Robinson Crusoe
Daimi Üye
- Kayıt
- 8 Şubat 2020
- Mesaj
- 285
- Tepki
- 824
- Yaş
- 42
- Şehir
- İstanbul
- İsim
- Robinson C.
- Başlangıç
- 1989—90
- Bisiklet
- Carraro
- Bisiklet türü
- Diğer
Adventura ile gravel arasında nasil bir fark var acaba hocam ? Misal cinelli bootleg modeli var ( adventure geciyor ) eski tip ustten cekmeli frenlere sahip ve celik kadrolu misalben tarafımı adventure olarak seçiyorum 223415 dosyayı görüntüle
Kinesiste deneyimlenen 34/46 oran cyclocross oranı gibi geldi bana . Diverge harici bisikletlerde genellikle büyük aynakol 42t kullanılmış . Adventure sınıfında olan 920’nin de büyük aynakolu 42t. Taşıyıcılar da opsiyonel olarak sökülüp takılabiliniyor. Geometrilerinden kaynaklanan hız farkı çok olur mu ? O konu benim ilgi alanım dışında .
Bu gravel tarzında bence hız liste başı değil. Hızlı gitmek isteyen çevirebiliyorsa 53t aynakollu aero kadro bisiklet kullansın.
stok lastikleri kullanmıyorum 700x40 c ile değiştirdim . İşte ben de bundan bahsediyorum 42 Aynakol 11t ruble oranıyla ve geometriden gelen büyük bir fark da yoksa ne kadar hızlı gidilebilinir ki? Sizin lastik ölçünüz de 38c ..Evet cx aynakolu. bisiklet toplarken butce dahilinde 34/46 bulabildik Hızlı gitmek her zaman buyuk aynakol değil cevirebilecegin aynakolu kullanmak bence.
Trek 920 standart olarak 29x2.00 mtb jant ve lastiklerle geliyor. Asfalt ve stabilize yollarda yavaş kalacağı aşikar. Diverge ile geometrileri kıyasladığımız zaman ise 920 daha uzun teker aralığı, daha az dik alın borusu açısına sahip. Daha dengeli ve daha geç tepki veren bir bisiklet olacaktır. Zaten Trek bu bisikleti adventure touring bike diye pazarlıyor.
Kısaca sizin kullanım amacınız ve nasıl bir zeminde süreceğinize göre daha net karar verilebilir. Arazi dediğimiz zaman kum, stabilize yol, keçi patikası, çamur vb pek çok farklı zeminle karşılaşıyoruz. Aynakoldan kaynaklı hız farkı çok önemsiz olacak. 42-11 kombinasyonu inişlerde birilerini yakalamaya çalışmıyorsanız gayet yeterli.
stok lastikleri kullanmıyorum 700x40 c ile değiştirdim . İşte ben de bundan bahsediyorum 42 Aynakol 11t ruble oranıyla ve geometriden gelen büyük bir fark da yoksa ne kadar hızlı gidilebilinir ki? Sizin lastik ölçünüz de 38c ..
benim asıl söylemek istediğim bu oranlarla hızlı tur yapılır felan işte bunlar hep pazarlama stratejileri . Şöyle bir algı yerleşiyor okuyanların kafalarında : gravel bir makinayla hızlı tur yapılır.
Trc’yi 44 aynakolla birinci bitiren bisikletin ort hızına bakın 25/30 km arasındadir. Fiona yanılmıyorsam kompakt bir grup setle 26 km ortalamayla bitirdi. Ha ben hep yokuş aşağı giderim diyenler gayet hızlı bir tur yapar.
Ben yukarıdaki postlarda da belirttiğim gibi hızla ilgili bir kaygı taşımıyorum .
sizi tebrik ediyorum güzel ort. tcr 8. edisyonuna isminizi yazdırın lütfen en büyük destekçiniz benim. kolay gelsin.Mtb jantında çok küçük lastik takamıyorsunuz yüksek basınca mtb çemberleri dayanıklı değil. 600-700 gramlık 40c lastik her zaman asfaltta yavaş kalacak. Bunun yanında 29x2.00 lastikler arazide düşük basınçla beraber büyük konfor sağlayacaktır. Aynakol büyüklüğü ile hız kıyaslaması çok alakasız. Önemli olan çevirebileceğiniz büyüklük. Asfaltta 48/32-11/30 ruble ile 26.8 km/h ve 293 km sürebiliyorum. Tabii ki 38 değil 23c lastikle. Gravella hızlı tur pazarlaması gayet doğru geliyor. Tur bisikleti ile bu performansa ulaşamazsınız. Yine tekrar edeyim ortalama bir gravel ile kıyaslıyorum.
(link)
sizi tebrik ediyorum güzel ort. trc 8. edisyonuna isminizi yazdırın lütfen en büyük destekçiniz benim. kolay gelsin.
bu yarışlarda kullanmayı düşündüğünüz bir lastik ebadı ve özel bir aynakol ruble oranı var mı kafanızda?Teşekkürler fakat TCR gerçekten ilgimi çekmiyor. İlgilendiğim yarışlar şu şekilde
Silk Road Mountain Race
(link)
Atlas Mountain Race
(link)
biz işin felsefesinden ziyade mekanik kısmını konuşmayı daha çok seviyoruz . bisikletin kültürünü ,karşı duruşunu ,bisiklet aktivizmini , bisikletli ulaşımı konuşmaktansa inciğini boncuğunu konuşmak daha kolayımıza geliyor. onun için bisiklet, mekanik ve düzlemsel bir doğruda ilerliyor forumda. felsefesini konuşan üç beş kişi de terki diyar eyledi zaten ..''Kadro Milliyetçiliği'' kavramı üzerinden ilk taşı ben atmış olsam da masum değilim baştan söylemeliyim. Fakat son 3-4 sayfadır süregelen atışmalar pek te yanılmadığımın göstergesi.
6 senedir Cannondale CAADX kullanıcısı olarak yukarıda bahsettiğim nobran ve ortodoks (ortodoks yerine sabit fikirli yada tutucu diyebiliriz, kabul) tutum gerçekten bisiklet camiasını (özellikle de Gravel bisikletler özelinde) çok baltalıyor ve yaralıyor. Kullandığım bisiklet için neler denmedi ki ''Cx'ten Tur bisikleti olmaz!'', ''CX Bisikletten Gravel olmaz!'', ''CX bisikletten Yol Bisikleti Olmaz!'' hatta korkum o ki '' CX Bisikletten CX Olmaz!'' demeleri 100 yıla yakın geçmişi olan Cyclocross gibi köklü bir disiplinin bile o kadar çok çeşitli geometri ve kadro tasarımı var ki sahibi olduğum bisikletin tur bagajları için bağlantı vidaları ve çamurluk vidaları olması bunun bir ispatı. İster ulaşım amaçlı kullanıyorum, ister heybelerimi bagajlarımı takıp lastiklerimi optimize edip günlerce geniş geniş turculuk yapıyorum, ister bagajlarımı söküp lastiklerimi 28c'ye çekip road/endurance sürüşler yapıyorum. Bikepackler ile daha efektif hızlı turlar yapabiliyorum, tek eksiğim 700c'den 650B jantlar edinip Adventure sürüşlere daha da ağırlık vermek. orijinal Crank seti 46x36, ama son 2 aydır 50x34'e geçtim.
''Yahu kardeşim burası Gravel sayfası, ne CX'i kafa ütülüyorsun!'' diyecek olanlar olacaktır, 2006'da düzenlenen ilk Dirty Kanka Yarışını kazanan bisikletin bir Cyclocross oluşu bizlere birşey anlatıyor olacaktır;
Genel olarak meramım Gravel bisikletin orijin hikayesinin günümüz tüketim toplumunda çok çabuk unutulmuş olması. Çakıllı yollarda bisiklet sürebilmek, özellikle de dropbar sevdalısı arkadaşların bisikletlerini modifiye etmesiyle ortaya çıkan ve yaşam felsefesi tüm dayatmayalara karşı durmak olan ''hipster''ların hor görülmesi. Ne ara Gravel gibi her yönüyle ''alternatif'' olan bir tarz ''mainstream'' oldu da bu ölçüde tutuculuk içine işledi? İşte bu sorunun cevabı tam Tanzimat döneminden gelsin; Recaizade Mahmud Ekrem' in ''Araba Sevdası''. Başka bir binek üzerinden irdelediği ve bizim milletimize has olan, yıllardır da bir arpa boyu değişim sergilemeyen yaklaşımlarımız var. Ben buna ''Kadro Milliyetçiği'' dedim ama bunu her platformda ve her durumda görüyoruz.
Gravel'ın ruhu, özü olan Dirty Drop'ları ve ''Do it yorself'' kültürünü bir kenara fırlatıp atmak olmaz, olmamalı. Daha evveliyatı 3-4 sene olmamış konvansiyonel Gravel Bike üretimi yapan bisiklet sektörünün önümüze sürdüklerini amentü bellemek nereden bakarsak bakalım bizim gibi üretimi kısıtlı uluslarda şık durmuyor. Aynı şekilde her dönem bisiklete gerektiği önemi veren, hayata bakış açılarıyla kapitalist üretim ve düşünce dünyasına alternatif oluşturan ''hipster '' kültürünü de Türkiye'deki bir iki olumsuz örneği yüzünden hor görmeyelim.
''Kadro Milliyetçiliği'' kavramı üzerinden ilk taşı ben atmış olsam da masum değilim baştan söylemeliyim. Fakat son 3-4 sayfadır süregelen atışmalar pek te yanılmadığımın göstergesi.
6 senedir Cannondale CAADX kullanıcısı olarak yukarıda bahsettiğim nobran ve ortodoks (ortodoks yerine sabit fikirli yada tutucu diyebiliriz, kabul) tutum gerçekten bisiklet camiasını (özellikle de Gravel bisikletler özelinde) çok baltalıyor ve yaralıyor. Kullandığım bisiklet için neler denmedi ki ''Cx'ten Tur bisikleti olmaz!'', ''CX Bisikletten Gravel olmaz!'', ''CX bisikletten Yol Bisikleti Olmaz!'' hatta korkum o ki '' CX Bisikletten CX Olmaz!'' demeleri 100 yıla yakın geçmişi olan Cyclocross gibi köklü bir disiplinin bile o kadar çok çeşitli geometri ve kadro tasarımı var ki sahibi olduğum bisikletin tur bagajları için bağlantı vidaları ve çamurluk vidaları olması bunun bir ispatı. İster ulaşım amaçlı kullanıyorum, ister heybelerimi bagajlarımı takıp lastiklerimi optimize edip günlerce geniş geniş turculuk yapıyorum, ister bagajlarımı söküp lastiklerimi 28c'ye çekip road/endurance sürüşler yapıyorum. Bikepackler ile daha efektif hızlı turlar yapabiliyorum, tek eksiğim 700c'den 650B jantlar edinip Adventure sürüşlere daha da ağırlık vermek. orijinal Crank seti 46x36, ama son 2 aydır 50x34'e geçtim.
''Yahu kardeşim burası Gravel sayfası, ne CX'i kafa ütülüyorsun!'' diyecek olanlar olacaktır, 2006'da düzenlenen ilk Dirty Kanka Yarışını kazanan bisikletin bir Cyclocross oluşu bizlere birşey anlatıyor olacaktır;
Genel olarak meramım Gravel bisikletin orijin hikayesinin günümüz tüketim toplumunda çok çabuk unutulmuş olması. Çakıllı yollarda bisiklet sürebilmek, özellikle de dropbar sevdalısı arkadaşların bisikletlerini modifiye etmesiyle ortaya çıkan ve yaşam felsefesi tüm dayatmayalara karşı durmak olan ''hipster''ların hor görülmesi. Ne ara Gravel gibi her yönüyle ''alternatif'' olan bir tarz ''mainstream'' oldu da bu ölçüde tutuculuk içine işledi? İşte bu sorunun cevabı tam Tanzimat döneminden gelsin; Recaizade Mahmud Ekrem' in ''Araba Sevdası''. Başka bir binek üzerinden irdelediği ve bizim milletimize has olan, yıllardır da bir arpa boyu değişim sergilemeyen yaklaşımlarımız var. Ben buna ''Kadro Milliyetçiği'' dedim ama bunu her platformda ve her durumda görüyoruz.
Gravel'ın ruhu, özü olan Dirty Drop'ları ve ''Do it yorself'' kültürünü bir kenara fırlatıp atmak olmaz, olmamalı. Daha evveliyatı 3-4 sene olmamış konvansiyonel Gravel Bike üretimi yapan bisiklet sektörünün önümüze sürdüklerini amentü bellemek nereden bakarsak bakalım bizim gibi üretimi kısıtlı uluslarda şık durmuyor. Aynı şekilde her dönem bisiklete gerektiği önemi veren, hayata bakış açılarıyla kapitalist üretim ve düşünce dünyasına alternatif oluşturan ''hipster '' kültürünü de Türkiye'deki bir iki olumsuz örneği yüzünden hor görmeyelim.
Ben katılmayı düşünmesem de tabi ki isterim. Madem seviyoruz bu tip yarışları biraz insanları tartışma dışında çekecek görsellik olsun şöyle buyurun efendim.Teşekkürler fakat TCR gerçekten ilgimi çekmiyor. İlgilendiğim yarışlar şu şekilde
Silk Road Mountain Race
(link)
Atlas Mountain Race
(link)
Evet dostum. Dedigin gbi gelisme , olgunlasma asamasinda gravel kulturu. Bu durumda tartismalari ve ego catismalarini bi kenara bırakıp sohbet ve paylasim kivamina gecmeliyiz. Benim sahsi fikrim gravellerdeki dropbar olgusu cok kati bir sart olmadigidir mesela . Zira bunu ekseri offroad rotalar için dusunursek benim kafama kontrolu daha rahat olan crazy bar , h jones bar gbi alternatif gidonlar daha cok yatiyor.Selamlar
Son 3-4 sayfadır yazılanlar graveli nasıl baltaladı bilmiyorum ama dünyada gravel artık ayrı bir disiplin olarak sınıflandırılıyor. Bu sebeple yenilikler üzerine konuşmalar olmasını gayet normal buluyorum. İlk 2 vitesli bisiklet çıktığı zaman da eminim birileri 2. vitese ne gerek var tek vites de aynı rampayı çıkıyor demiştir. Hepimiz biliyoruz CX, mtb, fitness, şehir bisikleti, drop bar takılmış 26 jantlı "dirt drop" denilen bisiklet, hatta 25 mm lastikli yol bisikleti de toprak yolda gider. Hepsinin, konforu ve performansı çok farklı seviyelerde olur ama
Evet güncel Dirty Kanza yarışına hala 32mm lastikli CX'le katılabilirsiniz. Artık kimse 32 genişlikte yüksek basınç gerekiren ve yılan ısırığından sürekli patlayan lastik, maksimum 32-33 sığan kadrolar lastikler istemiyor. Pazarda gravela bir yönlendirme var kabul ediyorum. Fakat buradaki gelişmeleri forumda dahi konuşup fikir alışverişinde bulunamayacaksa bu mecranın amacı nedir?