Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

İlginç konular arayanlar uzaylılar, ilginç olaylar.

@Ebubekir Paylaştığınız şiiri çok saçma buldum gerçekten. Necip Fazıl resmen 'bırakın bilimi, araştırmayı, bunlar boş işler' tarzında yaklaşmış olaya. Kendisini büyük bir gerici olarak görmekte ne kadar haklı olduğumu da göstermiş oldu bana tekrardan bu şiiri ile. Hele hurafeden bahsettiği kısımda çok güldüm, bulunduğu konum itibari ile hurafelerden bahsedebilecek son kişidir belki de..
 
Scudo
Aslında bu olayların basit bir ilerleme mekanizması var.
Bugün bu sıraladığınız olaylar için 'evet, garip olaylar' diyebiliyorsunuz, diyebiliyoruz. Ancak yarın (yakın veya uzak gelecek olabilir bu) her biri açıklığa kavuşturulacaktır. Geçmişte de aynı durum birçok kez tekrarlanmıştır.

Ayrıca; dyatlov geçidi ile ilgili bir film vardı, güzel bir film, izleyebilirsiniz. :)
 
Bir konuda ben yazayım , bakalım bu konuda yorumlarınız nasıl olacak ?

Ortaçağda Cadı Kültürü:

Cadı kültürü aslında MÖ pagan inanışıdır. Hristiyanlık inancıyla , cadılığın normalde uzaktan yakından alakası yoktur. Fakat cadılık ortaçağda , avrupada bir anda patlama yapmıştır. Bunun sebebide dolaylı olarak Osmanlıdır.

Ortaçağda, savaş için sefere çıkan kral , sarayda bıraktığı muhafızlar ve ordunun geri kalanı kendisine sadık kalsın diye , hazinesinide savaşta yanında götürürdü. Yani asker krala değil , maaşını ödeyene kral muamelesi yapardı. Osmanlı savaştığı kralı yendiğinde , kraldan sonra tahta geçme hakkı olan kardeşiyle , oğullarıyla uğraşmamak için bizzat canlı bırakır, öldürmez , yanında taşıdığı hazinesine el koyar , Kralı ülkesinde, yeniden krallık yapmak için serbest bırakır , bu ülkeye bir vali atar, ülkeyide vergiye bağlardı.


Kralın hazinesi gittiği gibi birde üstüne osmanlıya ödeyeceği vergi ortaya çıkınca , halktan toplanan vergiler aşırı ölçülerde arttırılırdı. Ödeyemeyenlerin malına el koyulur , ibret olaması için ürünleri ve evleri yakılırdı. Vergi genelde bir yetkili memur ve 50 kadar ,toplanan vergiyi, koruyan silahlı muhafızdan oluşan bir konvoyla toplanırdı.. Yani kral vergi toplasın diye kalabalık bir ordu göndermezdi.Ordu ancak isyan çıkarsa , isyan çıkan bölgelere gönderilirdi.
Nerdeyse tüm avrupada vergi bu usülle toplanırdı.

İsviçre , Aspen bölgesindeki köylüler bağlı bulundukları düke vergi vermek istemiyordu ama , vergi ödenmezse evleri ve ürünleri gidecek , vergi memurunu ve korumalarla savaşıp öldürürlerse , isyan gibi algılanıp üzerlerine ordu gelmesinden çekindikleri için , Savaşçı erkekler sakal ve bıyıklarını kesip kadın kılığına girip , vergi memurunu ve muhafızları bir güzel döverler.

Fakat ogünlerin savaş geleneği olan savaş nağrası atmamayı unuturlar ve savaş nağralarıda atarlar. hayatta kalanların verdikleri ifade , iri yarı , çirkin mi çirkin , kart sesli ve olağan üstü kadınların kendilerine saldırıp perişan ettikleridir.

Dükün muhafızlarını kağıt bebekler gibi, oaradan oraya fırlatabilecek kadar güçlü bir kadın olamayacağı için olay bunun sebebi otomatikman büyüye , kadın kılığına giren erkeklerde otomatikman cadıya dönüşüvermiş. Daha doğrusu böyle yorumlanmış.

Olay kulaktan kulağa tüm avrupaya yayılıp , askerlerin , ruhlarının lanetlenmesinden korktukları için cadı olan bölgeye gitmedikleri de anlaşılınca , tüm avrupada bir anda cadı patlaması yaşanmıştır.

Vergi vermek istemeyen her bölge kendi cadısını icat etmiş. zavallı , tek başına yaşayan ve yaşlı kadınları canlı canlı yakarak , bunların cadı olduğu iddiasıyla bölgelerinde cadıların yaşadığıklarını iddia etmişlerdir.

Olaydan haberdar olmayan halkın çoğunluğuda , cadı korkusundan kiliseye , iyiden iyiye bağlanınca olay vatikan tarafından da benimsenmiştir. Vatikan , halkın üstünde daha büyük etki sahibi olmak için , bu olayı kabul ettiğinde , cadı kültürü resmiyet kazanmış ve avrupada büyük çaplı bir cadı avı başlamıştır.

Olay o kadar aşırıya kaçmıştır ki Vatikan , 1486 da Malleus Maleficarum “Cadıların Çekici" kitabıyla, bir cadıya işkenceyle , cadı olduğunu nasıl itiraf edeceklerini tarif edilmiştir.

Olayın özü aslında , krallarına vergi vermek istemeyen köylülerdir. Başlıca sebepte vergi isteyen Osmanlıdır. İlginç değil mi ?
 
Uzaya gönderilmiş birbirinden ilginç 100 nesne :)

14754 dosyayı görüntüle

Hawking’i dinlemeyen insanoğlu yıllardır uzaya bazen abuk sabuk bazen -bizce- anlamlı onlarca şey gönderiyor. Göndermeye de devam ediyor. Mesela deniz kestanesi spermi…
(link) tarafından 100 maddelik bir listede toparlanan şeyler şöyle:
  • Beatles’ın “Across the Universe” parçası
  • Galileo ve Roma tanrıları Jupiter ve Juno’nun Lego mini figürleri
  • Bir anne ve çocuğunun öpüşmesinin ses kaydı
  • Star Wars’un ünlü Jedi savaşçısı Luke Skywalker’ın ışın kılıcı
  • Oxford şehrinin renkli fotoğrafı
  • Louis Armstrong ve Hot Seven tarafından çalınan “Melancholy Blues”
14751 dosyayı görüntüle
Louis Armstrong

  • İnsan üreme organlarının siyah beyaz grafik resmi
  • Nascar start bayrağı
  • JS Bach’ın “Brandenburg” Konçertosu
  • Avustralya Morning Star ve Devil Bird Aboriginal şarkıları
  • Bir çobanın sürüsünü hizaya getirirken alınmış ses kaydı
  • Chuck Berry’nin “Johnny B Goode”u
  • Blues müzisyeni Blind Willie Johnson’ın “Dark Was the Night” ve “Cold Was the Ground” parçaları
  • Toy Story serisinden astronot figürü
14753 dosyayı görüntüle
Buzz Lightyear really did go into space

  • Yağmur sesi
  • Sekoya ağacı üzerinde kar tanelerinin renkli fotoğrafı
  • Yankee Stadyumu’ndan bir parça toprak
  • 1903’te Wright kardeşlerin uçurduğu uçaktan bir parça
  • Gladys ve Esmerelda isminde iki örümcek
  • Çoğunun ismi Albert olan bir sürü uzay maymunu
  • Andy Warhol’un çizdiği bir penis
  • Claus Oldenberg’in Mickey Mouse çizimi
  • Belçikalı sanatçı Paul Van Hoeydonk tarafından yapılmış “The Fallen Astronaut” isimli küçük figür
  • Avusturyalı sanatçı Richard Kriesche tarafından yapılan video performansı
  • Ördek gagalı dinozor Maiasaura peeblesorum’un ufak bir kemik parçası ve yumurta kabuğu
  • Saksafon
  • Dünya’nın büyük nehirlerinden su örnekleriyle oluşturulmuş hologram ve küpler
  • Arthur Woods imzası taşıyan “Cosmic Dancer” isimli alüminyum heykel
14755 dosyayı görüntüle
Arthur Woods, 1993 yılında Rus Mir uzay istasyonuna başlatılan İsviçreli / Amerikalı sanatçı tarafından oluşturulan Kozmik Dansçı heykeli

  • Elizabeth Carroll Smith’in “When Dreams are Born” isimli suluboya resmi
  • Pierre Comte’nin “Primsa” isimli heykeli
  • Alman sanatçı Michael Böhme’nin iki resmi
  • Blur’un yazdığı kısa bir parça
  • Avustralyalı sanatçı Stephen Little tarafından meydana getirilen Monochrome isimli bir DVD
  • Uzay fizikçisi Gerard K O’Neill (1927-1992)
  • F-11 uçağının sesi
  • Roket bilimcisi Krafft Ehricke (1917-1984)
  • 2008 yapımı The Day the Earth Stood Still filmi
  • Avustralyalıların bir proje kapsamında gönderdiği 25.800 sms
  • 100 bin Craigslist reklamı
  • Salamura biftekli sandviç (parçalar halinde)
  • Deniz kestanesi spermi
  • Charles Duvelle tarafından kaydedilen Senegal perküsyon performansı
  • Bir gemi kornası sesi
  • Bir futbol topu
  • Bozuk paralar
  • Dev bir 3D yazıcı
  • Bir demircinin çalışma sesi
  • Jimmy Carter tarafından kaleme alınmış bir yazılı mesaj
  • Çok çok fazla sayıda kusma poşeti
  • 4 kutu Pepsi, 4 kutu Coca Cola
  • Pizza Hut 2000 yılında yaklaşık 750 bin pound ödeyerek uzaya pizza gönderen ilk restoran oldu
  • Robert MacLennan’ın bir parçası
  • Bir otobüsün ses kaydı
  • Partita No. 3’ten Gavotte en rondeau, E majör Keman
  • Okyanus dalgalarının kıyıya çarpma sesi
  • Jamestown’da bulunmuş eski bir kargo etiketi
  • Star Trek dizisinin Scotty’si James Doohan’ın külleri
14750 dosyayı görüntüle
Into space went the remains of Star Trek's Scotty, the man who said: "I can't change the laws of physics"

  • Jared Leto’nun grubu 30 Seconds To Mars’ın pop single’ı “Up In The Air”
  • Lorenzo Barcelata tarafından yeniden yorumlanan El Cascabel
  • Ann Druyan’ın beyin dalgalarının bir saat uzunluğundaki kaydı
  • Japon flüt sanatçısı Goro Yamaguchi’nin Tsuru No Sugomori’si
  • Apollo 14 astronotu Alan Shepard’ın 182.9 metre uzağa gönderebildiği golf topu
  • Bir grup çömlek
  • Mors kodları
  • Monty Python’un Flying Circus peynir dükkanı skeçini onore etmek için gönderilen Le Brouere peyniri
  • 1984 filmi Top Secret’ın posteri
  • Bir el röntgeni
14756 dosyayı görüntüle
X-Işınları yörüngeye gönderildi

  • Kahkaha sesi
  • DNA yapısının renkli bir grafiği
  • Sydney Opera Binası’nın fotoğrafı
  • Bir traktörün ses kaydı
  • Chosen Bun burger ve patates menüsü
  • 42 ışık yılı uzağa gönderilen Doritos reklam filmi
  • Coelopysis kafatası
  • Kalp atışının ses kaydı
  • Apollo 16 pilotu Charles Duke’un aile fotoğrafı
  • Bir faytonun ses kaydı
  • Soon Hee Shing tarafından “Lütfen iyi ol” anlamına gelen bir mesaj
  • Ekstrem sıcaklıklarda yaşayabilen sekiz ayaklı mikroskobik Tardigrades canlısı
  • Salmonella bakterisi örneği (uzayda daha hızlı yayılan bir hale geldi)
  • Bir sırtlanın sesi
  • Havacı Amelia Earhart’ın saati ve eşarbı
14749 dosyayı görüntüle
Amelia Earhart

  • Buharlı tren sesi
  • Kuzu pirzola
  • HeLa hücreleri (50’li yıllarda kanser hastası olan Henrietta Lacks’in arkasından kanserli hücreye verilen isim)
  • Playboy dergisi
  • Şarap ve ekmek
  • TP-82 namlusu
  • Johannes Kepler’in Harmonices Mundi’si
  • Fırtına sesi
  • Ağaç kesme sesi
  • Peru’nun geleneksel çalgılarının sesleri
14752 dosyayı görüntüle
Aliens can now listen to panpipes

  • Beethoven’ın 5. Senfonisi
  • Çekirge sesleri
  • Satürn 5’in kalkış sesi
  • Star Trek’in yaratıcısı Gene Roddenberry’nin külleri
  • Zulu’dan Fred Dube’ün uzaylılara ettiği selam: “Sizi selamlıyoruz harika şeyler. Size uzun ömürler diliyoruz.

Kaynak :(link) / (link)
 
Dyatlov olayındaki kişilerin birçoğu bu işi ilk defa yapmamış prof. Kişiler
 
Kontrolden çıkan Rus uzay gemisi dünyaya düşecek

15511 dosyayı görüntüle

Kazakistan'dan ateşlenen Rus yapımı Progress uzay aracının Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) ulaşamayacağı açıklandı. İletişim sağlanamayan uzay aracının Dünya'ya düşeceği belirtildi.
Kazakistan'ın Baykanur Cosmodrome üssünden ateşlenen ve yörüngede kontrolden çıkan uzay aracı Progress M-27M ile bağlantı kurulamadı. Uzay istasyonuna 3 ton gıda, yakıt ve malzeme taşıyan kargo aracının, Dünya'ya düşeceği belirtildi. NASA TV'den yapılan açıklamada, 'Progress'in uzay istasyonuna kenetlenmeyeceği' açıklanmıştı.
Soyuz roketiyle ateşlenen Progress, navigasyon antenlerini açamamış ve itiş sistemi devreye girmemişti Kendi ekseninde kontrolsüzce dönmeye başlayan uçak, Dünya'nın etrafında tur atıyor. Rus Interfax haber ajansı, uzay aracının 7-11 Mayıs tarihleri arasında atmosfere girmesinin beklendiğini ancak nereye düşeceğinin bilinmediği bilgisini verdi.
Parçalara ayrılıyor

Her beş saniyede bir kendi ekseninde döndüğü belirtilen Progress'in etrafında en az 40 enkaz parçası olduğu belirtildi. Ancak enkazın roket gövdesinden mi yoksa uzay aracından mı koptuğu bilinmiyor.
Rusya, yaşanan teknik sorunun ne olduğunu tespit etmek için çalışma yapıldığını belirtti. Yaşanacak benzer sorunlar, Soyuz görevlerinin geleceğini riske atabilir. UUİ'ye astronot ve kozmonotlar, Soyuz kapsülleriyle taşınıyor.
Stoklar yeterli

NASA, UUİ'deki stokların zor da olsa yaz sonuna kadar yetebileceğini belirtti. Yazın bitmesinden önce, SpaceX'in 19 Haziran'da uzay istasyonuna düzenleyeceği bir kargo görevi daha bulunuyor.
Bir yıllık görevin bir ayını geride bırakan astronot Scott Kelly, 'durumlarının iyi olduğunu ve sıkıntı yaşamayı düşünmediklerini' söyledi.

Kaynak : (link)
 
@BF Okuru bu bile aya gidilmedi şüphesi oluşturuyor :D daha uzay istasyonuma gidilemiyır hmde 2015
 
Ben size yarı kanıtlanabilir bir teori ortaya atabilirim. Hiç kimse bu konudan bahsetmemiş ama Kur'an-ı Kerim'in Kehf Suresinde adı geçen Zulkarneyn isimli kişinin yolculuğu başlı başına yaşanmış ve gerçeküstü bir olaydır. Kehf suresinin 82 nci ayetinden itibaren okursanız Zulkarneyn'in hikayesi hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Zulkarneyn isimli şahsın peygamber olup olmadığı ihtilaflı olmakla beraber konumuza direk bir etkisi yoktur kanımca sadece kendisinin yaptığı yolculukları gerek Sümer kil tabletlerinde ki Gılgameş destanında, gerek Pers medeniyetinde ve son olarak Hz.Muhammed'e peygamberliğini sorgulamak adına soranlar ( Medine Musevileri ) olduğu bir gerçektir. Buradan ibaretle Kur'an da geçiyor diye sakın kalkıp yok kardeşim böyle bir şey demeye kalkmayın. Sadece okuyun lütfen.

Şimdi konuya gelirsek Zulkarneyn kendisine Kur'an da bahsedildiğine göre bir vasıta ve kudret verilen, ve ilk olarak batıya doğru seyahat ederek orada güneşi siyah balçıklı bir su gözesine batarken bulan ve orada bulunan topluluğa ne yapması gerektiği kendi inisiyatifine bırakılmış olduğu anlatılan kişidir. Tam ayeti aşağıya alıyorum.

Şimdi bu cümleler böyle basit ama tam tarifiyle siyah balçıklı bir su gözesi tabirinin bugünkü bilimsel adıyla Einstein-Rosen köprüsü ( Kara Delik ) olması ihtimali söz konusudur. Bu konuya gelmeden şunları belirtmekte fayda var. Daha önce Zulkarneyn'in varlığı Musevi toplulukları tarafından bilinmekteydi. Fakat seyahatleri konusundaki açıklamalar ve bunlara getirilen yorumlar İslam ile başlamış hatta bu tarihlerden sonra bir çok bilim insanı Büyük İskender, Gılgameş, II.Büyük Kiroş'un, Zulkarneyn olduğu tezini savunmuştur. İskender'in büyük fetihleri, Gılgameş'in ölümsüzlüğü ararken geçtiği bazı yolların kil tabletlerde yazılanlar kadarıyla Zulkarneyn seyahatleriyle çok büyük benzerlikler göstermesi ve Büyük II.Kiroş 'un ( yanlış hatırlıyorda olabilirim kusuruma bakmayın ) bugün Kafkasya içinde yaptırdığı demir ve tunçtan set onları Zulkarneyn olmaya yaklaştıran hususlar olmuştur.

Peki neden Zulkarneyn ismi veya sıfatı ? Arap dilinde Zul ( iyelik eki gibidir yani sahip olma ) anlamı katar. Karn kelimesi her ne kadar farklı anlamları bulunsa da boynuz ve zaman anlamlarıyla daha çok bilinmektedir. Eyn ise Arap dilinde çiftleme için kullanılır. Yani Zulkarneyn bir isimden çok Çift boynuz sahibi veya çift zamanlı manasına gelen bir sıfattır. O yüzden İskenderin çift boynuzlu bir miğfer taşıyıp batıdan doğuya izlediği fetih siyaseti ona böyle atıfta bulunulmasını sağlamıştır. Hatta Bilge Kağan'ın ve Orhun anıtlarındaki bazı atıflar yüzünden Zulkarneyn olabileceği belirtilmiştir.

Her neyse çok uzattım ayrıntılı bilgi isteyene yardımcı olabilirim. Şimdi Güneş aslında batmıyor hepimiz bunu biliyoruz. Burada ki ayette batma olayı siyah balçıklı bir su gözesine doğru olduğu için muhtemelen güneşin bir kara delik oluşturması veya bir kara deliğe doğru çekilmesi ihtimalini göze alabiliriz. Peki düşünelim eğer böyle bir şey dünyada olmuş olsaydı veya olduysa neden böyle bir ize rastlamıyoruz yada neden dünya hala varlığını devam ettirebiliyor ? Yada bu bahsedilen kavim ve olay bu dünyadan başka bir noktada mı gelişti ? Konunun bundan sonrası bambaşka bir boyuta atlıyor ben size bunları ifade etmeden önce bilgiye sahip olabilmek ve Zulkarneyn'in seyahatlerinin mantık çerçevesine oturması için lütfen solar apex ve solar antapeks nedir onları araştırmyı ve Kur'anı Kerim'de geçen ;

"O hem iki doğunun, hem iki batının Rabbidir. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?" (Rahman, 55/17-18) ayetlerine bakmanızı rica ederim. devam edicem.
 
Uzay bilimleri son derece ilgi alanımdır. Hatta bir dönem gece gündüz uğraştığım bir alandı, uzun zamandır uğraşmıyorum ama çok fazla içine girilmesini de tavsiye etmiyorum eheheh. Şimdi geçmişte özel olarak bir yazım vardı, onu paylaşayım bari burada.

Şimdi nasıl bir gezegende yaşıyoruz, bizim gezegenimizden başka hangi gezegenler var, hangi güneş (yıldız) sistemleri var, kaç tane daha galaksi var biliyor musunuz? İlk olarak, aslında önceden böyle konulara pek vakıf değildim. Daha doğrusu pek ilgilenemezdim ancak daha sonra el atıverdim işte. Kendimce de bu konu nereye kadar varır, nereye kadar tartışılır inanın hiç bilmiyorum. Evet, bildiğimiz üzere bizler bir güneş sisteminin içinde oluşan gezegenlerden birinde yaşıyoruz. Mevcut gezegenleri söylememe gerek yok isimlerini biliyorsunuz Güneş'ten başlıyor, Plüton'da gezegenlerimiz son buluyor.

Ama maalesef bununla da bitmiyor. Çünkü biz, çapı 200 milyon ışık yılı genişliğinde yani normal hesap olarak ikiyüzbin, iki trilyon kilometre genişliğinde olan bir galaksinin barındırdığı milyarlarca güneş sisteminden sadece bir tanesiyiz. Samanyolu galaksisinin genişliğini tekrar yazıyorum ikiyüzbin, iki trilyon kilometre ancak öncesinde önemle bilmemiz gereken bir şey var ki, bu tür rakamlar için genelde üslü sayı kullanılır. Hem mertebeyi gösteriyor hem de çarpmada kolaylık oluyor. Zira astronomide önemli olan da mertebedir yani kesinlik yoktur. 300 kat ile 310 kat arasında pek fark yok mesela. İkisi birbirine yakın şeyler astronomi hesaplarında. Ancak, mesela şu yıldız güneşin 300 katı diyeceğimize 1000 katı dersek mertebe değişiyor ve yüzlerden binlere geçiyorsunuz. Bu da kabul edilemez mertebede hatalı sonuç demek oluyor.

Size şöyle bir örnek vereyim. Pencerenizin önündeki bir karınca, karşı binanın penceresine baktığı zaman tüm her şeyi net bir şekilde görebilir ama siz bunu yaptığınız zaman karşı penceredeki karıncayı göremezsiniz ya, işte o hesap. Güneş sistemimizin de bulunduğu samanyolu galaksisinin genişliği bu kadar (belirttiğim rakamlar) ve bu galaksinin içinde yani bulunduğumuz samanyolu galaksisinin içinde de milyarlarca daha bizim gibi güneş sistemi var. Ondan da ziyade, evrende bu samanyolu galaksisinin haricinde milyarlarca daha galaksi var ve onların da içinde de yine milyarlarca daha güneş sistemi var. İşte aşağıda gördüğünüz bizim güneş sistemimiz oluyor;

15528 dosyayı görüntüle

Samanyolu galaksisinde işte bunun gibi milyarlarca daha güneş sistemi daha var ve bu mesafeleri hesaplayınca, yani bunu ışık yılıyla hesaplıyoruz ve korkunç rakamlar, ağzımızın zor yuvarlayacağı hatta yuvarlayamayacağı şekilde dev rakamlar ortaya çıkıyor ve insan işin içinden çıkamayıp öylece bakakalıyor. İşte Hubble ile çekilmiş Andromeda galaksisi. Ancak unutmadan, Samanyolu galaksisini betimlemek için genelde Andromeda galaksisinin biraz ufağı gibi olduğunu belirterek, Andromeda galaksisinin şu fotoğrafını kullanırlar;

15529 dosyayı görüntüle

İşte bu galaksi Andromeda galaksisidir ve bu galaksinin içinde az önce de belirttiğim gibi, milyarlarca daha güneş sistemi var. Tıpkı içinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisi gibi. Bu galaksi, milyarlarca galaksi içinden sadece bir tanesi. Bunca galaksi ve içlerinde barınan güneş sistemi gezegenlerinde tek yaşam ise, sadece bizim gezegenimiz yani Dünya'da var (daha doğrusu böyle olduğuna inanılır). Diğerlerinde asla bir yaşam yok, hava yok, su yok ve aksine zehirli gazlar, radyasyonlar ve buz gibi hava kütleleri var. Kısaca yaşamak için hiçbir şey yok. Biz onlara gidemiyoruz bile, sadece Mars'a araç gönderildi ve onun dışında da sadece Ay'a ayak bastılar. Bu görüntüleri çeken ise, Hubble isimli bir uzay aracıdır.

Bu araç arızalanmıştı ama daha sonra tamir edilmişti ve kendisi Dünya yörüngesindeydi. Merceğiyise, en uzak olarak 13.8 milyar ışık yılı öteye kadar gösterebiliyordu. Bu Hubble'ın yenisiyse, 2014 yılında "James Web adıyla" tekrar gönderilecek ve daha uzağı yani 25 milyar ışık yılı öteye kadar gözlemleyebilecek. Yani 25 milyar ışık yılı uzaklığında neler var, görebileceğiz ki, belki de daha ötesini. Bir de eliptik galaksiler vardı. Bu resimdeki gibi 3 tip galaksiler. Eliptikler daha şeklen değişmemiş ilkel şekiller. Sonra ya çubuklu sarmal oluyorlar ya da sarmal galaksilere dönüşüyorlar. Bizim Samanyolu ve Andromeda'nın görüntüsü için sarmal diyorlar.

15530 dosyayı görüntüle

Galaksiler sarmal oluyor, çubuklu sarmal oluyor ve deformke oluyor. Bazen çarpışıyorlar mesela. Birbirlerinin içinden geçip gittikleri oluyor. Etrafa yıldızlar savruluyor. Yıldız savrulması demişken, gezegenler de birbirlerini fırlatıyor olabilirler. Büyük gezegenler mesela. Jüpiter ya da Satürn, yakınlarından geçen masum gezegenleri birkaç tur döndükten sonra yavaşlatıp Güneş'e düşürebilir veya hızlandırıp Güneş sistemi dışına fırlatabilir. Tabii Güneş sistemi artık nispeten güvenli. Bu diğer güneş sistemlerine gitmek için asla yeterli bir teknolojimiz yok. Galaksilere gidiş de hiç yok zaten. Bugüne kadar sadece Ay'a gidildi. Mars'a da araç gönderildi. Onun dışında da ancak teleskop ile bakılıp fotoğraf çekiliyor. Dolayısıyla, diğer kendi güneş sistemimizdeki gezegenlere zaten gidilemiyor. Misal bugün Neptün veya Üranüs gibi bir gezegen öyle bir soğuk ki, bunu anlatayım size. Şimdi mutlak sıfır diye bir olay var mesela. Mutlak sıfır referans alındığında bizim kullandığımız Celsisus derece cinsinden ölçüm aralığı maksimum -273 derece olabiliyor. Yani evrende -273 C dereceden daha soğuk bir ortam yok. Kelvin diye bir ölçüm daha var. Celsisus'ta sıfır derece, suyun deniz seviyesinde donma noktası ya, Kelvin'de sıfır derece de mutlak sıfır anlamına geliyor. Yani olabilecek en soğuk ortam 0 derece oluyor. Soğukluğun dip noktası.

Bir de Kelvin derece ekiyle yazılmıyor. Farhenheit derece kullanılarak yazılıyor ama bildiğimiz kadarıyla -300, -400 derece bir soğuk, Fahrenheit skalasında görülebilir tabii. (link) inceleme yapabilirsiniz. Fahrenheit derece cinsinden, -400 küsürlere kadar iniyormuş. Sıcaklık meselesi sadece tanımla alakalı elbette. Yani mutlak sıfır noktası enerjinin hiç olmadığı teorik bir nokta. Gerçekte mutlak sıfıra yaklaşabiliyoruz ama ulaşamıyoruz. Bütün evrenin ortalama sıcaklığı da şu sıralar 4 Kelvin diye geçiyor. Yani yıldızları noktasal olarak çok sıcak olan yerler varsayarsak boşlukta da güneşlerin çok uzağında da süper soğuk noktalar dahil -270 dereceye ulaşmıyor. Zaten bu sıcaklıkta (ya da soğuklukta) sıvı olmayacak madde de yoktur herhalde.

Bu gezegenlerde aşırı soğuktan sonra metan gazları, zehirli gazlar, radyasyon var ve sürekli patlamalar oluyor. Yani sizlere demem odur ki buralara bir şekilde gidilse bile yaşam yok, yaşayacak hiçbir şey yok. Ama (link) bağlantıdan Drake Denklemi hakkında bilgi alıp, iyimser bir gözle baktığınız zaman dünya dışı varlıkların yaşadığını düşünebiliriz. Ayrıca, içinde bulunduğumuz bu evrenin içinde milyarlarca galaksi barındıran bu koca dev sonsuz gördüğümüz boşluk evren var ya, bu evren gibi yüzlerce binlerce, milyonlarca daha var olduğunu biliyor muydunuz? Peki demek istediğim asıl şey nedir? Acaba bu milyarlarca galaksi sisteminin içindeki milyarlarca güneş sisteminde barınan gezegenlerde başka bir Dünya ve onun içinde başka yaşayan insanlar, canlılar da var mıdır?

İşte, Voyager 2 isimli insansız bir uzay aracı. Biraz bundan bahsedeyim.

15531 dosyayı görüntüle

Voyager 2 isimli bu araç, 20 Ağustos 1977 tarihinde Amerika Birleşik Devletler'in Voyager programı kapsamında fırlatılan insansız bir uzay aracıdır. Bu uzay aracı sırasıyla Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'ü ziyaret etmiştir. Ancak daha sonra NASA'da bir karışıklık olduğu ortaya çıktı. Uzay aracının amacı Dünya dışında başka akıllı yaşam formlarını araştırmak, varsa eğer onlara da bilgi vermekti. Şu an halen Dünya'dan en uzakta olan insansız uzay aracıdır. İçi bir plak ve birkaç resimden oluşmaktadır. Plağın içinde birçok dilden (Türkçe de dahil) "Merhaba sevgili dostlarımız" ((link)) yazısı eklenmiştir. Resimler arasında Leonardo Da Vinci'nin insan vücut taslağı da bulunmaktadır. ((link)) Daha detaylı bilgi için kaynakça: (link)

Bu gördüğünüz Voyager bile tam olarak 25 senede ancak güneş sistemimizden çıkabilmiş. Düşünsenize milyarlarca güneş sistemi var galaksimizde... Milyarlarca güneş sistemini de geçtim, milyarlarca galaksileri içinde barındıran bu evren gibi de milyarlarca evren var...

İşte insanlar, Dünya'da hala bir teknoloji geliştiremediler. Bu ışık yılını aşmak için herhangi bir çözüm yolu malesef yok. Kim bilir, belki de olur birgün ama bizim göremeyeceğimiz kesin...
 
@Anonim ne kadar küçük yaratıklarız evrende namıdiğer cosmozda.İnsan hayret ediyor oralarda yaşam var mı ? Bence vardır .
 
@mehmet ulaş Yıldızlararası isimli filmde bir söz var; "bazı şeyler bilinemez" şeklinde. Nitekim uzay bilimlerine göre doğru bir sözdür. Diğer galaksilerde yahut yıldız sistemlerinde canlılar var veya yok bilemeyiz. Bununla ilgili "bence vardır" demek de teorilere katılmak olur sadece. :)
 
@Anonim olay bence belli bir yerden sonra din işine bağlanıyor.Allah yaptı , madde yoktu big bang nasıl oldu gibi sorularda benim kafam dine kayıyor.Belki bilim farklı şeyler gösterir
 
Termik santral (vs.) gibi konular acildiginda "Burasi bisikletforum kardesim ne siyaset yapiyonuz, yonetici yo mu lan burda bisiklet konusulur bi tek" diyen arkadaslarin bu konuya da ne zaman gelip "Burasi bisikletforum admin konu kapatilsin burda bisiklet konusulur bir tek" diyecegini merak ediyorum:)

Konu cok ilgi cekici her yazilani okuyorum, bilgi sahibi olmadigimiz konularda yazamayip okuyup takip etmekle yetiniyoruz ama konu gercekten cok merak uyandirici. Belki hepimizin icinde bu tarz konulara karsi heyecan ve merak var ama farkinda bile degiliz. Konuyu acana da bilgi ve fikirlerini paylasanlara da kendi adima tesekkur ederim umarim daha cok cevap gelir.
Takipteyim...
 
@mehmet ulaş Kur'ân-ı Kerîm'de uzay bilimleriyle ilgili epey bilgi bulabilirsiniz. Aslında az önceki mesajımda "başka canlılar var mı? bilemeyiz" şeklinde bir şey söyledim. Gerçi bunu Dünya dışındakiler adına söyledim ama yine de düzeltme yaparak şöyle diyeyim; Kur'ân'da, melekler ve cinlerin de olduğu bahsedilerek, insan dışında başka varlıkların da olduğuna dair bilgi vardır. Yani "başka canlılar var mı?" sorusuna bu açıdan cevap verebiliriz. İlk buradan başlayarak yola çıkıp belki de diğer canlılar üzerinden konuyu ilerletebiliriz.

Mesela cinlerin çok büyük güçleri vardır. 10-15 saniye içinde Dünya'nın bir ucundan diğer ucuna gidebilirler yani öyle bir güçleri var. Dünya dışına da çıkıyor olabilirler. İşte buradan devam edersek, Dünya dışında başka canlılar var mıdır, epey bilgi edinebiliriz ama çok derin konular bunlar. Epey okuyup araştırmak gerekiyor. Uzay bilimleri konusunda öğrenilmesi gereken çok şey var. Hatta bir bilim kurgu filmi izlemeden önce bile bu bilgilerin öğrenilmesi gerekir.

Biz insanlık olarak asla başka gezegenlere gidemeyeceğiz zaten. Mars'a insansız araç gönderildi ama insanlı bir araç yollanması imkansız. Yollansa bile geri dönüşü olmayacaktır. Çünkü ben bütün gezegenleri en ince noktasına kadar araştırmıştım. Hiçbir şekilde yaşam yok. Aşırı buz kütleleri, aşırı soğuklar, aşırı sıcaklar, fırtınalar, ozon tabakası atmosferin %1 oluşu veya hiç olmayışı, oksijenin olmayışı vs. vs. şeklinde hiçbir şekilde yaşama şansı yok. Hani bunlardan bir tanesi olmasa, belki koloni kurmak için şans olur derdim ama mümkün değil.

Venüs gezegeninde gündüz olduğu zaman sıcaklık 400-500 derece (hatta daha fazla), akşam olduğu zaman sıcaklık bunun tam tersine düşüyor. Çünkü atmosfer tabakası Dünya'nınki gibi değil. İşte bu da, uzayda bir gezegene gidip orada yaşamak isteyenleri hayal kırıklığına uğratan bir gerçektir.

Mesela Dünya'da 1 sene 365 günde bir olurken, Plüton gezegeninde 249 yılda bir olmaktadır. Yani biz şu an Plüton gezegenine göre 1 yaşında bile değiliz. Varın gerisini siz düşünün...
 
@Anonim insan bunları duyunca daha da hayretler içine giriyor.Araştırmak lazım tabii kafayı bozmadan :) Siz bu ufo efsaneleri hakkında ne düşünüyorsunuz ?
 
@mehmet ulaş ufoların gerçek olmadığını düşünüyorum. Ben uzaylı olsam bu dünyanın yanından bile geçmezdim herhalde eheheh.
 
Konuyla ilgili ben de bir iki şey yazayım. Öncelikle buradaki konulardan en sevdiğim iki konu Roswell vakası ile philadelphia deneyi. Philadelphia ise daha çok dikkatimi çekiyor. Çünkü hayatım boyunca en en sevdiğim bilimadamının (N. Tesla) kaynak nedeni ile gerçekleştiremediği deneylerinden birini kısmen anlatıyor. Bazı kaynaklar "Einstein ile Tesla'nın bu birleşik alan teorisi üzerinde çalıştıkları iddia edilir", der. Ben iddia kısmının da ötesine geçtiğini düşünüyorum, çünkü Tesla'nın zaten bu yönde buluşları mevcut. (Bazı buluşlarının linki burada;(link) )
Burada tamamen bir elektromanyetizma üzerinde deneysel bir çalışma yapıldığı anlatılır. Hikayeyi zaten biliyorsunuzdur. Gerçek olsa bile hiç bir zaman bunu bilemeyiz bence, çünkü keşfi yapanın lehine bu. Düşünsenize, savaş ortasında kaybolup ışınlanan tankları, gemileri falan :D
Ayrıca konu ile ilgili filmi beğenmedim pek ben.

Bu arada Tesla, tüm bu dünyayı değiştiren fikir ve buluşlarına rağmen açlık, fakirlik ve yalnızlık içinde bu dünyadan göçtü gitti. Deneysel teorilerinin ve fikirlerinin kayda geçildiği defterler ise USA tarafından el konuldu. Hatta meşhur HAARP 'ı bilen bilir, Tesla'nın tamamlanmamış teori ve deneyleri üzerinde çalışmalara devam ediyorlar. Tabii tamamen gizli olarak :)
 
Başlığın gidişatı ufo ağırlıklı gidiyor. Ufo veya Uso lar hakkındada bir takım bilgilerimi paylaşabilirim , anca öncelikle , Yakın tarihimizin pek bilinmeyen bir uygulamasını yazayım. Bakalım sizede ilginç gelecek mi ?

Bilindiği gibi Harf devrimi 1 Kasım 1928 de yapıldı. Tüm devlet diareleri latin alfabesi kullanmaya başladı , ancak eğitimli nufusun tamamına yakını , Çanakkale çephesinde kaybedildiği için , 6 yıl sonra 21 Haziran 1934 de kabul edilen soyadı kanunu için latin harfleriyle kayıt yapabilecek devlet memuru bulabilmek oldukça zordu.

Görevlendirilecek memurlar köy köy , kasaba kasaba , ilçe ilçe dolaşacak , Halk hangi soyadını istiyorsa , bunu yetkili memura söyleyecek , memur gerekli kayıtları yapacak ve bunu nufüs genel müdürlüğüne gönderecekti.

Bu uygulama tüm ülkede yapılacağı için , Bu kadar kapsamlı bir uygulamayı ancak ordu yapabilirdi. O zamanın subaylarıda en az 2 yabancı dil bildiği için latin harflerine yabancı değildi.Askeriyede yurt genelinde yaygın olduğu için , kendi bölgelerine yabancı değildiler.

Ancak halk arasında bir söylenti yayıldı.Soyadı kanununun tamamen yalan olduğu , aslında subayların kurtuluş savaşında " YARAMAZLIK" yapanları tutuklamaya geldikleri söylentisi , her köye kadar duyuldu. Uygulama başlatıldı.

Subay köye , kasabaya , ilçeye geliyor , isteyene istediği soy adını kayıt yapıyordu. Kurtuluş savaşında aykırı işler yapanlarda meşhur söylemde olduğu gibi " Kümeslerde saklanıyordu" . Subay larda bu söylentiyi duymuştu.

Soyadı almak için karşısına çıkmayanların muhakkak ki bir takım haltlar yediklerinden emindiler . Ama ispat edilemediği için bir suçlamada bulunamazlardı. Bunun üzerine soy adı almak isteyenlere istedikleri soyadı verilirken , soyadı almak için subayların karşısına çıkmayıp saklananlara , subaylar bir soyadı belirliyordu ve bu kişiler için uygun gördükleri soyadını kayıt ediyordu.

Yani kulağa ilginç çağrışımlar yapan " Dönek ", "Satılmış" , "Kabak", " Kelek " vs vs gibi soyadınız varsa veya bir tadınıdığınız varsa , Bu soyadı bizzat dedesi tarafından seçilmiş bir soyadı olmayıp , T.C. ordusu subayının, O sülaleye hediyesidir.
 
Geri