BerkEvren
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 21 Şubat 2016
- Mesaj
- 3.300
- Tepki
- 12.864
- Şehir
- İstanbul
- İsim
- Berk Evren
- Başlangıç
- 1983—84
- Bisiklet
- Diğer
Balın arılar için ihtiyaç fazlası üretildiğini düşüyorsunuz sanırım.Örneğin yaratıcı balı sadece arıların faydalanması gereken bir şey olarak yaratsaydı, arıları da ona göre programlardı.Arılara akıl koyup kendilerine ve sonraki nesillerine yetecek kadar yaparlardı, çok daha fazlasını değil.
Bal, arıların soğuk kış günleri ya da zorlu hava şartlarında tüketebilmeleri için yine arılar tarafından hazırlanan, onlar için gerekli ve yeterli tek besin kaynağıdır.
Bal arıları, bal midesi denilen organlarını doldurabilmek için ortalama 1500 çiçekten nektar toplar. Bal midesi denilen midelerinde nektarı bala dönüştürecek kimyasal enzimler bulunur. Koloniye döndükten sonra bu nektar evci arılar tarafından çiğnenerek ve kusularak bal yapım süreci tamamlanmış olur. Bu bal, kış ayı boyunca koloninin refahı için gereklidir.
Arı yetiştirenler, çoğu zaman kovandan bal aldıklarında, yerine şekerli başka bir besin bırakırlar, bu besin arılar için yetecek yağ, vitamin ve benzeri besinleri içermez. Arılar ise kaybettikleri balı yerine koymak için tekrar canla başla çalışmaya koyulurlar.
Ek olarak, çiftçi maliyetlerini düşük tutmak için kovanlar, hasat sonrası ıskartaya çıkarılabiliyor. Kraliçe arıların kanatları, kovanı terk ederek başka bir yerde yeni bir koloni kurmalarına engel olmak adına kırpılıyor – çünkü kovanı terk etmeleri arıcıların verimlilik ve kârlarını azaltıyor.
Bal arıları, daha fazla verim alınacak şekilde özel olarak yetiştirilmektedir. Bu seçici yetiştirme, gen havuzu popülasyonunu daraltarak, hastalıklara ve büyük ölçekli ölümlere yol açıyor. Ayrıca kovanlara yerleştiren ithal arıların da hastalıklara yol açabildiği biliniyor.
Her ticari endüstride olduğu gibi arıcılıkta da öncelik her zaman daha fazla kar elde etmek. Durum böyle olunca, toplu olarak yetiştirilen çiftlik arıları, diğer polen taşıyıcıların popülasyonunu olumsuz yönde etkiliyor. Örnek olarak sayıları azalan çeşitli kuş türleri ve diğer arılar gösterilebilir.
Arılardan farklı olarak biz insanlar bal tüketmeden de yaşayabiliyoruz.
Bal için birçok alternatif mevcut, en basitinden pekmezler, katkısız hazırlayabileceğiniz reçeller ve agave şurubu hemen akla gelen seçenekler arasında sayılabilir.
Eğer arılar balı bizim için üretiyor olsalardı kovana gittiğinizde size saldırmazlardı. Kendilerini savunmaya çalıştıklarına göre yaratıcı da onları ballarını kimseye vermemeleri için programlamış demektir. Bir hayvanı bir yerde zorla tutup, yapay yollarla çoğaltıp üzerinden fayda sağlıyorsanız burada hayvanın zarar görmediğinden, rızasından söz edemezsiniz.
Hayvancılık ve buna bağlı endüstrilerin hayvanlara, size ve dünyaya etkileri küçümsenmeyecek boyutta. Konuyla ilgili internette her lisanda bolca yazı olmasına karşı genel olarak kimse karşıt olduğu fikirler hakkında kitaplar, yazılar okumuyor. (Hatta çoğu zaman savunulan düşünceye dair bile yeterli okuma yapılmamış oluyor ya neyse) Bu sebeple bazı belgesel ve filmleri ekliyorum yazının sonuna. Merak eden veya inadını kırıp ben neye karşı çıkıyorum diyenler için ufak bir rehber, yol gösterici olabilirler.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link) (Favorilerimden)
(link)