Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Vegan beslenme

Daha önce de buraya bir sürü bilimsel araştırma, vegan olarak hayatını devam ettiren sporcu, 3 ve daha fazlası nesildir vegan beslenen insan öyküsü paylaşmış olmamıza rağmen bunların hiçbirini okumadan burada bilgi paylaşımı yaptığımız konuya yazdığınız veganlık sürdürülebilir değildir, uzun süre vegan olunmaz, veganlık sağlıklı değildir, hayvanlar birey değildir, hayvan eti yenmeden olmaz gibi bireysel safsatalarınızı okumak istemiyorum. Nasıl fırsat sayfasında birçok abone var ve orada bir mesaj yayınlandığında insanlar bir fırsat paylaşıldı diye buraya geliyorlarsa burası için de aynı durum söz konusu. Ben sizin saçma mesajlarınızı okumak için girmedim buraya, varsa sorunuz danışın yoksa sırf dalga geçmek, bomboş vakitlerinizi başka insanların vakitlerini almak ve bizim değerlerimizle dalga geçmek için kullanmazsanız çok sevinirim.

Saygılarımla.
 
Scudo
@Pureal İsim alıntılamamışsınız ama ben alıngan bir günümdeyim sanırım.
Veganlar bana hep agresif görünüyorlar. :hoop:
Değerli vaktinizden benim acizane sorumu yanıtlamak için de ayırsaydınız keşke.
Kötü niyetten değil konudaki cehaletimden ötürü sordum ne sorduysam.
Değerli bilgileriniz vicdanı derin olan insanların beslenme konusundaki kaygılarının giderilmesiyle belki de onları veganlığa bir adım daha yaklaştıracak ve böylece hayvanlar alemine daha fazla hizmet edilibileceğinin fikrindeyim.
 
Amacım kimseyi hedef almak değil, agresif olmamın sebebi veganlık değil, diğer veganları da temsil etmiyorum, aramızda zaten agresif olup vegan olduktan sonra değişmeyen, veganlıkla aydınlanan vicdan ve zihinlerin diğer kişiler tarafından karartılmaya çalışmasına agresyon gösterenler vb. var, ama benim agresifliğim 32 sayfada yüzlerce mesajın içerisinde sorulan soruların cevapları birçok sefer titizlikle, akademik bir çalışma açıklanır şekilde paylaşılmış olmasına rağmen, kendi dini-geleneksel-keyfi düşünceleri ve deneyimleri ışığında veganlığın saçma, popüler akım gibi, sağlıksız, gereksiz, güçten kesen, aşırıcı şekilde gösterilmeye çalışılması. Düşünün burada konuşulan bir konu var tırmanış için en uygun lastik-jant seçimini konuşuyoruz, kişiler gelip fabrika verilerini paylaşıyor, deneyimlerini paylaşıyor sonra birisi çıkıp yüzlerce mesaja bisiklete binmek saçma, yokuş çıkmayın siz de, o lastiğe ben lastik demem gibi mesnetsiz, herhangi bir dayanağı olmayan ve konu içinde paylaşım yapan kişilere saygısızlık içeren üslupla konuşsun, siz sinirlenmez miydiniz?

Ben Türkiye Vegan Derneği üyesiyim, yıllardır birçok festival, konferans, bilgilendirme toplantısı, bilgi verme amaçlı stant vb. gibi eylem içerisinde insanlara deneyimlerimi sunmaya çalıştım/çalışıyorum, ama buradaki kişiler kadar mesnetsiz şekilde, haydi hayvanı değer olarak görmüyoruz bunu anladım da kişilerin zamanlarına, bilgilerine, deneyimlerine saygı göstermeyen bir yer daha görmedim. Bir de bisiklet gibi çevreci bir oluşum içinde araba sürücülerinin gazabıyla uğraşmak durumunda kaldığımız, egzoz dumanına bu kadar maruz kalmak durumunda kaldığımız için önemini bilmemiz gerekirken tam aksi yönde fikir ve hareketler sergilenmesi benim hem şaşkınlığımı hem de sinirimi maalesef arttırıyor.

Lütfen daha fazla araştırın bol keseden atmadan önce, ne diyor tüm ilim-bilim alemi; OKU! Bin bilsen de bir bilene danış! Ama buradaki durum, yıllarca yapılan en doğrusudur, sen mi bileceksin, aman abi sakın vegan olma bak geçen bir arkadaşa şöyle olmuş... Tekrar söyleyeyim size özel olarak bir tepkim yok, bu mesajda bahsettiğim şeyleri yapan çok fazla kişi var onların tamamına söylüyorum bunları.

Saygılarımla.
 
Gerçekten büyük işler başarıyorsunuz. İşlerinizde kolaylıklar dilerim. Ben tekrar geriye dönüp okumaya başlayayım. Eminim çok değerli bilgilere ulaşabileceğim. Türkiye Vegan Derneğini de duymuş ve şahsi araştırılacaklar listeme sayenizde eklemiş oldum. Ayrıca teşekkür ederim. Vegan arkadaşların salak saçma sorulara kızıp tüm meraklılara agresif davranmak yerine engin bilgilerini sabırla paylaşmaları ve bu sayede daha fazla hayvanın özlük hakkına girilmesinin önüne geçilebileceğini düşünüyorum.
 
Sakin ve dikkatli bir şekilde bu video izlenirse, bazı sorulara cevap bulunabilir.

Sürdürülebilirlik.
Çok güzel ve lüks araçlar üretiliyor, güç değerleri, yarış arabalarına yakın. Çok keyifli, fakat malesef sürdürülebilir değil, yakında petrol bitecek.
Evlerimizde kombiler var, düğmeye basıyorsun evi ısıtıyor, ayrıca sürekli sıcak su hazır. Çok keyifli, fakat malesef doğalgaz da bitecek.
Diş fırçalarken suyu kapatmıyoruz, yarım saatten fazla duş alıyoruz, yatarken ışıkları, Tv yi bile kapatmıyoruz. Malesef sürdürülebilir değil.
Sigara içip, kendisine ve ailesine zarar verenlerden, bahsetmiyorum bile. "Kişinin erken vefat etmesi, ailesine verdiği en büyük zarardır,"
Küresel ısınma desen, zaten kimsenin umurunda değil. Bir gün susuz kaldığımızda, küçük büyük herkes küresel ısınmayı çok net öğrenecek.
Et yemek çok keyifli, her yemeğe lezzet veriyor, lazım olana, olmayana istemediği kadar protein sağlıyor. Çok tekrar gibi olacak, ama sürdürülebilir değil.

Matematik, her sorunun cevabını bulmanıza yardımcı olur. Arabanızın kaç litre yaktığını, yakıtın litre fiyatını ve yaptığınız km yi bilirseniz, Yıllık yakıt ihtiyacınızı ve maliyetini hesaplayabilirsiniz. Biraz daha hesaplarsanız Dünya'daki tüm araçların yakıt ihtiyacını bulabilir, petrol rezervleri de belli olduğu için işin sonunu hemen öğrenirsiniz.

Dünyadaki içilebilir su miktarı bellidir, küresel ısınmanın hızı da bellidir, oksijen ve orman miktarları da bellidir. İnsan nüfusunun artış hızı da bellidir.
Zengin iş adamları, daha zengin olmak için dünyanın altını üstüne getirmektedirler.
- Hava kirliliği, maden çıkarmak için alt üst edilen doğa, kirletilen su kaynakları, fabrikaların atıkları vs. vs. Dünya daha ne kadar dayanabilir ?

100 km de 20 lt benzin yakan bir araç kullanırken, bisiklete geçiş yapma nedenim, sağlıktan ziyade, çocuklara daha iyi bir dünya bırakmaktı.

Çok sevdiğim ve saygı duyduğum vegan bir arkadaşım, hayvansal ürün yemiyordu. Önceleri ben bunun bir diyet çeşidi olduğunu sanıyordum. Vegan nedir, ne değildir çokta umurumda değildi. Yıllarca evinde birkaç köpekle yaşamış biri olarak, hayvanları çok severim. Pek çok hayvanın barınma, beslenme ve sağlığı ile yakınen ilgilenmeye devam ediyorum.
Bunun yanında hayvansal ürünlere de aşırı düşkündüm. Gençliğimde gece uyanır, bir kangal sucuğu tavaya dizer, üzerine 15 yumurta kırar, bir litre ayran ve abartı ekmekle mideye indirir sonra da yatar uyurdum. Geçen aya kadar, her gün 1 litre süt, 1 kilo yoğurt, 5 yumurta, bal, tereyağ, et, tavuk, balık vs. ile besleniyordum, bir yıllık eritilmiş kuyruk yağı ve kıtırak stoklarım bile hazırdı..ki, Haberlerde; Kızının yanında, vahşi eşi tarafından boğazı kesilen, "ölmek istemiyorum" diye feryat eden bir Anneyi gördüm. O görüntü günlerce gözümün önünden gitmedi. Empati kurdum, canlıların gözü önünde, diğer canlıların acımasızca kesilmesi, parçalara ayrılması, onlarda bizim kadar her şeyin farkındalar. O an bir karar verdim ve huzurlu bir şekilde uyguluyorum.

1999 depremi sonrasında, bölgeye yardıma gitmiştim, orada bulunduğum günlerde, çalışırken burnumuzu yakan koku, beynime de işlemişti ve döndüğümde bir yıla yakın et yiyememiştim. Şimdi daha bilinçli bir nedenle hayvansal ürünlere veda ettim.

Vegan yaşam tarzını, moda olarak, trend veya diyet olarak tercih edenler olabilir. Bu arada, çok hassas, bilgili ve düşünceli veganların olduğunu da unutmamak gerekir. Kişi sağlıksız besleniyorsa, zaten sağlıksız besleniyordur, vegan olup olmaması fark etmez. Formüle tersten bakacak olursak, bir restorana gidip, içinde hayvansal ürün olmayan birşey var mı ? dediğinizde, şanslıysanız patates kızartması bulursunuz. Yani hemen hemen tüm gıda firmaları işin kolayına kaçıyorlar, alıyorlar ucuz tavuğu vs. kızart pişir çevir ekmeğe kat ve sat. Ispanak, bamya, barbunya, fasülye, nohut, pilav, piyaz, kabak, patlıcan, bezelye, patates, dolma, türlü, zeytinyağlı sarma vs. var mı ? desen çoğu yerde garip karşılanır. Aslında olması gerekenler bunlardır, fakat yoktur. Çünkü artık bunları soran da yoktur. Körili tavuk, soyalı tavuk, mantarlı tavuk, çevirme tavuk, birini ye git işte, uzatma mantığı hakimdir.

İnsanların bile haklarının olmadığı bir dünyada, hayvanların haklarını anlatmaya çalışmak elbette imkansız gibi bir şey. İnsanlar öyle hızlı çoğalıyor ki, isteklerin sınırsız, kaynakların sınırlı olduğu unutuluyor, yada bilinçli olarak unutturuluyor. Bir inek doğduğu andan itibaren, kesilene kadar kaç ton su içer, kaç ton yem yer, ne kadar ilaç, hormon vs. verilir, ne kadar gaz çıkartır, ne kadar dışkı ve idrar üretir, bunlar ne olur ? Köyünde iki inek besleyen çiftçi için sormuyorum bu soruları, endüstriyel olarak insanlara et yetiştirmeye çalışan firmaların sayıları ile çarparak soruyorum. Sürdürülebilir mi ?

Yıllar önce bir belgeselde görmüştüm, market raflarındaki ürünlerin %80 e yakını Mısır'dan üretiliyormuş. Tüm hayvanlar, "inek, koyun, tavuk ve balıklar" Mısır veya mısır türevlerinden üretilen yemlerle besleniyormuş, Çünkü başka çare kalmamış, yetmiyor. İnsanları doyurmak için beslenen hayvanları beslemek için tarım yetmiyor, yem yetmiyor. Yetsin diye, tarımın, yemlerin genetiği ile oynuyorlar yetmiyor, bu sefer hayvanların genetiği ile oynuyorlar, yine yetmiyor. Yetmez. Matematik ve sayılar ortada. Hintliler, Çinliler ve fakir insanlar et yemeye başlarsa, film tam kopacak.

İnsan yaşlandıkça akıllanıyorsa, daha iyi insan oluyor, Yaşlandıkça "zaten az vaktim kaldı" diye "vurdum duymaz" olursa, işte insanlık orada tıkanıp kalıyor.

Öğrendiğim her bilgi, gördüğüm her haber, artık beni daha derinden yaralıyor. Mesela; Yunus balıklarına ülkemizde değer verildiğini düşünürdüm, Japonya'daki yunus katliamlarını üzülerek izlerdim. Bir belgeselde gördüm ki 1950 ve 60 lı yıllarda İstanbul ve Karadeniz'de yunus balıklarını yağları için zıpkınla avlıyormuşuz :( Bu satırları yazarken bile, Tv haberlerinde, bağlı bir köpeğe, kocaman sopa ile hırsla vuran birini gördüm. İnsan dayanamıyor artık.

Hintlilerin saygı duyduğu inekleri, biz caddelerde kesip yiyoruz, bizim sevdiğimiz yunusları japonlar palalarla kesip yiyor, köpek yenir mi dersiniz, onu da Çinliler yiyor. Bize ne eti yedirdiklerinin belli olmadığı, son günlerdeki yayınlanan haberlere bakınca ortaya çıkıyor, hepsini birbirine karıştırmışlar.
Afrika'da tarım gelişsin diye, bir sivri akıllı "Tüm filleri öldürelim." demiş. Adamı ciddiye almışlar ve tüm filleri, bebek, büyük, hamile vs. demeden, tüfeklerle, helikopterlerden ateş ederek aylarca, yıllarca öldürmüşler. Bakmışlar ki tarımda gelişmenin fillerle bir alakası yok, sonra bu işten vazgeçmişler.

Canlı canlı derisi yüzülen tilkileri, kafasına demirle vurularak öldürülen yavru fokları, boğazından tutulup tüm tüyleri yolunan kazları, tek ayağından iş makinası ile kaldırılan, kaçmaya çalışınca sopalarla dövülen, yere düşsün diye arka ayaklarına bıçak vurulan, hamileyken kesilen kurbanlıkları, ciğeri elektrik direği kadar büyük bıçaklarla delik deşik edilerek saatlerce ölmesi beklenen balinaları, insanlar tarafından tecavüze uğrayan onlarca türde hayvanı, sırf erkek diye pres makinasına atılan civcivleri, kolu bacağı kesilen yavru kedi ve köpekleri düşününce, bir şey yapamadığım için insanlığımdan utanıyorum.

Daha yazacaklarım vardı..
Gözümün önüne gelen bu görüntülerle sanırım artık mümkün değil.

Saygılarımla
 
Netlix'te de yayınlanmaya başlanan The Game Changers'ı izlemenizi ( (link) ), İstanbul'da olacaklar için Dünya Vegan Günü Etkinlikleri'ne katılmanızı tavsiye ederim.
 
Ben de tesadüfen Öner Bisiklet dükkanın da tanıştığım sevgili Ahmet Yeşil'in yönlendirmesi ve tavsiyeleri ile bir haftadır Vegan besleniyorum. Uyku düzenimin yerine gelmesi ve bisiklet üzerinde ki performans artışı bir haftalık deneyimin sonuçları.
 
Yeni bir vegan olarak 5. günümdeyim :harika:
Özellikle ilk haftanın çok zor geçeceğini düşünürken gayet kolay geçiyor diyebilirim.
Sindirim - uyku - enerji anlamında en ufak olumsuzluk yaşamadım. Hatta gün boyu enerji seviyem çok daha stabil.
Geçirdiğim en lezzetli 5 gün oldu diyebilirim. Her öğünümü farklı tatlarla geçirip, çok daha sağlıklı gıdalar tüketiyorum. Daha önce tüketmediğim, aklıma bile gelmeyen pek çok malzeme mutfağa girdi. Yep yeni tatlar ve pişirme yöntemleri öğreniyorum.

Bilmeyenler varsa "kligtag" adında bir uygulama keşfettim. Barkodunu tarattığınız ürünün vegan olup olmadığını, organik / işlenmiş olup olmadığını ve detaylı içeriğini söylüyor size. Özellikle market alış verişinde çok büyük yardımcı.
(Bir çok vegan ürün üzerinde vegan ibaresi yok neticede)
(link) (link)
 
Bende 3. haftadayım, öncesinde resmen vucudumuza acı çektiriyormuşuz.

Gerçekten farkı dediğiniz kadar hissettiniz mi ? Vücudunuzda neler hissettiniz bu 3 haftalık süreçte? ne gibi iyileşmeler olduğunu düşünüyorsunuz?

Bir süredir aklımı epey kurcalayan bir konu vegan beslenme. Özellikle game changers'ı izledikten sonra daha çok araştırmaya karar verdim. Belki tamamen vegan beslenme alışkanlığı kazanamayabilirim ama en azından hayvansal tüketimi biraz da olsa sınırlandırma kararı aldım. Yaklaşık 2 yıldır tavuk zaten tüketmiyorum ama et ve süt ürünlerinden tamamen kopmak fikri beni korkutuyor. Vicdan muhasebesi de var tabii bir yandan. Zor mesele.
 
Hayvansal beslenme yüzünden vicdan muhasebesi yapan arkadaşlar bitkilere karşı neden aynı vicdan muhasebesini yapmıyorsunuz. Onların konuşma dilinden anlamadığımız için mi?. Ya bitkiler de herşeyi duyuyor anlıyor ve hissediyorsa? Cleve Backster yalan makinası ile bitkiler üzerinde deney yapıp bitkilerin hissettiklerini ispatladığında yıl 1960 idi. Bu konuda google a Cleve Backster ve yalan makinesi diye girdiğinizde çok ilginç makalelerle karşılaşabilirsiniz. Bu linkde de konu ile ilgili bir konuşma mevcut

 
Hayvansal beslenme yüzünden vicdan muhasebesi yapan arkadaşlar bitkilere karşı neden aynı vicdan muhasebesini yapmıyorsunuz. Onların konuşma dilinden anlamadığımız için mi?. Ya bitkiler de herşeyi duyuyor anlıyor ve hissediyorsa? Cleve Backster yalan makinası ile bitkiler üzerinde deney yapıp bitkilerin hissettiklerini ispatladığında yıl 1960 idi. Bu konuda google a Cleve Backster ve yalan makinesi diye girdiğinizde çok ilginç makalelerle karşılaşabilirsiniz. Bu linkde de konu ile ilgili bir konuşma mevcut

bitkiler hayvanlara göre ilkel yaşam formları olduklarına göre, hissetseler bile, bir dananın, gövdesi genişliğinde bir koridora sokulup perde açıldıktan sonra kendinden öncekine ne yapıldıysa kendisine de birazdan aynısının yapılacağının korkusunu yaşamazlar, bir ömür boyu insanoğlu'nun çit, mera, ahır olarak isimlendirdiği hapishanelerde hapsedilmenin üzüntüsünü yaşamazlar. emzirdiği çocuklarının kendilerinden koparılmasını yaşamazlar. özetle, bitkiler hissedebilir, duyuları olabilir ama hayvanlarla karşılaştırıldığında bu çok daha sınırlıdır.

hayvan sömürüsüne karışmadan beslenmek, hayvan öldürmeye göre daha ''vicdanlı''dır.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ilter Elmas
bitkiler hayvanlara göre ilkel yaşam formları olduklarına göre, hissetseler bile, bir dananın, gövdesi genişliğinde bir koridora sokulup perde açıldıktan sonra kendinden öncekine ne yapıldıysa kendisine de birazdan aynısının yapılacağının korkusunu yaşamazlar, bir ömür boyu insanoğlu'nun çit, mera, ahır olarak isimlendirdiği hapishanelerde hapsedilmenin üzüntüsünü yaşamazlar. emzirdiği çocuklarının kendilerinden koparılmasını yaşamazlar. özetle, bitkiler hissedebilir, duyuları olabilir ama hayvanlarla karşılaştırıldığında bu çok daha sınırlıdır.

hayvan sömürüsüne karışmadan beslenmek, hayvan öldürmeye göre daha ''vicdanlı''dır.
Ya tam tersi ise ve bitkiler daha hassas canlılarsa?. Backster yaptığı deneylerden birisinde bitkilerin sadece kendi özvarlığına değil, diğer canlıların yaşamına yapılan saldırılarda da duygusal bunalıma girdiğini kanıtlamak için bir “ölüm makinesi” kurar. Makinenin kurbanları rastgele ve birdenbire kaynar suya atılarak öldürülen minik karideslerdir. İşin ilginç tarafı bu karidesler bitkiden üç oda uzaktadır! Buna rağmen bitkiler her karidesin ölümüne poligrafi makinesinde çılgınca zigzaglar çizerek tepki verirler. Bitkileri anlamak için bu deneylere bi bakmak lazım bence oldukça ilginçdir
 
Her madde atomlardan oluştuğuna göre, demek ki her madde aslında canlı, yani içinde hareket halinde olan bir şeyler var. Mesela bir taşın da belki hisleri vardır. ama biz henüz bunu ölçemiyor olabiliriz. Kar tanelerinin hepsi farklıymış, aynısından bir tane daha yok, düşünün artık..
Eskiden dervişlerin yürürken, yere sert basmamaları, kullandıkları eşyalara bile selam verip, hatta öpüp saygı göstermeleri belki bu şekilde düşündükleri içindir.
Her eşyanın bir ömrü ve hissiyatı olduğuna inanırım, eşyaya tapmam, bağlanmam ama, kelimelerle anlatamayacağım bir şekilde değer veririm.
Dünya dediğimiz şey, boşlukta dönen, içi lav dolu bir kaya parçası, biz ise, ne öğretildiyse ona göre yaşamaya çalışan canlılarız. Neyin ne olduğunu anlamaya başladığımızda ise, zaten hayat dediğimiz şey bizim için bitmiş oluyor.
Bu yaşımıza kadar etsiz, sütsüz ve yumurtasız yaşayamayacağımız öğretildiği için, hep bunları yedik ve savunduk. Aksini denemeye bile korktuk.
Deneyince anlıyor ki insan, gereksiz yüklenmişiz bedenimize. Kilo aynı iken, bedeninin hafiflediğini hissetmek ne kadar keyifli, keşke hissedebilseniz.
Tasarruf, her şeyin çözümü tasarruf. Yarım saatte 500 litre su ile duş alabilirsin. Bir dakika da 20 litre su ile de yıkanabilirsin. Paran varsa aslında farkı yok, çünkü zaten akıttığın pis su bir yere gitmiyor, arıtılıp aynı şebeke ile sana geri gönderiliyor. Ama herkes 500 litre ile duş almaya kalkarsa, sana duş alacak su kalmıyor. Film kopuyor. O nedenle insan nüfusunu düşünüp, ona göre hızla bilinçlenip, birlikte faydalı tedbirler almamız çok önemli.
Dünya'ya saygılı ol, insanlara saygılı ol, hayvanlara, bitkilere saygılı ol, eşyalara, dağa taşa bile saygılı ol. Çünkü hepsinin hissiyatı var ve senin gibi onlarda atomlardan oluşuyor.

Günümüzde bu konuları konuşabileceğiniz insanlar artık malesef kalmamıştır. Geçerli mevzular; futbol, siyaset, alem, araba, bahis, küfür, para vs.olmuştur.
Eski, çok eski düşünürlere bakıyorsun, adam hem matematik uzmanı, hem filozof, hem şair, hem savaşçı, hem tıp uzmanı, hem gök bilimci vs. vs,
Günümüzde ise, kişi kaynak yapmayı öğreniyor, bide para kazandı mı, artık kendini geliştirmeyi, okumayı, araştırmayı vs. hepsini bırakıyor. Öyle yaşıyor ve ölüyor. Genelde çoğu meslek grubu için benzer durum geçerli. Kişiler kendilerine öğretileni aşamıyorlar. Farklı bir şey anlatan olursa, ona uzaylı gibi bakıyorlar.

100 yıldır bize aynı mantıkla üretilen fosil yakıtlı araçlar satılırken, bir adam çıkıyor ve Tesla isminde 0 dan 100 km hıza 3 saniyeden hızlı çıkan elektrikli arabalar üretiyor. O adam olmasa, bu fikri geliştirmese, belki bir 100 yıl daha aynı fosil yakıtlı araçları bize satacaklardı..

Tek kaybımız, konuşamıyoruz, tartışamıyoruz, en önemlisi dinlemeyi bilmiyoruz. Bu nedenle bilenler de, anlatmak yerine susmayı tercih ediyorlar.
Geçenlerde çocuklara çizgi film bulmak için gündüz vakti, uydu kanallarını tarayım dedim, belki yüze yakın kanalda gündüz vakti uygunsuz görüntüler ve ifadelerle krem, ilaç vs.satılıyordu.. Faydalı bilgi veren bir tane bile kanala rastlamadım dersem yeridir. İnsanlar faydalı bilgilere malesef ulaşamıyorlar.

Denemekten çekinmeyin, bir hafta hayvansal ürün yemeyince insan eriyip yok olmuyor kormayın. Deneyin belki memnun kalır, rahat edersiniz. Bir yere para yatırın demiyoruz, oranıza buranıza krem sürün vs. de demiyoruz. Biraz olsun doğal anne ve nine yemeklerinize ağırlık verin diyoruz, çok mu zor ?

Vegan arkadaşların, Dünya Vegan Gününü kutluyorum.

Saygılarımla
 
@tgbhzln,

3 hafta sonunda;

İştahım arttı, normalden daha fazla yiyorum buna rağmen birkaç kilo vermişim
Tuvalet düzenim süper, normalde kalıcı bir bağırsak rahatsızlığım var (ülseratif kolit) tamamen etkileri kayboldu.
Diyabet hastasıyım, şekerim gayet iyi, yakın zamanda bir kan testi vereceğim sonuçlarını paylaşırım.
Uyku düzenim normale bindi, sabah dinç kalkıyorum.
Bisiklette nabız düştü, performans ve buna bağlı ortalama süratim arttı.
Normal basit bir sürüşten sonra, uyumadan veya ayaklarımı birkaç saat uzatmadan kendime gelemezken. Dün Çeşme Grandfondo sonrası arabaya atlayıp Ankara'ya kadar 700 km araç kullanıp, üstüne de 5 yaşındaki oğlumla boğuştum :)

Şimdilik bu kadar olmakla beraber esas tabloyu kan sonuçları gösterecek. Bakalım fiziksel hissiyatım ile tıbbi değerler örtüşecek mi ?
 
@SEL PER bitkiler eğer acıya daha duyarlı ise yine vegan beslenmeye geçmeniz lazım, zira bitkileri direkt olarak tüketmek yerine bitkileri yiyen hayvanları yediğiniz taktirde 8 kat daha fazla bitkiye zarar verdiğinizi bilmeniz gerekiyor. Enerji her bir form değişiminde fire vererek dönüşüm gerçekleştirir, bitki->hayvan gıdası->insanlar şeklinde olan bir dönüşümde her bir basamakta oluşacak zararı engellemek, her bir bitki için kullanılan su, pestisit, gübre vb. kullanıldığı taktirde dünyanın geleceği için zararlı olacak maddelerin daha az kullanımı için yine veganlığa çıkıyor yol. O nedenle bitkilerin de canı yanıyorsa, ya peki bitkiler de acı çekiyorsa diye düşünüyorsanız daha çok veganlığa geçmeniz gerekiyor :)

Bu arada bahsettiğiniz gibi bitkiler de dış etmenlere karşı duyarlılar, tabii ki bütünlüklerine zarar vermeye çalışılması durumunda hem tepki oluşturuyor hem de bu durumdan kurtulmak için kendilerini korumaya çalışıyorlar. Bunun için elektrik testlerine de gerek yok, çam ağaçlarının yaralandıkları zaman oluşturdukları reçine buna en büyük ispat, su alamadıkları taktirde daha derine inmek için köklerinden salgıladıkları kimyasallar ile taşları delecek hale gelmeleri de aynı şekilde.

Veganlığı bu şekilde eleştirmek yerine size ve diğer tüm canlılara faydalarını araştırmaya çalışırsanız daha çok faydasını görürsünüz. Vegan olmak sizi inançlarınızdan, insanlıktan, erkeklikten, güçten alıkoymaz aksine çok daha yaklaştırır hepsine :)

Saygılarımla.
 
Geri