Tebessümle başlayayım: Destan yazdım, sabrınıza sığınıyorum, okuyamadım imkânım yoktu diyenlere de saygılar
Bugün iki hadise çok canımı sıktı. Ünalanda sokağa kedi evi koyan gençlere mahalleden birileri saldırmış. Diğer olayda ise, bir kargo şirketinden teslimatını almaya giden biri çalışanlar tarafından tehdit edilmiş, saldırıya maruz kalmış. Her iki olayın ortak yanı, birilerinin bir ortama hâkim olup o ortama dışarıdan katılanlara fütursuzca müdahale hakkını kendilerinde görmeleri.
Yaygın bir linç kültürünün içinde can güvenliğimizden, seyahat ve ifade özgürlüğümüzden endişe ederek yaşıyoruz artık. Her yerde birileri kendilerini o mekânın ağası paşası muhafızı bekçisi kralı hükümdarı polisi askeri ilan edip kimseye danışmadan sormadan koydukları kuralları kendi zihniyet ve hissiyatlarına bağlı olarak bir ceza hukukuna dönüştürüyorlar. Eleştiri, tartışma, özeleştiri, araştırma, okuma, hoşgörü, farklılıklara tahammül, çoğulculuğa eğilim, bunlar neredeyse terör eylemi sayılacak, anarşist hareketler olarak görülecek. Sayılıyor da görülüyor da.
Ben forum yönetiminin ve o yönetime -kimse kusura bakmasın bu tabiri kullanacağım- yanaşan kimi yazarların bu linç kültürünü besleyen bir tutum içinde olduklarını düşünüyorum. Sohbetlerin doğal mecrasına siyaseti ve dini tabulaştırarak müdahaleyi meşru gören, buna uyumsuz kişilerin yazma ve okuma hakkına, kendini ifade etme ve bilgiye erişme özgürlüğüne kuralları ileri sürerek fütursuzca müdahale eden bir zihniyete maruz kalıyoruz.
Forumun huzurunu ve bekasını koruyoruz gerekçesiyle yürütülen bu moderasyon uygulamasının ne demokrasi, ne çoğulcuk, ne de katılımcılık ile ilgisi var. Forumun yöneticilerini biz seçmedik, forum kurallarını biz belirlemedik, forumu kaç kişinin yönettiğini, isimlerini, yaptıkları işleri, yöneticilik deneyimlerini, forum yönetmeye muktedir ve liyakat sahibi olup olmadıklarını bilmiyoruz. Foruma girerken yöneticiler ve kuralların varlığından haberdar oluyoruz ama aradan bir süre geçince yöneticiler, yönetim zihniyeti ve kuralları tartışmaya açmanın hoş karşılanmadığını, bize sorulmadan ve haber verilmeden mesajlarımızın silinebileceğini, başlıklara yazma hakkımızın elimizden alınacağını, bizden hazzetmeyen kişilerin de -nasıl bir engelleme mantığıysa artık bu- yazdıklarını görme hakkına sahip olmayacağımızı öğreniyoruz, anlıyoruz.
Yani düşünün, aynı gazetede yazan iki köşeyazarısınız, biriniz diğerinden hazzetmeyip yazılarını okumak istemiyor, ama bu durumda siz de onun yazılarını okumamaya mecbur kalıyorsunuz. Ya da ne bileyim, iki roman yazarı için de bu örneği yenileyebilirsiniz. Bu örnekler yazılı iletişimdendi, bir de sözlü iletişime bakalım. Diyelim ki okul arkadaşlarınızdan biri sizden hazzetmiyor, sizinle konuşmak istemiyor, konuştuklarınızı cevaplamak istemiyor, ama derslerde sizin konuştuklarına cevap vermenizi de istemiyor, hatta konuştuklarını da duymanızı istemiyor. O konuşurken sizin sağır olmanız lazım. Benzer örnekleri komşuluk ya da aile ilişkilerinden de çıkarabilirsiniz. İşte forumun engelleme mantığı gerçek hayatta asla karşılığı olmayacak bir mekanizmayı iletişim düzenine dönüştürüyor. Gerekçesi de şu: Forumda tartışma çıkmasın, biri birinden hazzetmiyorsa onlar hiçbir şekilde karşılaşmasın, böylece forum huzur içinde kalsın. Bu, kısıtlama değil, tam tersine özgürlükmüş. Sizin yazılanlara erişme hakkınızın olmadığı ama hazzetmeyenin sizi yazdıklarına eriştirmeme özgürlüğü. Ne diyeyim, bravo!
Dahası var. Forum üyeleri arasında ayrımcılık yapıldığına şahit oluyoruz. Forum yöneticileriyle gerçek hayatta arkadaşlık ilişkileri kurup bu ilişkilerdeki itibarını forumda imtiyaza dönüştüren ve yöneticilerden de bunu yaparken destek gören, bunu yapmasında beis bulunmayan bir üyemiz var mesela. Bu üyemiz forum kurallarına ve moderasyon zihniyetine yöneticilerden bile daha fazla sahip çıkarak, bura siyaset yeri değil, siyaset konuşacak olanlar başka kapıya, diyecek kadar ileri gidebiliyor, kendinde bu kudreti bulabiliyor, kraldan çok kralcılığa soyunuyorlar. Biz Rock müzik tarihinin isyanların ve direnişlerin, farklılıkların ve çoğulculukların, sorgulamaların ve eleştirilerin tarihi olduğunu, itaate, boyun eğmeye gelmediğini, iktidarlardan, despotlardan, ağalardan paşalardan hazzetmediğini bilirdik, öyle değilmiş meğer. Daha fazla yoruma hacet yok sanırım.
Şimdi forum yönetimine sesleneyim: Arkadaşlar, kardeşler, Romalılar! Bugün Ünalanda sokağa kedi evi koyanlara yapılan o saldırı da, o kargo şirketinde müşteriye yapılan saldırı da, saldırıların gerçekleştiği mekânlarda değilse de başka mekânlarda tepkisiz kalmadı. Ülkemin insanları hâlâ bu haksızlıklar ve adaletsizlikler, linç ve şiddete direnebilecek güç ve umudu kaybetmiş değil. Hiçbir mahalle bir grubun, hiçbir hizmet birkaç çalışanın keyfi tahakkümüne mecbur ve tabi kalmıyor. Yanlış yapılıyorsa, haksızlık yapılıyorsa, ayrımcılık yapılıyorsa, asarım keserim yakarım yıkarım kimse de bana hesap soramaz soranı da kovarım döverim linç ederim deniyorsa, inanın, hiç şüpheniz olmasın, bu bir şekilde tepkiyle karşılanıyor, buna direnen, bununla mücadele eden, bir araya gelip karşı koyan insanlar çıkıyor.
Bisikleti ait olduğu kültürün çoğulculuğundan ve özgürlükçü, katılımcı tabiatından koparıp, sadece teknolojisine ve yarış sporuna indirgeyen bir anlayışla bisiklet forumu yönetmek son derece dar bir zihniyettir. Defalarca anlattık, bisiklet fiyatları dövizle, döviz ekonomiyle, ekonomi siyaset ile ilgilidir ve bunlar bir zincir hâlinde konuşulmadan tartışma tamamlanmaz, meselenin niyesi niçini anlaşılmaz. Ben burada görüşlerimi -TC kanunlarına ters düşmeden ve iletişim adabına uyarak- ifade özgürlüğüne sahip olamıyorsam, mesajlarım ve başlıklara erişimim sorgusuz sualsiz engelleniyorsa, benden hazzetmeyenlerin bile yazdıklarına erişme hakkım elimden alınıyorsa, bu anlayıştan demokrasi ve özgürlük çıkmaz. Bunun adı tahakkümdür, irrasyonel otoritedir, militarist yönetimdir. Burada susturduğunuz insanların size direnme, sizi eleştirme hakları ilelebet ortadan kalktı sanmayın. Tıpkı o mahalledeki ya da kargo şirketindeki mağdurlar gibi, burada mağdur ettiğiniz ya da edeceğiniz insanlar da size tepki vermek, yaptıklarınızın adaletsizliğini ifşa etmek için başka mecralarda o ifade özgürlüklerini kullanacaklardır. Sanmayın ki biz yaparız ederiz burası bizim mekânımız beğenmeyen çeker gider çok konuşanı da biz yollarız! İşlerin her zaman böyle yürümediğini siz de bilirsiniz, biz de.
Ben herkes gibi seleye oturup pedal çevirdim ve bu toplanma yerine geldim, ortama katılarak iletişim kurmaya, tanışıp konuşmaya başladım. Bisikletlilerin olduğu ortamlarda, benim anladığım şekliyle, kimsenin kimseye tahakküm kurma hakkı olamaz. Dernek yöneticileri, gezi turlarının rehberleri, sürüş ekibinin reisi yancısı artçısı, hiçbiri kendini arkadaşlarından üstün görmez, onların varlığını keyfince şekillendirip, iletişimlerine müdahale etmez. Ben de bu foruma bu anlayışla geldim, ama karşılaştığım manzara beni yoruyor, boğuyor, canımı sıkıyor, huzursuz ediyor ve direnmeye, itiraz etmeye, isyan etmeye, karşı koymaya zorluyor. Birilerinin bana "siyaset konuşacaklar başka kapıya" demesiyle sinecek pısacak yıkılacak gidecek biri değilim, eskilerin sözüyle üslub-ı beyan ayniyle insandır, kem söz sahibine aittir, muhatap almaz devam ederim, türküsü de vardır, cahillen sohbeti keserim, çünkü ne desem sakil düşerim, irtifa kaybederim.
Tebessümle bitireyim: Gelin bu yanlışlardan geri dönün, yapmayın etmeyin ne siz üzülün ne de biz