Scudo Sports

Alüminyum vs. Karbon kadro

Yeni teknoloji, bir süre kullanıcı dönütleriyle piştikten sonra her zaman tercih edilesi. Bütçe müsaitse karbon-alu tartışmasını çok anlamlı bulmuyorum, ne kadar amatör olursak olalım karbon alınır geçilir. Zaten karbon avantajlı olmasa niçin alu kadrolarda karbon maşa kullanılsın ki?
 
Scudo
160 la gidip suruklenip, kurtulup! hata, kurallara uymamak degildi diyen mi dersiniz
Tembellik etmeyip yazının tamamını okusaydınız, kazayı ortaya karışık olsun diye anlatmadığımı anlardınız genç arkadaşım....Tavsiyem, şimdi bi zahmet 2 sayfa geri gidip @emir yakup bulut un bana kazayı sorduğu mesajını okurdum. Oraya kadar gitmişken biraz daha geriye gidip karbonla motosiklet kazasının nasıl bir alakayla birlikte anıldığınıda okurdum benim mesajımda. Ayrıca bir arkadaşın karbonu eleştirenlerin bu işi karbon alamadıkları için haseten yaptıklarından bahsettiği mesajada göz atardım...Hala ilginiz sönmediyse benim buna istinaden motosiklet resmini paylaştığım mesajada bakardım...Tek bir mesajla herşeye karar verince atgözlüğü takmış gibi oluyor, objektif olamıyorsunuz..Benim yaptığım kazada madden ve manen kimse yaralanmadı..Ünlemli eleştirilerinizi olumlu bulmuyorum...Siz doğmadan 10 sene öncesinde de motosiklete biniyormuşum, bunuda dikkate alın lütfen...Hala hayattayım, kimseyide yaralamadım şükür..
 
Selim bey ; yanlış anladınız sanırım çagrı terzioğluda caad12 allez sprint modellerinin orta seviye karbon kadrolardan daha eijit alüminyum kadro oldugunu dile getirMİŞ :)
Erhan bey doğru anladım. Metalin soğukluğunuda sevdiğini söylüyor. Orta seviye karbon kadro neymiş onuda söylemiş mı? .yalın eğitim almamış belli. Orta ,ileri ,bunların karşılığı ne acaba , karbon iplikleri alacaksın sac haline getireceksin , yok ısıt presle reçinele falan ne gerek var o zaman o kadar zahmete. Ver alüminyumu yapıştır gitsin. Esnemeyen allezin maşası sele borusu neden karbonmuş diye sormaz mı halk😂
 
@umutcelik evet çok kaygılıydık...
Kıbrıs barış harekatı ne olur, karaoğlan ne yapar, sana yağı ve tüp gaz kuyruğu ne zaman biter, amerigan ambargosu nereye kadar gider diyordum :mad: :kötü::suspus:
Şöyle sormuşsunız da :
Bezen merak ediyorum 1970'lerde ilk alüminyum yol bisikletleri ortaya çıktığında da bu tarz tartışmalar var mıydı bisikletçiler arasında?
 
  • Hahaha
Tepkiler: HakanAydn
Baktım da bu mevzu 2011 den beri tartışılıyormuş ve tartışılmaya devam edeceğe benzer,çünkü herkesin bildiği doğru en doğrusudur.Öncelikle karbon mu alüminyum mu derseniz her ikisini de deneyimleyen kişilerden daha net herhalde hiç kimse bu konuya cevap veremez.İşin yanlış olan tarafı karbonla iligili hiçbir tecrübesi olmayan birinin kalkıp karbon kötü ve güven vermeyen bir malzemedir demesi kadar saçma bir düşünce yok.Bu konuda bilimsel o kadar çok deney var ki,arama motoruna yazmak kafi.Şunu üzerine basa basa söylemek lazım,her iki malzemenin kullanım,dezavantaj ve avantajlarını tespit edebilmeniz için hakikaten deneyimlemeniz şart.İnsanoğlu olarak bilinçaltıdır farkında olmadan olumsuz tepkiler verebiliriz,şöyle ki maddi olarak durumu olmayabilir bir insan 'karbona ne gerek var yaaa' diye tepki vermesi çok normaldir,ama aklın yolu da birdir,imkanın varsa alırsın yoksa alamazsın,gerek olup olmadığını insanların alım gücü belirler.Mahallemde doktor bir abimiz var ekmek almaya terlikleriyle bindiği pınarello f12(eski model) siyle gidiyor,toplasan senede 100 km yol yapmıyordur,ben şimdi bu adama sen naapıyorsun ya desem,sanamı sorcam para benim mal benim demez mi.Maalesef ülke olarak para birimimiz o kadar kötü durumdaki,birçok bisiklet sever arkadaş karbon deneyimini,son teknoloji aktarma setlerini deneyimleyemiyoruz.O yüzden bırakalım da imkanı olan karbona binsin,karbona gıcık olanda alüminyuma binsin,hiçbiri olmaz prestij önemli diyende çeliğe binsin.
 
Son düzenleme:
Merhaba,

Ikisini de aktif kullanan birisi olarak bu baslik alinda deneyimimi yazmistim, merak ederseniz okursunuz.

Performans farkina gelirsek eger, ben de merak ettim. Bir fikir vermesi icin en cok kullandigim, 5 km'den uzun segmentleri listeledim. Ilk 20 segment icin en iyi zamanlarimin sadece 2 tanesini aluminyum geri kalanlarini karbon ile yapmisim. Bu da cok saglikli bir karsilastirma degil aslinda. Zamanla benim performansimda iyi ya da kotu degismistir.

Uzun segmentler icin yine 2 bisiklet arasindaki en iyi zamanlarin farkina bakayim dedim ama strava segment gecmisini parali yapmis, ben bedavasini kullaniyorum karsilastiramadim malesef.
 
@umutcelik evet çok kaygılıydık...
Kıbrıs barış harekatı ne olur, karaoğlan ne yapar, sana yağı ve tüp gaz kuyruğu ne zaman biter, amerigan ambargosu nereye kadar gider diyordum :mad: :kötü::suspus:
Şöyle sormuşsunız da :
Bezen merak ediyorum 1970'lerde ilk alüminyum yol bisikletleri ortaya çıktığında da bu tarz tartışmalar var mıydı bisikletçiler arasında?

Siz kendi tecrubelerinizi yazmissiniz, saygi duyarim.
Bu mesele sadece Turk bisikletcileri arasinda degil, internette bisikletle alakali hemen hemen her ortamda tartisiliyor. Belki onlar sizin yasadiklarinizdan farkli seyler yasamistir.
 
Alım gücü bu tartışmanın kesinlikle konusu değil.Sıfır km duster ya da 1000cc racing motor fiyatına satılıyor bu aletler.Alınan fayda ve materyallerın bu spora olan uygunluğunu tartışmak lazım.Karbon fiber havacılık,uzay,otomotiv bir sürü spor branşı bi ton alanda kullanılıyor.400km+ hız yapan koenigsegg de jantına kadar fren disklerine kadar karbon,bi olta da bi raket yada yay da karbon ya da savaş uçagının gövdesi hatta donanma ya ait stealth gemilerin gövdeleri vs. Örneğin bir otonun karbon şasesi kütük gibi iken(misal aventador) bir endurance kadronun arka çatalı serçe parmak kalınlığında 800-900g kadro agırlıgı,kullanılan karbonun farklılığı,kar marjı,işçilik bi ton faktor vardır.Bana karbon kadrolar bisiklette sarf malzemesi gibi çabuk eskiyen,modası geçen kırılan ya da değiştirilme istegi uyandıran bi materyal gibi geliyor.jantta da aynı şekilde;ağırlık limitleri ya da üreticilerin 5 yıl sonra yensi önermesi gibi etmenler bana bu şekilde hissetiriyor.Premium brandlerin o fiyatlandırması da tamamen müsterinin satın alma davranısıyla alakalı,fahiş demek bile hafif bana kalırsa.Neden senin pazarlama için ayırdığın bütçeyi ben kadro üzerinden sana ödeyeyim ki?6k$ bir f12.inanılmaz.
 
Elim de 7005 ve 6061 alu scott speedster s10 iki bisiklet var. 7005 olanı 2008 de aldım, diğerini 2014 de. Scott bu seride 7005 den vazgeçmekle büyük hata yapmış, 6061 alu kadrolu bir bisikleti, bundan sonra asla almam. 7005 alu bisikletim de ki sürüş konforunu 6061 de bulamadım. Hafifliği de cabası. Titreşim ve esneme 6061 de çok belirgin, konfor da o derece düşük. Kısaca, her iki alu kadro da bile sertlik bu derece etkiliyse karbon da ki sürüş keyfi eminim bambaşkadır. İkinci bisikleti alırken karbon almayı çok düşündüm, yalnız kilo sorunu yüzünden cesaret edemedim. Esnemez lik ve titreşimi sönümleme bisiklet üzerinde ciddi bir haz almanızı sağlıyor. Fiyat farkı buna değer mi derseniz bence değer.
 
@umutcelik. Bahsettiğim arkadaşım oldukça başarılı bir makine mühendisidir. Ben de karbon gibi kompozit malzemelere karşı öğrenme açısından meraklıyımdır. Arkadaşım dediğim bu bisikletin sahibi olan kişi benim 35 yıllık arkadaşım ve karbon bisikleti sadece imkanı olduğu için bilmeden ne konuşuyorsun gibi muhabbetlere maruz kalmadan fikir sahibi olalım diye aldı. Şu anda neredeyse kullanmıyor. Evet ben de doğal olarak o bisikleti kullandım. Kendisi de tecrübe etti ve ortak olarak amatör bisikletçiler için yapılan ödeme karşılığı verdiği çok fazla birşey yok kanısına vardık o nedenle de ben de portföyüme bir karbon katayım düşüncesinden vazgeçtim. Evet avantajları vardır ama bizim gibi amatörlere çok gerekli değil. Bizde Futbolcu veya basketbolcu değilsen diğer birçok alandaki sporcular ilgilendikleri sporu geçimlerini sağlayan asıl iş olarak değil gönüllü olarak yaparlar. Görmüşsündür milli atlet ama falanca kurumda hizmetli,
milli Tae-kwon-do cu ama filanca yerde şöför. İnan bu şekilde milli olan sporcuları başarıları ve azimleri için ayakta alkışlıyorum. İşim olmamasına rağmen bir dönem bu camia ile yakından ilgiliydim zira yakın akrabam alanında çok başarılı bir spor hekimi prof. ve Ankaranın köklü üniversitelerinin birinde alanındaki fakültenin de dekanıdır. Birçok ünlü (futbol vs hariç) sporcu ile de çalışmış bir insan olarak (kendisi bana bisiklet sevgisini ilk aşılayan kişidir de) hiçbir zaman imkanı da fazlası ile olduğu halde karbon alayım, üst düzey set takayım olayına girmemiştir. Üstelik evi ile kampüs arası mesafe çok ve asfalt
olmasına rağmen bisikletle gidip gelen (artık yaştan dolayı çok binmiyor) birisidir. Ben bilinç olarak yetiştiğim ekol yada düşünce yapısı içinde bu tip akademisyen ve sporcu aynı zamanda doğal olarak dr. olan insanlar içinde hiçbir zaman kendisini tek başına birey olarak güçlü ve başarılı görmek yerine sahip oldukları eşyalarla kanıtlamaya çalışan görmedim. Sıradan bir insanında bazılarında az da olsa bu takıntısı vardır. İlle de farklı olayım, herkesten üstün olayım, ben güçlü ve başarılı değilim ama sahip olduğum eşyalar beni yukarılara taşısın. Ben ne zaman bir üst kademeye geçerim ancak ve ancak iyi bir fırsat vardır ve kullandığım eşya artık beni fiziksel olarak sınırlandırıyordur ondan sonra kademe atlamam gerektiğini düünür ve uygularım. Şu an karbona ihtiyacım yok, Bana gereken sert bir darbe aldığında inipte bir yerinde birşey var mı demeyeceğim bir makine. Allah şükür elimde eskisi gibi 1-2 bisiklet yok hepsi iyi ve uyumlu çalışan parçalardan donatılmış zaman içinde güncellediğim çok sayıda bisikletim ve yedek parçam var. Çocukluğumdan bu yana ilk bisikletimi 2. el olarak almış birisiyim ve kendi hiçbir bisikletim için tamirciye gitmişliğim yoktur. Jantlarımı da kendim örerim, hidroliklerimi de kendim ayarlarım, kadromu da gerektiğinde tamamen söküp boyarım kısacası bisiklette A dan Z ye ne varsa kendim çözerim. Yaklaşık 30 yıl oldu bisikletle bu şekilde uğraşalı. Bunları da övünüp şişinmek için değil bisikleti komple özümsemiş birisi olarak kendimi tanıtmak için yazdım yoksa kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş konumunda da değilim.

Ayrıca bisiklet konusunda o kadar yoğun kullanıyordum ki tanınmış bir klubün antrenöründen, gel bizim klüpte profesyonel sporcu ol teklifi dahi geldi fakat iş hayatı ile aile hayatı bunu mümkün kılmadı hakkını verebilecek durumda değildim. Amatör ama acemi olmayan bir bisikletçi olarak o zamanki profesyonel bisikletçilerde dahi zar zor gördüğümüz üst düzey setler hatta o setlerin ömrü bazen bir yarışlıktır zamanında değiştirebileni bunun ömrü bitti deyip zincirini, rublesini değiştireni hatta tanesi bilmem ne kadarlık jant telinden alanı bile çok görmedim. Ben aldığı telefonu bile 5 seneden önce değiştirmeyen , birşeyi moda olduğundan değil ihtiyacı olduğundan alanlardanım. Forumda da gördüğüm kadarıyla çok mütevazi ve az imkanlarına rağmen elinden geleni yapmaya çalışan arkadaşlar var. Umarım herkes hayalindeki bisiklet(ler)e kavuşur. Çocukken 2. el bisiklete paramızın anca yettiği hatta öyle ki bisiklet ayda bir göbek yataklarının bozukluğundan bilye kırardı. Yeni jant/göbek seti dahi alamıştık. Sürekli bilye dizerdim. Bugün o alamadığımız çelik göbekler 10 TL ye satılıyor. Elimde yedekte duran en kötüsü Deore yataklar, hidrolik fren takımları, rotorlar , rubleler var artık. Çok karıştı yazdıklarım farkındayım, özür dilerim bunun için ama tüketim toplumu olmak yerine üretim toplumu olmak zorundayız. Önce elimizdekinin hakkını verelim gerektiğinde elbette karbon da alırız, gücümüz yeterse titanyum alaşim da alırız hatta 99.000 TL ye Ferrari bisiklet vardı gözüne kestirdim. Arabasını alamıyorsam da bisikletini alayım diyorum :)
 
@umutcelik. Bahsettiğim arkadaşım oldukça başarılı bir makine mühendisidir. Ben de karbon gibi kompozit malzemelere karşı öğrenme açısından meraklıyımdır. Arkadaşım dediğim bu bisikletin sahibi olan kişi benim 35 yıllık arkadaşım ve karbon bisikleti sadece imkanı olduğu için bilmeden ne konuşuyorsun gibi muhabbetlere maruz kalmadan fikir sahibi olalım diye aldı. Şu anda neredeyse kullanmıyor. Evet ben de doğal olarak o bisikleti kullandım. Kendisi de tecrübe etti ve ortak olarak amatör bisikletçiler için yapılan ödeme karşılığı verdiği çok fazla birşey yok kanısına vardık o nedenle de ben de portföyüme bir karbon katayım düşüncesinden vazgeçtim. Evet avantajları vardır ama bizim gibi amatörlere çok gerekli değil. Bizde Futbolcu veya basketbolcu değilsen diğer birçok alandaki sporcular ilgilendikleri sporu geçimlerini sağlayan asıl iş olarak değil gönüllü olarak yaparlar. Görmüşsündür milli atlet ama falanca kurumda hizmetli,
milli Tae-kwon-do cu ama filanca yerde şöför. İnan bu şekilde milli olan sporcuları başarıları ve azimleri için ayakta alkışlıyorum. İşim olmamasına rağmen bir dönem bu camia ile yakından ilgiliydim zira yakın akrabam alanında çok başarılı bir spor hekimi prof. ve Ankaranın köklü üniversitelerinin birinde alanındaki fakültenin de dekanıdır. Birçok ünlü (futbol vs hariç) sporcu ile de çalışmış bir insan olarak (kendisi bana bisiklet sevgisini ilk aşılayan kişidir de) hiçbir zaman imkanı da fazlası ile olduğu halde karbon alayım, üst düzey set takayım olayına girmemiştir. Üstelik evi ile kampüs arası mesafe çok ve asfalt
olmasına rağmen bisikletle gidip gelen (artık yaştan dolayı çok binmiyor) birisidir. Ben bilinç olarak yetiştiğim ekol yada düşünce yapısı içinde bu tip akademisyen ve sporcu aynı zamanda doğal olarak dr. olan insanlar içinde hiçbir zaman kendisini tek başına birey olarak güçlü ve başarılı görmek yerine sahip oldukları eşyalarla kanıtlamaya çalışan görmedim. Sıradan bir insanında bazılarında az da olsa bu takıntısı vardır. İlle de farklı olayım, herkesten üstün olayım, ben güçlü ve başarılı değilim ama sahip olduğum eşyalar beni yukarılara taşısın. Ben ne zaman bir üst kademeye geçerim ancak ve ancak iyi bir fırsat vardır ve kullandığım eşya artık beni fiziksel olarak sınırlandırıyordur ondan sonra kademe atlamam gerektiğini düünür ve uygularım. Şu an karbona ihtiyacım yok, Bana gereken sert bir darbe aldığında inipte bir yerinde birşey var mı demeyeceğim bir makine. Allah şükür elimde eskisi gibi 1-2 bisiklet yok hepsi iyi ve uyumlu çalışan parçalardan donatılmış zaman içinde güncellediğim çok sayıda bisikletim ve yedek parçam var. Çocukluğumdan bu yana ilk bisikletimi 2. el olarak almış birisiyim ve kendi hiçbir bisikletim için tamirciye gitmişliğim yoktur. Jantlarımı da kendim örerim, hidroliklerimi de kendim ayarlarım, kadromu da gerektiğinde tamamen söküp boyarım kısacası bisiklette A dan Z ye ne varsa kendim çözerim. Yaklaşık 30 yıl oldu bisikletle bu şekilde uğraşalı. Bunları da övünüp şişinmek için değil bisikleti komple özümsemiş birisi olarak kendimi tanıtmak için yazdım yoksa kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş konumunda da değilim.

Ayrıca bisiklet konusunda o kadar yoğun kullanıyordum ki tanınmış bir klubün antrenöründen, gel bizim klüpte profesyonel sporcu ol teklifi dahi geldi fakat iş hayatı ile aile hayatı bunu mümkün kılmadı hakkını verebilecek durumda değildim. Amatör ama acemi olmayan bir bisikletçi olarak o zamanki profesyonel bisikletçilerde dahi zar zor gördüğümüz üst düzey setler hatta o setlerin ömrü bazen bir yarışlıktır zamanında değiştirebileni bunun ömrü bitti deyip zincirini, rublesini değiştireni hatta tanesi bilmem ne kadarlık jant telinden alanı bile çok görmedim. Ben aldığı telefonu bile 5 seneden önce değiştirmeyen , birşeyi moda olduğundan değil ihtiyacı olduğundan alanlardanım. Forumda da gördüğüm kadarıyla çok mütevazi ve az imkanlarına rağmen elinden geleni yapmaya çalışan arkadaşlar var. Umarım herkes hayalindeki bisiklet(ler)e kavuşur. Çocukken 2. el bisiklete paramızın anca yettiği hatta öyle ki bisiklet ayda bir göbek yataklarının bozukluğundan bilye kırardı. Yeni jant/göbek seti dahi alamıştık. Sürekli bilye dizerdim. Bugün o alamadığımız çelik göbekler 10 TL ye satılıyor. Elimde yedekte duran en kötüsü Deore yataklar, hidrolik fren takımları, rotorlar , rubleler var artık. Çok karıştı yazdıklarım farkındayım, özür dilerim bunun için ama tüketim toplumu olmak yerine üretim toplumu olmak zorundayız. Önce elimizdekinin hakkını verelim gerektiğinde elbette karbon da alırız, gücümüz yeterse titanyum alaşim da alırız hatta 99.000 TL ye Ferrari bisiklet vardı gözüne kestirdim. Arabasını alamıyorsam da bisikletini alayım diyorum :)

Tekrar merhaba,
Size basitce ne kadar/kac km karbon aluminyum kullanip karbonun gereksiz oldugu sonucuna vardiniz diye sormustum ama siz sadece arkadasinizin bisikletini kullandiginizdan bahsetmissiniz. Bahsettiginiz geri kalan seylerin ise karbon-aluminyum karsilastirmasinda kisisel deneyim acisindan ne gibi etkisi var onu anlayamadim malesef.
 
Maalesef ülkemizde eskitebildiğimiz kadar çok çeşitte alüminyum kadro yerine karbon kadrolu bisikletler alamıyoruz o nedenle çok fazla marka/model/tür deneme şansımız olmuyor. Elimizde iyi bir markanın karbonu var. Arkadaşım bana kardeşten ötedir. Mühendis olarakta mekanik konusunda kendisine güvenirim. Sonuçta çoluk çocuk değil bilinçli değerlendirmeler yapıyor.
Karbon bir bisiklet aldığınızda üzerinde sora set olmuyor haliyle yoksa karbon kadro Mercedes araçta tofaş motoru takılmış gibi olur. Dolayısıyla karbon kadrolu bisiklet kullanınca biraz daha iyi olması garip değil.

Bisikleti kendimce bana ne getirip getirmeyeceği konusunda fikir edinecek kadar kullandım. Benim şu an ihtiyacım YOK.

Hala anlamadığınız şey şu :

Ben karbon kadro bisiklet KÖTÜDÜR demiyorum. Sadece amatörce bisiklete binenler için lüks diyorum, fantazi diyorum. Askeri havacılıkta 8 senem geçti. O kompozit malzemeleri görseniz bisiklette karbona kadroya dönüp bakmazsınız bile. Baltayla kırılamayan malzeme var , çok büyük kuvvetlere (öyle böyle değil binlerce kiloluk baskı) dayanıyor.

Bisiklete bir gün ara verince performansınız düşüyor. Haftada 3 kere binmek için yada 50 km yol yapmak için ben almam. Almama gerekte yok arkadaşımla bisiklet parkımız ortak. Hangimiz hangi bisikleti istersek alır kullanırız kimse de sakınmaz yani kırsam neden kırdın demez ben de demem. Öyle bir ilişkimiz var. Haliyle benim de karbon bisikletim var diye düşünebilirsiniz. Yine de kullandığım bisiklet 105/Sora setli karışık bir klasik peugeot CroMoly ve bana fazlasıyla yetiyor. Hatta boyasını yenilemek için şu sıra parçaladım kadroyu yenileyeceğim/boyayacağım.
 
Maalesef ülkemizde eskitebildiğimiz kadar çok çeşitte alüminyum kadro yerine karbon kadrolu bisikletler alamıyoruz o nedenle çok fazla marka/model/tür deneme şansımız olmuyor. Elimizde iyi bir markanın karbonu var. Arkadaşım bana kardeşten ötedir. Mühendis olarakta mekanik konusunda kendisine güvenirim. Sonuçta çoluk çocuk değil bilinçli değerlendirmeler yapıyor.
Karbon bir bisiklet aldığınızda üzerinde sora set olmuyor haliyle yoksa karbon kadro Mercedes araçta tofaş motoru takılmış gibi olur. Dolayısıyla karbon kadrolu bisiklet kullanınca biraz daha iyi olması garip değil.

Bisikleti kendimce bana ne getirip getirmeyeceği konusunda fikir edinecek kadar kullandım. Benim şu an ihtiyacım YOK.

Hala anlamadığınız şey şu :

Ben karbon kadro bisiklet KÖTÜDÜR demiyorum. Sadece amatörce bisiklete binenler için lüks diyorum, fantazi diyorum. Askeri havacılıkta 8 senem geçti. O kompozit malzemeleri görseniz bisiklette karbona kadroya dönüp bakmazsınız bile. Baltayla kırılamayan malzeme var , çok büyük kuvvetlere (öyle böyle değil binlerce kiloluk baskı) dayanıyor.

Bisiklete bir gün ara verince performansınız düşüyor. Haftada 3 kere binmek için yada 50 km yol yapmak için ben almam. Almama gerekte yok arkadaşımla bisiklet parkımız ortak. Hangimiz hangi bisikleti istersek alır kullanırız kimse de sakınmaz yani kırsam neden kırdın demez ben de demem. Öyle bir ilişkimiz var. Haliyle benim de karbon bisikletim var diye düşünebilirsiniz. Yine de kullandığım bisiklet 105/Sora setli karışık bir klasik peugeot CroMoly ve bana fazlasıyla yetiyor. Hatta boyasını yenilemek için şu sıra parçaladım kadroyu yenileyeceğim/boyayacağım.

Sanirim bana yazmissiniz bu cevabi.

Ben karbon kadro bisiklet KÖTÜDÜR demiyorum. Sadece amatörce bisiklete binenler için lüks diyorum, fantazi diyorum.

Ben de size 3 mesajdir diyorum ki bu sonuca varirken ne kadar kullandiniz karbon-aluminyum bisiklet? Kabaca 1 sene mi, 1 ay mi, 100 km mi, sokagin kosesinden tur atip dondunuz mu? Fikir edinmeniz icin ne kadar kullanmaniz yeterli oldu? Sadece bunu anlamaya calisiyorum. Arkadasinizin muhendisligi, havacilik sektorunde kullanilan karbonun kalitesi vs cok guzel bilgiler veriyorsunuz ama ben bir bisiklet kullanicisi ne kadar deneyimle bu sonuca varir onu merak ediyorum sadece.
 
Bir kaç gün kullandım. Bunun hiçbir önemi de yok. Her bisiklet kendine özgüdür. Biri çok iyidir biri çok kötüdür biri sıradandır. Takıntılı şekilde hala karbon iyimidir/kötümüdür şeklinde düşünüyorsunuz. Karbon bisiklet şu anda bana göre denediğim tek modele kıyasla ve amatör kullanımıma göre gerekli değil. BENİM kişisel olarak bu bisiklete ihtiyacım yok. Eminim ki forumun %90 nı için de olmazsa olmaz değildir. Almak isteyen alır kullanır. Güzel mi güzel evet ama o kadar. Benim için mutlaka almazsam bir yerim şişer onsuz yaşayamam 40 ile çıktığım yokuşu 45 ile çıkmamı sağlayacak vay canına durumu yok. Markasını ve modelini dahi hatırlamıyorum hatta arkadaşımı arıyorum öğrenip yazacağım. Siz bu karbon olayını amma da gözünüzde büyütmüşsünüz. Çıktığında devrimsel olaydı. Bizler de şahitlik ettik. Artık iyi kötü bir şekilde alınabilir seviyesinde sıradanlaşan bir teknoloji. Ben soruyormuyum titanyuma bindiniz mi diye. İyice ergene bağladınız.
 
Bir kaç gün kullandım. Bunun hiçbir önemi de yok. Her bisiklet kendine özgüdür. Biri çok iyidir biri çok kötüdür biri sıradandır. Takıntılı şekilde hala karbon iyimidir/kötümüdür şeklinde düşünüyorsunuz. Karbon bisiklet şu anda bana göre denediğim tek modele kıyasla ve amatör kullanımıma göre gerekli değil. BENİM kişisel olarak bu bisiklete ihtiyacım yok. Eminim ki forumun %90 nı için de olmazsa olmaz değildir. Almak isteyen alır kullanır. Güzel mi güzel evet ama o kadar. Benim için mutlaka almazsam bir yerim şişer onsuz yaşayamam 40 ile çıktığım yokuşu 45 ile çıkmamı sağlayacak vay canına durumu yok. Markasını ve modelini dahi hatırlamıyorum hatta arkadaşımı arıyorum öğrenip yazacağım. Siz bu karbon olayını amma da gözünüzde büyütmüşsünüz. Çıktığında devrimsel olaydı. Bizler de şahitlik ettik. Artık iyi kötü bir şekilde alınabilir seviyesinde sıradanlaşan bir teknoloji. Ben soruyormuyum titanyuma bindiniz mi diye. İyice ergene bağladınız.

Cevabiniz icin tesekkurler.

Takıntılı şekilde hala karbon iyimidir/kötümüdür şeklinde düşünüyorsunuz

Eger yazdigim diger mesajlari okursaniz, iyidir ya da kotudur demedigimi farkedebilirsiniz.

Profesyonel sporcu değil iseniz karbon diye kasmaya gerek yok

Siz bunu yazdiginiz icin ben de bu sonuca nasil vardiginizi sordum. Ergene baglamak midir bu? Ben titanyum konsunda herhangi bir fikir belirttigimi de hatirlamiyorum, bana titanyuma bindiniz mi diye sormaniz anlamli mi?

Ortaya bir iddia, fikir atiyorsunuz. Gayet normal, hepimiz yapiyoruz bunu. Daha sonra ben de size bu iddianizin, fikrinizin sebebi ya da dayanagi nedir, nasil bu sonuca vardiniz diye soruyorum ama ne ergenligim kaliyor ne de takintilarim.

Neyse, arkadasinizin muhendisligi ve havacilik sektoru ile verdiginiz bilgiler icin cok tesekkurler.

Saygilarimla.
 
Geri