Bu sabah 8 de
@sadi imren ,
@Özcan ve
@Uğur ELBİ ile beraber Çekirge'den start verdik. Üç haftadır İtalya dağlarını izlemek ve üç aydır uzun tırmanış yapamamak motive olmamızı kolaylaştırdı.
Kış sonu yaptığım kaza sonrası kendimi denemem için de iyi bir fırsattı..
Üç B.T.K. lı hemen kaçış grubu yapıp ortalama 13-14 k.m. hız ile arayı açtılar. Ben ise 9-10 ortalama ile kendi tempomda tırmanmaya koyuldum. Yiğitali Jandarma karakolu önünde beni bekliyorlardı...
Sulukları doldurup yola koyulduk..
Bugün "artçı" olacağım kesinleşmişti.
Gene arayı açtıklarında artık tek başıma kaldığımı anlayıp doğa ile bütünleşmeye karar verdim.
Baharın yaza dönmeye başlamasına rağmen, dağ havası irtifa arttıkça serinlemeye başlamıştı.
Milli Park girişinde ikinci molamı verip su takviyesi yaptım.
-Ekibi ancak oteller bölgesinde yakalarım- diyerek yola koyuldum.
Terlemeye su ve izotonik içerek çare bulmak kolaydı ama güneşin buluta girip serinliğin artması kıyafetlerin kurumasını zorlaştırıyordu..
Kirazlıyayla sonrası iyiden iyiye üşümeye başladım. Normalde ağaç gölgelerini takip ettiğimi hatırladım, şimdi güneş yüzünü her gösterdiğinde İskandinav turistler gibi mutlu oluyordum...
Sinekler sezonu açmış, kozalaklar düşmeye başlamıştı. Kuş sesleri ve dere şırıltısı doğanın uyanışını hissettiriyordu...
Oteller bölgesine 4 k.m. kala hava daha da serinledi..Yanıma koruyucu kıyafet almadığıma pişman olmuştum, yapacak tek şey güneş buluttan çıkınca bolca ısınmaktı...
Başımın üzerinden hızlıca geçen bulutlar, son karlara doğru gidiyordu.
Tam nefeslenip esneme yapayım derken Sadi aradı:- Ağabey, Ayı Çeşmesindeyiz.Dön gel, inişe geçelim- dedi...
Ş
Şekilde görüldüğü gibi bir ben " Zemheri Zürafası" halindeyim..
Çeşme başındaki araba sahiplerinden eski gazete sordum, nafile..
-Siz gidin, ben inişte göğsüme rüzgar yemeyeyim - dedim..
Gene dinlenmeden inişe geçtiğim için yolda iki kez kramp girdi.
5-6 dakika sonra Milli Park kapısında bir araya geldik..
Oradan da yokuş aşağı herkes evine yollandı...