Kişiden kişiye değişir tabii bunlar... Makine mühendisliği okuyup mutlu mesut yaşayan insan da var. Ben kendi açımdan yazıcam. En basit tanımıyla, makine mühendisi "sanayi" demektir, "fabrika" demektir. Bu sebeple iş ortamı bana hitap etmedi. Tabi bunda benim okulu 10 senede bitirmem, makine müh olarak çalışmayı düşünmememden dolayı donanım adına sadece kuru kuru bölüm diplomasına sahip olmam, dolayısıyla kötü bir şirkete (aynı zamanda staj yaptığım yer, Renault'ya parça yapan bir şirket. yani ürünü çıkartan esas firma değil, o firmaya parça yapan yan sanayi) girmemin payı var. Kurumsal firmalarda halinden memnun olan insanlar da epey fazla. Mekanik sistemlere ilgiliyim diye girmiştim. Büyük şirketlere fikir/patent satan, son derece yaratıcı bir mühendis olarak yaşamak vardı 19 yaşındaki cahil kafamda. O motivasyonum 3 sene sonra, bölümdeyken iş hayatında asla kullanmayacağım, tatsız tutsuz derslerle boğuşurken, "makine müh yazan kafama s.çayım" a dönüştü. Ne "bölümü bırakıyorum ve askere gidiyorum" diyebildim, ne de "borç yiğidin kamçısıdır, gerekli gereksiz, bu dersleri vermek boynumun borcu" diyip bölüme sarıldım. Bu "iki arada bi derede" kalma haliyle 53 dersi ve stajları vermem 10 seneyi buldu. Hele son 5 dersi verdiğim dönem hayatımın ruhsal olarak en karanlık dönemi oldu. "Diferansiyel denklemler" isimli, iş hayatında asla kullanmayacağın ama kol gibi saçmasapan dersten bitirme sınavına kalmıştım. Sınav anında yılların bıkkınlığının verdiği stresle ellerim titrediğini hatırlıyorum.
Ayrıca, emeğinin karşılığını maddi olarak alabilmek istiyorsan, "odtü-itü" hükümdarlığının olduğunu düşünenlerdenim. Bu ikisine girersen, çok bişey yapmadan, dalında (makine mühendisliği birbiriyle alakasız iş alanları barındırır) kullanılan popüler yazılımı ve iyi seviyede ingilizce ile direkt iyi bir şirkette başlarsın. Ben YTÜ isimli yerde okudum. Bizde sadece en inekler (ortalama, yabancı dil, sertifika, stajlarda kendini beğendirme üzerine ortaya karışık bir ineklik) direkt büyük şirketlerde işe başlayabildiler.