Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Türkiye'de bisikletçiliğin gelişememesi

2 şeritli yolda en sağda kaldırıma yakın giderken sokağa çıkma kisitlamasinin olduğu günde işime giderken bomboş caddede yanımdan sıfır geçen insanlar varken, senin kaldırımda gitmen lazım diyenler varken, bisiklet yolunda oturan, yürüyen, mangal yakip piknik yapan varken, araç park eden varken trafik kurallarından bir haber insanlar varken, bisikletin de bir karayolu taşıtı olduğunu bilmeyen insanlar varken nasıl gelişmesini bekliyorsun?
 
Scudo
Nerelerde geliştiğine bak , sonra bize bak anlarsın.
Eğitimsiz vs hepsini bir yana koy millet fakir ve bisiklet ve ekimanlarıda hiç ucuz değil.
Farkındalık oluşması için çevrende eğitimli düzgün insanların olmadı lazım. Büyük şehirlerde böyle semtler bir iki tanedir zaten. Bu sebeplerden gelişmez
 
Ekonomik durum tabiki büyük bir etken özellikle benim gibi öğrenciler için.Ancak bence asıl etken halkımızın büyük bir kısmının bağnaz olması.
Trabzon dayım. Özellikle burada bisiklet kültürü hiç gelişmedi. Kasklı gözlüklü bisikletçi kıyafetli gördüklerinde ayıplar gözle bakıyor İnsanlar.(Tabiki az da olsa hayran gözlerle bakanlar var) Dinsiz imansız damgasını yapıştırıyorlar söylemese bile belli ediyorlar.Daha yeniyim, yollardayım 1 senedir hakkını vererek bisiklet sürmeye çalışıyorum gördüğüm kadın bisikletçi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İnsanımız maalesef başkalarını yargılamayı kendilerinde hak gördüklerinden bu kafanın kolay kolay değişeceğine inanmıyorum.
Tek çözüm önerim insanlara(özellikle gençlere) bu sporu anlatmak, heveslendirmek.Maddi açıdan durumları müsait değilse olabildiği kadar destek olmak.Bu sağlıklı hastalığı bulaştırmamız lazım 🙂

Sahiden diğer şehirlerde de bisikletçilere kötü gözlerle bakıyorlar mı?
Afganistan bile bu kadar değil. Rezalet pislik bir toplum olduk. (belki de öyleydik) Büyük şehirler de aynı. Yanından araba geçince bağıran mı ararsın, Yoldan üstüne bişeyler atan mı, tam anlamıyla rezalet.!
 
Bütün mazeretler "ama böyle insanlar varken nasıl gelişsin?" etrafında dönüyor. Popülizm olacak fakat; buradaki birçok arkadaşa sorduğumuzda Atatürk'ün büyük bir lider olduğunu söyleyecek ve bu ülkede, bu böyle insanlarla devrim yaptığını tabii ki gözden kaçıracak.

Niye edilgen bir dille konuşuluyor onu da anlamıyorum. Yani "Türkiye'de Bisikletin Gelişememesi" konusu rüzgar gibi bir şey mi ki kendiliğinden esmesi bekleniyor? Bir canlı mı ki bizden bağımsız kendi kendine yürümesi isteniyor? Niçin edilgenlik katıyoruz?

Kendi adıma konuşacak olursam, propaganda yaptığım

1- İki kişi bu sene bütün altyapısını tamamladı, birisi öğrenci haliyle, ve bisiklete başladı. Tekrar ediyorum, birisi öğrenci. Az buz para harcamadı.

2- Üç kişi bisiklet alma arefesinde. Kendi zamanları içersinde bekliyorlar, yaz sonuna doğru ekipmanlarına kadar tamamlanmış olacak.

3- Bir kişiye de destek çıkarak kendim bisiklet almışım.

Toplamda iki sene içersinde altı kişiye etki etmişim.

Tekrar ediyorum, iki sene içinde altı kişiyi dolaysız yollarla velespit tutkusuna sevketmekten bahsediyorum. Gah Strava paylaşımlarını yaparak, gah yoldan fotoğraflar çekip onlara göndererek, gah bikepacking.com türevi sitelerden, YouTube'den videolar, yazılar okutarak iki seneye yayılan bir süreç. Bu altı kişi de bu milletten değil mi? Avrupa'dan buraya yerleştiler de ikna olmaları mı kolaylaştı? Anlayamıyorum, niye edilgen dil kullanılıyor? Bu ülkede yaşayan insanlara ekonomik zorluk var da bize yok mu?

Velhasıl her dem şikayet ettiğim tüketici refleksi maalesef bu başlıkta da ce-e yapıyor. Bir örgütlü çalışma mantığı, bir propaganda merkezi oluşturma düşüncesi, başka insanların hayatına dokunma gerekliliği maalesef yok.

Gürkan Genç örneğin belli dönemlerde bisiklet hediye ediyor, paylaşımlar yaparak bir etki alanı oluşturuyor, ve bisiklete öyle başlıyor insanlar. Zira yedi-sekiz küsur yıl önce de ben öyle başlamıştım. Gelgelelim, biz cazibe merkezi oluşturmak için ne yaptık? Bunu cevaplayalım, ondan sonra bu milletin görgüsüzlüğünden, yandan geçerken su sıçratmasından bahsetmeye de vaktimiz olur.
 
Mesela ben abimi alistirdim bisiklet binmeye tayt bile giyiyor.Dalga geçerdi taytım ile tam gaz bisikletli olmaya
 
Türkiye'de bisiklet kullanıcısı artsa sanırım bu bisiklet ve ekipman fiyatları misli katına çıkacak. (Şu an bile pahaliyken)
Çünkü neye yönelse insanlar orda fırsatçıligini konuşturanlari hemen görüyoruz. Utanmadan adına arz talep meselesi diyorlar.
 
  • Beğen
Tepkiler: TatanQa_tr
Katılıyorum. O utanmayanlar grubunun başında devlet var. Trafikteki bisikletçi sayısı dişe dokunur hale gelirse bisiklete plaka, ruhsat ve iki yılda bir muayene gibi şeyler hayatımıza girebilir. Şaka değil Türkiye! Diyorum ki mümkünse kültürümüz bu seviye kalsın.
 
Bu coğrafyada ilelebet dört tekerlekler haklı olacak, ve siz bir taraflarınızı yırtsanız da ne akrabalarınızdan, ne iş arkadaşlarınızdan, ne can ciğer ahbaplarınızdan kesinlikle bisiklet dostu insanlar bulamayacak, yeni bisikletçiler çıkaramayacaksınız. Şu araba fiyatları varken söylüyorum bunu. Adam araba kredisi için bankaya, arabasının tamponundaki ufacık çatlak için sanayiye, servise gerekirse ömrünü ipotek eder, ne olursa olsun o benzin parasını, sigorta ve muayene parasını bir yerlerden bulur, ama kıçını o şoför koltuğundan kaldırmaz. Yapabileceğiniz tek şey, bu yolda nafile ikna çabalarını bırakıp, sizin gibi insanlarla buluşmak.

Klavye muhabbeti yapmıyorum. Bu forumda üçüncü nesil üyeliğim. Yıllarca işe bisikletle gittim, şehirler arası turlar yaptım. Bir tane yol arkadaşım olmadı. Hep yalnız hep yalnız. Bir ara işyerinde benim 1.5 katı maaş alan bir herif baya niyetlendi benden fikirler aldı ama istediği tip bisiklete o fiyatı vermeye bir türlü yanaşmadı (sıfır bisikletlerin ucuz olduğu dönemler), armudun sapı üzümün çöpü sormaya devam ettikçe ben bunaldım, "sen bu işe hiç girme, sana göre değil" dedim kapattım, bir daha da açmadım.

Bisiklete 300 liradan fazla vermeye eli titreyen göbeği büyük andavallılarla dolu memleket.
 
Son düzenleme:
Bisiklet sporuna yeni başlayanların diğer aktivitelerde olduğu gibi hevesinin kırılmaması lazım. Ancak bu kişilerin bazı gerçeklerle de yüzleştirilmesi faydalı olacaktır. Örneğin downhill yapmaya hevesli yeni bir sporcu zaten kısa bir araştırma sonrası kullanması gereken ekipmanların çok kaliteli olması gerektiğini anlayacaktır. Keza bisikletle uzun yollar yapmak isteyen sporcuların da iyi ekipmana yönelmesi gerekiyor. Sadece şehir merkezinde veya kırsalda kısa turlar yapmayı amaçlayan kullanıcıların çok iyi ekipmanlara ihtiyacı yok diye düşünüyorum. Onun dışında bisiklet üzerinde uzun süreler veya zorlu şartlarda zaman geçireceklerin para kıyması hem sağlıklarını korumada hem de aktiviteden alacakları keyfi arttırmada rol oynadığı kanaatindeyim.
 
Bu ekonomide normal tam hadi para denklencek dediğim zaman zam geliyor bıktım artık.
 
Bisiklet, içinde tüketim karşıtlığı, minimalistlik, çevrecilik gibi öğeler barındırdığı için tercih edilmez Türkiye'de. Bu ülkede aylık yaktığı benzin miktarıyla böbürlenen çokça insan var...
 
Çok güzel yorumlar okudum , beni mutlu etti zira buradaki topluluğun görüşleri ve fikirleri genellemenin epey üstünde olarak görüyorum kendi adıma.. Zaten benim kişisel görüşüm de; bu spora gerçekten ilgi duyan kişilerin hayata bakışı birkaç tık üstte ve daha farklı oluyor. Nasıl desem , daha karakter ve duruş sahibi..

Konuya da fikrimi beyan edecek olursam ; az önce bahsettiğim anlayış seviyesinin , diğer genele vurulduğunda çok düşük olduğu ve basit yaşam anlayışlarının hakim olduğunu görebiliyoruz. Araba fetişi on binler , *bir şekilde* aldığı ehliyetle canavar modunda trafikte serseri mayın gibi dolaşıyor. Bu tipler birilerini ezse de öldürse de serbest kalıyorlar *kaza* adı altında ki bence bu direkt *cinayet* dir.

Önce bu saçma sapan kokuşmuş anlayıştan kurtulunması lazım... Nedir o , arabam var herkesten her şeyden üstünüm , tüm şeritler babamın malı. Temel ; başkasına saygı duymamak. Daha da derinde, kendine saygısı olmadığından mütevellit bu durum.

Ben de trafikte yoğunca araba kullanıyorum , ancak kuralları biliyorum . Bisiklet kullanmaktan da olsa gerek 2 tekerli araçlara daha fazla dikkat ediyorum.. ( algıda seçicilik) ..

İşte bu algı , toplumsal bilinçlendirme ile olur .. TV denilen uyutma kutusunun içine böyle programlar , spot bilgilendirmeler yapılsa bu toplumda bile epey ışık yanacağını düşünüyorum. Tabii bu bilgilendirmeler ciddi kanunlar ile desteklenmelidir. Hep örnek verdiğim yerdir ve çokça da vardır Avrupa'da da , Hollanda diyeceğim.. Bisiklet sürene saygı duyan en sevdiğim ülkedir kendileri... Hani çok zor değil , Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok .. Kopyalarsın aynı kanun-kuralları , uygularsın paşalar gibi .. Ama nerde? Millet öyle bir derde düştü ki zaten hepinizin haberi var gündemlerden (pandemi vs.) .

Bugün kanalda yayına girecek tırmanış videom'da Efe isimli genç bir arkadaşım yanıma yanaştı , ekipmanları eksik ama çocukta cevher var belli . Kendi parasıyla aldığı XRS002 karbon bisikletiyle nasıl tırmanıyor o yokuşları "helal olsun" dememek elde değil.. Bu kardeşlerimize gerekli alt yapı-destek sağlanabilse belki ileride Giro D'Italia gibi yarışlarda bizi temsil edebilir ve bu bir örnek sadece , daha nice nice örnekler var eminim..

Konu derin ama yapılması çok zor değil.. Bu Ülke güçlü bir yapıya sahip , biraz bu işlere de el atılsa çözülür zamanla , alıştıra alıştıra...
 
2 gün önce yeni aldigim SPD pedal ayakkabisiyla alismak icin sürüse ciktim, ilk baslarda hersey iyiydi, rahatca cikarip takabiliyordum, birkac 100 metre ilerledikten sonra
kirmizi isikta durmak zorunda kaldim, sag ayagimi cikarttim ama bisiklet sol tarafa dogru o kadar yavasca düstü ki inanamazsiniz ( Eskilerin tabiriyle B...K cuvali gibi ) yola kapaklandim. Etrafimdaki insanlar hemen yardima kostular ve bütün trafik ben toparlanip hareket edene kadar durdu.
Simdi anliyorum 1.5 metre bisiklete arac ile yaklasmanin tehlikeli oldugunu.
Yaya gecitlerinde aceba demeden yola adim atmak ve tüm trafik yaya gecitlerinde yavas ve kontrollü gectigini izlemek, bunlari gördükce Ülkemde daha cok katedilecek mesafe oldugunu her seferinde tekrar tekrar farkediyorum.
Malesef bu bizlerden ( tasit sürücülerinden ) kaynaklandigi kadar yönetimin de konuya kaygisiz kalmasi gerekli düzenlemeleri getirmemesi ve veya uygulamamasi icler acisi bir durum.
Avrupa otomobilin kalbinin attigi yerde bile sürekli bisiklete yatirim yapilip tesvik edilmesi ( sirketler personellerine sifir vergi oraniyla bisiklet alabiliyorken )

Bisiklet ile gidilebilecek bir yere araba ile gidilmesini yadirgayan ayiplayan insanlarla tanistim.
Türkiye' de hic bisikletim olmadi ve kullanmak aklimdan bile gecmedi ancak burada bisiklet sanirim vazgecilemez bir ulasim araci.
Ehliyetim ve imkanim olmasina ragmen araba almayi düsünmüyorum, senede 2 kez ihtiyac duyacagim bir ulasim aracina neden yatirim yapayim ki.

Sizlere tekrar tekrar ne kadar saygi duydugumu belirtmek isterim. Iyi forumlar ....
 
1. Bisiklet çocukların yazın karne hediyesi olarak görülen oyuncak olduğundan.
2. Bizim memleketin insanında gereksiz bir kibir görgüsüzlük olduğundan tuhaf bir alaya alma muhabbeti örneğin: eşek kadar adamsın bisiklete biniyon, çocuk musun, lan alt tarafı bisiklet o kadar para mı verilir, bisiklete binince başın göğe mi erdi, yazık fakir işe bisikletle gidip geliyor vs vs böyle çokca abuk subuk şeyler
3. Eğitimle alakalı bizim ülkede tek spor futbol olduğundan gerçi onda da bi numaramız yok şikeler şaibeler organize suç yapılanmaları dini suç yapılanmaları torpil vs vs bir sürü iğrençlik tabi paranın hatrına susuluyor oysaki ülkenin coğrafi konumu gereği en düzgün bisiklet sporu yapılacak yapılaşmaya sahibiz örneğin ankaradan çık yola polatlı afyon denizli muğlaya çok rahat zorlanmadan gidebilirsin ( gerekli antreman ekipman varsa)
4. Ekonomik koşullar ekonomik olarak çok rahat bir toplum olmadığımızdan dolayı çocuklar sanayide pazarda pizzacıda hamburgercide tarlada çalışmaktan aileler ay sonunu rahatça getiremediğinden bu toprakların çocukları herhangi bir spora yönelemiyor eğitimini alamıyor yapmak için gerekli ana ekipmanı alamıyor yan ekipmanlarını alamıyor yenileyemiyor bu sadece bisiklet için geçerli değil herşey için böyle
5. Beyaz yaka cart curt yaka olayını hiç sevmem ayırmam da çokta ciddiye almam zaten öyle kendini bi halt sananları hem bu tipler olsun hemde düzgün insanlar olsun bisiklet yada başka bir spor veya hobi yapma düşüncesi yok yetişemiyor belli bir ekonomik seviyeye gelenlerden belli bir yüzde hadi diyor bir sporla uğraşıyım bi hobi ediniyim bir müzik aleti çalmayı öğrenirim yada resim yapmayı öğreniyim gibi çeşitli alanlara yöneliyor büyük bir kısımda köyden arsa alayım bağ bahçe ile uğraşıyım yada yeni moda olan sey egeden akdenizden arsa bahçe alayım tiny house yapayım kafasındalar

Sonuç olarak bir iki nesil sonra düzelir sanırım herşey bi şekilde ekonomiye bağlı trafikteki sorunlar eğitimdeki sorunlar adaletteki sorunlar vs vs vs ekonomiyi düzeltirsek doğru politikalarda birkaç nesil sonra adam oluruz tabi bazı seyler milli politika olmalı ve bayrak yarısına dönmeli hep daha ileriye daha doğrusuna şeklinde
 
Toplum olarak gelişemedik maalesef geri kalan her şeyde yerinde saymaya devam.
 
Selamlar, bisiklet yolu yaparak bisikletçi sayısını arttıramayacagınız gibi bisikletçilere de o yolu kullandıramazsınız bizim ülkemizde...

Herşeyin ama herşeyin yolu eğitimden geçiyor.
Bu sıradan bir tespit belki ama olmadığı zaman mutlaka bir tarafımız eksik kalıyor işte...

Bisiklete nasıl şehirde gönül rahatlığı ile çocuklarımızla birlikte bineriz derseniz eğer;

Eğitimle saygıyı, birlikte yaşamayı, birbirimizi sevmeyi, haklarımızı korumayı, kurallara uymayı, insanın kendisine değer verildiğini hissettiği bireyler olmayı öğreniriz o zaman sadece bisiklet sürmeyi değil, daha birçok seyi de başarmış oluruz.

Sadece trafik kurallarını düşünün lütfen.
Dünyada kurallar az-çok benzer ama ya uygulamalar... Ne kadar farklı değil mi?

Başka ülkelerdeki trafik bizi şaşırıyor. Çünkü çocukluktan eğitiyorlar ve öğretiyorlar nasıl uygulanacağını...

Yetişkin her birey de tüm bu kuralları rutin olarak layıkıyla yerine getiriyor. Saygıyla ve zorlanmadan.

Sadece yol değil çözüm...
 
Son düzenleme:
Araç sahibi olmak, cinsiyet fark etmeksizin, bir statü göstergesi.
Üniversite sıralarında iken, iki mahalle ileride oturup (yürüme mesafesi yani) kampüse arabayla gelen ve bunu yıllarca aksatmaksızın yapan sınıf arkadaşlarımın kafalarını anlamaya çalışırdım. Onların yanında her gün iki, üç vasıta değiştirerek okula gelen daha yakın arkadaşlarım da iş güç ve araba sahibi olduktan sonra bir daha toplu taşımaya dahi binmediler. Bırak bisikleti, arkadaşların da bahsetti gibi, futbol, iş ve siyaset haricinde hiçbir muhabbet dönmedi yıllarca. Sıkıldım, ayrıldım aralarından.

Farklı olan, farklı bir şeyler deneyen insanların sayısı çok az. Ve hep aynı şeyleri yapan insanlarla farklı bir şeyler paylaşmak imkansız.
 
Farklı olan, farklı bir şeyler deneyen insanların sayısı çok az. Ve hep aynı şeyleri yapan insanlarla farklı bir şeyler paylaşmak imkansız.
Öyle güzel söyledin ki... İnsanlara hobilerimizi anlatınca sanki garip biriymişiz gibi bakıyorlar bir de... Hobi yani bu.
 
Bir otomobil aldigimizda bir, iki, üç... tane de devlete aliyoruz(hükümete mi demeliydim(!))

Verilen bu ÖTV, KDV, KLM, XYZ vergileri iştah kabartıcı olunca bizlerin araç alması yöneticilerin daha çok işine geliyor.

E bunun akaryakıti da var, akaryakıt vergi oranlari zaten malum... Hahh bir de otoban, köprü geçiş ücretleri de var... Var da var, bunlar hep devlete kazanç kapısı.

O yüzden de bisikleti çok takmıyorlar ve bisiklet için cok bir çaba gosterilmiyor ülkemizde. Dolayısıyla bisikletcilik hicbir zaman gelişemiyor...
 
Son düzenleme:
Geri