Malesef türk toplumunda bir haksızlığa karşı olmak için kişininde kendisinin haksızlığa uğraması gerekiyor.Aynen alman bir kilise adamının çoğu kişinin bildiği ifadesinde olduğu gibi.
Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.
-Martin Niemöller-
Hatta çok güzel bir fıkramız da vardır bizim toplumu anlatan.Cehennem de her milletin ayrı ayrı kaynatıldığı kazanlar varmış,baş zebani gelmiş bakmış her kazandan bir kafa dışarı çıkıyor kaçmaya çalışıyor zebaniler de yabalarıyla tekrar içeri sokuyor.Sonra bakmış bir kazandan hiç kafa çıkmıyor sormuş bu kazandan niye kafa çıkmıyor ,zebaniler de o kazan da türkler var demiş.Yani her millet içlerinden biri kurtulsun diye birini yukarı iterken türkler içlerinden biri çıkmaya kalktığın da, yukarı itmek yerine aşağı çekiyor.
En son ''Decathlon'dan Bisiklet Siparişi'' diye bir şikayet yazdım firmanın dolandırıcı olduğu hakkında sağolsun bazı arkadaşlar dışında, bana firmayı savunanlar bile çıktı.Bu başlıkta da şuçlu olarak şikayeti yazan arkadaşımızın kapanış saatine denk gelmesini gösteren yoksa bunu yapanın gerçekte çok normal bir insan olduğunu savunan da var.Önceki 2 karısını öldürüp evlilik programına çıkıp kader işte diyen amca gibi.Aslında iyide mesai saati sonuna denk gelmiş kader falan yani Allahın işi napıcan.
Bir kişinin işyerinde işlediği suç firmayı da bağlayıcı niteliktedir.Kişi hakaret edene karşı dava açabileceği gibi hakarette bulunanın işine son verilmesini de firmadan talep edebilir.Hadi hukuki olarak firmaya yaptırım da bulunamadı, firmada böyle bir çalışanın olması kendilerinin iş ahlakı hakkında olumsuz düşüncelerin oluşması ve prestij kaybına uğramasına neden olması gayet doğaldır.