Scudo Sports

İlginç konular arayanlar uzaylılar, ilginç olaylar.

Güzel hikayeler. Ama o kadar işte hikaye:)
Philadelphia deneyi mesela. Deneyi gören, yaşadığını söyleyen kişi sayısı 1. Evet sadece bir kişi. Ama yıllardır bir sürü şey yazılır üzerine.
Oysa biraz düşünelim. Yapıldığı söylenen deneyin amacı nedir? Elektromagnetik bir alan oluşturup bir savaş destroyerinin görünmez yapılması. Söyler misiniz

1. Hangi ülke, bilim insanı böylesine bir deneyi mürattabatı ile birlikte koca bir savaş destroyeri üzerinde dener? Sonucu bilinmeyen bir deneyde insanları kobay olarak kullanır? Böyle bir teknoloji deneyini önce daha basit ve ufak cisimler sonra ne bileyim maymun, fare gibi canlılar üzerinde denemek dururken.

2. Elektromagnetizma öyle ulaşılmaz bir şey değil ki. Yani Nükleer olsa hadi dersiniz. Ama bırakın devletleri, üniversiteleri zamanımızda dini, imanı para olmuş şirketler böyle bir teknolojiyi es geçebilirler mi? Düşünebiliyor musunuz tonlarca ağırlığındaki bir cismi 1-2 dakikada bir yerden başka bir yere naklediyorsunuz.

Kameraların, fotoğraf makinelerinin bu derece geliştiği zamanımızda bana bir tane net UFO fotoğrafı, filmi gösterebilir misiniz? Her ne hikmetse hep gece, titrek, bulanık bir görüntü vb.
Bunların hepsi aslında bir endustri. Bu tür gizemli şeyler insanların merakını çeker. Kitabını yazarsanız, konferanslara katılırsınız, tanınır kendi reklamınızı yaparsınız, filmi, dizisi çekilir paraya para demezsiniz. Olay budur. (bkz: Erich Von Daniken)
Ha evrende başka canlılar var mı? Elbetteki var. Milyarlarca galaksi ve o galaksilerdeki yıldız sistemleri düşünüldüğünde olmama olasılığı, olma olasılığının yanında devede kulak kalır.
Ama bence bilimkurgu film ve edebiyatında olduğu gibi dar görüşlü bir çercevede değil. Kanaatimce yaşam varsa bu da evrenin merkezine doğru değilde daha dış kabuğa doğru olmalı.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmet-E
Scudo
İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru çok ilginç şeyler olmuştur kısaca paylaşayım. Günümüz ABD'si, bugüne kadar filmlerden başka kahramanlık yapmadı ve o filmler sayesinde kendine ait olmayan bir tarih yaptı. Yani olmayan tarihini filmlerle yaptılar. 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı bitmiş ve Avrupa yaralarını sararken, ABD ise Nazi subaylarını yargılamaya başlamıştı (Japonlar da dahil). ABD, bir yandan Nazi subaylarını hapse atıp ömür boyu mahkum ederken, bir yandan da Nazi subaylarını idam ediyordu ama o esnada çaktırmadan bazı Nazi subaylarını ülkesine kaçırmışlar. Aynı şekilde Pasifik'te savaştıktan sonra birtakım Japon İmparatorluğu generallerini de yine ABD'ye kaçırdılar.

Bu kaçırdıkları subaylar, öyle sıradan insanlar değillerdi. Teknolojide çağ atlamış ve özel seçilmiş insanlardı. ABD o bilgili insanları ülkesine kaçırıp kendi teknolojisini geliştirdi ama tamamen onların sayesinde yaptı. Tıp, en iyi Nazilerin döneminde başlamış ve gelişmiştir mesela. Ama ABD bu akımları başlatan insanların hepsini ülkesine kaçırdı. Bunu yaparken Britanyalıları bile dinlemediler. ABD daha sonra o insanları kullanarak kendince bir şeyler yaptı. Bu sebeple çok abartılacak olduklarını çoğu zaman düşünmedim diyebilirim. Gerçi imkan sağlama olayından dolayı pek bir şey denilmez belki ama yine de başkaları yani başka toplumdan çıkan insanlar sayesinde bir şeyler yaptılar.

@evrim bilgen Philadelphia Deneyi, günümüzde birçok kişi tarafından "şehir efsanesi" olarak nitelendirilmekte. Yani ondan öteye geçmemiş. 2004'te ekşi'den bir (link) da ekleyeyim. Sadece belli başlı iddialar var ama bu deney gerçek olsa da olmasa da Reich topraklarından (Avusturya-Almanya) çıkan bir adamın yaptığı deneyler önem taşır anlamına gelir benim nezdimde. Bunun en bariz örneği de Albert Einstein'dır. Bu insanlar ne hikmetse ABD'ye hareket edip (veya ETTİRİLİP) tüm işlerini ve tüm çalışmalarını orada yapmaya başlıyorlar. Daha sonra ABD de kendi insanlarıymış gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyor. Daha sonra onlardan öğrendiklerini malzeme yapıp filmlere lanse ediyor. Bir nevi de "biz buradayız, biz yapıyoruz işte gördünüz mü?" mesajı veriyorlar. Dolayısıyla ilk paragrafta belirttiğim burada biraz devreye girebilir.

Şimdi bir olay anlatayım bunun üzerine. ABD, Japonya'ya saç kılı kalınlığında bir tel gönderiyor ve o tel, tam 2 ton ağırlığında bir yükü kaldırabiliyor ve "Ey Japonlar. İşte bizim teknolojimiz budur." diyorlar. Japonlar da o teli şöyle güzelce elden geçirip, ABD'ye geri gönderiyorlar. Amerikalılar da "eee bu telde bir şey yok niye yolladınız ki?" diyorlar. Japonlar da bunun üzerine "büyüteçle bakın o tele" diyor ve Amerikalılar o tele büyüteçle bakıyorlar. Fakat ne görsünler? O saç kılı kalınlığında telin üstüne matkapla delik delinmiş. Amerikalılar büyük bir şaşkınlıkla ağzı açıkta kalırken, Japonlar da "İşte bizim teknolojimiz de bu!.." diyorlar. Uzay bilimleri için Japonlar harekete geçse şöyle oturaklı olarak, kim bilir neler neler yaparlar herhalde. Gerçi en son ne yaptılar ne ettiler hiç takip etmedim. Dış gündem ve dış politikayı severim ama uzak doğuyu ne zamandır takip etmiyorum.

Bu arada hangi filmden bahsetmiştiniz acaba?

@antecurs zaten o deney için çoğu yerde şehir efsanesi deniliyor. Hatta ve hatta o dönemi yaşayanlar bu olaya gülüyorlarmış birkaç yerde yazı okumuştum bununla ilgili ama aslı nedir gerçekten fikrim ya da bilgim yok. Lâkin (link)ta mantıklı bir açıklama gördüğüm için paylaştım. Aslında kısmen doğru. Bunun en bariz örneğini denizaltılar için söyleyebiliriz mesela. Yani şu an günümüz için söylüyorum. Örneğin, bir destroyer'ın çatışma esnasında aniden gözden kaybolması, yapılan deneyin radar deneyi üzerine olduğunu kestirebiliriz. Belki de o hesapla yapılmış, daha sonra öyle lanse edilmiş olabilir. Tabii bunlar teori üzerine yürüttüğüm varsayımlar sadece. Yoksa bana da biraz abartılan bir deney gibi gelmiştir bugüne kadar. Ufo konusu başlı başına komiktir. Ben oldum olası anlamadım anlam veremedim yani uzaylılar neden ufoya binsinler? Binince de niye Dünya'ya gelsinler? Koca galakside işleri mi yok yani hep komik gelmiştir benim bakış açıma göre bu ufo konusu. Tamamen düzmece ve para uğruna yapılan şeyler bunlar. Ufo yerine keşke daha mantıklı bir araç yapsalardı bari. Ufo pek inandırıcı değil çünkü.
 
@antecurs Tam da bunları yazmayı düşünüyordum.Olayı çok güzel özetlemişsiniz.Özellikle Amerika'da bu tarz şeyler iyi iş yapar.
 
@Anonim Ben deneyden ziyade, Tesla'nın teori aşamasındaki fikrinden bahsetmek istedim aslında. Bu deneye konu olan fikir zaten, hayata geçirilmemiş buluşları arasında var. (Elektrik akımının hava aracılığı ile iletilmesi ve elektromanyetima ile taşınma) Yoksa bu deneyin kendisi elbetteki bir şehir efsanesidir. Ama bermuda şeytan üçgeni gibi, yine de konu ile ilgili makaleler okumayı severim :) Bir diğeri de The Russian Sleep Experiment. Oldukça keyifli oluyor okuması :)
 
@antecurs Ben gerçek olduğunu söylemiyorum ki ama, olsa ne savaşlar patlardı diye dalga geçtim hatta. :) Düşünemeyen yerine koymuşsunuz bizi iki dakikada :D

@Anonim (link) tavsiye etmem :)
 
@evrim bilgen o halde size Yıldızlararası (bakınız: (link)) isimli filmi önereyim. Christopher Nolan ciddi anlamda psikopat bir adam ya mükemmel bir film diyebilirim. Zaten uzay bilimlerine ilginiz var epey beğenirsiniz herhalde. E tabii bunu da izlemediğinizi varsayarak öneriyorum :D
 
@Anonim ne yazık ki izledim :D ve her Nolan filmi gibi onu da çok beğendim , çok boyutluluk sahnesi efsaneydi :)
 
@evrim bilgen Genel olarak yazmıştım. Kimseyi kastetme gibi bir niyetim yoktu. Öyle anlaşıldıysam özür dilerim.
 
@antecurs Estağfurullah, sizi çok ciddi bir şekilde ifade etmiş görünce ben de şakasına takılmak istedim. :)
 
Neden Ay’ın Hep Aynı Yüzünü Görürüz?


15537 dosyayı görüntüle

15538 dosyayı görüntüle

Dünya’nın tek uydusu olan Ay gökyüzünde farklı zamanlarda farklı şekillerde görünür. Dolunay, ilk dördün, son dördün gibi isimler verilen bu haller yaklaşık olarak 29,5 günlük periyotlarla tekrar eder. Bu süre içinde hem Dünya hem de Ay kütleçekimi etkisinde hareket ederken Ay’ın Dünya’dan görünen yüzü hep aynı kalır. Yüzeyin görünen kısmının toplam yüzeye oranı tam olarak %50 olmasa bile %50’ye çok yakındır. Başka gezegenlerin pek çok uydusunda da gözlemlenen bu durumun sebebi Dünya üzerinde gelgitlerin oluşmasına da sebep olan kuvvetlerdir. Güneş’in ve Ay’ın kütleçekimi sebebiyle Dünya’da meydana gelen gelgit sadece okyanusları değil tüm gezegeni etkiler. Fakat karaların akışkanlığı okyanuslardan çok daha az olduğu için gelgitin karalarda neden olduğu deformasyon okyanuslarda olduğundan çok azdır. Üzerinde hiçbir kuvvet olmadığı zaman mükemmel bir küre şeklinde olan bir uydunun kesit alanı, gezegeninin kütleçekiminin etkisiyle zaman içinde ovalleşir (Dünya’nın gelgitler sırasında aldığı şekil). Şişkin kısımlardan birinin her zaman gezegene dönük olduğu durum ise sistemin en kararlı olduğu haldir.

Kaynak : (link)
 
Ay' ın hep aynı yüzünü görüyoruz çünkü Ay dünya çevresinde dönerken, kendi çevresinde dönmüyor. Çekirdeği soğuk, zaten bu yüzden gezegen değil, uydu sayılıyor. Pluton da bu sebeple gezegenler listesinden çıkarıldı, çekirdeği sönmüş.
 
Uzay aracı Messenger Merkür'e çakıldı

15631 dosyayı görüntüle

NASA'nın Ağustos 2004'te Güneş'e en yakın gezegen Merkür'ü gözlemlemek için fırlattığı Messenger uzay aracı ömrünü tamamlayarak gezegenin yüzeyine çakıldı.
NASA'nın Ağustos 2004'te Güneş'e en yakın gezegen Merkür'ü gözlemlemek için fırlattığı Messenger uzay aracı ömrünü tamamlayarak gezegenin yüzeyine çakıldı.
Uzay aracının resmi internet sitesi ve Twitter hesabından yapılan açıklamada, fırlatılmasından altı buçuk yıl sonra Merkür'ün yörüngesine yerleşen Messenger'ın yakıtının bittiği ve dört yıllık görevinin de sona erdiği belirtildi.
NASA'nın aracı, dün gece saatte yaklaşık 14 bin kilometre hızla Merkür'e düştü.
Mart 2011'de Merkür'ün yörüngesine oturarak gezegenin tamamını gözlemleyen ilk uzay aracı olan Messenger'ın düşmesiyle gezegenin yüzeyinde yaklaşık 16 metre çapında krater oluştu.
Çakılmanın gezegenin Güneş'e bakan yüzünde meydana gelmesi nedeniyle NASA teleskopları Messeger'ın Merkür'e çarpış anını gözlemleyemedi.
Uyduda bulunan ve ilk önce yakıt olarak kullanılması planlanmayan helyum gazının devreye sokulması sonucu Messenger'ın ömrünün beklenenden birkaç hafta uzun sürdüğü bildirildi.
2011'den bugüne Merkür'ün yörüngesinde 4 bin 100 tur atan Messenger, gezegenden dünyaya 289 binden fazla görüntü gönderdi. Saatteki ortalama hızı 147 bin kilometre olan uydu, gezegenle birlikte güneşin etrafında 32,5 kez döndü.
Avrupa Uzay Ajansı ve Japon Uzay Ajansı, 2024'te Merkür'ün yörüngesine yerleşmek üzere 2017'de iki yeni uydu fırlatmayı planlıyor.

Kaynak : (link)
 
çocukluğumdan beri takıntılı şekilde ufo ,dünyadışı yaşam vs konular ile çok ilgiliyim hatta bir defa çok yakın görsel tecrübem de oldu ama son bir kaç yıldır UFO , yada başka gezegenlerdeki yaşamdan çok AGARTA yani iç dünya ile ilgili araştırmalara daha çok önem vermeye başladım, yabancı bilgi kaynakları videolar vs oldukça fazla AGARTA hakkında fakat Türkçe yayında bir o kadar az , başka dünyalar griler vs yerine AGARTA'yı (HOLLOW EARTH) araştırmanızı zamanınız varsa tavsiye ederim çok uzun bir konu, elimde pdf şeklinde kitaplarıda mevcut (ömer sami ayçicek)
çok uzun olmayan ama AGARTA yı kısaca özetleyen AMİRAL BYRD'ın hikayesini okumanızı tavsiye ederim.
(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: ulaş depeli
@BF Okuru bu uzay fotosu çeken araçlar nasıl oluyor ? Yıllardır uzaydalar.
 
@Anonim abi benim çocukluğumdan beri var o hubbla hatta daha eski bunun yakıtı nasıl bir şey yoksa yakıt koymaya nasa gidiyormu ?
 
Mustafa Topaloğlu'na bir gün sordular:
"Sürekli uzaylı olduğunuzdan bahsediyorsunuz ama hep dünyadasınız??"

dedi ki;
"Dünya uzayda değil mi?"

;)
 
Geri