Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Milletimizin arabaya büyük tutkusu olması

Dolmuşçuluk mesleği, Türkiye'de çarpık kentleşmenin getirdiği bir zorunluluktan doğmuş bir meslektir.Ve bu dünyada dolmuşçuluk mesleği başka bir ülkede yoktur.Sadece ve sadece bizim ülkemize has bir meslektir.

Arkadaşlar burada konuşulan yazılan, çizilen şeylerin çoğu problem ağacının yaprakları ya da bir kaç dalı; ben problem ağcının toprak altındaki kökünden başlayark bu işi her yönüyle tatışmaya davet ediyorum.

(bena araç sahibi biri olarak kesinlikle arabaya karşı biri değilim beni sakın yanlış anlamayın.)
 
  • Beğen
Tepkiler: msd_57
Scudo
Aslında konu ultegrax in actıgı amacı dısına cıkmakta bunuda dikkate alarak yorumlara dewam etsek fena olmaz dileklerim mevcut
 
  • Beğen
Tepkiler: Fatih Ertörün
@ultegrax

herkez bu durum da otomobil sahibi olabilir! ayrıca 40 kişi örnegi mantıksız zaten böle bir durum sözkonusu bile degil! ayrıca herkez sizin gibi yapmak durumunda degil! adamın para harcamama gibi bir sorunuda yoktur!ve son sözüm dolmuşların ülke genelinde kaldırılmasının en dogru oldugu gercektir! ve zaten halk otobüsleri yetiyor! bu durumdada otomobiller rahat dısarı cıkar
 
Toplu taşımacılıktan sadece dolmuş anlaşılmasın.İlk sayfadan buraya kadar yazılanları okursanız dolmuş kelimesinin 1 kez dahi geçtiğini sanmıyorum.Yazılanların merkezinde otobüs,tren,vapur,metro vardı.Doğru,dolmuşlarda bir toplu taşım aracı lakin dolmuş kullanıcılarının genelinde var olan kuralsızlığın kural haline gelmesi,Bende dahil herkesi mecbur kalmadıkça dolmuş kullanımından uzaklaştırmıştır.Toplu taşımdan ilk akla gelen dolmuş olmamalı.Yani dolmuşçu,bisikletli ezdi diye otobüse,trene,metroya binmeyecekmiyiz?Bisiklet sadece gezi ve spor amaçlı değildir,aynı zamanda bir ulaşım aracıdır.Bunun aksini kimse iddia edemez.Hastanı tabiki özel aracınlada götürebilirsiniz,zaten aksini yazan olmadı.40 kişi örneğinin mantıksızlığı ne demektir bunuda anlamış değilim.
 
"Toplu taşıma" dan kasıt tabii ki dolmuş değil. Dolmuşa neden takılındı anlamadım.

Ayrıca pek çok konuda sonuçlara bakılarak yorum yapıldığını farkettim, o sonuçlara yol açan nedenlere değinilmemiş. Örneğin "gece 1-2 de toplu taşıma bulabiliyor musunuz?"
İyi de gece 1-2 de toplu taşıma aracı bulamamamızın sebebi zaten toplu taşımaya yeterince önem verilmemesi. Verilseydi bulabilirdik.

Ayrıca yük taşımak için kullanılan araca "kamyonet" ya da "kamyon", hasta taşımakta kullanılan araca "ambulans", yangın söndürmeye yarayan araca "itfaiye" denir. Burada "otomobil" i tartışıyoruz. Bunu söylememin sebebi, bazı arkadaşların "mesleği taşımacılık olanlar ne yapsın" gibi itirazlarda bulunmasıydı.

Bir sözüm de, "maddi durumu iyiyse neden otomobil/modifiyeli otomobil kullanmasın ki" tarzı sorularına. Aşağıdaki sebepler yeterlidir umuyorum:
- Kulandığınız otomobille "her canlının" yaşadığı dünyayı ısıtıyorsunuz. Motor gücünüz ve yaktığınız benzin ne kadar fazlaysa bunu o kadar çok yapıyorsunuz üstelik. 20-30 yıl sonra çocuklarımız sizce nasıl bir dünyada yaşayacak?
- Kullandığınız otomobille emniyet şeridi dahil yolun tamamını işgal ederek acil ulaşım gerektiren durumlarda (ambulans, itfaiye vb) gecikmelere neden oluyorsunuz.Trafiğe takılıp kalmış o kadar çok ambulans gördüm ki.
Ayrıca her sabah işe giderken emniyet şeridini işgal etmiş otomobiller ve dolmuşlar yüzünden bazen santim santim yol alıyorum.
- Kullandığınız otomobille benim de yaşadığım şehri gürültüyle dolduruyor, kornaya gerekli gereksiz basarak iş yerimde kafamı şişiriyor, işgücü ve verimlilik kaybına neden oluyorsunuz (eminim benim gibi pek çok insan var).
- (Bir arkadaş "Yarış pisti mi var kullanabileceğimiz, hız tutkumuzu nasıl giderelim gibi birşey söylemiş) Modifiyeli araçlarınızla yollarda hız yaparak insan yaşamına kastediyorsunuz, ki bir arkadaşımı bu tür bir "kaza" da kaybettim.
- Otomobiller yüzünden 17 km lik Sarıyer-Mecidiyeköy yolu otobüsle 1,5-2 saat sürüyor. Neyse ki bisikletle gidiyorum da süre biraz kısalıyor.

Liste uzar gider, yazmaktan yoruldum.
Burada "yapıyorsunuz, ediyorsunuz" derken burada yazan arkadaşları suçlamıyorum. Şoförlerin genel tavrı bu, ben de genele yönelik yazdım. Sadece sizden ricam, eleştirdiğimiz noktaları bir düşünün, sonuçlara takılmayın, o sonuçları oluşturan sebeplere bakın. Başkalarını da etkileyen durumlarda kendinizi o kadar haklı görmeyin.

NE YAPILMALI

Mesaj kirliliği olmaması için varolan mesajımdan devam ediyorum.
Sonuçlara değil o sonuçları doğuran sebeplere bakmalıyız.
Kişisel fikrim, sadece ülkemizde de değil, tüm dünyada bir dizi önlem alınması.
Bence şu aşağıdaki önlemler alınabilir:
- Yeni karayolu yapılmasın. Ülkemizin her yerine karayolu var. Karayollarının bütçesi var olan yolların düzeltilmesine harcansın. Çünkü yollarımız da insan hayatını tehdit ediyor. Virajlarda ters eğim mi istersiniz, otoyolda bile koca koca çukurlar mı.
- Yeni karayolu yapmayarak kurtarılan bütçe demiryolları ve hızlı trenler yapımına harcansın. Bir trenle tek seferde binlerce insan taşıyabilirsiniz.
- Deniz yolları geliştirilsin. Ülkemizin üç tarafı deniz diyoruz, ama vapurla bir şehirden diğerine gidemiyoruz.
- Ehliyet alımı zorlaştırılsın. Şoförler düzenli olarak trafik sınavına ve psikolojik kontrollere girsin. Sınavların/kontrollerin olumsuz çıkması durumunda ehliyetler geri alınsın, ta ki sınavları tekrar geçene dek.
- Şehir içinde kullanılacak otomobillere beygir gücü sınırlaması getirilsin.
- Egzosundan aşırı duman salan, aşırı gürültü yapan vb. otomobiller trafikten men edilsin.
- Dolmuşlar kaldırılsın, yerlerine belediye otobüsü/tramvay vb. konsun.
- Şehir içinde raylı sistemlere yatırım yapılsın.
- Belediye otobüsleri modernleştirilsin ve çalışma saatleri 24 saate yayılsın.
- Şehir içlerinde ambulans/itfaiye ve belediye otobüsleri için otomobillerin kesinlikle giremediği yollar yapılsın.
- Şehir içi ve şehirlerarası yollara bisiklet yolu da eklensin.
- Kısa mesafelerde yayalar için kolaylıklar düşünülsün. Mesela dik yokuşlara yürüyen merdiven konulması, sakat ve yaşlılar için.

Fikrimce bunlar uygulanabilir şeyler. Ve büyük bir rahatlama sağlayacağını düşünüyorum. Otomobil kullananların da işine gelecektir.
 
J. laguna arkadaşıma tamamen katılıyorum bu konuyu açmamdaki maksadımı aslında çok iyi özetlemiş.Teşekkürler.
 
Sevgili Arkadaşlar,
Öncelikle konunun uzaması bir çok insanın çevre konusunda ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor ki bu da aslında çok güzel bir şey.
Eğer insanlar bu konuyu tartışıyorlar ise mutlaka çözüm bulacaklar ve buldukları çözümü hayata geçireceklerdir. Bu nedenle konuya katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.
Öyle zannediyorum ki ben ve benin gibi düşünen insanlar arabanın insanlığa tanrının bir lütfu olduğunu çevreye hiç bir zarar vermediğini düşünmüyorlardır.
Daha önceki yazılarımda verdiğim örneklerin spesifik örnekler olduğunu ve konun sonuçlarını tartıştığımın da farkındayım ama otomobil konusu zaten bir sonuç değilmidir. Neden sonuç ilişkisine girdiğimizde aşağıdaki gibi basit bir sıralama yapılabilir.
1.Üretim Kar Amacı Taşır
2.Karını Arttırmak İsteyen Girişimci Makineleşmeyi Tercih Eder.
3.Makineler Sayesinde Üretimini Arttırdığı İçin Pazar Gereksinimi Doğar
4.Pazar Arayışları Rekabete Yol Açar
5.Makinleşme Çevreyi Kirletir.
6.Pazar Arayışları Savaşlara Yol Açar.
7.Savaşlar İnsanları Öldürür ve Çevreyi Kirletir.
Neden: Üretimin Kar Amacı Taşıması
Sonuç: İnsanların Ölmesi ve Çevre Kirliliği
Şimdi biz bu spesifik veya abartılı sıralamanın ortasından makinalaşmayı çıkartalım dersek, makinalaşma doğru bir şey değil dersek söylediklerimiz yanlış olmaz ancak dedimize çare de olmaz. Bu nedenle sorunu iyi analiz ederek çözümleri de gerçekçi kurgulamak durumundayız.
Sevgiyle Kalın.
 
  • Beğen
Tepkiler: Fatih Ertörün
Sanayi devriminin de tabi bu işe temelde yatan etkisi var.Sonuçta bu kadar araç dünya kadar makina parklarında sistematik bir şekilde üretiliyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: Özcan AYDINOĞLU
Benim yaşadığım ilçede bile artık araç park edecek yer kalmadı, bırak araç park etmeyi yürüyecek kaldırım dahi kalmadı. Herkes bir araba alma çabasına girmiş durumda nedir bu araba sevdası anlamış değilim, eğer ki küçük bir yerse yaşıyorsanız masraftan başka birşey değil bu ulaşım aracı. Çevremde bile okadar çok ki sırf çevre'nin kirlenmemesi için araç sahibi olmayan insanlar, hepsini tebrik ediyorum buna bende dahil.

Yaşanası şehirler için ulaşım araçlarını daha dengeli kullanmak şart. Otobüs'ler bile artık elektrikliye döndüğü için bir gelişme olduğunu düşünüyorum bu duyarlı çevreciliğe sizleride davet ediyorum.
 
bıktım arkadaş şu arabalardan , trafikten bakkala bile arabayla gidiyorlar utanmasalar arabada yatıp kalkıcaklar bisikletliye saygı sıfır istisnalar hariç yol onların gibi
izmitte aynı şekilde gün geçtikçe istanbul trafiğine dönüyor mümkün oldukça yolu uzatıyorum trafiğe girmemek için yoksa küfürbaz yaptılar beni çileden çıkmamak elde değil
 
Çocukluğumdan beridir o otomobil tutkusu bende de var. Hatta otomobil tutkum yüzünden makine yüksek mühendisi oldum desem yalan söylemiş olmam :) Hele ki Porsche, BMW'yi ayrıca severim. I3,B4,I5,I6,V6,V10,V12 motorların ses karakterini ayrıca severim. Bazen gözlerimi kapatıp atmosferik bir aracın sesini duyduğumda tınısından kaç silindir olduğunu, silindir yerleşimini, yaklaşık gücünü, turbo besleme olup olmadığını tahmin edebiliyorum. Evet fosil yakıtla çalışan her sistem gibi otomobiller de çevreci değil. Fakat bana göre bu bir tutku... Motorsporları ve benzin kokusu... Herkes anlayamaz tabiki :)
 
@uguryilmaz144 arabayı elbette severim benimde küçüklükten beri araba merakım vardır özellike spor modeller ve amerikan kasalar :) ama konu farklı heryer araba doldu trafik işlemiyor park edicek yer yok şehir içi ana baba günü gibi 2 adımlık yerlere bile araba ile gidenler sahile hava almaya gidicek adam araba ile gidiyor 15 dklık mesafe yürüseler biyerleri aşıncak :)
 
Bence ülkemizde en büyük problem ehliyet sorunu.daha arabanın kapısını açmasını bilmeyen hatta tabiri caiz ise araçta vitesin yerini bilmeyenlere peynir ekmek gibi ehliyet veriliyor.1992 yılında ilk aracımızı aldık o yıllarda o zamanlar yaşım 15-16 arabayı az çok yerinden kaldırma vites gaz,debriyaj vs öğrendim ve iş yerinden tabi o zamanlar yollar şimdiki gibi otomobil dolu değil iş yerimizden 3-5 cadde ileriye doğru gidip gelerek araç kullanmasını öğrendik.daha sonra ancak ve ancak 30 yaşımda yıl 2006 ehliyet sahibi oldum.92 yılından bu yana araç kullanıyorum 9 yıllık ehliyetim var ama hala ben sürücüyüm diyerek trafiğe çıkmaya korkuyorum ama adama bakıyorum dünki çocuk almış ehliyetini 1 aylık sokaklarda cirit atıyor.daha geçen gün bir bayan sürücü cadde üzerinde geliyor soldaki sokağa dönüş yapacak ama akla karayı seçerek dönüşü yaptı yahu sen daha cadde üzerinde sokağa dönüş yapamayan insana nasıl olurda ehliyet verirsin be adam.şaşıyorum doğrusu.
 
Bence ülkemizdeki sıkıntı araç kalabalığından ziyade, araç kullanan insanların eğitimsizliği, araç kullanma becerilerinin düşük olması ve ihtiyacı olmayan insanların bile araç sahibi olup gereksiz yerlerde araç kullanmaları. Misal bekar bir insanın otomobile ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum şahsen. Ancak işin içine eş, çocuk durumu geldiğinde araç sahibi olmak kaçınılmaz oluyor. Bende bir otomobil tutkunuyum, hatta kullandığım otomobil karbon emisyonu oldukça düşük ve çevreci bir otomobil, Citroen C3 1.4 hdi. Fakat şehir içinde nadiren araç kullanıyorum diyebilirim. Keşke her vatandaşımız bu konuda bilinçli davranarak, sadece ihtiyaç durumunda araç kullanıp, kuzey avrupa ülkelerinde olduğu gibi insanlarımızı daha çok bisiklet kullandırmaya özendirse. Misal şimdi bisikletimle kavşakta ışıklarda durduğumda 5 araç 1 bisiklet olursa hiçbir araç sürücüsü bisiklet kullanmak için harekete geçmez. Ama aynı kavşakta 3 bisiklet, 2 araba dursaydı eminim insanımız bisikletin yaygın bir ulaşım aracı olduğunu görüp bisiklet kullanmaya yönelecekti. Ve ben inanıyorum ki bisikletle ulaşım yaygınlaştıkça insanlar da buna daha çok rağbet gösterecektir... Umudum bu yönde...
 
Hayata bir kere geldim onda da mümkünse araba eksik olsun. Araba almadım, çocuğum olmasına rağmen de almamakta diretiyorum. Yılda 2 en fazla 3 kere bayramda, hastalıkta yada istisna bir acil durumda olsa mıydı derim gerisinde aramam. Bol bol yürürüm, acil işim varsa da taksiye binerim. İnanın çok daha ucuza geliyor.
 
@Kerem Özbayrak Kesinlikle haklısınız. Araç bedeli, trafik sigortası ve kasko masrafları, motorlu taşıtlar vergisi ıvır zıvır, muayenesi, periyodik bakımları ve yedek parça masrafları, yediğin trafik cezaları, akaryakıt masrafına kıyasla arada sırada taksi kullanmak hakikaten daha ucuza geliyor.
 
Geri