@fthgzl79 Hocam, söyleyeceklerimde alınacak bir şey yok. Ancak ne anlama geldiğini bilmediğin durumlara yorum yapıyorsun. Sana karşı çıkan arkadaş da hoşuna gitmeyen bir üslupla anlatmış olsa da doğru.
Çalışmak nedir? Çalışmak: birkaç kişilik bir grup sürüşünde, ip gibi arka arkaya dizildikleri sırada en öndekinin rüzgarı yaracak enerjiyi sarfetmesi ve öndeki sürücünün vücuduyla yarılan rüzgar koridorundan onun bir arkasındaki sürücünün aynı hızda, daha az enerji harcayarak gitmesidir. Ana prensip rüzgara daha az maruz kalmaktır yani. Öndekinin enerjisi azalınca da sola doğru açılır, bir arkasındaki en öndeki durumuna düşer artık ve sola doğru açılan eski en öndeki sürücü biraz yavaşlar ve en arkadaki sürücünün arkasına geçer. Buna da makara denir hatta.
Eğer sarı mayo -Froome demeye gerek yok, tüm sarı mayo giyen sürücüler için her zaman geçerli olmuş bir prensip bu- giyiyorsanız çalışmanız lazım. Yarışın birincisisiniz, herkes size tehlike. 9. etap için konuşulan durum ise şu; Froome'un önünde ona 40 saniye atmış ve etabı kazanınca da +10 saniye bonus alacak bir Bardet varken eğer toplamda 50 saniye yerse; Froome sarı mayoyu kaybedecek. Sarı mayoyu gerçekten, yarışı kazanmak amacıyla giyen kimse de kaybetmek istemez. Stratejik olarak "Şimdi kaybedeyim de, sonra alırım ya." diye düşünmez. Yani, en büyük tehdit Froome'a karşıyken onun en önde sürmeye zorlanması gerekiyordu. Çünkü Aru ve Fuglsang'ın rakipleri Bardet olduğu kadar Froome da ve Froome'u böyle şanslı bir şekilde ekstra yorma şansları varken kullanmamaları çok saçma. Ha bu arada, Froome çalıştığında da arkasındakiler onun tekerine takılamaz sanmayın. Bu sürücüler arasında öyle inanılmaz farklar yok. Froome'u 10 üzerinden 10 olarak değerlendirsek, Aru'ya da 9.8 deriz mesela -ITT'yi falan katmıyorum hesaba, çok kaba taslak bir fikir- ve dolayısıyla anlayacağınız Froome öyle füze takıp uçup gidebilecek kadar, diğerlerine göre muhteşem bir sürücü falan değil.
Eğer Aru ve Fuglsang sırayla öne geçmeseydi; Froome sarı mayoyu Bardet'yi kaybetmek istemediğinden dolayı en önde kalıp bir de Bardet'yi yakalamak için oldukça çaba harcayacak ve hiç planlanmayan bir ekstra yorgunluğu olacaktı ki Bardet de 30-40 saniye açmışken gerçekten ciddi bir efordan bahsediyoruz. Froome'un o kadar yorulması demek tüm turun akışını değiştirebilirdi. Ama ne oldu? Çok anlamsız bir şekilde Fuglsang ve Aru Froome'u hedeflemektense Bardet'yi hedeflediler ki Bardet ile kanlı, bıçaklı falan olmaları gerek böyle bir hata yapmaları için. Takım direktörleri, sürücüler ve herkes biliyor ki Froome'un Bardet'yi geri getirmek zorunda kalacak kadar ekstra efor sarf etmesi gerçekten tüm turun gidişatını değiştirebilir. Yani, öğrenilmiş çaresizlik ya da ikincilik hedeflemek gibi yorumlamaları da mantıksız buluyorum ben. Froome'un yorgun halini geçebileceğini düşünmek öyle "Bir ihtimal olur mu ya?" diye fakirin umudu olacak kadar ufak bir umut değil, gerçekten rahatlıkla değerlendirilebilecek kadar ciddi bir ihtimal.
Ben açıkçası ya işin içinde bir iş olduğunu ya da Fuglsang-Aru ikili lideriyle gelen Astana'nın iki liderinin birbiri arasında çatıştığını ve bunun Froome'a yaradığını düşünüyorum. Neresinden baksan aşırı gerizekalılık.
Ek bilgi ve yorumlar olarak;
-Hiçbir sporcunun nabzı asla 200'yü görmez. Hatta, ciddi anlamda kalp krizi olabilecek nabız bölgesi için çok basit bir hesaplama vardır: 220 - Yaşınız = Olabileceğiniz maksimum nabız. Bu nabızı geçtiğiniz saniye çok ciddi kalp riskiyle karşı karşıya kalırsınız ki profesyonel sürücü bu insanlar ve çok farklı seviyedeler. İnanılmaz yokuşlarda bile 165-170 nabızı maksimum görüyorlar.
-Sagan'ın ismi geçmesine tepki gösterilmiş. Sagan çok güçlü ve bilinen bir sürücü olsa da yarıştığı alan genel klasman değildir. Genel klasmanı asla hedeflemez, çünkü fiziği uygun değil. Genel klasmanı hedefleyen insanlar yokuşları tırmanabilen ve incecik insanlar olur genelde. Sagan'ın yokuşları o hızlarda çıkabilmesi için rahat 10 kilo vermesi gerek. Sagan sprinterdir, klasikçidir ve örneğin başka bir sprinter olan Arnaud Demare dün etabı süre sınırı içerisinde bitiremediği için diskalifiye oldu ki Arnaud Demare da oldukça iyi bir sprinterdir. Yani, sprinter bir insanın bırakın genel klasmanda iddialı olmasını; etabı süre sınırı içinde bitiremeyip diskalifiye olması gibi bir durum söz konusu.
-Son ve en tartışmalı olarak; Sky'a ve Froome'a hiçbir şekilde güvenmiyorum. Froome'un o kadar atağa cevap verip, üstüne bir de atak yapabilecek bir güçte olduğuna inanmıyorum. Bu adam TdF'ye gelene kadar neredeyse yarış koşmadı. Dinç bacaktır, sadece TdF'ye yönelik antrenmandır bu tarz şeylerin bu kadar da geçerli olacağını düşünmüyorum. Ayrıca, Sky'ın 3-4 sürücüsünün de ne hikmetse gerçekten herhangi bir takıma lider gitse hiç sırıtmayacak kadar iyi olabilmesini de oldukça garip buluyorum. Sky parayı basıyor, muhteşem domestikleri takımında tutuyor diyorlar. 1 kişi olsun, 2 kişi olsun ama herkes mi paranın derdinde? Sky, o kadar da inanılmaz yüksek maaş mı veriyor diğer takımlara oranla? Ben, eğer gerçekten Sky'da doping olmasa birinin çıkıp "Abi, para falan güzel ama ben sarı mayo giymek istiyorum." diye başka takıma gideceğini düşünüyorum. Sky'ın tartışmasız olarak dopingli olduğunu düşünüyorum. Armstrong gibi biri tarafından yıllarca uyutulmuş koca bir bisiklet medyası, bu ihtimalin üstüne nasıl çok çok çok daha fazla düşmüyor hiç de anlamış değilim.
Ek olarak Froome elini kaldırdığında Aru atak yaptı, evet. Yabancı medyada ve twitter'da tartışılan durum ise şu olmuştu: her el kaldıranın illa bir sorunu mu var anlamına geliyor? Belki de Froome o an yorgun hissetti ve stratejik olarak ona atak yapılabilecek bir yerde bir sorun yaşıyormuş gibi elini kaldırdı ve biz de atak yapanları etik olmamakla suçlamış olabiliriz deniyor. Bu olayın sonrasında Aru'yu çok net olarak seyircilerin içine düşürmek amacıyla omuz atmış olan Froome'un da böyle bir kurnazlık yapabilme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum.