.
Yaratıcının olmadığını düşünen kimselerin karşıt düşüncedeki kişileri vicdansız, merhametsiz, bencil gibi görmesi gayet doğal tabi.
 

 
Son düzenleme:
  • Muhteşem
Tepkiler: Can Çelik
Arkadaşlar konuya dahil olmayayım dedim. Ama yine dayanamadım. Herkesin görüşüne, düşüncesine vs saygım var. Aynı saygıyı karşı taraftan da bekliyorum. Şimdi yaratıcı var mı yok mu; varsa kim ya da ne gibi konulara hiç girmeyeceğim. İsteyen ot yer, isteyen et yer, isteyen de her ikisini birden yer. Düşünce tarzıdır veya damak zevkidir der geçerim. Lakin ben et yiyorum diye kimse beni vicdansızlıkla veya canilikle suçlayamaz arkadaş! Bazı arkadaşlarımız sebzeleri canlı olarak görmüyor herhalde. Bazı arkadaşlar da demiş ki 'doğada tok olduğu halde başka bir hayvanı öldüren bir hayvan yok.' Doğru katılıyorum Çünkü karnı acıkınca elinin altında ulaşabileceği besin kaynağı var. Aynı şekilde otobur hayvanlarda tok olduğu halde yerden ot yolmaz. Ama et yedi diye cani diyen arkadaşın dolabında en az 1 öğünlük sebze vardır. O da en az çünkü en iyi ihtimalle günlük alıyoruz yani 3 öğün buna cevabınız ne olacak merak ediyorum. Ha bu dediklerimden şu anlaşılmasın zevk için avlayalım, keselim, öldürelim. Ziyan etmedikten; çöpe atmadıktan sonra dolabımızda bulundurmanın hiç bir sakıncası yok; aynı şekilde yemenin de
 
Öncelikle bitkilerde sinir sistemi yoktur. Soğanla koyun bir değildir. O yüzden birine hayvan birine bitki denir. Veganların işi gerçekten zor çünkü din denen bir kaide var.
 
Bitkilerin birbiri ile iletişim halinde olduğu ispatlandı. Bir ağaç hastalandığında kökler vasıtasıyla diğer ağaçların hastaya mineral gönderdiği ispatlandı. Sinir sistemi göremiyor olmamız olmadığı anlamına gelmez. Salatalığı her ısırdığınızda ses çıkartmadan için için ağlıyor olabilir bunu belki de biz bilmiyoruz. Pakette aldığımız nohut bile suya düşerse 2 güne çimlenip dal veriyor. Demek ki canlı, bunu haşlayıp soğan salçayla kavururken belki canını yakıyoruz güzelim nohutun.

Bu arada insanlar ağırlıklı olarak etobur beslenmelidir. Etobur canlılarız ama hepimizi besleyecek et olmayınca, hepimizin et alacak parası olmayınca yeşillikler çok faydalıymış gibi bahsediliyor malesef. Bu arada dünyada kendi anası hariç başka ananın sütünü içen tek canlı da insandır. Dana mıyız arkadaş niye inek sütü içiyoruz onu da anlamam.

Altta bir araştırma linki koyuyorum daha detaylı araştırabilirsiniz. Hep et yemek insanları daha sağlıklı yapar ama malum maliyet ikileminden dolayı hep et yiyemiyorum keşke bütçem olsa da ağzıma ekmek bile sürmez sadece et yerdim.

(link)
 
@Kerim49 evet ikna oldum ben.
Sincap kışlık olarak evine taşımak için yanaklarını doldurur. Tilkinin de kümese girdiğinde diğer tavukları boğma ritüelinin inanın çok mantıklı bir açıklaması vardır.
 
  • Beğen
Tepkiler: MakRo
@Kerim49 birde sürü hakimiyeti için yada bölge sahibi olmak için öldüren hayvanlar var. Sonuç hayvanlar ister etçil olsun ister otuçul, beslenme harici öldürme eylemi gerçekleştirir.
 
  • Beğen
Tepkiler: abidin3714
Bitkilerin birbiri ile iletişim halinde olduğu ispatlandı. Bir ağaç hastalandığında kökler vasıtasıyla diğer ağaçların hastaya mineral gönderdiği ispatlandı. Sinir sistemi göremiyor olmamız olmadığı anlamına gelmez. Salatalığı her ısırdığınızda ses çıkartmadan için için ağlıyor olabilir bunu belki de biz bilmiyoruz. Pakette aldığımız nohut bile suya düşerse 2 güne çimlenip dal veriyor. Demek ki canlı, bunu haşlayıp soğan salçayla kavururken belki canını yakıyoruz güzelim nohutun.

Bu arada insanlar ağırlıklı olarak etobur beslenmelidir. Etobur canlılarız ama hepimizi besleyecek et olmayınca, hepimizin et alacak parası olmayınca yeşillikler çok faydalıymış gibi bahsediliyor malesef. Bu arada dünyada kendi anası hariç başka ananın sütünü içen tek canlı da insandır. Dana mıyız arkadaş niye inek sütü içiyoruz onu da anlamam.

Altta bir araştırma linki koyuyorum daha detaylı araştırabilirsiniz. Hep et yemek insanları daha sağlıklı yapar ama malum maliyet ikileminden dolayı hep et yiyemiyorum keşke bütçem olsa da ağzıma ekmek bile sürmez sadece et yerdim.

(link)
Söz konusu araştırma ve araştırmacı hakkında detaylı bir yazı için link bırakıyorum...
(link)

Okumaya üşenenler için de kısa bir özet...
Söz konusu sadece et yeme çalışmasından bir besin tablosu;

7eb600ec-c3c1-45a0-a0d0-3c2231093e41.png


Sadece et yenmiş gibi gösteriliyor oysa burada gördüğünüz gibi gün içinde alınan kalorinin sadece %~20'si proteinden geliyor, bu oran bugün hepimizin beslenme şeklindeki orana çok yakın. Yani aslında dizayn ettikleri sadece et yeme deneyi değil, karbonhidrat yememe deneyi. Günlük protein alımı normal popülasyonla denk.


Komple okumaya üşenenler için;



Bitkilerde acı çekerler faslı için güzel bir yazı bırakayım;
(link)

Buraya da yine bir üşenenler için özet bırakayım;

Bitkilerin acıyı hissettiğine yönelik yapılan yorumların hepsi aslında bizlerden salınan substance p eşdeğeri olarak kabul edilen kimyasalların yapraklar kesildiğinde ya da koparıldığında ortaya çıkmasıdır. Henüz mevcut bilim ışığında, yalnızca salınan kimyasallara dayanarak bitkilerin acı çektiğini söyleyemeyiz. Ancak bundan yıllar sonra bunun tersi kanıtlanır ve bitkilerin acı çektiği konusunda hemfikir olursak yine veganlar, vegan olmayanlara göre daha az bitkinin acı çekmesine sebep olacaklardır. Çünkü bugün et yiyen birisi, bir vegana göre 18 kat daha fazla sayıda bitkinin “acı çekmesine” neden oluyor. Yenmek üzere beslenen hayvanların sayısı milyarları bulmakta ve tüm dünyadaki tarım alanlarının neredeyse %90’ı bu hayvanların beslenmesi için kullanılmaktadır. Demek ki vegan olmak hem hayvanların acı çekmemesini sağlarken hem de -hayvansal ürün tüketenlere göre- “bitkiler acıyı hisseder” endişesi için de yapılabilecek en iyi şeydir.
 
@notforheaven Üreme ve yaşama içgüdüsü diyoruz biz bunlara ama insanın zevk için öldürmesiyle bunları aynı kefeye koymak bana ilginç geldi.
 
  • Beğen
Tepkiler: everhard ve MakRo
Konuyu Süt ekseninde tutmak adına şu yazıyı da eklemek isterim;

Veganların sık karşılaştığı bir sorudur “Süt içmiyorsan kemik sağlığın için kalsiyumunu nereden alıyorsun?” sorusu. Ancak bu soruyu soranların kaçırdıkları bir gerçek var: Süt kemik kırıklarını artırır! Duymaya aşina olmadığınız bir bilgi değil mi? Küçüklüğümüzden beri sütün kemikleri güçlendirdiği aldatmacasıyla büyütüldük. Süt beyaz, kalsiyum beyaz, kemik beyaz eşleştirilmesi yapılarak kandırıldık. Basketbolcuların uzun boylarını (beyaz süt bıyıklarıyla reklamlarda boy göstermeleriyle) süte borçlu olduklarına inandırıldık.

Ancak işin gerçeği maalesef böyle değil. Sütte yüksek kalsiyum olduğu doğrudur. Ancak süt içtiğinizde aldığınız kalsiyum fazlasıyla idrarla atılır. Hayvansal ürünler kan pH’ını düşürür, kanı asitleştirir. Vücut bu durumu dengelemek için idrarla kalsiyum atılımını artırır. Yapılan araştırmalar da sütün kemik kırıklarını artırdığını ispatlıyor. Yaklaşık 30 yıl boyunca 30.000 kadının takip edildiği, (link) süt tüketimi ve kemik kırıkları arasında doğrudan bir ilişki saptanmıştır. Günde 1 bardaktan az süt içenlerle 3 bardak içenler kıyaslandığında fazla süt içen grupta kalça kırığı riski %60 artmıştır. Süt içen kadınlarda meme kanseri riski ve tüm nedenlerden ölüm oranı da artmıştır. Düşünsenize İçerisinde büyüme hormonları ve insan anne sütünden misliyle daha fazla protein ve hormon barındıran, küçücük bir buzağıyı 700 kilo hale getirebilen bir hormon yükü olan sıvıdan bahsediyoruz.

Sütün içerisinde bulunan fazla miktarlarda büyüme hormonu IGF-1 (insülin like growth factor) kanser gelişiminden sorumlu tutulmaktadır. Öyle ki Dr. Colin Campell, yumurtalık ve meme kanserine yakalanan kadınların IGF-1 düzeylerinin daha yüksek olduğunu göstermiştir.

Başka bir çalışmada ise meme kanserine yakalanan kadınların, günde 1 porsiyon süt ve süt ürünü tüketenlerinin ölüm oranı %64 oranında artmıştır.

Peki neden sütten ve peynirden vazgeçemiyoruz? Sütün içerisinde ineğin yavrusunun devamlı annesini emmesini sağlayacak, bağımlılık yapıcı bir madde bulunur: Kazomorfin. Bu aynı buzağılarda olduğu gibi insanlarda da bağımlılık yapar. Bu yüzden birçok kişi veganlık tartışılırken “Eti bırakırım ama sütten, peynirden asla vazgeçemem” der.

2007’de yapılan bir araştırma, gerçekte günlük kalsiyum ihtiyacımızın bize öğretilen rakamın yarısı kadar olduğunu (500mg/gün) gösterdi. Hayvansal ürün tüketenlerde idrarla atılan kalsiyum miktarı da fazla olacağı için, kalsiyum ihtiyacı vegan olmayanlarda artabilir. Buna karşılık vegan beslenenlerde günde 1000mg’ı aşmak için çaba göstermeye gerek yoktur. Yenilen yeşilliklerdeki kalsiyum günlük ihtiyacı fazlasıyla karşılar. Ben şahsen ne kadar kalsiyum aldığımı hesaplamıyorum. Neyden ne kadar kalsiyum alacağımı da dert etmiyorum. Yalnızca yeşillik yemeye dikkat ediyorum. Ama ille de hangi bitkilerde kalsiyum fazla miktarda bulunur diye soracak olursanız, karalahana, şalgam yaprakları, marul, ıspanak gibi bitkileri en başta sayabiliriz.

Sağlıklı kemikler için hayvanlardan elde edilen ürünlere ihtiyacınız yok. Biraz güneş, spor ve vegan beslenmek yeterlidir.
 
@trainspotting35 ister inan ister inanma ama insan da içgüdüsel olarak oldukça vahşidir. Bir tehdit ile karşılaşınca vahşisin, aç kaldığında vahşisin, sinirlendiğinde vahşisin. Kandimizi hayvanlardan çok farklı ve üstün görmeyelim. Aynı iç güdülere sahibiz.
Veganlarda vahşi. Evlerine fare, hamam böceği, örümcek yada yılan girdiğinde, Veganlarda öldürmeye meyilli oluyor. Bu arada sivrisinek te bir hayvan lütfen acı çektirmeyelim onlara da. Sıvılaştırılmış petrol gazı sıkıp zehirlemeyelim hayvanları 😉
 
Bitkilerin sinir sistemi yoktur ama onlar da hareket ederler. Yüzlerini güneşe dönerler mesela. Ya da böcek ve arılara çekici gelebilmek için en canlı renklerde çiçek açarlar ve meyve üretirler. Hatta bazıları sinek ve böcek avlayarak beslenir. Doğadaki her canlı kendi canını ve soyunu devam ettirmek için güdülenmiştir. İnsanın tarih boyunca bu noktaya gelmesi yani zeka ve hareket kabiliyetinin gelişebilmesine yol açan şey hepçil dediğimiz beslenme şeklidir. İnsan bunun sayesinde avlanarak protein elde etmiş, toplayıcılıkla vitamin ve mineralleri elde etmiş, ateş yakıp yiyecekleri pişirerek daha ufak dişlere ve daha ufak çeneye ihtiyaç duyan, dolayısıyla daha gelişmiş beyinli bir canlıya evrilmiş. Yapmaya çalıştığı av aletleri beynini geliştirmiş. Yaktığı ateş gece yabani hayvanlardan korunmasını ve sosyalleşmesini sağlamış. Daha sonra kendi yiyeceklerini yetiştirip yerleşik hale geçmiş. Hatta hayvanları da kendine göre evcilleştirmiş. Şimdi de evrimimiz devam ediyor. Belki ileride hepimiz sanal ortamlarda fazla hareket etmeden yaşayan ve ihtiyacımız olan besinleri haplarla ya da kapsüllerle karşılayan bir canlıya dönüşebiliriz. Ama şu anda benim düşüncem insanın hala hayvansal gıdalara ihtiyaç duyan bir varlık olduğu yönünde. Tabi hayvanların yetiştirilme ve onlardan gıda elde etme aşamaları çok kötü ve vahşi birçok yerde. Bunları düzeltmek için savaşılabilir. Ama ben hepimize yetecek kadar badem sütü olduğunu düşünmüyorum. Yani dünyadaki tüm insanları besleyecek sebze ve meyve yetiştirebilme kapasitesine sahip değiliz. Bu birincisi. İkincisi de bir kişi de size soğanı katlediyorsunuz diye vicdansız ve cahil diyebilir. Çünkü soğanın da bir canı var, yaşam enerjisi ve hayatını ve soyunu devam ettirme çabası var. Yani tabi ki kuzuyla soğan aynı değil ama bu mantıkla insanla hayvan da aynı değil. Konu sadece sinir sistemi ve acı çekmek değil. Bunlar benim düşüncelerim. Biz bu aşamaya hayvanları da yiyerek geldik. Modern insana dönüştük. Şimdi burada modern insan olarak sorumluluğumuz nedir? Bizden başka türlü hareket edenleri cahillikle ve vicdansızlıkla suçlamak yerine bilimi kullanarak bu hayvanların acı çekmesini ve ölmesini engellemektir bence. Hayvansal gıdaların yerine konulabilecek, hatta zamanla aynı lezzette ve faydada besinler keşfedilse kimse gidip özellikle hayvan öldürmek istemez. Hayvanın gücünden yararlanılan işler son 50 yılda bitti. Hayvanların deri ve kürklerinden yaralanma, son 30 yıldır azalarak bitiyor. Belki gıdasından yararlanma durumu da önümüzdeki yıllarda yapılan buluşlarla bitecektir. (link)
 
@notforheaven Siz benim dediğimi tamamen yanlış anlamışsınız galiba ben hayvanları insanlardan daha üstün gördüm. 😀
 
  • Beğen
Tepkiler: notforheaven
Süt faydalı mı zararlı mı bilmiyorum test sonucunda bir doktor içme demedikçe arada bir içerim. Et yerim canilik ise de yerim hatta denizden babam çıksa yerim. Müslümanım elhamdülillah ama olmasaydım da yerdim. Ben de olabildiğince doğal yaşamaktan yanayım dünyanın doğal kalmasının imkanı olmadığını bilerek doğal yaşamaya çalışıyorum. Doğallığın en büyük parçası bence insanın bulduğu her şeyi yemesidir. İlk insanları düşünürsek en doğal insan hali olarak onlar bunu yapıyordu: meyve bulursa meyve ot bulursa ot et bulursa et. Hedef hayatta kalmaksa olduğu kadar her şeyden yemeliyiz.
 
Geri