Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

İnsan kılığındaki yaratıklar

Scudo
Öncelikle geçmiş olsun.

Bahsi geçen mahlukatlardan, İstanbul Kadıköy-Kaynarca sahil yolu üzerinde bolca var. Özellikle mevsim şartlarına göre mağaralarından çıktıklarını gözlemliyoruz. Geneli yaz aylarını tercih ediyor.
 
@cazci
Katilmak isterdim size ama "Eskiyanin dunyaya hakim olmadigi cok az bir zaman dilimi vardir dunyada. Ona da Kurtulus savasi ve sonrasi birkac onyil diyebiliriz. Kalaninda gerek bu topikteki tur eskiyalar gerekse de bunlarin devletlesmis hali meseleye egemendir. Bizler de bu yuzden huzuru icimizde aramaya calisir kucuk seylerde mutluluk buluruz.
 
Geçmiş olsun hepimizin başına gelen üzücü olaylardan, şahsen bu tarz olaylarla karşılaşmamak için sadaka veriyorum ve bunları engellediğini düşünüyorum. Hangi birisiyle kavga ediyim. Geçen araba şıkıştırdı beni ışıklarda yakaladım adamı yanında eşi var özür diler gibi hareket yaptı. Bişey demedim ayıp olmasın diye yoluma gittim.
 
@Bahadır EKİCİ Size ve müstakbel eşinize çok geçmiş olsun, bence yine ucuz atlatılmış bir hadise. Değerli forum üyeleri başlarına gelen olaylar konusunda anılarını paylaşmışlar , insanın sinirlerine hakim olması bazen çok zor oluyor.

Benim bir önerim var, bir buluşmayı da "Bisiklet ve Bisikletli Farkındalığı" hakkında yapsak. Tüm Türkiye'de güçlü bisiklet ekipleri var ve bu ekipler aynı gün, aynı söylemlerle organize olamaz mıyız acaba? Yazılı ve görsel medyaya haber etsek, şöyle bahar başında bir farkındalık eylemi yapsak, haklı sesimizi duyursak medya aracılığı ile, ses getirici birşeyler yapılamaz mı? Organize bir çalışma, ne dersiniz?

Artık harekete geçme zamanı gelmedi mi pedal dostları?
 
@cazci
Söylediğinize kesinlikle katılıyorum her zaman sakin olmayı tercih etmişimdir fakat sevdiğinize zarar geldiğini ve çok kötü yaralandığını ya da öldüğünü düşünün.Ben şahsen ne yapabileceğimi tahmin bile edemiyorum.
 
böyle insan görünümlü sürücüler çok var. bitanesini yakalayıp temiz dayak atıp rahatlamak lazım
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır EKİCİ
@skywagon
Kusura bakmayın ama ben bunun işe yarayacağını hiç sanmıyorum.Neden yahu derseniz;

Karşıyaka bisiklet yolunda insanları defalarca kez uyardım, tartıştım.İnsan gibi söylüyorsunuz hayvan gibi cevap veriyorlar.Bizim insanımız maalesef anlamıyor.Bu yüzden yaz aylarında (İzmirde Mayıs-Kasım arası) bisiklet yoluna girmeme kararı aldık.Çünkü sinirlerimiz bozuluyor, akşam 2 tur atıp stres atalım diyorsunuz, stres olup eve dönüyorsunuz.Lanet olsun diyorsunuz.
Biz istanbula göre biraz daha şanslıyız istanbulda bisiklet yolunda mangal yapıyorlar :D
 
Bu olayın yaşanılan yerle yada başka bir şeyle alakası yok. Kişinin eğitimi ile alakası yok. Hepimiz trafikte bir şekilde pedallıyoruz. Hepimiz ağzımız sulanarak Hollanda yada Avrupa şehirlerindeki yollara imrenerek bakıyoruz. Benzeri olayları bende birçok defa yaşadım. Ama çözüm öyle bir ikisini darağacında sallandırmak yada benzeri cezalarla çözüme kavuşmaz. Toplum olarak direksiyon başına geçince bizlere bişeyler oluyor. Hepimiz agresif hepimiz F1 pilotu gibi gibi... Bisiklet kullanırken bizler ne kadar kurallara uyuyoruz? Işıkta bekler misin? Taşıtların arasında sürer misin? Kaldırımda pedallar mısın? birçok soru ve sorun. Benim bugüne kadar tek savunduğum ve olmasını istediğim tek gerçek belediyelere düşen sorumluluklardır. Ayrılmış bisiklet yolları. Kardeşim azı çoğu yok 1 km de aynı 10000 km de aynı. ayıracaksın iki tekerlileri. Şiddete hayır derken şiddeti uygulayan olmak doğru çözüm değildir diye düşünüyorum.
 
@Bahadır EKİCİ
Size tavsiyem,bir Manisali olarak söylüyorum Manisa sinirlari icindeyken nisanliniz onde siz arkada turlayin herzaman.Ozellikle Manisa girisinde sureyya piknik alani civarinda daha da kotu seyler ile karsilasabilirsiniz.ozellikle scoter motorla gezinen bir sapik var erkeklere bile laf atan cinsten varin gerisi siz düşünün.(bama ne soyledigini ozel msjla atabilirim [emoji2] )
 
bahadır bey,bu tip insanlar yurt dışındada olabilmekte,yapılacak tek iş uzun yollarda mümkün olduğu kadar trafiği az olan yerler olmalı,istanbul dışı,bıçkıdere keza öyle buraya erkenden gidilince sorun olmamış idi,pazar günü millet yatıyor 07.00 'de yazın 06.00 'da erken çıkarım ,1000 'de bir hanzometre olursada bana denk gelmedi,zati istanbulun en fazla km'2 düşen camoka miktarı malesef sahil yolları,öyle bol eğimli yollarda ne hikmetse araç yok (örnek bıçkıdere)tabi eğimi bol olan yerde araçlar daha fazla benzin yaktığından ,ceplerde yanar,bence benzinin litresi 20 lira olsunda bizde oh diyelim ,bu ülkede toplu taşımacılığa yönelir,tüm istanbulu kurtaracak proje raylı sistem altlı ve üstlü,birde şehirler arası havadan hava ray sistemi karayolları bize kalır sadece resmi araç kalır parası çok olan araba alır ,vergisinide 5 misli yapacaksın otomotiv sektörüde böylece batmış olur,işşiz kalan çok olacak özellikle otomobil tamircileri ve otomotiv sektöründe çalışanlar fakat devlet bunlara iş sahası yaratabilir,resmi araçlar elektrik ile çalışacak,ve petrol sektörüde gümlemiş olacak ,bu dünyayı daha temiz enerjiler ile çalışan araçlar kurtaracak , hızlı tren proje ,elektrikli olacak,deniz ve hava taşımacılığı devam edecek,otomobil tarihe karışacak belkide,zati bu bir abartı idi,herkese otomobil ne demek gördük,
otomobilsiz dört tekersiz bir dünyaya doğru pedallayacağız ,buna inanıyorum belkide 200 yıl sonra.
 
@Osman Tuğrul sevgili kardeşim merhaba nasılsın.başına gelen olay gerçekten çok tehlikeli bir olay geçmiş olsun .Bir benzeride benim başıma geldi geçen gün samsunsun atakum ilçesinde akşam bisiklet sürüyordum okul servisinden bir çocuk camı açtı ve bana bağırıyor dikkatimi dağıtmaya çalışıyor.Bunu yapan çocuk zannedersem ya ilkokul 4 yada 5 gidiyor olması lazım.Daha sonra ışıkta bekliyoruz servis minibüsüyle yan yanayız aynı çocuk içinde su bulunana pet şişeyi bana attı burda gerçekten bi sorun var ve sorumluluk aslında o servis şöföründe aslında ilgilenmiyorlar o şişeyi bana seyir esnasında atsaydı daha vahim sonular olabilirdi.Allahda bi problem olmadı.Herkese kazasız belasınız pedallar.İyi günlerr.
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman Tuğrul
@mustafaakcay55 Bir de şu var, düşünsenize ilk okul 5. sınıf bir çocuk bunu yapmış, ileri de bu tarz yetişenler bizim şuan günümüz de kişiler sanırım. Birde kişiler yanında ki kişilerden etkileniyor, gaza gelme durumu. Edep, adap öğretilmedikce bu sorunumuz ortadan kalkmaz.
 
  • Beğen
Tepkiler: C.Biberci
Egitim evde baslar, okulda devam eder ve kisi kendini yetistirmeyi egitmeyi empati kurmayi surdururse insan olur.
Okul cocugu ornegi en basit aciklamasi. Ilkokul terk bir suru egitimli insan vardir Anadolu'da. Bunun yanısıra bir suru universite mezunu, master yapmis cahilde vardir :(
Cehalet veya egitim parayla, pulla, mevkiyle, inancla, diplomayla elde edilen birsey degil maalesef...
Ortaokul ogretmeni bir kadin arkadasimizin basina geleni aktarayim ornegin:
Teneffus sonu derse girmek uzereyken bagirisan cocuklardan birisi 'ben o ogretmenin ....' seklinde agza alinmayacak bir kufur ediyor. Iceri girince cocugu koridora cekiyor terbiyesizligini konusup yerin dibine sokuyor. Sonra yaninda annesini ariyor ve durumu anlatiyor. Annede okumus, bir yerde ara yonetici vesaire bir kadin. Duyunca verdigi tepki 'aaa! bizim evde hic o sekilde konusulmaz. disaridan okuldan falan ogrenmistir bunlari. bizim ailemizde olmaz oyle sey' deyip kapatiyor. Ne ozur dileme, ne kendisiyle konusurum, ne utanma, ne sıkılma!
Boyle bir aile ve toplum yapisinda nasil insanlar yetismesini ve nasil saygi empati bencil degil bizcil yasam beklenir ki?
Tecavuzcuye kravat takti diye ceza indirimi yapan bir hukuk sistemi...
Karisini oldurene cinnet indirimi veren hakim...
Yolsuzluk yaptigi ortada olan vekile dokunmayan ve arka cikan sistem...

Kokusmus bir sistem ve ve toplumda ne bekliyoruz? Aile ve kulturumuz yozlasti.
'Avrupa Avrupa' denilen yerde de bu tip yaratiklar ve olaylar yasanmiyor degil. Ancak orada en azindan altyapi calismasi yapiliyor, hakkini arayan icin adalet mekanizmasi calisiyor, haksizliga ugrayana toplum hemen destek cikarak 'arizali' tiplerin sinmesini ve yaptigini tekrarlamamasini sagliyor.
 
Güzelim ülkesinde böyle hayvan bile olamayan insanlarla herbirimiz karşılaşıyoruz. Hatta motorsiklet kullanırken Karadeniz turunda iki şeritli yolda 90km hızla seyrederken. Arkamdan yaklaşan METRO TURİZM in otobüsünün sol şeridin boş olmasına rağmen emniyet şeride geçmem için sellektör ve kornaya yüklendiğini bilirim. Bunu bütün gün direksiyon sallamayıp geçimini bundan kazanan bu şöför parçası siitimin kaptan bozuntusu yapıyorsa diğer sürücüler neler yapmaz. Genelde böyle durumlarda karşılaştığımda intikam için plakayı almam yeterli oluyor. Emniyette samimi arkadaşım var. Sanal ortam ve bilgisayarla çok haşır neşir olduğumdan Ada'mın başına hertürlü çorabı örüyororum. Örnek o tacizde bulunan hayvanın telini emniyetten alıyorum. Sonrası zaten anasından doğdunuz pişman ediyorum. Sahibindene de sahte ilanlar plakasına kendi numarası monte edilmiş. Piyasanın yarı yarıya fiyatla arabasını ilan ediyorum. Belki günde 1000 tane galereci arıyordur. Bu bir örnek adresine kapıda ödemeli sipermişler. Kapısına sahte trafik cezaları yani photoshop ile yapılabilecek bütün kötülükleri yapıyorum. Ve en sonunda özel bir numaradan arayıp bisikletlilere karşı saygılı olmasını nezaman bir bisiklet görünce yapacağım pisliği yapmadan önce birdaha düşümesini başına geleceklerini anlatıyorum. Çünkü bu hayvanlar bunu hak ediyor.
 
@Serkanep enteresan bir intikam yöntemi :Dadam herhalde artık ne zaman bisikletli görse abi eçkiyordur.
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkanep
Eğitim yok değil var aslında. İlk başta ebeveynlerimiz olmak üzere akrabalarımız, çevremizdeki insanlar, okul, iş... bizi bir şekilde eğitiyor. Sorun bizi eğitenlerin bize ne verdiğinde yatıyor.

İnsan, alışkanlıklarının ürünüdür derler. İnsanın 70-80 yıllık yaşamının %95'ini aslında alışkanlıkları yönetiyor (çünkü her an düşünerek yaşamak olsa olsa insana hayatı işkence ettirmekten başka bir şeye yaramaz). Şu an ne işle uğraştığımız, kimle yaşadığımız, nerelere gittiğimiz gibi her şeyi alışkanlıklarımız belirliyor (koşullar değil). Eğitim dediğimiz şey aslında alışkanlıklarımızı kazandırmaktan ibaret. Nasıl düşüneceğimiz, neye inanacağımız, hangi etkiye nasıl tepki vereceğimiz, hangi olayda nasıl duygulanacağımız gibi her şeyi belirliyor. Çünkü alışkanlıklar zihinsel, duygusal, davranışsal eylemlerimizi oluşturuyor. Bize sorulan bir soruyla ilgili nasıl yanıt üreteceğimizi bile düşünsel alışkanlıklarımız yön veriyor.

Biz ülke olarak insana saygıya değil insan sevgisine değer veren bir alışkanlığa sahibiz. Saygı bu ülkenin genlerinde yok. Sevgi güzel bir ahlaktır ama herkesi sevmek zorunda değilsiniz. Mesela örf, anane, din, gelenek gibi, alışkanlıklarınıza uymayan birisini sevmeyebilirsiniz. İşte insanımız alışkanlıklarına ters gelenleri sevmediğinden ve insana saygının ne olduğunu dahi bilmediğinden bu davranışlarla karşılaşıyoruz. İnsana saygı senden olmayanı anlamayı ve kabul etmeyi gerektirir: senin dininden farklıdır, cinsel tercihi senden farklıdır, eğlence anlayışı senden farklıdır, sanat-bilim-siyaset anlayışı senden farklıdır. Sevmek zorunda değilsin ama saygı duymak zorundasın çünkü hayatı yaşamanın tek doğru anahtarı kimsenin elinde değil ve maalesef yaşadığımız yeri, seçmediğimiz ve ortak noktamız olmayan insanlarla paylaşıyoruz. Aslında işin özü, senin gibi olmayan insanların sana bir tehdit oluşturmasıdır; çünkü yetiştiğin kültür sana bir güven zemini (hayatı anlamlandırma zemini) hazırlamıştır, farklı olanlar bunu temelinden sallıyorlar ve her daim anlam arayışını sorgulaman ve iyileştirmen gerekiyor.
 
öncelikle geçmiş olsun arkadaşım. gerçekten anlamak çok güç hepimizin başına gelenleri... içlerinden biri ne yapıyorsunuz demiyor, içlerinden birinin ne yapıyoruz biz demeyeceğini biliyor hepsi de. nasıl bir ortamları, nasıl bir ilişkileri varsa, o ana kadar nasıl bir hayat yaşamışlarsa, hep o anı beklemiş gibi, birbirlerinden çekinmeden, telepatiyle anlaşmış gibi harekete geçebiliyorlar. gerçekten, insan bazen kendisini bir zombi saldırısının içerisindeymiş gibi hissediyor kimileyin. ısırılmayı beklemenin tedirginliğini muhafaza ediyor sürekli.


şunu söylemeden de edemeyeceğim. herkes saçma sapan, ele avuca sığmayan, en ufak bir mantık içermeyen fikir ve heyecanlarını kendilerine saklasın bence. asmak kesmek, kelle uçurmak. harami misiniz arkadaşım siz. neyi kovalıyorsunuz, tesis etmeye çalıştığınız kendi hukukunuzu haklı kılan nedir? daha fazla vahşetle tesis edilebilen bir şeyse adalet, daha fazla vahşetle rahatlayabilen bir şeyse vicdan, hiç rahatlamasın.
şiddete ve hukuksuzluğa o kadar karşı olup, o kadar öfkeli olup, güya o kadar kötü şeyler olduğunu düşünüp, ceza olarak yine şiddeti ve hukuksuzluğu isteyen bir "adalet" anlayışının ve sözümona vicdanımızın da ta orta yerine tüküreyim. vicdansızlığı yaratan karanlık, bu mantıksızlığın de baş sebebi elbette, bu hastalıklı adalet anlayışının da zemini. ne öfke doğru yere kanalize edilebiliyor, ne vicdan rasyonel bir zemine oturtulabiliyor, ne adalet düşüncesi temellendirilebiliyor. baştan sona kokuşmuşluk. nereden baksan tutarsızlık... neyi neresinden düzeltmeye çalışmalı, yeni kurbanlar olmaması için ne yapmalı, ümidi nasıl muhafaza etmeli bilemiyor insan.
 
Geri