Bir sabah antrenmana çıkmış, Çobançeşme'den Hasdal mevkiine doğru seyretmekteydim. Yolumun üstünde içinden geçmem gereken bir tünel var, gidenler bilir. O gün de haftaiçi olduğundan yollar çok sakindi. Normalde tıklım tıkış olan tünelden tek başıma geçiyordum.
Neden sonra yanımda bir trafik polisi arabası belirdi. İşin komiği yanyana gitmemize ve tünelde ikimizden başka kimse olmamasına rağmen adam megafonla bir şeyler söylüyordu! Tabii benden başka kimseye söylüyor olamazdı, soluma döndüm, dönmemle beraber arabanın içinde bana doğru bakan üç adet polis görmem bir oldu. Aldırmadım devam ettim. Tam tünel bitmişken ve yokuş çıkarken polis tarafından durduruldum. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Bana doğru gelen polise gayrıihtiyari şöyle dedim:
- Ceza mı yazacaksınız?
Polis yanıma kadar geldi, aynen şunları söyledi:
- Ehe, yav biz seni başta erkek sandıydık, yoksa başka bir şey söyleyecektik.
( Bunu söylerken de pis pis sırıtmaktadır. )
Sen n'apıyorsun burada, buralar tehlikeli yerler. Bi daha bisikletle gelme. ( Bu arada diğer iki polis de dikkatle bizi dinlemektedir.)
- Yahu ben buraya her zaman geliyorum, şimdiye kadar bir şey olmadı. Hem sizi de ilk defa görüyorum. ( nabız hızla düşmekte, vücut soğumakta ve sinirler gerilmektedir! )
- N'apıyon sen, yarış mı yapıyon?
(Nasıl bir soru bu yarabbi. Tek başına yarış mı olur?)
- he...evet ( Nefes nefese kalmış, konuşamıyor. )
- Bak buralar çok tehlikeli, başka yerlerde bisiklet sürün.
- Tamam, başıma bir şey gelirse ararım sizi.
( Ne araması. Amaç polislerin bir an önce uzaklaşmasını sağlayıp kaldığım yerden devam etmek.)
Kaldığım yerden devam ettim etmesine, ama zaman ve kondüsyon kaybettiğimizle kaldık tabii. Neyse, bu da böyle bir anı işte.