güzel ve güneşli bir temmuz günü. 40km lik, sahil yolundan keyifli bir tur yaparak Terme'ye gidiyorum. Ulusoy tesislerinde mola verip, dönüş yolunda ihtiyacım olacak enerji için sütlaç yiyor ve bir soda içiyorum. Dönüş yolu çok güzel, deniz masmavi, orman yeşil, yosun-iyot kokularını derin derin içime çekerek Ünye'yi geçiyorum. Ne iyi yaptım bisiklet sporuna başlayarak, hem sağlıklı hem eğlenceli, hayatımda verdiğim en iyi kararlardan birisiydi diye düşünüyorum. Derin bir nefes daha çekiyorum burnumdan, akciğerlerimi tertemiz deniz havası ile dolduruyorum, bir gülümseme yerleşiyor suratıma, mutluyum, eve 15km kadar yolum kaldı, eşim ve 2,5 yaşındaki kızım yemeğe bekliyorlar, tüm güvenlik donanımım tam ve eksiksiz, onlara doğru emniyet şeridinde pedal çevirmeye devam ediyorum.............................................................................................................................
görüntüler karışıyor, sesler gidip geliyor, başımda insanlar, gölgeler, yerde yatıyorum, ambulans mı bu? ne olduğunu anlayamıyorum. Kalabalık, panik, telaş. Boynuma bir şey takmışlar, sedyeyle ambulansa bindiriyorlar, kızım geliyor gözümün önüne, bu yaşta babasız kalmak mıymış kaderi? neden? diye düşünüyorum............................
emniyet şeridinde giderken arkadan minibüs çarpmış bana, sol kolum kırık, 25 dikiş var. Allah (C.C) kızıma ve sevenlerime bağışlamış olmalı beni. Şükrediyorum.
bisiklet maceram burada sona eriyor, boş gözlerle tavanı seyrediyorum.