Mustafa Bey, niyetinizin iyiliğinden şüphe etmiyorum ancak bu sebeple sizin daha dikkatli konuşmanız gerekiyor. İnsan sağlığı "Ben biliyorum da konuşuyorum" diye diye hata yapılacak kadar cahil cesareti kaldırmaz maalesef.
Clenbuterol sinir sistemini uyarıcı bir ilaç. ß2 otomatik sinir sistemini hızlandırdığı için damarları, hava yollarını genişletiyor. Yağ yakımı ile kalp hızının beraberce bağlı olduğu ß2 sinir sistemi uyarımı sebebiyle doping sınıfında. Steroid değil. Normalde egzersizle artan adrenalinimiz de vücudumuzda aynı işlevi görüyor.
Maalesef bu gibi ilaçlar, ki insan kullanımına bile alınmayan ilaçlar, sanki enerjimizi besinimizi almak için peynir ekmek gibi söz ediliyor. Bu çok yanlış. Herkes yorulabilir, güçsüzlük hissedebilir, bir yeri ağrıyabilir. Ağrı, canlılık belirtisidir unutmayalım. Sinirlerimizin bizi uyarması demektir. Elbette düşünülüp doğru sebebi bulunduktan sonra ancak bilirkişi gözetiminde gerekli ilaçlara başvurulabilir.
Beslenme ile alınacak gıdalar için bir sindirim sistemimiz oluşmuştur ancak bu sistemimiz ilaçların alınması için tasarlanmadığından oluşabilecek rahatsızlıklara karşı uyarmak isterim.
Spor veya gündelik yaşantımız sırasında, ATP halinde hücrelerimizde enerji kullandıkça hücrelerimizin enerji paketleri mitokondrilerimizin enzim seviyeleri azalıyor. Yani enerji üretip tüketmek için belirli gıda gruplarına ihtiyacımız var.
Ana besin grupları Karbonhidrat, yağ, protein olduğu kadar da mineral vitamin ve koenzimlere de protein olarak ürettiğimiz enzimlerimizin işlevlerini hayatı destekleyecek hızda sürdürmesi için ihtiyacımız oluyor.
Et yemeden hayatta kalmamız mümkün olsa da, B12 vitaminini gündelik hayatta yemediğimiz ama yiyebileceğimiz sınırlı kaynakları olsa da, bir balık veya bir et yememiz yeterli ve düzenli beslenmedeki temel taşlarda yer alıyor.
Vitaminlerden B grubu ve C vitaminlerinin suda çözündüğünü biliyorsunuz. İşte B grubu vitaminleri, enerjiniz için son derece gerekli; çünkü 1000 kalori yakabilmek için her birinden ortalama 6ug B1,B2,B3,B6 vitaminine ihtiyaç duyuyorsunuz. C vitaminine ise adrenalin üretmek için ihtiyacınız oluyor.
Enerji olarak hücrelerimize taşınan en sık kullanılan ATP kaynağı karbonhidratlardan elde ettiğimiz glukoz şekeri, karaciğerimizde glikojen olarak depolanıyor ve karaciğerimiz kaslarımız kullandıkça kana glukoz veriyor. Kimi protein yapıtaşı aminoasitlerden de glukoneogenez dediğimiz şekere dönüşüm olsa da, en hızlı akaryakıt glukoz şekeri.
Fruktoz ise, halkasının 5'li olmasıyla enzimlerle farklı etkileşiyor, hücrelerimize daha farklı şekilde aktarılıyor. Kas hücreleri normalde glukoz yakalamak için insülin veya kasılma uyarısıyla paketledikleri GLUT-4 reseptörlerini hücre yüzeyine yelken gibi bıraksalar da, fruktoz için bu mekanizmadan farklı şekilde çözünüyor ve kanda taşınıp hücrelere alınması o sebeple glisemik endeksinin 19 olmasından da görebileceğimiz gibi daha yavaş. Fruktozu karaciğerimiz de işleyebiliyor. Glukoz, glikojen, gliserol veya trigliserit haline çevirebiliyor. Fruktoz sağlıklı mı değil mi okuduklarımdan kanaat getiremedim. Glukozla karşılaştırıldığında, serbest radikaller oluşturmaya ve enzimlere yapışan bu radikallerle hücrelerimiz için daha kararsız bir yapısı olduğu için hücrelerimizin evrimsel süreçte sağlıklı kalmak için glukoza yöneldiğini okudum. Ne kadar doğru emin değilim, karaciğerin fruktozu teslim aldığı gibi, diğer işlevlerinden daha öncelikli işlediğini okudum. Fruktozun kötü bir huyu var, hücrelere insülin gibi bir uyarı olmaksızın sorumsuzca geçebiliyor ve trigliserit hücre yağlanması yapıyor.
Trigliserit yağ olarak bildiğimiz, aslında beslenmede yeri olmayan iç yağı. Yağda çözünen vitaminleri aldığımız kaynaklardan biri değil diye biliyorum, buna yağ halinde depolanmış şeker diyebiliriz. Kas hücrelerimiz spor esnasında bol miktarda bu trigliseritleri Krebs döngüsüne katıp enerjiye çevrebiliyor. Bir BBC belgeselinde 30 dakika şiddetli egzersizde kanımızdaki trigliseritlerin 1/3'ünü kullandığımızı izlemiştim.
Sağlıklı yağlar, doymamış(hidrojen bağlanmamış) zincirlerinin çok olduğu yağlar deniyor, ancak yanlış hatırlamıyorsam biyokimya öğretmenim hindistan cevizi yağının da doymuş olsa bile kalp sağlığımız için sağlıklı olduğunu söylemişti. Çiğ yağların sağlıklı olduğunu, ısı ile oluşan zararlı trans yağ zincir bağlantılarından noksan oldukları için vücut doğamız için sorun teşkil etmediklerini okuduklarımdan fikir yürüterek söylüyorum.