Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Şu an içinizden ne geçiyorsa yazın

Kabullendiğim tek şey bu ülke ne ise onları yöneten ve talip olanlar aynı terbiyesiz ve ahlaksız insanlar.
 
Scudo
Alıntıdır
"Ahlaksızlar ve terbiyesizler önceden de yönetti Muz Cumhuriyetini ama Muz Cumhuriyeti tarihinin gördüğü en LİYAKATSİZ ekip şuan yönetimi tam manasıyla ele almış durumdadır."
 
Vatandaş olarak kendimizi ifade etme hakkımızın bile elimizden alındığı, ötekileştirildiğimiz, nefretin nesnesi haline getirildiğimiz, terörize edildiğimiz, bizim yerimize düşünülen-karar alınan bir sistemde tek hakkımız kaldı: Oy vermek. O yüzden apolitik yaklaşıp kenara çekilmek gibi bir lüksümüz yok. Bir sokak röportajında şeriatı savunan bir adama kime oy verileceği sorulunca şunu demişti: "Oy kullanmak Allah'a şirktir, o yüzden kullanmıyorum." Onunla aynı düşünmesem de oy kullanmayınca, onunla aynı kefede olacağımdan sonuna kadar sandık...

Son sözümü ilk söyleyeyim : kesinlikle sandığa gidip görevimizi yerine getirmek şart, ancak bunun birşeyleri değiştirmesi, oy çuvallarını anne kuş gibi koruyan insanların emeklerinin karşılık bulabilmesi şu aşamada öncesine göre çok daha zor.

Benim de içine dahil olduğum büyük bir muhalif seçmen grubu sandığa söylenerek gitti. Bunun en temel nedeni vekil listesine monte edilerek şimdilerde meclise doldurulan akp çıkması, ülkeyi bu hale getirmekte emeği çok olan, sözde muhalif isimlerdi.

Evet %90 gibi oldukça yüksek bir katılım oranı vardı, ancak diğer taraftan bakıldığında bu yaklaşık 10 milyon sandığa gitmeyen seçmen demek. Bu insanların önemli bir bölümünü ise çeşitli nedenlerle küskün olan kesim oluşturuyor. İçinde bulunduğumuz şu anormal durumda küskünlüğü bir şımarıklık olarak görmek mümkün ama ıskaladığımız önemli bir nokta var : Türkiye'de insanlar makul olana değil duygularına hitap edene oy veriyor.

Yerle bir olmuş, kısmen haritadan silinmiş, resmi rakamlarla bile en az 50.000 canın yitip gittiği bölgelerde bile verilen oylara bakıldığında ortaya şu sonuç çıkıyor: kitle psikolojisi rasyonel olanı değil kendisine güç gösterisi yapanı seçme eğilimine sahip. O nedenle 2700 maddelik politik eylem planını değil, kendisine bireysel olarak hemen hiçbir faydası olmayacak uçak gemisi bile olmayan uçak gemisini, savaş uçağını tercih ediyor.

Evet sandığa gidelim tabiki ama Einstein'in meşhur sözünü de unutmayalım:

"Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir."
 
Aylar öncesinden yaptığımız bir plan nedeniyle o tarihlerde yurtdışında olacağımızdan ikinci turda oy veremiyoruz. THY ve Pegasus uçuş iptali ve değişiklik için kolaylıklar sunmuşlar ama yurtdışında katılacağımız etkinliği bitirdikten sonra bizi pazar günü oy vermeye yetiştirecek uygun saatli bir uçak yok malesef. Bir yandan içim içimi yiyor oy veremeyeceğim için ama bir yandan da seyahat planının iptali gibi bir durumda maddi ve manevi yaşayacağım kaybı düşünüp, zaten bir şey değişmeyecekken değer mi ki buna diyorum.

sandığa gitmeyen %10'luk kesimin içerisinde bunu bir tercih olarak değil, zorunluluktan yapmak durumunda kalanları da hatırlatmak isterim o yüzden. Özellikle gençler bu katılım oranının aslında ne kadar yüksek olduğunun farkında olamıyor malesef. Çevremde hastalıktan, yaşlılıktan, farklı şehirde kaldığından (bir kısmı da ergenlikten) oy vermeye gidemeyen birden fazla insan biliyorum.
 
herkes kendi gibi biri tarafından yönetilmek istiyor olmalı ki, ülke geneline baktığımızda alınan sonuçlar şaşırtıcı değil.
 
  • Beğen
Tepkiler: Scyleia
Öneri isteyebilirmiyim. Bir bisiklete özendim fakat ağırlığım normalin dışında, 120 kiloyum 179cm boyum var. Mossonun 739SCA 105 modeline özendim fakat ağırlığım için uygun mu bilmiyorum. Satıcılara mesaj attım fakat cevap da vermediler. Bu model benim fiziklerime uygun değilse tavsiyelerinize açığım.
 
herkes kendi gibi biri tarafından yönetilmek istiyor olmalı ki, ülke geneline baktığımızda alınan sonuçlar şaşırtıcı değil.
evet kendilerini görüylar adamda,
ben olsam bende yapardım(!) diyorlar.
 
Diyeceklerim kuvvetle muhtemel yanlış anlaşılacak, fakat kötü niyetle yazmıyorum, hatta denebilirse her iki tarafın da içinde bulunan, her iki tarafın insanlarıyla birebir samimiyette olan bir vatandaş olarak yazıyorum.

Söylenecek çok şey var, ama en önemlisi, teorilerin arasında boğulmadan, şöyle olursa böyle olur matematiğine kapılmadan şudur (orijinalini bulamadım, mealen aktarıyorum): "Türkiye'de seçimler kim yönetsin diye değil, kim gelmesin diye yapılır."

Yani? Kazanamayacak tek adam vardı, ısrar etti kendi isminde. Israrını kabul ettirmek için f/p oranı (0 oyla 38 milletvekili) çok yüksek bir şekilde başka partileri de getirdi yanına.

Aklım alıyor mu? Bu seçime kadar pek almıyordu. Bu seçimden sonra neyin ne olduğunu daha iyi anladım sanıyorum. Sadece tek bir şey söyleyeceğim bu hususta: Aday olmasın diyenler, aday olunca sevindiler. Fark yiyince ama biz demiştik dediler. Demek ki her yola gelebilen bir kitlesi var bu ısrarcı adayın. Demek ki önlerine kim konulsa tıpış tıpış gidip oy kullanacaklar.

Bol bol suçluyu başka yerde aramaya devam. Ama onlar nasıl birinci olur, biz daha hümanistiz, daha iyiyiz demeye devam. Ama onlar bağnaz, yobaz demeye devam. Sağdan soldan alıntılar (akıllıca yapanlara değil elbette sözüm) yapıp, bak biz onlar gibi değiliz, zekiyiz demeye devam.

Ne kadar tanıdık, değil mi? İşte söylemekten bıkılmayan yirmi yıllık hikâye.

Artık aklım alıyor. Karşı tarafı neyle itham ediyorsa, kendilerinin o ithamdan daha fazlasını yapmaya hazır bir kesim var. Üstelik bu kesim uzaklarda değil. Maalesef.

Daha da söylenecek şeyler var elbet, fakat madem alıntılar çok seviliyor, ben de bir alıntıyı biraz değiştirerek kapatayım: "Eksiklik kendi özümüzde."

Herhalde kâfidir.
 
Diyeceklerim kuvvetle muhtemel yanlış anlaşılacak, fakat kötü niyetle yazmıyorum, hatta denebilirse her iki tarafın da içinde bulunan, her iki tarafın insanlarıyla birebir samimiyette olan bir vatandaş olarak yazıyorum.

Söylenecek çok şey var, ama en önemlisi, teorilerin arasında boğulmadan, şöyle olursa böyle olur matematiğine kapılmadan şudur (orijinalini bulamadım, mealen aktarıyorum): "Türkiye'de seçimler kim yönetsin diye değil, kim gelmesin diye yapılır."

Yani? Kazanamayacak tek adam vardı, ısrar etti kendi isminde. Israrını kabul ettirmek için f/p oranı (0 oyla 38 milletvekili) çok yüksek bir şekilde başka partileri de getirdi yanına.

Aklım alıyor mu? Bu seçime kadar pek almıyordu. Bu seçimden sonra neyin ne olduğunu daha iyi anladım sanıyorum. Sadece tek bir şey söyleyeceğim bu hususta: Aday olmasın diyenler, aday olunca sevindiler. Fark yiyince ama biz demiştik dediler. Demek ki her yola gelebilen bir kitlesi var bu ısrarcı adayın. Demek ki önlerine kim konulsa tıpış tıpış gidip oy kullanacaklar.

Bol bol suçluyu başka yerde aramaya devam. Ama onlar nasıl birinci olur, biz daha hümanistiz, daha iyiyiz demeye devam. Ama onlar bağnaz, yobaz demeye devam. Sağdan soldan alıntılar (akıllıca yapanlara değil elbette sözüm) yapıp, bak biz onlar gibi değiliz, zekiyiz demeye devam.

Ne kadar tanıdık, değil mi? İşte söylemekten bıkılmayan yirmi yıllık hikâye.

Artık aklım alıyor. Karşı tarafı neyle itham ediyorsa, kendilerinin o ithamdan daha fazlasını yapmaya hazır bir kesim var. Üstelik bu kesim uzaklarda değil. Maalesef.

Daha da söylenecek şeyler var elbet, fakat madem alıntılar çok seviliyor, ben de bir alıntıyı biraz değiştirerek kapatayım: "Eksiklik kendi özümüzde."

Herhalde kâfidir.

Mesele kaybedilmeyen devam eden kısmı değil. Olmuş bitmiş olan meclis ayağıdır.
Hadi Ülke tepki verdi istemedi, istenmeyen adamı?(bende istemiyorum)
Mecliste niye böyle bir tablo var?

"İnsanlar hak ettiği şekilde yönetilir."
 
Burada eskiden beri yaşan Türkleri zaten pek sevmiyorum :snzdglsn: Bugün haklılığım birkez daha ispatlandı. Nurten isimli bir satıcıyla ebayda iletişime geçtim, kendisinden sözlük alacaktım. Cuma yazışmıştık. Hafta başı gelip alacağım dedim. Tamam görüşmek üzere dedi. Bugün mesaj attım "sattım" demesin mi :snzdglsn:
Siz, camışsınız. Sizin ağzınızdan çıkan sözün herhangi bir bağlayıcılığı veya hükmü yok demekki. Sizi, adam yerine koymamakta haklıymışım demekki :snzdglsn:

Görmeniz lazım gerçekten. Çok değişik bir ırk var burda. Türk dediğin kişinin belli başlı kalıtsal, örfsel ve daha pek çok açısal özellikleri olur, onu Türk yapar. Bunlar gerçekten pek çok şeyi bir kenara bırakmışlar. Ama mikrofon uzatsan hepimizden daha Türk çıkar :D Yürügit...

Alaman haber kanalları bugünlerde bizim seçime çok konsantre. Deutsche-Türken diyolar bizimkilere. Alaman Türkler :snzdglsn: Ve haklılıar. Bunlar evet Alman değil, ama Türk de değiller, bunlar kesinlikle Alaman Türk. Öyle kabul ediyorum artık onları. Onlarla bir hemşeriniz gibi konuşamazsınız, o sıcaklığı, o samimiyeti, o anlayışı, o hiçbirşeyi bulamazsınız. Yoktur onlarda. Ha sorsanız, var :acpsnr:

Çok net söylüyorum, buraya geldiğimden beri burada yaşayan sözde Türklerden hep uzak duruyorum. Ve kendimce çok haklıyım, uzak durmaya da devam edeceğim. Çünkü bu kişiler çok ağır bir şekilde asimile olmuş durumdalar. Durun tarif edeyim, gözünüzde canlansın. Ultra-Lüks tatil köylerinde gördüğünüz almancılardır bunlar. Sıla hasreti çeke çeke s,yah renkli BMW,Merco veya Porscheleri ile gelirler. Çok çile çekerler, öyle ki karılarının yüzleri full estetiktir :snzdglsn:

Bildiniz siz onu
 
Mecliste niye böyle bir tablo var?

Liderine güven duyulmayınca kadrosuna ve adaylarına da güven duyulmaz değil mi? Hatta bunun üstüne, öbür taraftan oy çalsın diye getirilen adamlar da, o taraftan kovulmuş adamlar. Verilen fotoğrafta tam olarak ne kendi görüşünden, ne de karşı taraftan bir görüntü ortaya çıkıyor. Görünen şey ortaya karışık Halil İbrahim sofrası. Hâliyle kafa karıştırır, mesajınızı net iletemezsiniz.

"İnsanlar hak ettiği şekilde yönetilir."

49.5'in dahil olduğu gibi 44.9 da buna dahil, 5.2 de.

Polemiğe girmek istemem, fakat bir önceki mesajıma şunu da eklemek istiyorum: Demokrasi var, sandık var, ve bir taraf kazanıyor/önde bitiriyor. Bu aşamada kaybedenin/geride olanın "niye kaybediyoruz?" sorusunu sorması gerekmez mi? Onun yerine cahillikle alâkalı söylemler var. Hâlbuki cahili ikna etmek akıllıyı ikna etmekten daha kolay değil mi? Esasında cahillikle itham edenler kendi kendilerini tufaya düşürüyorlar, farkında değiller. Velhâsıl böyle böyle 2003'ten beri hep aynı döngü.
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: Sadettin Z.
Öneri isteyebilirmiyim. Bir bisiklete özendim fakat ağırlığım normalin dışında, 120 kiloyum 179cm boyum var. Mossonun 739SCA 105 modeline özendim fakat ağırlığım için uygun mu bilmiyorum. Satıcılara mesaj attım fakat cevap da vermediler. Bu model benim fiziklerime uygun değilse tavsiyelerinize açığım.
177 cm boyum var, 115 kg ile corelli kr200 modeli ile bisiklet hayatıma başladım. 3 ay gibi bir sürede 90 kg düştüm. Sonra kadro boyunu yanlış aldığım için satıp carraro race 052 modelini aldım. Bununla 85 kg oldum. Daha sonra bu bisikletim çalındı moral bozukluğu vs derken 95 kg oldum. Sonra yine carraro race 062 aldım ve 85 e geri düştüm. Şuan 82 kg oldum.
Demem o ki hızlı bir şekilde kg vereceksiniz. :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Scyleia
Liderine güven duyulmayınca kadrosuna ve adaylarına da güven duyulmaz değil mi? Hatta bunun üstüne, öbür taraftan oy çalsın diye getirilen adamlar da, o taraftan kovulmuş adamlar. Verilen fotoğrafta tam olarak ne kendi görüşünden, ne de karşı taraftan bir görüntü ortaya çıkıyor. Görünen şey ortaya karışık Halil İbrahim sofrası. Hâliyle kafa karıştırır, mesajınızı net iletemezsiniz.
49.5'in dahil olduğu gibi 44.4 de buna dahil, 5.3 de.
Polemiğe girmek istemem, fakat bir önceki yazdıklarıma şunu da eklemek istiyorum: Demokrasi var, sandık var, ve bir taraf kazanıyor/önde bitiriyor. Bu aşamada kaybedenin/geride olanın "niye kaybediyoruz?" sorusunu sorması gerekmez mi? Onun yerine cahillikle alâkalı söylemler var. Hâlbuki cahili ikna etmek akıllıyı ikna etmekten daha kolay değil mi? Esasında cahillikle itham edenler kendi kendilerini tufaya düşürüyorlar, farkında değiller. Velhâsıl böyle böyle 2003'ten beri hep aynı döngü.

Benim cahillerle ilgili bir sözüm olmadı?
Cehaletle ilgili söylevde bulunanlar vardır illa ki ancak bu ben değilim. Halkın cahil olması ve cehaletin(okumuş cehaleti) çeşitleri mevcuttur. Hangi cehaletten bahsediyorsunuz bilmiyorum.
Ben sandık başkanı olarak görev yaptım. Görev yaptığım mahallede nispeten nezih bir semt olmasına rağmen %3-4 civarında suriye asıllı seçmen vardı. Ben bu husustan rahatsızım. Bu yüzden kendi öz vatanımda milli duygularımı derinden sarsan bu tip olaylarla ilgili tepkilerimi bu başlık altında paylaşmamı normal görüyorum.
Daha dün HDP'nin meclise girmesinden rahatsız olan kesim, bakalım Suriyeliler partisi meclise girdiğinde ne tepki verecekler merak ediyorum.
Benim şahsi tepkim bu konu ile alakalıdır.
Sizinle tartışmamızı gerektiren bir durum olduğuna inanmıyorum.
Lütfen konuyu farklı boyutlara taşımayalım.
 
Kilo vermenin %70 mutfakta %30 sporda geçtiğini olduğunu unutmayalım.

You can't outrun a bad diet.
 
Benim cahillerle ilgili bir sözüm olmadı?

Size dair değildi söylediğim. "Bir önceki yazdıklarıma" ibaresiyle yazmıştım. Yanlış anlaşılacak şekilde yazmışım, kusura kalmayın. "Bir önceki mesajıma" olarak düzelttim.

Suriyeliler mevzusunda hemfikiriz. Sinan Oğan seçim akşamı, "bu konuyu Kemal Kılıçdaroğlu'na aktardım fakat 140 bin küsur gibi bir sayı verdi" demişti. İktidara talip olan beyefendi bu hususa dikkat etmeyecekse, başka kim bu durumu halledebilir?
 
Arkadaşlar alakalı başlık bulamadım buradan sorayım dedim, yol bisikleti fren kolunun üstündeki kauçuk malzemenin adı nedir gidon bandını altından geçiriyoruz ya hani.
(link)
burdaki mavi kauçuk gibi mesela. benimki artık soyuldu çok deforma olmuş. yenilemek istiyorum nereden bulabilirim? adını bir bulabilsem araştıracağım da... :)
 
Arkadaşlar alakalı başlık bulamadım buradan sorayım dedim, yol bisikleti fren kolunun üstündeki kauçuk malzemenin adı nedir gidon bandını altından geçiriyoruz ya hani.
(link)
burdaki mavi kauçuk gibi mesela. benimki artık soyuldu çok deforma olmuş. yenilemek istiyorum nereden bulabilirim? adını bir bulabilsem araştıracağım da... :)

Şunlardaki gibi "elcik seti" diyorlar genelde:
(link)
(link)

Mutlaka kolların koduna göre bakın, her elciğin uyduğu kollar farklı, çok benzese bile ona göre değilse uymayan bir girintisi-çıkıntısı oluyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: televole2
Arkadaşlar alakalı başlık bulamadım buradan sorayım dedim, yol bisikleti fren kolunun üstündeki kauçuk malzemenin adı nedir gidon bandını altından geçiriyoruz ya hani.
(link)
burdaki mavi kauçuk gibi mesela. benimki artık soyuldu çok deforma olmuş. yenilemek istiyorum nereden bulabilirim? adını bir bulabilsem araştıracağım da... :)

(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: televole2
Geri