Vatandaş olarak kendimizi ifade etme hakkımızın bile elimizden alındığı, ötekileştirildiğimiz, nefretin nesnesi haline getirildiğimiz, terörize edildiğimiz, bizim yerimize düşünülen-karar alınan bir sistemde tek hakkımız kaldı: Oy vermek. O yüzden apolitik yaklaşıp kenara çekilmek gibi bir lüksümüz yok. Bir sokak röportajında şeriatı savunan bir adama kime oy verileceği sorulunca şunu demişti: "Oy kullanmak Allah'a şirktir, o yüzden kullanmıyorum." Onunla aynı düşünmesem de oy kullanmayınca, onunla aynı kefede olacağımdan sonuna kadar sandık...
evet kendilerini görüylar adamda,herkes kendi gibi biri tarafından yönetilmek istiyor olmalı ki, ülke geneline baktığımızda alınan sonuçlar şaşırtıcı değil.
Diyeceklerim kuvvetle muhtemel yanlış anlaşılacak, fakat kötü niyetle yazmıyorum, hatta denebilirse her iki tarafın da içinde bulunan, her iki tarafın insanlarıyla birebir samimiyette olan bir vatandaş olarak yazıyorum.
Söylenecek çok şey var, ama en önemlisi, teorilerin arasında boğulmadan, şöyle olursa böyle olur matematiğine kapılmadan şudur (orijinalini bulamadım, mealen aktarıyorum): "Türkiye'de seçimler kim yönetsin diye değil, kim gelmesin diye yapılır."
Yani? Kazanamayacak tek adam vardı, ısrar etti kendi isminde. Israrını kabul ettirmek için f/p oranı (0 oyla 38 milletvekili) çok yüksek bir şekilde başka partileri de getirdi yanına.
Aklım alıyor mu? Bu seçime kadar pek almıyordu. Bu seçimden sonra neyin ne olduğunu daha iyi anladım sanıyorum. Sadece tek bir şey söyleyeceğim bu hususta: Aday olmasın diyenler, aday olunca sevindiler. Fark yiyince ama biz demiştik dediler. Demek ki her yola gelebilen bir kitlesi var bu ısrarcı adayın. Demek ki önlerine kim konulsa tıpış tıpış gidip oy kullanacaklar.
Bol bol suçluyu başka yerde aramaya devam. Ama onlar nasıl birinci olur, biz daha hümanistiz, daha iyiyiz demeye devam. Ama onlar bağnaz, yobaz demeye devam. Sağdan soldan alıntılar (akıllıca yapanlara değil elbette sözüm) yapıp, bak biz onlar gibi değiliz, zekiyiz demeye devam.
Ne kadar tanıdık, değil mi? İşte söylemekten bıkılmayan yirmi yıllık hikâye.
Artık aklım alıyor. Karşı tarafı neyle itham ediyorsa, kendilerinin o ithamdan daha fazlasını yapmaya hazır bir kesim var. Üstelik bu kesim uzaklarda değil. Maalesef.
Daha da söylenecek şeyler var elbet, fakat madem alıntılar çok seviliyor, ben de bir alıntıyı biraz değiştirerek kapatayım: "Eksiklik kendi özümüzde."
Herhalde kâfidir.
Mecliste niye böyle bir tablo var?
"İnsanlar hak ettiği şekilde yönetilir."
177 cm boyum var, 115 kg ile corelli kr200 modeli ile bisiklet hayatıma başladım. 3 ay gibi bir sürede 90 kg düştüm. Sonra kadro boyunu yanlış aldığım için satıp carraro race 052 modelini aldım. Bununla 85 kg oldum. Daha sonra bu bisikletim çalındı moral bozukluğu vs derken 95 kg oldum. Sonra yine carraro race 062 aldım ve 85 e geri düştüm. Şuan 82 kg oldum.Öneri isteyebilirmiyim. Bir bisiklete özendim fakat ağırlığım normalin dışında, 120 kiloyum 179cm boyum var. Mossonun 739SCA 105 modeline özendim fakat ağırlığım için uygun mu bilmiyorum. Satıcılara mesaj attım fakat cevap da vermediler. Bu model benim fiziklerime uygun değilse tavsiyelerinize açığım.
Liderine güven duyulmayınca kadrosuna ve adaylarına da güven duyulmaz değil mi? Hatta bunun üstüne, öbür taraftan oy çalsın diye getirilen adamlar da, o taraftan kovulmuş adamlar. Verilen fotoğrafta tam olarak ne kendi görüşünden, ne de karşı taraftan bir görüntü ortaya çıkıyor. Görünen şey ortaya karışık Halil İbrahim sofrası. Hâliyle kafa karıştırır, mesajınızı net iletemezsiniz.
49.5'in dahil olduğu gibi 44.4 de buna dahil, 5.3 de.
Polemiğe girmek istemem, fakat bir önceki yazdıklarıma şunu da eklemek istiyorum: Demokrasi var, sandık var, ve bir taraf kazanıyor/önde bitiriyor. Bu aşamada kaybedenin/geride olanın "niye kaybediyoruz?" sorusunu sorması gerekmez mi? Onun yerine cahillikle alâkalı söylemler var. Hâlbuki cahili ikna etmek akıllıyı ikna etmekten daha kolay değil mi? Esasında cahillikle itham edenler kendi kendilerini tufaya düşürüyorlar, farkında değiller. Velhâsıl böyle böyle 2003'ten beri hep aynı döngü.
Benim cahillerle ilgili bir sözüm olmadı?
Kilo vermenin %70 mutfakta %30 sporda geçtiğini olduğunu unutmayalım.
You can't outrun a bad diet.
Arkadaşlar alakalı başlık bulamadım buradan sorayım dedim, yol bisikleti fren kolunun üstündeki kauçuk malzemenin adı nedir gidon bandını altından geçiriyoruz ya hani.
(link)
burdaki mavi kauçuk gibi mesela. benimki artık soyuldu çok deforma olmuş. yenilemek istiyorum nereden bulabilirim? adını bir bulabilsem araştıracağım da...
Arkadaşlar alakalı başlık bulamadım buradan sorayım dedim, yol bisikleti fren kolunun üstündeki kauçuk malzemenin adı nedir gidon bandını altından geçiriyoruz ya hani.
(link)
burdaki mavi kauçuk gibi mesela. benimki artık soyuldu çok deforma olmuş. yenilemek istiyorum nereden bulabilirim? adını bir bulabilsem araştıracağım da...