Scudo Sports

Türkiye'de bisikletçiliğin gelişememesi

Doğru; Bisiklete binmek için çok paraya ihtiyaç yok. Fakat konumuz bu değil. Bisikleti spor olarak yapmak ve bu spor ilerlesin istiyorsanız çağa ayak uydurmanız ve bu sporda kullanılan bisiklet ve ekipmanları ortalama düzeyde kullanıyor olmanız lazım. Çocuğum olsa, beninle veya şehirdeki bir bisiklet kulübü ve bu kulübün antrenörü gözetiminde antrenmana çıkabilir. Sporcu yetiştirmek başka, sokağa çocuk salmak başka bi'şey.
Halkın hayatında bisiklet yoksa kolay kolay sporcusunu da yetiştiremezsiniz.
 
Scudo
Bisiklet yolu altyapısı kurulup,işverenlerin bisiklet kullanımını teşvik etmeleri gerekmektedir.Bu teşvik bedava bisiklet,duş alma imkanları,sosyal yardımlar olabilir.Ebeveyne bakan çocuklar ve eş de onları örnek alarak,okula ,alışverişe bisikletle gidebilirler belki.Bizim dizi filmlerinde bisikletle ilgili sahneler pek bulunmamaktadır.Avrupa gibi bizde de şehirler arası bisiklet parkurları kurulmalıdır.Örnek bir tane bile şehirler arası parkuru yoktur.Uygun iki şehir belediyesi el ele vererek bunu sağlayabilir.Mesafe uzunsa uygun konaklama,tamir,çeşme imkanları sağlanabilir.Bunlar sağlanırsa motorlu taşıtlara karşı zaferi insan mutlaka kazanacaktır.
Şimdi isim vermeyeyim, bir iş yerinde, masam olmadan 14 ay çalıştım. Toplantı odasında konuşlandırıyorlardı, toplantı olunca başka başka yerlere geçiyorduk. Duş, değişim odası istesem sanırım.... 14 ay çalışamazdım.
Eskişehirden bisiklet severler ile ankaradan bisiklet severler sivrihisarda buluşuyor yılda bir veya iki. Altyapı beklemeyin, başın gidin. Giden gidiyor. İzmirden aydına eski yoldan rahat rahat gidersiniz. Sorun olmaz. Aydından muğla biraz yorar ama aydın denizli arası üzmez. İzmir turgutlu arası 264 rakımlı bellahveden sonra sorunsuz. İzmir manisa yokuş. Biraz üzer ama mesafe yakın.
Burada yazdım birkaç kez. Krizi fırsata çevirecek güç lazım, hafta sonu bisikletle çıkmak serbest araba ile çıkmak yasak, bisikletle gezene izin sorulmaz deselerdi 1 yılda ahalinin yüzde 5 ile yüzde 10 bisiklenirdi. Aramıza 4-8 milyon adam daha katılırdı.
 
@barayda hak veriyorum biraz cahillik biraz maddi açıdan mtb aldım arazide kullanıyorum ince lastik takıp şehirde kullanalım dedik hemen ince lastikle olsaydı ohoo kadro açısı uymaz olmaz cık cık yok aerodinamisi bozulur yok aynakolu yetmez yok ferrariye tüp takarsın gibi cevapları ben bırada gördğm tuhafıma gitti ben de isterim arazide mtb şehirde yol bisikleti vs ama iki bisiklet alacak gücüm yok
Ben bu sorunu,bisiklet cesitini artirarak cozuyorum.Hurdadan aldigim bisikletleri tamir ediyorum.Bisiklet koyacak yeriniz varsa,tamirciliginiz de gelisir.Benim su an 5 bisikletim var.Dag,sehir,yol,klasikler.Mevsim ve yerlere gore onlari kullaniyorum.Selamlar,saygilar..
 
Son düzenleme:
Mutlu çocuklar ülkesi
26 Haziran 2015
Yazan:
SALVADOR DALİ
Medeni ve insanların birbirine saygı gösterdiği ülke olmak fikri beni yiyip bitiriyor. Bu amaç için önce bayrağı devlet ele almalı ancak toplumun da siyasetçileri azıcık(!) itelemesi onlardan sadece iş değil çocuklarının mutlu olarak yetişecekleri şehirler istemeleri gerekir (yani uzun vadeli mutluluk).
Bugün size Hollanda örneğini vereceğim; ne de olsa Birleşmiş Milletler verilerine göre Dünya'nın en mutlu çocukları orada yaşıyor. Ayrıca Hollanda Dünya'nın en gelişmiş beş ülkesinden biri konumunda. Ben Hollanda'nın bu gelişmişlik düzeyini haklı isteklerde bulunan halkın tepkilerini dikkate alan siyasetçileri sayesinde yakaladığını düşünüyorum. Hollanda günümüzde neredeyse tüm ülkeyi baştan başa (özellikle Rotterdam, Utrecht, Amsterdam, Delft, Harley, Den Hag, Alkmaar), dolaşabileceğiniz bisiklet yollarına sahip, yemyeşil bir ülke. Peki Hollanda sahip olduğu bu devasa bisiklet yollarını ve yeşil, düzenli ülkeyi nasıl kurdu ve geliştirdi.
II. Dünya Savaşı'nda Hitler Avrupa kıtasını neredeyse tamamen yok etmeden önce Hollanda'da ulaşım problemi bisikletle hallediliyordu. 1945 yılından sonra Hollanda'lılar yıkılan ülkelerini yeniden yaratmak için olağanüstü çalıştılar ve gelir seviyeleri inanılmaz derecede arttı. Kişi başı gelirleri 1948-1960 arasında % 44 ve 1948-1970 arasında ise % 222 artış gösterdi. Bu devasa gelir artışı daha rahat yaşama arzusu ile birleşince harcamaya dönüştü ve Hollanda sokakları motorlu taşıtlarla doldu taştı. Hatta motorlu taşıtlara yer açmak için eski binalar yıkıldı ve hatta var olan bisiklet yolları bozulup yeni araba yolları yapıldı. Böyle olunca da bisikletliler ya araç yollarında veya yaya yollarında bisiklet kullanmaya (şu anda ülkemizde olan durum) başladı. Sonuçta bisikletli ölümleri aşırı arttı. 1971 yılında 3000 civarında bisikletli insan araçlar tarafından ezilerek can verdi, bunların 450'si çocuk idi.
Sonrasında sosyal sorumluluk devreye girdi ve bayrağı önce toplum, sonra gazeteciler devraldı. "Çocuk Cinayetlerini Durdurun" hareketi bisiklet kazasında kendi çocuğu da ölen gazeteci Vic Langenhoff tarafından başlatıldı. Artık önü alınamaz büyük gösteriler ve büyük toplumsal hareket başlamış, ülke araç karşıtı bir gösteri alanı haline gelmişti. Tam bu sırada 1973 yılında Orta Doğu'da büyük petrol krizi baş gösterdi; ABD ve Batı Avrupa'ya petrol ihracatı durdu. Gösteriler ve petrol krizi Hollanda Hükümeti'ni yeni bisiklet yolları ve altyapısını kurmaya yöneltti ve batı tarzı şehirleşme Hollanda'dan başladı. Şu an Hollanda şehirlerinde arabadan çok bisiklet mevcut. Bisikletliler şehir içinde her cadde ve sokağa bağlantılı yani kesilmeyen bisiklet yollarıyla ulaşabilirler. Onlar için ayrı trafik işaretleri, lambaları, döner kavşakları mevcut. Henüz yürüyemeyen Hollandalı çocuklar bile bisikletin sihirli dünyasına güvenli yollar sayesinde girebiliyorlar. Sağlığa faydası ise ortalama yaşın uzamasıyla zaten ortaya döküldü. Ortalama yaş kaç mı? "82 yıl"
Ülkemizde kentlerin yeniden yapılaşması ve yeni caddeleri sokakların açılması son sürat devam ediyor. Bunları tasarlayanlar sadece mimari güzelliğe önem verip projelerin sosyal yönünü göz ardı etmektedirler; oyun parkları yeterli mi, bina altlarında otoparklar var mı, oto yollarla çakışmayan bisiklet yolları var mı, yeşil alanlar yeterli mi? Sorularını kendi kendimize sıklıkla sormalıyız. Bolu özeline gelirsek, ben, ailem ve komşularım gibi bütün işlerini bisiklet ile yapmaya istekli bir sürü insan olduğuna inanıyorum. Ancak motorlu araç sürücülerinin bisikletlilere nasıl davrandığı malum. Emniyet şeridinde bisikletli ezen sürücülerin olduğu bir toplum içinde yaşıyoruz. Malum olan bir şey daha var o da İzzet Baysal Caddesi'ndeki bisiklet yolunun yetersizliği. Şu soru çok manidar olacak, oraya kadar bisikleti sırtımızda mı getireceğiz? Sıklıkla yurt dışı geziler yapan yöneticilerimizin bu tür projeleri eksiksiz tamamlamaları gerekir.
Yukarıda anlattığım Hollanda'nın 1970 yılında yaşadığı, ileride bizim de yaşama olasılığı bulunan olaylara iyi bir örnektir.
Hollanda'lı çocukların mutluluğunda bisikletin büyük paya sahip olduğuna inananlardanım. Unutmayalım, çocuklarımız mutlu olursa biz de mutlu oluruz. Görüşmek üzere...
Salvador Dali
Dursun YILMAZ30 Haziran 2015 . 01:26
Elin ülkesi zenginliğini paylaşmasını biliyor.Ya hep varlar ya da hep yoklar.Korkuları ve öbür dünya için kandırılmışlıkları yok.Korku kültürünü gerilerde bırakalı yıllar olmuş.Korkunun insanı aptallaştırdığını çabuk anlamışlar.İnsan olmanın mutluluğunu paylaşmasını biliyorlar.
Desiderius Erasmus
(link)
 
Bisiklet mi? Bisiklet sporu da ne? futbol dışın da ne sporu? Koca bisiklet turunu bile son 4 yılda ne hale getirdik. Karpuzun içinde çocuk heykeli yapıp bunu da sergilemekte bir sakınca görmeyen zihniyet ile mi?. Yapıyoruz denilen her şey elde kalıyor çünkü hepsi öngörüsüz, zevksiz, plansız, sıradan, derme çatma, yaptık mı yaptık zihniyeti, sanattan, ilimden, bilimden uzak. Görgüsüz paranın, amacı sadece gösteriş olup bunu sergileyip karşındakini etkilediğini düşünenlerin esiri olmuş Ülke. Doktoruna, Öğretmenine saygısı kalmamış, sanatı, kalça kıvırıp omuz sallamaktan ibaret olduğunu düşünen bir zihniyetten bisiklet gibi bir spora ne gibi bir yatırım bekliyoruz ki. Bu gün turistler için turizm bölgesinde ki çalışanlara ben aşılıyım maskesi ile tanıtım yapıldığı haberleri dolanıyor, bunun bir de tanıtım videosunu çekmişler, oha diyorum artık, oha. Yazarken sinirden ne imla ne devrik cümle yapmadığım hata kalmadı düzeltmek için de uğraşasım gelmiyor, sıkıldım Ülke insanında ki umursamazlıktan, isteyen istediğini desin. Kaliteden, sanattan, anlamayan, anlayanı da dışlayıp aşağılayan zevksiz bir zümre doldu her yer. Elin bizi kıskanan! Alman'ının köyüne bakıyorsun en kral turizm ilçemize beş basar. Ben çok geç kaldım gitme planı yapmakta, hep umut ettim düzelir diye ama bir Ülke insanı gittikçe hiç olmadığı hiç görülmediği kadar kötüye gider mi, gittik yeminle. Ülke tarihinin en kötü zamanlarını yaşıyoruz, ekonomik olarak geçtim, insan kalitesi ve insana bakış, saygı, sevgi olarak sıfırı tükettik. Bu Ülke insanını ne yaparlarsa yapsınlar ayrıştıramazlar derdim, arkadaş dışarıda, apartmanım da, mahallem de çevrem de özellikle son bir kaç yılda karşılaştığım, mecburen diyalog kurmak zorunda kaldığım zümrenin hal hareketlerinden kendim soğudum insandan. Kim bunlar diyorum bazen, bunlarla Ülke bir adım zaten ileri gitmez, geri gitmesi de şaşırtıcı değil diyorum. Kaba, saba, saygısız, zevksiz, görgüsüzce bir zenginliğin için de çevrelerini de zehirliyorlar. Neyse, işin özü bu insan zehirlemeyi tersine çevirmedikçe amacı gösterişten uzak, sadece huzurlu bir hayat isteyen, için de spor, sanat ve estetik barındıranlar için Ülke cehenneme dönecek, bazıları için de cennete.
 
Türkiyede insanlar kendilerine maddi getiri sağlamayan hiçbirşeyi desteklemez.Kitap okumak ,spor yapmak ,bisiklet sürmek gibi.😉
İnsanların hatta bisikletçilerin çoğunluğu pek farkında değildir.Bisikletçiler, gençliklerinde bisiklete binerler ve sağlıklı kalırlar ki yaşlanınca oralarına buralarına boru sokulup ölümü beklemesinler.Şimdi spor yapmazlarsa yaşlanınca o borucuklara para harcarlar :ssrtcbya:
 
İnsanların hatta bisikletçilerin çoğunluğu pek farkında değildir.Bisikletçiler, gençliklerinde bisiklete binerler ve sağlıklı kalırlar ki yaşlanınca oralarına buralarına boru sokulup ölümü beklemesinler.Şimdi spor yapmazlarsa yaşlanınca o borucuklara para harcarlar :ssrtcbya:
Bak işte özüne dön. Özledik trajik yorumlarını. :)

Mutlu çocuklar ülkesi
26 Haziran 2015
Yazan:
SALVADOR DALİ
Medeni ve insanların birbirine saygı gösterdiği ülke olmak fikri beni yiyip bitiriyor. Bu amaç için önce bayrağı devlet ele almalı ancak toplumun da siyasetçileri azıcık(!) itelemesi onlardan sadece iş değil çocuklarının mutlu olarak yetişecekleri şehirler istemeleri gerekir (yani uzun vadeli mutluluk).
Bugün size Hollanda örneğini vereceğim; ne de olsa Birleşmiş Milletler verilerine göre Dünya'nın en mutlu çocukları orada yaşıyor. Ayrıca Hollanda Dünya'nın en gelişmiş beş ülkesinden biri konumunda. Ben Hollanda'nın bu gelişmişlik düzeyini haklı isteklerde bulunan halkın tepkilerini dikkate alan siyasetçileri sayesinde yakaladığını düşünüyorum. Hollanda günümüzde neredeyse tüm ülkeyi baştan başa (özellikle Rotterdam, Utrecht, Amsterdam, Delft, Harley, Den Hag, Alkmaar), dolaşabileceğiniz bisiklet yollarına sahip, yemyeşil bir ülke. Peki Hollanda sahip olduğu bu devasa bisiklet yollarını ve yeşil, düzenli ülkeyi nasıl kurdu ve geliştirdi.
II. Dünya Savaşı'nda Hitler Avrupa kıtasını neredeyse tamamen yok etmeden önce Hollanda'da ulaşım problemi bisikletle hallediliyordu. 1945 yılından sonra Hollanda'lılar yıkılan ülkelerini yeniden yaratmak için olağanüstü çalıştılar ve gelir seviyeleri inanılmaz derecede arttı. Kişi başı gelirleri 1948-1960 arasında % 44 ve 1948-1970 arasında ise % 222 artış gösterdi. Bu devasa gelir artışı daha rahat yaşama arzusu ile birleşince harcamaya dönüştü ve Hollanda sokakları motorlu taşıtlarla doldu taştı. Hatta motorlu taşıtlara yer açmak için eski binalar yıkıldı ve hatta var olan bisiklet yolları bozulup yeni araba yolları yapıldı. Böyle olunca da bisikletliler ya araç yollarında veya yaya yollarında bisiklet kullanmaya (şu anda ülkemizde olan durum) başladı. Sonuçta bisikletli ölümleri aşırı arttı. 1971 yılında 3000 civarında bisikletli insan araçlar tarafından ezilerek can verdi, bunların 450'si çocuk idi.
Sonrasında sosyal sorumluluk devreye girdi ve bayrağı önce toplum, sonra gazeteciler devraldı. "Çocuk Cinayetlerini Durdurun" hareketi bisiklet kazasında kendi çocuğu da ölen gazeteci Vic Langenhoff tarafından başlatıldı. Artık önü alınamaz büyük gösteriler ve büyük toplumsal hareket başlamış, ülke araç karşıtı bir gösteri alanı haline gelmişti. Tam bu sırada 1973 yılında Orta Doğu'da büyük petrol krizi baş gösterdi; ABD ve Batı Avrupa'ya petrol ihracatı durdu. Gösteriler ve petrol krizi Hollanda Hükümeti'ni yeni bisiklet yolları ve altyapısını kurmaya yöneltti ve batı tarzı şehirleşme Hollanda'dan başladı. Şu an Hollanda şehirlerinde arabadan çok bisiklet mevcut. Bisikletliler şehir içinde her cadde ve sokağa bağlantılı yani kesilmeyen bisiklet yollarıyla ulaşabilirler. Onlar için ayrı trafik işaretleri, lambaları, döner kavşakları mevcut. Henüz yürüyemeyen Hollandalı çocuklar bile bisikletin sihirli dünyasına güvenli yollar sayesinde girebiliyorlar. Sağlığa faydası ise ortalama yaşın uzamasıyla zaten ortaya döküldü. Ortalama yaş kaç mı? "82 yıl"
Ülkemizde kentlerin yeniden yapılaşması ve yeni caddeleri sokakların açılması son sürat devam ediyor. Bunları tasarlayanlar sadece mimari güzelliğe önem verip projelerin sosyal yönünü göz ardı etmektedirler; oyun parkları yeterli mi, bina altlarında otoparklar var mı, oto yollarla çakışmayan bisiklet yolları var mı, yeşil alanlar yeterli mi? Sorularını kendi kendimize sıklıkla sormalıyız. Bolu özeline gelirsek, ben, ailem ve komşularım gibi bütün işlerini bisiklet ile yapmaya istekli bir sürü insan olduğuna inanıyorum. Ancak motorlu araç sürücülerinin bisikletlilere nasıl davrandığı malum. Emniyet şeridinde bisikletli ezen sürücülerin olduğu bir toplum içinde yaşıyoruz. Malum olan bir şey daha var o da İzzet Baysal Caddesi'ndeki bisiklet yolunun yetersizliği. Şu soru çok manidar olacak, oraya kadar bisikleti sırtımızda mı getireceğiz? Sıklıkla yurt dışı geziler yapan yöneticilerimizin bu tür projeleri eksiksiz tamamlamaları gerekir.
Yukarıda anlattığım Hollanda'nın 1970 yılında yaşadığı, ileride bizim de yaşama olasılığı bulunan olaylara iyi bir örnektir.
Hollanda'lı çocukların mutluluğunda bisikletin büyük paya sahip olduğuna inananlardanım. Unutmayalım, çocuklarımız mutlu olursa biz de mutlu oluruz. Görüşmek üzere...
Salvador Dali
Dursun YILMAZ30 Haziran 2015 . 01:26
Elin ülkesi zenginliğini paylaşmasını biliyor.Ya hep varlar ya da hep yoklar.Korkuları ve öbür dünya için kandırılmışlıkları yok.Korku kültürünü gerilerde bırakalı yıllar olmuş.Korkunun insanı aptallaştırdığını çabuk anlamışlar.İnsan olmanın mutluluğunu paylaşmasını biliyorlar.
Desiderius Erasmus
(link)
Eksik olmayasın ağabey. :harika:
 
İnsanların hatta bisikletçilerin çoğunluğu pek farkında değildir.Bisikletçiler, gençliklerinde bisiklete binerler ve sağlıklı kalırlar ki yaşlanınca oralarına buralarına boru sokulup ölümü beklemesinler.Şimdi spor yapmazlarsa yaşlanınca o borucuklara para harcarlar :ssrtcbya:
Aynen öyle rahat bir ölüm 😉
 
Iyi guzel bir suru ekonomik, sosyolojik tespit vs yapilmis da bekaretine bir sey olur diye bisiklete bindirmeyen dunya kadar kiz cocugu var Turkiye'de. Olmaz ya oldu diyelim once bisikletlileri koruyan kanunlar cikti, sonra altyapi yapildi, bisikletli ulasim icin tesvik de verildi ( ben de iyice abarttim ama olsun ) diyelim bisiklete sadece erkekler mi binecek?
 
  • Beğen
Tepkiler: ghostt
Yukardakiler kendi ceplerindeki paranin sagligini halkin sagligindan daha cok düsündügü müddetce bisiklet sporu veya diger spor dallari kimin umrunda.
Burda 1 kentte sadece 8 tane kano kürek takimi ve klübü var. sürekli nehirde antrenman yapiliyor.
Kaykay takimlari klüpleri var
Fotbool avrupada nerede bizde nerede ( her kasabada ufak büyük idman sahalari var. Dikkatinizi cekerim statyum degil idman sahalari ve okullari var)

Kapanma karari alindiginda bile spor yapanlara ayricalik tanindi.

Sanirim birilerinin kafasindaki zincirlerin kirilmasi lazim.
Yoksa inaniyorum ülkemizdeki insanlar bunca zorluga ragmen birseyler yapiyorlar kendi imkanlariyla.
Biraz destek olunca veya önünde engel olunmasa neler olur kim bilir.....
 
bisiklete sadece erkekler mi binecek?
Bu ifadede bisiklet yerine pek çok şey koyabilirsiniz ülkemizde. Futbol, basketbol veya başka bir spor dalı için de geçerli bu dediğiniz. Erkek egemen bir sosyal yaşam kültürümüz var. Aktif olarak sporla uğraşan kadın arkadaşlarım var ama sayıları pek fazla değil. Bu forumda da erkek kadın oranı en az 10’a 1’dir muhtemelen. Ancak bu sebepleri itibarıyla başka bir başlık altında ele alınması gereken, hatta erkeklerden önce kadınların laf söylemesi, tartışması gereken bir konu.
 
yasaklar yüzünden. Bir senedir yatıyor kız gibi bisiklet.
 
Bu ifadede bisiklet yerine pek çok şey koyabilirsiniz ülkemizde. Futbol, basketbol veya başka bir spor dalı için de geçerli bu dediğiniz. Erkek egemen bir sosyal yaşam kültürümüz var. Aktif olarak sporla uğraşan kadın arkadaşlarım var ama sayıları pek fazla değil. Bu forumda da erkek kadın oranı en az 10’a 1’dir muhtemelen. Ancak bu sebepleri itibarıyla başka bir başlık altında ele alınması gereken, hatta erkeklerden önce kadınların laf söylemesi, tartışması gereken bir konu.
100 e 1 reis forumda max 3 kadın vardır
 
Geçenlerde yaklaşık %12 - %15 arası değişen bir yokuş çıkarken, yanımdan geçen motorcuların bir tanesi kenardan git(kenar dediği kaldırım heralde zaten olabildiğimce en sağdaydım :D ) demesiyle nabzım zaten 180 atarken arkalarından kendilerini güzelce anmama katkısı olan insanlarla yaşarken gelişmemesi normal. İki tekerlilerin bile birbirine saygısı yokken, tayt giydiğinde bunu mu giydin diyen tipler, bu bisiklete o kadar para verilir mi diyenler ile malesef biraz zor.
 
Şimdi isim vermeyeyim, bir iş yerinde, masam olmadan 14 ay çalıştım. Toplantı odasında konuşlandırıyorlardı, toplantı olunca başka başka yerlere geçiyorduk. Duş, değişim odası istesem sanırım.... 14 ay çalışamazdım.
Eskişehirden bisiklet severler ile ankaradan bisiklet severler sivrihisarda buluşuyor yılda bir veya iki. Altyapı beklemeyin, başın gidin. Giden gidiyor. İzmirden aydına eski yoldan rahat rahat gidersiniz. Sorun olmaz. Aydından muğla biraz yorar ama aydın denizli arası üzmez. İzmir turgutlu arası 264 rakımlı bellahveden sonra sorunsuz. İzmir manisa yokuş. Biraz üzer ama mesafe yakın.
Burada yazdım birkaç kez. Krizi fırsata çevirecek güç lazım, hafta sonu bisikletle çıkmak serbest araba ile çıkmak yasak, bisikletle gezene izin sorulmaz deselerdi 1 yılda ahalinin yüzde 5 ile yüzde 10 bisiklenirdi. Aramıza 4-8 milyon adam daha katılırdı.
Son paragraf çok hoşuma gitti mükemmel olurdu çok zor değildi bu belki olur bunu yetkili yerlere iletmek lazım
 
  • Beğen
Tepkiler: ghostt
Ekonomik durum tabiki büyük bir etken özellikle benim gibi öğrenciler için.Ancak bence asıl etken halkımızın büyük bir kısmının bağnaz olması.
Trabzon dayım. Özellikle burada bisiklet kültürü hiç gelişmedi. Kasklı gözlüklü bisikletçi kıyafetli gördüklerinde ayıplar gözle bakıyor İnsanlar.(Tabiki az da olsa hayran gözlerle bakanlar var) Dinsiz imansız damgasını yapıştırıyorlar söylemese bile belli ediyorlar.Daha yeniyim, yollardayım 1 senedir hakkını vererek bisiklet sürmeye çalışıyorum gördüğüm kadın bisikletçi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İnsanımız maalesef başkalarını yargılamayı kendilerinde hak gördüklerinden bu kafanın kolay kolay değişeceğine inanmıyorum.
Tek çözüm önerim insanlara(özellikle gençlere) bu sporu anlatmak, heveslendirmek.Maddi açıdan durumları müsait değilse olabildiği kadar destek olmak.Bu sağlıklı hastalığı bulaştırmamız lazım 🙂

Sahiden diğer şehirlerde de bisikletçilere kötü gözlerle bakıyorlar mı?
 
Ekonomik durum tabiki büyük bir etken özellikle benim gibi öğrenciler için.Ancak bence asıl etken halkımızın büyük bir kısmının bağnaz olması.
Trabzon dayım. Özellikle burada bisiklet kültürü hiç gelişmedi. Kasklı gözlüklü bisikletçi kıyafetli gördüklerinde ayıplar gözle bakıyor İnsanlar.(Tabiki az da olsa hayran gözlerle bakanlar var) Dinsiz imansız damgasını yapıştırıyorlar söylemese bile belli ediyorlar.Daha yeniyim, yollardayım 1 senedir hakkını vererek bisiklet sürmeye çalışıyorum gördüğüm kadın bisikletçi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İnsanımız maalesef başkalarını yargılamayı kendilerinde hak gördüklerinden bu kafanın kolay kolay değişeceğine inanmıyorum.
Tek çözüm önerim insanlara(özellikle gençlere) bu sporu anlatmak, heveslendirmek.Maddi açıdan durumları müsait değilse olabildiği kadar destek olmak.Bu sağlıklı hastalığı bulaştırmamız lazım 🙂

Sahiden diğer şehirlerde de bisikletçilere kötü gözlerle bakıyorlar mı?

Okuyunca bu geldi aklima

erzurum_mason.jpeg
 
Bunu burada demek istemezdim ama kafamda kaskla Camiye çok girmişliğim var. Hiç bir tepkide almadım bugüne kadar. Minik kaskıyla en büyük ilgiyi de oğlum gördü hep.
Yobazlığın tek bir tarifi vardır. Herkesi kendin gibi düşünmeye,kendin gibi olmaya,kendin gibi görmeye veya bir şeylere zorlamaktır.
Bisiklet Forumda uzun metrajlı bir çok tur yazısı ve paylaşımı okudum. Anadolunun bir çok yerinde yerli yabancı gecelerini cami ve mescitlerde geçiren bir çok bisikletli gezginin anılarına şahit oldum. Kırsalda ki köy ve kasabalarda misafir edilen bir çok bisikletliyede şahidiz. Sen parasında ısrar ederken, heybene ekmek,üzüm,elma armut veya bir dünya yiyecek koyan gönlü zengin Anadolu İnsanına bizatihi şahidim.
Sosyal medya da bir dünya video var memleketimin iyi insanları hakkında. İlk olarak tepki verebiliyorlar ama konuştukça seni öz evladı veya kardeşi gibi benimseyen ve gücü imkanında yardımda bulunan bir dünya insan var. Fakat iki tane densiz yada yobaz çıktı diye vay efendim şu oldu bu oldu diye hayıflanıyoruz çoğu zaman.
Ha birde başkası ne der,ne düşünür,nasıl tepki verir diye yaşayanlar var. Başkasının beklentisi üzerine yaşıyorsan sen zaten yaşarken ölmüşsün. Tepkilere gelince ,jentilmenliğimizi bozmadan insanların yavaş yavaş bize alışmasına fırsat vereceğiz. Alışmazsa taviz vermek yerine duruşumuzu bozmayacağız.

Bu memlekette bisikletin gelişimine tek engel Politikacılardır. Spor disiplinini esas alan bir Eğitim Sistemini uygulamadığımız için diğer spor branşlarında olan eksiklerimiz bisiklette de kendini göstermektedir. Bunun sonucu olarak halkımız bize yabancı kalmaktadır. Bize düşen buzları eritmek ve sabırla hoş görülü davranarak halkımızın sevgisini kazanmaktır.

Bu kadar şeyi niye yazdım? Kendi halkımızı hor görmek veya itici göstermek hem sportmence değil hemde bize birşey kazandırmaz. İnsanın iyisi vardır ,kötüsü vardır. Yobazı vardır, hoş görülü olanı vardır. İyiliğin yada kötülüğün sağı,solu,liberali,demokratı, dini,ırkı olmaz.
Sevgiyle kalın ve cesurca pedallayın.
 
Kendi halkımızı hor görmek veya itici göstermek hem sportmence değil hemde bize birşey kazandırmaz.
Kesinlikle aynı fikirdeyim. İnsan içinde bulunduğu toplumla birlikte yücelir ya da düşer. Bizden bir şey olmaz yaklaşımına da kesinlikle karşıyım. Bozguncu bir tavır olduğunu, bir şeylerin olacağı varsa da engellediğini düşünüyorum.
Ancak bu kabuller kendimizi gerçekçi bir şekilde değerlendirmemizi de engellememeli. Halkımızın geliştirmesi gereken pek çok yönü olduğunu düşünüyorum. Bisikletli yaşamı zorlaştıran, hatta bırak bisikleti toplumun refahına katkı sağlayan her türlü aktiviteyi ve birlikte yaşamamızı zorlaştıran toplumsal düzen ve tabularımızı sorgulamalıyız. Ezik bir şekilde değil ama çözüm arar bir şekilde. Yılmadan ve karamsarlığa kapılmadan.
 
Geri