Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Yol bisikletine geçtikten sonra yaşadığınız değişimler

@suyunsesi Hocam kilonuz nedir? Yol bisikletlerinde sanmıyorumki diğer aluminyumlardan farklı bir zayıflık olsun, rulmanlar vs de keza öyle. Döşeme yollarda, kilit taşlarda gidersiniz bir şekilde, çok titretir zira lastikler 23-25 ve 110 psi basınç var..Cyclocross lar çok hoş ama kalın dişli lastik. Yol tadı illaki vermez (tahmin sadece). Ben şehirden yola sonrada tur bisikletine geçtim. Şehir bisikleti, vw golf, yol, mercedes slk, turda volvo station..😁..
Zayıflarsam ve 2. bisiklet düşünürsem kesinlikle hafif bir yol alırım.Çok güzel duygular, tam bir zarafet. Düz yolda 45+ gidebilmek vs. Ama ne yaparsanız yapın 34x34 te olsa dişliler 30v şehirden sonra zorlayacak. Kiloluysanız bunu gözönünde bulundurun, 80 altıysanız alın..Birde alabildiğiniz kadar hafifini alın, bende derdimki bu adamlar delimi 50 gr hesabı yapıyor, hayır, yolda çok farkediyor...düşük bütçeyle 8 kilo bulsanız tadından yenmez..
 
Scudo
:) Teşekkür ederim.
Sanırım kafamdaki soru işaretleri yavaştan gideriliyor ve yol bisikletlerine doğru kayıyorum. Ya da forumun "yol"cuları ayağımı kaydırıyor. :D
Gerçi biraz da benim suçum sanıyorum. Ne bileyim, sanki yol bisikletleri daha estetik görünüyor gözüme. Ama ufak tefek sorularım var hala.

Mesela tam anlamıyla dağların içinde, patika yollarda kullanmayacağımı biliyorum. Ancak İstanbul'un bozuk ve parke taşlı yollarında bisiklet zarar görür mü? Mesela bulunduğum sitenin iç yolları parke taşlar. Ya da bir pikniğe gidildi, tam bir arazi şartı değil de orman içindeki hafif yürüyüş yolunda sertleşmiş toprak yollarda kullanılabilir mi? Bisiklet zarar görür mü? (Burada konfor aramam, bisikleti düşünürüm) :hhhhhh:
Tabi bu konuda Cyclocross bisikletleri de düşündüm ama aynakol büyük dişlisini hep 46, ruble küçük dişlisini de 12 görüyorum. Oysa sanki 50 x 11 olsun benim olsun :hımm:.
Piyasa da var mıdır 50/32 - 11/34 oranlı Cyclocross. Ya da uyumlu olur mu ki? Ya da Endurance bisikleti seçip lastiği bir tık kalın mı tutsam (25 değil de 28 mm).

Bu arada boyum 173, bacak boyum 78. Kadro hesaplamalarında 52 - 54 görüyorum. Acaba ne kadar doğru? Ya da şöyle sormalıyım; 52 ile 54 arasındaki 2 cm'lik fark, sürüş pozisyonu ve rahatlığı bakımından önemli bir fark mı?
Ne çok soru sordum. :ssrtcbya:

Her neyse ben bir yandan, yavaştan hazırlıklara başlayıp bu işin maddi kısımlarını da çalışayım. Malum bütçe sıkıntılı. Bu durumda elimdeki sıfıra yakın ikitekerimi de satmayı düşünüyorum. :uzgnm:


Oy hakkımı şöyle kullanıyorum:

- 52 kadro, endurance, 50-34 aynakol, 28mm lastik

Ben 25mm kullanmama rağmen parke yollarda sıkıntı yaşamıyorum. Düzgün satıhlı stabilize yollarda da -dikkatli olmak şartıyla- keyifli.
 
@suyunsesi Hocam kilonuz nedir? Yol bisikletlerinde sanmıyorumki diğer aluminyumlardan farklı bir zayıflık olsun, rulmanlar vs de keza öyle. Döşeme yollarda, kilit taşlarda gidersiniz bir şekilde, çok titretir zira lastikler 23-25 ve 110 psi basınç var..Cyclocross lar çok hoş ama kalın dişli lastik. Yol tadı illaki vermez (tahmin sadece). Ben şehirden yola sonrada tur bisikletine geçtim. Şehir bisikleti, vw golf, yol, mercedes slk, turda volvo station..😁..
Zayıflarsam ve 2. bisiklet düşünürsem kesinlikle hafif bir yol alırım.Çok güzel duygular, tam bir zarafet. Düz yolda 45+ gidebilmek vs. Ama ne yaparsanız yapın 34x34 te olsa dişliler 30v şehirden sonra zorlayacak. Kiloluysanız bunu gözönünde bulundurun, 80 altıysanız alın..Birde alabildiğiniz kadar hafifini alın, bende derdimki bu adamlar delimi 50 gr hesabı yapıyor, hayır, yolda çok farkediyor...düşük bütçeyle 8 kilo bulsanız tadından yenmez..

Hocam kilo 83. Yani o benim için dert değil. Konfor kaybı da dert değil. Ben çocukluk ve gençlik dönemlerinde kullandığım bisikletlerde kim bilir neleri kullandım. :komik:
Yokuşlarda illaki zorlayacak. Gerekirse yorulduğumda iner biraz yürürüm. Ama asla yılmam. "O yokuş illa ki bisikletten inmeden çıkılacak" derim. Gıdım gıdım yürüme mesafemi azaltır en sonunda yürümeden bitiririm o yokuşu. :D
Keşke firmalar sattığı bisikletlerin ağırlığını yazsalar. Çoğu yazmıyor...
Oy hakkımı şöyle kullanıyorum:

- 52 kadro, endurance, 50-34 aynakol, 28mm lastik

Ben 25mm kullanmama rağmen parke yollarda sıkıntı yaşamıyorum. Düzgün satıhlı stabilize yollarda da -dikkatli olmak şartıyla- keyifli.

Valla çok teşekkür ederim. Tüm arkadaşlar için söylüyorum, tecrübe ve fikirleriniz önemli, çok yararlı oluyor.
 
@suyunsesi Çıkmaktan kastım 60 kadansın altına düşmemekti...Ama 83 kg harika..hadi hayırlısı..😊
 
  • Beğen
Tepkiler: suyunsesi
Ben bu yaşıma kadar hep yol bisikleti kullandım ama daha önce birçok defa belirttiğim gibi, 20 yılı aşkın süre bisiklet kullanmadım ve o sırada çok fazla değişimler olmuş. Bunların birincisi vites sistemi. Eski klasik bisikiletimde tam hatırlamıyorum ama ya kadro ya da gidon boğazında vitesler vardı. Yeni nesil bisikleti alınca şöyle bir baktım... Frenler tamam, küçük dişlilere geçen vites kolları (fren kolunun içindeki) onlarda tamam ama büyütmek için ne yapıyoruz! Fren (STI) kollarının içindeki o küçük kolu dışarı doğru ittirmeye çalıştım ama olmadı. Daha sonra videolardan falan bakarım dedim bisikleti duvara yaslayınca STI kolu komple içeri doğru hareket etti :komik: Büyük vites geçişini de böylelikle (yanlışlıkla) bulmuş oldum.
 
@suyunsesi parke yollarda bisiklet zarar görmez ama kalça ve bilekleriniz ağrıyabilir. Ben off road da kullandım herhangi bir zarar görmedi. Bence kadro boyu çok önemli farklı hesaplayıcılar kullanıp ortalama bir ölçü belirleyebilirsiniz. İmkan varsa bisikleti almadan önce bike fit yaptırıp ona göre model seçebilir, yeni bisikletinize ölçülerinizi aktarabilirsiniz. Benim MTB'de omzum ağrırken yolda belim daha çok ağrıyor :)
 
  • Beğen
Tepkiler: suyunsesi
İstanbul'un bozuk ve parke taşlı yollarında bisiklet zarar görür mü?
İstanbul trafiğinde 20 bin kilometreye yaklaştım yol bisikleti ile. Yol şartları ile bisiklete zarar veremezsiniz emin olun. Parke, bozuk yol vs bunlar en fazla lastikleri çabuk eskitir ki diğer türlerde de aynı şekilde eskir lastikler.
Tavsiyem bir gün yol bisikleti kiralayın güzel bir gezin dolaşın İstanbulda :harika:
 
İstanbul trafiğinde 20 bin kilometreye yaklaştım yol bisikleti ile. Yol şartları ile bisiklete zarar veremezsiniz emin olun. Parke, bozuk yol vs bunlar en fazla lastikleri çabuk eskitir ki diğer türlerde de aynı şekilde eskir lastikler.
Tavsiyem bir gün yol bisikleti kiralayın güzel bir gezin dolaşın İstanbulda :harika:
Kiralamak çok iyi bir fikir. En kısa zamanda deneyeceğim. :harika:
Malum Cavit-19 abi izin verirse. Pandemi yaptı millete. İstanbul'da havalar da bi ayrı havalarda... :cool:
daha önce 3 farklı yol bisikletine sahip olmuştum, sırasıyla Bianchi Brava, Corratec Dolomiti, Cube Peleton. Askere gitme gelme derken bisikleti bıraktığımı düşünüp katlanır almıştım işe gidip gelmek için. 185cm boyunda olduğum için katlanır bana pek uymadı (carraro flexi). Güç aktarımını hiç hissedememem, yavaşlık ve rahat edememe sebepleriyle mtb ile takas ettim. 9 aydır Carraro Daytona 2924 kullanıyorum. Birde rahatlığın tillahı seviyesinde bir gyes selem var.

pazar günü güzel bir tur yaptık, toplam 68km kadar sürdü. bir dostumuzdan ödün bir bisiklet aldık kardeşimde tura gelebilsin diye. çok küçük kadrolu cyclocross ayarında bir bisikletti. 30.km'de biraderin sepet dağıldı :) o bisiklete ben geçtim. Önceki yol bisikletlerimi çok da unutmadım ama kondüsyonu iyi bir mtb bile olsa yol bisikletinin yerini tutamıyor. her pedalın +km olarak yansıdığını buram buram hissediyorsunuz. düzde de rampada da mtb ye göre çok daha hızlı.

şöyle bir fark var; yol bisikleti sizi bir süre sonra tüketiyor. yol bisikleti diyor ki; "kardeş sende varsa sonuna kadar gideriz!". mtb'de nefes nefes kalsanızda yorulsanızda bir süre sonra kendinize geliyorsunuz. yol bisikletini limitlerinde kullanırsanız bir süre sonra kaslarınızı, kalbinizi, enerjinizi tüketiyor. kullanılmaz hale getiriyor sizi :) yani uzun bir tura çıkmak isterseniz yavaş gidip mtb, trekking gibi bir bisikletle gitmek daha mantıklı geliyor böyle bakınca. birde o muhteşem selemin de sayesinde sadece elde hafif uyuşukluklarla çok uzun mesafeler gidebilmeme rağmen yola geçtiğinizde tepeden tırnağa tüm kaslarınız ağrımaya başlıyor. sepet başta olmak üzere bel, sırt, omuz, boyun ağrıları baş gösteriyor. gidon genişliği vites kollarının yerleşimi yanlışsa eller ve bileklerde pert oluyor.

Yine de bisikletimi satıp yol bisikletine geçiyorum :) o vücudundaki her atp enerjinin hıza dönüşmesi insanda taptaze bir tatmin hissi bırakıyor. ben artık yol bisikleti kullanmam öyle bir kondüsyonum olamaz artık desem de vazgeçemiyorum yol bisikletinin verdiği hislerden :)

gerçekten çamur içinde kullanmayacaksanız mtb almayın. yol bisikleti kullanacak gibi değilseniz en azından carraro sportive gibi bişey alın.

Teşekkürler fikirler için.
Başkan elimde zaten bir Salcano City Sport 30v var. 48/26, 11/34 dişli oranlı, 3x9. Ama namussuzun kilosu üzerine eklediklerimle 18 kg üzerine çıkıyor. Hem oturuştaki dik konumu biraz rahat gibi olsa da hızımı kesiyor :D (Sanki çok hızlıyım da peh :hımm:).
 
Son düzenleme:
Yol bisikletine geçtikten sonra,

80 kg'dan 70 kg'ya düştüm. (6 ay uğraşıp geliştirdiğim üst beden kasları gitti)
Bisiklet daha çok hayatımın merkezine yerleşti.
Strava hesabı açtım.
Nabız, kadans, watt kavramları girdi
Bisiklet kiyafetleri için gardırobuma yer açtım
Hafta sonunun yanına hafta içi mesai sonrası sürüşleri eklendi
Sarj edilecekler listesine garmin, di2, powermetre gibi sarj kalemleri eklendi
Döviz kurunu takip eder oldum
Rüzgar ve hava durumu analizinden anlar oldum
Kamp yerini oteller aldı

Kapitalist düzenin esiri olup, bisiklette özgürlük arar oldum. Ama mutluyum :koptum:
 
Yol bisikletine yeni heves eden arkadaşlara ekonomik gruptaki markaların en uygun segmentteki bisikletlerinden uzak durmalarını ŞİDDETLE tavsiye ederim. Mosso, Salcano, Kron, Bianchi vb markaların Claris hatta Tourney'li bisikletlerine 3500 TL'ye yakın para verenleri görünce gerçekten üzülüyorum. Bu gibi markaların bisikletleri alınmaz kesinlikle demiyorum, ama söz konusu yol bisikletiyse "kadro akıcılığı" gerçekten önemli; bu da yılların getirdiği ar-ge ve birikimle oluyor.

3000 TL civarı bir fiyata kötü kadrolu, çok kötü jantlı, kötü grup setli bir sıfır bisiklet yerine, 2. el olarak Sora setli, akıcı bir kadroya sahip, muhtemelen karbon maşalı, yeterli seviyede kaliteli bir jant setine sahip bir yol bisikleti alınabilir.
 
hızlanma,hafiflik ve aerodinami.
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Yol bisikletine yeni heves eden arkadaşlara ekonomik gruptaki markaların en uygun segmentteki bisikletlerinden uzak durmalarını ŞİDDETLE tavsiye ederim. Mosso, Salcano, Kron, Bianchi vb markaların Claris hatta Tourney'li bisikletlerine 3500 TL'ye yakın para verenleri görünce gerçekten üzülüyorum. Bu gibi markaların bisikletleri alınmaz kesinlikle demiyorum, ama söz konusu yol bisikletiyse "kadro akıcılığı" gerçekten önemli; bu da yılların getirdiği ar-ge ve birikimle oluyor.

3000 TL civarı bir fiyata kötü kadrolu, çok kötü jantlı, kötü grup setli bir sıfır bisiklet yerine, 2. el olarak Sora setli, akıcı bir kadroya sahip, muhtemelen karbon maşalı, yeterli seviyede kaliteli bir jant setine sahip bir yol bisikleti alınabilir.

Biraz haklılığınız var.
Burada bir normal, bir de ufak sorun kalıyor geriye.
1.'si ikinci el olarak gerçekten temiz ve sağlam bisiklet bulmak kolay mı? Bulunabiliyor mu? (Daha önce hiç ikinci el bisiklet almadım. Hiç tecrübem olmadığı için mazur görünüz, bu yazdıklarımı soru işareti olarak bırakıyorum).
2.'si sıfır alırken o kadar özenerek tasarımına renklerine bakıyoruz ki, 2. elde de bulunabilecek bisikletin içinize sinmesini istiyor insan.
Tabi burada tasarım ve görsel mi / sağlam ve doğru olan mı diye ikilemde kalınıyor.

Paylaştığınız fikirlere göre nette hızlıca şöyle bir baktığımda sıfır bisiklet olarak ortalama 3850₺ - 3950₺ civarlarında olan Sora setli Mosso Cavalier 700 ile Carraro Race 042 en ulaşılabilir olarak gözüme çarpıyor. O paralar gerçekten de 2 yıl öncesine göre çok çok yüksek. 2. elde henüz içime sinebilecek ikiteker göremedim. Tabi ki ön araştırmasında, daha yolun en başındayım.

1591187191025.png 1591187245323.png
 
Son düzenleme:
:) Teşekkür ederim.
Sanırım kafamdaki soru işaretleri yavaştan gideriliyor ve yol bisikletlerine doğru kayıyorum. Ya da forumun "yol"cuları ayağımı kaydırıyor. :D
Gerçi biraz da benim suçum sanıyorum. Ne bileyim, sanki yol bisikletleri daha estetik görünüyor gözüme. Ama ufak tefek sorularım var hala.

Mesela tam anlamıyla dağların içinde, patika yollarda kullanmayacağımı biliyorum. Ancak İstanbul'un bozuk ve parke taşlı yollarında bisiklet zarar görür mü? Mesela bulunduğum sitenin iç yolları parke taşlar. Ya da bir pikniğe gidildi, tam bir arazi şartı değil de orman içindeki hafif yürüyüş yolunda sertleşmiş toprak yollarda kullanılabilir mi? Bisiklet zarar görür mü? (Burada konfor aramam, bisikleti düşünürüm) :hhhhhh:
Tabi bu konuda Cyclocross bisikletleri de düşündüm ama aynakol büyük dişlisini hep 46, ruble küçük dişlisini de 12 görüyorum. Oysa sanki 50 x 11 olsun benim olsun :hımm:.
Piyasa da var mıdır 50/32 - 11/34 oranlı Cyclocross. Ya da uyumlu olur mu ki? Ya da Endurance bisikleti seçip lastiği bir tık kalın mı tutsam (25 değil de 28 mm).

Bu arada boyum 173, bacak boyum 78. Kadro hesaplamalarında 52 - 54 görüyorum. Acaba ne kadar doğru? Ya da şöyle sormalıyım; 52 ile 54 arasındaki 2 cm'lik fark, sürüş pozisyonu ve rahatlığı bakımından önemli bir fark mı?
Ne çok soru sordum. :ssrtcbya:

Her neyse ben bir yandan, yavaştan hazırlıklara başlayıp bu işin maddi kısımlarını da çalışayım. Malum bütçe sıkıntılı. Bu durumda elimdeki sıfıra yakın ikitekerimi de satmayı düşünüyorum. :uzgnm:
Bisan Grand Tour tam tarif ettiğiniz bisiklet.
 
  • Beğen
Tepkiler: suyunsesi
Biraz haklılığınız var.
Burada bir normal, bir de ufak sorun kalıyor geriye.
1.'si ikinci el olarak gerçekten temiz ve sağlam bisiklet bulmak kolay mı? Bulunabiliyor mu? (Daha önce hiç ikinci el bisiklet almadım. Hiç tecrübem olmadığı için mazur görünüz, bu yazdıklarımı soru işareti olarak bırakıyorum).
2.'si sıfır alırken o kadar özenerek tasarımına renklerine bakıyoruz ki, 2. elde de bulunabilecek bisikletin içinize sinmesini istiyor insan.
Tabi burada tasarım ve görsel mi / sağlam ve doğru olan mı diye ikilemde kalınıyor.

Paylaştığınız fikirlere göre nette hızlıca şöyle bir baktığımda sıfır bisiklet olarak ortalama 3850₺ - 3950₺ civarlarında olan Sora setli Mosso Cavalier 700 ile Carraro Race 042 en ulaşılabilir olarak gözüme çarpıyor. O paralar gerçekten de 2 yıl öncesine göre çok çok yüksek. 2. elde henüz içime sinebilecek ikiteker göremedim. Tabi ki ön araştırmasında, daha yolun en başındayım.

228798 dosyayı görüntüle 228799 dosyayı görüntüle

Öncelikle konu başlığıyla biraz alakasız bir mesaj göndermişim fark etmeden.

Cevap vermem gerekirse,
1. Elbette bulunur. Şu ana kadar 5 tane 2. el bisiklet aldım, hepsi de tertemizdi. Tabii ki sattıklarım da o şekilde.
2. Renk konusu öznel tabii ki. Mesela fotoğrafını eklediğiniz bisikletler bence kötü görünüyor; bu segmentte profil jant koymuşlar ama tel sıklığı maaşallah çoğu mtb jantındakinden daha fazla. Ya da Carraro'da o sele borusu, yine bu seviyede bana göre biraz komik görünüyor.
 
Öncelikle konu başlığıyla biraz alakasız bir mesaj göndermişim fark etmeden.

Cevap vermem gerekirse,
1. Elbette bulunur. Şu ana kadar 5 tane 2. el bisiklet aldım, hepsi de tertemizdi. Tabii ki sattıklarım da o şekilde.
2. Renk konusu öznel tabii ki. Mesela fotoğrafını eklediğiniz bisikletler bence kötü görünüyor; bu segmentte profil jant koymuşlar ama tel sıklığı maaşallah çoğu mtb jantındakinden daha fazla. Ya da Carraro'da o sele borusu, yine bu seviyede bana göre biraz komik görünüyor.

Teşekkür ediyorum Kemal bey.
2. el araştırmalara devam edeceğim bir yandan...
Bir de sıfır bisiklet düşünmemin sebebi de şu krediyle bisiklet olabilir mi düşüncesiydi 🤔. Mesela 3 kredi çekip kendi bisikletimi de satarsam, 4.5 - 5 arası bir rakama hiç değilse başlangıç seviyesi olup beni götürecek bir yol bisikleti satın alabilirim gibi bir görüntü veriyor. Gerçi henüz işin maddi kısmını çalışmadım o_O.
Bir diğer konu, evet renkler tasarım kısmı öznel. Ve evet bisikletin parçalarının teknik bilgileri kısmında daha öğrenecek çok şeyim var :hımm:. İlk önce hızlıca bisiklet jantları konusuna eğileyim. Profil jant nedir, başka ne türler var, farkları neler, artılar/eksiler vb... Biraz ön bilgi toplayayım :okyrm:.
 
  • Beğen
Tepkiler: beermug
Benden sonra mesaj bırakan olmamış. :) Üzerinden 42 gün geçmiş.
Konuya dönecek olursam ben de aynen, burada yazılan tavsiyeler ve verilen gazlarla elimdeki şehir bisikletini satıp, yol bisikletine geçiş yapıverdim :D . Yol bisikletine geçiş yapalı yaklaşık 15 gün oldu. Arkadaşların yaptığı yorumlar bu kararımda çok etkili oldu. Hepsine tekrar buradan teşekkür ediyorum. Seçtiğim, geçiş yaptığım bisiklet Bisan Grand Tour Eco.
Gelelim benim için neler değişti kısmına.
Bir kere çok daha hafif bir bisiklet sürüyor oldum. Üzerine sonradan eklediğim ekipmanları ile birlikte ağırlığı 18 kg üzeri olan önceki şehir bisikletimin yerine, artık minimum ekipmanlarla birlikte en fazla 11,5 - 12 kg pedallıyorum. Bunda etkisi hiç kuşkusuz yeni bisikletin 10.05 kg olması yanında, artık şehir bisikletimdeki gibi ağır ekipmanları kullanmıyor olmamdır. Hatta işe gelirken kullandığım sırt çantamı bile değiştirdim. Artık daha hafif ve daha ufak bir sırt çantası kullanıyorum.
Bu kadar hafiflemek tabiki yokuşlarda daha az yoruyor. Bunun yanında 28 mm'lik ince teker yolda daha akıcı ve hızlı olmayı da sağlıyor. Ancak ince tekerin de hem artı, hem de eksi tarafları var. Eksi tarafı, patlayacak mı korkusu, mazgallara girer mi korkusu, bir de konfor düşürmesi. Ama bana kalırsa artısı daha ağır basıyor. Bir kere çocukluğumuzdan beri pazar bisikletleri, market bisikletleri kullanmış biri olarak, ince tekerin verdiği konfor azalması bana hiç dokunmadı. :) Ama yoldaki akıcılığı ve hızı oldukça keyif verdi bana. Ayrıca bisikleti hızlandıran etkenlere bir de ön ve arka dişli oranlarını da ekleyiniz. Yol bisikleti olması sebebiyle, 50'ye 11 dişli oranına sahip. Çevirebilirseniz ciddi hızlanıyor. Benim gibi yol acemisi %4'lük bir inişte 57 km/h hızı gördü. Kondisyonum çok düşük. Bacaklarım çevirebilse 60 - 65 km/h hızı görürdüm diyorum. E tabiki her şey hız değil. Bunlar benim yaşadığım şeyler sonuçta. Herkes böyle isteyecek diye bir kural yok. Bisiklet bir ulaşım aracı, ama aynı zamanda çok eğlenceli bir araç. Keyifli bir araç.
Keyifli demişken gelelim gidon meselesine. Dropbar meğer çok keyifliymiş :). Tabi ki ilk önce boynuzlu (dropbar) gidondan korktum, "acaba çabuk alışabilecek miyim" dedim kendi kendime. Ama sanki yıllardır kullanıyormuşum gibi çok çabuk adapte oldum. Hem de daha ilk iki sürüşte. Sanırım bu da yıllarca değişik ve bir sürü kalitesiz bisikletler kullanmış olmamın etkisi olmalı. Ancak ben çok sevdim. Bilmiyorum sizlerde dropbar nasıl bir his bırakıyor... Hem birden çok tutuş biçimi olmasını da avantaj olarak görüyorum. Ara sıra tutuş şeklini değiştirmek, vücudun da pozisyonunu değiştiriyor ve sonuçta iyi geliyor.
Artı olarak dün bir bugün iki, kilitli pedalla kullanıyorum. Bunun artısı da ayrıca konuşulabilir. Kesinlikle faydası var.
Sonuç olarak diyebilirim ki, değişimlerden korkmayın. Eğer ki içinizde varsa, yapın, içinizde kalmasın.

Önceki bisikletim:
big_832367379s6c.jpg

Yeni bisikletim:
WhatsApp Image 2020-07-05 at 19.47.44 (1).jpeg
 
@suyunsesi dropbar'ın tek amacı aero pozisyon alabilmektir. 20km/s civarı sürerken kullanmayabilirsiniz.

Benim en hoşuma giden değişikliklerden biri, dağ bisikletinde karşıdan ciddi rüzgar eserken yelkenlerim varmış gibi yavaşlardım. Şimdi anında dropbara geçiyorum, rüzgarın etkisini ciddi derecede kesiyor. Aynı şekilde yavaş sürerken, veya arkadan rüzgar geliyorsa da flat barda sürüyorum.
 
@suyunsesi dropbar'ın tek amacı aero pozisyon alabilmektir. 20km/s civarı sürerken kullanmayabilirsiniz.

Benim en hoşuma giden değişikliklerden biri, dağ bisikletinde karşıdan ciddi rüzgar eserken yelkenlerim varmış gibi yavaşlardım. Şimdi anında dropbara geçiyorum, rüzgarın etkisini ciddi derecede kesiyor. Aynı şekilde yavaş sürerken, veya arkadan rüzgar geliyorsa da flat barda sürüyorum.
Dropbar'ı neresinden tutarsam tutayım, keyif veriyor :). Hız yapmayınca ya da sert iniş olmadığı sürece en alttan tutmuyorum. Geri kalan zamanlarda ya boynuzlarından, ya da düz bardan tutuyorum. :) Şimdilik böyle rahat ediyorum, böyle kullanıyorum. Uzun süre aynı pozisyonda kalamıyorum.
Arkadaşlar bir de şunu merak ediyorum. Tırmanırken ayakta nasıl sürebiliyorsunuz? Ben eski şehir bisikletimde ayağa kalkıp sürebiliyordum. Ancak bunda denediğimde dizlerim koluma çarpıyor. Bunun bir tekniği mi var, yoksa gidon boğazım mı kısa? Halbu ki kadro bana uygun? Boyum 173, bacak boyum 78, kadro 52.
 
Son düzenleme:
Dropbar'ı neresinden tutarsam tutayım, keyif veriyor :). Hız yapmayınca ya da sert iniş olmadığı sürece en alttan tutmuyorum. Geri kalan zamanlarda ya boynuzlarından, ya da düz bardan tutuyorum. :) Şimdilik böyle rahat ediyorum, böyle kullanıyorum. Uzun süre aynı pozisyonda kalamıyorum.
Arkadaşlar bir de şunu merak ediyorum. Tırmanırken ayakta nasıl sürebiliyorsunuz? Ben eski şehir bisikletimde ayağa kalkıp sürebiliyordum. Ancak bunda denediğimde dizlerim koluma çarpıyor. Bunun bir tekniği mi var, yoksa gidon boğazım mı kısa? Halbu ki kadro bana uygun? Boyum 173, bacak boyum 78, kadro 52.

234291 dosyayı görüntüle

Sürüşte kullandığım alanlar:

1- %1
2- %0
3- %40
4- %59
 
Geri