ugurus
Daimi Üye
- Kayıt
- 26 Aralık 2021
- Mesaj
- 340
- Tepki
- 439
- Yaş
- 40
- Şehir
- izmir
- İsim
- Uğur
- Başlangıç
- 1991—92
- Bisiklet
- Dahon
- Bisiklet türü
- Katlanır
Aynı hisleri spor salonuna getirilen kefenleri tıra yüklerken yaşadık. Anlatılamaz duygular. Allah yardımcıları olsun.Tekstil fabrikasında çalışıyorum.Sabah deprem bölgesine kefen bezi gönderdik.İçim çok acıdı,çok üzgünüm.
Bizde binanın temelini sabitlemezler. Gereken kalınlıkta beton atılsa sağlam kalır. 2 katlı binaya temeline 1.5 metre beton dökmüşler hiçbir şey olmamış . AdanadaBöyle durumlarda ister istemez insanlar hemen durumu daha net anlaşılması için benzerleriyle kıyaslama yoluna gidiyor, çoğu zaman da faydalı oluyor bu ben de katılıyorum. O yüzden benzer bir yaklaşımda bulunacağım.
Depremin "büyüklüğü" ölçüm yöntemine göre tektir, değişmez bunu zaten herkes biliyor. Ancak bunun bizim gibi sıradan insanlar için anlam kazanması için bazı değerlendirmeler gerekli. "Şiddet" kavramı burda devreye giriyor.
Bu ne demek? Örneğin 2011'de Japonya'da meydana gelen 9,1 Mw büyüklüğündeki deprem sebebiyet verdiği şeyler yüzünden önemli bir deprem ancak depremin kendisi gerçekten 9,1 şeklinde kafamızda canlandırdığımız bir facia şeklinde etkiledi mi insanları? Hayır. Bakın bu deprem yüzünden 20.000'e yakın insan hayatını kaybetti ancak bu kayıpların çok yüksek çoğunluğu deprem sonrasında meydana gelen tsunami sebebiyle boğulma kaynaklı. Bunlara ek olarak bu depremin en yakın kara parçasına hemen hemen 80-100km gibi bir mesafede ve yerin 30km altında gerçekleştiğini de unutmayalım.
Bugün başımıza gelen afeti değerlendirdiğimizde bir defa depremin izdüşümünün yerleşim yerlerine denk gelmesi, büyüklüğü ve zeminin sadece 18km kadar altında gerçekleşmesi sebebiyle depremin kendisinin sonuçlarının çok vahim olmasını beklememiz gerekir. Zira biliminsanlarımızın tamamı bu faciayı aslında bugün yaşadığımız şekilde gördü, anlattı, anlattı, anlattı ama hiç - bir - şey yapılmadı. Bu konu zaten daha uzun uzun konuşulacak mutlaka ama benim anlatmak istediğim nokta bu değil. Şunu düşünelim, burası Türkiye değil de Japonya olsun. Yaşan insanlar da Japonlar olsun, aynı deprem bilinciyle bizim coğrafyamızda yaşıyor olsunlar. Sonuçlar ne kadar değişirdi? "Japonya'da her gün 6-7 büyüklüğünde deprem oluyor ama 1 kişinin burnu kanamıyor abi ya!" mı olurdu yine acaba, "Ulan iyi sallandık ama Japon olduğumuz için hiç kimseye birşey olmadı." mı olurdu?
Benim şahsi fikrim mutlaka fark olurdu zira en azından adamlar bilime biliminsanına değer veriyor sözünü dinliyor falan filan, ama Japonya'nın şu an yaşadığı depremler kadar hasarsız kayıpsız atlatılabileceğini kesinlikle düşünmüyorum. 9,1Mw büyüklüğünde bir depremin Japonya'da bir yerleşim biriminde ve yerden 15-20km mesafede meydana gelmiş olması durumunda da aynı şeyi düşünürdüm. Nitekim bu düşünceleri destekleyen kanıtlar da var.
Mercalli Şiddet Ölçeği diye bir değer var, tam da bu yukarıda bahsettiğim durumları aslında kıyaslayabilmeye de imkan sunan bir ölçek. "Bir depremin büyüklüğüne göre oluştuğu noktadaki yıkımı beni ne kadar ilgilendirir?" sorusuna cevap veriyor bu ölçek. Örneğin Japonya'daki bu 9,1Mw büyüklüğündeki deprem Mercalli ölçeğinde IX - Şiddetli olarak değerlendirilmiş. Karşısında da şu açıklama var : "Genel panik; özel tasarlanmış yapılarda önemli hasar, bu yapıların iskeletleri eğilir. Zemin sıvılaşmaya başlar. Alelade binalarda büyük hasar, kısmen çöküntü. Binalar temellerinden oynar. Eski köprü ve altyapılar hasar alır." Bugün yaşadığımız afet büyüklük bakımından 9,1Mw'ye göre 90 kata yakın daha az bir enerji açığa çıkarıyor, ancak Mercalli ölçeğinde aynı seviyede değerlendirilmiş. Bunun yanısıra Japonya'daki depremde ölçülen azami ivme 2,9g dolaylarındayken, biraz önce İnstagram'da İtalyan bir mimarın paylaştığı bir veriye göre bugün yaşadığımız depremde 2,6-2,7 dolaylarında bir ivme kaydedilmiş. Yani özetle; 2011 yılında Japonya'da yaşanan depremin ne kadar büyük bir küresel felakete sebebiyet verdiği ortadayken, depremin kendisinin sonuçları açısından aralarında ciddi bir fark olmayan bir afet yaşadık. Üstelik arada sadece 10 saat kadar bir farkla 2 defa yaşadık. Burada yine Japonya'daki depremle kıyaslama yapacak olursak, öncü ve artçıları olarak 4 tane Mw 7 büyüklüğün üzerinde deprem meydana gelmiş ancak Mercalli ölçeğine göre bir değerlendirmelerini bulamadım bile.
Son olarak da yukarıda bahsettiğim "kanıtlar"ın ne olduğuyla ilgili de ufak bir bilgi vereyim. 1995 yılında "Kobe Depremi" olarak bilinen bir deprem meydana geldi Japonya'da ve büyüklüğü sadece 6,9Mw olarak ölçüldü. Ancak bu depremin Mercalli ölçeğine göre tarihin en önemli depremlerinden biri olduğu kabul ediliyor, XI(Olağanüstü)-XII(Afetsel) olarak değerlendirilmiş. Bakın açıklaması şu şekilde : "Tuğla yapıların tamamına yakını çöker. Köprüler çok büyük oranda yıkılır. Yeraltı boruları ve altyapılar kullanılamaz hâle gelir. Yeryüzünde büyük çatlaklar meydana gelir. Yollar, pistler ve kaldırımlar çok büyük hasar alır. Raylar kullanılamaz hâle gelir. Deprem bölgesindeki zeminde sıvılaşma en üst düzeyde olur. - Tam yıkım. Afet bölgesinin yeryüzü şekli değişir. Sağlam hiçbir yapı kalmaz. Deprem dalgaları yeryüzünden izlenebilir. Yeryüzü gözle görülebilir bir biçimde dalgalanır. Ufuk ve yataylık kavramı yok olur. Hiçbir cisim yerinde kalamaz." Nitekim, 6.500'e yakın insan direkt depremin yarattığı yıkım sebebiyle hayatını kaybetmiş ve 45.000'e yakın insan yaralanmış. Nüfus yoğunluğu açısından değerlendirdiğiniz zaman kayıp sayısı oldukça yüksek olarak görünüyor. Yine bir örnek olarak da şunu paylaşayım; hemen hepimizin yakından bildiği 17 Ağustos depremi de 7,6Mw büyüklük ve 15km kadar derinlikte meydana gelmiş olmasıyla bugün yaşanan afete benzerlik gösterse de coğrafi yapının etkisiyle belki de Mercalli ölçeğinde 1 basamak daha yukarıda değerlendirilmiş; X - Çok Şiddetli : "İyi inşa edilmiş ahşap binalar yıkılır; çoğu tuğla yapı temeliyle beraber yıkılır. Altyapılar büyük oranda hasar alır. Raylar eğrilir."
Uzattım, kusura bakmayın lütfen. Çok büyük bir afet yaşıyoruz, yaşanabilecek en az kayıp ve hasarla atlatmayı ummaktan ve elimizden gelen yardımı yapmaktan başka çaremiz yok. Artık uzun bir vadesi de kalmadı, sonuçları en az bugünkü kadar ağır olacağı ayan beyan ortada olan bir deprem daha kapımızda, en kısa sürede uyanmamız dileğiyle..
Not: Yukarıda yazdıklarımın tamamı depremden korkan ve başa çıkmak için kendi çapında araştırma yapan biri olarak benim bir araya getirdiğim bilgileri içeriyor. Kesinlikle bir deprem bilimci veya konuyla alakalı tahsili olan biri değilim. Bu sebeple bilgileri hatalı yorumlamış olma ihtimalim olduğunu göz önünde bulundurmadan eleştirmemenizi rica ederim. Doğrusunu öğrenmekten memnuniyet duyacağımdan şüpheniz olmasın.
siz mühendis misiniz ? Ne söylemek istediğinizi anlayamadım kusura bakmayın.Bizde binanın temelini sabitlemezler. Gereken kalınlıkta beton atılsa sağlam kalır. 2 katlı binaya temeline 1.5 metre beton dökmüşler hiçbir şey olmamış . Adanada
Burgu demir vida gibi olan demirlerden değilde düz demir kullanmışlar. Yapı denetim firması gelince yemeğe götür cebine sıkıştır parayı onayı al :[Birkaç sene önce oturduğum semtteki binalar hakkında esnaf bir arkadaşla sohbet ederken bana daha önceden yapı denetim firmasında çalıştığını ve gördükleri usülsüzlükler sonrasında işten ayrıldığını söylemişti. Dedi ki ''yeni yapılan binaların hiçbirine tam olarak güvenemezsin''. Etrafıma bakınca yirmi katlı fiyakalı binalar görüyorum. Depreme dayanıklı diye satılan mezarlıkların içinde oturuyoruz.
Adanalı bir abim anlattı kendi evleriymiş . 2 katlı evlerinin temeline 1.5 metre beton dökmüşler. 35 yıllık binasiz mühendis misiniz ? Ne söylemek istediğinizi anlayamadım kusura bakmayın.
Kardeşim kulaktan duyma bilgilerle konuşmayın lütfen.Düz demir imalatı zaten yok ! Nervürlü üretiliyor demirler.Eskiden vardı düz demir o zaman da zaten yapı denetim yok belediyeler kontrol ediyordu.Artık ne kadar ediyordu onu Allah bilir. Yapı denetim firmaları vs cebine para koyma işleri vs yalan inanmayın. İşin içinde bir Mühendis olarak yazıyorum lütfen bilmediğiniz konularda duyduklarınızı buraya yazmayın. O öyle dedi şu şöyle dedi ile yargılayamayız kişileri.Bakın şimdi siz beton döktüğünüzde labaratuvar gelir numune alır.Her numunenin içine çip atar. Sisteme kayıt yapar. Yapı denetim yapılan imalatın fotolarını çeker sisteme atar. Sistem dediğimiz çevre ve şehircilik Bakanlığının sistemi.Oradan fotoları incelerler.İnşaat gelen demirlerin her boyundan 3 er adet numune alınır.Bunlar labaratuvara teslim edilir.Lab.bu demerilerin çekme deneylerini yapar.Eğer olumsuz sonuç çıkarsa bu demirleri kullanamazsın.Rapor tutulur.Yenisi gelir.Yani kısacası eskiden rüşvet dönüyor olabilir ama şimdi bu durum öyle değil.Yapının taşıyıcı sisteminde bu tarz önlemler varken kimse kendini riske atmaz , atamaz da zaten öyle bir rüşvet alt yapısı yok !Burgu demir vida gibi olan demirlerden değil de düz demir kullanmışlar. Yapı denetim firması gelince yemeğe götür cebine sıkıştır parayı onayı al :[
Adanalı bir abim anlattı kendi evleriymiş . 2 katlı evlerinin temeline 1.5 metre beton dökmüşler.
Bir şeyi çok yapmak o şeyin sağlam olduğu anlamına gelmez.Yapı tasarımı diye bir şey var. Kat kütle merkezi ve Rijtlik merkezi üst üste çakışmalıdır !Burgu demir vida gibi olan demirlerden değilde düz demir kullanmışlar. Yapı denetim firması gelince yemeğe götür cebine sıkıştır parayı onayı al :[
Adanalı bir abim anlattı kendi evleriymiş . 2 katlı evlerinin temeline 1.5 metre beton dökmüşler. 35 yıllık bina
Serdar, yalnız bilim insanları suni deprem yaratmanın şimdiki teknoloji ile imkansız olduğunu belittiler.Arkadaşlar bana sorarsanız bu deprem yapay bir depremdi.. Seçimi de egale etmek, orta doğuyu şekillendirmek için yapılmış (ya da denemesi yapılmış yeni nesil bir silah), bir yok edici.. Hataya hala yardımın ulaştırılamamış olması, devletin de kurumların da ani bir refleks(kriz yönetimi, olağanüstü hal kararları, A/B/C... Planlarının olmayışı) bunun arkasında kasıt olduğunu düşünüyorum. Hatta illere bakacak olursak, Kahraman Maraş, Gazi Antep, Şanlı Urfa ve diğer kuvay-i milliyeci beldeler, İller.. Üstelik arka arkaya oluşan ve bilim insanlarının dahi açıklayamadığı, üstelik ikisi de bölge ve zamanına göre aşırı yüksek derece deprem olmasından bu sunii bir işe benziyor.. Belki de yakın gelecekte Suriye değil, kürdistan komşumuz olabilir..
Serdar, yalnız bilim insanları suni deprem yaratmanın şimdiki teknoloji ile imkansız olduğunu belittiler.
Abi haklı olabilirsin ama biz sadece zannediyoruz ki aselsan ın yaptığı silahlar ya da araçlar var.. Başkaları da yapıyor..herkesin bildiği bir silahı örnek vereceğim, almanya nın ikinci dünya savaşında kullandığı mg3 silahı, saniyede, 20; dakikada 1200 mermi atabiliyorsun ve bu 70 yıl öncesinin silahıydı.. Şimdiki hali düşünmek bile istemiyorum.. Teleportasyonik çalışmalardan söz ediliyor..HAARP i duymayan yoktur ve üstelik bunların tümü bizlerle öyle böyle içeriği paylaşılan şeyler.. Ben ülkelerin kullandığı, envanterini aldığı, hatta envanterini güncellediği bir sürü silah söz konusu olduğunu söylüyorum.. Hatırlarsınız, Bush yönetiminde amerika nın ırak ı işgali sırasında, USAME B IN LA DIN" adında birine ikiz kulelere yapılan intihar uçuşunu kabul ettirip,(ki ismi bile enteresan) sözde günah keçisi ilan edip, kendi ülkesindeki vatandaşlarına bile acımayan bir zihniyetten söz ediyoruz.. Nasıl ki fetö, taciz, maden enkazı, vs konularında meclis araştırma komisyonuna red veren cumhur ittifakı var ise, Amerika'da da Dünya ticaret merkezine yapılan bu saldırının araştırılmasını reddettiren bir Bush parlamentosu vardı.. Yapay güneş, yapay ay konularından sonra elektromanyetik mermiler, yıllardır amerikanın envanterinde zaten.. Nükleer denizaltı lar uçak gemileri, yıllarca yakıtsız orduya hizmet ediyor.. Ben ihtimal olarak düşünüyorum.. Buna istinaden bir de içerik var paylaşayım, 2002 de NATO nun Türkiye de olası deprem ihtimaline karşı yürütülmüş bir tatbikatta ve ne hikmetse Türkiye bu tatbikate alınmadı ve 22 gün sürdü..